Thesis Search




SEARCH RESULTS

Implementation of some medical data in Apriori algorithm

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2015 Diğer
Tıp alanında yapılan hastalara ait teşhis ve tedavi kayıtlarının, bilgisayar programları tarafından analiz edilmesi ve raporlanması etkili tedavi sürecini destekleyici bir unsur oluşturmaktadır. Birçok alanda olduğu gibi, tıp alanında da veri madenciliği yöntemlerinin kullanımı hızla artmaktadır. Bu yüzden tıbbi veri madenciliği başlı başına bir yöntem haline gelmiştir. Veri madenciliği yöntemlerinin kullanıldığı tıbbi karar destek sistemine yardımcı verilerin elde edilmesi ile hekimlere karar vermede yardımda bulunacak sistemin geliştirilmesi bu tez çalışmasında gösterilmiştir. Amaç:Modern tıp bilgileri, tıbbi veritabanında saklanan bilgilerin büyük bir kısmını oluşturmaktadır. Bu yüzden tanı ve hastalığın tedavisi için bilimsel karar vermede tıbbi veritabanından yararlı bilgilerin ayıklanması gerekli hale gelmektedir. Tıbbi veri madenciliği ile bu sorunları giderilebilir, aynı zamanda hastane bilgi yönetim düzeyini geliştirebilir ve toplumu tıp gelişimine teşvik edebilir. Kapsam:Bu tez çalışmasının ana konusu tıbbı veri madenciliğidir. Veriler tıbbı makale ve yayınlardan toplanmıştır. Literatürde 6000 ile 7000 arasında makale ve yayınlar incelenmiş ve bu tez çalışması için bunlardan 1000 tanesi uygulamada kullanılmıştır. İncelenen makale ve yayınlardan bu çalışma ile ilgili olmayanlar elenmiştir. Seçilen makale ve yayınlar 2010 ile 2015 senelerinde yazılmış makalelerdir. Veri girişi olarak makalenin yazarı, makalenin ismi ve makalede geçen anahtar kelimeler kullanılmıştır. Bunlar arasından odaklanılan faktör anahtar kelimelerdir. Uygulamanın hedefi anahtar kelimeler arasındaki farklı ilişkileri bulmaktır. Verileri toplamak için kullanılan kelimeler şunlardır; tıbbi veri madenciliği, tıbbi kümelenme, tıbbi sınıflandırma, tıbbi karar destek sistemi, bulanık sistemde ve yapay sinir ağlarda tıbbi yayınlar. Yöntem:Tıbbi veri madenciliği, tıbbi verilerin, farklı desen ve kaynaklardan, hızlı ve sağlam sonuçları güvenilir bir şekilde bize sunan işlem ve tekniklerden oluşmaktadır. Bu teknik ve yöntemler; bir tür yapay sinir ağı, bulanık sistem, karar destek sistemi, evrimsel algoritmalar, destek vektör makinesi gibi hesaplamalara dayalı uygulamalardır. Tıbbi veritabanlarında, hastalar ve tedavileri hakkında bilgiler büyük miktarlarda birikmiştir. Bu veriler içerisindeki ilişkiler ve desenler ile yeni tıbbi bilgiler sağlanabilir. Yeni bilgilerin üretilmesi için birkaç metodolojiler geliştirmiş ve bu gizli bilgileri keşfetmek için uygulanmıştır. Veri madenciliği teknikleri geniş bir tıbbi veritabanında veriler arasındaki ilişkileri aramak için kullanılmıştır. Tüm bu araştırmalar tıbbi veriler üzerine yapılmıştır çünkü tıp alanında birçok araştırma ve çalışmaların olması, sürekli büyüyen ve gelişen bir yapıda olması ve aynı zamanda sağlıklı yaşamanın hayatımızın en önemli kısmında yer almasıdır. Tıbbi veri madenciliğinin önemini Stanford Üniversitesi araştırmacıları tarafından yapılan bir çalışma ile şöyle gösterebiliriz. Bu çalış

Implementation of total quality management and its effect on achieving sustainable development in developing countries: An empirical research

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2021 Diğer
Bu çalışma, kuruluşlarda sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleştirilmesinde toplam kalitenin oynadığı stratejik rolü vurgulamayı amaçlamaktadır. Teorik kısım, toplam kalite ilkeleri ve kavramlarının rekabet avantajına ulaşmak için bir strateji olarak benimseyin sunmaktadır. Ayrıca ISO 9000, 18000. 26000,14000 sertifikalarına dayanarak; sürdürülebilir kalkınma çerçevesinde çevresel, sosyal ve ekonomik hususlara uyum sağlamaya çalışan çeşitli toplam kalite modelleri tartışılmaktadır. Çalışmanın, Sadanese Petroleum Pipelines Şirket ile ilgili çalışmanın uygulamalı bölümünde, görüşmeler ve anketler aracılığıyla toplam kalitenin sürdürülebilir kalkınmaya ulaşmada oynadığı stratejik rolü araştırdı ve şirketin sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için ortalama bir düzeyde toplam kalite stratejisine güvendiğini bulunmaktadır. Çalışma, ISO 9000 şartlarının elde edilmesinin kuruluşların maliyetleri ve israfı azaltmasını sağladığını ortaya koymaktadır. Operasyonlar ve ürün kalitesi ile verimliliği artırması, müşteri memnuniyeti sağlaması, rekabet gücünü güçlendirmek, pazar payını ve katma değeri artırması, finans performansını iyileştirmek ve iyi bir itibar oluşturmak ve böylece ekonomik açıdan sürdürülebilir kalkınmaya ulaşmaya katkıda bulunmaktadır. Ayrıca, ISO 14000 sertifikasının alınması, enerji tüketiminin ve doğal kaynakların rasyonelleştirilmesine, kirliliğin azaltılmasına, çevre yasalarına ve mevzuatına uyulmasına, tüketicilerin korunmasına, ihracat gerekliliklerinin yerine getirilmesine ve iyi bir üne ulaşmaktadır. Böylelikle çevresel açıdan sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmaktadır. ISO 26000 ve OHSAS 18000'in benimsenmesi, yüksek derecede iş tatmini yanında iş kazalarının da azalmasını sağlarken, böylece sosyal boyutta sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmaktadır. Buna göre, kuruluşun ISO 9000.14000.26000 ve 18000 şartlarını bütünleşmiş ve sürekli bir şekilde kullanmasının sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasına katkı sağladığı söylenebilmektedir.

Implementing an agent-based system for distributed information retrieval

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Diğer
Çeşitli veri tabanlarında yer alan ve gittikçe artan miktarda veri bulunduğundan ve kullanıcıların bunlara erişebilme gereksiniminden dolayı, Dağıtık Bilgi Erişim (DBE), birçok araştırmacının meşgul olmasının merkezinde yer almaktadır. Aslında, Broker Tabanlı Mimari de dâhil olmak üzere sayısız Dağıtık Bilgi Erişim sistemi ve mimarisi önerilmiştir. Ayrıca, DBE'e daha fazla esneklik ve uyarlanabilirlik sağlamak, akıllı etmenlerle DBE oluşturmayı düşünen araştırmacılara yol açtı. Bu nedenle, bu araştırma, Broker Tabanlı Akrandan Akrana Ağ olarak adlandırılan Broker Tabanlı Mimari ve Akrandan Akrana Ağa dayanan yeni bir mimarinin tasarımını ve uygulamasını önerir. Önerilen mimari, aracılık rolünü üstlenen ana etmenin, bir Akran Etmenden sorgu aldığı ve bunları, her biri kendi indeksleri ve kaynakları olan diğer Akran Etmenlere ilettiği bir Çoklu Etmen Sistemi ile uygulanır. Alıcı etmenler, alım işlemini tamamladıktan sonra, sonuçları, alınan sonuçları toplayan ve son olarak birleştiren, Aracı Kurum yerine sorguyu oluşturan Akran Etmene doğrudan gönderir. JADE (Java Agent Development Framework) etmenler için sarıcı olarak kullanılır ve deneyler için TERRIER (TERabyte RetRIEveR), TREC (Metin Erişim Konferansı) koleksiyonları özellikle TREC-6 veri setlerini erişime için arama motoru olarak genişletilir ve kullanılır. Sorguyu oluşturan Akran Etmen, diğer Akran Etmenlerden gelen sonuçları aşamalı olarak toplar, normalleştirir ve birleştirir ve ardından yeniden sıralamaya devam eder. Normalleştirme için denetlenmemiş normalleştirme yöntemleri olan MinMax ve Sum kullanılır. Anahtar Kelimeler: Dağıtık Bilgi Erişim, Çoklu Etmen Sistemleri, puan normalleştirme, Broker Tabanlı Akrandan Akrana Ağ

Importance of daylight as a component of sustainability in shopping mall examples

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2012 Diğer
İç mekanlarda doğal ışık kullanımı özellikle alış-veriş merkezlerinde oldukça yararlıdır çünkü bu yolla enerji tüketimi düşürülebilir ve aynı zamanda doğal ışık çalışanlar ve bu merkezlere gelen insanların da sağlıklarını olumlu yönde etkiler. İç mimarlar için sürdürülebilirlik hızla gelişen bir çalışma alanı olmaya başlamıştır. İç mimarlar artık sürdürülebilirlik konusunda profesyonel guruplar oluşturmaktadır. Bu çalışma alışveriş merkezlerinde doğal ışık kullanımının sürdürülebilirlik bağlamında uygulanabilirliği üzerinedir. Araştırmanın önerisi; iç mekanlarda daha fazla doğal ışık kullanımının iç mekan yaşam kalitesini yükselteceği, enerjinin verimli kullanılacağı ve insan sağlığı ve psikolojisi üzerine olumlu etkileri olacağı üzerinedir. Aynı zamanda bu çalışma; binalarda doğal ışık kullanımının olumlu etkileri üzerine bir farkındalık yaratmayı, özellikle de alışveriş merkezlerinde bu olumlu etkinin daha fazla hissedileceğini iddia etmektedir. Doğal ışığı iç mekanlara getirebilme yolları örneklerle ve yapılan çalışmalara atıflarla izah edilecektir.

Improved global localization and resampling techniques for Monte Carlo localization algorithm

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2020 Diğer
Global kapalı alan konumlandırma algoritmaları, robot ilk konumunu ve yönünü bilmediği durumlarda sensör ölçümlerini kullanarak robotun daha önceden haritalandırdığı ortamlardaki konumunu ve yönünü tahmin etmesini sağlar. Standart uyarlanır Monte Carlo Lokalizasyon (AMCL), global belirsizliklerle başarılı bir şekilde başa çıkabilen yüksek verimli bir konumlandırma algoritmasıdır. Global konumlandırma problemi, gezgin robotlar için çok önemli olduğundan, algoritmanın doğru konuma yakınsaması için geçen süreyi dikkate değer ölçüde azaltan yeni bir yaklaşım sunuyoruz. Hazırlanılan algoritma; verilen harita ve ilk tarama verilerini göz önüne alarak sensör modeline göre yüksek olasılıklı bölgeleri tespit eder. Sonuç olarak, önerilen örneklem dağılımı konumlandırma sürecini hızlandıracaktır. Biz bu çalışmada ayrıca sensörün görüş alanındaki haritalandırılmamış hareketli engeller sebebiyle örneklem ağırlıkları düştüğünde, robotun hızlı bir şekilde gerçek konumunu kestirmesini sağlayan ve kaçırılan robot problemleriyle başa çıkan etkili bir yeniden örnekleme stratejisi sunuyoruz. Hazırlanan teknik; en son başarılı konum bilgilerini kullanarak rastgele örneklemi robotun konumunun etrafında merkezlenen dairesel bir alana dağıtır. Örneklemler yüksek olasılıklı bölgelere dağıtıldığından, örneklemin gerçek konum ve yöne ulaşması daha az zaman almaktadır. Çalışma kapsamında elde edilen sonuçlar, küçük örneklem gruplarında bile, önerilen iyileştirmelerin konumlandırmadaki etkinliğini göstermektedir. Sonuç olarak, önerilen metotlar algoritmanın gerçek zamanlı performansını önemli ölçüde arttırmakta ve hesaplama maliyetini düşürmektedir.

Improving data-driven based streamflow forecasting using wavelet transformation

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2018 Diğer
Bu çalışmada, yapay sinir ağı (Artificial Neural Network (ANN)), uyarlamalı nöro-bulanık çıkarım sistemi (Adaptive Neuro-Fuzzy Inference System (ANFIS)) ve destek vektör makinesi (Support Vector Machine (SVM)) gibi veriye dayalı modeller (Data-Driven Models (DDMs)) kullanılarak günlük akım tahmini yapılmıştır. Yedi gün ve bir ay ilerideki akım tahmini daha az öngörülebilir hale gelirken, modellerin performansını artırmak için ön işlem olarak dalgacık dönüşümü (Wavelet Transformation (WT)) kullanılmıştır. Sürekli dalgacık dönüşümü (Continuous Wavelet Transformation (CWT)) 'dan elde edilen önemli ölçekleri seçmek için, bir seçim aracı olan çok genli genetik programlama (Multi-Gene Genetic Programming (MGGP)) ve aşırı gradient yükseltmeyi (XGB) kullanarak iki yeni hibrid model önerilmiştir. Bu modeller yapay sinir ağları (ANN) ve Aşırı Öğrenme Makinesi (Extreme Learning Machine (ELM)) olarak uygulamaya konmuştur. Gerçek tahminlerde WT tabanlı modellerin performansını incelemek için hindcast ve gerçek tahmin denemesi yapılmıştır. Sonuçlar, günlük tahmini DDM'leri kullanarak başarılı bir şekilde uygulandığını ve ANN'nin ANFIS ve SVM'ye kıyasla en yüksek performansa sahip olduğunu göstermektedir. Modele daha fazla bilgi dahil edilebildiğinden, önerilen iki model daha iyi performans göstermiştir; o nedenle bu çalışmada ayrık dalgacık dönüşümü (Discrete Wavelet Transformation (DWT)) kullanılmıştır. Son olarak, WT'nin yanlış uygulanmasından dolayı, WT- tabanlı hibrit modellerin art arda yapılan denemelerinde, hem CWT hem de DWT için performansının arttığı bulunmuştur. Çoğunlukla, WT, zaman serilerine uygulanmakta, daha sonra DDM'lere uygulanacak kalibrasyon ve test alt kümelerine bölünmekte ve geleceğe dair bazı bilgileri modele göndermektedir. Gerçek tahmin denemesinde, WT tabanlı hibrit modellerde, ön işlem uygulanmayan bağımsız DDM'lerden daha az performans göstermiştir.

Improving efficiency of the solutions for class imbalance problems using data mining techniques

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2018 Bilgisayar Mühendisliği Bilim Dalı
Klinik karar almada yanlış bir teşhis hastanın yaşamına zarar verebilir. Bu sebeple veri madenciliğinin sağlık sektörüne uygulanmasındaki kayda değer artış ölçüm doğruluğunu klinik teşhis öngörüsünde kritik performans ölçümlerinden biri haline getirmektedir. Bununla birlikte sınıf dengesizliği problemi yaygın olarak klinik veri kümelerini sıkıntıya sokmaktadır. Bu hal, veri kümelerindeki sınıflar eşitsiz biçimde ortaya konduğunda meydana gelmektedir. Bu durum algoritmaların verilerle overfitting uyuşmazlığına sebep olan ve klinik öngörüde zayıf doğruluk veren sinirsel ağ algoritmalarıının işlerliğini azaltmaktadır. Torbalama metodu sınıf dengesizliği problemine yaklaşım becerisine sahip ve ölçme doğruluğunu artıran yaygın kümeleme metodlarından biridir. Bunun yanısıra torbalama metodu kararsız kümeleyicilerde olumlu biçimde işlemektedir. Kararsız kümeleyicilerden biri de sinirsel ağlardır. Bu sebeple bu çalışmada, yukarıdaki probleme yaklaşım konusunda torbalama tabanlı sinirsel ağ öne sürülmektedir. Deneysel sonuçlara göre bu yöntem doğru ölçmede konvansiyonel sinirsel ağdan daha iyi sonuç vermekte ve klinik teşhis öngörüsünde sınıf dengesizliği problemine başarılı bir yaklaşım sergileyebilmektedir.

Improving some geotechnical properties of organic soil by using waste stone powder

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2019 Diğer
Genel olarak, yaşam kalitesinin iyileştirilmesi ve sanayi devriminin ilerlemesi kent ortamını olumsuz yönde etkilemektedir. Geri dönüşümlü atık malzemeler artık geoteknik kullanımda, özellikle de zemin iyileştirme alanlarında yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada organik zemin stabilizasyonu üzerindeki etkilerini araştırmak için taş tozu (SP) kullanılmıştır. Bu atık toz, organik zemin ile karışımın kuru ağırlığına göre %10, %20, %35 ve % 50 oranlarında karıştırılmıştır. Bu karışımlar üzerine düşen koni deneyi testi, modifiye sıkıştırma testi, serbest basınç dayanımı testi ve konsolidasyon testi gibi birçok test yapılmıştır. Sonuçlar, likit limit, plastik limit ve plastisite indeksinin taş tozu ilavesiyle azaldığını göstermiştir. Modifiye kompaksiyon testi için, % 50 SP ilavesiyle maksimum kuru yoğunluk artmış ve %50 SP ilavesiyle optimum nem içeriği azalmıştır. Bunu ilaveten, yapılan serbest basınç dayanımı testi %10 SP ilavesiyle hazırlanan örneklerde en yüksek değeri vermiştir. Sıkışma indeksi (cc), şişme indeksi (cs) ve ilk boşluk oranı, artan SP oranı ile azalmıştır. Hacim sıkıştırılabilirliği (mv) daha fazla SP eklendiğinde azalmıştır. SP ilavesiyle konsolidasyon katsayısı (cv) artmıştır.

Improving the reliability of Nigeria's electricity grid with renewable energy microgrids

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Diğer
Son yıllarda enerji sektörü, nüfus artışıyla oldukça orantısız şekilde büyüme yaşayarak nüfusunun büyük bir bölümünü elektriksiz bırakmıştır. Nüfusun yüzde 40'ından fazlasının elektriğe erişimi bulunmamakta ve şebekeye bağlı olanlar ise düzenli kesintiye maruz kalmaktadırlar. Enerji sektörü, eski ekipmanlardan ve eski teknolojilerden oluştuğu için şebeke düşük güvenilirlik ve verimlilikle çalışmaktadır. Jeneratörlerin bazılarının operasyonel ömrü geçmiş ve ekipman arızası ile yedek parça eksikliğinden dolayı aksamalar yaşanmaktadır. İletim sisteminin radyal olması, şebekenin düşük esnekliğe sahip olmasına ve daima çökmelerin yaşanmasına sebep olmaktadır. İletim sistemi çok zayıf ve çok düşük iletim kapasitesine sahiptir. Bu duruma çözüm olarak, kullanım noktalarına yakın yerlerde dağıtılmış üretim sistemleri ve enerji depolama sistemleri kurulmalıdır. Elektrik üretimi fosil yakıtlara büyük ölçüde bağımlıdır, elektrik üretim santrallerinın büyük bir kısmı doğal gazla beslenmektedir ve geri kalanlar ise buhar ya da hidroelektrik santralleridir. Fosil yakıtların sınırlı doğası ve aşırı yanmanın ekosistemimiz üzerindeki olumsuz etkileri, rüzgar ve güneş gibi daha temiz ve sürdürülebilir enerji kaynaklarının benimsenmesi ihtiyacını doğurmaktadır. Bu tezde, yenilenebilir enerji mikro şebekelerin Nijerya'nın elektrik şebekesine bağlanmasının etkileri araştırılmıştır. Şebeke, DigSILENT PowerFactory'de modellenerek kullanıcı deneyimini ve memnuniyetini artırmak amacıyla hem elektrifıkasyon oranını hem de elektriğin kullanılabilirliğini iyileştirmek için farklı operasyonel senaryolar oluşturulmuştur. Yük taleplerini karşılamak için modüler dağıtılmış üretim ve depolama sistemleri oluşturulmuş ve şebekedeki uygun noktalara bağlanmıştır. Rüzgar ve güneş ışınım verileri simulasyonda kullanılarak yenilenebilir kaynaklardan biri veya her ikisini de kullanabilecek alanlar belirlenmeye çalışılmıştır. Tüm senaryolar için, şebekeye uygunluk gözlenmiş ve gerektiğinde önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Dağıtılmış Üretims, Enerji depolama sistemi, Mikro şebeke, Powerfactory, Güvenilirlik, Güneş enerjisi, PV sistem, Rüzgar enerjisi, Rüzgar türbünü.

IMSSAP: After school interactive mobile learning student support application

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2019 Diğer
Bu araştırmada, dünya çapında m-öğrenme geliştirme sürecine giriyoruz. M-öğrenme aracımızı tasarlarken sosyal ve pedagojik faktörler kullanılmaktadır. Popülerlik odaklı bir kültürde, kullanıcılar arasındaki etkileşim tartışmaları zenginleştirir ve bilgi paylaşımını teşvik eder. Uygulama android yazılım geliştirme seti ve java programlama dili kullanılarak tasarlandı ve oluşturuldu. Google bulut depolama, verileri kaydetmek için gerçek zamanlı bir veritabanı altyapısı kullanıldı. Test ve geribildirim için Sakarya Üniversitesi, Türkiye. Anket tanıtılmadan önce, öğrenme sürecinin kavramı tartışılmıştır. Uygulamayı kullandıktan sonra, öğrenciler anketi cevapladılar. Anket üç ana noktayı yansıtıyordu: performans, kazanç ve mobil öğrenmenin kabulünü etkileyen sosyal faktörler. Popülerlik, öğrencileri mobil öğrenmeyi benimsemeye teşvik eden en önemli faktörlerden biridir. Anahtar Kelimeler: mühendislik, eğitim, etkileşimli yazılım, sınıf gösterimi, lisans eğitimi.

In search of sustainable peace: Conflict transformation in Kosovo and Bosnia-Herzegovina

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2019 Siyaset ve Uluslararası İlişkiler Bilim Dalı
Sürdürülebilir barışı sağlama mücadelesi, Bosna ve Kosova gibi bazı Batı Balkan ülkelerinde devam ediyor. Bu karşılaştırmalı çalışma, müdahale süreçlerinin çatışma sonrası yapısal dönüşüm ve Kosova ve Bosna'daki sürdürülebilir bir barışa evrilme üzerindeki rolünü araştırıyor. Çalışmanın temel amacı, bir çatışmanın çözüm yönteminin kendi başına çatışma sonrası durum (iklim) üzerinde ve sürdürülebilir barışın tesis edilme sürecinde önemli bir etkisi olabileceğini göstermektir. Araştırma, mevcut nitel verilerin ikincil bir analizine dayanmaktadır. Bu araştırmanın bulgularına göre, Kosova'da ve Bosna'da istikrarlı ancak sürdürülebilir olmayan bir barış durumu söz konusudur. Bunun temelindeki yapısal sorunlar, Bosna'da etnik kökenlerin kurumsallaşmaması; Kosova'da sınırlı bir egemenliğin olması; ve her iki durumda da devlet kurma kültürünün eksikliğidir. Bu çalışma, pozitif barış sürecinin ilk adımları olarak, Bosna'daki güç paylaşım yapısının gözden geçirilmesini ve Kosova'nın statüsünün açıklığa kavuşturulmasını önermektedir. Bu araştırmanın önemi, çatışmanın çözümünde negatif barışa yönelme konusunda getirdiği eleştiri ve müdahalelerinçatışma sonrası uzun vadeli etkilerini göstermesidir. Genel olarak, müdahale ve çatışma dönüşümü arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmaya çalışarak, çatışma araştırmaları literatürüne de katkıda bulunulmuştur.

INCOTERMS 2020 ışığında geçmişten günümüze INCOTERMS

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Diğer
1.ve 2. Dünya Savaşları sonucunda ülkelerin yıkılmış ekonomilerinin gelişmesinde uluslararası ticaret önemli bir yer almıştır. Dolayısıyla, ticari ilişkileri düzenleyen hukuk sistemlerinin yeknesaklaştırılma ihtiyacı ön plana çıkmıştır. Milletlerarası Ticaret Odası tarafından hazırlanan uluslararası ticari terimlerin yanı INCOTERMS'in yayınlanması ardından yaygın kullanılması, uluslararası ticaretin tek standartta yorumlanmasında özel bir rol oynamıştır. INCOTERMS terimleri satış sözleşmesinde kullanılmaktadır. Bu terimler malların teslim edilmesi, taşınması, paketlenmesi, sigortalanması ve gümrük işlemlerine ilişkin tarafların yani satıcı ve alıcının yükümlülüklerini tanımlamaktadır. Dolayısıyla INCOTERMS, satım sözleşmesinin içeriğini belirlemeye yarayan unsurlardan biridir. INCOTERMS'in amacı, uluslararası ticarette en sık kullanılan ticaret terimlerinin yorumlanması için bir uluslararası terim derlemesini hazırlamaktır. Bu da, değişik ülkelerdeki ticaret terimlerinin farklı yorumlanmasından kaynaklanan satıcı ve alıcı arasındaki uyuşmazlıkları, karışıklığı ve davaları azaltmaya yardımcı olacaktır. Söz konusu durum, uluslararası ticaretin bir standarda uydurulması, basitleştirilmesi ve geliştirilmesinde INCOTERMS'in rolünü önemli ölçüde artırmaktadır. Bu nedenle bu çalışmanın amacı, bir yandan INCOTERMS'in özünü, uygulama alanı ve tarihsel gelişimini incelemek, diğer yandan son versiyon INCOTERMS 2020'i ayrıntılı bir şekilde analiz etmek olacaktır. Anahtar Kelimesi: INCOTERMS, Terim, Uluslararası Ticaret, Satış Sözleşmesi

Increasing the school access in Azaz city, Syria: A GIS-based set covering model

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2018 Diğer
Eğitim, insanlık için farklı açılardan çok önemlidir. Gelişmekte olan ülkeler için adeta bir omurgadır. Eğitim alamamanın fakirlik ya da silahlı çatışmaya maruz kalmak gibi bazı nedenleri vardır. Suriye, 2011 yılından bu yana sürmekte olan çatışmalarla yüz yüzedir ve bu durum milyonlarca çocuğun okulsuz kalmasıyla sonuçlanmıştır. Bu nedenle, bu çalışmada Suriye'nin Azaz şehrinde eğitim planlaması için bilimsel bir yaklaşım geliştirilmiştir. Bunu yapmak için, öncelikle mevcut 11 okulun coğrafi bilgileri ve hesaplanan öğrenci nüfusu coğrafi bilgi sistemine (CBS) girilmiştir. Ardından, öğrencilerin mevcut okullara 350, 500 ve 650 metreden daha fazla yürümeyeceği şekilde küme kapsama analizi uygulanmıştır. Bu okulların kapsama alanı % 37'den % 90'a yükselirken, birkaç potansiyel okul yeri önerilmiştir. Hesaplanan bu değerler, geliştirilen yaklaşımın daha sağlıklı bir eğitim planlamasına yardımcı olabileceğini ve son kullanıcı ya da politikacılar için yararlı bir araç olabileceğini göstermektedir.

India and Pakistan's foreign policy since the end of the Cold War: A comparative analysis

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2021 Uluslararası İlişkiler Bilim Dalı
Devletlerin dış politikaları süreç içinde birbirine benzemekte ve benzer bir yapı oluşturmaktadır. Bu komşu ülkeler açısından çok daha geçerli bir durumdur. Bu çalışma, Hindistan ve Pakistan'ın dış politikalarını karşılaştırmalı olarak incelenmeyi, kuruluşundan günümüze Hindistan ve Pakistan arasında yaşanan siyasi istikrarsızlıkları da bu bağlamda analiz etmeyi amaçlamaktadır. Tezde Hindistan'ın ve Pakistan'ın dış politik araçları, söylemleri ve uygulamaları karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır. Hindistan ve Pakistan arasında yaşanan politik istikrarsızlığın en temel kaynağı İngilizlerin, Hindistan alt kıtasını sömürgeleştirmesi ve Hindistan ile Pakistan sınırını belirsiz bırakarak ülkeden ayrılmasıdır. İngilizlerin iki toplumu bölerek ve istikrarsızlaştırarak ektiği Müslüman-Hindu gerilimi ve özellikle de Keşmir Sorunu bu bağlamda ele alınmıştır. Hindistan ve Pakistan ikili ilişkilerine teorik olarak Dış Politikanın Analizi ile Karşılaştırmalı Siyaset perspektifinin dahil edilmesi, çalışmanın daha eleştirel bir şekilde yürütülmesine yardımcı olmauştur. İki ülke arasındaki ilişkiler Soğuk Savaş öncesinden başlatılıp günümüze kadar analitik olarak değerlendirilmiş; bu dönemde her iki ülkenin de özellikle bölgesel konularda rekabet ettikleri tespit edilmiştir. Son dönemlerde de bu eğilimin devam ettiği görülmüş, özellikle Narendra Modi ve Imran Han döneminde her iki ülkenin de dış politikada uzlaşmaz tutumlarını devam ettirdikleri ve bu nedenle de her iki ülkenin de kronikleşen sorunlarının çözülemediği görülmüştür. Her iki liderin de dış politikayı araçsallaştırdıkları, din referanslı popülist-nasyonalist söylemler ve iç politikayı öne alan bir dış politika yürütmeyi tercih ettikleri için sorunların çözümüne değil de daha da derinleşmesine yol açtıkları tespitinde bulunulmuştur. Örneğin son yıllarda Hindistan'daki Müslümanlar ve Hindular arasında yaşanan politik-dini gerilim Hindistan ve Pakistan arasındaki ilişkileri de olumsuz yönde etkilemekte bu durumdan da popülist liderler iktidar devşirmeye çalışmaktadırlar. Çalışma iki ülkenin pek çok alanda farklılıklara sahip olmasına ve bir birine rakip görünmesine rağmen aslında dış politika alanında birbirinden çok da farklı politikalar üretemedikleri sonucuna ulaşmaktadır.

Indo-Israeli nuclear posture against Pakistan: A case of deterrence instability

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Diğer
Hindistan Cumhuriyeti ve İsrail Pakistan'a karşı uzun süreli ideolojik ve askeri bir düşman taşımaktadır. Bu çalışma konu ile ilgili birincil ve ikincil kaynakları (kitaplar, dergi ve gazete makaleleri, raporlar ve uzmanlar, akademisyenler ve ilgili kişiler tarafından yayınlanan diğer materyaller) inceleyerek ve analiz ederek Hindistan- İsrail savunma ortaklığının Güneydoğu'da nükleer caydırıcılık istikrarsızlığı için Pakistan'a nasıl bir asimetrik tehdit oluşturuyor? Sorusuna cevap bulmak için nitel araştırma yöntemleriyle birlikte eleştirel bir yaklaşım izlemektedir. Araştırmacı, çalışmada ele alınan devletlerin konvansiyonel ve nükleer silahlara yönelik duruşlarını anlamak için rasyonel karar verme, tehdit yeteneği, tehdit güvenilirlik, statü ve caydırma stabilitesi hakkında Frank C. Zagare ve D Marc Kilgour'ın kuramsallaştırdığı) Mükemmel Önleme Teorisi nin varsayımlardan yararlandı. Bu kıstılanmış akademik çalışma, sadece mevcut Hint-İsrail savunma ortaklığının Güney Asya'da nükleer caydırıcılık istikrarsızlığı için Pakistan'a doğrudan asimetrik bir tehdit oluşturduğunu değil, her iki ülkenin de Hint- Pakistan savaşları (1965, 1971 ve 1999) sırasında istihbarat ve gizli silah arzı paylaşma tarihini paylaştığını ortaya koymuştur. Ayrıca her iki ülke de 1979, 1982, 1984, 1986-1987, 1999 ve 2003'te Pakistan'ın nükleer tesislerine ortak hava saldırısı planlamış, ancak inandırıcı misilleme tehdidi uygulamadan önce planlarını engellemiştir. Ayrıca, İsrail ne savunma teknolojisini Hindistan'a transfer ederken tereddüt etmekte ne de Pakistan'a karşı kullanılmasını yasaklamaktadır. Hindistan- İsrail savunma ortaklığında Hindistan çoğunlukla alıcı tarafta durmaktadır. Bu anlamda Hindistan'a İsrail yapımı havadan yere bomba gönderen uçaklar, tanksavar güdümlü füzeler; hava ve balistik füze savunma sistemleri; İHA'lar ve silahlı uçaklar; erken uyarı sistemleri ve istihbarat toplama teknolojileri ve Pakistan'a karşı kullanılmak üzere casus uydular sevk edilmiştir. Ayrıca Hindistan ve İsrail Pakistan ve Cemmu&Keşmir meseleleri hakkında ortak siyasi, diplomatik ve askeri söylemleri paylaşmaktadır. Diğer taraftan Hint-İsrail savunma ortaklığı, Pakistan ve Hint Soğuk Başlama Doktrini ile asimetrik bir ilişkiye yol açmakta, hem geleneksel hem de nükleer silah alanlarında bu asimetriyi daha da arttırmaktadır. Bilahare Pakistan İsrail gibi belirsiz İlk Kullanım Duruşu'na sahip aktöre karşı nükleer tercihini caydırıcılık amacıyla oluşturmuştur. İlk Kullanım Yok duruşunu ilan etmesine rağmen, Hint nükleer kuvvetlerinin hazırlığı İlk Kullanım duruşunu da yapılandırılmıştır. Sonuç olarak, Güney Asya'da nükleer caydırıcılık istikrarı riske girmiştir. Bu durum Hindistan'ın Pakistan ile olan rekabetinin ortaya çıkarılması açısında önemlidir, ancak Pakistan karşıtlığı bağlamında İsrail ve Pakistan daha çok açıkça ilişki kurmayı görmezden gelirler, bunun yerine örtmece bir şekilde birbirlerini savunma hesaplarında düzenli olarak hesaba katarlar.

Indonesian Turkish Scholarship (YTB) alumnae's role in government sector as Turkish government public diplomacy tool towards Indonesia

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2021 Halkla İlişkiler Bilim Dalı
Kamu diplomasisi uygulamaları, uluslar arasındaki ilişkilerin sürdürülmesinde önemli bir rol oynar. Kamu diplomasisi, uluslararası kamuoyunu kendi lehine yönlendirmeyi ve ülkeleri hakkında olumlu bir algı oluşturmayı amaçlayan faaliyetler olarak kabul edilmektedir. Kamu diplomasisi, uluslararası ilişkilerde baskı veya tehdit yerine hedef kitleyi ikna etmeye çalışan yumuşak gücü temsil eder. Küresel olarak artan iletişim, kamu diplomasisini devletlerin dış politikalarını ve bu politikalara yönelik uluslararası kamuoyunu açıklamada önemli bir araç haline getirmiştir. Kamu diplomasisi, hedefine ulaşmak için çeşitli araçlar kullanır. Bunlardan biri baştan çıkarma ve ikna etme, en önemli yönü ise kültür. Kültürün kullanımı, toplumlar ve kalıcı bağlar yaratan ülkeler arasında yakın ilişkiler yaratır. Türkiye bu gücü fark etti ve çeşitli kurumlar aracılığıyla kamu diplomasisini hayata geçirdi. Bu kurumlardan biri de Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığıdır (YTB). Bu ajans, Türkler ve yurt dışında yaşayan tüm ilgili topluluklar için kamu diplomasisi faaliyetlerini yürütmektedir. Özellikle bu çalışmanın konusu, YTB tarafından uluslararası öğrencilerin eğitimine finansman sağlamak amacıyla uygulanan Türkiye Burs Programıdır. Türkiye Bursu, uluslararası öğrencilere burs desteği sağlamayı ve Türkiye ile ülkeleri ve kültürleri arasında iyi ilişkiler kurmayı amaçlamaktadır. Bu çalışma, uluslararası ilişkilerde kamu diplomasisi ile Türkiye Burs Programının Türk kamu diplomasisi uygulamalarındaki rolü arasındaki ilişkiyi incelemektedir. Çalışma ayrıca, Türkiye Bursları (YTB) Alumnae'nin Endonezya Devlet Sektöründe Türkiye'nin Endonezya'ya Yönelik Kamu Diplomasisi Olarak Rolünü değerlendiriyor. Bu amaçla araştırma, kamu diplomasisi teorisinin üç boyutunu kullanmaktadır.

Influence of Ca2+ ions on freshly precipitated CaCo3 particles

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Diğer
The objective of this study was to develop a method to synthesize CaCO3 nanoparticles from a chemical precipitation reaction under ambient and high supersaturation conditions. Equimolar CaCl2 and Na2CO3 solutions were reacted in a tubular reactor at a constant rate. The particles growth inhibition was attempted by dispersing the reaction mixture in a continuously stirred Ca(OH)2 solution. This procedure separated the nucleation phase from the growth inhibition process, and was conducted without pH and composition control. The possibility of impeding the CaCO3 particles overgrowth was explored at different precipitants and Ca(OH)2 concentrations. Their effects on the particles morphology, colloidal stability and specific surface area were studied. Although rapidlysettling particles were produced at precipitants concentration of 100 mM, colloidally stable CaCO3 nanoparticles were obtained at concentrations ?75 mM. Additive Ca2+ ions, provided by the Ca(OH)2 solutions, inhibited the crystals growth by adsorbing irreversibly on the growth sites. The synthesized particles were as much as 95% smaller than those obtained when pure H2O was used instead. Ca2+ ions concentration and amount of precipitated particles were observed to be important factors for monodispersity and high growth inhibition. Monodisperse and stable nanoparticles were synthesized at low reactants concentration and/or precipitates volume. Vaterite phase was observed in the particles obtained when pure H2O was used as the growth-inhibiting solution. However, the presence of additive Ca2+ ions effected the crystallization of pure calcite, regardless of Ca(OH)2 or precipitants concentration, reaction mixtures retention time in the tubular reactor, volume of precipitates, and the growth-inhibiting solutions initial pH.

Influence of foaming water content and mixing temperature on foam asphalt mixtures

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2017 Ulaştırma Bilim Dalı
Yüksek hava boşluğu içeriği ve kaba agrega parçacıklarının yetersiz kaplanması, köpük asfalt teknolojisi kullanılan ılık karışım asfalt uygulamalarında zorluklara neden olmaktadır. Agrega parçacıklarının bitümle yeteri kadar kaplanmaması, köpük asfalt karışımında hava boşlukları içeriği üzerinde önemli bir etkiye sahiptir ve karışımdaki köpük bitümünün hacmi ve üretim sıcaklığı ile doğrudan ilişkilidir. Bu, köpüren su içeriği miktarının üretilen köpük bitümü hacmini belirlediği köpük asfalt karışımları için özellikle önemlidir. Bu nedenle, köpüklü su içeriği, köpük asfalt karışımlarının üretimi ve performansında önemli bir karışım tasarım parametresidir. Bu çalışmanın amacı, köpüklendirme su içeriğinin köpük asfalt karışımları üzerindeki etkisini araştırmak ve köpük bitüm ile mineral agrega etkileşiminde köpüklendirme su içeriğinin karıştırma sıcaklığı ve köpük asfalt karışım performansı ile ilgili temel bir anlayış geliştirmektir. Bu amaçla, farklı seviyelerde karıştırma sıcaklıklarında (120, 100 ve 80santigrat derece) köpüklendirme su içeriğinin (2, 4, 6 ve 8yüzde) etkisini araştırmak için Marshall Stabilitesi ve Dolaylı Çekme Mukavemeti testleri uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlar;köpüklendirme su içeriğindeki artışın,karışımın hava boşluğu içeriğini arttırırken, Marshall Stabilitesi ve yoğunluğunun azalmasına neden olduğunu göstermektedir. Sonuçlaraynı zamanda, karıştırma sıcaklığının düşmesi ile(80 santigrat derece) köpük asfalt karışımlarının hava boşluğu içeriğinin arttığını, yoğunluk ve stabilitesinin olumsuz etkilendiğini ortaya koymaktadır. Köpük asfaltın daha yüksek sıcaklıklarda (120 santigrat derece) karıştırılması ilekarışımınhava boşluğu içeriği etkili bir şekilde azaltılarak yoğunluğu artar ve böylece daha yüksekMarshall stabilite değerleri elde edilebilmektedir.

Influence of organizational culture on work engagement among generation X and Y in Bosnia and Herzegovina and Turkey

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2018 Yönetim ve Organizasyon (İngilizce) Bilim Dalı
Muhtemelen çoğu kişi Rice ve arkadaşlarının (2012:104) kültürsüz örgüt diye bir şey yoktur sözü ile aynı fikirdedir. Herhangi bir çeşit kültürden yoksun birey, örgüt ya da toplum yoktur. Elbette hepimiz pop kültür, geleneksel kültür hakkında bir şeyler duymuşuzdur ve bu terimler dünya çapında hemen hemen aynı anlama gelmektedir. Bununla birlikte, kültür anlayışları aynı zamanda belirli toplumlar, örgütler veya bireyler ile ilgilidir. Bu tezde, örgüt kültürü, iş bağlılığı ve nesil kohortları kavramlarını kültürlerarası bağlamda bir araya getiriyoruz. Bu çalışmanın asıl amacı, örgüt kültürünün iş bağlılığı üzerindeki etkisini incelemektir. Örgüt ve çalışanları arasındaki ilişkileri geliştirmek için çabalıyoruz. Örgütler dinamik bir çevre ve sürekli değişikliklerle karşı karşıya kalmaktadır. Ancak çalışanlar baskı ile de yüz yüze gelmektedir. Bu yüzden, örgütsel kuramlar ve uygulamalar ve olumlu psikolojinin yeni bilimsel çalışması arasında bir bağlantı kurmaktayız. Bunun yanı sıra, çalışanların ihtiyaçlarını tespit edip yerine getirirken, farklı nesillerin özelliklerinin önemli bir rol oynayabileceğini tartışmaktayız. Bu çalışmanın bulguları, teorik olarak yönlendirilen varsayımlarımızı desteklemektedir. İlk olarak, bu bulgular kültürün iş bağlılığının önemli bir belirleyicisi olduğunu ve dahası nesillerin örgüt kültürü ve iş bağlılığı ilişkisi üzerinde ılımlı bir etkiye sahip olduğunu önermektedir. Ayrıca, Y Kuşağı ile karşılaştırıldığında, X kuşağının katılımcıları arasında iş bağlılığının daha yüksek olduğu kanıtlanmaktadır. Bu çalışmanın, hem akademisyenlere hem de uygulayıcılara katkı sağlayacağını ümit etmekteyiz. Hatta özel sektör çalışanları arasında da çalışma yapılmıştır; bu çalışma farklı sektörler, endüstriler ve kültürler hakkında daha fazla araştırma yapılmasına teşvik etmektedir. Son olarak, dinçlik, fedakârlık ve kendini işe vermeyi (iş bağlılığını) daha yüksek seviyeye çıkarmak ve bunu devam ettirmek için ve ayrıca daha sağlıklı ve daha mutlu çalışma ortamları oluşturmak için genel refahın geliştirilmesini istemekteyiz. Anahtar Kelimeler: Örgüt Kültürü, İş Bağlılığı, Nesil Kohortları, X Kuşağı, Y Kuşağı

Influence of spirulina and whey protein hydrolysate on growth rate and activity of some probiotic bacteria in ayran

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Diğer
Bu çalışmanın amaçı, Spirulina platensis ve whey protein hidrolizatın (WPH) ayrana eklenmesinin probiyotik bakterilerinin (Streptococcus thermophilus, Lactobacillus delbrueckii spp. bulgarikus, Lactobacillus acidophilus ve Bifidobacterium lactis) aktivitesinin ve gelişimlerinin arttırılması araştırılmasıdır. Fermentasyon öncesi ve sonrasında, 7., 14. ve 21. saklama sürerince, S. platensis, WPH ve probiyotiklerin % 0, % 0,25, % 0,5 ve % 1 konsantrasyonlarında probiyotik bakteri üremesi üzerine etkileri çalışılmıştır. Spirulina platensis, WPH ve probiyotiklerin S. thermophilus, L. bulgaricus, L. acidophilus ve B. lactis ve biyokimyasal değişkenler üzerinde önemli etkilere (p<0,05) sahip olmuştur. Spirulina platensis, WPH ve bunların karışımlarının eklenmesi fermantasyondan sonra 21'inci saklama gününe kadar kontrole kıyasla önemli ölçüde (p<0,05), probiyotiklerin büyümesini arttırmıştır. Spirulina platensis, WPH ve probiyotik % 0,25, % 0,5 ve % 1 içeren numuneler çalışma süresi boyunca kontrole kıyasla anlamlı derecede (p<0,05) daha yüksek titre edilebilir asitlik seviyesine sahip olmuştur. Spirulina platensis, WPH ve probiyotiklerin % 1 düzeyinde karıştırılması, kontrol numunelerine kıyasla en yüksek toplam katı ve protein içeriğine sahip olmuştur. Spirulina platensis, WPH ve probiyotik % 0,25, % 0,5 ve % 1 içeren numuneler depolama süresi boyunca viskozitesini azaltmıştır (p<0,05). Üç biyomalzemenin % 0,25, % 0,5 ve % 1 değerlerinde karıştırılması, depolama süresi boyunca kontrole kıyasla L * ve b * değerlerini (p<0,05) düşürmüştür. Ayran'da üç biyomalzemenin karışımları probiyotik bakterilerin büyümesini arttırmada büyük bir potansiyele sahip olmuştur.