Thesis Search




SEARCH RESULTS

Kredi kartı talebini etkileyen sosyo-ekonomik faktörler: Harcamalara etkisinin uygulamalı analizi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2013 Diğer
Bu çalışmada, bankacılık sektörünün en aktif ve stratejik finansal enstrümanlarından biri olan kredi kartları incelenmiştir. Çalışmanın amacı, kredi kartlarının dünyadaki ve Türkiye'deki tarihsel gelişimi ile birlikte, tüketicilerin kredi kartını talep etmede etkili olan sosyo-ekonomik faktörlerin belirlenmesi ve uygulamalı olarak analiz edilmesidir. İstanbul ilinde farklı sosyo-ekonomik yapıya sahip ilçelerde yaşayan bireylerin dahil edildiği bu çalışmada, aynı zamanda kredi kartı kullanımının harcamalara olan etkisinin analizi de amaçlanmıştır. Bu amaçla, bireylerle yapılan anketlerden elde edilen veriler, istatistiksel yöntemler kullanılarak analiz edilmiştir. Çalışma sonucunda gelir seviyesi ile kredi kartı kullanımı arasında pozitif yönlü bir ilişki olduğu görülmüştür. Gelir seviyesi yükseldikçe kredi kartı kullanım alanları genişlemekte ve bireylerin kredi kartı kullanımı da artmaktadır. Bireylerin eğitim düzeyleri ve ait oldukları meslek grubu ile kredi kartı talebi arasında da pozitif yönlü bir ilişki olduğu ortaya çıkmıştır. Bireylerin almış oldukları eğitim, onları daha bilinçli tüketici haline getirmekte, kredi kartı talebi de buna bağlı olarak artmaktadır. Ayrıca yapılan çalışmada; kredi kartı kullanmaya başlayan bireylerin harcamalarında %55 artış yaşadığı gözlemlenmiştir.

Kriptoanaliz problemlerinin çözümünde evrim stratejisi uygulaması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Diğer
Bu çalışmada, Kriptografi ve Kriptanaliz üzerinde duruldu ve çeşitli algoritmalar uygulandı. Optimizasyon, geometri ve diferansiyel hesabın iyileştirilmesini uygulayan en yaşlı matematiksel tiplerden biridir, fakat şimdi problemleri çözmek için bilimsel ve mühendislik tarafından uygulanan en iyi algoritmalardan biridir. Günümüzde, optimum özümü bulmak için optimizasyon problemi uygun şekilde tanımlanmalıdır, daha sonra optimum özüm ilgili Matematiksel yaklaşım kullanılarak bulunabilir. Stokastik algoritmalar için, Sezgisel ve Meta-heuristik olmak üzere iki tanıtıcı optimizasyon tekniği türü vardır. En yaygın kullanılan Meta-heuristics, Sürü zekası (swarm intelligence) ve evrimsel algoritmalar'dır (evolutionary algorithms). Bu araştırma, üç farklı algoritma uyguladı: Evrim Stratejisi, uygunluk Fonksiyonu ve Sütun Transferi Şifreleri. Aynı şekilde, araştırmanın temel amacı, Evrim Stratejisini uygulayarak Sütun Transferi Şifrelemelerini deşifre etmektir. Ayrıca, çalışma, Kriptografi (Sütun Transferi Şifreleri) ve Kriptanaliz (uygunluk fonksiyonu ile Evrim stratejisi) içeren bir uygulama uyguladı; uygulama şifreleme (Kriptografi) düz metni ve son olarak şifre metnini deşifre ederek (Kriptanaliz) kullandı. Sütunlu Taşıma Şifreleri, düz metinleri 13 anahtar uzunluğuyla şifrelemektedir. Evrim Stratejisi Algoritması anahtarı ve düz metni bulmaya ve en sonunda şifre metnini hızlı bir şekilde deşifre etmeye çalışır; böylece ES, şifreli metnin bigramlarını (iki harfli) ve trigramları (üç harfli) toplamak için geliştirilmiş fitness fonksiyonunu kullanır. Bulgulara göre, çalışma, tüm şifre metinlerini, projede açıklandığı üzere, daha önce uygulanan diğer algoritmalara kıyasla daha etkili ve daha kısa bir sürede deşifre etti.

Kriz döneminde habercilik: Covid-19 salgını sürecinde Fas ve Fransız medyasında yayınlanan haberlerin karşılaştırmalı analizi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2022 Radyo Televizyon Bilim Dalı
Çin'de 31 Aralık 2019 tarihinde, dünyayı çok etkileyen bir salgın ortaya çıkmıştır. İlk olarak Wuhan kentinde çıkan Covid-19 olarak adlandırılan öldürücü virüs, dünyayı alarma geçirdi. Başta Avrupa, Amerika ve Arap ülkeleri olmak üzere, yeni tip Coronavirus ( Covid-19) dünya çapında bir kabus haline geldi. Ülkelerin ekonomisi, sosyal hayatı ve altyapısı fark etmeksizin, tüm dünyayı etkiledi. Bu sırada medya, halkın ana bilgi kaynağı oldu. Her ülke, yapılan habercilik yoluyla, geniş kitlelere ulaşmaya ve halkı bilgilendirmeye çalıştı. Farklı platformlarda habercilik yapan gazeteciler, hassas bilgileri aktarırken kritik bir rol oynamaktadır. Coronavirus salgının ilk ortaya çıktığı andan itibaren, salgının sebebinden, tedavi bulmak için süren çalışmalara kadar binlerce haber yapıldı. Bu bağlamda, söz konusu çalışmada da Corona dönemindeki habercilik ve özellikle yayınlanan metin ve görüntüler üzerinde durulacaktır. Coronavirus salgınının ortaya çıkmasıyla dünya çapında virüse ilişkin haberler çok izlendi. Herkes büyük bir dikkatle, dünyada yaşanan krizi evinden takip etti. Kitleler radyo, televizyon, gazete veya internet gibi farklı kaynaklardan doğru bilgi edinmek için çabaladı. Tüm bunlar doğrultusunda, çalışmada, Coronavirus krizinde habercilik alanında yaşanan gerginlik bağlamında yayınlanan haberler karşılaştırılacaktır. Bu perspektifle de Fas ve Fransa ülkeleri örneklem olarak seçildi. Bununla birlikte, şunu da göz ardı etmemek gerekir ki söz konusu kriz döneminde, herhangi bir bilgi yanlış anlaşılırsa halkın davranışları etkilenebilmekte ve bu da salgın sürecini olumsuz etkileyebilmektedir. Bunun önemini bilen farklı ülkelerdeki medya kuruluşları da salgının durumuna göre yayınlar yapmaya çalıştı. Bu bağlamda da Corona döneminde yayınlanan haberlerin incelenmesi kriz dönemlerindeki haberciliğin rolünü anlamak adına önemlidir. Anahtar Kelimeler: Coronavirus - Covid-19- Fas - Fransa- habercilik - karantina - önlemler - panik - kriz haberler

Krom zenginleştirme tesis atıklarından krom konsantresi elde edilebilirliğinin araştırılması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2022 Enerji Kaynakları ve Yönetimi Bilim Dalı
Bu çalışmanın amacı, Kromit zenginleştirme tesisi atıklarından satılabilir nitelikte Kromit konsantresi elde etme imkanının araştırılmasıdır. Kromit zenginleştirme işlemleri ticari olarak gravite yöntemleriyle yapılmaktadır. Ancak ince taneli cevherlerin zenginleştirilmesinde gravite yöntemleri etkin değildir. İnce taneler çoğunlukla tesis atıklarıyla birlikte atık sahalarında depolanmaktadır. Bu çalışmada atık barajında depolanan atıktan kromit konsantresi elde edilmesi için flotasyon yönteminin etkinliği incelenmiştir. Atık barajından alınan numuneler tane serbestleşmesi (MLA) analizine tabi tutularak tane serbestleşme derecesi tespit edilmiştir. Etkin flotasyon koşullarının belirlenmesi için farklı toplayıcılar ve bastırıcılarla bazik ve asidik ortamlarda yapılan ön deneylerin sonuçları karşılaştırılarak sistematik flotasyon koşulları ve ayırmada etkin olan parametrelerin seviyeleri saptanmıştır. Ön deneyler sırasında şlamın seçimlilik üzerine olumsuz etkileri olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle numunedeki mevcut ince tane kısmının uzaklaştırılması için şlam atma işlemi uygulanmıştır. Yine ön denememelerde seyreltik sülfürik asit liç işleminin konsantrenin tenör ve verim üzerine olumlu etkileri olduğu gözlenmiştir. Bu nedenle flotasyon yapılmadan önce numune sülfürik asit liçine tabi tutulmuştur. Flotasyon deneyleri pH 10,5'te 1000 g/t, 1:1 oranı ile SM 15 + SM 35 toplayıcı karışımı ve dağıtıcı olarak 800 g/t Na2SiO3 kullanılarak yapılmıştır. Deneysel çalışmaların planlanması, sonuçların değerlendirilmesi ve model denklemlerinin oluşturulmasında istatistiksel tasarım yöntemlerinden birisi olan Merkezi Bileşik Tasarım (Central Composite Design, CCD) uygulanmıştır. Varyans analizleri ve model denklemlerinin oluşturulmasında Design Expert 11 versiyonundan yararlanılmıştır. En uygun deney koşullarda; %43,30 Cr2O3 tenör ve %88,62 verimle atıktan satılabilir nitelikte bir kromit konsantresi kazanılmıştır.

Kronik bel ağrılı hastalarda ağrı, klinik ve fonksiyonal durumun yaşam kalitesi üzerine etkisi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2014 Diğer
Giriş ve Amaç: Kronik bel ağrısı olan hastaların sağlıkla ilişkili yaşam kalitelerini araştırmak ve hastaların klinik ve aktivite düzeylerinin yaşam kalitesi üzerine etkisini incelemek için bu çalışma planlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmamız, DEÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim kronik bel ağrısı tanısı almış 400 kişi üzerinde yapıldı. Çalışmamıza yaşları (18-62) (Ort.±SS 27,25±10,68) arasında değişen 200'u kadın, 200'u erkek toplam (400) olgu dahil edildi. Çalışmamızda kişilere ait demografik bilgiler, meslek durumu, eğitim durumu, vücut kitle İndeksi (VKİ), ağrı hasta değerlendirme formuna kaydedildi. Vizüel analog skalası (VAS), fonksiyonel durumu ve yaşam kalitesi Nottingham sağlık profili anketi (NSP) ve fonksiyonel bağımsızlık ölçeği anketi (FBÖ) değerlendirmede kullanıldı. Bulgular: Hasta ve kontrol grubu olgular demografik özelliklerine göre incelendiğinde; olguların cinsiyet oranları ve VKİ değerleri açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p>0.05). Olguların yaşları, meslekleri ve eğitim durumları açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu (p<0.05). Hasta grubu olguların VAS, NSP toplam ve NSP alt başlık puanları kontrol grubu olguların yaşlarından ve VAS ağrı puanlarından istatistiksel olarak anlamlı yüksek bulundu (p<0.05). Hasta grubu olguların total FBÖ puanları kontrol grubu olguların total FBÖ puanlarından istatistiksel olarak anlamlı yüksek bulundu (p<0.05). Olguların VAS değerleri ile; NSP parametreleri arasında pozitif yönde, total FBÖ skoru değerleri arasında negatif yönde ve istatistiksel olarak anlamlı korelasyon bulundu (p<0.05). Total FBÖ skoru değerleri ile diğer tüm değişkenler arasında negatif yönde ve istatistiksel olarak anlamlı korelasyon bulundu (p<0.05). Hasta ve kontrol grubu olgularında VAS ve total FBÖ puanlarının NSP puanlarına istatistiksel olarak anlamlı etkili olduğu bulundu (p<0.05). Sonuç: Kronik bel ağrılı hastalarda ağrı şiddetinin artışıyla fonksionel durumda ve yaşam kalitesinde azalma olduğu sonucuna varıldı. Anahtar Kelimleri: Kronik bel ağrısı, Fonksiyonel Değerlendirme, Yaşam Kalitesi

Kronik boyun ağrısı olan bireylerde ve sağlıklı katılımcılarda skapular pozisyon, omuz eklem pozisyon hissi ve üst ekstremite kuvvetinin karşılaştırılması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bilim Dalı
Çalışmamız kronik boyun ağrısı (KBA) olan bireylerde ve sağlıklı katılımcılarda skapular pozisyon, omuz eklem pozisyon hissi ve üst ekstremite kuvvetinin değerlendirilmesi ve iki grup arasındaki farkın incelenmesi amacıyla planlandı. Ankara'da özel bir Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezine kronik boyun ağrısı problemi sebebiyle başvuran bireyler ile herhangi bir sağlık problem olmayan katılımcılar çalışmaya dâhil edildi. Benzer fiziksel özelliklere sahip sağlıklı katılımcılar (20-50 yaş arası) ve en az 6 aydır kronik boyun ağrısı olan ve GAS'a göre ağrı şiddeti en az 3 olan bireyler çalışmaya dâhil edildi. Frontal planda skapular pozisyonun klinik değerlendirmesi için Lateral Skapular Kayma Testi (LSKT) kullanıldı. Omuz eklem pozisyon hissi inklinometre ile ölçüldü. Üst ekstremite kuvvet değerlendirmesi için bireylerin kavrama kuvveti, dinamometre ile ölçüldü. Veriler, uygun istatistiksel yöntemler ile analiz edildi. Hasta grubunda LSKT 0° sağ-sol arasındaki ortalama farkın kontrol grubuna göre daha yüksek olduğu belirlenmiştir (p=0.009). Benzer sonuçlar 45° ve 90° ölçümleri için de elde edildi; hasta grubunda sağ ve sol arasındaki fark kontrol grubuna göre daha yüksekti (p<0.05). Dominant ve non-dominant tarafın üst ekstremite kuvvetinin kontrol grubunda daha yüksek olduğu bulundu ancak hasta grubu ile arasında bir fark olmadığı belirlendi (p>0.05). Omuz eklem pozisyon hissi değerlendirmesinde her iki omzun abduksiyon hareketinde belirlenen sapma miktarı hasta grubunda kontrol grubuna göre daha yüksekti (p<0.001). Benzer şekilde her iki taraf fleksiyon hareketindeki sapma miktarı da hasta grupta daha yüksekti (p<0.001). Çalışmamızın sonucunda boyun ağrısı olan kişilerde sağlıklı kişilere göre skapulanın pozisyonunun değiştiği ve omuz eklem pozisyon hissinde farklılıklar olduğu fakat üst ekstremite kas kuvvetinde bir değişikliğin olmadığı görülmüştür. Buna göre kronik boyun ağrısı olan bireylerin fizyoterapi sürecinde skapular düzgünlüğün sağlanması ve omuz eklem pozisyon hissinin geliştirilmesine yönelik uygulamalara da yer verilmesinin faydalı olacağını düşünmekteyiz. Anahtar Kelimeler: Kronik boyun ağrısı, omuz eklem pozisyon hissi, skapular pozisyon, üst ekstremite kuvveti

Kronik diyabetik sıçan mide dokusunda resveratrol uygulamasının oksidan duruma etkisi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2013 Diğer
Bu çalışmada streptozotosin (STZ) ile diyabet oluşturulan sıçanlarda resveratrol uygulamasının mide dokusundaki oksidan (malondialdehit (MDA), ileri düzey oksidasyon protein ürünleri (AOPP) ve antioksidan (glutatyon (GSH), süperoksit dismutaz (SOD)) paremetreler üzerindeki etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmamızda ağırlıkları 250±20 gr arasında değişen 26 adet erişkin Wistar albino erkek sıçan kullanıldı. Sıçanlar kontrol, diyabet, resveratrol ve diyabet+resveratrol grubu olmak üzere dört gruba ayrıldı. Kontrol grubu diyabet ve resveratrol grubu ile karşılaştırıldığında mide MDA, AOPP düzeyleri arasında anlamlı fark bulunmadı (p>0.05). Resveratrol grubu diyabet grubu ile karşılaştırıldığında mide MDA düzeyleri anlamlı olarak azalmış bulundu (p<0.05). Diyabet+resveratrol grubu kontrol ve resveratrol grubu ile karşılaştırıldığında mide MDA düzeyleri anlamlı olarak artmış bulunurken (p<0.05), diyabet grubuna göre mide MDA düzeyleri azalmakla birlikte bu azalış istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p>0.05). Diyabet+resveratrol grubu diyabet ve resveratrol grubu ile karşılaştırıldığında mide AOPP düzeyleri anlamlı olarak azalmış bulunurken (p<0.05), kontrol grubuna göre mide AOPP düzeyleri azalmakla birlikte bu azalış istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p>0.05). Diyabet grubu kontrol grubu ile karşılaştırıldığında mide GSH düzeyleri ve SOD aktiviteleri anlamlı olarak azalmış bulundu (p<0.05). Diyabet+resveratrol grubu kontrol grubu ile karşılaştırıldığında mide GSH düzeyleri ve SOD aktiviteleri anlamlı olarak azalmış bulundu (p<0.05). Sonuç olarak; diyabet ile mide dokusunda serbest radikaller artarken, antioksidan savunmanın azaldığı gözlemlenmiştir. Eksojen olarak resveratrolün lipit peroksidasyonu önlemede ve proteinleri oksidatif hasardan korumada kısmen başarılı olduğunu, proteinlerin redoks değişimlerinden etkilenmesini ise engelleyemediğini söyleyebiliriz. Anahtar kelimeler: Resveratrol, diyabet, oksidan durum.

Kronik inflamatuvar demiyelinizan polinöropati'de vestibülooküler sistemin video head ımpulse test ile incelenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2016 Diğer
Amaç: Polinöropatili hastalarda yapılan az sayıdaki çalışmada vestibüler etkilenme gösterilmiş ve hastalardaki dengesizlik yakınmasını arttırabileceği bildirilmiştir. Bu çalışmada, Kronik İnflamatuar Demiyelinizan Polinöropati (KİDP) hastalarında video Head Impulse Test (vHIT) yöntemi ile objektif olarak vestibulookuler refleks işlevinin incelenmesi ve elde edilen verilerin Vestibülo-oküler Refleks (VOR) yetmezliğinin nöropatili hastalarda denge, yürüme gibi fonksiyonel işlevler üzerine etkilerinin belirlenmesi hedeflenmiştir. Yöntem: Araştırmanın örneklemini 24 KİDP hastası oluşturmakta olup, kontrol yoktur. .KİDP hastalarının dengelerini değerlendirmek için Denge Üzerine Duysal Etkileşimin Klinik Testi (CTSİB), Berg Denge Ölçeği(BDÖ), Dinamik Yürüme İndeksi (DYİ),Düşme Etki Skalası (DES) kullanılmıştır. Sadece ağır derecede dengesizlik sorunu olan 6 hastada denge testleri yapılamamıştır. Vestibülooküler refleks (VOR) test etmek için vHIT sistemi (OtosuiteV, GN Otometrics, Denmark) ile üç semisirküler kanal, kısa süreli 5-10 derecelik ve 750-6000 der/sn2' lik baş impuslarıyla test edilmiştir. Klinik bulgular, ölçek puanları ve değişkenler arasındaki ilişkiye Spearman ve Kendall's korelasyon analizi ile bakılmıştır. Bulgular: Hastaların 17'si erkek (%70.8'i) , 7'si (%29.2 'si) kadındır KİDP hastaların yaş ortalaması 53.9±14.1 yıl, yaş aralığı 26-83'yıldı. Sünger Zemin –Baş Ekst-GA, Baş Sağ Rot GA ve Baş Sol Rot GA ve GK ile hastalık süresi arasında anlamlı bir ilişki saptanmışır (p<0,05).Sünger Zemin Baş Eks GA ve GK ile BDÖ, DYİ ve DES arasında da anlamlı ilişki saptanmıştır. Hastaların denge testlerinin kendi aralarındaki ilişkiye bakıldığında anlamlı bir korelasyon saptanmış, sert ve sünger zemin Baş Eks GA ve GK , Sağ ve Sol Rot GA ve GK arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişkinin olduğu tespit edilmiştir. vHİT yöntemi ile yapılan Vestibülooküler refleksin (VOR) yakalayıcı sakkad (catch up saccad) ve kazanç (gain) yanıtlarının dağılımına bakıldığında , hastaların %33.3'nün (n=8) VOR yanıtında patolojik sayılan bilateral yakalayıcı sakkadlar ve kazanç düşüklüğü , %33.3'ünde (n=8) yakalayıcı sakkadlar olamadan kazanç düşüklüğü, % 8.3'ünde (n=2) normal VOR yanıtı ve %25'inde kazanç düşüklüğü olmadan sakkadlar görülmüştür. Hastalık süresi EMG sonuçları ile karşılaştırıldığında bir tek sural sinirin duysal yanıtının anlamlı olarak farklılık gösterdiği Kruskal –Wallis testi ile gösterilmiştir (p= 0,041).Bu farkın sural sinirin duysal yanıtının amplitüd ve hızının azalması , latansının uzamasından kaynaklandığı görülmektedir. Sonuç: Bu çalışmada, vestibüler vHIT ile 3 farklı planda değerlendirilmiş ve 8 hastada vestibüler etkilenme saptanmıştır. PNP'li hastalarda vestibüler sistem değerlendirmesi rutin muayene içinde yer almamaktadır. KIDP'de vestibüler sistem etkilenmesinin varlığını göstererek hasta başı head impulse testinin PNP'li hastalarda muayenenin bir parçası olması gerekliliğini gündeme getirmek istemekteyiz.

Kronik non-malign ağrısı olan yaşlı bireylerde aromaterapi el masajının ağrı düzeyi ve yaşamsal bulgulara etkisi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2020 Geriatri Bilim Dalı
Amaç: Bu çalışmanın amacı kronik non-malign ağrısı olan yaşlı bireylerde aromaterapi el masajının ağrı düzeyi ve yaşamsal bulgulara etkisinin belirlenmesidir. Gereç ve Yöntem: Araştırmanın örneklemini; 01 Mayıs 2019 - 30 Ağustos 2019 tarihleri arasında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Algoloji Polikliniği'ne başvuran kronik non-malign ağrısı olan ve örnekleme alınma kriterlerine uyan, aromaterapi (n=22), plasebo (n=22) ve kontrol (n=22) grubu olmak üzere 66 yaşlı birey oluşturmuştur. Bu randomize kontrollü deneysel araştırmanın verileri, Birey Tanılama Formu, Görsel Analog Ölçek (Visuel Analog Scale-VAS) ve Brief Ağrı Envanteri kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Aromaterapi gurubundaki yaşlı bireylere; %2 oranında lavanta yağı ile M tekniği aromaterapi el masajı her iki ele toplam 10 dakika olmak üzere uygulanmıştır. Plasebo gurubuna ise kokusuz bebek yağı kullanılarak M tekniği el masajı her iki ele toplam 10 dakika olmak üzere uygulanmıştır. Kontrol grubundaki bireylere, herhangi bir uygulama yapılmamıştır. Hem uygulama öncesi hem de uygulama sonrası veri toplama formları doldurup VAS, kan basıncı, nabız, vücut sıcaklığı ve solunum sayısı değerlendirilmiştir. Bulgular: Çalışmada yaşlı bireylerin yaş ortalaması 73.74 ±6.257 bulunmuştur. Aromaterapi (p=0.000) ve plasebo (p=0.011) gruplarında, VAS işlem öncesi ve işlem sonrası azalma görülmüştür. Kontrol grubunun VAS değerlerinde ise işlem öncesi ve sonrası istatiksel olarak anlamlılık bulunmamaktadır (p>0.05). Hastaların yaşam bulgularında ise; her üç grubun işlem öncesi ve sonrası solunum sayısı ve diyastolik kan basıncı düzeylerinde anlamlı ilişki saptanmamıştır (p>0.05). Aromaterapi ve kontrol grubunun sistolik kan basıncı değerinde bir anlamlılık saptanmazken (p>0.05), plasebo grubunun işlem sonrası sistolik kan basıncı değerleri anlamlı olarak düşük bulunmuştur (p<0.05). Aromaterapi ve plasebo grubunun işlem sonrası kalp hızı işlem öncesine göre anlamlı olarak düşük saptanmıştır (p<0.05). Aromaterapi grubunun vücut sıcaklığında işlem sonrası istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (p<0.05). Sonuç: Çalışma sonucunda kronik non-malign ağrısı olan yaşlı bireylerde aromaterapi el masajının ağrı düzeyi ve yaşamsal bulgulara etkili olduğu görülmüştür. Bu olumlu etkiler göz önüne alındığında aromaterapi masajının bağımsız bir hemşirelik müdahalesi olarak ağrısı olan yaşlı bireylerde kullanılabileceği düşünülmektedir. Anahtar sözcükler: Ağrı; aromaterapi; masaj; yaşamsal bulgular; yaşlı.

KSE-100 endeksinin zayıf formda etkinliğinin incelenemesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Diğer
Etkin pazar hipotezi (EPH), varlıkların fiyatlarının mevcut bütün veriyi tamamen yansıttığını ifade eden finansal bir kuramdır. Etkin Pazar Hipotezi üç alt gruptan oluşmaktadır. EPH'nin zayıf formu, ticarete konu olan varlıkların (hisse senedi, tahvil veya gayrimenkul gibi) fiyatlarının halka açık tüm bilgileri yansıttığını savunur. Yarı-güçlü form, bir hisse senedinin mevcut hisse fiyatına halka açık tüm bilgilere göre hesaplanması anlamına gelen bir EPH sınıfıdır. Son olarak EPH'nin güçlü formu ise piyasa etkinliğinin en güçlü yapısıdır. Bu formda halka açık ve şirket içi de dâhil olmak üzere tüm bilgiler bir hisse senedi fiyatında yansıtılmaktadır. Bu çalışmada, Pakistan Borsası KSE 100 Endeksi'nin zayıf pazar etkinliği için kanıt bulunmaya çalışılmıştır. Bunun nedeni son beş yılda KSE 100 Endeksi'nin diğer gelişmekte olan borsalara oranla belirgin bir büyüme göstermesidir. Çalışmada, endeks getirileri, 02 Ocak 2012-30 Aralık 2016 tarihleri arasında incelenmiştir. Aylık, haftalık ve günlük fiyat endeks değerleri, aylık, haftalık ve günlük getirileri hesaplamak için kullanılmıştır. Bu çalışmada hem parametrik hem de parametrik olmayan testler kullanılmıştır. Daha fazla analiz için, seçilen verilere seri korelasyon (Jarque-Bera ve Durbin Watson testi), birim kök, run testi ve oto regresyon testlerini içeren dört farklı istatistiksel test uygulanmıştır. Çalışmanın bulguları, KSE-100 Hisse Senedi Piyasaları'nın zayıf düzeyde dahi etkin olmadığını kanıtlamaktadır. Anahtar Kelimeler: Etkin pazar hipotezi, piyasa, piyasa etkinliği.

Kuafaj tedavisinde kullanılan bazı materyallerin toksik etkilerinin ve bu etkilerin mekanizmasının hücre kültüründe araştırılması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2021 Diğer
Tüm dünyada koruyucu diş hekimliği uygulamaları giderek yaygınlaşmasına rağmen, çürük nedeniyle erken dönemde diş kayıpları oluşmaktadır. Dişlerin erken kaybı ve çiğneme fonksiyonlarındaki kayıplar nedeniyle beslenme bozukluklarına, psikolojik problemlere ve konuşma bozukluklarına yol açabilmektedir. Bu nedenlerle, oral dokuların bütünlüğünün korunması amacıyla koruyucu diş hekimliği uygulamalarına gereksinim vardır. Tedavide kullanılan kalsiyum hidroksit Mineral Trioksit Agregat (MTA), WellRoot ve TheraCal özellikle düşük toksisiteleri nedeniyle tercih edilmektedir, fakat bu materyallerin toksisite çalışmaları yetersizdir. Ayrıca siyanoakrilatların direk pulpa kuafajı için kullanımları için çalışmaların çoğunda N-Butil Siyanoakrilat kullanılmış olmakla birlikte 2-Oktil Siyanoakrilat ile ilgili çalışma sayısı çok fazla değildir. Bu nedenle bu çalışma 2-Oktil Siyanoakrilat (Dermabond) ın direk pulpa kuafajı için kullanımında oluşabilecek sitotoksik ve genotoksik etkilerinin diğer kuafaj materyalleri ile karşılaştırması açısından önemlidir. Tez çalşmamızda MTA, TheraCal, Well-Root ve Dermabond sitotoksisiteleri MTT testi ile değerlendirildikten sonra, genotoksik etkileri komet testi ile araştırılmıştır. Daha sonra bu etkilerin mekanizmalarını aydınlatmak amacıyla apoptozis, oksidatif stres ve hücre döngüsü tayinleri akış sitometrisi kullanılarak yapılmıştır. Tüm deneyler 24 saat, 1 hafta ve 2 hafta test materyallerine maruz bırakılan besi yeri (ekstrakt yönemi) ile uygulanmıştır. Pozitif kontrol olarak Ca(OH)2, Kerr Life tüm testlerde kullanılmıştır. Tezimizden elde ettiğimiz sonuçlara göre MTA, WellRoot ve Dermabond tüm testlerde kontroller ile benzer sonuçlar vermiştir (p>0.05). TheraCal'in ise 24 saat ve 1 haftalık maruziyetlerde sitotoksik, genotoksik ve apoptotik etkilerinin olabileceği, 2 haftalık maruziyette ise sitotoksik ve genotoksik etkilerinin azalarak 24 saatlik maruziyet değerlerine yakın olsa da istatistiksel olarak kontrollere göre yüskek olduğu bulunmuştur (p<0,05). Dermabond tüm testlerde diğer test materyalleri ve kontroller ile benzer sonuçlar vermiş olup, alternatif bir materyal olarak tedavide kullanılabileceği söylenebilir.

Kudüs Sancağı'nda Osmanlı idaresi (XVIII. yüzyılın ilk yarısı)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2016 Yeniçağ Tarihi Bilim Dalı
Bu tez 1699 Karlofça Antlaşması'ndan sonra Osmanlı Devleti'nin idari teşkilatında yapılan bir takım ıslahatların Şam Eyaleti ve Kudüs sancağındaki değişim ve etkilerini incelemektedir. 1700-1757 yılları arası Osmanlı Devleti'nin Kudüs Sancağı'nda Hac kafilelerinin emniyeti noktasındaki faaliyetleri, yerel güçlerin yeniden yapılanma konusunda devletle olan ilişkileri ve Gayr-i müslimlerin kutsal yerlerinin uluslararası arenada yeni bir etken olarak ortaya çıkışı ile devletin yeni koşullara uyum sağlama yeteneği çalışmada ele alınmıştır. Kudüs Sancağı'ndaki idari yetkililerin sancak dâhilinde ve haricinde mükellef oldukları görevlerin mahiyetindeki değişim, devletin mali, idari ve askeri olarak Cerde Askeri'inin ihtiyaçlarının karşılanması hususunda sancağa yüklemiş olduğu yükümlülükler ve sancağın mutasarrıflıktan mütesellimliğe dönüşünde Şam vilayetine tabi oluşu da çalışmanın temel konusudur. Ayrıca tezde yerel güçlerin değişen şartlara göre sancak idaresinde görev alma çabaları ve bu konuda giriştikleri iktidar mücadelesine de değinilmiştir. Nitekim devlet de onları belirlemiş olduğu sınırlar dâhilinde askeri ve mali gayeleri için kullanmıştır. Mevcut çalışma sancakta yaşayan Gayr-i müslimlerin uluslar arası sahada değişen durumdan kimi zaman etkilendiğini göstermektedir. Kutsal yerler konusunda birbirleriyle amansız bir mücadeleye girişen Gayr-i müslim cemaatleri, yabancı devletlerin mukaddes mekânların idaresi başta olmak üzere dini mekânların ziyaret ve bakımları noktalarında ilgisini çekse de Osmanlı Devleti, sancak idaresine müdahale edilmesini engellemiştir. Tezin ele aldığı dönemde devletin icraat sahasına koymuş olduğu idari değişiklikler köklü yapısal değişimlere işaret etmemektedir. Ancak yüzeysel değişimler yapılanmalar yeni ayanların ortaya çıkmasına da neden olmuştur.

Kudüs'te Osmanlı idaresi (1808-1874)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2021 Yakınçağ Tarihi Bilim Dalı
Kudüs, çağlar boyunca korumayı başardığı çok kültürlü, birden fazla ırk ve din içeren kimliği nedeniyle uluslararası jeopolitikte seçkin bir konuma sahiptir. Geçmişi incelemenin asıl amacı dünü ve bugünü doğru anlamaktır, 19. yüzyıl Kudüs'ün bugünkü durumunu belir-leyen en etkili dönemlerden biridir. Bu doğrultuda söz konusu dönemin incelenmesi önem arz etmektedir. İlgili zaman diliminin kapsamlı ve bütünleşik bir resmini çizmek için çeşitli birincil ve ikincil kaynaklara dayalı bilimsel bir çalışma hazırlamak tarafımızca uygun görül-müştür. Kudüs, Osmanlı egemenliğinde daha önce yaşamadığı bir istikrar dönemine tanık ol-muştur. Kent ve çevresi dini ve siyasi bakımlardan Osmanlı padişahlarının dikkatini çekmiş-tir. Genel olarak Osmanlı İmparatorluğu özel olarak Kudüs tarihinin en hassas dönemlerinden birini ele alan çalışmamızın sınırlarını şu şekilde ifade etmek mümkündür: Çalışmamız Sultan II. Mahmut'un Osmanlı tahtına geçtiği, Kudüs'te Kıyamet Kilisesi'ndeki yangın ve Yeniçeri isyanı gibi büyük olayların yaşandığı 1808 yılıyla başlamaktadır. Kudüs Livası'nın Kudüs Mutasarrıflığına dönüştürüldüğü 1874 yılında bitmektedir. Bu iki tarih arasında farklı özellik-lere sahip 3 tarihsel dönem vardır. 1808-1831 arası dönem Kudüs'te geleneksel yönetim aşaması anlamındayken, 1831-1840 arasındaki Mehmet Ali Paşa'nın egemenliği dönemi, merkezileşmeye yönelik tedbirlerle bir geçiş evresini temsil etmiştir. Onun ardından Ku-düs'ün modern temeller üzerine inşa edildiği, her alanda bir kalkınmaya tanık olunan, yöne-timi ve prosedürleri açısından bambaşka bir dönem olan Tanzimat dönemi ortaya çıkmıştır. Bu çalışma, söz konusu üç aşamada devlet idaresinin politikalarını ve topluma etkile-rini karşılaştırarak, idari, sosyal, ekonomik ve bilimsel sonuçlar üzerinden üç dönemde mey-dana gelen değişimleri ve olayları değerlendirme gayesine yönelik olarak hazırlanmıştır.

Kulaktan kulağa iletişimin (WOM) turistlerin güvenine etkisi: seyahat planlamada bilgi kaynaklarını seçme tercihi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
Kulaktan kulağa iletişim (WOM), tüketicilerin tutum ve davranışlarını şekillendirmede önemli bir rol oynamaktadır. Sosyal medya ise elektronik kulaktan kulağa iletişim (eWOM) olarak adlandırılan WOM'un türünü çevrim içi olarak ifade etmeyi mümkün kılmaktadır. Genellikle sosyal medya siteleri, kullanıcıların başkalarıyla bilgi paylaşabildiği tüketici profillerini içermektedir. Bundan dolayı sosyal medya siteleri kendi içeriklerini oluşturma ve dağıtma yetkinliğine de sahiptirler. Bununla birlikte WOM (çevrim dışı) ve eWOM (çevrim içi) kaynaklarının, turistlerin seyahat davranışları ve karar alma süreçlerinde oynadığı rol hakkında çok az bilgi bulunmaktadır. Bu araştırmanın amacı, turist tercihlerini etkileyen etkenler alanındaki bilimsel yazına katkıda bulunmaktır. Dolayısıyla çevrim içi kaynak veya çevrim dışı kaynaklarının hangisinin daha etkili ve güvenilir olup olmayacağını belirlemek ve bireylerin çevrim içi ve çevrim dışı kaynaklar hakkındaki algılarını tespit etmek çalışmanın temel odağını oluşturmaktadır. Analiz kısmında, seyahat planlamada kişilerin çevrim içi ve çevrim dışı kaynakları üzerindeki tercihlerini değerlendirmeğe yönelik analizlere yer verilmiştir. Bu çalışmada Türk vatandaşları (492) örneklem olarak alınıp nicel veri toplamak için web tabanlı bir anket uygulanmıştır. Yapılan analiz sonucunda çevrim içi seyahat önerilerinin daha sık kullanıldığı ve kişilerin çevrim içi seyahat önerilerini çevrim dışı kaynaklara tercih etme eğiliminde oldukları tespit edilmiştir. Ayrıca katılımcıların cinsiyetine ve eğitim düzeyine göre farklılıkların olduğu tespit edilip kadınların erkeklere göre çevrim içi kaynaklara daha fazla başvurduğu; lisansüstü eğitimli katılımcıların, daha düşük eğitimli katılımcılara göre çevrim içi kaynaklardan daha fazla yararlandığı belirlenmiştir. Bu araştırmanın bulguları, seyahat pazarları arasında kullanılan bilgi kaynaklarının algılanan faydasını ve ürünün seçilme olasılığını en üst seviyeye çıkarmak için çalışan deneyimli profesyoneller tarafından kullanılabilir. Anahtar Kelimeler: Kulaktan Kulağa İletişim, Seyahat Planlama, Turizm, Seyahat Bilgi Kaynakları, WOM

Kullanıcı dostu prolog modülerleştirmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Bilgisayar Mühendisliği Bilim Dalı
Bu çalışmanın amacı, Prolog programlama dili için basit ve verimli bir modülerleştirme sistemi geliştirilmektir. Prolog dilinin var olan Prolog modül oluşturma imkanları birçok avantaj sağlasa da, bazı zayıf yanları da bulunmaktadır. Bu tezde, Prolog modül sisteminin var olan avantajlarını korurken dezavantajlarını azaltan yeni bir sistem önerilmektedir. Son Prolog gerçekleştirimleri, programcının programı birden fazla parçaya bölmesine izin veren temel bir modül kavramına sahiptir, ancak bu kavramın yapısı ve kullanım özellikleri büyük çaplı projelerin geliştirilebilmesi için yeterli olmaktan uzaktır. Bu çalışma, büyük çaplı programlamaya uygun kolay kullanımlı ve esnek bir Prolog modül sistemi geliştirmektedir.

Kullanımlar ve doyumlar perspektifinden üniversite öğrencilerinin sosyal medya kullanımı: Kırgızistan - Türkiye Manas Üniversitesi ve Gazi Üniversitesi örnek olayı

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
Bu çalışma kitle iletişimin etki kuramlarından olan kullanımlar doyumların Kırgızistan- Türkiye Manas Üniversitesi ve Gazi Üniversitesi öğrencilerinin medya kullanımlarını araştırmaktadır. Kullanımlar ve doyumlar kuramı, iletişim araştırmaları içinde izleyiciyi temel olarak almaktadır. Kuram izleyicilerin medyayı kendi ihtiyaçlarını gidermek için kullandıklarını ileri sürmektedir. Bu yüzden kullanımlar ve doyumlar araştırmaları ihtiyaç kategorileri oluşturularak bunların ne kadar giderildiği üzerinde durmaktadır. İlgili tezde birbirinden çok farklı kültürlere sahip iki ülkenin üniversite öğrencileri ele alınarak, arada oluşabilecek muhtemel farklar veya aynılıklar üzerinde durulacaktır. Kullanımlar ve doyumların bölge ve kültür tabanlı bir kuram olmadığından hareketle kitle iletişim araçlarının özellikle sosyal medyanın kullanımı farklılıklardan daha çok benzerlikleri daha fazla içinde bulundurmaktadır.

Kuluçkalık bıldırcın yumurtalarına çinko-glisin enjeksiyonunun kuluçka randımanına, civciv performansına ve bazı dokularda mineral birikimine etkisi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2018 Diğer
Bu çalışma kuluçkalık bıldırcın yumurtalarına farklı seviyelerde çinko enjeksiyonunun kuluçka, performans ve serum, karaciğer ve kemik mineral kompozisyonuna etkisini belirlemek için yürütülmüştür. Çalışmada 400 adet kuluçkalık bıldırcın yumurtası; 1. grup enjeksiyon yapılmayan kontrol, 2. grup 0.2 ml seyreltici enjeksiyon yapılan kontrol, 3. grup 20 µg/yumurta çinko seviyesinde çinko glisin + 0.2 ml seyreltici enjekte yapılan ve 4. grup 40 µg/yumurta çinko seviyesinde çinko glisin + 0.2 ml seyreltici enjekte yapılan grup olacak şekilde dört muamele grubuna dağıtılmıştır. Her muamele grubunda her birinde 25 yumurta bulunan 4 tekerrür bulunmaktadır. Her muamele grubundan 60 civciv performans parametrelerini belirlemek amacıyla büyütme kafeslerine konulmuştur. Büyütme periyodunda bütün muamele gruplarına standart rasyon verilmiştir. Muamelelerin kuluçka, karkas randımanı, canlı ağırlık artışı, yem tüketimi, yemden yararlanma oranı, serum çinko, kalsiyum ve fosfor seviyeleri, bazı organ ağırlıkları, karaciğer fosfor seviyesi, kalsiyum hariç kemik mineral seviyelerine önemli bir etkisi olmamıştır. Sarı kesesi ve çıkış ağırlığı, 1. hafta ölüm oranı, serum magnezyum seviyesi, karaciğer çinko, kalsiyum ve manganez seviyeleri ve 5. hafta kemik kalsiyum seviyesi muamele gruplarından önemli derecede etkilenmiştir. Kontrol grubuyla karşılaştırıldığında 20 µg/yumurta çinko enjekte edilen grup ile sarı kesesi ve çıkış ağırlığı, karaciğer çinko ve manganez seviyesi önemli derecede artmış, ölüm oranı 1. haftada önemli derecede düşmüştür.

Kumarin içeren floresan hidrazon bileşiklerinin sentezi ve çeşitli anyonlarla etkileşimlerinin spektroskopik yöntemlerle belirlenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2021 Diğer
Anyon ve katyonların tanınması ve algılanması, çok çeşitli biyolojik, çevresel ve kimyasal süreçlerdeki önemli rolleri nedeniyle büyük ilgi görmektedir. Floresan probları yüksek hassasiyet, seçicilik, basit uygulamalar, düşük maliyet, hızlı yanıt oranı, gerçek zamanlı algılama, çözünürlük ve kolay görselleştirme gibi birçok olağanüstü özelliğe sahiptir. Kumarin bileşiğinin 7-konumunda elektron verici substitüentlerin bulunmasıyla molekül içi yük aktarımı (ICT) olamasıyla floresan özelliğinin artmasına neden olur. Bunun yanında anyonlarla veya katyonlarla etkileştiğinde ise floresan artışı ve/veya sönümlenmesi meydana gelir. Tez kapsamında, floresan özelliğe sahip yeni organik boyaların sentezlenmesi ve çeşitli floresan prob uygulamalarında kullanılabilme potansiyeli amaçlanmıştır. Bu amaçla, florofor grup olarak kumarin temelli hidrazon fonksiyonel grubuna sahip farklı benzaldehit türevleri ile kondensazyon reaksiyonu sonucunda kumarin hidrazid türevleri sentezlenmiştir. Sentezlenen bileşiklerin yapıları FT-IR, 1H NMR, 13C NMR, HR-MS gibi spektroskopik yöntemler kullanarak karakterizasyonları yapılmıştır.. Bileşiklerin farklı polariteye sahip çözücüler içinde kuantum verimleri, molar absorptivite ve Stokes kayma değerleri hesaplanmıştır. Bileşiklerin, anyon ve katyonlarla olan etkileşimleri sırasında renk ve floresan değişimlerini izleyebilmek amacıyla gün ışığındaki ve UV lambası (365 nm) altında fotoğrafı alınmıştır. Bileşiklerin etkili olan anyona karşı belirlenebilme sınırı olan LOD değeri hesaplanmıştır.

Kumarin temelli organik floroforların tasarımı, sentezi ve floresan prob olarak uygulanabilirliğinin spektroskopik yöntemlerle incelenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2018 Diğer
Bu çalışmada, mikrodalga ışıması destekli ve geleneksel sentez yöntemleri geliştirildi ve her iki yöntemin karşılaştırmalı analizi yapıldı. Her iki metot da etkili olmasına ragmen mikrodalga ışıması yöntemi kullanılarak geliştirilen metotun geleneksel metota göre çevre dostu, daha az zaman gerektiren, daha ucuz, ılıman koşullarda yapılabilmesi ve yüksek verim vb. üstünlüklerinden dolayı daha avantajlı olduğu görülmüştür. Mikrodalga ışıması yöntemi ile 3-asetilkumarin ve malonitril türevleri Knoevenagel tepkimesi ile kumarin-tiyofen türevleri ise Gewald reaksiyonu ile basamaklı ve tek kap yöntemi kullanılarak sentezlenmiştir. Bileşikler yüksek verimlerle sentezlenmiş ve sentezlenen tüm bileşiklerin yapıları 1H-NMR, 13C-NMR, HRMS, ve FTIR yöntemleriyle karekterize edilmiştir. Kumarin-tiyofen temelli bileşiklerin fotofiziksel özellikleri UV-GB ve Floresans spektroskopisi yöntemleriyle farklı polariteye sahip çeşitli çözücüler içerisinde belirlenmiştir. Ayrıca, 7-hidroksikumarin-tiyofen bileşiğinin floresan pH probu olma özelliği de araştırılmıştır. Son olarak, tüm kumarin-tiyofen temelli bileşiklerin potansiyel optik boyarmadde olarak kullanılabilirliğinin önemli bir ölçüsü olan ısısal kararlılık için bileşiklerin termal gravimetrik analizleri yapılmıştır.

Kunût ibadeti

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2017 İslam Hukuku Bilim Dalı
Kunût İbadeti isimli çalışmamızın giriş bölümünde, konunun amacı ve önemine dair hususların yanında metot ve kaynaklarına dair bilgiler yer verilmiştir. Birinci bölümde, kunût terimi başlığı altında sözlük ve ıstılâhî anlamları konusunda bilgi verilmiştir. Kunût duasının tarihçesi, hangi namazlarda okunduğu, şekli ve duası çalışıldıktan sonra hükmü konusunda kısa bilgi ile yetinilmiştir İkinci bölümde, Vitir namazında, sabah namazında, müslümanların başına gelen musibetler anında yapılacak kunût duasıyla ilgili mezheplerin görüşleri, delileriyle beraber ele alınmıştır. Bununla beraber kunûtta imama uyma, ellerin kaldırılması ve yüze sürülmesi, Cuma namazında kunût, Bayram namazında kunût, kunûtun miktarı, kunût duasında salâvat getirme ve kunûtun unutulmasının hükmü konularında mezheplerin görüşleri delilleriyle beraber çalışılmıştır. Araştırmamızın sonunda genel bir değerlendirme yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Kunût, Vitir, Namaz, Dua, İbadet.