Thesis Search




SEARCH RESULTS

Hedeflendirilmiş ilaç taşıyıcı sistemlerin sentezi, karakterizasyonu ve ilaç salım kinetiğinin incelenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2020 Kimyasal Teknolojiler Bilim Dalı
Kanser günümüzde önde gelen hastalıklardan birisidir. Giderek artan sayıda kanser vakasına karşı mücadelede etkili tedavi süreçleri giderek gelişmektedir. Bu tez kapsamında dallanmış poli(amino ester) esaslı amfifilik kopolimer sentezlenerek, kanser hücresi hedeflendirilmiş nano yapıda ilaç taşıyıcı sistem olarak kullanımı araştırılmıştır. Yapılan çalışmada model ilaç olarak DOX kullanılmıştır. Nanopartikül sentezi, karakterizasyonu ve in vitro ilaç salım çalışmaları sonucunda sentezlenmiş yapının başarılı bir şekilde hedef kanser hücrelerinde etkili olduğu sonucuna varılmıştır

Hegel's republican idea of freedom: A comparision between Hegel's idea of freedom and Pettit's freedom as non-domination

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2018 Siyaset Çalışmaları Bilim Dalı
Modern siyaset felsefesi tarihi boyunca, Hegel'in siyasi düşüncesi pek çok farklı şekilde yorumlanmıştır. Bu yorumlar birbiri ile çelişen kanaatlere de ulaşabilmektedir. Kimileri Hegel'i totaliterlik yanlısı olarak tanımlarken kimileri de Onu liberal olarak görmüştür. Bu tezdeki amaç ise Hegel'in siyaset felsefesinin ve özellikle de kullandığı özgürlük kavramının köklerinin cumhuriyetçi siyasal düşünceye uzandığını göstermektir. Tezde Hegel'in özgürlük kavramı modern cumhuriyetçi yaklaşım ve bilhassa Philip Pettit'in tahakkümsüzlük olarak özgürlük kavramları ile karşılaştırılacaktır. Elbette Hegel'in ve Philip Pettit'in teorik olarak çıkış noktaları ve özgürlük mefhumunu ele alırken dayandıkları metafizik zeminler birbirinden çok farklıdır. Ancak yine de bu tezin iddiası odur ki iki yaklaşımın da özgürlük anlayışları benzerdir. Ayrıca her iki düşürün de tanıma kavramanın altını çiziyor olması, yaklaşımlarını ortaklaştırmaktadır. Daha net bir şekilde ortaya koyacak olursak, bu tezde geliştirilen iddiayı şu şekilde özetleyebiliriz: Pettit'in tahakkümsüzlük olarak özgürlük şeklinde formüle ettiği modern cumhuriyetçi düşünce, Hegel'de karşımıza çıkan 'ötekinde-kendi-ile-olma' ('being-with-oneself-in-an-other') halinin güncel bir yorumu olarak tanımlanabilir. Fakat diğer taraftan, modern cumhuriyetçi özgürlük düşüncesini Hegelci etik düzen'in (Sittlichkeit) kurumları ile karşılaştırdığımızda, Hegel'in klasik cumhuriyetçilik sınırlarına geri çekildiğini ve kendisi ile çeliştiğini görürüz. Yukarıda kısaca özetlenen düşüncenin aktarilabilmesi için öncelikle özgürlük kavramı Hegel'in siyasal ve sosyal düşüncesinin merkezine yerleştirilecek. İkinci kısımda tezin konumlandığı teorik pozisyon, Hegel'in üç temel okuması ele alınarak gösterilecektir. Totaliter okuma, metafizik okuma ve metafizik olmayan yani Kantçı ya da 'kendini gerçekleştirme minvalinde' okuma olarak tarif edebileceğimiz bu üç temel okuma kısaca tartışıldıktan sonra 'kendini gerçekleştirme minvalinde' okumanın makul olduğu savunulacak ve Alan Patten'in 'vatandaşlık temelli humanist' yorumundan yana tutum alınacaktır. Üçüncü kısım, özgürlüğün üçüncü bir tanımı olan 'tahakkümsüzlük olarak özgürlük' yaklaşımına ayrılmıştır. Bu kısımda Pettit'in modern cumhuriyetçi yaklaşımının ana hatları incelenmiştir. Bu incelemeyi takip eden dördüncü kısımda ise Pettit'in teorik yaklaşımı ile Hegel'in özgürlük anlayışları karşılaştırılmıştır. Bu kısımda tanıma ilişkileri olarak adlandırabileceğimiz, diğerleri ile kurulan ilişkilenmenin özgürlüğün kurucu bir ögesi olduğu fikrinin, hem Hegel hem de Pettit açısından geçerli ve önemli olduğu gösterilecektir. Son kısımda ise, Hegel'in cumhuriyetçi özgürlük düşüncesinin, modern devletin etik kurumlarında nasıl hayat bulduğu ele alınacaktır. Hegel kendi tasarladığı etik kurumları özgürlüğün yapısal ihtiyaçları olarak kurgulamıştır, fakat bu kısımda gösterilmeye çalışılacağı üzere, bu etik kurumlar - aile, sivil toplum ve de devlet - kendi cumhuriyetçi özgürl

Helal turizmin dünyada ve Türkiye'de gelişimi: Antalya ili açısından FÜTZ Analizi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Diğer
Araştırmanın temel amacını helal turizmin dünya ve Türkiye'deki gelişiminin değerlendirilmesi oluşturmaktadır. Antalya ilinin mevcut helal turizm potansiyelinin araştırılması ve fütz (fırsatlar, üstünlükler, tehditler, zayıflıklar) analizi ile değerlendirilmesinin yapılması ise araştırmanın alt amacıdır. Araştırma turizmle ilişki içerisinde bulunan akademisyenler ve yöneticilerin fikirleri esasında helal turizmin gelişimini etkileyen etkenlerin fütz analiziyle verilmesi ve helal turizmiyle ilgili yeni strateji ve kararların alınmasında dikkat edilmesi gereken faktörlerin belirlenmesi açısından önemlidir. Tezin uygulaması Helal Konsepte hizmet sunan 11 otel işletmesinin yöneticileri ve Antalya ilindeki turizm fakülteleri akademisyenlerinin katılımıyla yapılmıştır. Veriler 74 yönetici ve 51 akademisyen'e toplamda ise 125 kişi olmak üzere anket uygulanarak toplanmıştır. Çalışmada elde edilen verilerin istatistiksel analizleri için SPSS ve SAS version 9.4 programları kullanılmıştır. Araştırmada Antalya ilinin mevcut helal turizm potansiyelinin fütz analizi ile değerlendirilmesi yapılmıştır. Öncelikle Antalya'nın helal turizm açısından fırsatları, üstünlükleri, tehditleri ve zayıflıkları açık uçlu soruyla sorulmuş ve alınan cevaplar toplanarak sınıflandırılmıştır. Elde edilen bulgulara göre, Antalya ilinde helal turizmin gelişimini etkileyen fırsatlar; devletin helal turizm alanına olan ilgisinin artması ve helal turizmin 2023 stratejisine dahil edilmesi, turistlerin helal sertifikalı ürünlere ulaşımının kolay olması, Türkiye'nin Müslüman bir ülke olması ve batıda artan İslamafobi ile birlikte Müslümanların tatil için Türkiye'yi tercih etmesi, turizm alanında kalifiye ve tecrübeli çalışanların ve yöneticilerin olması, üstünlükler; İslam ülkelerine sosyo-kültürel-coğrafi yakınlık, Antalya'nın ulaşım alt yapısının gelişmiş olması, Antalya'nın marka değeri, çok bilinen ve güvenilir bir destinasyonu olması, tehditler; Müslüman ülkelerin yanı sıra Gayrimüslim ülkelerin de bu alana olan ilgisinin artması, şehir içinde helal konsepte hizmet veren otellerin sayısının azlığı, Rus ve Alman pazarının Müslüman turistlerden etkilenme ihtimalinin olması ve zayıflıklar; kış aylarında Arap ülkelerinden Antalya'ya direk uçuşların az olması, helal turizm alanına yatırım yapan yatırımcıların az olması, üniversite ve meslek yüksek okullarında helal turizmle ilgili eğitim yetersizliği şeklinde sıralanabilir. Anahtar Kelimeler: Helal Turizm, Antalya, FÜTZ Analizi.

Hellenistik ve Roma kültürünün Suriye'nin kuzey ve orta bölgesi'ndeki kutsal alanlarla olan etkileşimi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Klasik Arkeoloji Bilim Dalı
Hellenistik ve Roma kültürünün Suriye'nin Kuzey ve Orta Bölgesi'ndeki kutsal alanlarla olan etkileşimi'' ele alınmıştır. M.Ö. 323 yılından itibaren Yunan ve Hellenistik uygarlığının başlamasıyla Suriye toprakları bu medeniyetin etkisinde kalmıştır ve bu dönem boyunca bir yandan Yunan kültürü yayılırken, diğer yandan Yunan halkı diğer halklarla birliktelik kurmuş, Yunanlar ve Doğulu değerler ve kültürler iç içe geçmiştir. Bununla birlikte bu dönemde yerel dille Yunan dili etkileşmiş, mimarlık ve sanat alanına da kültürel hayatın bütün yönleri nüfuz etmiştir. M.Ö. 64 yılından itibaren, Suriye, Roma egemenliğine girmiş ve bu kültürel miras Roma egemenliğinde devam etmiştir. Bu aşama sırasında Suriye yeni rönesanstan birçok yönden etkilenmiş, özellikle mimari yapı ve dini tesisler yeniden kurulmuştur. Ayrıca çoğu tapınaklar ve kült alanları birden fazla mimari aşama içerir ve her aşamada farklı özelliklere sahiptir. Bu nedenle bu aşamaların uğradığı değişimi bilmek için gerek yerel tanrıların ve tapınakların gerekse Yunan ve Roma tapınakların mimari özelliklerine göre incelemiştir. Bu araştırma beş ana bölüme ayrılmıştır. Birinci bölümde; konu, kapsam, amaç, önem ve yöntem ele alınmıştır. İkinci bölümde; kısaca Suriye tarihinden bahsedilmiştir. Eski Çağlardan Roma Dönemi sonuna kadar tarihe genel bakış ele alınmıştır. Üçüncü bölümde; Suriye'nin Kuzey ve Orta bölgelerinde bulunan kentlerin kutsal alanlarının standartları, Eski Doğu'daki Kutsal alanlara genel bakış, Suriye'nin Kuzey ve Orta bölgesi'ndeki hem Eski Doğu ve Arkaik hem de Hellenistik ve Roma Dönemlerinde kutsal alanları hakkında bilgi verilmiştir. Dördüncü bölümde; tezin konusu olan Hellenistik ve Roma Dönemi, Suriye'nin Kuzey ve Orta Suriye bölgelerinde bulunan şehirlerdeki tapınak ve kutsal alan planları çizilmiş, mimari özellikleri ve bezemelerinden bahsedilmiştir. Son bölümde analiz, değerlendirme, sonuç, görüşler ve araştırma ile ilgili tablolar ve kaynakçalar gösterilmiştir.

Hemşirelerde duygusal zekâ ve liderlik davranışları algısı: Bir kamu hastanesinde uygulama

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2016 Diğer
Bu çalışma, Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde duygusal zekâ puanları ve liderlik davranışları algısı düzeylerini belirlemek, duygusal zekâ puanları ve liderlik davranışları algısı düzeylerinin sosyo-demografik özelliklere göre farklılıklarını saptamak ve duygusal zekâ puanları ve liderlik davranışları arasındaki ilişkiyi değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Bu tanımlayıcı bir araştırmadır. Araştırmanın evrenini, Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görev yapan 735 hemşire oluşturmuş, çalışmada 450 çalışana ulaşılmıştır. Katılımcıların, sosyo-demografik verileri için kisisel bilgi formu, Duygusal Zekâ Ölçeği (Schutte tarafından geliştirilen Duygusal Zekâ Ölçeği), Liderlik Davranışları Ölçeği (Bass tarafından geliştirilen Çok Faktörlü Liderlik Ölçeği-MLQ) ölçüm araçları olarak kullanılmıştır. Araştırma sonucunda hemşirelerin duygusal zekânın alt boyutları puan ortalamalarının yüksek olduğu söylenebilir. Ancak duygusal zekânın (duyguların kullanımı) alt boyutu orta düzeyde kalmaktadır. Hemşirelerin liderlik davranışların algısı alt boyutlarının ortalaması incelendiğinde, hemşirelerin liderlik davranışları algısı alt boyutları puan ortalamalarının yüksek olduğu söylenebilir. En yüksek alt ölçek puan ortalamalarının dönüşümcü liderlik davranışları algısı üzerinde olduğu gözlenmiştir. Çalışmada, hemşirelerin duygusal zekâlarının özellikleri ve sosyo-demografik etkenlere göre değişiklikleri incelenmiştir. Analiz sonucunda, hemşirelerin duygusal zekâ (iyimserlik/ruh halinin düzenlenmesi) puan ortalaması görev ve gelire göre farklılık göstermektedir. Hemşirelerin duygusal zekâ (duyguların değerlendirilmesi) puan ortalaması cinsiyete farklılık göstermektedir. Hemşirelerin duygusal zekâ (duyguların kullanımı) puan ortalaması medeni durum, öğrenim durumu ve mesleki kıdeme göre farklılık göstermektedir. Çalışmada, hemşirelerin liderlik davranışlarının algısı ve sosyo-demografik etkenlere göre değişiklikleri incelenmiştir. Analiz sonucunda, hemşirelerin liderlik davranışları algısı (dönüşümcü liderlik) puan ortalaması yaş, mesleki kıdem, kurumda çalışma süresi, görev, gelire göre farklılık göstermektedir. Hemşirelerin liderlik davranışları algısı (etkileşimci liderlik) puan ortalaması öğrenim durumu, yaş, mesleki kıdem, kurumda çalışma süresi, göreve göre farklılık göstermektedir. Hemşirelerin liderlik davranışları algısı (tam serbestlik) puan ortalaması mesleki kıdem, çalışma şekli, gelire göre farklılık göstermektedir. Çalışmada, duygusal zekâ puanların boyutları ile liderlik davranışların algısı boyutları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olup olmadığı incelemiştir. Analiz sonucunda, iyimserlik halinin düzenlenmesi boyutunun ilişkin zekâ düzeyleri ile dönüşümcü liderlik davranışları algısı arasında pozitif yönlü orta düzeyde anlamlı bir ilişki bulunmuştur. İyimserlik halinin düzenlenmesine ilişkin zekâ düzeyleri ile etkileşimci liderlik davranışları algısı arasında pozitif yönlü or

Henoch-shöenlein vasküliti etyopatogenezinde c1galt1 ve ST6GALNAC2 genlerinin yeri ve böbrek tutulumu ile ilişkisi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2013 Diğer
Henoch-Schonlein Vasküliti poligenik bir hastalıktır. Son zamanlarda artan kanıtlar gösterir ki anormal galaktozilasyon sonucu IgA1'de oluşan ?2,6 sialik asit ve galaktoz bozukluğu HSV ve IgAN'nin patogenezinde rol oynar. Bu çalışmada IgA1 molekülünün glikozilasyonuna katılan iki önemli genin ST6GALNAC2 ve C1GALT1 polimorfizmlerinin HSV ile ilişkisi araştırılmıştır. Histolojik olarak kanıtlanmış 50 HSV hastası, 14 IgAN hastası ve 25 sağlıklı (kontrol grubu) birey araştırmaya katılmıştır. ST6GALNAC2 ve C1GALT1 genlerinin aminoasit kodlayan bölgelerinde, bu bölgelere yakın intron bölgelerinde ve promotör bölgelerinde nukleotit dizilimi yolu ile SNP taranması yapıldı. ST6GALNAC2 geninde IVS2+65insA, IVS2+12G>A, IVS3+39 T>C, Ala73Asp, Leu83Leu, IVS7-19T>C polimorfizimleri, C1GALT1 geninde ise c.-1625G>A, c.-1042G>C, c.-694C>T, c.-562C>T, 5'UTR-321 A>G, c.-517A>T, c.-544 A>G, 5'UTR-1391ins63bp, 5'UTR-1391ins42bp, 5'UTR-1391del21bp, 3'UTR+211G>A polimorfizimleri saptandı. Sonuçlar ST6GALNAC2 geninin intron bölgesinde saptanan IVS2+65insA polimorfizmin kontrol bireylere kıyaslamada HSV ve IgAN hastalarında daha sık rastlandığı gösterildi (p = 0.003 <0.005; odds oranı [OR] 6,0,% 95 güven aralığı [CI], 1,78-20,258). IVS2 +12 G> A sadece HSP ve IgAN hastalarında bulunmuştur.

Hepatik stellat hücreler üzerine çörek otu bileşenlerinin anti-fibrotik etkileri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
Karaciğer fibrozisi dünyadaki morbidite ve mortalitenin önde gelen nedenlerden biridir. Karaciğer fibrozisi, viral enfeksiyonu, alkolik karaciğer hastalığı (ALD), nonalkolik karaciğer hastalığı (NASH) de içeren herhangi bir etyolojinin kronik karaciğer hasarından kaynaklanan ekstrasellüler matriksin birikimi ile karakterize edilen dinamik bir süreçtir. Karaciğer fibrozisi, tekrarlayan yaralanmalara karşı karaciğerin yara iyileşmesi tepkisinin bir sonucudur. Akut karaciğer hasarından sonra parankimal hücreler nekrotik veya apoptotik hücreleri yeniler. Hepatik fibroziste patojenik anahtar olay, karakteristik bir sitoskeletal belirteç olarak ?-düz kas aktini ve bağ dokusunu oluşturan kollajenler ve glikozaminoglikanlar gibi çeşitli proteinlerin artmasıyla durgun HSC'ler fibrojenik miyofibroblastlara aktivasyonu ve transdiferansiyonu gerçekleşir. Bu süreç öncelikle stresli veya yaralanmış karaciğer hücrelerinden (hepatositler, Kupffer hücreleri ve sinüzoidal endotel hücreleri) ve infiltre eden immün hücrelerinden salınan çok sayıda profibrojenik ve promitojenik mediatör tarafından tetiklenir. Bu faktörler arasında, transforme edici büyüme faktörü-ß (TGF-ß) ve trombosit kaynaklı büyüme faktörü (PDGF) protein ailesinin üyeleri en etkili profibrojenik medyatörlerdir. Önceki çalışmalar, timokinonun hayvan modellerinde çörek otunun karaciğer fibrozisine karşı koruyucu etkisi olabileceğini göstermiştir. Ayrıca in vitro HSC'ler üzerinden yapılan bir çalışmada timokinonun antifibrotik etkisi gösterilmiştir. Fakat çörek otu ve ürünlerini antifibrotik etkilerinin detaylı mekanizması henüz bilinmemektedir ve bu alanda çörek otu ekstraktları, timokinon ve çörek otu yağının etkilerini birlikte inceleyen hücre kültürü çalışmaları bulunmamaktadır. Biz bu çalışmada bir tür hepatik stellat hücre (HSC) tipi olan LX2 hücrelerinde çörek otu ekstraktı, timokinon ve çörek otu yağının antifibrotik etkilerini belirlemeyi amaçladık. Bu bağlamda hücre canlılık testi (MTT) ile çörek otu ve ürünlerinin HSC üzerine olan koruyucu ve toksik etkilerini belirlendi. Dört grubumuz, her grupta bir kontrol grubu (DMEM) ve beş farklı konsantrasyonda ( 500 µg/mL, 250 µg/mL, 125 µg/mL, 62.5 µg/mL, 31.25 µg/mL ) çörek otu polar ve apolar ekstraktları, TQ ve çörek otu yağı ile 24 saat maruz bırakıldı sonra MTT testi yapıldı. Sonuçlarmızda çörek otu polar ekstraktı serum free (SF) ile karşılaştırildığında 31, 62, 125, 250 µg ekstrakt hücre canlığı anlamlı bir şekilde değiştirmemiştır. 500 µg'lık konsantrasyonda hücre canlılığı % 50'den fazla düşerek anlamlı olarak göstermiştir (p<0.001-SF). Çörek otu apolar ekstraktleri SF ile karşılaştırildığında 31, 62, 125, 250 µg ekstrakt hücre canlığı anlamlı bir şekilde değiştirmemiştır. 500 µg'lık konsantrasyonda hücre canlığı % 50'den fazla düşerek anlamlı olarak göstermiştir. (p<0.001-SF). Timokinon gurubunda 31 µg'lık dozu SF'e göre hücre canlılığı anlamlı bir şekilde azalmıştır (p<0.01-SF). Bunların beraber 62, 125, 250 ve 500 µg'lık dozların daha

Hepato-protective and therapeutic effect of ellagic acid on D-galactosamine-induced liver damage

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2015 Diğer
Sebze, meyve ve içeceklerin bir parçası olarak tüketilen polifenol bakımından zengin diyet gıda maddeleri antioksidan özellikleri dolayısıyla dikkat çekmiştir. Meyve ve kuruyemişlerde yaygın olarak görülen bir polifenolik bileşen olan ellajik asidin (EA) serbest radikalleri temizlediği ve hücre zarlarını koruduğu rapor edilmiştir. Bu çalışma, D-galaktosamin (D-GalN) kaynaklı karaciğer hasarına karşı elajik asidin koruma mekanizmasını incelemektedir. Bilinen bir hepatotoksin olan D-GalN, kobay hayvanlarda şiddetli hepatoselüler inflamatuvar hasara ve insanlarda görülen viral hepatite benzer klinik özelliklere neden olmaktadır. Canlı organizmada ellajik asidin D-GalN üzerindeki etkisine ilişkin çok az şey bilinmektedir. Otuz beş sağlıklı erkek Wistar sıçanı eşit olarak beş gruba ayrılmıştır. Birinci ve ikinci gruplar kontrol grubu olarak kullanılmıştır. Kontrol gruplarına sırasıyla 0,5 ml normal tuz ve %0,2 (0,5 ml) DMSO verilmiştir. Üçüncü gruba D-GalN (700 mg/kg) verilmiştir. Dördünce ve beşinci gruba ise sırasıyla D-GalN (700 mg/kg) ile ellajik asit (25 mg/kg) ve elajik asit (25 mg/kg) ile D-GalN (700 mg/kg) verilmiştir. Sıçanlar tedavi süresinin sonunca öldürülmüştür. Karaciğer dokusunda ALT, AST, ALP ve LDH seviyeleri tespit edilmiştir. D-GalN verilmesi, kontrol grubu ile karşılaştırıldığında bu karaciğer enzimlerinin düzeyini artırmıştır. D-GalN ile tedavi edilen sıçanlara elajik asit verilmesi, bu numunelerdeki ALT, AST, ALP ve LDH düzeylerini düşürmüştür. D-GalN, karaciğer dokularının histopatolojik durumunda belirgin hasarlara yol açmıştır. Bu hasarlar, ellajik asit verilerek iyileştirilmiştir. Sonuç olarak, D-GalN kaynaklı karaciğer hasarlarını iyileştirmek için kemoterapide D-GalN ile birlikte ellajik asit kullanılabilir. Anahtar Kelimeler: Ellajik asit, D-Galaktozamin, hepatoprotektif etkisi, karaçığer hasarı, antioksıdan

Hepatosellüler karsinomalarda HBV ve aflatoksin metabolitleri ile aflatoksin maruziyetinin patogeneze katkısının gen düzeyinde araştırılması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2019 Diğer
Hepatosellüler karsinoma (HSK), dünyada erkeklerde beşinci, kadınlarda ise yedinci sırada görülen yaygın malignitelerden birisi olup primer karaciğer kanser olgularının %70-90'ını oluşturur. Kronik Hepatit B Virüsü (HBV) enfeksiyon prevalansı ve yüksek aflatoksin maruziyeti, HSK'nın önemli risk faktörlerini oluşturmaktadır.Diğer taraftan özellikle gıda menşeili aflatoksin ve metabolitlerinin karaciğerde neoplastik değişikliklere yol açtığı veya ko-faktör olarak katkı sağladığı uzun süreden beri speküle edilmektedir. Çalışmamızda, özellikle iklim ve beslenme tipi sebebi ile gıda menşeili Aflatoksin maruziyetine açık olan bölgemizde HSK gelişimi üzerinde Aflatoksin B1 (AFB1)'in ve kronik HBV'li hastalarda HBx geninin rolleri değerlendirilecektir. HBV ve Aflatoksinin hepatotoksisitede önemli olduğu düşünülen P53 gen bölgesindeki mutasyonlar üzerinde sinerjistik ilişkisi sorgulanacak ve moleküler mekanizmaları araştırılacaktır. Bu amaçla kronik HBV taşıyıcısı HSK'li hastaların parafine gömülü karaciğer biyopsi örneklerinden deparafinizasyon sonrasında AFB1 seviyesi ve Hbx onkoproteinini kodlayan gen bölgesinin varlığı araştırılacaktır. HBV ve AFB1'in HSK riski üzerindeki sinerjistik etkisi, tümör supresör p53 geninin kodon 249'da hotspot mutasyon sıklığı DNA dizi analizi veya B planı olarak RFLP yöntemi kullanılarak tespit edilecektir. Çalışmamız sonucunda bölgemizdeki HSK hastalarında Aflatoksine maruziyet durumu ile HSK gelişiminde bir risk faktörü olarak Aflatoksin B1'in önemi belirlenecek ve kronik HBV enfeksiyonlu HSK hastalarının tedavisinde göz önünde bulundurulacak önemli bir veri sağlanacaktır. Çalışmamız sonucunda çalışmaya dahil edilen HSK+HBV'li hasta grubunda yer alan bireylerin ortalama idrar AFM1 konsantrasyon seviyeleri, kontrol grubunda yer alan bireylerin ortalama konsantrasyon seviyeleri ile kıyaslandığında, hasta idrarlarında 0.130absorbans/2600pg/ml, kontrol grubunda ise 0,179 absorbans/1600 pg/mL değerleri ile hasta grubundaki AFM1 konsantrasyonunun daha yüksek olarak bulunmuş, kontrol grubu bireylerden 3 (%14.2)'ünün, hasta grubunda ise 4 (%11.4)'ünün idrar AFM1 tespit seviyesi altında kalmıştır. R249S mutasyon varlığının belirlendiği DNA örneklerinde HSK'lı hastalara ait örneklerin 6/35 (%17.1)'sında ve 5'inde (%14.3), kontrol grubu bireyleri arasında ise her iki yöntem ile yalnızca 2'sinde (%9.6) tümör supresör geni p53'de ilgili kodonda AGG>AGT mutasyon varlığı tespit edilmiştir. DNA dizi analizi yöntemi ile p53 geninde R249S mutasyonu tespit edilen 5'i HSK'lı 6 bireyin tamamında da PCR-RFLP ile mutasyon tespit edildiği görüldü.Hasta grubunda AFM1 konsantrasyonu en düşük 1340pg/ml ve en yüksek 5015pg/ml,DNA dizi analizi yöntemi ile mutasyon belirlenen 5bireyin ortalama AFM1 miktarı ise 3139 pg/ml olarak belirlendi.

Heterohalka içeren akseptör tipli bileşiklerin tasarımı ve sentezi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Organik Kimya Bilim Dalı
Hetro halka içeren akseptor bileşikler Hetrosiklik kimya da çök önemli bileşiklerdir.bu bileşiklerin farklı alanlarda kullanıldığından dolayı bilim adamları hetro halka içeren farklı akseptorların sentizlemeye çaba gösteriyolar. Son 20 – 30 yıllarında bu tür maddelerden organik güneş pilleri ve OLED sistemlerinde kullanıldığı için sentizlemeye çalışıyorlar.

Hıristiyanlaştırılmış Türkler (Tatarlar - Kreşinler)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2017 Dinler Tarihi Bilim Dalı
Müslüman Tatarlar'la köken, dil ve tarih birliği bulunan Kreşinler, vaftiz olmalarıyla başlayan ve günümüze kadar devam eden tarihî süreçte ayrı bir etnik gurup gibi görülmüşlerdir. Kreşinler Slav kökenli olmadıkları için genellikle Ruslar, Müslüman olmadıkları için de Tatarlar tarafından dışlanmışlardır. Fakat Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından Rus Ortodoks Kilisesi Kreşinler'le yoğun bir yakınlaşma çabası içine girmiştir. Tatar tarihçileri Kreşinler'in her ne kadar Tatar olduklarını ileri sürseler de, Kreşinler bunu kabul etmemektedirler. Kreşin Tatarları, İslam'dan Hıristiyanlığa geçen bir Türk gurubu olmaları bakımından Türk kültür ve Türk din tarihi açısından ilgi çekici ve önemlidirler. Kreşinler kendi öz dini yaşayışlarında Hıristiyan ibadetlerini uygulamaktan ziyade Hıristiyanlık öncesine, hatta İslam'a ait olan bazı ibadetleri yerine getirmektedirler. Günümüzde bu geleneksel ibadetler Ortodoks Kilisesi takvimine göre yapılmakta ve Hıristiyan adı taşımaktadırlar. 1731 yılında Vaftiz Bürosu kuruluncaya kadar vaftiz edilmiş olanlarını eski, bu tarihten sonra vaftiz edilenleri ise yeni Kreşinler olarak adlandırmaktadırlar. Tarihçilere göre Müslümanlığa dönme hareketleri esnasında yeni Kreşinler tekrar İslam'a dönmüş; erken dönemde vaftiz edilmiş eski Kreşinler ise Hıristiyanlıkta kalmışlardır.

Hıristiyanlıkta evlilik sakramenti

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2017 Dinler Tarihi Bilim Dalı
Evlilik, toplumun en küçük birimi ve onun temel taşı olmakla birlikte; erkek ve kadının aile kurmak üzere ruhen ve bedenen bir ömür boyu sürecek şekilde bir araya gelmesidir. Bu açıdan, Hıristiyanlığın Kutsak Kitabı olan İnciller, evliliğe büyük değer vermiş ve ölene kadar eşlerin birbirlerine sadık kalmalarını emretmiştir. Evlilik, Hıristiyan tasavvuruna göre, insanın içinde Tanrı'dan sonra önemli bir boşluğu doldurur. Evlilik vasıtasıyla insan Tanrı ve kilisenin emirlerinden birini yerine getirmiş olur. yaradılıştan beri Tanrı tarafından takdir edilmiş ve kutsanmış olan evlilik; sevgi ve sadakati içeren, İsa'nın kiliseye ilişkisini yansıtan, erkek ve kadını birbirine ayrılmaz bağlarla bağlayan önemli bir kurum olmuştur. Evliliğin temel gayelerinden biri olan çoğalma; Tanrı iradesinin evlilikten en önemli muradıdır. Bu nedenle Hıristiyanlar neslin çoğalması için evliliği bir zaruret ve kutsal bir müessese olarak kabul ederler.

Hıristiyanlıkta ikon: Hıristiyan ana mezheplerine göre farklı ikon türlerinin tarihsel gelişimi, dinsel kullanımı ve teolojik önemi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Dinler Tarihi Bilim Dalı
Hıristiyanlıkta İkon: Hıristiyan Ana Mezheplerine Göre Farklı İkon Türlerinin Tarihsel Gelişimi, Dinsel Kullanımı ve Teolojik Önemi başlıklı bu çalışmada Hıristiyan ikonunun tarihsel, sanatsal ve teolojik yönleri odağa getirilerek incelenmektedir. İlk olarak, XI. yy.'daki Büyük Skizma öncesi döneme bakılarak ikon incelenmektedir. Sonra da, Büyük Skizma'nın sonucunda ortaya çıkan Ortodoksluğun ve Katolikliğin tarihsel gelişimine bakılarak ikon araştırılmaktadır. Teolojik temeli Enkarnasyon olayına dayandırılan ikon, Hıristiyanlıkta Tanrı'yla insanın arasındaki bir iletişim köprüsü olarak anlaşılmaktadır. Bu bağlamda, ikonun, katabatik fonksiyonundan dolayı, insanı Hıristiyan vahyinin gerçeklerine yaklaştırdığı ve anabatik fonksiyonundan dolayı, insanın Tanrı'ya tapma eylemini gerçekleştirebilmesine faydalı bir araç olduğu düşünülmektedir. Anahtar Sözcükler: Hiristiyanlık, İkon, Büyük Skizma, Ortodoksluk, Katoliklik, Enkarnasyon, İnsan, Tanrı, Katabatik Fonksiyon, Anabatik Fonksiyon.

Hırvat milliyetçiliğinin doğuşu: 19. yy'ın ilk yarısında milliyetçi kişi ve kuruluşlar

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2017 Diğer
Hırvat Milliyetçiliğinin Doğuşu: 19. yy'ın İlk Yarısında Milliyetçi Kişi ve Kuruluşlar adlı bu tezde, 19. yüzyılın ilk yıllarında Slavonya ve Dalmaçya'da gerçekleşmiş diriliş hareketini başlatan nedenler ve bu hareketin özellikleri anlatılmaktadır. Tezde diriliş hareketini şekillendiren iç ve dış faktörlerin yanı sıra, hareketin yapısına katkıda bulunan tarihi olaylardan da bahsedilmektedir. Tezin ilk bölümünde Hırvatların kökenleriyle ilgili teorilerden bahsedilecektir. Sonraki bölümlerde ise Devrim Hareketinin yapısını ve yönünü etkileyen unsurlar işlenecektir. Başlangıçta bu hareketi etkileyen unsurlar; kilise, ekonomi, diğer etnik gruplar, Panslavizm, Osmanlı, Yunan ve Roma dönemleriydi. Tezin genel konusu olan Slavonya ve Dalmaçya'daki diriliş hareketi özelliklerinin daha iyi anlaşılabilmesi amacıyla, Slavonya ve Dalmaçya'da geçmişte yaşamış halklar da ele alınmıştır. Bu bölümde işlenen başlıca konular Devrim Hareketinin önemli isimleri, hareketin yayılmasında etkili olmuş unsurlar, hareketi öne çıkaran önemli olaylar ve bu olayların medyadaki yeridir. Tezin yazılmasındaki asıl amaç ise, 19. Yüzyılda yaratılmaya başlanmış ve modern bir ülkenin temellerini atmış karmaşık bir hareket olan Slavonya ve Dalmaçya'daki diriliş (milli) hareketini aydınlatmaktır.

Hıyar (Cucumis sativus l.) genotiplerinin önemli hastalıklara dayanıklılık durumlarının moleküler yöntemlerle belirlenmesi ve double haploid tekniğinin optimizasyonu

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2021 Diğer
Hibrit tohum üretiminde kullanılan saf ebeveyn hatlarının elde edilmesi çok zaman alıcı (6-8 yıl), zahmetli ve masraflıdır. Hıyar ıslah çalışmalarının etkili bir şekilde hızlandırılması için biyoteknolojik teknikleri yeni çözümler sunmaktadır. Bu tekniklerden biri olan doku kültürü (double haploid) yöntemiyle kısa sürede (1-2 yıl) 100% homozigot ebeveyn hatlar elde edilebilmektedir. Double haploid bitki elde etmesinde kullanılan yöntemler parthenogenesis (ışınlanmış polen ile tozlanma ve embriyo kurtarması), androgenesis (Anter veya mikrospor kültürü), ve gynogenesis (ovul veya yumurtalık kültürü)'dür. Yapılan çalışmalara göre hıyardaki haploit bitki elde etme yöntemlerinden gynogenesis daha etkili fakat genotipe bağlıdır. Dolaysıyla her genotip için protokol optimizasyonu gerekmektedir. Bu çalışmada kullandığımız 28 tane genotipte (14 F1 ve 14 saf hat) ovul kültürü yoluyla haploid bitki elde etme protokolünün optimizasyonu ve bu genotiplerin ZYMV, CMV, PRSV hastalıklarına dayanıklılık durumlarını moleküler markırlarla belirlenmesi amaçlanmıştır. Ovül kültürü çalışmalarında üç protokol kullanılmıştır (P1, P2 ve P2K3). P1 protokolünde en yüksek embriyo oluşum oranı %71 (22 nolu genotip), en düşük embriyo oluşum oranı %3 (15 nolu genotip) ve ortalama embriyo oluşum oranı %20'dir. Rejenerasyon (sürgün oluşumu) bakımından en yüksek oran 18 nolu genotiple %140 (ortalama 1.4 sürgün/eksplant), en düşük oran ise 25 nolu genotiple %0,5 bulunmuştur. Ortalama sürgün oluşum oranı %6 bulunmuştur. P1 protokolünde rejenerasyon olmasına rağmen bitki elde edilememiştir.P2 ortamı ile yaptığımız çalışmada en yüksek embriyo oluşum oranı (%75) 3 nolu genotipte bulunmuştur. En düşük embriyo oluşum oranı (%5,8) ise 6 nolu genotipte bulunmuştur. Ortalama embriyo oluşum oranı %20'dir. Sürgün oluşumu bakımından en yüksek oran %4,6 olarak 18 nolu genotipte, en düşük oran ise %0,5 olup 7 nolu genotipte elde edilmiştir. Ortalama rejenerasyon oranı %6'dır. P2 ortamında rejenerasyon elde edilmesine rağmen bitki gelişimi gerçekleşmemiştir. Rejenerantların gelişmesi için optimizasyon gerekmektedir. P2K3 ortamı P2 ortamını modifiye ederek elde edilmiştir. P2K3 protokolünde en yüksek embriyo oluşum oranı %104 (yani 1.04 embriyo/eksplant) olup 4 nolu genotiple elde edilirken en düşük embriyo oluşum oranı % 2,5 olup 2 nolu genotipte bulunmuştur. P2K3 protokolü ile yaptığımız çalışmada ortalama embriyo oluşum oranı %20'dir. Sürgün rejenerasyonu için en yüksek oran %470 (4.7 sürgün/explant) ile 14 nolu genotipte bulunmuştur. En düşük rejenerasyon oranı %1 olarak 12 nolu genotipte elde edilmiştir. Bu rejenerantlardan bitki elde edilebilmiştir. 7 nolu genotipten 3 tane diploid, 11 nolu genotipten 4 tane (hepsi haploid) ve 14 nolu genotipten 11 tane (hepsi diploid) ve 12 nolu genotipten 1 tane (diploid) bitki olmak üzere toplam 19 bitki elde edilmiştir. Kısacası P2K3 protokolüyle 4 haploid ve 15 diploid olmak üzere toplam 19 tane bitki elde edilmiştir. P2K3 protokolünün hıyarda double

Hızlandırıcı sürümlü toryum yakıtl kiritik-altı enerji sistemlerinde hedef ve yakıt geometrisinin optimizasyonu

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Fizik Bilim Dalı
Hızlandırıcı Sürümlü Sistem (ADS) uzun süredir nükleer atık dönüşümü ve enerji üretimi için öngörülmektedir. ADS sisteminde hem bölünebilir (fisil) yakıt, hem de radyoaktif atıkları içeren kritik-altı bir reaktörü çalıştırmak için yüksek enerjili proton demeti tarafından bir spallayon hedefinde üretilen nötronlar kullanılır. Üretilen nötronları etkin bir şekilde kullanabilmek için hedef genellikle silindirik bir çekirdeğin merkezine yerleştirilir. Çekirdek, geleneksel nükleer reaktörlerde olduğu gibi sıvı veya katı nükleer yakıttan oluşur. ADS tasarımının önemli bir parçası, 20MeV'den daha yüksek enerjiye sahip nötronlar üretmeye yönelik spallasyon hedefidir. Bu çalışmada, çeşitli malzemeler ve proton enerjileri için hedef ve yakıt geometrisini belirlemek amacıyla Monte Carlo simülasyon kodu FLUKA kullanılmıştır. Seçilen hedef ve yakıt geometrileri için nötron verimi ve akısı hesaplanmış ve birbirleriyle karşılaştırılmıştır.

Hızlandırılmış bitki yetiştirme teknikleri ile aspir (Carthamus tinctorius) bitkisinde ıslah süresinin kısaltılması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2020 Diğer
Bu çalışma Erciyes Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü, Bitki Biyoteknolojisi Laboratuvarında 2019-2020 yılları arasında yürütülmüştür. Denemede Dinçer ve Remzibey aspir çeşitleri generasyon süresini kısaltmak amaçlı farklı dalga boyu ışık yayan LED lambalar altında ışıklanma süresi uzatılarak büyüme ve gelişmeleri hızlandırılmış, embriyo kültürü uygulanması ile erken dönemde embriyolar alınarak in-vitro'da çimlendirilmiştir. Araştırma, tesadüf parsellerinde 2 x 4 faktöriyel deneme desenine göre 4 tekrarlamalı olarak kurulmuştur. Araştırmada bitki boyu, bitki başına dal sayısı, tabla başına tohum sayısı, bitki başına tohum sayısı, kotiledon aşamasına kadar geçen gün sayısı, sapa kalkma aşamasına kadar geçen gün sayısı, çiçeklenme başlangıcına kadar geçen gün sayısı, ekimden çiçeklenme aşamasına kadar geçen gün sayısı, hasada kadar geçen gün sayısı ve in-vitro koşullarda döllenmeden sonra farklı dönemlerde alınan embriyoların çimlenme oranları incelenmiştir. En yüksek bitki boyu değeri tam spektrum dalga boyundan, en yüksek tabla başına tohum sayısı değeri beyaz + kırmızı + mavi ışık karışımından, en yüksek bitki başına tohum sayısı beyaz ışık altında 18/6 saat fotoperyotta yetişen kontrol uygulamasından elde edilmiştir. Döllenmeden 10 gün sonra in-vitro koşullar altında kültüre alınan embriyolardan %57 oranında çimlenme elde edilmiş, çimlenme oranı döllenmeden sonra geçen gün sayısı arttıkça artığı tespit edilmiş, çimlenme oranı yönünden çeşit ve hormon uygulamaları arasındaki farkın önemsiz olduğu görülmüştür. Araştırmada elde edilen sonuçlara göre; farklı dalga boyuna sahip LED ışık kaynağı altında ışıklanma süresinin uzatılması ve embriyo kültürünün entegre edilmesi ile aspirde generasyon süresinin kısaltılarak bir yılda 6 generasyon elde edilebileceği göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Aspir, adaptasyon, Carthamus tinctorius, hızlı ıslah, embriyo kültürü

Hızlı üst çene genişletme tedavisi uygulanan vakalarda kök rezorpsiyonunun bilgisayarlı tomografi ile değerlendirilmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2017 Diğer
Çalşma bir retrospektif bir arşiv çalışmasıdır. Çalışmanın amacı hızlı üst çene genişletmesi ve buna bağlı olarak dişlerde meydana gelen kök rezorpsionunun saptanmasıdır. Bu amaçıyla 3boyutlu (Bilgisayarlı Tomografi) hasta görüntüleri üzerinde genişletmeden önce, 3 ay sonra ve 1 yıl sonrasındaki kök hacimleri ölçülerek karşılaştırılacaktır. Bu amaçla, çalışmada hızlı üst çene genişletmesine ihtiyacı olan ve yaş ortalaması 14 olan 8 'i kız ve 9 'i erkek toplam 17 hastadan hızlı üst çene genişletmeden öncesi, 3 aylık pekiştirme sonrası ve 1 yıl sonrası alınan bilgisayarlı tomografi verileri kullanılmıştır. Üst sağ ve sol taraftakı ''ankraj dişler'' den beşinci ve altıncı dişlerinin kök hacmı Ölçümleri bilgisayar ortamında 3-boyutlu tomografik modelleme programı (Mimics v.15.0, Materialise, Belçika) kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Ayrıca her üç aşamasının ölçümleri arasındaki korelasyon incelendi. Regresyon analizi ile denklem modelleri oluşturuldu . Sonuç olarak (HÜG) sonrası premolar ve molar köklerinde rezorpsiyon gözlemlenmiştir, Yüzdesel olarak en yüksek hacim kaybı 1. molarların meziobukkal köklerinde, en düşük kayıp ise molarların palatinal köklerinde görülmüştür ,(HÜG) den 1. Yıl sonrasındakı kayıtları kök hacim kaybının devam ettiğini, göstermiştir

Hibetullah et-Türkistânî ve Şerhu Akîdeti't-Tahâvî adlı eserinin tahkîki

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2016 Kelam Bilim Dalı
Hibetullah b. Ahmed et-Türkistânî XIII. yüzyılın sonu ile XIV. yüzyılın ilk yarısında yaşayan Hanefî-Mâturîdî ekolüne mensup bir âlimdir. Kelâm ve fıkıh alanında eserler kaleme almıştır. Müellifin günümüze kadar ulaşan iki eserinden biri olan Şerhu Akîdeti't-Tahâvî çalışmamızın konusu olmuştur. Şerhu Akîdeti't-Tahâvî'nin günümüze kadar ulaşan iki farklı nüshasını karşılaştırarak tercihli tahkîk yöntemi ile yaptığımız çalışma giriş ve iki ana bölümden oluşmaktadır. Giriş kısmı araştırmamızın konusu, amacı, yöntemi ve kaynakları hakkında bilgileri içermektedir. İlk bölümümüz, iki ana konu başlığı altında incelenmiştir. İlkinde Hibetullah et-Türkistânî'nin yaşadığı dönem, hayatı, ilmî şahsiyeti, eserleri ve itikâdî konularda ki görüşleri hakkında bilgiler verilmiştir. İkinci kısmında ise, yazma nüshaların tanıtımı, tahkîkte tâkip ettiğimiz usûl ve eserin muhtevâsı hakkında detaylıca bilgiler verilmiştir. İkinci bölümde ise, Şerhu Akîdeti't-Tahâvî'nin tahkîkinin mukaddimesi ve metni sunulmuştur. Anahtar Kelimeler : et-Tarâzî, et-Türkistânî, Hibetullah, Şerhu Akîdeti't-Tahâvî, Kelâm, Hanefî, Mâturîdî, İtikâdî görüşleri.

Hibrit algoritma kullanarak elektrik enerji tüketim modelinin oluşturulması ve kestirimi: Uganda Örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2018 Diğer
Uzun vadeli elektrik tüketimi tahmini karar vericiler tarafından sistem genişletme planlaması konusunda karar vermek için kullanılır. Geçtiğimiz on yıl boyunca, elektrik tüketim tahminleri üzerine yapılan araştırmaların nokta tahminleri olarak sonuçları rapor edilmiştir. Özellikle uzun vadeli tahminler için nokta tahminleri çok fazla ilgi çekici değildir. Çünkü bunun sistem genişletme ile ilgili finansal riskinin, talep değişkenliğinin ve tahmin belirsizliğinin tahmin edilmesi için kullanılması güçtür. Bu çalışmada ilk olarak, Uganda'nın net elektrik tüketimini modellemek için, tahmin modellerinde nüfusu, gayri safi yurtiçi hasılayı, abone sayısını ve ortalama elektrik fiyatını değişken olarak gözönüne almak suretiyle üstel, karesel ve Adaptif sinirsel bulanık çıkarım sistemi (ANFIS) formları kullanılmıştır. Parçacık Sürüsü Optimizasyonu (PSO) ve Yapay Arı Kolonosi (YAK) algoritmalarına dayalı bir hibrit algoritma kullanılarak üstel ve karesel tahmin modellerinin parametreleri optimize edilmiştir. ANFIS modelinin parametreleri ise, PSO ve Genetik Algoritma (GA) kullanılarak optimize edilmiştir. İkinci olarak, %90 anlamlılık düzeyli alt ve üst hata sınırlarını elde etmek için basit doğrusal regresyonu kullanarak tahmin kalıntıları modellenmiştir. Uganda'nın 2040 yılına kadarki net elektrik tüketimine ilişkin tahmin aralıklarını oluşturmak için alt ve üst hata sınırları kullanılmıştır. Son olarak, birleştirilmiş öngörme modeli elde etmek için bu dört yönteme ilişkin dört model de birleştirilmiştir. Birleştirilmiş tahminlere göre, 2040 yılında Uganda'nın elektrik tüketim tahmininin, yıllık ortalama %11,75 - %10,64'lük bir artışa işaretle [41,296 42,133] GWh arasında olacağı tahmin edilmiştir