Thesis Search




SEARCH RESULTS

Menşe ülke ve tüketici zenosentrizminin Türk markalı ürünler satın alma niyeti üzerindeki etkisi: Kerkük üzerine bir uygulama

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Uluslararası İşletmecilik Bilim Dalı
Küresel pazarların her geçen gün geliştiği, modern ve rekabetçi dönemde, tüketicilerin ürünün ülkesine/menşeine yönelik algıları da değişmektedir. Son yıllarda, dünya çapındaki tüketiciler diğer ülkelerden farklı ürün ve hizmetlere rahatlıkla ulaşabilmektedir. Tüketicilerin ürün ve hizmetleri satın alıma kararlarında içsel ve dışsal faktörler etkili olmaktadır. Bu faktörler, sosyo-kültürel, psikolojik ve ekonomik olduğu kadar, ürün özellikleri, kalitesi zenosentrik eğilimler ya da ürünün menşe ülkesi gibi faktörlerde olabilmektedir. Menşe ülke (COO), tüketicilerin ürün satın alma ve değerlendirme sürecini etkileyebilecek önemli bir etken olarak görülmektedir. Tüketiciler menşe ülkeden etkilenerek farklı ürün gruplarında yerli ve yabancı ürünlere yönelik farklı tercihlerde bulunmaktadır. Menşe ülkenin yanı sıra tüketici zenosentrizmi de yabancı ürün değerlendirmesinde diğer bir önemli faktördür. Bu bağlamda, çalışmada Irak Kerkük tüketicilerinin satın alma davranışları üzerindeki menşe ülke ve zenosentrizm etkisi araştırılmıştır. Kerkük tüketicilerin Türk ürünlerini satın alma sürecinde demografik özellikler ile menşe ülke ve zenosentrizm arasındaki ilişkiler incelenmişitr. Çalışma da nicel araştırma yöntemi kullanılarak basit tesadüfi örneklem yöntemi ile örneklem seçilmiş, online anket tekniği ile veriler toplanmıştır. Verilerin analizi SPSS 25 (Statistical Package For Social Sciences) ile yapılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre Kerkük'lü tüketicilerin Türk ürünlerini satın alma kararında menşe ülke ve zenosentrizm etkili olmaktadır. Anahtar kelimler: Tüketici zenosentrizmi, menşe ülke, satın alma niyeti

Mergînânî'nin el-Hidâye adlı eserinin Kitâbü'l-Beyʻve ilgili bölümlerinde kavâid ve davâbıtın kullanımı

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 İslam Hukuku Bilim Dalı
İslâm hukuk düşüncesinde içtihat ve görüşler temellendirilirken başvurulan argümanlar arasında küllî kâideler ve dâbıtların hususi bir yeri vardır. Bu çalışma, Hanefî mezhebinin önde gelen kaynaklarından el-Hidâye'nin Kitâbü'l-Bey‘ ve ilgili bölümlerinde yer alan kâide ve dâbıtları tespit edip değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Telif türü itibarıyla bir şerh olmakla birlikte metin türü eserlere yakın bir hacme sahip olan el-Hidâye, birçok kâide ve dâbıt içermesi bakımından dikkat çeker. Eserin yazarı Mergînânî, benimsediği görüşleri savunmak amacıyla zikrettiği argümanlar arasında kâide ve dâbıtlara da sıklıkla yer verir. Bu tür argümanlara, mezhep içinde ittifakla kabul edilen içtihatların yanı sıra tartışmalı olan ve mezhepler arası ihtilaflara konu olan yerlerde de rastlanır. el-Hidâye'nin küllî kâideler ve dâbıtlar bakımından zengin bir içeriğe sahip olması, Hanefî hukuk düşüncesinde kavâid ilminin gelişimine ciddi katkılar sunmasını sağlamıştır. Bu çalışmada, bey' (alış-veriş) ve ilgili bölümlerde zikredilen kâideler ve dâbıtlar belli bir tasnifle sıralanmış, hangi bağlamlarda ve hangi amaçlarla dile getirildikleri tespit edilmiş ve genel hukuk düşüncesi bakımından tahlil edilmiştir.

Merging of culture: An inquiry of culture sustainability through interior architecture (a case study of National Museum of Qatar)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2022 İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bilim Dalı
20. yüzyılın başlarından itibaren, Sürdürülebilirlik terimi ile sonuçlanan yenilenebilir kaynakların yönetimi teorisi, biyolojik sistemlerin sürdürülmesi odağıyla gün ışığına çıkmıştır. Sürdürülebilir teori, sosyal, ekonomik ve çevre olmak üzere üç ayağı olan disiplinlere uygulanırken, bu çalışma kültürün sürdürülebilirlik denkleminin dışında bırakılmasından sonra nelerin geldiğini tanımlar ve kültürün sürdürülebilirliğinin iyi bir şekil oluşturmak için önemli olduğuna inanmaktadır. Sürdürülebilirliğin ve klasik sütunlarını dördüncü bir çizgi olarak içkin arasındaki ilişkiyi açıklayarak sürdürülebilirlik. Bu öğrenme nesnesi aynı zamanda, bağlamları (kültürel kimlik, miras, kültürel görsellik, etniklik, …vs) sürdürme politikasıyla tanışmış olarak ortaya çıktığı araziyi ve kaynaklandığı toprakları kapsamlı kültür sürdürülebilirliği eyleminin ana hatlarını vermektedir. Ayrıca, bu analiz kültür, sürdürülebilirlik ve topluluk ile olan ilişkiyi göstermeyi amaçlamaktadır ve bu tezin farklı edebiyatçıları üç mercek üzerinden inceleyeceği düşünülür: kültürel sürdürülebilirliğin temellerini ortaya çıkarmak için teorik, kavramsal ve politikalar. Bu çalışma aynı zamanda kültürel sürdürülebilirliğe yardımcı olabileceğini beklenir, müze işbirliğini araştırıyor üstelik akılda müzeler için uygun kültür politikası tasarlayarak sürdürülebilirlik için teorik bir model sunuyor. Vaka çalışması olarak Katar Ulusal Müzesi'nin seçilmesiyle, son bölüm müze ortamının bir sınırı içinde kültürel sürdürülebilirliği belirleyip gösterecektir. Anahtar Kelimeler: Sürdürülebilirlik, Sürdürülebilirliğin dört ayağı, Kültürel sürdürülebilirlik, Kültürel kimlik, Katar Ulusal Müzesi

Merkezi histaminerjik sistemin hipotalamo-hipofizer-gonadal aksis üzerine etkilerinin araştırılması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2017 Diğer
Bu çalışmada, erkek sıçanlarda merkezi olarak enjekte edilen histaminin erkek hipotalamik-hipofizel-gonadal aksis üzerindeki etkileri ve bu etkilere merkezi sinir sisteminde bulunan histaminin H1R, H2R ve H3/4R'lerinin aracılığının araştırılması hedeflendi. Çalışmada 77 adet erkek Sprague Dawley ırkı sıçan kullanıldı. Sevofluran anestezisi altında plazma kan örneklerinin toplanabilmesi için sıçanların sol femoral arterlerine katater yerleştirildi. Merkezi yolla ilaç mikroenjeksiyonları için ise sıçanların serebral yan ventriküllerine kılavuz kanül yerleştirildi. Plazma GnRH, LH, FSH ve testosteron seviyelerini belirlemek için ise uygun ilaç enjeksiyonlarından önce ve enjeksiyondan sonraki 20., 40. ve 60. dakikalarda femoral artere yerleştirilen kateterden toplam 500 µl'lik kan örnekleri toplandı. Histaminin erkek hipotalamik-hipofizel-gonadal aksis üzerindeki etkilerini göstermek amacıyla histamin 50 ve 100 nmol dozlarında merkezi olarak uygulandı. Serebral yan ventriküle 50 nmol dozda histamin uygulanması, istatistiksel olarak anlamlı olmayan bir seviyede olmakla birlikte GnRH, LH, FSH ve testosteron hormonlarının seviyelerinde artışlar oluşturdu. Histaminin 100 nmol'lük dozunun merkezi olarak enjekte edilmesi ise, GnRH, LH, FSH ve testosteron hormonlarının seviyelerinde istatistiksel olarak anlamlı (p <0,05) artışların oluşmasına neden oldu. Merkezi olarak uygulanan H1R antagonisti klorfeniramin ve H2R antagonisti ranitidin ön tedavileri, histaminin üreme hormonları üzerindeki uyarıcı etkilerini tamamen bloke ederken, H3/4R antagonisti tioperamid ön tedavisi ise histaminin üreme hormonları üzerindeki uyarıcı etkilerinde herhangi bir değişiklik oluşturmadı. Sonuç olarak, çalışmamız ile elde edilen bulgular erkek sıçanlarda merkezi olarak uygulanan histaminin özellikle merkezi H1R ve H2R'lerini aktive ederek hipotalamustan GnRH salınımını, ardından hipofiz bezinden FSH ve LH salınımını ve en son olarak da testislerden testosteronun salınımını uyardığını ortaya koymaktadır.

Merkezi-yerel ilişkiler bağlamında Afganistan devleti kurumsallaşması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2021 Diğer
Merkez - yerel ilişkisi, ulus devletlerin kamu yönetimi örgütlenmesinde en temel tartışma alanlarından biridir. Bu tartışmanın özünde, merkezi ve yerel yönetimler arasındaki siyasi ve idari güç boyutu ve bu gücün nasıl dağıtılacağı yatar.Yerel ve merkezi ilişkilerin birbirleri ile olan yatay ve dikey ilişkisi aynı zamanda her bir yapının karşılıklı olarak sahip olduğu bağımsızlık ve kontrol derecesini anlamaya olanak sağlar.Bir birlik devleti olarak Afganistan'ın merkezi hükümet sisteminin tek bir otorite kaynağı bulunmaktadır. Gelenek ve modernite arasında sıkışan Afganistan, kalıcı bir siyasi istikrar ve güvenliği henüz sağlamamıştır. Geleneksel güçlerin isyanla silahlı mücadeleye girişmesi ve dünyanın önde gelen devletlerinin süreci olumsuz yönde tırmandırması kalıcı barışı sekteye uğrattığı gibi Afganistan'ın modernleşme sürecinin de önünü kesmiştir. Afganistan; Komünist, Cihat ve İslami sistemleri deneyimlemiş ve Bonn Anlaşmasının imzalanmasından sonra liberal batı demokrasisine dayanan Yeni Devlet modelinin inşasına başlamıştır. Kamu yönetimi, bütün bir toplumun iç içe girmiş ve çoğu kere de birbirleriyle çelişen sorunların arasında işleyen bir idari mekanizmadır. Toplumlar, hacim ve ilişkilerdeki yoğunluk bakımından genişledikçe devletler de yapı ve işlevleri itibariyle büyümekte; kurumlar uzmanlaşmakta ve farklılaşmaktadır. Buna bağlı olarak, yönetim faaliyetlerini yürüten kamu kurumları da yapısal görünüm ve işleyiş bakımından daha karmaşık ve teknik hale gelmektedir. Afganistan'daki merkezi hükümet ve yerel yönetimler arasındaki ilişkiler zayıftır ve otoritenin çoğu merkezi hükümete aittir.Kalkınma programları her zaman merkezden yerele doğru ilerlemektedir. Bu durum, merkezi hükümetin planlama sürecinde yerel halkın iradesine karşı hareket etmesi ve amacı dışında yatırım yapması gibi bazı sorunlara neden olmaktadır. Yerel yönetimler, il temelinde karar verme ve geliştirme programlarında hiçbir güce sahip değildir. Afganistan Kamu Yönetiminde, yerel düzeyde kurumsallaşmış yapılara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çalışmada Merkez, yönetim ile yerel yönetim arasındaki ilişki analiz edilmeye çalışılmaktadır. Temel amaç, Afganistan'da yerel yönetimlerdeki kurumsallaşma eksikliğinin temel nedenlerinin ortaya çıkarılmasıdır.

Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Merkezi Pediatrik Oftalmoloji Polikliniği'ne getirilen prematüre bebeklerin prematüre retinopatisi sıklığı ve etkileyen faktörler

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
Bu çalışmada prematüre bebeklerde prematüre retinopatisi görülme sıklığını ve etkileyen faktörleri tespit etmeyi amaçladık. Çalışmamız kesitsel tipte bir çalışmadır. Çalışmaya, 1 Mart 2017 – 28 Şubat 2018 arasında prematüre retinopatisi muayenesi için Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi Pediatrik Oftalmoloji Polikliniği'ne getirilen, 32. gestasyonel haftanın altında ve/veya 1500 gram ve daha düşük doğum ağırlığına sahip tüm bebekler ile yenidoğan uzmanı tarafından riskli bulunup muayeneye yönlendirilmiş bebekler oluşturdu. Çalışmaya alınan 469 bebeğin 63'ünde (%13.4) prematüre retinopatisi tespit edildi. Prematüre retinopatisi tespit edilen bebeklerin 31'i (%49.2) erkek, 32'si (%50.8) ise kızdı. Bebeklerin doğum ağırlığı ve gestasyonel haftası azaldıkça, prematüre retinopatisi görülme oranı artmaktaydı. Oksijen alma süresi ve küvözde kalma süresi arttıkça, prematüre retinopatisi varlığı artmaktaydı. İntrauterin gelişim geriliği varlığı ve prematüre retinopatisi gelişimi arasında anlamlı bir ilişki olduğu tespit edildi. Bebeklerin 207'sinin (%44.1) 7 haftadan daha geç hastaneye getirildiği, bu bebeklerin 39'unda (%61.9) prematüre retinopatisi olduğu tespit edildi. Sonuç olarak prematüre retinopatisinin önlenmesi için, prematüre doğumların önlenmesi, prematüre doğanların göz muayenesi için zamanında sevk edilmesi, hasta bebeklerin tedavisinde oksijen tedavisi ve küvöz bakım sürelerine dikkatle karar verilmesi ve prematüre retinopatisi konusunda hem halkın, hem de sağlık personelinin eğitilmesi gereklidir. Anahtar Kelimeler: Prematüre, Retinopati, görme taraması.

Mestcizade Abdullah b. Ömer b. Osman b. Musa el-Hanefi'nin 'Risale fi Alâkâti'l-Mecâz' isimli eserinin tahkiki

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2016 Arap Dili ve Belagatı Bilim Dalı
Mestcizade Abdullah b.Ömer b.Osman b.Musa el-Hanefinin (v 1150) 'RİSALE Fİ ALÂKÂTİ'L-MECÂZ' isimli eserinin tahkiki konu edindiğimiz tezimiz bir giriş, iki bölüm ve tahkikli metinden oluşmaktadır. Tahkikli metin dipnotlarındaki açıklamalarıyla tezin sonunda verilmiştir. Bu tez önemini, Mestçizade'nin Sekkaki, Taftazani gibi edebiyatçıların belağat eserlerinde, hakkında derin tartışmaların bulunduğu mecaz alakaları, çeşitleri ve kısımlarını ele alıp açıklamasından almaktadır. Tahkikte uygun ve rahat bir şekilde okunup anlaşılabilir bir hale ortaya konmaya çalışıldı. Anahtar Kelimeler: el-Mecaz, Mestçizâde Efendi , Alâkâti'l-Mecâz.

Metabolic engineering of Saccharomyces cerevisiae for the production of taxa 4, 5-11, 12 diene

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Diğer
Birçok ilaç ve değerli kimyasal maddesi çoğunlukla bitkilerden elde edilmektedir. Bu değerli kimyasallar arasında taksol; değeri yüksek bir antikanser ilaç olan bir terpenoid olup Taxus sp. bitkisinin kabuklarından elde edilmektedir. Taxus sp.'nda taxolün eldesi maliyetli ekstraksiyon yöntemleri gerektirmektedir ve bu durum ilacın maliyetini arttırmaktadır. Bu problemi çözmek için başvurulan yöntemlerden biri Metabolizma Mühendesliğidir ve bu yöntemle yeni kaynaklardan taksolü üretebilmek için Saccharomyces cerevisiae ve Escherichia coli başta olmak üzere farklı organizmalar kullanılmaktadır. S. cerevisiae ve E. coli genetik manipülasyona açık ve bu organizmalarla ilgili çok sayıda genetik kaynak bulunması nedeni ile tercih edilmektedir. Ancak taksolün biyosentezi çok basamaklı bir işlem olduğundan ve tüm basamakları tam olarak aydınlatılamadığından taksolün alternatif bir kaynakta üretilebilmesi için öncelikle öncüsü olan Taxa 4, 5-11, 12 dienenin üretimi hedeflenmektedir. Bu çalışmada yüksek miktarda taksadien üretebilen S. cerevisiae suşu oluşturmak amacıyla taksadienin öncüleri olan Acetyl CoA, Malonyl CoA, Acetocetyl CoA, Mevalonate, ve Geraniol Geraniol Difosfat kodlayan heterolog genler S. cerevisiae genomuna entegre edilmiştir. Bu genlerin ifadeleri TEF1 ve PGK1 promotorleri kullanarak arttırılmıştır. Bu metabolik değişiklikleri içeren S. cerevisiae suşlarının standart şuştan 30 kat daha fazla taksadiene ürettebildiği görülmüştür.

Metal organik çerçeve tabanlı azot katkılı yapıların PEM yakıt pillerinde kullanımı

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2022 Diğer
Amaç: Bu çalışmanın amacı, PEM yakıt pillerinin performansını artırmak için katot elektrot olarak iki farklı zeolitik imidazolat çerçeveden (ZIF) piroliz yöntemiyle elde edilen azot katkılı karbon yapıların platin (Pt) katalizör desteği olarak sentezlenmesi, fiziksel ve eletrokimyasal karakterizasyonlarının yapılmasıdır. Yöntem: Bu çalışma dört aşamadan oluşmaktadır. Birinci aşamada ZIF-8 ve ZIF-67 kristal yapıları sentezlenmiştir. İkinci aşamada farklı sıcaklıklarda farklı azot katkılama yüzdelerine sahip destek malzemeleri elde etmek için piroliz işlemi yapılmış ve bu malzemeler fiziksel olarak SEM/EDS, XRD, FTIR, XRD, XPS, elementel analiz ve Raman analizleri ile karakterize edilmiştir. Üçüncü aşamada elde edilen destek malzemeleri üzerine Pt yüklenmesi mikrodalga ısıtma yöntemi kullanılarak yapılmış ve sentezlenen Pt katalizörlerin karakterizyonu XPS, TEM ve XRD ile gerçekleştirilmiştir. Dördüncü aşamada, sentezlenen destekli katalizörlerin elektrokimyasal karakterizasyonları PEM yakıt pili testleri ile incelenmiştir. Bulguları: SEM/EDS, XRD, FTIR, XRD, XPS, elementel analiz ve Raman analizleri, sentezlenen ZIF-8 ve ZIF-67 yapıları ile farklı piroliz sıcaklıklarında elde edilen azot katkılı karbon yapılarının (NC-t) başarı ile sentezlendiğini göstermiştir. SEM/EDS analizleri ZIF malzemelerinin ZIF kristal yapısında yaygın olarak gözlenen eşkenar dörtgen şekline benzer bir morfolojide olduğunu göstermiştir. ZIF-67'den elde edilen destek malzemeleri ile sentezlenen katalizörler PEM yakıt pili testlerinde daha yüksek performans göstermiştir. ZIF-67'den 1000 ?C piroliz sıcaklığında sentezlenen katalizör 0,6 V ta 380 mA/cm2 akım yoğunluğuna ve 0,32 W/cm2 güç yoğunluğuna sahiptir. ZIF-8 bazlı katalizörlerde ise en yüksek performans 800 ?C piroliz sıcaklığında sentezlenen katalizörden elde edilmiştir. Sonuç: Bu çalışma ZIF-8 ve ZIF-67'den elde edilen azot katkılı karbon malzemelerin destek olarak kullanıldığı Pt bazlı katalizörlerin fiziksel ve elektrokimyasal özelliklerinin piroliz sıcaklıklarından oldukça fazla etkilendiğini göstermiştir. Anahtar kelimeler: Temiz enerji, PEM yakıt pili, destekli katalizör, MOF, ZIF-8, ZIF-67, azot katkılama

Metal-bağlayan amino asitlerce zengin peptidler ile fonksiyonlanmış nanoparçacıkların hazırlanması ve teranostik uygulamaları

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2021 Biyokimya Bilim Dalı
Protein modifikasyonu ve değişikliği, diyabet, alzheimer ve kanser gibi çok faktörlü ve yaşa bağlı birçok hastalıkta önemli rol oynamaktadır. İleri glikasyon son ürünlerinin (AGE) ve ileri oksidasyon protein ürünlerinin (AOPP) oluşumu gibi değişiklikler protein agregasyon ve amiloid fibril oluşumuna katkıda bulunmaları nedeni ile organizmaya zarar verebilirler. Bu nedenle bu protein modifikasyonlarını önleyebilecek ve verimli bir şekilde düzeltebilecek tedavi seçeneklerinin bulunması büyük önem taşımaktadır. Bununla birlikte, bir tedavinin hedefine ulaşması için, vücutta, dokularda ve hücrelerde bulunan çeşitli kimyasal ve fiziksel mekanizmalar ve bariyerlerle karşı karşıya kalması söz konusudur. Örneğin, kan-beyin bariyeri gibi. Bu nedenle, istenmeyen etkileşimler ve degradasyonun aşılması için yeni nano mühendislik formülasyonları üzerine çalışmalar yoğunlaşmıştır. Bu bağlamda, bu çalışmada olası bariyerlerin aşılması, protein modifikasyonlarının önlenmesi ve hedefe yönelik tedavilerin geliştirilmesi amacı ile nano-taşıyıcılar ve spesifik peptidler kullanarak teranostik bir yaklaşımın geliştirilmesi hedeflendi. Bu amaçla farklı çalışmalar yapılmış olup ilk olarak, karnosin gibi bazı peptitlerin, iki değerlikli bir metal olan çinko varlığında hazırlanan niozomların etkinliği araştırıldı. Sonrasında ise, her yapının içeriğin performansı üzerindeki avantajlarını görmek için niozomlar ve polimerzomlar dâhil olmak üzere farklı enkapsülasyon türleri üzerinde karşılaştırmalı bir çalışma yapıldı. Elde edilen sonuçlar doğrultusunda, kematerapötik bir kanser ilacı olan doksorubisini kapsayan bir teranostik (terapötik ve tanı) polimerzom tasarımı gerçekleştirildi. Bu bağlamda polimerzom yüzeyine nanotaşıyıcının penetrasyon kapasitesini arttırmak için Histatin 5 peptidi bağlanarak uygulanan ilaç miktarının düşürülmesi sağlandı. Elde edilen veriler, ilaca direnç mekanizmalarının potansiyel olarak tersine çevrilmesiyle ilacın kanser hücreleri üzerinde etkisinin önemli bir şekilde arttığını gösterdi. Diğer yandan hazırlanan polimerzomların floresansının izlenmesi ile gerek nano-taşıyıcı tabanlı tedavinin etkinliğinin ve seyrinin takip edilmesi gerekse tedavinin ayarlanmasına da olanak sağlayabileceği gözlemlendi. Sonuç olarak bu tez kapsamında çok ilginç olumlu sonuçlar gösteren orijinal bir teranostik yapı tanımlandı. Ancak ileride yapılacak hem in vitro hem de in vivo sinyal yolları da dâhil olmak üzere mekanistik çalışmaların yapılması gerekliliği açıktır.

Metastatik meme kanseri tedavisinde NF-κB sinyal yolağı regülatörlerinin araştırılması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Diğer
Amaç: BCL3 geni, NF-?B sinyal yolağı hedef genlerinin transkripsiyon aktivasyonunun düzenlenmesinde kritik bir rol oynayan ve metastaz gibi çeşitli hücresel süreçleri düzenlemek için spesifik moleküllerle etkileşime giren, bir proto-onkogen adayıdır. Bu çalışmada, metastatik meme kanserinde BCL3'ün, etkileşen partnerlerinin (NFKB1, NFKB2) ve diğer BCL3 etkileşimli genlerin (CYLD, GSK3B, CCND1, TP53, CDH2, SMAD3, TGFB1) ekspresyon profilinin metastaz ile ilişkisini araştırmayı amaçladık. Gereç ve yöntem: mRNA ekspresyon seviyeleri, metastatik meme kanseri hastalarında (n = 55) ve sağlıklı kontrol donörlerinde (n = 50) qRT-PCR ile değerlendirildi. İstatistiksel analiz için SPSS 26 ve Graph Prism programları kullanıldı. Fark, p <0.05'te istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Bulgular: BCL3 mRNA ekspresyon seviyeleri, sağlıklı kontrol grubuna kıyasla metastatik meme kanserli hastalarda aşağı regüle edildiği bulundu (p=0.0004). Metastatik meme hastalarında sağlıklı kontrollere göre NFKB1 (p=0.0005), NFKB2 (p=0.0001), CYLD (p=0.00042) ve TP53 (p=0.0287) ekspresyon düzeyleri anlamlı olarak daha düşüktü. CCND1 ve CDH2 gen ekspresyonları metastatik grupta önemli ölçüde yukarı regüle edildiği tespit edildi (sırasıyla p=0.0009 ve p=0.0030). GSK3B, SMAD3 ve TGFB1 ekspresyonları gruplar arasında önemli ölçüde farklılık göstermedi. Sonuç: Bu çalışmada, BCL3'ün birden fazla metastatik lokasyonu olan metastatik meme kanseri hastalarında ilk kez çelişkili rollerini sunduk. NF-?B regülatörlerinin aşağı regüle edilmiş ekspresyonu, BCL3 geni ve NFKB1, NFKB2'nin metastatik durumun erken tespiti için önemli bir klinik biyobelirteç görevi sunabilir. Anahtar kelimeler: BCL3, NF-?B Sinyal Yolağı, Hedef Yönelik Tedavi

Metastatik tiroit kanserlerinin tedavisinde maksimum 1-131 aktivitesinin belirlenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2015 Diğer
AbuQbeitah, M. (2015). Metastatik Tiroit Kanserlerinin Tedavisinde Maksimum 131I Aktivitesinin Belirlenmesi. İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Nükleer Tıp A.B.D. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul. Bu çalışmada tiroid kanseri tedavisinde 131I aktivite miktarının güvenli üst limitlerinin belirlenmesinde hastaya spesifik dozimetri yapılarak Biyolojik Etkin Dozu verecek 131I aktivitesinin belirlenmesi amaçlandı. Kapsül invazyonu olan ve uzak organ metastazı yapmış 14 tiroid kanserli hastaya ortalama 2 mCi (74 MBq) 131I oral yolla verildi. Lezyon ve bakiye tiroit dokusu için sintigrafik görüntüler kullanıldı. Hasta idrar çıkmadan tüm vücut sintigrafisi çekildi. Sintigrafi görüntüsünden ilgi alanı (ROI) çizildi. ROI içindeki sayım miktarı belirlendi. 2 mCi aktivitenin sayım olarak karşılığı belirlendi. Ayrıca tiroid bölgesindeki bakiye doku üzerinden ve uzak metastaz bölgeleri üzerinden ROI'ler çizildi. Görüntülemeler çift detektörlü gama kamera ile anteriyor ve posteriyor pozisyon görüntüleri üzerinden ayrı ayrı çizildi. Görüntülemeler radyoiyot uygulamasından 2 saat, 6 saat, 24 saat, 48 saat, 72 saat ve 96 saat sonra yapıldı. Görüntüler üzerinden ayrı ayrı ROI'ler çizilerek sayımları belirlendi. Maksimum uptake gösteren lezyonun 100 Gy bakiye dokunun 300 Gy doz alması için gereken 131I aktivite miktarı OLINDA/EXM software programı ile hesaplandı. Sonuçlarımıza göre; bakiye tiroid dokusunun ablasyonu amacıyla 300 Gy doz veren maksimum güvenli 131I aktivitesi 245 mCi, uzak metastaz tedavisi için gereken ortalama maksimum güvenli 131I aktivitesi 317 mCi olarak bulundu. Kemik iliği dozu kan örnekleri sayımlarından hesaplandı. 14 hastanın kanları radyoiyod uygulanmasından 2 saat, 6 saat, 24 saat, 48 saat, 72 saat, 96 saat ve 144. Saat alındı ve gama sayıcıda sayıldı. Sayımlardan kemik iliği dozları OLINDA/EXM, Traino Metodu, 2007, Siegel Metodu, 2005, Wessels 2004 Modülü metodları ile ayrı ayrı hesaplandı. Sonuçlarımıza göre OLINDA/EXM yöntemi ile Wessels metodu en güvenli hesaplama yöntemi olarak belirlendi. Anahtar Kelimeler: Radyoiyot tedavisi, 131I aktivitesi, tiroid kanseri, ablasyon tedavisi, maksimum güvenli doz

Methods of plugging and abandonment of oil and gas wells

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Diğer
Dünyadaki tüm petrol ve gaz kuyuları giderek ve ergeç kazançsal üretken yaşamlarının sonuna yaklaşırlar ve kısa bir süre sonra da tıkama ve terk edilme – T ve T {plug and abandonment - P&A} olarak anılan işleme hazır hale gelirler. Bir tıkama ve terk edilme (T ve T) işleminin nasıl gerçekleştirileceği birçok etmene bağımlı olarak değişkenlik gösterebilir. Örneğin, kuyunun içinde bulunduğu koşullar, koruma borusuı arkasındaki çimentonun durumu, kuyu deliği içine çeşitli kayaç katmanlarıdan olası akışkan girişleri, vs. bu tür etmenler arasında sayılabilir. Bunlara ek olarak, bir T ve T işleminin açık denizde mi, sahilde mi, yoksa karada mı bulunan bir kuyuda yapılmış olduğu da, işlemin sürecini ve yöntemini belirleyen bir etmendir. Farklı ülkelerin hükümetleri T ve T işlemleri ve yöntemleri konusunda farklı yasalara ve yönetmeliklere sahiptirler. Ancak, bu ülkelerde şirketlerin T ve T işlemlerini bu yasa ve yönetmeliklere uygun olarak yapıp tamamlama zorunlulukları bulunmaktadır. Günümüzde T ve T (P&A) işlemlerini gerçekleştirmek için farklı malzemeler, farklı yerşleştirme teknikleri, ve de (açıkdeniz için) tekneler bulunmaktadır. Başarılı bir T ve T (P&A) işleminin tamamlanma süreci, işletmeci şirket için maliyetli bir olgudur. Bu işlemleri daha etkin, başarılı ve dolayısıyla daha az maliyetli kılmak için yeni yöntem arayışı ise, günümüz petrol ve gaz endüstrisinde süregelen bir faaliyettir. Günümüzde T ve T (P&A) işlemine aday ve hazır olan kuyuların pek çoğu, bu işlemin başarılı ve etkin bir biçimde gerçekleştirilmesi düşüncesi ve öngörüsü ile tasarlanmış değillerdir. Bu gerçek ise, kuyuların terk edilmek üzere hazırlanmasında fazladan yeni güçlükler ve zorluklarla karşılaşılmasına yol açmaktadır. Halen kuyu tasarımında en erken aşamada olanlar da dahil omak üzere, yeni geliştirilmiş geleneklere ihtiyaç vardır. Tıkama ve terketme işleminin geliştirilmesi için ne gibi değişimler yapılması gerektiği endüstride tartışılmaktadır. Bu yüksek lisans tezi petrol ve gaz kuyularının tıkama ve terk edilme – T ve T işlemlerini tanıtma, irdeleme ve bu işlemlere açıklık getirme amacıyla yazılmış olup, Tunus ve Malezya gibi iki ülkede gerçekleştirilen T ve T (P&A) uygulamalarına ilişkin yönergelere ve bunlar arasındaki farklılıklara da odaklanmaktadır. Bunlara ek olarak, gerçek bir T ve T (P&A) işlem senaryosu sunulmakta ve gelecekte uygulamaya konulabilecek yeni tekniklerin bazıları da tanıtılmaktadır.

Metin açısından Buhari hadislerine yönelik tenkidler ve bunların değerlendirilmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2018 Hadis Bilim Dalı
Hadis edebiyatının en önemli kaynaklarından biri olan Buhârî'nin el-Camiu's-Sahih adlı eseri tarih boyunca başka hiçbir kitaba nasip olmamış benzersiz bir teveccühe mazhar olmuştur. Geçmişten günümüze çok sayıda çalışmaya konu olmuş ve birçok alim tarafından terceme, şerh ve ihtisar gibi çok sayıda ilmi çalışmalar yapılmıştır. Buhârî'nin el-Camiu's-Sahih'i çok sayıda üstün özelliklerine rağmen bize ulaşıncaya kadar, çeşitli tenkidlere maruz kalmıştır. Münekkidler, Buhârî'nin kitabını hem telif tarzı hem de ihtiva ettiği bazı hadislerin sened ve metinleri nedeniyle tenkide tabi tutmuşlardır. Metin açısından tenkid edenlerin çoğunluğu, son dönem alimlerinden müteşekkildir. Bu çalışmada, metin açısından Buhârî hadislerine yönelik tenkidleri ve bu tenkidlere verilen cevapları imkanlar ölçüsünde karşılaştırmalı olarak bir arada inceledikten sonra eleştirel bir bakışla değerlendirdik. Tespit edebildiğimiz kadarıyla, metin açısından Buhârî hadislerine yöneltilen tenkidlerin bazıları haklı gerekçelere dayanmakla birlikte, çoğunluğu, anlama ve yorum farkından, yanlış anlamalardan, bazıları mecazın hakikat olarak algılanmasından, bir kısmı da hadisin bütün varyantlarını bir bütünlük içerisinde değerlendirmemekten kaynaklanmaktadır. Yaptığımız tespitlere göre, Buhârî'de toplam 81 hadis, farklı gerekçelerle metin tenkidine tabi tutulmuştur. Bu tenkidlerin tamamına cevaplar verilmiş olsa da, bize göre bunlardan birkaç tanesi ile ilgili yapılan tenkidlere, bu tenkidlerin haklı gerekçelere dayanmasından dolayı yeterli cevap verilememiştir. Cevap verilemeyen bu tenkidlerden de anlaşılmaktadır ki, her insan gibi, İmam Buhârî de sehven olsa bile hatadan uzak değildir.

Mevcut okul yapılarında kullanıcı ısıl konfor gereksinimleri bağlamında enerji iyileştirme stratejileri: İzmit Ulugazi İlköğretim Okul örneği üzerinden bir inceleme

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2017 Diğer
Bu çalışmada mevcut tarihi ve tarihi niteliğe sahip olmayan farklı bloklardan oluşan İzmit Ulugazi İlköğretim Okulu'nda enerji verimliliği ve ısıl konforu arttırmak üzere alınabilecek önlemler ve tekniklerin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu stratejiler mevcut tarihi ve tarihi niteliği olmayan yapılar bağlamında ayrı olarak ele alınmıştır. Aylık doğalgaz ve elektrik enerji tüketim miktarlarını belirlemek üzere 2014-2015 yıllarına ait faturalar elde edilmiştir. Her iki blokta sınıflardaki ısıl ve görsel konfor koşullarını belirlemek üzere iklimsel ve görsel paramatrelerin aldığı değerleri belirlemek üzere Mayıs 2014'te ölçümler gerçekleştirilmiştir. Ölçümlerden ve anketlerden elde edilen veriler doğrultusunda belirlenen startejiler yapı kabuğunda gerçekleştirilecek iyileştirmeler, elektrik ve mekanik sistemlerde uygulanabilecek iyileştirmeler olmak üzere her iki yapı özelinde ayrı olarak ele alınmıştır. Yapı kabuğundaki uygulamalar; çatı, duvarlar ve zemin döşemelerinde yalıtım uygulamaları, pencerelerin enerji verimliliğini arttırmak üzere cam ve çerçeve sistemlerinde toplam ısı geçirme katsayısı düşük sistemlerle değişim, kapıların hava sızdırmaz özelliklere sahip yeni kapılarla değişimi gibi yaklaşımları içermektedir. Elektrik sistemlerinde; mevcut aydınlatma sistemlerinin daha enerji verimli elemanlarla değişimi ve iç ortamda görsel konforu arttıracak biçimde konum ve sayılarında artış gibi iyileştirme stratejileri önerilmiştir. Mekanik sistemlerde; her 2 bloka hizmet eden tek mevcut merkezi ısıtma sistemi sayısının ikiye çıkarılması ve yapı boyutları ve enerji gereksinimlerine bağlı olarak daha verimli sistemlerle değişimi, ısıtma süresini kullanıcı mevcudiyeti ve dış hava koşullarına bağlı olarak belirleyen otomatik açılma ve kapanma kontrollerine sahip sistemlerin eklenmesi gibi iyileştirme stratejileri önerilmiştir.

Meyve sineği ve kurbağa algoritmaları temelli hibrit yöntemlerin geliştirilmesi ve performans analizi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2020 Diğer
Optimizasyon, bir dizi alternatif içinde belirli bir konuya en uygun çözümlerin keşfi veya araştırılmasıyla ilgilenen bir bilim dalıdır. Optimizasyon Problemlerini çözmek için Genetik Algoritması-GA (Genetic Algorithm-GA), Parçacık Sürüsü Optimizasyon algoritması-PSO (Particle Swarm Optimization Algorithm-PSO), Yapay Arı Kolonisi-YAK (Artificial Bee Colony-ABC), vb. gibi birçok algoritma geliştirilmiştir. Meyve Sineği Optimizasyonu Algoritması-MSA (Fruit Fly Optimization Algorithm-FOA) bu algoritmaların bir başkasıdır. Bu algoritma, 2011 yılında Wen Tsao Pan tarafından tanıtılan en yeni evrimsel hesaplama tekniklerinden biridir. MSA, meyve sineğinin yiyecek bulma davranışını temel alan akıllı bir yöntemdir. Sinüs Kosinüs Algoritması-SKA (Sine Cosine Algorithm-SCA), 2016 yılında S. Mirjalili tarafından yeni geliştirilen basit bir popülasyona dayalı optimizasyon yöntemidir. Adından da anlaşılacağı gibi, bu algoritma optimizasyon problemlerini çözmek için sinüs ve kosinüs fonksiyonlarına dayanan matematiksel bir model kullanır. Bu tez çalışmasında iki hibrit algoritma geliştirilmiştır. İlkinde, lokal optimuma düşmekten kaçınmak, en uygun çözümü bulmak, kullanılan güncelleme stratejilerinin zayıflığının üstesinden gelmek için güçlü güncelleme ve mükemmel arama yetenekleri olan SCA kullanarak yeni bir Hibrit Meyve Sineği Optimizasyonu algoritması-HMSA (Hybrid Fruit Fly Optimization Algorithm-HFOA) geliştirildi. Geliştirilen bu algoritma, 23 Benchmark fonksiyonu üzerinde test edilerek diğer optimizasyon algoritmaları ile performasyonları karşılaştırıldı. Elde edilen sonuçlar, literatürde yer alan diğer meta-sezgisel algoritmalara göre yeni HMSA'nın daha iyi başarı ve etkinliğe sahip olduğunu göstermiştir. İkinci geliştirilen hibrit algoritmada kullanılan Kurbağa Algoritması-KA ( Frog Leaping Algorithm-FLA) popülasyon tabanlı bir algoritma olup, memeplexes adı verilen birkaç gruba bölünmüş kurbağa setinden oluşur. En iyi kurbağa ile en kötü kurbağa arasındaki mesafe çok küçük olduğunda KA lokal optimumda sıkışır. Bu nedenle lokal optimuma düşmemek ve daha iyi verimlilik elde etmek için PSO algoritması kullanılarak yeni bir hibrit algoritma geliştirilmiştir. Böylece, PSO'daki hız faktörü kullanılarak en iyi kurbağanın bir sonraki pozisyonu belirlenerek global çözüme daha hızlı ulaşılması sağlanmıştır. Geliştirilen bu hibrit algoritma 23 Benchmark fonksiyonuna uygulanmış ve bu fonksiyonların çözümünde çok yüksek performans göstermiştir. Elde edilen sonuçlara göre, HKA'nın literatürde yer alan diğer algoritmaların birçoğundan daha iyi sonuçlar verdiği ve optimizasyon problemlerini çözümünde daha etkili olduğu gözlenmiştir. Parçacık Sürüsü Optimizasyon Algoritmasının (PSO) avantajlarını kullanarak, Benchmark optimizasyon problemlerini çözmek için geliştirilen Hibrit Kurbağa Algoritması daha fazla verimlilik ve sağlamlık gösterdi. Test fonksiyonları, HKA'nın Hibrit Meyve Sineği Optimizasyon Algoritmasından daha üstün bir performans sergilediğini göste

Mezhepler tarihi kaynaklarında zeydiyye fırkaları

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2010 İslam Mezhepleri Tarihi Bilim Dalı
İslam tarihinin ilk dönemlerde ortaya çıkan görüş farklılığı İtikadî bakımından çeşitli mezhebin ve fırkaların doğurmasını meydana getirmiştir. Şîa bünyesinden çıkan çeşit fırkalar bazılar sadece tarihin ve kitapların sayfalarında kalmıştır bazılar ise günümüze kadar etkinliğini sürdürmektedirler. Zeyd b. Ali'nin İmâmetini ve onun ortaya koymuş olduğu ilkeleri kabul edenler, Makâlât ve Mezhepler Tarihi kaynaklarında Zeydiyye mezhebi olarak nitelendirmektedir. Zeyd b. Ali Emevî iktidarına karşı başlattığı süreç onun h. 122 yıllında öldürmesiyle sonuçlanmıştır. Nasıl ki askeri alanında ondan sonra birkaç girişimler gerçekleştirmişse itikadi alanında da, onunla yaşan arkadaşları ve taraftarlar ya da daha sonra gelen âlimler mezhebin geliştirmesinde katkıları bulunmuştur. Bazılar Zeyd b. Ali'nin takip ettiği yol izlemiştir ve onun atmış olduğu ilkelerden uzaklaşmamış, bazılar ise farklı görüşlerin atıp benimsediklerinden dolayı, çeşitli fırkaların meydana gelmesi sebep olmuştur. Tarih boyunca bu fırkalar zamanın etkisiyle bazılar yok olup tarihin göbeğinde gömülmüştür, bazılar ise birbirinden etkileyip birleştirilmiş, bazılar ise ana mezhebi Şîa'ya kayarak varlıklarını kaybetmiştir.

Mezhepleşme çerçevesinde Muhammed b. Kerrâm ve Kerrâmiyye mezhebi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2018 İslam Mezhepleri Tarihi Bilim Dalı
Bu çalışmada III/IX. yüzyılın başlarında ortaya çıkan İbn Kerrâm ve Kerrâmiyye mezhebinin mezhepleşme süreci ele alınmıştır. İbn Kerrâm, mezhebin kurucu lideri olması dolayısıyla, hayatı, ilmi seyahatleri, hocaları, öğrencileri ve eserleriyle ayrıca ele alınmıştır. Her ne kadar hayatı hakkında çok doyurucu bilgilere sahip değilsek de kırıntı kabilinden olan dağınık bilgiler toplanıp tanıtılmaya ve İbn Kerrâm'ın kimliği oluşturulmaya çalışılmıştır. İtikâdî meseleler ve fıkhî görüşlerinden hareket edilerek İbn Kerrâm ve Kerrâmiyye mezhebinin Ehl-i Sünnet mezhepleri arasında kabul edilmesi gerektiği tespit edilmiştir. Kerrâmiyye'nin tebliğ faaliyetlerini sürdürmek amacıyla yaptıkları en önemli faaliyetler hankâh eğitim kurumları üzerinden gerçekleşmiştir. Mezhebin yayılışı ve bölgede nüfuz kazanması da büyük oranda bu eğitim kurumları vasıtasıyla mümkün olmuştur. Gazneliler döneminde altın çağını yaşayan Kerrâmiyye Bâtınî mezheplere karşı büyük bir mücadele vermiştir. Sultan Mahmûd Kerrâmiyye'yi bir Sünnî olarak görmüş ve Şiî/Bâtınî mezheplerle olan mücadelesinde bu mezhebi yoğun bir şekilde desteklemiştir. Her ne kadar bazı nakillerde İbn Kerrâm ve mezhebi marjinalleştirilmeye çalışılmışsa da Beşşâr el-Makdisî gibi zevatın Kerrâmiyye'yi Hanefi geleneğine dâhil etmesi hem de Gazneliler'in Kerrâmiyye'yi Sünnî bir mezhep çerçevesinde değerlendirmesi ve işbirliği yapması Kerrâmiyye'nin Sünni geleneğe dâhil edilebileceğinin en büyük delilidir

Mınt ülkelerinde yeşil tahvillerin risk ve fırsatları üzerine karşılaştırmalı bir analiz : Endonezya ve Türkiye örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Finans Bilim Dalı
Ekonomik hesaplamalara dahil edilmeyen sosyal ve çevresel sorunlar, ekonomik büyümenin peşinde yeni bir paradigma olarak sürdürülebilir kalkınmaya ihtiyaç duyulmasının nedenleridir. Bu nedenle finansal sektörde inovasyona, ekonomik, çevresel ve sosyal açılardan denge yaratabilecek yatırımı yönlendirmek için ihtiyaç duyulmaktadır. Yeşil tahviller, sürdürülebilir finans alanında giderek daha popüler bir finansal yenilik haline geliyor. Nispeten yeni olsa da, gelişmekte olan piyasalardaki tahvil ihracı hacmi önemli bir büyüme göstermiştir. Ancak, bu piyasalardaki yeşil tahvillerle ilgili akademik araştırmalar hala çok sınırlıdır. Bu karşılaştırmalı çalışma, bu tahvillerin Türkiye ve Endonezya'daki gelişimini analiz ederek yeşil tahvil geliştirmenin fırsatları ve riskleri sorusuna cevap vermek için tasarlanmaktadır. Bu akademik araştırmanın sonuçları, her iki ülkedeki pazar ekosistemlerini güçlendirmek ve genişletmek için kapsamlı bir yeşil tahvil geliştirme politikası çerçevesi önerecektir. Araştırma sonuçlarına göre, nispeten büyük bir potansiyel olmasına rağmen, her iki pazarda da yeşil tahvil geliştirme fırsatlarını engelleyebilecek çeşitli zorlukların olduğu analiz edilebilir. Karşılaştırmalı çalışmanın sonuçları, Türk hükümetinin yeşil tahvil ihraçlarını teşvik etmeye katılımının Endonezya'nınkinden görece daha düşük olduğunu göstermektedir. Özel sektör tahvil ihracında tek oyuncudur ve şimdiye kadar Türk hükümeti tarafından yeşil tahvil yönetimine ilişkin herhangi bir düzenleyici destek olmamıştır. Endonezya'daki yeşil tahvil ihracından farklıdır ve bu, daha büyük tahvil hacmine sahip kamu ve özel sektörden yeşil tahvil ihracı ile daha çeşitlidir. SWOT analizi testi aracılığıyla, bu araştırma, her iki pazarda da yeşil tahvillerin gelişimini teşvik edebilecek ve engel oluşturabilecek çeşitli faktörler belirlemiştir.

Mısır Arapçasında kullanılan Türkçe kelimeler

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2017 Türk Dili Bilim Dalı
Türkçe ve Arapça asırlar boyunca çok köklü dil münasebetleri içerisinde olmuştur. Günümüzde bu etki, iki dilin günlük konuşmalarını din, sanat bilim, kültür gibi alanlarda harmanlanmasıyla kendini göstermektedir. Arap dilinde yer alan Türkçe unsurlar konusu çeşitli çalışmalarda pek çok kez işlenmiştir. Bu çalışma, Türkçenin Mısır Arapçası üzerindeki etkisine odaklanmıştır. Veri tespiti Mısır'da yayımlanmış çeşitli sözlüklerden, Mısır'da kullanılan günlük konuşmalardan, atasözleri ve deyimlerden Türkçe kelimelerin belirlenmesi yoluyla gerçekleştirilmiştir. Bununla birlikte Mısır Arapçasına geçen kelimenin anlamında ortaya çıkan farklılıklar tespit edilerek değerlendirilmiştir. Çalışmada ayrıca, Mısır ve Mısır Arapçası hakkında tarihi bilgilere de yer verilmiştir. Anahtar Kelimeler : Mısır Arapçası, Türkçe kelimeler, Türkçenin Mısır Arapçasına etkisi, Dil ilişkileri, Arapça.