Thesis Search




SEARCH RESULTS

Komünizmden demokrasiye Arnavutluk'un değişim sürecinde siyasal kimlik (1976-2013)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Diğer
Kimlik terimi sadece bir bilimsel söylemin parçası değildir. Bir terim olarak, birbirine bağlı ve iç içe geçmiş ekonomik, politik, kültürel ve tarihsel gibi çeşitli faktörlerin yansıması ve türetilmesidir. Bu çalışmada ele alınan siyasal kimlik kavramı ise siyasal geçmişimize ilişkin bir yorum getirirken, siyasal geleceğimize dair bir gelecek vizyonunu da içerir. Arnavutluk tarihi, komünist rejimden bu yana tartışmaya açık olmaya devam etmektedir. Hiç şüphesiz ki Arnavutluk'un komünizmden demokrasiye giden süreçte edindiği tecrübeler, araştırmacılar için çok ciddi bir zengin veri kaynağı sunar. 1944- 1954 yıllarında Arnavutluk başbakanlığı yapan Enver Hoca (1908-1985) dönemi, komünizmin hakim olduğu bir dönem olmuştur. Arnavutluk'ta 1990'lara kadar komünizmin etkin olmuştur, 1991 yılından itibaren demokratikleşme yolunda bazı adımlar atılmaya başlanmıştı. Bu süreç hem siyasi hem de toplumsal olarak sancılı geçmiştir. Tezin amacı, 1976-2013 yılları arasında Arnavutluk'ta yaşanan değişim sürecinde siyasal kimliğin oluşumunun değerlendirilmesidir. 1976'da komünizmin son anayasasının onayı ve 2013'ta Sali Berişa hükümetinin sona ermesi ve Edi Rama döneminin başlangıcı olması nedeniyle 1976-2013 yılları arasına odaklanılacaktır. Ayrıca bu çalışmada, komünizm döneminde ve demokrasiye geçiş sürecinde Arnavutluk'un siyasal kimliği, anayasanın siyasal kimlik oluşumuna etkileri, sosyal ve ekonomik gelişmelerin siyasal kimliğe etkileri incelenmiştir. Sonuç olarak geçmişi ve farklı tecrübeleri araştırarak Arnavut komünist dönemi ve demokrasi dönemi arasındaki fark daha iyi anlaşılacaktır. Böylelikle geçmişten günümüze Arnavutluk'taki siyası düşüncelerin ve kimliklerin gelişimini ve bunların yansımasının ne düzeyde olduğu daha iyi kavranılabilecektir. Anahtar Kelime: Arnavutluk, Komünizm, Demokrasi, Siyasal Kimlik, Enver Hoca.

Konaklama işletmelerinde misafirlerin e-şikâyetlerine yönelik içerik çözümlemesi: Ürdün otel pazarına yönelik bir araştırma

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2017 Diğer
Turizm ve seyahat hizmetlerinin doğası gereği, müşterinin satın almadan önce turistik ürün ve hizmeti deneme imkânı olmadığı kabul edilmektedir. Diğer yandan, seyahat ve tatil yapma genel olarak yüksek maliyet arz etmektedir. Bu yüzden de turistik hizmeti satın alma kararı yüksek risk taşımaktadır. Müşterilerin maruz kaldıkları bu riski azaltmak için çeşitli bilgi kaynaklarına başvurdukları görülmektedir. İnternet ortamında seyahat edenler tarafından seyahat ve turizm hizmetleri hakkında paylaşılan içerik bu kaynaklardan biri olarak ortaya çıkmaktadır. Son dönemde, web 2.0 olarak bilinen internetin ikinci jenerasyonu, seyahat edenlerin davranışlarının ve turizm endüstrisinde faaliyet gösteren işletmelerin iletişim teknikleri ve pazarlama stratejilerinin kökten değişmesine neden olmuştur. Bu gelişmeden dolayı, potansiyel müşteriler; ürün, hizmet veya işletme hakkında doğrudan satın alma deneyimini yaşamış olan diğer müşterilerden bilgi elde etme imkânına sahip olmuşlardır. Son yıllarda, turizm işletmelerinde müşterinin e-şikâyet davranışı araştırmacıların dikkatini çekmeye başlamıştır. Özellikle gelişmiş ülkelerde, turizm ve ağırlama endüstrisinde faaliyet gösteren işletmeler hakkında internet aracılığıyla paylaşılan seyahat yorumları incelenerek müşterilerin memnuniyetini etkileyen faktörleri belirleme amacı ile yapılan araştırmaların sayısı gittikçe artmaktadır. Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ise bu konu az araştırılmış konulardan bir tanesi olarak görülmektedir. Bu araştırmada, Ürdün'ün en önemli turist bölgesi olan Petra'da faaliyet gösteren beş yıldızlı otel işletmeleri hakkında Tripadvisor sitesinde paylaşılan olumsuz yorumlar içerik çözümlemesi yöntemi ile ele alınmıştır. Çalışmada, Ürdün otel pazarının zayıf noktaları tatmin olmamış misafirler açısından belirlenerek turizm ve ağırlama endüstrisinde mevcut şikâyet davranışı yazınına katkıda bulunması beklenmektedir. Ayrıca e-şikâyetlere yönelik otel işletmeleri tarafından verilen cevaplar ele alınarak otel işletmelerinin internet ortamında itibar yönetiminin etkinliği de değerlendirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Müşteri memnuniyeti, Şikâyet davranışı, E-şikâyet, Konaklama işletmeleri, Ağızdan ağıza iletişim, Ürdün.

Konaklama sektöründe algılanan kariyer engellerinin çalışanların sosyo-demografik özelliklerine göre değerlendirilmesi: Antalya ili örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Yönetim ve Organizasyon Bilim Dalı
Günümüzdeki iş hayatında hızla değişen koşullar işletmelerde, özellikle konaklama sektöründe insan kaynaklarının en etkili ve verimli şekilde kullanılmasını gerektirmektedir. Bu nedenle çalışanların daha verimli ve üretken, işlerine daha bağlı olmaları, hızla değişen iş koşullarına ayak uydurabilmeleri, işletmelerin hedeflerini gerçekleştirmek için daha azimli ve etkili çalışmaları gerekmektedir. Ancak konaklama sektörünün iş hayatı yoğun tempo ve emek gerektiren işler içerdiği için çeşitli zorluklara sahiptir. Bu zorluklar çalışanların sağlıklı bir kariyer yapısının oluşmasını olumsuz etkilemektedir. Başarıya ulaşmayı hedefleyen işletmeler ve çalışanlar amaçlarını mevcut sosyo-ekonomik şartlarını, sektörün kendine özgü özelliklerini ve ortaya çıkabilecek engelleri değerlendirip geleceğini ve kariyerini buna göre planlamaktadır. Çalışma sürecinde ortaya çıkabilecek zorlukları ve engelleri zamanında öngörmek sağlıklı kariyer planlaması yapabilmek açısından hem çalışan hem de işletme için son derece önemlidir. Bu açıklamalar doğrultusunda araştırmanın amacı, konaklama işletmelerinde çalışanların kariyer gelişimini zorlaştıran engelleri tespit etmek ve kariyer engelleri alt boyutlarının katılımcıların sosyo-demografik özelliklerine göre algılama düzeylerini belirlemek ve karşılaştırmaktır. Bu amacın doğrultusunda çalışmada öncellikle ilgili alan literatür taraması yapılmış ve daha sonra konaklama sektörü çalışanların kariyer engelleri algılama düzeylerini belirlemek amacıyla anket uygulanmıştır. Bu araştırmanın ana kitlesini Antalya ilinde faaliyette bulunan dört ve beş yıldızlı otel işletmelerindeki çalışanlar oluşturmaktadır. Araştırmada elde edilen veriler IBM SPSS 20.0 programıyla analiz edilmiştir. Araştırmanın örneklemini toplam 395 kişi oluşturmaktadır. Yapılan araştırma sonucunda konaklama işletmelerinde çalışanların kariyerlerinde çalışma koşullarının zor olması, yetersiz iş olanakları ve stres ve tükenmişlik boyutlarının algılama düzeyleri yüksek olarak tespit edilmiştir. Yani bu faktörler konaklama sektörü çalışanların kariyer gelişimini zorlaştıran etmenler olarak görülmektedir. Bununla birlikte konaklama sektöründe kariyer engellerinin, çalışanların sosyo-demografik özelliklerine göre büyük ölçüde farklılaştığı tespit edilmiştir. Türkiye'de yapılan kariyer engelleri ile ilgili çalışmalar çok sınırlı sayıdadır. Kariyer engelleri literatüre bakıldığında, çalışanların kariyer gelişimini zorlaştıran engellerin sosyo-demografik özelliklerine göre değerlendirmesi ile ilgili herhangi bir araştırmaya rastlanmamıştır. Dolayısıyla bu çalışmanın ilgili literatüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Kondrogenez sürecinde insan sinoviyal sıvı kaynaklı mezenkimal kök hücre (iSS-MKH) ve iSS-MKH-eksozomlarındaki mikro RNA-155 ekspresyonu

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2021 Biyoloji Bilim Dalı
Diz osteoartriti, dünya nüfusunun %15'ini etkileyen, morbidite ve eklemlerde fonksiyonel sakatlığa neden olabilen en yaygın dejeneratif eklem hastalığıdır. Sinoviyal inflamasyon subkondral kemik sklerozu ve osteofit oluşumu ile karakterizedir. Osteoartrit nedeniyle oluşan kıkırdak hasarının klinik tedavileri, tedavinin yüksek maliyetli olmasının yanı sıra cerrahi tedavi sonrasında ortaya çıkabilecek farklı komplikasyonlar nedeniyle birçok sınırlamaya sahiptir. Bu nedenle diz osteoartriti tedavisi ile ilgili çalışmalarda avasküler kıkırdak dokusunu onarmak için terapötik yaklaşımda güvenli, daha az invaziv ve verimli bir klinik müdahale geliştirmek amaçlanmaktadır. Mezenkimal kök hücre kaynaklı eksozomlar, kök hücrenin kendisini terapötik bir ajan olarak kullanmak yerine rejeneratif tıpta kullanılmaya alternatif bir aday olarak ortaya çıkmıştır. Kıkırdak hasarını tedavi etmede bir diğer önemli faktör kondrogenez sürecinde, hasarlı kıkırdak dokusunun yenilenmesinde baskın role sahip olabilecek miRNA'ları hedeflemektir. Bu amaçla, hasarlı kıkırdak dokusunun tedavi ve onarımında güvenli, hücresiz klinik yaklaşım geliştirmek için kıkırdak doku rejenerasyonu araştırmalarına katkıda bulunmayı planladık. Bu çalışmanın amacı, sinoviyal sıvı kaynaklı mezenkimal kök hücrelerde (hSF-MSC'ler) ve eksozomlarında (hSF-MSC-Exo) miR-155 ve TGF-ß sinyal yolu genlerinin ekspresyonunu araştırmak ve kondrogenez süreci üzerindeki etkilerini belirlemekti. Bu amaçla kondrojenik farklılaştırılmış TGF-ß sinyal yolu genleri ve miR-155 gen ekspresyon seviyeleri hSF-MSCs, hSF-MSC-Exo, hSF-MSC-Chondro ve hFCs deney gruplarında qRT-PCR ile karşılaştırıldı. miR-155 ekspresyonunun hSF-MSC-Exo'da diğer deney gruplarına kıyasla önemli ölçüde daha yüksek olduğunu ve TGF-ß sinyal yolu genlerinin ekspresyonunda önemli bir azalma ile ilişkili olduğunu gözlemledik. Anahtar Kelimeler: Kıkırdak hasarı, mezenkimal kök hücreler, eksozom, kondrogenez, micro RNA 155.

Kongre organizatörlerinin otel seçimini etkileyen faktörler ve kongre hizmetlerinin değerlendirilmesi üzerine bir çalışma: Antalya örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Turizm ve Otel İşletmeciliği Bilim Dalı
Küreselleşme süreci ile artan uluslararası ticaret ve teknolojik gelişmeler kongre ve konferans faaliyetlerinin artmasını sağlamıştır. Her kongre bir turizm hareketidir. İnsanlar kongreler aracılığı ile bir araya gelmekte ve bilimsel alanlarda veya meslek kollarında, belirli bir konuda bilgi alışverişi yapmaktadırlar. Kongre turizmi Türkiye'de zaman içinde hızlı bir artış göstermiştir. Türkiye açısından bakıldığında kongre turizmi gelişen bir turizm çeşidi olarak önemli yer tutmaktadır. Turizm pazarında önemli bir yer edinmek isteyen ve bu pazardan pay almak isteyen Türkiye kongre turizminin gelişmesi için önemli faaliyetler gerçekleştirmektedir. İstanbul'un yansıra Antalya'da kongre turizminde önemli bir yere sahiptir. Kongre turizmi her destinasyon için hem ekonomik hem de sosyal-kültürel yönlerden büyük etkiye sahiptir. Ekono-mik açıdan bakıldığında dünya turizm gelirlerinden daha fazla gelir getirdiği ve turizm pasta-sında büyük bir paya sahip olduğu görülmektedir. Bu yüzden kongre turizmi büyük bir pazar ve gelir arttırıcı unsur olarak düşünülmektedir. Günümüzde kongre turizminin hızlı bir şekilde artacağı görülmektedir. Bu bağlamda da kongre turizminde sunulan ürün ve hizmetlerin kalite-si de oldukça önemlidir. Kongre turizmi, Türkiye'de 2000 yılından bu yana daha fazla vurgulanan hem sektörle ilgili hem de akademik çalışmaların arttığı göstermektedir. ICCA verilerine Antalya 16 uluslararası kongre ve toplantı etkinliğine ev sahipliği yapmış ve sıralamada 165'inci basamakta yer almıştır (https://www.turizmgunlugu.com/2018/06/13/turkiye-dunya-kongre-ulkeleri-siralamasinda-dususte/ Erişim tarihi: 24/01/2020). ICCA 2018 yıllık raporuna göre Türkiye dünyada 225. ve Avrupa'da ise 112. sırada yer almaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan verilere göre 2017 yılı sonunda kongre, toplantı ve iş amaçlı olarak ülkemize gelen ziyaretçilerin sayısı 1 milyon 780 bin kişi olmuştur. Bu verini geçen 2013-2015 yıllara karşılaşırken daha düşük göstermektedir. Fakat ilerde yıllarda kongre uzmanlar bu durum daha düzelteceğini ve kongre sayıları daha artıracağını düşünmektedir. Kongre turizmin özellikle mevsimsellik sorununu en aza indirdiği ve toplu olarak oda satma imkânı sunduğu için konaklama işletmeleri için en yoğun turizm türlerinden biri haline gelmiştir. Çalışma kapsamında Antalya'daki seyahat acentelerinin otel seçim faktörleri ve Antalya'da kongre düzenleme faktörleri belirlenmeye ve aldığı hizmetlerin değerlendirmeye çalışılmıştır. Bu amaçla Antalya'da faaliyet gösteren seyahat acentelere anket uygulanarak sonuçlar yorumlanmıştır. Kongre düzenleyen acentelerin otel seçimini etkileyen en önemli üç faktör otellerin fiyatı, organizasyon sorunların çözmek için hızlı tepkileri göstermesi ve otel imajı olarak ortaya çıkmıştır. Tüm bunları ilaveden FÜTZ analizi yapılarak fırsatlar, üstünlükler, zayıflıklar ve teh-ditler incelemiştir.

Kontrollü katılaştırılmış Sn-Zn ve Al-Co ötektik alaşımlarının ötektik mesafe, mikrosertlik ve elektriksel özdirenç değerlerinin büyütme hızına bağlılığının incelenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2013 Diğer
Bu çalışmada, Sn-Zn ve Al-Co ötektik alaşımları, vakumlu eritme fırınına yerleştirilen grafit pota içerisinde Sn, Zn, Al ve Co metalleri eritilerek hazırlandı. Eriyik alaşım, alaşımların erime noktalarının yaklaşık 50 K üzerindeki bir sıcaklığa kadar ısıtılmış döküm fırınındaki ince çeperli grafit potalar içerisine döküldü ve her bir potanın tamamen dolduğundan emin olmak için numune alttan üste doğru doğrusal olarak katılaştırıldı. Numune Bridgman-tipi fırın içine yerleştirildi ve erime sıcaklığının 50-100 K üzerine kadar ısıtıldı. Daha sonra numune, fırın içerisinde termal şartlar dengeye ulaştıktan sonra sabit bir sıcaklık gradyentinde farklı büyütme hızları ile yukarı doğru doğrusal olarak katılaştırıldı. Doğrusal katılaştırılan numunelerin mikroyapı fotoğrafları optik ışık mikroskobu kullanılarak çekildi. Mikroyapı fotoğraflarından ötektik mesafeler ölçüldü. Daha sonra doğrusal katılaştırılmış numuneler için elektriksel özdirenç , mikrosertlik (HV) ve ötektik mesafelerin büyütme hızına bağlılığı lineer regresyon analizi kullanılarak belirlendi. Elde edilen sonuçlara göre, büyütme hızı değerinin artmasıyla elektriksel özdirenç ve mikrosertlik değerlerinin arttığı fakat, büyütme hızı değerinin artmasıyla ötektik mesafe değerlerinin azaldığı sonucuna ulaşıldı. Bu çalışmada elde edilen deneysel sonuçlar önceki benzer deneysel sonuçlar ile mukayese edildi. Elde edilen sonuçların önceki deneysel sonuçlar ve ötektik büyütme torisiyle iyi bir uyum içerisinde olduğu gözlendi. Anahtar Kelimeler: Ötektik alaşım; Doğrusal katılaştırma; Mikroyapı; Mikrosertlik ve Elektriksel özdirenç.

Konum tabanlı sosyal ağ uygulamalarının tüketicilerinin kafe ve lokanta tercihleri üzerinde etkisinin belirlenmesi: Trabzon ilinde bir uygulama

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Pazarlama Bilim Dalı
Son yıllarda teknolojinin gelişmesiyle birlikte konum tabanlı sosyal ağ uygulamaları, insan hayatında önemli bir rol oynar hale gelmiştir. Tüketiciler, bu uygulamaları (örneğin TripAdvisor, Foursquare ve Google Maps vb.) yeni mekânlar, yeni seyahat yeri keşfetmek vb. faaliyetler için aktif bir şekilde kullanmaktadırlar. Yeme-içme sektöründe bu mobil uygulama türü tüketicilere, mekânlar aramaya, mekânlara ilişkin değerlendirmelere ve yorumlara bakmaya imkân tanımaktadır. Bu çalışmanın amacı, tüketicilerin kafe ve lokanta tercihlerini etkileyen faktörleri belirlemektir. Bu bağlamda, araştırmanın ön çalışmasında TripAdvisor, Foursquare ve Google Maps uygulamalarında en yüksek en yüksek değerlendirme puanına ve yorum sayısına sahip olan Trabzon ilindeki kafe ve lokantalar ile ilgili tüketici yorumlarına NVivo 12.0 programı ile içerik analizi yapılmıştır. Saha çalışmasında ise, seçilen kafe ve lokantalara gelen 411 tüketiciye yüzyüze ve çevrimiçi ortamda anket uygulanarak veriler toplanmıştır. Toplanan veriler, SPSS istatistik paket programı aracılığıyla analiz edilmiştir. İstatistiksel yöntem olarak tanımlayıcı analiz, açıklayıcı faktör analizi ve çoklu doğrusal regresyon analizi kullanılmıştır. Çalışmada servis, yemek kalitesi ve temizlik, imaj, konum ve uygunluk faktörlerinin tüketicilerin kafe ve lokanta tercihleri üzerinde önemli ölçüde etkili olduğu sonucuna varılmıştır. Atmosfer, ambiyans, fiyat ve menü çeşitliliği faktörlerinin ise tüketicilerin kafe ve lokanta tercihleri üzerinde etkili olmadığı tespit edilmiştir.

Konumsal analiz ve çok kriterli karar verme tekniklerikullanarak Trabzon ili katı atık düzenli depolama yeri seçimi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2020 Diğer
Bu çalışma kapsamında coğrafi bilgi sistemlerinin konumsal analiz tekniklerinden ve çok kriterli karar verme analizlerinden biri olan analitik hiyerarşi yönteminden yararlanılarak Trabzon ili katı atıkları için uygun düzenli depolama alanları belirlenmiş, belirlenen alanlarda arazi gözlemlerine dayalı değerlendirmeler yapılmıştır. Coğrafi bilgi sistemlerinin (CBS) konumsal analiz teknikleri kullanılırken, ilk olarak katı atık düzenli depolama yeri seçimi ile ilgili literatür değerlendirilmiş, uygun alan seçiminde etkili parametreler ortaya konulmuş, belirlenen parametreler içinde Trabzon ili için uygun olanlar tespit edilmiştir. Çalışma sahası, literatüre uygun olarak ekonomik açıdan maksimum taşıma mesafesinin 30 km'den fazla olmaması gerekliliği dikkate alınarak şehir merkezine 30 km'den yakın alanları kapsayacak şekilde sınırlandırılmıştır. Buna ek olarak, yerleşim merkezlerinin, karayollarının, havaalanının, yüzey ve doğal su kaynaklarının konumu, heyelan alanları, faylı bölgeler, litolojik özellikler ve arazi kullanımı verileri kullanılarak CBS tabanlı 1/25000 ölçekli haritalar hazırlanmıştır. Haritalar hazırlanırken katmanlara ait ağırlık yüzdeleri ve katman alt gruplarına ait puanlar AHP kullanılarak hazırlanan matrikslerle belirlenmiştir. Oluşturulan katı atık düzenli depolama uygunluk haritası değerlendirildiğinde 10 farklı uygun alan belirlenmiştir. Çalışmada düzenli depolama uygunluk haritası kullanılarak belirlenen alanlar için arazi gözlemleri gerçekleştirilmesi, CBS teknikleri uygulanırken değerlendirmeye alınamayan parametreler kullanılarak AHP yöntemi tekrar kullanılması, matriks oluşturulurken yerel jeolojik faktörler, kütle hareketi ve taşkın riski, maliyet ve kamu tutumu gibi parametreler dikkate alınması önerilmektedir. Bu şekilde belirlenen uygun alanda ise detaylı jeoteknik yapılması gerekmektedir. Anahtar Kelimeler: Analitik HİYERARŞİ, CBS, Düzenli Depolama, Trabzon, Yer Seçimi

Konuşma analizi yöntemiyle farklı iki kültüre sahip olan Yunanistan ve Türkiye'de bulunan doktorların hastalarıyla etkileşimlerinin incelenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2016 Diğer
Bu çalışmanın amacı, doktor ile hasta arasındaki iletişimi Türkiye ve Yunanistan olmak üzere iki farklı kültürde incelemektir. Doktor ile hasta arasındaki etkileşim, kurumsal rollerin devreye girdiği özel bir etkileşim olması sebebiyle sıradan insanlar arasındaki günlük konuşmalardan belirgin farklılıklara sahiptir. Bu çalışmada, kurumsal etkileşim sırasında gerçekleşen doktorların ifade şekilleri incelenecektir. Ayrıca, kendilerini uzman olarak tanımlayan doktorların sözcelerinde, belli bir şekilde ifade edilen otoriter davranışın etkileşim üzerindeki etkileri ele alınacaktır. Bu çalışma sadece doktorların otoriter davranışlarının ifade edilme şekillerini incelemekle kalmayıp, bu davranışın ifade edilmesi sırasında ortaya çıkabilecek ve kültürden kültüre değişebilecek olası farklılıkları değerlendirmeyi amaçlamıştır. Bu amaçla, muayene sırasında gerçekleşen gerçek iletişim durumlarına ait doktor-hasta etkileşimlerinin ses kayıtları hem Türkiye'den hem de Yunanistan'dan toplanmıştır. Bu verilerin analizi için Konuşma Analizi yöntemi kullanılmıştır. Sonuçlar Konuşma Analizi'nin sıra alış ve eylem dizileri kavramları ve kültürel farklılıklar bağlamında tartışılmıştır. Anahtar kelimeler: Doktor-hasta etkileşimi, roller, otoritenin dilde kuruluşu, Konuşma Analizi (KA).

Konuşmacı ve konuşma tabanlı kaskad biyometrik kontrol sistemi tasarımı

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Elektronik Bilim Dalı
Bu tezde biyometrik tanımlama sistemlerinden konuşmacı tanıma ve ardından konuşma tanıma ile kontrol edilebilen bir system için gerekli yazılım önerilmiştir. Çalışmanın ilk aşamasında metin bağımsız konuşmacı tanıma işlemi gerçekleştirilmiş, daha sonrasında ise belirlenen kullanıcıya ait şifre kelimenin tanınması ile birleştirilerek hibrid bir ses tanıma işlemi ortaya konmuştur. Böylece konuşmacı ve konuşma tanıma yöntemlerini birlikte kullanan bir ses biyometrik sistemi sunulmaktadır. Bu basamaklı yöntem, Yanlış Pozitif Oranını (FAR) azaltır ve biyometrik tanıma sisteminin güvenliğini artırır. Mel ölçek süzgeç dizisi enerjilerinin kepstral gösteriminin (MFCC), konuşmacı tanıma için istenen öznitelik katkısını sağladığı bilindiğinden, çalışmanın ilk aşamasında bu yöntem kullanılmıştır; ancak MFCC'nin gürültüye eğilimli davranışı yüzünden hızlı bir gürültü bastırma yaklaşımı, yani gürültü kapısı, bu noktada kullanılmaktadır. Sinyalin gürültü oranının (SNR) konuşmanın bölümlenmemiş kısımlarında daha yüksek olması nedeniyle, konuşma sinyalinin bu kısımları kısa zaman enerjisi kullanılarak tespit edilir ve kesilir. Bir karenin kısa süreli enerjisi önceden tanımlanmış bir eşikten düşükse, gürültü olarak kabul edilir ve bu bölüm kaldırılır. Elde edilen MFCC değerleri biyometrik şablon olarak kullanılır. Hedef sisteme yeni giriş geldiğinde kullanılan yöntem ise şablon olarak kaydedilen MFCC'ler ile test verisinin MFCC değerleri arasındaki Euclidian mesafe metriğinin hesaplanması ve belirli bir eşik değerinden büyük olup olmamasına dayanmaktadır. Ses tanıma aşaması ise otokorelasyon ve gelişmiş sinyal işlemeden elde edilen minimum saha frekansına göre yapılır. Tez çalışmasında, kaskad ses tanıma yöntemi için MATLAB tabanlı bir yazılım sunulmuştur. Böylece ses tanıma özelliğini doğruluk, güvenlik ve penetrasyon zorluğu açısından daha iyi tanımladığı gösterilmiştir. Çalışmada elde edilen verilere göre, tanımlama sisteminin verimliliği yaklaşık % 91,2 olarak elde edilmiştir. Anahtar Kelimeler: konuşmacı tanıma, mel frekansı cepstral katsayıları, pitch periyot

Konvolusyonel sinir ağları kullanarak Türkçe metinler için cümle sınıflandırması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Bilgisayar Mühendisliği Bilim Dalı
Bu çalışmada derin öğrenme ve makine öğrenmesi yöntemleri kullanılarak cümle sınıflandırma problemi ele alınmıştır. Çalışmanın amacı, Konvolüsyonel Sinir Ağları (CNN-Convolutional Neural Networks), Bölge Konvolüsyonel Sinir Ağları (RCNN Region Convolutional Neural Networks),Uzun-Kısa Süreli Hafıza (LSTM-Long Short Term Memory) , Naive Bayes Multinomial , Lojistik Regresyon , Destek Vektör Makineleri gibi farklı derin öğrenme ve makine öğrenmesi metotlarının veri kümesi üzerinde başarımlarını incelemektir. Bu yöntemler ile elde edilen modellerin eğitim parametrelerinin değişiminin başarıma olan etkisi araştırılmıştır. Her bir model için başarımı en yüksek olan parametreler tespit edilmiş ve kullanılmıştır. Bu çalışmanın amacı, cümle sınıflandırılması için geliştirilen modelin, giriş verisini, yani cümleyi uygun olan sınıf ile eşleştirilip bu sınıfın karşılığındaki cevabın üretilmesidir. Çıktı değerleri değişken olup metin, dosya, resim veya bir url çıktısı olabilir. Girdi cümlesinin karşılığında çıktı aracılığıyla işlem yönlendirmesi de yapılabilmektedir. Bu işlem sanal asistan gibi uygulamaların geliştirilmesinde ve kullanılmasında kolaylık sağlamaktadır. Gözlemlediğimiz önemli bir konu da veri kümesinde bulunan örnek sayısının model üzerindeki başarım etkisidir. Örnek sayısının artışı model başarımının artışını doğrudan etkilemektedir. Aynı zamanda derin öğrenme ve makine öğrenmesi yöntemlerinin eğitim sürelerinin arasındaki fark gözlemlenmiş ve aralarında karşılaştırma yapılmıştır. Sonuç olarak, oluşturduğumuz Türkçe veri kümesi ile en iyi başarımı Konvolüsyonel Sinir Ağları (CNN)' yöntemi ile elde etmiş bulunmaktayız.

Konvolüsyon kod ile OFDM ve MIMO-OFDM sistemlerinin yazılım tanımlı radyo ile uygulaması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
Dördüncü nesil (4G) kablosuz iletişim sistemleri MIMO (Multiple Input and Multiple Output) ve OFDM (Orthogonal Frequency Division Multiplexing) olmak üzere iki ana tekniği kullanmaktadır. Bu iki teknik birleştirilerek, daha yüksek kapasite ve veri hızı sağlayan OFDM-MIMO sistemi olarak bilinen daha iyi bir sistemin oluşmasına yol açmıştır. Bu tez çalışmasında, iletişim kanalları üzerinden gönderilen veri akışında oluşabilecek hatayı düzeltmek için kanal kontrol kodlarından konvolüsyon kodu kullanan, OFDM ve OFDM-MIMO sistemlerinin BER (Bit Error Rate) performans analizi yapılmıştır. Analiz yaparken AWGN (Toplamsal Beyaz Gauss Gürültülü), Rician ve Rayleigh kanallar kullanılmıştır. Matlab yazılımıyla gerçekleştirilen benzetim sonuçlarında OFDM-MIMO sistemin OFDM sistemine kıyasla daha iyi performans elde edildiği gözlemlenmiştir. Ayrıca, bu çalışma deneysel olarak, iki yazılımsal radyo, USRP B210 (Universal Software Radio Peripheral), kullanılarak gerçeklenmiştir. Deneysel çalışmada SISO tekniği ile MIMO tekniği ayrı ayrı kullanılmıştır. Her iki yöntemde gönderilen mesajlar hatasız olarak alınmıştır.

Konya-Akşehir ilçesindeki kiraz bahçelerinin sulanmasında kullanılan damla sulama yönteminin değerlendirilmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2018 Diğer
Bu araştırma, Konya ili Akşehir ilçesinde yaygın olarak yetiştiriciliği yapılan kiraz bahçelerinin sulanmasında kullanılan damla sulama yöntemlerinin projeleme kriterlerinin ve sulama programlarının uygunluğunun belirlenmesi için yürütülmüştür. Bu amaçla seçilen 15 kiraz bahçesindeki damla sulama yöntemleri projeleme kriterleri açısından incelenmiş ve debi ölçümleri yapılmıştır. Çalışma yapılan anketlerle de desteklenmiştir. Araştırma sonucunda, kiraz üreticilerinin modern sulama yöntemlerine önemli ölçüde ilgi gösterdikleri ancak bu yöntemlerin hakkında detaylı bilgiye sahip olmadıkları belirlenmiştir. Gerek yapılan arazi ölçümleri gerekse de yapılan anketler değerlendirilerek kiraz bahçelerinin sulanmasında karşılaşılan yanlış uygulamalar ortaya koyularak gerekli öneriler yapılmıştır.

Konya-Ilgın Çavuşçu linyit sahasının bilgisayar destekli tasarımı ve planlaması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2012 Maden İşletme Bilim Dalı
Projelendirme aşamasında günümüzde gelişmekte olan paket programların üç boyutlu modellemedeki başarısı, yatırımların daha doğru yapılması, uygun üretim yöntemlerinin uygulanması aşamasında risklerin minimize edilmesi daha kolay hale gelmiştir. Bu çalışmada Konya-Ilgın linyit ocağının Micromine 11.0 programı ile modellemesi, rezerv hesaplamaları , açık işletme dizaynı yapılarak uygun işletme ve üretim yöntemine karar verme aşamaları sunulmaya çalışmıştır.Konya-Ilgın Çavuşçu kömür havzası Ilgın ilçesinin 23 km kuzeyinde Çavuşçu, Yorazlar, Misafirli ve Haremi köyler arasında kalan düzlük alanın altında yer almaktadır. Sahanın modellemesi için daha önce MTA ve John T. Boy Company (American Coal Company) tarafından yapılmış olan sondaj verilerini programa yükleyerek sondajların üç boyutlu görüntüsü elde edilmiştir. Sonra sondajlardan kesit alınarak kömürün katı modeli tasarlanmıştır. Rezerv hesaplamalarında kesit yöntemi ve Grid-tavan-taban izohips yönteminde gridding metodu ile iki metod kullanılarak rezerv hesabı yapılmıştır ve sonuçta iki metod arasındaki fark değeri karşılaştırılmış ve ortalama rezerv bulunmuştur. Konya-Ilgın kömür sahasında kömürün yüzeye yakın olduğu varsayımı ile yola çıkarak ve şev yüksekliği, basamak genişliği ve yolu eğimi göz önüne alınarak açık işletme dizaynı tasarlanmıştır. Açık işletme madenciliğinde uygulanan çeşitli yöntemler bilinmektedir. Bu Tez çalışmada sahaya ekonomik olarak uygun kömür için ekskavatör-mobil kırıcı-bantlı konveyör yöntemi, dekapaj için ise yolu yarısını ekskavatör-kamyon yöntemi ve döküm sahasına kadar kalan mesafeyi mobil kırıcı-bantlı konveyör yöntemi seçilmiş ve hesaplanmıştır. Açık ocak maliyet bakımından da incelenmiş bulunmaktadır. Son bölümde açık ocağın maliyeti hesaplanmıştır.

Koroner arter bypass greft materyallerinde vasküler tonusun kontrolünde tromboksan reseptörünün etkisinin incelenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2020 Farmakoloji Bilim Dalı
Koroner arter bypass operasyonu sonrasında kullanılan antitrombositik ilaç olan aspirin, tromboksan (TxA2) sentezini inhibe ederek safen ven (SV) ve internal mammariyal arter (IMA) gibi bypass greft materyallerin açık kalma oranını arttırmaktadır. Ancak, bypass operasyonu sonrasında hastaların bir kısmında aspirin direnci görülmektedir. Bu nedenle, bypass operasyonunu sonrası TxA2'nin etkisini spesifik olarak inhibe eden yeni tedavi yaklaşımlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Çalışmamızda SV ve IMA'da vasküler tonusun kontrolünde TxA2 yolağının etkisinin incelenmesi hedeflenmiştir. Bu amaçla izole organ banyosu kullanılarak, TP reseptör antagonisti (BAY u3405), aspirin ve TxA2 sentaz inhibitörünün (furegrelat); çeşitli spazmojenlere [prostaglandin (PG)E2, , PGF2?, U46619, fenilefrin ve araşidonik asid (AA)] karşı gelişen vasküler reaktivite üzerine etkisi incelenmiştir. Ayrıca, furegrelat varlığında diğer prostanoidlerin yönüne bir kayma gerçekleşip gerçekleşmediğini değerlendirmek için greft materyalleri furegrelat ile birlikte PGI2 reseptör antagonisti (CAY10441) veya PGE2 (EP4) reseptör antagonisti (GW627368X) inkübe edilerek PGE2 kümülatif olarak artan dozlarda uygulanmıştır. Bulgularımızda, BAY u3405'in her iki greft materyalinde de PGE2, PGF2?, U46619 ve AA'nın oluşturduğu kasılma yanıtlarını önemli ölçüde inhibe ettiği gösterilmiştir. Aspirin; IMA preparatlarında fenilefrinin oluşturduğu kasılma yanıtlarını anlamlı ölçüde arttırmakta, SV preparatlarında ise AA'nın oluşturduğu kasılma yanıtını anlamlı ölçüde azaltmaktadır. Furegrelat, her iki greft materyalinde; PGE2 ve AA'nın oluşturduğu kasılma yanıtlarını anlamlı ölçüde azaltmıştır. Furegrelata ek olarak, CAY10441 ve/veya GW627368X varlığında, furegrelatın sebep olduğu vasküler tonustaki azalma ortadan kalkmıştır. Sonuçlarımız, bypass operasyonu sonrasında aspirine alternatif olarak BAY u3405 veya furegrelat kullanıldığı takdirde bypass operasyonu sonrasında meydana gelen spazmın önlenmesine katkı sağlayacağını önermektedir.

Koroner arter hastalarında plazma inkretin hormon düzeyleri ile metabolik sendrom kriterleri arasındaki ilişki

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2021 Diğer
Amaç: Metabolik sendrom (MetS), yüksek açlık plazma glikozu, abdominal obezite, yüksek kan basıncı, serumda yüksek trigliserid ve düşük yüksek-yoğunluklu lipoprotein (HDL) seviyelerini içeren bir metabolik bozukluklar kümesidir. Kardiyovasküler hastalık ve erken ölüm riskini artırır. İnkretin hormonlar, özellikle Glukagon benzeri peptid-1 (GLP-1), gıda alımına yanıt olarak bağırsaktan salgılanır ve insülin salgılanmasını artırır. Ayrıca, gıda alımı, kan basıncı ve lipid metabolizması üzerinde çok faktörlü etkilere sahiptir. Bu çalışmanın amacı, serum GLP-1 hormonu ile MetS kriterleri arasındaki ilişkiyi araştırmaktır. Gereç ve yöntem: Bu çalışmaya koroner anjiyografi yapılan yirmi yedi hasta dahil edildi. Vücut kitle indeksi (VKİ) gibi antropometrik ölçümler ve diğer gerekli veriler anketler ile toplanıldı. Serum örneklerindeki glikoz, insülin, kolesterol, trigliserid, HDL ve düşük-yoğunluklu lipoprotein (LDL) düzeyleri otoanalizör kullanılarak ölçüldü. Plazma GLP-1 konsantrasyonunun ölçümü ELISA metodu ile yapıldı. İstatistiksel analiz SPSS programı kullanılarak gerçekleştirildi. Bulgular: VKİ'i < 30 kg/m² olanlara göre, VKİ'i ? 30 kg/m² olan hastalarda, insülin direnç indeksi (HOMA-IR) daha yüksek (p=0,149) ve HDL düzeyi daha düşük (p= 0,292) idi. Plazma GLP-1 seviyesi, serum glikoz konsantrasyonu ile pozitif (r= 0.344; p= 0.079), HDL seviyesi ile negatif korelasyon gösterdi (r= -0.128; p= 0.525). KAH olan bireyler, KAH olmayanlara göre daha düşük plazma GLP-1 düzeyine sahipti (p= 0.334). Sonuç: Bu gözlemler, GLP-1'in MetS'un gelişmesinde önemli bir rol oynadığını kanıtlamaktadır. Elde edilen sonuçlar, MetS tedavisi için inkretin temelli tedavilere yeni bakışlar sağlayacaktır.

Koruma alanı yakınındaki hızlı kentleşmenin peyzaj ekolojisi yaklaşımı ile irdelenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2011 Diğer
Günümüzde, hızla büyüyen kentsel alanlar doğal alanların parçalanması ve ekosistem işlerliğinin azalması pahasına gelişmektedir, bu biyolojik çeşitliliğin azalmasıyla birlikte insan yaşam kalitesini de giderek düşürmektedir.Çalışma alanı olarak seçilen Güzelçamlı beldesi büyük bir kentleşmeye sahne olan, Akdeniz kıyısı ve Büyük Menderes Deltası-Dilek Yarımadası Milli Park'ın kenarında yer alan turistik bir kenttir.Araştırma 1993-2006 yılları arası Güzelçamlı beldesi kentsel alanında mekansal dönüşümleri, ayrıca gelişen kentsel alanın Milli Park sınırındaki etkilerini incelemeyi hedeflemektedir, aynı analizler çalışma alanın içinde yer alan beldenin imar planını da değerlendirmektedir. Bu analizler peyzaj ekolojisi yaklaşımı ile peyzaj strüktürü metriklerini kullanarak CBS ortamında gerçekleştirilmiştir. Peyzaj metrikleri olarak çalışmanın amacı doğrultusunda, PLAND, PN, MPS ve MU indeksleri tercih edilmiştir.Veriler 1993 yılına ait siyah beyaz hava fotoğraflarından, 2006 yılına ait Quickbird uydu görüntüsünden ve 2000 onaylı uygulama imar paftasından elde edilmiştir. Veritabanı oluşturma, sınıflandırma, metrik analizleri, haritalama ve grafik işlemleri Arc GIS 9.3, Erdas Imagine 9.1, Photoshop CS4, Google Earth 6 ve Excel 2010 programları yardımıyla yapılmıştır.Araştırmanın bulguları çalışma alanın peyzaj yapısının tanımlamasına, mekansal değişim trendinin anlaşılmasına ve ekolojik işlerliğinin açıklanmasına yönelik faydalı nicel bilgiler vermektedir.Araştırmanın bulguları 1993-2006 yılları arası yapı alanlardaki hızlı artış değerli sulak alanlar ve doğal alanların pahasına gerçekleştiğini saptamaktadır, ayrıca bu dönemde tarım alanları ve boş arazileri de azalmıştır. Bu gelişmeler çalışma alanında yapısal bozukluklara neden olarak ekolojik işleyişini olumsuz yönde etkilemektedir. Yollardaki hızlı artış ve yeşil bantlardaki hızlı düşüş çalışma alanın yeşil ağ strüktürünü olumsuz etkilemiştir. Bu gelişmeler biyolojik çeşitliliği için önemli olan gen akışını sınırlamaktadır. Peyzaj ekolojisi yapısı boyutundan imar planı kararları değerlendirildiğinde gelecekte oluşacak yapısal strüktür, ekolojik işlerliğini destekleyebilecek nitelikten uzak olduğu anlaşılmaktadır.Milli Park sınırında kentsel alan-doğal alan etkileşimleri incelendiğinde 1993-2006 yılları arası, sınır etkisinin arttığını ve imar planı kararları da gelecekte daha fazla sınır etkisi oluşturacağı anlaşılmaktadır.Araştırmanın bulguları ışığında, çalışma alanın ekolojik yapısını ve işleyişini iyileştirmeye yönelik bir dizi öneriler geliştirilmiştir.

Koruma sorumluluğu ve Güneydoğu Asya'da insani güvenlik: Rohingya örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2019 Diğer
Son yıllarda yaşanan insani krizler, insan haklarının korunmasına dair uluslararası toplumun sorumluluğu ile ilgili tartışmaları gündeme getirdi. Koruma Sorumluluğu (R2P) kavramının bu sürece dahil edilmesi, mevcut tartışmalara yeni boyut kazandırdı. İnsani güvenliğin uygulama stratejilerinden biri olarak geliştirilen R2P, her egemen devletin kendi halkını önlenebilir felaketlerden koruma sorumluluğu olduğunu, fakat devletin kendi sorumluluğunu yerine getirmede açıkça başarısız olduğu durumlarda uluslararası toplumun söz konusu devletin halkını korumakla sorumlu olduğunu ifade etmektedir. Bu sorumluluk, uluslararası müdahaleyi de içermektedir. İlk bakışta kavramın ileri sürdüğü görüşler ile devlet egemenliği ve iç işlerine müdahale etmeme gibi temel uluslararası hukuk ilkeleri arasında bir gerilimin olduğu görülmektedir. Bu çalışmada, R2P'nin Güneydoğu Asya'da uygulanması Rohingya krizi örneği üzerinden incelenmiş ve bölgenin insani kriz yönetimine yaklaşımı analiz edilmiştir. Tayland dışında tamamı sömürge geçmişine sahip bölge ülkelerinin egemenlik ve iç işlerine müdahale etmeme ilkeleri konusunda oldukça hassas olması, bölgeye özel siyasi kültür ve değerlerin oluşmasına yol açmıştır. Ancak, aynı zamanda bölge ülkeleri R2P'nin kabul edilmesini desteklemiştir. Bu durumda, Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği'nin (ASEAN) bu ilkeleri, kendi siyasi gelenekleri ile nasıl uzlaştıracağı sorusu gündeme gelmektedir. Çalışma, devlet egemenliği düşüncesinin, barış ve güvenlik kaygılarının bir sonucu olarak ortaya çıktığı için zaten koruma sorumluluğu anlayışını kapsadığını ve R2P'nin devlet egemenliği düşüncesi ile uyumlu olduğunu ileri sürmektedir. Fakat eski sömürge ülkeleri için egemenlik, siyasi bağımsızlık anlamını taşımaktadır. Günümüzde insani krizler genellikle bu ülkelerde meydana gelmektedir. Güneydoğu Asya örneğinin analizi, bölgenin mevcut siyasi koşulları nedeniyle R2P'nin III. sütunu çerçevesinde önerilen zorlayıcı önlemlerden kaçınılması gerektiğini göstermiştir. Ancak bölgedeki bazı gelişmeler, R2P'nin devletlerin kendi sorumluluklarını yerine getirebilmesi amacıyla gerekli kapasitenin oluşturulması için uluslararası toplumun yardımını öneren II. sütunu kapsamında uygulanabileceğini göstermiştir. Anahtar Kelimeler: İnsani güvenlik, R2P, egemenlik, uluslararası toplum, Güneydoğu Asya, Rohingya krizi.

Kosova sağlık sistemi SWOT analizi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2017 Diğer
Bu çalışmanın amacı, Kosova Sağlık Sistemi'nin SWOT analizinin yapılmasıyla sistemin güçlü, zayıf yönleri ile karşılaşmış olduğu fırsat ve tehditleri tespit edebilmek, değerlendirmek ve daha etkin ve başarılı bir sistem için nelerin yapılması gerektiği konusunda bir fikir verebilmektir. Çalışmada Kosova Sağlık Sistemi'nin SWOT analizi, 20 paydaşın katılımı ile ve nominal grup tekniği kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Yapılan SWOT analizi sonucunda, Kosova Sağlık Sistemi'nin zayıflıklara (örn; sağlık sigortasının tüm nüfusu kapsamaması, sağlık istatistiklerinin yetersizliği, GSMH'den sağlık sektörüne ayrılan payın yetersizliği vs.), tehditlere (örn; siyasi ve ekonomik istikrarsızlık, kamuoyunun sağlık kurumlarına yeterince güvenmemesi, küresel mali kriz vs.), üstünlüklere (birinci basamak sağlık hizmetlerinin yeterli olması, sağlık çalışanlarının eğitim düzeyinin yüksek olması, sağlık hizmetinin bütün şehirlerde sağlanıyor olması ve özellikle kırsal kesimlerde yaşayanların bu hizmetlerden faydalanıyor olması) ve fırsatlara (uluslararası kurumlarla işbirliği içinde çalışılması, genç ve eğitimli nüfus yapısına sahip olması, sağlık turizminin gelişimi vs.) sahip olduğu saptanmıştır. Bu unsurlar ZF (zayıflıklar-fırsatlar) ve ÜT (üstünlükler-tehditler) stratejileri uygulayabileceğini ortaya koymaktadır. Sonuç olarak Kosova Sağlık Sistemi'ne, zayıflıklarını fırsatları kullanarak ortadan kaldıracak ve mevcut üstün yönlerini kullanarak tehditleri bertaraf etmesini sağlayacak stratejiler uygulaması önerilmektedir. Çalışmanın hem yöntem hem de elde edilen sonuçlar açısından Kosova Sağlık Sistemi yanında kurumlarında ya da çalıştıkları birimlerde SWOT analizi uygulamak isteyen sağlık kurumları yöneticilerine yararlı olacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: SWOT Analizi, Nominal Grup Tekniği, Paydaş, Sağlık Sektörü, Kosova

Kosova Savaşı gazilerinin depresyon, anksiyete ve stres düzeylerinin belirlenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2016 Eğitimde Psikolojik Hizmetler Bilim Dalı
Bu çalışmanın amacı, Kosova'da yaşayan gazilerin depresyon, anksiyete, düzeylerinin: cinsiyet, medeni durum, yardım alıp almama, kalıcı sakatlık, yakın kaybı, mesleki durum, sosyo-ekonomik durum ve eğitime göre farklılaşıp farklılaşmadığı belirlemektir. Araştırmanın örneklemini, 2014-2015 yıllar arasında Kosova'nın farklı bölgelerinde ikamet etmekte olan gaziler arasından tesadüfi örnekleme yoluyla seçilen gaziler oluşturmaktadır. Araştırma örneklemi 468'i erkek ve 87 kadın olmak üzere toplam 555 gaziden oluşmaktadır. Araştırmada ilişkisel tarama modelleri içinde yer alan ilişkinin varlığı ve derecesini belirlemek amacıyla korelasyon,t-testi, tek-yönlüvaryans analizi (ANOVA) ve tukey testi kullanılmıştır. Araştırmanın değişkenlerine ilişkin bilgi toplamak amacıyla, araştırmacı tarafından, ''Depresyon, Anksiyete ve Stres (DAS) Ölçeği'' Arnavutça formu geliştirilmiştir. Ölçme araçlarından elde edilen veriler gazilerin cinsiyet, medeni durum, yardım alıp almama, kalıcı sakatlık, yakın kaybı, mesleki durum, sosyo-ekonomik durum ve eğitime göre ayrı ayrı değerlendirerek, yorumlanmıştır. Veriler ''SPSS (Standart Program for Social Sciences) for Windows 20.0 paket programı aracılığıyla işlenmiş ve analizi yapılmıştır. Araştırma sonucunda; Kosova gazilerinin, cinsiyet, medeni durum, yardım alıp almama durumlarına göre depresyon, anksiyete ve stres düzeyleri arasında anlamlı bir farkın olmadığı tespit edilmiştir. Gazilerin; kalıcı sakatlık, yakın kaybı, mesleki durum, sosyo-ekonomik ve eğitim durumu açısından depresyon, anksiyete ve stres düzeyleri arasında anlamlı farklılıklar olduğu bulunmuştur.Kalıcı sakatlık değişkeni açısından depresyon, anksiyete ve stres puan ortalamaları arasında anlamlı düzeyde yüksek olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca elde edilen bulgulara göre evli ve boşanmış gazilerin depresyon, anksiyete ve stres arasında negatif yönde anlamlı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Elde edilen bulgular ışığında araştırmada elde edilen sonuçlar tartışılmış ve gelecek araştırmalar için önerilerde bulunmuştur. Anahtar Sözcükler: Kosova, Depresyon, Anksiyete, Stres, Gazi.