Thesis Search




SEARCH RESULTS

HO:YAG lazer tasarımı ve böbrek taşı kırma uygulaması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2016 Diğer
Holmium lazer tıp alanında böbrek ve mesane taşlarının parçalanması gibi uygulamaları bulunmaktadır. Holmium lazerin dalgaboyu önemli bir soğurma katsayısı ve su içinde düşük penetrasyon derinliği olan 2.1 µm, bu nedenle bir çok medikal uygulama için bu lazerin kullanımı kaçınılmazdır. Tüm bu benzer uygulamalar düşük tekrarlama oranlarında yüksek enerji lazer atışlarını gerektirmektedir. Bu çalışmada, 20W Ho: YAG lazer sistemi tasarlanmış ve gerçekleştirilmiştir.. Ho: YAG lazer sistemi güç kaynağı, lazer tasarımı ve soğutma sisteminden oluşur. Güç sürücüsü 1-20Hz arasında lazer sistemini sürme kapasitesine sahip, 0.2-3ms arasındaki değişken darbe süresi şekilde tasarlanmış ve uygulanmıştır. Kaynamaya (simmer) devre ile entegre paralel tetikleme tekniği flaş lambasının iyi çalışması için uygulanmıştır. Flaş lamba sürücü 625 ve 880V DC gerilim seviyeleri için özelleştirilmiş. Ho: YAG lazer rezonatör tasarlanmış ve uygulanmıştır. Bu lazer 20 Hz kadar farklı tekrarlama oranları ile çalıştırıldı. Optimum çalışma böbrek taşı için yeterli olan darbe başına 2 J lazer enerjisi ile 5 ve 10 Hz'de elde edildi. 20W lazer gücü 10 Hz tekrarlama oranında ölçülmüştür. Lazer darbe süresi tamamen flaş lambası akım darbesine bağımlıdır. Böylece değişken lazer darbe süresinde değişken flaş lambası mevcut darbe süreleri gözlendi. Bununla birlikte kazanç ortamının soğutması, aynı zamanda, lazerin verimliliğinde önemli bir kuraldır. Bu lazer istenildiği taktirde su-hava soğutma ünitesi ile yerine getirilebilen oda sıcaklığında çalışabilir olmasına rağmen, bu sistemi istenilen koşullarda su-su soğutma ünitesinde çalıştırmak için kapasite lazer boşluğundan saniyede 2kW ısıtıcı kaldırmak için dizayn edildi. Bu lazerin gelişmiş başlıca amacı litotripsi (böbrek taşları parçalanma) için kullanılmasıdır. Lazer ışını dağıtım sistemi ile birlikte deney düzeneği suda böbrek taşlarını kırmak için dizayn edilmiştir. Taş parçalanması, termal ağırlıklı foto ve şok dalgası yerine bir termal sondaj işlemi içerir. Son olarak, Holmium lazerin tüm aşamaları tasarlanmış ve başarıyla uygulanmıştır. 10 Hz tekrarlama oranı 20W Lazer gücünde elde etti. Hasta dışında (in vitro), böbrek taşı parçalanma deneyi tasarlanmıştır ve böbrek taşında parçalanma gözlenmiştir.

Hoca Nazar Hüveyda Divanı (İnceleme-metin-sözlük)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Diğer
Hoca Nazar Hüveyda, Çağatay Türkçesinin son döneminde yaşamış ve Çağatay Edebiyatı'na büyük katkı sağlamış şairlerindendir. Bu çalışmada Hüveyda Divanı dört bölümde tetkik edilmiştir. Giriş kısmında Çağatay Türkçesi ve dönemlerine değinilmiş, Hüveyda'nın hayatı ve sanatı hakkında bilgi verilmiştir. Birinci bölümde eser dil bilgisi yönünden incelenerek ses bilgisi ve şekil bilgisi özellikleri üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde ise Divan'ın aruz ölçüsü göz önünde bulundurularak çeviri yazılı metni verilmiştir. Üçüncü bölümde Hoca Nazar Hüveyda Divanı'nın sözlüğü yer almaktadır. Sözlükte sözcüklerin hangi dilden olduğu, Divan'daki kullanım yerleri örnekler verilerek gösterilmiştir. Anahtar Kelimeler: Hoca Nazar Hüveyda, Çağatayca, ses bilgisi, şekil bilgisi, metin, sözlü

Hocazade'nin Kitabu't Tehafut adlı eserinin tahkik ve tahlili

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2017 Diğer
Bu tez, Fatih Sultan Mehmed'in hocası ve kazaskeri olan Hocazâde tarafından sultanın kendisine Gazzâlî ve filozofların çatışmasını anlatan bir kitap yazmasına dair emri üzerine hazırlanmıştır. Hocazâde'nin Kitabu't-Tehafüt adlı eseri yirmi iki bölümden oluşmaktadır. Eserde, her bölümde filozofların ittifak veya ihtilaf ettiği meselelere tam bir şekilde yer verilmiştir. Hocazâde, Gazzâlî'nin dile getirdiği konuları ve filozofların anlattığı meseleleri karşılaştırmalı biçimde, okuyucuyu etkileyen bir üslup ve basitleştirilmiş bir felsefi dille akıcı bir tarzda anlatmıştır. Hocazâde'nin kitabının Osmanlı asrındaki ılımlı/orta yolcu/mutedil İslami felsefeye örnek teşkil ettiği genel kabul gören bir husustur. Nitekim Hocazâde, kitabında akıl ve nakil arasında orta bir noktada durmuş, hakikate ulaşma amacı güden bilimsel/ilmi bir üslupla kitabını yazmıştır. Bu teze dair çalışmamız; metnin tespit edilmesi, el yazısı ile yazılan üç nüshanın karşılaştırılarak mevcut farkların belirtilmesi ve gerekli açıklamalara dipnotta yer verilmesi ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmamız üç bölümden oluşmaktadır: Birinci bölümde, müellif ve eserin tanıtılmasına; ikinci bölümde eserin tahkikine; üçüncü bölümde ise, Hocazâde ve Gazzâlî arasındaki Âlemin kıdemi, Allah'ın bilgisi ve meâd konularındaki tartışma ve mukayeselere yer verilmiştir.

Hokand Hanlığı'nın (1709-1876) sosyal ve kültürel tarihi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2017 İslam Tarihi Bilim Dalı
Şeybânilerin parçalanmasından sonra ortaya çıkan üç hanlıktan biri Fergana vadisinde kurulan Hokand Hanlığı idi. 1709'da temelleri atılan Hokand Hanlığı hakkında siyasi yapısı ile ilgili birçok araştırma yapılmışsa da sosyal ve kültür tarihi ile ilgili detaylı bir çalışma yapıldığını söylemek çok zordur. Bu eksikliği gidermek gayesiyle Hokand Hanlığı'nın sosyal ve kültürel tarihini yerli kaynaklar başta olmak üzere yabancı araştırma eserler ışığında inceledik. Bu çalışma giriş ve dört bölümden oluşmaktadır. Giriş kısmında araştırmanın yöntemi, kaynakları, sınırları, tezin konusu belirtilmiş ve tezimizin iyi anlaşılması için Hokand Hanlığı'nın kurulduğu Fergana vadisinin coğrafi ve demografik yapısı hakkında bilgi verilmiştir. Hokand Hanlığı'nın siyasi tarihi, hanların tahta çıkışı, hanlar arasındaki mücadeleler, iç isyanlar ve bunu takip eden Rus işgali ile ilgili konular birinci bölümde etraflıca ele aldık. Müteakip bölümde Hokand Hanlığı'nın idarî yapı, hâkimiyet anlayışı, idarî birimleri, dinî teşkilatı, idarî taksimat ve şehirler maddeler halinde ele aldık. Üçüncü bölümde sosyal yapıyı oluşturan etnik unsurları, toplumun aile yapısını, evlilik, düğün, doğum, cenaze merasimleri, oyun ve eğlenceleri izaha kavuşturduk. Ayrıca bu bölümde dinin ve ziyaretgâhların toplum üzerindeki etkisini dinî gelenek ve merasimler çerçevesinde araştırmış bulunmaktayız. Son bölümde ise hanlıktaki geleneksel eğitim kurumları olan mektep, Atûn Bîbî, kârîhâne, delâilhâne, medrese gibi eğitim kurumlarının eğitim müfredatı hakkında ayrıntılı bilgiler sunduk. Son bölümün son kısmında ise Hokand edebî muhitinin temsilcileri ve eserleri hakkında incelemelerde bulunduk. Anahtar Kelimeler; Türkistan Hanlıkları, Hokand Hanlığı, Rus İşgali, Hokand Edebî Muhiti, Mektep, Medreseler.

Hollanda hastalığı ve Rus ekonomisi: Teorik ve ampirik değerlendirme

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Uluslararası İktisat Bilim Dalı
Bu çalışmada Rusya Ekonomisinde Hollanda Hastalığı olarak bilinen yaygın ekonomik kavram değerlendirilecektir. Hollanda hastalığı, döviz kurunu güçlendiren ve aynı zamanda ülkenin imalatının rekabet gücünü azaltan da bir olgudur. Dövizin güçlendirilmesi çoğunlukla ülkedeki büyük maden rezervlerinden kaynaklanmaktadır. Ülkenin sahip olduğu bu kaynakların satışları ülkeye çok miktarda döviz getirisi sağlamaktadır. Bu sayede ülkenin para birimi güçlenmektedir. Ülkenin döviz kurunun diğer para birimlerine göre yükselmesi sonucunda ülkenin sanayi ürünlerinin fiyatları da dünya piyasasında artmaktadır. Bu çalışmada Rusya Ekonomisindeki 'Hollanda Hastalığı'nın varlığı sorgulanarak hastalığın tanımlanabilmesi için Rus Ekonomisi genel hatları ile ele alınacaktır. Bununla beraber Hollanda Hastalığının tespit edilmesi, belirlenmesi aşamasında belli göstergelerin ele alınması gerekmektedir. Bu göstergeleri aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür. Bu göstergeler: - Doğal kaynak ihracatına bağımlılığın artması; - Rublenin değer kazanması; - İmalat sektöründe düşüş gözlenmesi; - Hizmet sektörünün büyümesi; - Sektörler arasındaki ücret farklılığının artması; - Finansal kaynakların eksikliği. Bu göstergeler incelendikten sonra petrol fiyatları ile ana makroekonomik göstergeler (Ruble/Dolar Döviz Kuru, GSYH, Uluslararası Rezervler) arasındaki bağımlılığı belirlemek için ekonometrik bir analiz yapılacaktır.

Holokost anlatısının İsrail devlet kimliği inşasındaki rolü ve Arap ülkelerine yönelik dış politikasına etkisi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2018 Diğer
Bu tez çalışmasında, kimliklerin devletlerin dış politikalarında izledikleri çıkarlarının oluşumundaki rolünü vurgulayan Uluslararası İlişkilerdeki Konstrüktivist yaklaşımların kavramsal çerçevesine dayanarak, İsrail örneğinde devlet kimliği ile dış politika arasındaki ilişki incelenmektedir. Çalışma Holokost anlatısının İsrail devlet kimliğinin inşasındaki yerini incelemekle başlıyor; ulusal ve uluslararası gelişmelerin sonucunda Holokost anlatısının İsrail politika yapıcıları arasında ve toplumda kurbanlık algısı ile imha edilme korkusunu nasıl yaratmış olduğunu gösteriyor. Çalışmanın ana hipotezi, İsrail devlet kimliğinin dış politikasında izleyeceği ulusal çıkarlarını oluşturarak ve davranışlarına kısıtlamalar getirerek dış politikasını etkilediğidir. Bu hipotez, kimliklerin uluslararası politikadaki önemini vurgulayan Konstrüktivist yaklaşımlardan türetilmiştir. Hipotez, İsrail devlet kimliğinin İsrail dış politikasına etkisini ampirik olarak gösterilmesiyle test edilmektedir. Bunun için 1963'deki İsrail Başbakanı David Ben-Gurion'un Arap ülkelerindeki gelişmelere yönelik tepkisini gösteren siyasal bağlam seçilmiştir. Bu çalışma, İsrail ve Amerikan gazeteleri ve gazete arşivlerinden elde edilen birincil kaynaklardan yararlanarak İsrail devlet kimliğinin sosyal inşasını ve İsrail'in Arap ülkelerine yönelik dış politikasına etkisini incelemek için söylem analizi yöntemini kullanmaktadır. Çalışmanın sonucunda, birincil verilerin analiz edilmesiyle Holokost anlatısı etrafından oluşturulan İsrail devlet kimliğinin İsrailli politika yapıcılarını ulusal çıkarları güvenlik ve güç açısından tanımlanmasına götürmüş ve davranışlarını şekillendirmiş olduğu ortaya çıkmıştır. Bu tez çalışması, devlet kimliğinin politika yapıcıları ve kamuoyunun inançları ve algılarını şekillendirdiği ve politika yapıcılarının izleyeceği politikalarına kısıtlamalar getirdiğinden dolayı devletlerin dış politikalarında önemli olduğu sonucuna varmıştır. Kapsamlı analiziyle bu çalışma, İsrail'in Arap ülkelerine yönelik politikası ile ilgili mevcut çalışmalara ve aynı zamanda İsrail kimliğini inceleyen daha geniş bir literatüre katkıda bulunmaktadır.

Housing policies and decision-making processes in urban transformation: A comparative analysis of Turkey and Russia

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Kentsel Dönüşüm ve Planlama Bilim Dalı
Ampirik araştırma, 20. yüzyılın başından beri günümüze kadar Türkiye ile Rusya'nın kentsel planlama sistemleri arasındaki benzerlik ve farklılıkları bulmayı amaçlamaktadır. Çalışma, kentsel yaşamın önemli bir parçası olarak sosyal konut sorununa odaklanmaktadır. Türkiye ve Rusya ülkelerinin konut politikalarındaki karar alma süreçleri ve öne çıkan aktörler, Rusya ve Türkiye için tanımlanmış ve bu modellerin farklı ekonomik, sosyal ve tarihsel bağlamlar içinde nasıl çalıştığını bulmak karşılaştırılmıştır. Türkiye ve Rusya'nın (SSCB) siyasi rejiminin farklı olmasına rağmen, sanayileşme ve bunun sonucunda kentleşme sürecindeki benzerlikler her iki ülkede de incelemeye değer. Ek olarak, günümüzde Türkiye ve Rusya'daki ekonomik ve politik koşulları da hesaba katmayı gerektiren şehirlerde yaşlanan ve yıpranmış, köhneleşmiş konut stoklarını iyileştirmeyi amaçlayan mevcut konut yenileme programlarında birçok benzerlik izlenebilmektedir. Geçmişte bulunan konut yetersizliği sorunları, nedenleri ve çözümlerine ilişkin tarihsel görüş, önceki konut politikalarının zayıf noktalarını tanımlamamıza ve bu politikaların sosyal yaşam, şehir dokusu, konut tipolojisine ve konut düzenlemeleri üzerindeki önemli etkilerini hem kısa hem uzun vadeli bir bakış açısıyla analiz etmemize yardımcı olmaktadır. Böyle bir yaklaşım aynı zamanda her iki ülkede daha fazla uygulamada hataları önlemek için mevcut konut politikalarının değerlendirilmesine yardımcı olmaktadır. Araştırmanın sonucunun, mevcut konut sorunları için alternatif çözümler için bir çerçeve belirlemesi ve kentsel planlama karar alma sürecini optimize etmeye yardımcı olması beklenmektedir.

How mispriced equities drive the corporate takeover market: Comparison of developed and developing markets

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2018 Diğer
Bu çalışma yanlış fiyatlanmış hisse senetlerinin birleşme ve satın almaları nasıl yönlendirdiğini araştırmayı amaçlamaktadır. Yanlış fiyatlamanın ödeme yöntemi tercihine, duyuru öncesi primine ve devralan şirketin birleşme sonrası getirilerine etkisi üzerine kanıtlar sunmayı hedeflemektedir. Bu ilişkiyi test etmek üzere üç model oluşturulmuştur. Ampirik analizlerde lojistik regresyon ve çoklu regresyon yöntemleri kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemi Ocak 2001 ve Aralık 2017 döneminde G7 (gelişmiş ülkeleri temsilen) ve E7 (gelişmekte olan ülkeleri temsilen) ülkelerinde gerçekleşen birleşme ve satın almaları kapsamaktadır. Çalışmanın sonuçları satın alan şirketlerin hem gelişmiş hem gelişmekte olan ülkelerde hisse senetlerinin aşırı değerli olması durumunda devralmada ödeme yöntemi olarak hisse senedi kullanmayı tercih ettikleri yönünde kanıtlar sunmaktadır. Gelişmiş ülkelerde, şirketler sadece hisse senedi ile ödemeyi tercih ederken gelişmekte olan ülkelerde hisse senedi ve nakit ödeme birlikte kulllanılmaktadır. Ampirik bulgular devralmayı takip eden bir yıl içinde satın alan şirketin hisse senedi getirilerinin ortalama olarak %1 düştüğünü göstermektedir. Sonuçlar, hem gelişmiş hem gelişmekte olan piyasalarda hisse senedi aşırı değerli satın alan şirketlerin de hisse senedi getirilerinde düşüş olduğunu kanıtlar sunmaktadır. Duyuru öncesi primini test etmek için kullanılan modelin sonuçlarına göre gelişmiş piyasalarda satın alınan şirketin ortalama duyuru öncesi primi %30 iken gelişmekte olan piyasalarda %16 olarak belirlenmiştir. Analizlerde satın alınan şirketin hisse senedinin düşük değerlendirilmiş olması gelişmiş piyasalarda duyuru öncesi primin daha yüksek olmasına yol açarken gelişmekte olan piyasalarda yanlış fiyatlamanın duyuru öncesi primle anlamlı bir ilişikiye sahip olmadığı belirlenmiştir. Bu çelişkili bulguların olası nedenleri kurumsal çevre ve kurumsal yönetim farklılıkları ve ekonomilerin farklı piyasa yapıları olarak listelenebilir. Anahtar Kelimeler: Yanlış fiyatlanmış hisse senedi, aşırı değerli hisse senedi, devralma, birleşme ve satın almalar, G7, E7

Hulefâ-i Râşidîn Dönemi siyasi olaylar ve mezheplerin oluşumuna etkisi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2010 Mezhepler Tarihi Bilim Dalı
Hulefâ-i Râşidîn döneminde meydana gelen siyasi olaylar Hz. Ebû Bekr'in halife seçilmesiyle ve özellikle Hz. Osman'ın ikinci altı yıllık döneminde başlayan fitne hareketleri halifenin ölümüyle sonuçlanmıştı. Fakat bununla bitmeyip daha sonra Hz. Ali döneminde de Cemel, Sıffın ve Hakem olayı ile İslam düşünce dünyasında daha önce tartışılmayan bazı konu ve kavramların tartışılmasına neden olmuştur. Bu olaylar İslam Mezhepler Tarihinde meşhur bazı fırkaların doğmasına sebebiyet vermiştir. Hiçbir mezhep ortada yokken siyasi sebeplerin sonucunda meydana gelen bazı itikâdî tartışmalardan ve bu tartışmalar sonucunda daha sonraki dönemlerde mezheplerin şekillenmesine sebebiyet vermiştir.Hulefâ-i Râşidîn döneminin siyasi olayları, ilk dönemden itibaren Şia başta olmak üzere, Havâric, Mürcie, Mu'tezile, Kaderiyye gibi birçok mezhebi meşgul etmiştir.Hulefâ-i Râşidîn döneminde cereyan eden Sakîfe'den Tahkim Olayına kadar bütün olaylar dini değil tamamen siyasi ihtilaflardır. Bu siyasi olaylar daha sonraki dönemlerde Mezheplere çok büyük etkisi olduğunu söylenebilir. Fakat bir mezhebin ortaya çıkmasını yalnızca bir olaya bağlamak doğru değildir. Ancak bu olayların mezheplerin ortaya çıkmasında büyük etkisi olduğu söylenebilir.

Hulefâ-i Râşidîn döneminin İslam tarihinde belirleyici rolü (Hz. Ebû Bekir dönemi)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 İslam Tarihi Bilim Dalı
Yapılan bu çalışmada Hz. Ebû Bekir dönemi ele alınmıştır. Dönem olarak Hz. Peygamber'den sonrası olması açısından ehemmiyet arz etmektedir. Konuya çalışırken mevcut çalışmalardan yararlanmakla birlikte ağırlıklı olarak birincil kaynaklara müracaat edilmiştir. Öncellikle temel İslam Tarihi kaynakları kullanılmıştır. Doktora çalışması bir giriş ve dört bölümden oluşmaktadır. Giriş kısmında çalışmanın muhtevasından ve yönteminden bahsedilmiştir. Birinci bölümde sahâbenin İslam medeniyetindeki yeri ve öneminden bahsedilmiştir. Bu bölümde ayrıca Hz. Ebû Bekir'in sahabe arasındaki yeri ve değeri de ele alınmıştır. İkinci bölümde ise Hz. Ebû Bekir döneminde meydana gelen ana meseleler incelenmiştir. Üçüncü bölümde ise Hz. Ebû Bekir dönemindeki uygulamalardan bahsedilmiştir. Anahtar Sözcükler: İslam Tarihi, Sahabe, Halife, Hz. Ebû Bekir, Medeniyet

Human development index and foreign direct investment: An analysis of developmental policies and economic trends in Zambia

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Kalkınma İktisadı ve İktisadi Büyüme Bilim Dalı
Zambiya hükümeti 2030 orta gelir statüsü vizyonunu gerçekleştirme arayışında, birkaç kalkınma politikası kurdu. Bunlar ekonomik büyümeyi hızlandırmak ve insani gelişmeyi iyileştirmek için mümkün kılındı. Bu tez, İnsani Gelişme endeksi ve bileşenlerine, Doğrudan Yabancı Yatırım'a ve diğer ekonomik eğilimlere bakmıştır. Bunlar 1990'dan 2017 yılına kadar analiz edilmiş ve ayrıca belirli ülkelerle karşılaştırılmıştır. Zamanla söz konusu göstergelerde Zambiya için iyileşmeler oldu. Ancak, yetersiz inovasyon seviyeleri ve yoksulluk seviyelerinin yavaş düşmesi gibi konularla ilgili endişeler halen mevcuttur. Ortalama eğitim süresi yedi yıl idi ve bu da ülkenin Küresel İnovasyon sıralamasında düşük sıralamada yer almasına katkıda bulundu. Çok uluslu şirketler yatırımlar getirirken esas olarak madencilik ve imalat sektörlere odaklandığı belirtildi. Eğitim ve sağlığa bu konuda önem verilmedi. Beşeri sermayeye yatırım yapmayı savunan İçsel Büyüme Modelini desteklemek için çok uluslu şirketlerin öncelikleri gözden geçirilmelidir. Bu tez betimleyici analiz için tümavarımlı usavurmaya başvurmuştur. Politikalar ve ekonomik eğilimler gözden geçirildi. Mevcut ekonomik eğilimlerin iyileştirilmesi için yatırımlar refah üzerinde doğrudan etkisi olan alanlara yönlendirilmelidir. Aynı zamanda Zambiya Kalkınma Ajansı aracılığıyla hükümetin, yatırımları eğitim ve sağlık gibi sosyal alanlara yönlendirmesi de gerekiyor. Son olarak, dış yatırımın etkisinin çok daha fazla gerçekleşmesi için kurumların yönetiminin iyileştirilmesi gerekiyor.

Human security and international law

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2021 Kamu Hukuku Bilim Dalı
İnsan güvenliği kavramı, uluslararası ilişkilerde yirmi yılı aşkın süredir önemli derecede ilgi görmektedir. Akademik ve siyasi dünya içerisindeki ilgili veya değişen konularla bağlantılı olsun veya olmasın, bu ilgi dikkate değerdir fakat henüz insani güvensizliğe sürdürülebilir bir yanıt vermekte başarısızdır. İnsan Güvenliği ve Uluslararası Hukuk tezi bu düşünceye yönelik bir katkıdır. Çalışma, literatürde insan güvenliğinin net bir teorik çerçevesinin bulunmadığının gözlemlenmesiyle başlar ki bu durum, uluslararası toplum üyesi olan insan için müteakip müdahalelerin temeli olabilecektir. Böyle bir durumun kaçınılmaz olarak uluslararası hukuku da ilgilendirecek olması; insan güvenliği hakkındaki teorik çerçevenin yokluğunun, insan güvenliği ile uluslararası hukuk arasındaki gerçek ilişki üzerine ilave düşünme ihtiyacı doğuracağının açık bir kanıtıdır. Bu anlamda, böyle bir ilişkinin ontolojik olduğu; yani insan güvenliğinin uluslararası hukukun (doğal) kanunu olduğu, dolayısıyla ulusal hukukun (doğal) kanunu olduğu hipotezini geliştirdik. Bu hipotezin doğrulanması, insan güvenliğinin teorik çerçevesini belirlememizi ayrıca ulusal ve uluslararası hukukun kapsamında uygulanmasını kabul görmesini sağlayacaktır. Bu çaba, kurallarına (teori) değinerek, doğal hukuk ifadesinden (özcü felsefe, siyaset) uygulanmasına (tarih, sosyoloji) kadar, hukuk merkezli disiplinler arası yaklaşımın bir parçasıdır. Anahtar Kelimeler: insan güvenliği, uluslararası hukuk, ulusal hukuk, doğa hukuk, uluslararası toplum, siyasi toplum

Human security and migration: Case of ethiopian migrants in the midddle east

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Afrika Çalışmaları Bilim Dalı
Göç, şu anda dünyadaki birçok ülkeye ve insanlara dokunan en sıcak sorunlardan biri haline geldi. UNDESA 2017 raporuna göre, 2017 yılında küresel olarak 258 milyon uluslararası göçmen var. Bir göçmen varış noktası olması durumunda, Orta Doğu bölgesi özellikle göçmen işçiler için en önemli noktalardan biri. Bölge ayrıca Etiyopyalı göçmenler için popüler bir destinasyondur. Küresel olarak Etiyopyalı göçmenlerin% 44'ünün Orta Doğu bölgesinde bulunduğu tahmin edilmektedir. Etiyopyalılar, kendi ülkelerindeki sosyal, ekonomik ve politik haklarının ihlali ve ihmali nedeniyle bu bölgeye göç etmektedir. Dahası, Orta Doğu'ya giderken ve yaşarken çeşitli türlerde ve derece insan hakları ihlalleri ve ihlalleriyle karşı karşıyadırlar. Bu tez çalışması, Etiyopyalı göçmenlerin Orta Doğu'ya olan durumunu insan güvenliği perspektifinden bulmaya, açıklamaya ve analiz etmeye çalışmaktadır. Ayrıca, Etiyopyalı göçmenlerin kendi ülkelerinde, Orta Doğu'da insan güvenliğini tehlikeye sokan yol ve hedeflerinde karşılaştıkları zorluklar ve insan hakları ihlalleri üzerinde durur. Tez, alandaki çeşitli akademik çalışmaları, ilgili yasal belgeleri ve anketleri ve devlet ve sivil toplum kuruluşlarının raporlarını inceleyerek ve analiz ederek yapılır. Etiyopyalı göçmenler durumunda insan güvenliği faktörlerinin göçün nedeni olduğu ve ayrıca Etiyopyalı göçmen vatandaşların çeşitli insan güvenliği tehditlerinden göç sorumludur

Humanitarian diplomacy and mediation: The case of Turkey's diplomatic intervention in the Bangsamoro peace process in the Philippines

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2018 Diğer
Türk diş politikası insan onurunu referans noktası olarak dikkate alıyor ve bazı Sivil Toplum kuruluşlarına güçlü destek vererek, yardımları teslim etmekle ve uluslararası arabulucuk yapmakla insan diplomasini gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Hem Devletin hem de Sivil Toplum Kuruluşların gözetimi altında, Türk insancıllığı Orta Doğu ve Afrika'daki çatışma çözümüne ilgisiyle ortaya koyulmaktadır, bu nedenle, kendini bölgede yükselen insani bir diplomatik aktör ve arabulucu yapıyor. Yakın zamana kadar; Türkiye, Hükümet ile Bangsamoro halkının özerklik hakkı için mücadele eden Moro İslam Kurtuluş Cephesi (MILF) arasındaki uzun zamandır devam eden silahlı çatışmayı sona erdirmeyi amaçlayan ve Filipinler'de devam eden barış sürecine müdahalesi ile Uzak Doğu'ya uzanarak ufuklarını genişletti. Bu çalışma, öncelikle, barış sürecinde uluslararası arabuluculuk yoluyla Türkiye'nin resmi (devlet) ve gayriresmi (STK) diplomatik katılımını, GRP-MILF barış görüşmelerine destek sağlamak için oluşturulan arabuluculuk organlarına temsil edilmesiyle ortaya koyuyor. Bu katılımın Türkiye ile Bangsamoro halkı arasındaki köklü ilişkilerden nasıl kaynaklandığına cevap vermek amacıyla, bu çalışma önde gelen Türk STK'sı olan İHH İnsani Yardım Vakfı'nın insani yardımlarını çatışma çözümlemesinde Türk arabuluculuğunu tetikleyen ana faktör olarak görüyor.

Husein Cozo: Hayatı, eserleri, yenilikçiliği ve itikadi görüşleri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2012 Kelam Bilim Dalı
Bu çalışmada, Husein Cozo'nun hayatı, eserleri, itikadî görüşleri ve Bosna Hersek'te el-Menâr ekolünün tesiri ile Husein Cozo'nun yenilikçi görüşleri ele alınmaktadır.Çalışma, giriş, üç bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır.Birinci bölümde Husein Cozo'nun hayatı, yenilikçi fikirlerinin kaynağı olarak el-Menâr ve Bosna Hersek'te yaşayan Müslümanların din geleneği ile Boşnak kelâm âlimlerinin silsilesinin değerlendirilmesi yapılmıştır.İkinci bölümde Husein Cozo'nun itikadî görüşleri ilâhîyyât, nübüvvât ve semiyyât olarak üç başlık altında incelenmektedir.Üçüncü bölüm ise temel itikadî konular içinde yer almayan ama kelâm ilmi bakımından önem arz eden konuların değerlendirilmesine ayrılmıştır.Sonuçta genel bir değerlendirme yapılmıştır.

Huzurevlerinde olan yaşlıların serbest zamanlarının değerlendirilmesi: Kocaeli örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Sosyal Hizmet Bilim Dalı
Bu araştırmanın amacı huzurevlerinde ikamet eden huzurevi sakinlerinin serbest zamanlarını ne yönde değerlendirdiklerini belirlemektir. Türkiye'de yaşlı nüfusun giderek artması buna bağlı olarak huzurevlerinin ve huzurevlerinde ikamet eden huzurevi sakinlerinin serbest zamanlarında hangi aktivitelerle uğraştığı gündeme gelmektedir. Araştırma verileri 04 Şubat – 31 Mart 2018 tarihleri arasında toplanmıştır. Araştırmaya 60 yaş ve üzeri yaştaki 80 huzurevi sakini katılmıştır. Çalışma Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na bağlı Kocaeli Huzurevi , Gölcük Belediyesi Huzurevi ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Tavşancıl Huzurevi olmak üzere toplam üç huzurevinde yapılmıştır. Huzurevi sakinleri ile görüşme formu uygulanarak veriler elde edilmiştir. Veriler istatistiksel olarak SPSS 23,0 programı yardımı ile değerlendirilmiş ve analiz edilmiştir. Araştırma örnekleminin %36,2'i kadın, %63,8'i ise erkektir. Araştırmaya katılan huzurevi sakinlerinin yaş ortalamaları 75'tir. Huzurevi sakinlerinin %52,5'i eşi vefat etmiş, %20'si bekar, %20'si boşanmış, %7,5'i ise evlidir. Huzurevi sakinlerinin serbest zaman faaliyetleri değerlendirildiğinde, %80'inin serbest zamanlarında sosyal faaliyetlere katıldığı, %20'sinin ilgisini çekmediği gerekçesiyle veya fiziksel nedenlerle sosyal faaliyetlere katılmadıkları tespit edilmiştir. Huzurevi sakinleri serbest zamanlarını en çok (%51,6) görsel ve işitsel aktivitelerle (televizyon seyretme, radyo dinleme vb.) geçirmektedir. Huzurevi sakinlerinin televizyon izlemek, kitap okumak, gazete okumak, dini ibadet etmek gibi huzurevi içinde yapabilecekleri serbest zaman faaliyetelerini huzurevi dışında yapabilecekleri sinemaya/tiyatroya gitmek, konsere gitmek serbest zaman faaliyetlerine göre daha fazla tercih ettikleri görülmüştür. Huzurevi sakinlerinin %28,1'i spor ve egzersize, %7,8'i açık hava etkinliklerine (yürüyüş, bahçe uğraşıları vb.), %28,1'i satranç, okey, kağıt oyunlarına, %25'i ise gönüllü faaliyetlere katılmamaktadır. Huzurevi sakinlerinin büyük çoğunluğu (%83,7), huzurevlerinde gerçekleştirilen sosyal faaliyetlerin yeterli olduğunu belirtmiştir. Sosyal faaliyetlerden faydalanmayanlar kendilerine uygun faaliyet bulamadıkları için katılım göstermemektedir. Araştırmaya katılan huzurevi sakinlerinin %88,8'i huzurevlerindeki sosyal faaliyetlerden memnundur. Huzurevlerindeki huzurevi sakinlerine yönelik serbest zaman faaliyetleri, sadece huzurevi sakinlerinin yaşam memnuniyeti ve yaşam kalitesinin arttırması yönüyle değil, aynı zamanda bireyin zaman içerisinde yetenek, deneyim ve kültürel faaliyetlere katılımı sonucunda elde ettikleri ve biriktirebildiklerini daha iyi değerlendirmesi yoluyla toplumsal kalkınmaya da katkı sağlayacağı için geliştirilmelidir. Anahtar Kelimeler: Huzurevi, huzurevi sakini, serbest zaman, yaşlı birey.

Hücre kültüründe apoptozun moleküler mekanizmaları üzerine gama radyasyonunun etkileri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2015 Radyobiyoloji Bilim Dalı
İyonlaştırıcı radyasyon katı tümörlerin tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Tedavi sürecinde tüm kanser hastalarının yarısından fazlası radyoretapi görmektedir. Bununla birlikte, radyoterapinin etkisini apoptoz uyarımı ile gerçekleştirip gerçekleştirmediği bilinmemektedir. Bu nedenle, çalışmamızda gama radyasyonunun serviks karsinoması kökenli ve farklı radyoduyarlılığa sahip kanser hücre soylarında apoptoz sinyal yolağında görev alan özgün genlerin ifadesini uyarıp uyarmadığının belirlenmesi amaçlamıştır. Bu bağlamda, farklı radyoduyarlılıktaki kanser hücrelerinde ifadesi artan veya azalan genlerin tanımlanması kanser dinamiğinin daha iyi anlaşılması, serviks kanseri biyobelirteçleri ve tedavi hedeflerinin belirlenmesi ve radyoduyarlılık mekanizmasının aydınlatılmasına önemli katkılar sağlayacaktır. C-4 I ve HeLa serviks karsinoma hücreleri beş farklı dozda (0, 2, 8, 16, 32 ve 64 Gy) gama radyasyonuna maruz bırakılmış ve beş farklı zaman diliminde (0, 24, 48, 60 ve 72 saat) inkübasyona bırakılmıştır. HeLa hücelerinin çoğalması MTT yöntemi ile ölçülmüştür. Apoptotik indeks (AI) apoptoz ile ilişkili morfolojik özellikler floresan mikroskobunda DAPI ile değerlendirilmiştir. Ayrıca, apoptotik genlerin ifadesi mikrodizi ve kantitatif gerçek zamanlı polimeraz zincir reaksiyon (qRT-PCR) yöntemi ile saptanmıştır. Ayrıca, yukarı ve aşağı regüle olan genlerin ifadesi için gen ontoloji ve yolak analizleri yapılmıştır. Önemli işlevlere sahip olan genler ve yolak analizleri sırasıyla kat değişim (FC) ve p değeri hesabına dayalı olarak belirlenmiştir (p < 0.05 ve FC ? ±2). Sonuçlar, doza ve zamana bağlı olarak gama radyasyonunun C-4 I ve HeLa hücrelerinin çoğalmasını anlamlı ölçüde azalttığını göstermiştir. C4-I ve HeLa hücre soyları arasında önemli bir farklılık gözlenmiştir (p < 0.01). Çalışmamızda HeLa hücrelerinin radyodireçli olmasına karşın, C-4 I hücrelerinin radyoduyarlı olduğu gösterilmiştir. C-4 I ve HeLa hücreleri için sırasıyla 16 Gy ve 32 Gy değerleri hücrelerin %50'sini çoğalmasını öldüren dozu (IC50) olarak belirlenmiştir. Apoptotik morfolojinin gama radyasyonuna maruziyet süresine ve dozuna bağlı olarak arttığı saptanmıştır. C-4 I ve HeLa hücreleri için sırasıyla 16 Gy ve 32 Gy gama radyasyonu uygulanması sonrasında optimum AI değerleri 60. saatte belirlenmiştir. Mikrodizi sonuçları, farklı veri analiz yöntemlerinin kullanılması ile normalize edildi ve filtrelendi. Hiyerarşik kümeleme, 47.071 filtrelenmiş prob üzerinde uygulandı. HeLa hücrelerinde 343 genin ifadesi önemli ölçüde değişmiştir. Bu genlerden, 150 genin ifadesi yukarı regüle olurkan, 193 genin ifadesi de aşağı regüle olmuştur. Bununla birlikte, C-4 I hücrelerinde 317 genin ifadesi anlamlı ölçüde değişmiştir. Bu genlerden, 212 genin ifadesinin azalmasına karşın, 105 genin ifadesi yukarı regüle olmuştur. Yolak analizleri C-4 I ve HeLa hücrelerinde apoptoz, WNT ve P53 yolaklarının anlamlı ölçüde teşvik edildiğini göstermiştir. Radyoduyarlı olan C-4 I hücrelerinde gama rad

Hüdayar Han Döneminde Hokand Hanlığı (1845-1875)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2019 Genel Türk Tarihi Bilim Dalı
Timur Devleti'nin yıkılışından sonra Türkistan coğrafyası her açıdan gerileme dönemine girmiş, Türkistan topraklarında ortaya çıkan Hanlıklar, bölgenin siyasi, ekonomik ve kültürel hayatında önemli rol oynamıştır. Türkistan'da Buhara ve Hive Hanlığı'ndan daha geç bir dönemde 1709 yılında ortaya çıkan Hokand Hanlığı, XIX.yüzyılın ortalarında siyasi ve ekonomik darlık nedeniyle zayıflamış, parçalanmış ve 1876 yılında Çar Rusyası işgaline uğramıştır. Geçmişi bir sülale veya bir şahıs tarihi üzerinden aydınlatmak, dünyada bilinen usullerdendir. Bizim ortaya koyacağımız tarih, bilgi ve tasavvur yöntemi ile şekillenmiştir. Çalışmamızın ana konusunu teşkil eden dönem, Hokand Hanlığı'nın son otuz yıllık devrini içine alan en hareketli döneminin yaşandığı ve Hanlığın Rus işgali ile noktalanan sürecinin son aşamasıdır. Bu dönemin en önemli şahsiyeti Hüdayar Han'dır. Ağırlıklı olarak biyografi türünde olan çalışmamızda dönemin temelini oluşturan tarihî arka plan; Hüdayar Han'ın şahsiyeti, Hanlığın sosyal, kültürel, askerî, etnik durumu ile dış siyaseti ele alınırken, Hanlığın çöküş sebepleri, Rusya'nın Batı Türkistan'ın işgalindeki amacı ve yöntemi de bu çalışma kapsamında yer almıştır. Çağatay Türkçesi'nde ve Farsça yazılmış yerel ve çağdaş ana kaynaklar – el yazmalar, Özbekistan Merkezî Devlet Arşivi belgeleri, Hanlık sınırları içinde elçi, seyyah, tüccar, asker vs. olarak bulunan yabancı şahısların raporları, hatıra ve günlüklerini içeren bilgiler, bunun yanı sıra Türk dünyası, Rus ve Batı tarihçilerinin ortaya koyduğu araştırma tespitleri ışığında konu analiz edilmiştir.

Hükmedilmeyen mekanlar ve Afrika'daki silahlı grupların varlık mücadelesi: Mali'de İMEK örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
Bu tezin temel amacı, İMEK'in Kuzey Afrika'dan ve özellikle ortaya çıktığı Cezayir'den Batı Afrika ülkesi Mali'ye kayması ve yerleşmesinin sebeplerini, hükmedilmeyen mekanlar kavramı çerçevesinde tespit etmektir. Bu kapsamda RAND Corporation tarafından geliştirilen hükmedilmeyen mekanlar teriminin kavramsallaştırılması incelenerek tarihsel bir perspektifle İMEK'in yaşadığı dönüşüm sonucu, örgütün Kuzey Mali bölgesine yönelişinin sebepleri ortaya konmak amaçlanmıştır. Ayrıca tezde, hükmedilmeyen mekanlar kavramının eleştirel yaklaşımı da ele alınarak, kavramın ABD güvenlik politikası çerçevesinde nasıl geliştiği ile silahlı gruplar, başarısız devletler ve terörizmle ilişkisi detaylandırılmaktadır. Bunun çerçevede, İMEK'in Kuzey Mali'yi tercih etmesinin, bölgenin tarihsel olarak hükmedilmeyen mekan özellikleri taşımasında etkili olduğu savunulmaktadır. Bunun yanında 2011'den günümüze kadar devam eden Mali Krizi'nin ana aktörlerinden biri olan İMEK'in Sahel bölgesine kaymasının, örgütün hayatta kalma mücadelesinin sonucu olduğu iddia edilmektedir. Ayrıca çalışmada, İMEK örgütünün bölgede izlediği strateji yerelleşme stratejisi olarak adlandırılmakta ve bu stratejinin etnik temelli silahlı oluşumların ortaya çıkmasına yol açtığı savunulmaktadır. Bu durum, Mali'de yeni etno-cihatçılık sorununu yaratmış ve etnik çatışmaya zemin hazırlamıştır. Bu stratejiyle İMEK'in hedefi, kaos ortamı yaratarak varlığını korumak ve gerekirse bölgesel genişlemeye yönelik kabiliyetlerini artırmaktır. Tez, hükmedilmeyen mekan kavramının, kalıcı askeri müdahaleye dayanak oluşturduğu, böylece bölgenin öngörülmeyen bir istikrarsızlık sürecine sürüklendiği ve bölgedeki sosyo-politik dengeleri yeniden şekillendireceği iddialarını ispat etmeye çalışmaktadır.

Hükümet sistemi karşılaştırması: Ürdün ve Türkiye örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bilim Dalı
Dünyadaki hükümet sistemleri, devletlerin ellerinde bulundurdukları kuvvetlerin karşılıklı ilişkisi doğrultusunda birbirinden farklı özellikler göstermektedir. Örneğin başkanlık sisteminde yasama, yürütme ve yargı erkleri birbirinden sert bir şekilde ayrıdır. Sert kuvvetler ayrılığının ana nedeni, güç dengesinin sürdürülmesidir. Herhangi bir başkanlık sisteminde, yürütme otoritesinin tüm yetkisi, devlet başkanı ve hükümet başkanı olan tek bir kişide toplanmıştır. Parlamenter sistemde, yürütme ve yasama organları arasında, devlet içindeki otoritelerin yakınsamasına yol açan bir kaynaşma vardır. Fransa örneğindeki yarı başkanlık sisteminde ise parlamenter sisteme nazaran cumhurbaşkanının yetkileri güçlendirildiği, başkanlık ve parlamento sistemlerinin birleşimi olarak değerlendirilebilecek bir hükümet sistemi söz konusudur. Hükümet sistemlerinin sınıflanırılmasında çoğunlukla bu üç farklı sisteme atıf yapılsa da siyasal hayatın hemen hemen her döneminde en uygulanabilir yönetim sisteminin ne olduğu sorusu hem akademik alanda hem de siyasi otoriteler nezdinde en çok tartışılan konulardan birisidir. Türkiye'de 2017 yılında gerçekleştirilen referandum sonucu yaşanan hükümet sisteminin değişimi öncesinde de pek çok farklı sistem gündeme gelmiş ve sorgulanmıştır. Ürdün hükümet sistemi de zaman zaman bu sorgulamalara konu olmuştur. Bu nedenle çalışmada parlamenter monarşi ile yönetilen Ürdün ile cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile yönetilen Türkiye'nin yasama, yürütme ve yargı erklerinin karşılaştırmalı bir perspektif ile ele alınması amaçlanmış ve bunun ilgili arayışlara ve sorgulamalara önemli nüveler kazandıracağı öngörülmüştür. Çalışmada uzun süredir siyasi sistem arayışında olan ve hâlihazırda siyasi sistemini olgunlaştırmaya çalışan Ürdün ile Türkiye'nin hükümet sistemlerinin özellikle coğrafi ve tarihi koşullarındaki, sosyal, kültürel ve ekonomik yapılarındaki farklılıklar nedeniyle önemli oranda farklılaştığı sonucuna varılmıştır.