Thesis Search




SEARCH RESULTS

Işknâme (Ferruh u Hümâ) mesnevisinde sevgililerin ilk âşık olma motifinin İran aşk mesnevileriyle karşılaştırılması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2016 Diğer
XIV. yüzyıl Osmanlı aşk mesnevilerinden olan 'Işknâme (Ferruh u Hümâ)'dan yola çıkarak aşk mesnevilerinin ana temasını oluşturan aşkın anlatısında kullanılan motifler aynı döneme ait olan Süheyl ü Nevbahâr ve Hurşîd ü Ferahşâd mesnevileriyle karşılaştırıldıktan sonra İran edebiyatının bugüne ulaşmış olan en eski aşk mesnevilerinden Farsça Vîs u Râmin mesnevisi ve İran edebiyatının en önemli mesnevi yazarı Nizâmî'nin Hüsrev ü Şîrîn menevisinin olay örgüsü ve motif yapısıyla karşılaştırıldı. Ele alınan mesneviler arasındaki karşılaştırma adab literatürü kapsamında irdelenip kullanılan motiflerin benzerliklerinin arkasındaki düşünce ortaya koyuldu. Aynı zamanda farklılık gösteren motiflere de değinerek İran-Osmanlı kültürü ve geleneklerinin bu mesnevilere özgünlük kazandıran görünümlerine de dikkat çekildi. Şehzade yetişimi serüvenini konu alan bu mesneviler aşk hikâyesi kabuğunda sunularak ortak saray geleneği ve şehzade eğitimini en sanatlı biçimde anlatıp kendi dönemlerinin yönetici kesimine ve edebiyatına hizmet eden çok katmanlı edebî ürünlerdir. Anahtar sözcükler: Adab, Aşk Mesnevisi, Âşık olma, ?Işknâme, Motif.

Italia üzüm çeşidinde farklı dozlarda hümik madde uygulamasının verim ve kalite üzerine etkileri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2017 Diğer
Bu çalışma, 2017 yılı vejetasyon periyodunda Konya ili, Selçuklu ilçesi'nde yetiştirilen 1103 Paulsen asma anacı üzerine aşılı altı yaşındaki Italia (Vitis vinifera L.) üzüm çeşidinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmada, Doz 0 (Kontrol) (0 ml TKİ-Hümas / 5 litre su), Doz 1 (167 ml TKİ-Hümas / 5 litre su), Doz 2 (333 ml TKİ-Hümas / 5 litre su), Doz 3 (500 ml TKİ-Hümas / 5 litre su), Doz 4 (667 ml TKİ-Hümas / 5 litre su) uygulamalarının Italia üzüm çeşidinde üzüm verimi ve kalitesi üzerine etkileri incelenmiştir. Bulgulara göre, en yüksek üzüm verimi 4.81 kg/asma ile Doz 2 ve 4.57 kg/asma ile Doz 4 uygulamalarında; en yüksek salkım ağırlığı 380.13 g ile Doz 2 uygulamasında; en yüksek salkım uzunluğu 27.08 cm ile Doz 3 uygulamasında; en yüksek salkım genişliği 13.67 cm ile Doz 3 uygulamasında; en yüksek 100 tane ağırlığı 518.85 g ile Doz 2, 498.50 g ile Doz 4 ve 497.03 g ile Doz 3 uygulamalarında; en yüksek tane uzunluğu 23.38 mm ile Doz 2 uygulamasında; en yüksek tane genişliği 19.42 mm ile Doz 3 ve 19.28 mm ile Doz 4 uygulamalarında; en yüksek tane uzunluğu / tane genişliği 1.28 ile Doz 2 uygulamasında; en yüksek suda çözünür kuru madde % 23.27 ile Doz 1 uygulamasında; en yüksek titrasyon asitliği % 0.84 ile Doz 3, % 0.82 ile Doz 1 ve % 0.82 ile Doz 2 uygulamalarında; en yüksek olgunluk indisi 30.44 ile Doz 0 uygulamasında; en yüksek şıra randımanı 706.67 ml ile Doz 4 uygulamasında; en yüksek a* renk yoğunluk değeri -2.68 ile Doz 0 uygulamasında belirlenmiştir. pH, L* renk yoğunluk değeri ve b* renk yoğunluk değeri üzerine uygulamaların etkisi istatistiki olarak önemli bulunmamıştır. Italia üzüm çeşidinde, üzüm verimi, salkım ağırlığı ve 100 tane ağırlığı değerlerini artırmak için Doz 2 (333 ml TKİ-Hümas / 5 litre su) uygulaması olgunluğu biraz geciktirmesine rağmen tavsiye edilebilir bulunmuştur. Anahtar Kelimeler: Italia üzüm çeşidi, Kalite, TKİ-Hümas, Verim.

İbn Aşûr'ûn et-Tahrîr ve't-Tenvîr adlı eserinde sarf ve nahiv merkezli tercihleri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Arap Dili ve Belagatı Bilim Dalı
Nahiv ve sarf ilimlerinin, tefsir ilmiyle sıkı bir bağı vardır; çünkü bu iki ilim Allah'ın kitabının doğru bir şekilde anlaşılması için en önemli araçlardandır. Zira Yüce Allah Kurân'ın Arapça tenzilini, ilahi mesajın anlaşılması ve hayata taşınmasıyla doğrudan irtibatlandırmıştır. Nitekim tefsir literatürünün üzerinde yükseldiği iki temel ayaktan birisi dilsel analizlerdir Diğeri ise, seleften nakledilen rivayetlerdir. Dirayet Tefsiri ismiyle de anılan bu tefsirler Kur'ân'ın i'râb vecihlerinin açıklanmasında ve anlamlarının ortaya çıkarılmasında önemli rol oynamıştır. Bu konuda tefsirlerin temel kaynağı ise, Kurân'ın nazil olduğu dilin kelime ve gramer yapısını bize sunan fasih Arapça konuşan kabilelerden ve şiir divanlarından yola çıkarak ortaya konan Arap dili ve edebiyatı mirasıdır. Bir müfessir olmakla beraber iyi bir dilci de olan ve Arap dili ekolleri içinde önemli konuma sahip Ferrâ ve Zeccâc gibi dilci-müfessirlerin Kuran tefsiri alanında yazdıkları eserlerle zaman içinde luğavî tefsirler olarak isimlendirilen bir tefsir hareketi oluşmuştur. İlk tefsir çalışmalarından bugüne kadar bu alana dair eserler verilmiş, dilbilimsel tefsirlerde farklı yaklaşımlar ortaya konulmuş ve neticede farklı tercihler ortaya çıkmıştır. Bu alana yazdığı eserlerle ve tefsiriyle önemli katkılarda bulunan âlimlerden biri de müteaddid'ül mevahib sahibi Tahir b. Âşûr' dur. Onun dil ile ilgili çok ciddi tahlillere ve ilmi vukufiyete dayanan tahkikleri, tercihleri ve nahivle ilgili görüşleri vardır. İşte bu araştırmada onun et-Tahrîr ve't-Tanvîr isimli tefsirinde sarf ve nahiv ilmine dair tahlil ve tercihleri, Ayetlerin tefsir ve tevilindeki etkisi ve yansımaları incelenecektir. Ayrıca neticede müellifin sarf ve nahiv konularındaki tercihleri ışığında, klasik dil mekteplerinden Basra dil ekolünün mü yoksa Kufe dil ekolünün mü görüşünü aldığını belirtilerek kullandığı terminoloji ortaya konulmaya çalışılacaktır. Bu çalışmanın bir diğer amacı ise onun nahiv ve sarfla ilgili tercihlerinin itikadi ve fıkhî konuları ihtiva eden ayetlerin tefsirine etkisinin açıklanmasıdır. Bu çalışmanın konuyu hazırlayan araştırmacıya ve tefsir bilim dalına katkıları adına şunlar söylenebilir: Bu çalışma neticesinde Tahir b. Âşûr'ûn sarf ve nahiv ilmiyle ilgili birikimi, bu alana dair vukufiyeti, fikirleri ve nahiv ilmine tefsirde nasıl bir misyon yüklediği görülecektir. Elde edilen veriler ışığında görülmüştür ki, İbn Âşûr'ûn kendi tercihinin olduğu nahiv ve sarfla ilgili meselelerin sayısı 275'e ulaşmaktadır. Bu meselelerde kimi zaman nahiv imamlarına muvafık olarak kimi zaman da onlardan bağımsız olarak kendi görüşünü ortaya koymaktadır. Aynı şekilde bu araştırmayla, Tahir b. Âşûr'un nahivle ilgili tavsiyeleri ve sarfla ilgili siyakın delaletlerinin; itikadî meselelere ve fıkhî istinbatlara dair etkisi ortaya çıkarılacaktır.

İbn Dokmak'ın hayatı ve Nazmü'l-Cümân fî Tabakâti Ashabi İmâmına en-Nu'man isimli eserinin tahlîl ve tahkîki

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2016 İslam Tarihi Bilim Dalı
Tabakat kitapları İslam tarihi alanında çok önemli bir yere sahiptir. Memlükler döneminde yaşamış olan Sârimuddîn İbrahim b. Aydemir el-Alâî el-Kâhirî el-Hanefî İbn Dokmâk'ın Nazmü'l-Cümân adlı eseri Hanefi mezhebi uleması hakkında yazılmış ve gün yüzüne çıkmamış ender bir eserdir. Tezimizde bu değerli eser tahkik edilip incelenmiştir. Çalışma giriş ve iki bölümden oluşmaktadır. Giriş kısmında tezin konusu, amacı, tabakat kitaplarının içeriği, hanefî tabakat eserleri ve İbni Dokmâk'ın hakimiyetleri döneminde yaşadığı Memâlik-i Bahriyye (648-784/1250-1382) ve Memâlik-i Çerkeziyye (784-923/1382-1517) devletlerinin siyasi ve kültürel yapıları incelenmiştir. Ayrıca İbn Dokmâk açısından da söz konusu siyasi dönemler anlatılmıştır. Bu dönemin gerek siyasi gerekse sosyal, iktisadi ve kültürel yönlerinin aydınlatılması İbn Dokmâk'ın doğru anlaşılması için hayati öneme sahiptir. Zira bu dönemde Kahire ilmi anlamda altın çağını yaşamış ilim adamlarının uğrak yeri haline gelmiştir. Eserin birinci bölümünde İbn Dokmâk'ın hayatı, ilmi şahsiyeti ve tahkik ettiğimiz eseri Nazmü'l-Cümân ve eserin yazma nüshaları hakkında bilgiler verilmiş ve bu eserin tahkikinde izlenen metod üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde ise İbn Dokmâk'ın yazma halinde 3 cilt olan Nazmü'l-cümân fî tabakâti ashâbı imâmına en-Nu'man isimli eserinin tahlil ve tahkiki yapılmıştır. İbn Dokmâk kitabının ilk cildini Ebû Hanife'nin hayatına ayırmış bu hususta ulaştığı tüm malumatı kitabına almıştır. Kitap bu yönüyle Ebû Hanife'nin menakıbı hakkında yazılmış en hacimli eserdir. Kitabın son bölümünde Ebû Hanife hakkında yapılan eleştirilere cevap vermiş ve cevap veren âlimlerin görüşlerini zikretmiştir. Nakletmiş olduğu cevaplardan bazıları sert ifadeleri muhtevidir, bununla birlikte Hanefi âlimlerinin müstakil olarak diğer mezhepleri tenkit ettiği bir kitap yoktur. Bu hususta onların yaptıkları, mezhep imamı olan Ebû Hanife hazretlerine yapılan tenkitlere ve iftiralara cevap vermek olmuştur.

İbn Ebî Şeybe'nin Kitâbü'l-Edeb'i ile Buhârî'nin el-Edebü'l-Müfred'inin mukayesesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2017 Hadis Bilim Dalı
Çalışma giriş ve üç bölümden oluşmaktadır. Giriş kısmında çalışmanın yöntemi, araştırmanın sınırları, kaynaklar, araştırmanın konusu ve amacı belirtilmiştir. Birinci bölümde iki musannifin yaşadığı h. II ve III asırlardaki siyâsî, ilmî durum ve sosyal hayat genel olarak anlatılmıştır. Musanniflerin hayatı, ilmî şahsiyeti, hadîs ilmindeki yeri ve hoca talebe ilişkisi de bu bölümde ele alınmıştır. İkinci bölümde İbn Ebî Şeybe'nin el-Musannef'inin kısaca tanıtımı yapılmış ve el-Musannef'teki Edeb bölümü ele alınmıştır. Aynı şekilde İbn Ebî Şeybe'nin müstakil Kitâbü'l-Edeb'i incelenmiştir. Devamında Edeb bölümü ile Kitâbü'l-Edeb'in bâblar, isnad, metin ve muhtevâ açısından mukayesesi yapılmıştır. Aynı uygulama Buhârî'nin Sahîh'i, Sahîh'teki Edeb bölümü ve el-Edebü'l-müfred'i üzerinde yapılmıştır. Devamında Edeb bölümüyle el-Edebü'l-müfred bâblar, isnad, metin ve muhtevâ açısında mukayeseye edilmiştir. Üçüncü bölümde Kitâbü'l-Edeb ile el-Edebü'l-müfred'in bâblar, isnad, metin ve muhteva açısından karşılaştırılmıştır. Eserlerin farklı hacimde olması dolayısıyla mukayesede Kitâbü'l-Edeb esas alınmıştır. Mukayese ağırlıklı olarak iki musannifin benzer mevzuları ele alırken uyguladığı metotlar üzerinde yapılmıştır. Anahtar Kelimeler İbn Ebî Şeybe, Buhârî, Edeb, Hadîs, el-Musannef, Kitâbü'l-Edeb,el-Câmiu's-Sahîh, el-Edebü'l-müfred

İbn Fâris'in Mu'cemu Mekâyîsi'l-Luga adlı eserinde örnekleriyle sözlük bilimi yöntemi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2017 Arap Dili ve Belagatı Bilim Dalı
Bu çalışmada X-XI. asırlarda yazılmış İbn Fâris'in Mekâyîs'ul-luga adlı Arapça sözlüğünün yazım yöntemi incelenmektedir. Çalışma, bir giriş ve iki bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde konunun öneminden, amacından, sınırlarından ve yönteminden bahsedilmekte, konuyla alakalı yararlanılan kaynak eserler hakkında bilgi verilmektedir. Ayrıca bu bölümde İbn Fâris'in hayatı ve eserleri de işlenmiştir. Birinci bölümde eser hakkında bilgi verilmiş, eserin özellikleri, iştikak konusu ve eserde yer alan kavramlar örnekler verilerek ele alınmıştır. Eserin eleştirisi ve daha sonraki çalışmalara etkisi de bu bölümde yer almaktadır. İkinci bölümde birden altıya kadar ortak anlamı olan maddelerden örnekler verilerek müellifin eseri yazım ve maddeleri inceleme yöntemi ortaya konmaya çalışılmıştır. Ayetlerden, hadislerden, mesellerden ve şiirlerden bazı örnekler verilerek eserin iştişhâd metodu da işlenmiştir.

İbn Hacer'in Fethu'l-Bârî'de Hanefîlere yaklaşımı

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Hadis Bilim Dalı
Çalışmada İbn Hacer'in Hanefîler'e yaklaşımını öğrenmek üzere Hanefî ve Şafiîler'in aynı görüşü savunduğu meseleler ve farklı görüşleri benimsediği konular ele alınmıştır. İhtilaflı meselelerde genelde taassup gösteren İbn Hacer, Hanefîler'in delillerini zikretmemekte, yahut eksik sunmakta, sahih deliller bulunduğu halde onların kanaatlerini tamamen zayıflatabilmektedir. Taassubu genelde gizli bir tarzda gerçekleştiren İbn Hacer'in İmam Tahâvî gibi Hanefî Mezhebinin müstakil bir imamını hedef alması da mümkündür. İbn Hacer'in Hanefî mezhebine karşı hoşgörüsüzlüğünün nedeni, mezhepler arası köklü anlaşmazlıklardan, Mısır'daki ilmi tartışmalardan kaynaklanmaktadır. Bazı âlimler İbn Hacer'i taassupla suçlamıştır. Öte yandan İbn Hacer Fet?u'l-bârî adlı eserinde Hanefî ve Şafiî mezhepleri arasındaki tüm ihtilaflı konularda Hanefî mezhebine karşı taassup göstermemektedir. İbn Hacer, Vitir namazı gibi meselelerde iki grubun delillerini tarafsız bir şekilde sunmaktadır. Bununla birlikte İbn Hacer'in Hanefî mezhebine karşı taassubu tartışmalı ictihadi meselelerde çeşitli biçimlere sahiptir. İbn Hacer'in, taassubu dil açısından değerlendirilen istinas/izin meselesinde olduğu gibi fıkhi konular dışında da gerçekleşebilmektedir.

İbn Haldûn'a göre Emevîler'de veraset sisteminin etkileri ve sonuçları: Tarih felsefesi bakımından bir inceleme

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Ortaçağ Tarihi Bilim Dalı
Bu çalışma konusu İbn Haldûn'a Göre Emevîler'de Veraset Sisteminin Etkileri ve Sonuçları: Tarih Felsefesi Bakımından Bir İnceleme olduğu için bu dönemle ilgili sadece İbn Haldun'un Emevîler'de Veraset Sistemi konusundaki düşünce ve değerlendirmeleri araştırılmıştır. Veraset sisteminin İslâm Devleti'nde ortaya çıkmasından günümüze kadar tarihçiler ve İslâm âlimleri tarafından bu konu çok önemsenmiştir. Veraset sistemi nasıl Müslümanları değişik gruplara ayırdıysa, aynı şekilde tarihçileri ve İslam âlimlerini de iki guruba ayırmıştır. Bazıları Emevî ailesinin hükümdarlık şeklini eleştirmiş, bazıları ise niteliklerini övmüştür. Ünlü İslam filozoflarından biri olan İbn Haldun Mukaddime ve el-'İber eserinin bir bölümünü hilâfet, halifelik şartları ve hilâfet sisteminin şuradan verasete dönüşmesi konularına ayırmıştır. Çoğu İslam âlim ve tarihçilerinin tersine İbn Haldun, Muaviye'yi ve veraset sisteminin ortaya çıkışını desteklemiştir. Ona göre; Emevî ailesi arasında var olan güçlü asabiyetten dolayı veraset sistemi ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada İbn Haldun'un görüşlerinin tersine, daha fazla Emevî halifelerini ve veraset sistemini eleştiren kaynaklar araştırılmış ve karşılaştırma yapılmaya çalışılmıştır

İbn Hazm ve Levinas'ta 'Benlik' ve benlikten kaynaklanan ahlâkî sorunlar

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2018 Diğer
Ahlâkî bir varlık olan insan için benlik hem vazgeçilmez hem de tuzaklarla doludur. Bu tuzaklar, bazen insanın kendinden kaynaklanan bazen de dışarıdan gelen bir etkenle kendini göstermektedir. İnsan bu tuzaklara karşı kendini koruma altına alabilmek, yani ahlâk sahibi bir birey olabilmek için genellikle iki tür kaynağa başvurmaktadır ki bunlar vahiy ve akıldır. Her ikisi de insanın mutluluğunu ve nefsin ıslahını amaçlamaktadır. Bu, bir süreç içinde, yoğun bir çaba sonucunda elde edilecek sonuç olup, her insan bundan dolayı kaygılanır. Kaygı ise iki yönlü olup biri geçici olanın kaygısı, diğeri ise hakikate yaklaşma kaygısıdır. Burada benin başkası ile olan ilişkisi, benin Tanrı ile olan ilişkisi ve benin kendisiyle olan ilişkisi belirleyici olup, bu üç tür ilişki benliği inşa etmektedir. İnsanın Tanrı ile olan ilişkisi önemli ölçüde metafizik, başkası ile olan ilişkisi ahlâkî ve kendisiyle olan ilişkisi hem metafizik hem de ahlâkidir. Bu ilişkiler bir birine bağlı olup, ahlâkî bir varlık olan insana bir mana ve sorumluluk yüklemektedir. İslam düşünürlerinden İbn Hazm ile Fransız filozofu Levinas'ın bu meseleye yaklaşımını ve fikirlerini dikkate alarak, araştırmamızda benlik ve benlikten kaynaklanan ahlâkî sorunlar hakkında mukayeseli bir çalışma yapılmıştır.

İbn Hazm'ın el-Muhallâ adlı eserinde İmam Şâfiî'ye ait görüşlerin tahkiki (İbadetler örneği)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2016 Diğer
Çalışmamızda İbn Hazm'ın el-Muhallâ adlı eserinde İmam Şâfiî'ye ait ibadet konusundaki görüşleri tahkik etmeye çalıştık. Tezimizde 409 tane görüş ele alınmış olup, bunların 12 tanesi yanlış görüş olarak tespit edilmiştir. Bu hatalar Taharet, Hayız, Namaz, Oruç ve Hac konularında bulunmaktadır. İncelenen görüşler İmam Şâfiî'nin el-Ümm adlı kendi eseri ve Şâfiîlerin ünlü eserlerindeki gürüşleri ile teyit ve tasdik edilmiştir. Ayrıca, bu çalışma sayesinde el-Muhallâ'da bulunabilecek daha fazla hata olduğu ihtimaline inanıyoruz. Bu nedenle, gelecekte buna benzer çok çalışma olacağını temenni ederiz. Böylece, o çalışmalar el-Muhallâ'daki eksik bilgileri tamamlayabilir veya içindeki hataları düzeltebilir. Anahtar Sözcükler: el-Muhallâ, Gbn Hazm, Gmam gâfiî, Tahkik.

İbn Kesir Tefsiri'nde Müşkilü'l-Kur'an

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2011 Tefsir Bilim Dalı
Tezimizin konusu, müfessir İbn Kesîr'in yazmış olduğu değerli eser Tefsîru'l-Kur'âni'l-`Azîm ya da İbn Kesîr Tefsiri diye bilinen tefsirinde Müşkilü'l-Kur'ân'dır. Müşkil, sözlükte karışık, insanın zihnine karışıklık getiren, çözümü zor olan anlamlarını ifade eder. Terim olarak ise müşkil; Kur'ân-ı Kerîm âyetleri arasında ihtilaf ve tenakuz gibi görülen durumlardır ki, aslında Allah'ın âyetlerinde böyle bir şeyin mevcut olması mümkün değildir. Çünkü Allah'ın kelamında böyle bir durumun söz konusu olmadığı ve olmayacağı, âyetlerde açıkça beyan edilmiştir. Tezimizde müşkilin sebeplerini belirtip İbn Kesîr'in görüşleriyle bu konuyu açıklamaya çalıştık.Tez, giriş, onu takip eden üç bölüm ve sonuçtan ibarettir. Giriş kısmında kısaca araştırmanın metodunu kaynaklarla beraber açıkladık. Birinci bölümde Müşkilü'l-Kur'ân ilmi hakkında kısa bir tanıtım yaparak Müşkil'in lügat ve terim anlamları izah ettik. İkinci bölümde İbn Kesîr'in yaşadığı asrı, şahsiyetini, hayatını, hocalarını, öğrencilerini ve ilim dallarına göre yazmış olduğu eserleri zikrederek Tefsîru'l-Kur'âni'l-`Azîm isimli meşhur eseri hakkında genel bilgi verdik. Üçüncü bölümde ise Müşkil meselesini İbn Kesîr tefsirinde inceledik. Bunun yanında başka kaynaklardan faydalanmayı da uygun gördük.

İbn Kutluboğa'nın el-Kavlü'l-Mütteba' fî Ahkâmi'l-Kenâisi ve'l-Biya' adlı eserinin tahkiki ve fıkıh ilmi açısından değerlendirilmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Arapça 2022 Temel İslam Bilimleri Bilim Dalı
Çalışma, giriş, dört bölüm ve sonuç kısımlarından oluşmaktadır. Giriş bölümünde araştırmanın konusu, amacı ve tahkik-tahlil kısmında kullanılan önemli kaynaklar hakkında bilgi verilmiştir. Birinci bölümde müellifin ismi, doğumu, hastalığı, vefatı, ilmi kişiliği ve yaşadığı döneme dair bilgiler sunulmuştur. İkinci bölümde eserin genel bir tanıtımına yer verilmiştir. Bu bölümde ayrıca eserin ismi, müellife aidiyeti, eserin telif sebebi, eserde takip edilen yöntem, müellifin kaynak kullanımı ve dayandığı önemli kaynaklar, eserin yazılış üslubu, mevcut nüshaların özellikleri, metnin tahkikinde izlenen yöntem ve yazma nüshadan örneklere değinilmiştir. Üçüncü bölümde Türkiye'de ve İslâm âleminde kullanılan tahkik yöntemlerine istinat edilerek adı geçen eserin tahkik çalışması yapılmıştır. Çalışmamızda İslâm Araştırmaları Merkezi'nin (İSAM) tahkik konusunda belirlediği kurallar dikkate alınmıştır. Dördüncü bölüm, dört mezhebin kaynaklarına dayanarak adı geçen eserin tahliline ayırılmıştır. Sonuç bölümünde ise yapılan tahkik çalışmasından elde edilen sonuçlar özetlenmiştir.

İbn Mâce'nin Sünen'inde mevzû olduğu ileri sürülen rivayetler ve değerlendirilmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2014 Hadis Bilim Dalı
Mevzû rivayetlerin tanınması ve tespiti, hadis sahasında çalışanların en çok emek sarfettikleri alanlardan biridir. Bu tarz rivayetlerin güvenilir kabul edilen bazı kaynaklarda bile yer aldığı iddiaları bu konudaki çalışmaların önemini artırmaktadır. Bu anlamda Kütüb'i-Sitte'nin altıncı kitabı olarak kabul gören İbn Mâce'nin (v. 273/886) es-Sünen'inde yer aldığı halde uydurma olduğu ileri sürülen rivayetlerin araştırılması ve bu rivayetlerin değerlendirilmesi önem arz etmektedir. es-Sünen'de mevzû olduğu iddia edilen birçok hadis üzerinde İbn Mâce'nin (v. 273/886) kendisi de dâhil olmak üzere bazı değerlendirmeler yapılmış fakat bazen gevşek, bazen de müteşeddid tavırlar sebebiyle sabit bir neticeye gelinememiştir. Anahtar Kelimeler: Kütüb-i Sitte, İbn Mâce, es-Sünen, Mevzû.

İbn Sînâ felsefesinde Sudûr teorisi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2019 Diğer
Sudûr teorisi, başka bir deyişle feyz teorisi, Plotinus'tan başlayarak felsefe tarihinde hep var olmuş bir teoridir. İslam dünyasında Fârâbî ve İbn Sînâ gibi filozoflar teoriyi geliştirmişler ve felsefi sistemlerinde bu teorik malzemeyi kullanmışlardır. Buna karşılık, sudûr teorisini ve teorinin savunucuları olan Fârâbî ve İbn Sînâ'yı Gazzâlî, İbn Rüşd ve Ebü'l Berekât el-Bağdâdî gibi bazı Müslüman filozoflar ve düşünürler tarafından sık sık tenkide uğranmıştır. Bu çalışmada, İbn Sînâ'nın sudûr anlayışı, yaklaşımları eserleri bağlamında incelenecektir. Diğer filozoflara göre sudûr teorilerinin karşılaştırılması ve eleştirilerine de yer verilecektir.

İbn Teymiyye'nin Mecmuu'l-Fetâvâ adlı eserinde Yahudilik ve Hıristiyanlık.

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Dinler Tarihi Bilim Dalı
İbn Teymiyye'nin Mecmûu'l-Fetâvâ adlı eserinde tarih boyunca Yahudilik ve Hıristiyanlığı çok sert bir dille eleştirdiği konular yer almaktadır. Bu tez çalışmasında ise sadece İbn Teymiyye'nin Mecmûu'l-Fetâvâ adlı eseri değil el-Cevâbü's-Sahîh li Men Beddele Dîne'l-Mesîh ve er-Risâletü'l-Kıbrısiyye adlı eserlerinden de istifade edilerek Yahudilik ve Hıristiyanlığın öncelikle kutsal kitab'a nasıl sahip çıktıkları, kendilerine gönderilen peygamberlere nasıl icabet ettikleri ve kendilerine vahyedilen kitapta olmayan idddiaları işlenmektedir.

İbn-i Rüşd ve Spinoza'da felsefe ve din ilişkisi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2018 Diğer
Bu çalışmanın amacı, felsefe tarihi boyunca filozofların konu edindiği din ve felsefe ilişkisinin ele alınışının tarihsel izleğini sunmanın yanı sıra, özel olarak İbn Rüşd ve Spinoza'nın bu ilişkiyi nasıl ele alıp incelediklerini irdelemektir. Bu amaçla, öncelikle, İslam ve Hıristiyan felsefe tarihinde din ve felsefe ilişkisinin ele alınışıyla ilgili genel bir çerçeve sunulacak olup, ardından iki filozof özelinde bu konunun nasıl irdelendiği üzerinde durulacak ve birbirleriyle ortak yönleri ve ayrıştıkları noktalar ortaya konmaya çalışılacaktır. Din ve felsefe arasındaki ilişki üç biçimde ortaya konabilir: 1)Dine önem verip felsefeyi reddetmek ki bu din adamlarının tavrıdır. 2) Felsefeyi esas alıp dini reddetmek ki bu dine karşı çıkan felsefecilerin tavrıdır. 3) Felsefe ile dini uzlaştırma çabası ki birçok felsefeci pek çok nedenle bu tavrı sergilemeye çalışır. İbn Rüşd ve Spinoza'nın tavrını, bu üçüncü tip tavır kapsamında değerlendirebiliriz. Zira her ikisi de felsefe ile dini uzlaştırmaya çalışmıştır, ancak her birini bu tavrı takınmaya yönelten nedenleri şöyle açıklayabiliriz: İbn Rüşd'ün yaşadığı dönemde din adamları, felsefe çalışmalarının, bilhassa Aristoteles felsefesinin caiz olmadığı yönünde fetva veriyorlardı ve bu nedenle İbn Rüşd, din ile felsefeyi uzlaştırmaya, aralarında zıtlık olmadığını, dinin felsefi düşünceyi gerektirdiğini, felsefenin herkese değil, özel bir kesime yönelik olduğunu, yalnızca aklî istidâdı bulunanların işi olduğunu açıklamaya çalışmıştır. İbn Rüşd bu yaklaşımla felsefe karşıtlarını ikna etmeye çalışarak felsefecilerin, felsefe çalışmalarında, bilhassa Aristoteles felsefesinden özgür olabilmelerini sağlamak istemiştir. Nitekim Aristoteles felsefesinin kâmil hakikat olduğuna inanıyordu. Spinoza ise Rönesans döneminde cumhuriyetçi bir yönetim altında yaşamasına rağmen, fanatik Yahudi ve Hıristiyanların baskısına maruz kalmıştır. Bu nedenle gerçek görüşlerinin felsefecileden ve araştırmacılardan başkası tarafından anlaşılmaması için Ortaçağ terimlerini kullanmaya yönelmiş, din ve felsefenin ortak hedefi mutluluğa ulaşmaktır, ancak felsefenin kullandığı yol, dinin kullandığı yoldan farklıdır, felsefenin yolu akıl ve hikmet iken dinin yolu takva ve itaattir demiştir. Anahtar Sözcükler Din, Felsefe, Tanrı, İslam felsefesi, İbn Rüşd, Spinoza, Hıristiyan felsefesi

İbni-Haldun düşüncesinde devlet kavramı

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Diğer
Bu çalışmada büyük İslam düşünürü İbn-i Haldun'un görüşleri detaylı bir şekilde incelenerek bu görüler ışığında devlet kavramı, devletin unsurları, fonksiyonları ve ömrü konuları değerlendirilmiştir. İbn-i Haldun özellikle sosyoloji ve tarih felsefesi konularında ön plana çıkan bir düşünür olmakla birlikte, sosyal bilimlerin hemen her alanında bilgi sahibi olan ve aynı zamanda bu konularda çalışmalar da yapmış bir ilim insanıdır. Sosyoloji konusunda ortaya koyduğu düşünceler onun bu bilimin kurucusu olarak değerlendirilmesine sebep olacak büyüklüktedir ve bu sebeple en çok bu yönüyle tanınmaktadır. İbn-i Haldun'un en çok bilinen teorisi asabiyet tir. Asabiyet bireyleri bir araya getiren onları sıkı bağlarla bağlayan bir görüş ve amaç birliğidir. Asabiyet bir toplumda ne kadar kuvvetliyse o toplumun devletleşmesi o derece mümkün olur. Böylece asabiyeti kuvvetli toplumlar diğer toplumları da egemenlikleri altına alarak devleti kurmayı başarırlar. Ancak zamanla bu asabiyet kaybolur ve devlette yıkılış sürecine girer. Bu nedenle İbn-i Haldun devleti bir canlı gibi değerlendirir ve devletlerinde doğup, yaşayıp ve öldüklerini söyler. Ortaya koyduğu orijinal fikirlerle günümüze kadar uzanan bir etki bırakmayı başaran İbn-i Haldun yalnızca İslam dünyasında değil Batı'da da kabul görmüş ve takdir edilmiş bir bilim adamıdır. Onun Batının takdirini kazanmış olması özellikle 19.yüzyılın ardından Arap dünyasının İbn-i Haldun'a gösterdiği ilginin artmasına neden olmuştur. Bununla birlikte İbn-i Haldun'un Batı'nın ünlü düşünürleriyle karşılaştırılması onun büyüklüğünü çok daha net bir şekilde ortaya koyması bakımından büyük faydalar sağlamıştır.

İbnu Nüceym: Zeynüddin b. İbrahim b. Muhammed el-Misri el-Hanefi'nin (Y. 970 / 1563) Lübbü'l-Usul adlı eserinin tahkiki

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
Bu araştırma, hicri 926-970 yılları arasında Mısır'da yaşamış ünlü bilgin Zeyn İbn Nüceym el-Hanefî'nin Lübbü'l-usûl adlı eserinin tahkik ve incelemesidir. İbn Nüceym Mısır'da doğmuş, hayatının tamamını da Mısır'da ve özellikle de beldemiz diye andığı Kahire'de geçirmiş, hem Mısır'ın yerli hocalarından hem de oraya dışarıdan gelen hocalardan ilim tahsil etmiştir. İbn Nüceym, zamanının Hanefi fakihleri arasında önde gelenlerden biri olarak kabul edilir. Ayrıca müellif, Hanefi mezhebinde el-Eşbâh ve'n-nezâ'ir türünde eser veren yazarların en tanınmış olanıdır. Bu araştırmanın konusu olan Lübbü'l-usûl adlı eser, ünlü Hanefi bilgini İbnü'l-Hümâm'a ait Hanefi ve Şafii usullerini bir araya getiren et-Tahrîr adlı fıkıh usulü eserinin muhtasarıdır. Bu muhtasar eser, bazı özellikleriyle öne çıkmaktadır. Bu özelliklerden bazıları şunlardır: Bu eser, İbnü'l-Hümâm ve İbn Nüceym gibi iki büyük âlimin çalışmalarını bir araya getirmektedir. İbn Nüceym bu eserinde genel olarak Hanefi usulünü yer vermekle yetinmiştir. Eserin aslı Şafii usulüne göre tertip edilmişken bu muhtasar hali Hanefi usulüne göre tertip edilmiştir. Bu eser, önce üzerinde ittifak edilmiş şer'î delilleri ayrıntılı bir şekilde ele almakta, sonra ihtilaflı delilleri zikretmekte ve bazı dilsel konuları da buna ilave etmektedir. Bu araştırma iki kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısım, müellifin hayatını ayrıntılı bir şekilde ele alan bir incelemedir. Bu kısımda müellifin adı, nesebi, doğup büyüdüğü ortam, hocaları, zahitliği, ilmi kişiliği, öğrencileri, eserleri ve vefatı incelenmektedir. Ayrıca söz konusu muhtasar kitabın tanıtımı da yine bu kısımda ele alınmıştır. Bu kapsamda eserin adı, müellife nispeti, konusu, içeriği, önemi, kaynakları ve terimleri tanıtılmış, ayrıca bu eserin tahkikinde izlediğimiz yöntem ve bu esnada dayandığımız yazma eser nüshaları açıklanmıştır. İkinci kısım ise eserin tamamının tahkikinden oluşmaktadır. Bu tahkik, bütün farklılıklarda nüshalar arasında tercih yapma esasına dayanılarak oluşturulmuş, diğer farklılıklara dipnotlarda işaret edilmiştir. Tahkikte ayrıca zor ve kapalı kısımlar açıklanmış, nakillerin kaynakları verilmiş, hadis ve diğer rivayetlerin kaynaklardaki yerleri gösterilmiş, eserde geçen kişiler, mekânlar ve fırkalar tanıtılmış, eserdeki bağlam ve taksimatın açıkça görülebilmesi için başlıklar oluşturulmuş, en son da kaynakçaya ve fihriste yer verilmiştir.

İbnü Mühennâ Lügati (Kitâb Hilyetü'l-İnsân ve Helbetü'l-Lisân)(Metin-dil özellikleri-dizin)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2016 Diğer
Doktora tezi olarak hazırlanan bu çalışma, Cemalüddin İbnü Mühennâ tarafından kaleme alınan Kitâb Hilyetü'l-İnsan ve Helbetü'l-Lisân veya Türk dünyasında İbni Mühennâ Lügati adıyla bilinen kitap üzerine yapılmıştır. Eser, tahminen XIII. yüzyılın ikinci yarısında, Irak bölgesinde yazılmıştır. Araplara yabancı dil öğretmek için hazırlanmıştır. Eserin dili Arapçadır ve üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm Farsça, ikinci bölüm Türkçe ve üçüncü bölüm Moğolca ile ilgili olup bu dillerin grameri hakkında kısa bilgiler ve çeşitli konulara göre kelime listeleri içermektedir. Eserin, günümüze kadar 6 nüshası bulunmuştur. 5'i Avrupa'da, 1'i de İstanbul Arkeoloji Müzeleri Kütüphanesi'nde yer almaktadır. Tezimizde, İstanbul nüshası esas alınmıştır. İstinsah tarihi belli olmayan bu nüsha, yaklaşık 6300 kelime içermektedir. Farsça kısmında 2535, Türkçe kısmında 2680 ve Moğolca kısmında 1085 kelime civarında bulunmaktadır. Çalışmada, eser ve yazarı hakkında bilgiler verilecek, Arap-Türk ilişkilerinin tarihi zeminine ışık tutulacak, Araplara Türkçe öğretim metotları ve söz konusu amaçla yazılmış eserlerin tanıtımı yapılacak, eserin tamamı Türkiye Türkçesinde aktarılacak, Türkçe bölümünün dil özellikleri incelenecek ve eserin üç bölümünü kapsayan dizin bölümü yer alacaktır. Anahtar Sözcükler: İbni Mühennâ Lügati, Kitâb Hilyetü'l-İnsan ve Helbetü'l-Lisân, Cemalüddin İbni Mühennâ.

İç göçün eğitim üzerindeki etkisi: Akra'da (Gana) başında yük taşıyan kadınlar örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2017 Eğitimin Sosyal ve Tarihi Temelleri Bilim Dalı
Yirmi yıldan fazla bir süredir, okulu bırakan ve sadece okul için ekonomik bir alternatif olan baş üzerinde hamallık yapma amacıyla genç kadınların ve kızların artan bir biçimde Akra'ya, yani Gana'nın başkentine akın etmesine şahit olmuştur. Bu çalışmanın amacı bu kadınların ve kızların kim olduğunu, okulu neden bırakıp memleketlerinden göç ettiklerini ve yaptıkları göçün eğitimleri üzerindeki etkilerini incelemektir. Bu araştırmada nitel model kullanılmıştır. Çalışma, Akra kentinde ana pazar yerlerinde ve ticari merkezlerde gerçekleşmiştir. Rasgele seçilmemiş 150 katılımcı bu çalışma için seçilmiştir. Kişilerle yapılan mülakatlar, odak grubu mülakatları ve kişisel gözlemler veri toplama için kullanılan araçlardır. Bu çalışmanın bulguları, birçok kadın hamalın Akra'ya Gana'nın kuzey kesimlerinden hayatlarını devam ettirmek ve gelecekteki farklı yatırımları için para biriktirmek amacıyla göç ettiğini göstermektedir. Bu durum, onların eğitim durumlarının çok düşük olması ve memleketlerindeki arka planın yoksul sosyo-ekonomik şartlarının bir sonucudur. İç göç ve baş üzerinde eşya taşımacılığı bu yüzden bu işi yapan kadınların ve genç kızların eğitimini etkilemektedir.