Thesis Search




SEARCH RESULTS

Model-driven engineering of cyber-physical systems software: A systematic literature review

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2020 Bilgi Teknolojileri Bilim Dalı
Günümüzde, Siber-Fiziksel Sistemlerin (CPS) geliştirilmesi, esasen sanayi ve toplumun hemen her alanında sundukları fırsatlar nedeniyle, gün geçtikce hem araştırmacıların hem de endüstrideki uygulayıcıların daha fazla ilgisini çekmektedir. Bununla birlikte, CPS'lerin geliştirilmesi ve yönetilmesi, sahip olduğu heterojen ve karmaşık özellikleri nedeniyle zorlu bir iştir. CPS'lerin geliştirilmesi ile ilgili olarak, alanın karmaşıklığı nedeniyle standart bir metodoloji henüz yoktur. Bu sistemler için geliştirme karmaşıklığını azaltmaya yönelik uygulanan önemli yaklaşımlardan biri birçok alanda yazılım geliştirmede sıklıkla kullanılan ve platformdan soyutlama seviyesini arttıran Model-güdümlü Mühendislik (MDE)'tir. Bu tez, MDE paradigması aracılığıyla CPS geliştirmeyi içeren son araştırmaların belirlenmesine ve sınıflandırılmasına odaklanan sistematik bir literatür taraması (SLR) çalışmasını sunmaktadır. Çalışma kapsamında 2010-2018 yılları arasında yayınlanan 140 araştırma makalesi ele alınmış ve incelenmiştir. Buna göre, çeşitli MDE yaklaşımlarının kapsamlı bir analizi ve araçları sunulmuştur. Çalışma ayrıca literatürdeki boşlukları ve doldurulması gereken alanları da belirlemiştir. Böylece çalışma sonuçlarının araştırmacıların ve geliştiricilerin alandaki yönlerini bulmalarına ve daha ilerideki araştırmaları için mevcut zorlukları genel olarak anlamalarına yardımcı olacağına inanılmaktadır.

Modeling and simulation of an iot enabled cold chain logistics management system

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2016 Diğer
Dünya ekonomisinin etkileyici bir şekilde büyümesi, soğuk zincirde izlenmesi ve yönetilmesi gereken özellikle sıcaklık duyarlı ürünler için belirsizlik durumları karşısında etkin, esnek ve duyarlı olabilmek amacıyla lojistik hizmetleri talep eden tedarik zincirinde artış sağlamıştır. Bunun gerçekleştirilebilmesi için Lojistik şirketerinin uygun bilişim teknolojileri ile desteklenmesi gerekmektedir. İnternet kullanımı ile müşteri ve lojistik sağlayıcı arasında etkili bir bilgi akışı ortamı sağlanmaktadır; ancak lojistik hizmetindeki bilgi ve ürün akışı arasındaki mevcut açıklık, sıcaklık duyarlı nesneler hakkında gerçek zamanlı bilginin elde edilmesinde karar vericiler için lojistik yönetimini daha zor duruma getiren bir problem oluşturmaktadır. Nesnelerin İnterneti alanındaki gelişmeler soğuk zincir sanayilerinde izleme, yönetme ve gerçek zamanlı görünürlük sağlama ve uygun zeka seviyesi ile bilgi paylaşımı alanında potensiyel çözümler sunmaktadır. Bu çalışmada soğuk zincirin gerçek zamanlı ortam sıcaklığını izleme, yönetme ve soğuk zincir içerisindeki sıcaklık duyarlı ürünlerin raf ömrünün tahmin edilmesi aracılığıyla tüm karar vericilerin karar desteklerini geliştirmeye yardımcı olan IoT erişimli soğuk zincir lojistiği gösterilemektedir. Çalışma içerisinde, gerçek zamanlı ortam verileri IEEE 802.15.4 kablosuz algılayıcı ağ yapısı kullanılarak elde edilmiş ve toplanan veriler bir ağ geçidi aracılığıyla sunucuya, ürünlerin raf ömürlerinin geliştirilen karar destek sistemi yardıyla tahmin edilebilmesini sağlamak üzere, gönderilmiştir. Ayrıca, soğuk zincir içerisindeki bozulabilir ürünlerin tespiti için Radyo Frekanslı Tanıma (Radio Frequency Identification-RFID) kullanılmıştır. Çalışma içerisinde kullanılan tüm cihazlar ve protokoller olay-güdümlü Riverbed Modeler yazılımıyla modellenerek benzetimleri yapılmıştır.

Modeling of strain-electrical resistance relation of smart concrete

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2018 Yapı Mühendisliği Bilim Dalı
Altyapıların performansı doğal afetler, malzeme bozulmaları ve diğer çevresel faktörlerden olumsuz etkilenmektedir. Yapı sağlığının gözlenmesi, can ve mal güvenliği açısından önemli bir konudur. Yapı sağlığını gözlemek için yaygın olarak kullanılan gerinim pulları, düşük dayanıklı, maliyetli ve düşük duyarlılığa sahiptirler. Bu tezde, sonlu elemanlar metodu kullanılarak akıllı betonun piezorezistif davranışı için sayısal modeller geliştirilmiştir. Sonlu elemanlar modeli, akıllı beton üzerinde yapılan basınç testinden toplanan deneysel veriler kullanılarak tasarlanmıştır. Basınç testi 75 mm boyutlu akıllı beton küp numuneleri üzerinde yapılmıştır. Akıllı beton çimento CEM II 42.5 R, silika dumanı, kırma taş ince ve iri agregalar, pirinç lif ve akışkanlaştırıcıdan oluşturulmuştur. Basınç deneyi sırasında elektriksel direnç değişimi ve birim sekil değiştirme ölçümleri eş zamanlı olarak yapıldı. Akıllı betonun elektriksel direnç değişimi ile birim şekil değiştirmesi arasında güçlü doğrusal ilişki tespit edildi. Bu etkiye piezorezistive etki denir. Bu deneysel gözlemler sayısal yöntemler ile modellendi. ANSYS Multiphysics 14.0 sonlu elemanlar platformu kullanarak akıllı betonun numuneleri modellenmesi için 3 boyutlu SOLID226 elemanlar kullanılmıştır. Sayısal sonuçlar, birim şekil değiştirme etkisi altındaki özdirenç değişimi olarak tayin edildi. Simüle edilmiş akıllı betonun elektrik özdirenci, deneysel araştırmada da tespit edildiği gibi uygulanan birim şekil değiştirme ile azalmaktadır. Sayısal bulgular, deneysel sonuçları ile oldukça uyumludur. Akıllı betonun modellenmesi, yapı mühendisleri tarafından kullanılabilecek bir modelin oluşturulmasını sağlayacaktır.

Modeling of the Değirmenkoy underground gas storage field

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2016 Diğer
İnsanlığın en önemli ve vazgeçilmez ihtiyaclarından birisi enerjidir. Doğalgaz dünya enerji sektöründe yaygın olarak kullanılan bir petrol türevidir. Dünyada, ama özellikle Avrupa piyasasında doğalgazın önemi gittikçe artıyor. Bunun çeşitli nedenleri var ama bunlardan en önemlisi, doğalgazın diğer tüm yakıtlara nazaran daha fazla çevre dostu olması ile birlikte doğalgaz haricindeki birçok enerji kaynağının rezervlerinin geleceğe yönelik kaygılar oluşturmasıdır. Uluslararası Enerji Ajansı'nın (IEA) verilerine göre 70'lerin başından 2008 yılına kadar dünya enerji dengesinde gazın payı %16'dan %21'e çıkmıştır. British Petroleum'in (BP) Dünya Enerji İstatistiksel araştırmalarına göre bu gaz payı 2010-2014 yıllar arasında küresel enerji tüketiminde daha yüksek, yaklaşık %24 olmuştur. BP doğalgazın önümüzdeki 25 yıl içinde hızlı büyüyen bir yakıt tipi olacağı belirtilmektedir. IEA uzmanlarına göre dünya enerjisindeki gazın payı 2035'te %25'e kadar artacağı ve gazın petrolden sonraki ikinci enerji kaynağı olacağı tahmin edilmektedir. Gaz tüketicilerine gazın güvenilir bir şekilde sağlanması özellikle önemlidir. Bu nedenle gaz sağlama güvenliği arttırılmasının bir çözüm yolu olarak yeraltı gaz depolama tesisleri seçilmiştir. Gaz endüstrisinin bir alt sektörü olarak, yeraltı gaz depolaması acil durumlarda gazın temininde önemli bir rol oynamaktadır. Gaz basınç altında en yaygın üç türlü yeraltı tesislerde depolanmaktadır. Bu yeraltı tesisleri, petrol veya doğalgaz tükenmiş rezervuarları, akiferler ve yeraltında açılan tuz oyuklarında depolama tesisleridir. Doğal gazın yeraltı rezervuarlarına depolanmasında temel amaç mevsimsel tüketim farklılıklarını gidermektir. Doğal gaz, talebin düşük olduğu dönemlerde depo ortamına basılıp ihtiyacın yüksek olduğu dönemlerde ise depodan geri üretilir. Doğalgaz, ayrıca yerüstü tanklarında sıvılaşmış halde depolanabilmektedir. Gaz, Türkiye'nin önemli bir enerji kaynağıdır. Günümüzde Türkiye'de artan talebi karşılamak için, kendi enerji kaynağı yeterli olmadığından dolayı, enerjiyi başka ülkelerden ithal etmek zorundadır. Bu yüzden, gerekli olan enerjinin zamanlı, güvenli, düşük maliyetli, çevre açısından sağlıklı ve yüksek kalitede olmasının sağlaması Türk enerji politikalarının ana hedefi olarak belirlenmiştir. Türkiye'nin enerji güvenliğinde gazın depolanan miktarı önem kazanmaktadır. Türkiye'de tank şeklinde olan yüzey depolama ve yeraltı gaz depolama tesisleri mevcut bulunmaktadır. Yeraltı gaz depolama önemli ölçüde büyük bir hacim sağlar ve çeşitli stratejik gereksinimleri karşılamaktadır. Şu anda Türkiye'nin doğal gaz sektörü gelişmiş diğer ülkelerdeki gibi önemli gaz depolama hacimleri yoktur. Buna rağmen, Türkiye jeolojisi hem tuz oyuklarında depolama, hem de tükenmiş rezervuar depolaması için uygundur. Değirmenköy Silivri yeraltı doğalgaz depolama tesisinin iki rezervuarından biridir. Saha Trakya bölgesinde yer almaktadır; Küzey Marmara sahasının 16 km küzeybatısında yer alan bir on-shore gaz sahasıdır

Modelling and simulation of diesel ship propulsion and ship towing at sea for the prediction of the total ship resistance

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2021 Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisliği Bilim Dalı
Dünyanın varoluşundan buyana insanlar değişik tipte gemiler kullandılar, bu gemilerin sevkleri için çarklardan ve yelkenlerden başlayarak, buhar makinaları devrinden geçerek bugünkü Diesel motorlar, türbinler, elektrikli tahrik ve nükleer tahrik devrine kadar farklı araçlar kullandılar. Günümüzde denizcilik endüstrisinin çok yüksek seviyede bir gelişim seviyesine ulaştığı çok açıktır, ancak insan ırkının hiç tatmin olmayan geliştirme ve optimizasyon iştahının gelecekteki gemilerimizin tahriki için hangi araçların kullanılacağını sadece tanrı bilebilir. Bununla beraber 1860'ların başlarına kadar gemi direnci hakkında çok az bilgi vardı ve o çağda geminin tahriki konusunda doğru kabul edilmiş birçok yanlış mevcuttu. Bunun sonucunda, pervane dizaynı işlemi deneme ve yanılma metoduna dayalıydı ve gemilerin sevk gücü çoğunlukla yanlış tahmin edilirdi. Bu zamandan itibaren belirli bir gemi hızına erişmek için gerekli olan gemi sevk gücünün tahmini için bir metodoloji ihtiyacı çok açık olarak ortaya çıkmıştır. 1870 yılında, W. Froude tam ölçek gemilerin direncini tahmin etmek için gemi modeli testlerine başlamıştır ve bu zamandan itibaren gemi mühendisleri gemi modeli çekme tanklarının potansiyelinden faydalanmaya başladılar. 1980'lerin başlarında Hesaplamalı Akışkanlar Dinamiği (CFD) geliştirildi ve günümüze kadar tekne etrafındaki akımların modellenmesi, gemi direncinin türetilmesi ve gemi pervanesinin dizaynı için güvenilir bir araç olarak kullanılmaktadır. Bununla birlikte, geminin direncinin tahmini için önceden belirtilen tekniklerin her birinin çok ciddi dezavantajları vardır. Örneğin, gemi modellerinin ve çekme tankındaki deneylerin maliyeti ve özellikle nihai tasarımı optimize etmek için aynı geminin farklı tasarımlarının çalışılması gerektiğinde çok yüksek olabilir. CFD paketleri için karşılaşılan temel sorun, kullanıcılarının belirli bir durumun uygun varsayımlarla simülasyonunu yapabilmeleri ve üretilen sonuçları doğru yorumlayabilmeleri için yüksek düzeyde uzmanlığa sahip olmaları gerektiğidir. Bu perspektif göz önüne alındığında, bu doktora tezi, toplam gemi tekne direncinin tahmini problemine yeni bir yaklaşım getirmeyi amaçlamaktadır. Önerilen bu metodolojide, iki büyük kardeş konteyner gemisinden oluşan bir çekme sisteminin simülasyonu yapılmakta ve çekilen konteyner gemisinin toplam tekne direnci, çeken konteyner gemisinin kıç tarafındaki çekme halatının geriliminden çıkarılmaktadır. Bir geminin toplam tekne direncinin araştırılmasında bu yeni yaklaşımın temel özelliği, doğası gereği bir hidrodinamik problemi olan bu probleme bir makine mühendisliği perspektifinin kazandırılmasıdır. Bu, sorunun genellikle denizde gemi davranışını içeren vakaları analiz etmek için kullanılan akışkanlar mekaniği teorileri yerine mekanik teorilerinin kullanılmasıyla çözüldüğü anlamına gelir. Yani bu doktora tezinde önerilen yaklaşımın tamamı, iki büyük kardeş konteyner gemisinden oluşan bir çekme sistemini oluşturan ana elemanların dinamiklerinin mo

Modelling flooding risk under urbanization andclimate change in Istanbul, Turkey

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2017 Diğer
Taşkın, akarsuyun doğal yatağının kıyılarından ve/veya suyun önüne inşa edilmiş su yapılarının üzerinden tarım arazisi, sanayi ve ticari merkezler ve meskûn bölgeler gibi akması istenmeyen araziye taşması olarak tanımlanan tabii bir olaydır. Bu fiziksel olay, sıklıkla meydana gelen ve can ve mal kayıplarına sebebiyet vererek insan yaşamını en çok etkileyen doğal âfetlerden biri olarak tanımlanır. Yakın zamanlarda gerçekleşen araştırmalar, son 30 yılda meydana gelmiş toplam doğal âfetlerin %43'ünün taşkın olduğunu ve bu taşkınlar, yaklaşık 2,8 milyar insanın hayatına doğrudan etki ettiğini göstermektedir. Bununla birlikte Türkiye'de taşkınlar her yıl ortalama 25 ölüm vak'ası ve 60 milyon dolarlık ekonomik kayıpla depremden sonra ikinci büyük doğal âfet olarak belirlenmiştir. Yağış özellikleri ve şehirleşme faaliyetleri gibi arazinin kullanımı ve örtüsünde oluşturulan değişiklikler, akarsu havzasının meteorolojik ve hidrolojik koşullarına en çok tesiri yaparak, taşkının sıklık ve büyüklüğünde en belirleyici faktörlerdendir. Şehirleşme faaliyetleri havzanın geçirimliliğini azaltıp yağışlardan meydana gelen suların sızmasına engel olmakla taşkın riskini artırmaktadır. Bu durum iklim değişikliği sebebi ile yağış olaylarının daha uzun süreli ve daha şiddetli olması ile birlikte daha önemli hâle gelmektedir. Türkiye'nin en büyük şehri olan İstanbul'da, hızlı kentleşmenin yanısıra ekstrem yağış olaylarının artmasıyla taşkınların sayısında belirgin artışlar meydana gelmektedir. Bununla birlikte önümüzdeki yıllarda kentleşme ve iklim değişikliği tesirleri altında, bu taşkınların büyüklük ve sıklığında artış beklenmektedir. Bu doğrultuda taşkın riskinin ve taşkına sebebiyet verebilecek etkenlerin detaylı bir şekilde belirlenmesi ile etkili bir ölçüm mekanizmasının oluşturulması bu riskin üstesinden gelmekte önemli bir çözüm yoludur. Bu durum, kentleşme ve iklim değişikliğinin taşkın riskinin üzerindeki etkisini, bilimsel kararlar ve tedbirlerin alınmasıyla uygulanmalıdır. Bununla birlikte daha etkili bir şehir planlaması ve âfet yönetiminin gerçekleşmesi, şehirleşme ve iklim değişikliğinin taşkın riskine olan tesirlerinin doğru bir şekilde tespit edilmesine bağlıdır. Tüm bu etkenleri dikkate alarak, bu tez çalışması kentleşme ve farklı iklim değişikliği senaryoları altında yağışta meydana gelebilecek değişimlerin modellenmesi üzerine gerçekleşmiştir. Ayrıca kentleşme ve iklim değişikliğinin etkileri ayrı ayrı ve birlikte değerlendirilmiştir. Bu doğrultuda İstanbul'da bulunan Ayamama Havzası çalışma bölgesi olarak seçilmiştir. Bu çalışmanın spesifik amaçları başlıklar halinde aşağıdaki hususlardan oluşmaktadır: 1- Kentsel gelişim modeli olan SLEUTH modelinin kullanımı ile muhtelif gelişim senaryoları altında İstanbul'un kentsel yerleşiminde meydana gelebilecek değişimlerin tahmin edilmesi, 2- Belirlenen havzada tahmin edilen şehirleşme şablonlarının taşkin üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesi, 3- Yeni geliştirilen iklim değişikl

Modelling of power combiner using fractional order derivative

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2018 Elektronik Bilim Dalı
Güç Toplama teknikleri 1960'ların sonunda ve 1970'lerin başında aktif cihazların kullanılmaya başlamasıyla ortaya çıkmıştır. 1960'ların sonuna gelindiğinde, milimetrik-dalga bölgesinde işlev gören tek cihazlar tanıtılmış ve daha yüksek güç seviyelerine ulaşmak için, araştırmacılar bu cihazların birkaçını toplamak için yollar aramışlardır. Bunlar, farklı teknik ve transmisyon araçları kullanılarak; karıştırıcı, çarpıcı ve osilatör veya diğer lineer ve lineer olmayan devreler için hayati bileşenler olmanın yanında, yüksek güçlü amplifikatör (GA) tasarmında da önemli bir rol oynamaktadır. Güç toplayıcı, yüksek performans seviyeleri sağlarken, çoklu girişler arasındaki RF/Mikrodalga sinyallerinin K-sayılarını tek bir çıkışta birleştiren veya toplayan çok uçlu bir cihazdır. Yaygın olarak birçok uygulamada, özellikle yüksek frekanslarda kullanılan güç toplayıcının ayırt edici özelliği, etkisi, bant genişliği ve doğal olarak boyutuyla ilgisiyle olan ekleme kaybıdır. Güç toplayıcıların performansı, güç toplayıcının yapısının türüne ve dizayn teknolojisine sıkı sıkıya bağlıdır. Doğru türler yüksek güç elde etmek için ayrı sinyalleri toplarken, istenen performansa ulaşmak için kullanılmaktadır. Birçok uygulamada kullanılan en önemli yapılardan biri olan transmisyon hattı transformatörleri, çok sayıda uygulama için düşük frekanslardan yüksek frekanslara kadar geniş bant işlevselliği sağlamaktadır. Matematiksel bir sistem deneyimi için kesir dereceli türev gereklidir. Son on yılda farklı alanlarda kesirli türev kullanan çeşitli sistemler önerilmiştir. Kesir dereceli modellemenin, uzun süreli bellek sürecinde, klasik tam sayı-dereceli modelden daha fazla avantajı vardır. Ayrıca, ekstra parametreler (kesirli) sistemin tepkisini geliştirerek; özgürlüğünü, derecesini ve dizayn esnekliğini artırmaktadır. Transmisyon hattı transformatör yapılandırması kullanarak, uyumlu bir yapıyla, dereceli elementler kullanarak iki yollu bir güç toplayıcı tanıtılmıştır. Önerilen toplayıcı 3MHz-3GHz aralığında çalışmaktadır. Yapı, ideal bir transformatör kullanılarak geniş bant bir devrede uygulanmaktadır. Önerilen devre analitik olarak incelenmiş ve HFSS içindeki fiziksel boyutlarda elde edilmiştir. Genel yapıyı düzenleyen denklemleri çıkarmak için, önerilen güç toplayıcı, giriş kaynağı ve çıkış portundaki giriş kaynak voltajlarını ve direncini içeren eşdeğer devre modeliyle varsayılmıştır. Ayrıca, transmisyon hattı ile eşdeğer devre modeli, önerilen yapının tasarım süreci boyunca gerekli olan başlangıç koşullarıyla tanımlanmaktadır. Eşdeğer devre bazında, genel yapının davranışı, iki gereksinimin ortak sonucunun neticesidir: İlk olarak devrenin her iki parçasının kendi öz nitelikleri ile uyum içinde çalışması ve ikinci olarak da, bu tür performansın, yapının diğer bölümleri ile ardışık olarak toplayıcı halinde olması gerekir. Kirchhof Kanunu, devre elementleriyle nitelendirilirken, transmisyon hattı transformatörünün davranışı, transmisyon hattı denklemleri ile nitelendiri

Modelling the neocortical pyramidal neurons and their group behaviour

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2013 Biyomedikal Mühendisliği Bilim Dalı
Serebral korteks bir diğer deyişle beyin kabuğu, canlılar içinde primatlarda en gelişmiş bölgedir. Gri madde olarak da adlandırılır ve beynin her iki yarım küresinde bir örtü şeklindedir. Düşünme, algı, dil gibi üst düzey bilişsel süreçlerden sorumludur. Duyusal verileri algılama ve anlamlandırma, karar verme, öğrenme gibi bilişsel süreçlerin oluşmasında korteksin farklı kısımları rol alır. Korteksin yapısı ve sorumlu olduğu işlevlerin oluşmasını inceleyerek nörolojik düzensizlikler ve rahatsızlıklar hakkında daha fazla bilgi sahibi olabiliriz. Bilişsel süreçlerin oluşmasında etkili olan korteksin davranışlarına ilişkin yapılan çalışmalar, özellikle beyin dinamiğini anlamaya yönelik olan çalışmalar, genellikle süreçlerin oluşumu sırasında gözlemlenen işaretlerin toplanması ve sınıflandırılmasına yönelik olmuştur. Süreçlerin nasıl ve neden oluştuğuna ilişkin öneriler, yaklaşımlar ancak son yıllarda, özellikle beynin süreçler esnasında görüntülenmesine ilişkin geliştirilen araçlar sayesinde mümkün olmaya başlanmıştır. Özellikle, EEG işaretlerine ilişkin çok sayıda veri toplanmasına rağmen, hala daha bu işaretlerin oluşmasında yer alan mekanizmalar bilinmemektedir. Bu mekanizmalara ilişkin önerilen yaklaşımları analiz etmek ve irdelemek için hesaplamalı modeller önemli bir araçtır. Önerilen hesaplamalı modeller, farklı seviyelerdeki oluşumları içermektedir. Tek hücre davranışından, hücrelerin oluşturduğu grupların davranışlarına kadar değişen bu seviyelerdeki incelemeler sinirbiliminin ilgi alanı içindedir. Modelleme ve benzetim aracılığıyla da sinirbilimdeki çalışmalara katkı sağlanmasına özellikle son yıllarda önem verilmektedir. Dinamik sistemlerin analizine ilişkin geliştirilen matematiksel yöntemler benzetim araçlarının geliştirilmesinde etkili olmuştur. Benzetim içinde farklı seviyelerde etkili çeşitli araçlar geliştirilmiştir. Tek hücre modellemesinde etkili olan NEURON, hücre gruplarının davranışlarını incelemekte çokca kullanılan NEST ve BRIAN, dinamik sistem açısından detaylı çalışmalar yapılmasına yardımcı olan XPPAUT bu araçlardan ilk akla gelenlerdir. Bu tez çalışmasında da bu araçlardan Phyton tabanlı bir yazılım olan BRIAN?dan yararlanılmıştır. Tez çalışmasında, korteksdeki farklı sinir hücresi tiplerinden en yoğun olarak bulunan piramid ve stellate yapısındaki hücreler ele alınmıştır. Öncelikle bu hücrelerin, davranışları sinirbilim literatüründe mevcut çok sayıdaki kaynaktan yararlanılarak incelenmiş ve bu davranışlar, Izhikevich tarzı sinir hücresi modeli ile BRIAN ortamında yeniden elde edilmiştir. Izhikevich hücre modelini ile piramid ve stellate tipi hücrelerin farklı davranışlarını elde etmek için modele ilişkin parametreler değiştirilmiştir. Böylece iki diferansiyel denklem ve bir yenileme (reset) koşulu ile ifade edilen Izhikevich hücre modeli ile, normal vuru, patlama tarzı vuru, hızlı ateşleme gibi sinir hücresi dinamiğine ilişkin değişik davranışlar elde edilmiştir. Tez çalışmasında piramid ve stellate tarzı h

Modelling timber volume and other forest parameters using LiDAR and field data: A case study for part of Bergama State Forest Enterprise

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2016 Diğer
Orman ekosistemlerinin planlanmasında envanter aşaması, en fazla emek ve kaynağın harcandığı süreç olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle son yıllarda teknolojide meydana gelen gelişmelere bağlı olarak, farklı uzaktan algılama tekniklerinin özellikle ağaç serveti envanterinde sıkça kullanılmaya başlandığı görülmektedir. Bu teknolojilerden birisi de LİDAR'dır. Dünya'da 1960'lı yıllardan itibaren kullanılan LİDAR verileri, orman envanterinde özellikle uydu görüntüleri ile birlikte kullanılmaktadır. Bağımsız değişkenler olarak ağaç boyu yükseklik, ve tepe yoğunluğunun bağımlı değişken olarak ise ağaç sayısı, üst boy, meşcere orta boyu ve hacmin dikkate alındığı bu çalışmada, saf Kızılçam (Pinus brutia) meşcerelerinden alınan 40 örnek örnekleme alanı verisinden hareketle SPPSS ve Excel yardımıyla farklı regresyon modeller geliştirilmiştir. LIDAR verileri işledikten sonra öncelikle tepe yüksekliği modeli (CHM) ve yoğunluğu farklı 40 örnek alan için elde edilmiştir. Sonrasında, örnekleme alanında yapılan ölçümler, geliştirilen indeksler ile ilişkiye getirilerek hektardaki hacim, meşcere orta boyu, üst boy ve hektardaki ağaç sayısı elde edilmiştir. Elde edilen en iyi regresyon modelleri; hektardaki hacim, hektardaki ağaç sayısı, meşcere orta boyu ve üst boy için sırasıyla 0.66, 0.73, 0.83 ve 0.83 düzeltilmiş R2 verirken, yine sırasıyla 38.39 m3 ha-1, 109 ağaç ha-1, 1.68 m ve 1.78 m RMSE elde edilmiştir. LİDAR verileri WorldView-3 uydu görüntüleri ile entegre edildikten sonra ise en iyi 0.70 R2'ye ve 28 m3 ha-1 hataya sahip hacim modelleri elde edilmiştir. Sonuçlar 0.05 anlamlı ve dolayısıyla güvenilirdir.

Moderating factor of locus of control on the relationship between leadership style and employees motivation

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2016 Yönetim ve Organizasyon (İngilizce) Bilim Dalı
Bu çalışmada liderlik tipi ile motivasyon arasında denetim odağının şartlı değişken olup olmadığı araştırılmaktadır. Motivasyon bağımlı liderlik bağımsız değişken ve denetim odağı ise şartşı değişken olarak modele konulmuştur. Literatürede liderlik tipleri ile motivasyon arasındaki ilişki incelenmiştir. Çalışmada faktör analizi ve regreyon analizi kullanılarak ilişki ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Çalışmada medya sektöründe çalışan 146 çalışandan anket toplanmıştır. Çalışma Laissez-faire ve motivasyon arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur. Ancak yeterli sayıda dıştan denetimli çalışan olmadığı için şartlı değişken etkisi test edilememiştir AnahtarKelimeler LiderlikTipleri, Motivasyon , DenetimOdağı

Modern iran'da siyasal şiddetin ortaya çıkma mekanizmaları

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2019 Diğer
Siyasal şiddet, İran'ın modern tarihinde süreklilik arzeden olgulardan biridir. Bu olgu bazen siyasetin yön değiştirmesine ve bazen belirli bir toplumsal düzenin aksamasına sebep olmuştur. İran'da modernizmin oluşması XIX yüzyılın sonlarından itibaren görünür boyutlar kazandı ve bu belirginlik, zaman içerisinde eski düzende değişiklik yarattığı için, bazı toplumsal rahatsızlıklara sebebiyet vermiştir. Düzenin değişmesi ve zaman içerisinde yeni olguların oluşması bazen şiddet dolu vakaların ortaya çıkmasına yol açmıştır. İran'ın modern döneminde ortaya çıkmış olan en dikkat çekici siyasal şiddet vakası, 1908'de meşrutiyeti yok etme amacıyla devletin meclis ve ahrara saldırmasıdır. Bu vaka yaklaşık bir yıllık iç savaşın ortaya çıkmasına ve sonucunda padişahın değişmesine yol açmıştır. Bu vakayı inceleyerek şiddetin ortaya çıkmasında çok farklı etkenlerin birlikte hareket ettiğini görebiliriz. Bu farklı etkenleri göz önüne alarak bu araştırma, meşrutiyet döneminde siyasal şiddetin nasıl ortaya çıktığı sorusuna cevap geliştirmeye çalışacaktır. 1800-1909 yıllarını incelediğim bu çalışmada, siyasal şiddetin ortaya çıkmasında etkili olan dört farklı toplumsal kurum tespit ettim ve bu yıllarda tespit ettiğim toplumsal, hukuki, siyasi ve dini kurumların gelişmesini ve siyasal şiddet üzerinde bıraktıkları etkileri incelemeye çalıştım. Karma bir teorik çerçevesi olan ve nitel metodu benimseyen bu tezde oluşturduğum Şiddet Ağları modeliyle, siyasal şiddetin çok etkenli ve kurumlar arası işbirliği neticesinde oluşmuş olan bir olgu olduğunu gösterdim.

Modern İslami siyasal düşüncede devlet kavramı: Yusuf el-Karadavi ve Raşid el-Gannuşi'nin İslam devletine yönelik yaklaşımları

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2020 Siyaset ve Sosyal Bilimler Bilim Dalı
Bu tez, 19. yüzyıldan bu yana Modern İslam siyasal düşüncesinde devlet kavramını, Müslüman entelektüellerin Modern devlet kavramına, özellikle demokrasiye nasıl yaklaştıklarını analiz etmeyi amaçlamaktadır. Modern zamanlarda, özellikle Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünden sonra, bazı Müslüman aydınlar, daha spesifik olarak İslamcılar, halifeliğin bir alternatifi olarak Modern devlete karşıtı bir İslam devleti kavramını geliştirmeyi çalışmışlardı. Müslüman entelektüellerin yazınında Modern devletin çeşitli terimlerine açıklama getirilmeye çalışıldı ve İslam Devleti algısı bugünlerde önemli bir konu olduğu kadar tartışmalı bir konu haline gelmiştir. İlk İslamcı aydınlar, Modern devlet, yani demokrasi, ulus devlet, liberalizm veya laiklik terimlerini genellikle reddederken çağdaş İslamcı aydınlar olumlu bir yaklaşım sergiledi. Bugünlerde, Müslüman demokrasi terimi, özellikle Arap baharından sonra, çağdaş İslamcı aydınların yazılarında İslam Devletine yeni bir yaklaşım olarak ön plana çıkmıştır. Bu araştırma, İslamcı aydınların İslam Devleti kavramına her iki yaklaşımlarını kapsamlı bir şekilde analiz etmektedir. Yaklaşımları analiz etmek amacıyla, 19. yüzyıldan bu yana Modern zamandaki Müslüman aydınların devlet algısını, özellikle Yusuf el-Karadavi ve Raşid-el-Gannuşi'nin devlet algısını tartışacaktır. Bu tezin Modern İslam siyasal düşüncesinde devlet kavramını anlamasına Akademi'ye önemli katkıda Sağlanacağını umulmaktadır.

Modern kontrol yöntemlerinin enerjı üretim santrallerinde uygulanması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2020 Elektrik Elektronik Mühendisliği Bilim Dalı
Türkiye'de enerji üretim santrallerinin çoğunda halen konvansiyonel kontrol yöntemleri kullanılmaktadır. Ancak santrallerin çalışma zamanlarının çok olmasının sonucu olarak bahsi geçen konvansiyonel kontrol yöntemleri santrallerin sürekli değişen dinamiklerine yeterli cevabı sağlayamamaktadır. Bu sebeple günümüz teknolojisi için büyük önem arz eden enerji üretim santralleri için modern kontrol yöntemlerinin kullanılması elzemdir. Bu amaçla bu tez çalışmasında; bir Hidroelektrik Santrali, bir Doğal Gaz Türbini Santrali ve bir Fuel-Oil Türbini Santrali için modelleme yapılmıştır. Ardından söz konusu santrallerin kontrolü için konvansiyonel kontrol yöntemlerinden Proportional-Integral PI, Proportional- Integral-Derivative PID kontrolörlerin yanı sıra Parçacık Sürüsü Optimizasyonu, Karınca Kolonisi Optimizasyonu ve Yapay Arı Kolonisi Optimizasyonu yöntemleriyle optimize edilmiş PI kontrolör, Bulanık Mantık Denetleyici, Bulanık Mantık-PI Denetleyici ve Adaptif Nöro- Bulanık Çıkarım Sistemi gibi en uygun modern kontrol yöntemleri kullanılarak karşılaştırmalı bir şekilde uygulanmıştır. Elde edilen simülasyon sonuçları, çalışılan tüm santrallerde Adaptif Nöro-Bulanık Çıkarım Sisteminin doğruluğunu ve kullanışlılığını göstermiştir. Ayrıca Adaptif Nöro-Bulanık Çıkarım Sisteminin diğer kontrolörler arasında en az oturma zamanı verdiği görülmüştür. Sonuç olarak,enerji üretim sektörü için modern kontrol yöntemlerinden Adaptif Nöro-Bulanık Çıkarım Sistemi bir çözüm olarak sunulmuştur.

Modern olimpiyat oyunlarının gelişim sürecinin değerlendirilmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Diğer
Sporun insan hayatı içinde sıradan bir aktivite olmaktan öte pek çok farklı işlevi bulunmaktadır. Ekonomik, kültürel ve toplumsal olarak özetleyeceğimiz bu işlevleri en belirgin şekilde büyük spor organizasyonlarında görmek mümkündür. Bu büyük organizasyonların en önde gelenlerinden biri de hiç kuşku yok ki Olimpiyat Oyunları'dır. Ülkelerin bu organizasyonu gerçekleştirebilmek için kıyasıya bir yarışın içine girmesi, Olimpiyat Oyunları'nın etki gücünü özetlemektedir. Olimpiyat Oyunları, turizm getirisini yükseltmek ve reklam imkânı yaratmak açısından oldukça ilgi çeken bir organizasyon olsa da, düzenlenmesi son derece maliyetli olmaktadır. Bu sebepten, bu organizasyon daha çok gelişmiş ülkelerde gerçekleştirilmektedir. Sporcular için sadece katılımın dahi çok büyük bir önem arz ettiği bu büyük organizasyonda tarih boyunca pek çok skandal da yaşanmıştır. Başta doping olmak üzere sporcuların madalyaya ulaşmak için gösterdikleri yanlış tutumlar çoğu kez organizasyona damga vurmuştur. Bu çalışma, Modern Olimpiyat Oyunları'nı başlangıcından itibaren ele alarak, onu ekonomik, toplumsal ve kültürel bağlamları içinde tartışmaktadır. Çalışma aynı zamanda ülkeler bazında sporcu katılımını ve bu sporcuların kazandıkları madalyaları da detaylı olarak incelemektedir.

Modern tıp teknolojisinin fetvânın değişmesindeki etkisi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2020 Diğer
Şer'î hükümlerin, sabit olanları ile belirli sebep ve şartların değişmesine bağlı olarak değişebilenleri olmak üzere iki türlü olduğu bilinmektedir. Hükmün üzerine binâ edildiği bilgilerin değişmesi, bu sebeplerin en önemlilerindendir. Tıbbî bilgi ve teknolojiler, asırlar boyunca önemli bir şekilde değişen en bariz bilgilerdendir. Çalışma, değişebilen hüküm ve fetvâların açıklanmasını, akabinde bu değişimde tıbbî gelişmenin etkisini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Araştırma, bu amacı, değişimin şartları, kriterleri ve sebeplerini açıklayan bir etimolojik araştırmaya ek olarak ibâdât, aile ve ceza hukukuyla ilgili fıkhî meseleler üzerine yapılan uygulamalı bir araştırma aracılığıyla gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Uygulamalı araştırma bölümünde tıbbî meselelerde mütekaddimûnun fetvâları, bu meselelerle alakalı tıbbî yeniliklerin değişimine binaen bu fetvâların uygulanabilirlik boyutuna açıklık getirilmektedir. Çalışmada, değişimi kabul eden fetvâların şartları, tıbbî teknolojilerden etkilenmesine göre fetvâ çeşitleri, etkilenmenin şekilleri ve bunlara benzer başka sonuçlara ulaşılmıştır.

Modern Türk düşüncesinde devlet sorunu

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2018 Diğer
Bu çalışma Türk toplumunun geçirdiği modernleşme sürecinde devletin kurumsal olarak yapısını ele almaktadır. Batı dışı toplumların neden modernleşmek istedikleri, modern devletin özellikleri, devletlerin modernleşme sürecindeki rolü gibi konular Türk toplumu üzerinden hareketle araştırılmaktadır. Çalışmada özellikle devletin esas kurumları olan ordu, hukuk, iktisat, eğitim ve yönetim öne çıkarılmıştır. Kurumların işleyiş şekli, geçirdikleri dönüşüm ve dönemin Türk aydınlarının bu değişimle ilgili ileri sürdükleri görüşler tartışılmaktadır. İlk bölümde modernleşmenin anlamının ne olduğu ve hangi süreçlerden geçtiği ele alınmaktadır. İkinci bölümde Türk devlet yapısının en önemli örneği olan Klasik Osmanlı yapısı incelenmektedir. Üçüncü bölümde Osmanlı İmparatorluğu`nun klasik yapısındaki bozulmalar, devletin kurumları göz önüne alınarak araştırılmaktadır. Son bölümde ise dönemin Türk düşünürlerinin bozulma ve gerilemenin önüne geçmek için nasıl bir yol izlenmesi gerektiğiyle ilgili ortaya koydukları görüşler tartışılmaktadır.

Modern Uygurcada ve Türkçede geçmiş zaman: Karşılaştırmalı bir inceleme

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Diğer
Çağdaş Uygurca ile Türkçe iki akraba dil olarak fiil çekim sisteminde bir çok ortak biçimler bulundurmaktadır. Ancak bu benzer biçimlerin işlevleri kimi zaman bir birini karşılarken, kimi zaman karşılamamaktadır. Geçmiş zaman işaretleyen yapılarda ve bu yapıları oluşturan biçimbirimlerde de aynı durum söz konusu olmaktadır. Geçmiş zaman söz konusu iki dilde de en temel zaman ilişkisidir. Bu yüzden geçmiş zaman biçimleri hem biçimsel yönden, hem işlevsel yönden çok zengindir. Özellikle Çağdaş Uygurcada geçmiş zaman işaretleyen yapılarda karşımıza çıkan biçimbirimler sayıca çoktur. Bunlara yardımcı fiillerle oluşan katmerli yapılar da eklenirse, çok daha karmaşık bir görüntü sunmaktadır. Bu yüzden bu çalışmanın amacı geçmiş zaman işaretleyen yapılarda karşımıza çıkacak olan temel biçimbirimleri zaman-görünüş-kiplik açısından inceleyerek, işlevsel özelliklerini tespit etmektir. Çalışma beş bölümden oluşamaktadır. Birinci bölümünde çalışmanın amacı, literatür özeti, arştırma yöntemi ve temel kavramların açıklamalarına, İkinci bölümünde Çağdaş Uygurcanın geçmiş zaman biçimleri hakkında bilgi verilecek ve bu biçimlerin işlevsel yönden farklılıkları ve benzerlikleri örnekler ışığında incelenecektir. Çalışmanın üçüncü bölümünde Türkçedeki geçmiş zaman biçimlerinden bahsedilecek ve bu biçimleri oluşturan biçimbirimlerin işlevleri üzerinde kısaca durulacaktır. Dördüncü bölümde Çağdaş Uygurcadaki geçmiş zaman biçimleri ile Türkçedeki geçmiş zaman biçimlerinin incelenmesinden elde edilen sonuçlar karşılaştırılacaktır. En son bir sonuç bölümüyle çalışma tamamlanacaktır.

Modernleşme sürecinde Türkiye ve Mozambik: İktidar, kültür ve kalkınma sorunu (1890-2015)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2019 Tarih Bilim Dalı
Bu çalışma, ülkelerin içsel ve dışsal dinamiklerinin modernleşme sürecine etkisini incelemektedir. Türk ve Mozambik'in tarihinin karşılaştırmalı bir analizine dayanan, çalışmada, belirli bir toplumdaki gelişmenin ve modernleşme sürecinin ne kadar karmaşık olduğu gösterilmektedir. Bu ülkelerde, siyasal iktidarın milli kimliğin oluşumundaki rolü ve ekonomik kalkınmanın teşvik edilmesi konuları ayrıntılı olarak tartışılmaktadır. Mozambik Türkiye'den genç bir cumhuriyet olmasına rağmen (1975), modernleşme süreci Portekiz monarşisinin zamanına kadar iner. Ancak Türkiye modernleştirilir iken, Mozambik'te hâlâ kırsal bir yaşam hakimdir. Nitelikli insan kaynağının olmayışı, süreklilik projesinin varlığı ya da yokluğu ve toplumun sanayileşmesi için kararlı bir sosyo-politik grup, bu ülkelerin neden aynı modernleşme seviyesinde olmadığını anlamamıza yardımcı olabilir. Bu nedenle, her iki ülkenin tarihsel, politik, ekonomik ve sosyal gidişatlarındaki farklılıkları ve benzerliklerini açıklığa kavuşturup bu sosyal yörüngelerin modernleşme sürecini nasıl etkilediğini incelemek gerekir. Bu çalışmada tarihsel karşılaştırmalı yöntem kullanılarak, her iki ülkenin modernleşme sürecindeki benzerliklerinin ve farklılıklarının ortaya konulması amaçlanmıştır. Karşılaştırmalı tarihsel yöntemi desteklemek için, belge analizi yöntemi (kitaplar, raporlar, gazeteler, dergiler, haritalar, fotoğraflar, süreli yayınlar, arşivler ve otobiyografik notlar) de verileri toplamak, sistematize etmek ve yorumlamak için kullanılmıştır. Bununla birlikte, belirli bir toplumun gelişmesini engelleyen çeşitli faktörleri çağrıştırmaya çalışılırken, belirleyici faktör politik güçtür. Anahtar kelimeler: CHP, FRELIMO, Kalkınma, Mozambik Modernleşmesi, Türk Modernleşmesi

Modernleşme ve değer değişimi: Mr. Erbil örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
Günümüzde sosyal ve kültürel değerler hızlı bir şekilde değişmektedir. Özellikle 21. yüzyılın meydana getirdiği teknolojik gelişimler ve genişleyen sosyal ağlar dünyada var olan toplumsal etkileşimi sınırlayan çizgileri ortadan tamamen kaldırabilecek kadar ilerleme göstermiştir. Bundan dolayı modernleşme olguları sınırları aşarak dünya genelinde yaygınlaşmaya başlamıştır. Benzer dönüşümlerin yaşandığı yerlerden biri olan Kürdistan Bölgesel Yönetiminde (KBY) de etkileşim ağı ile birlikte değişimler yaşanmaya başlamıştır. Bu bağlamda ele alınan bu tez çalışması Kürdistan Bölgesel Yönetiminde meydana gelen kültürel ve sosyal değer değişimlerini ele almaktadır. Analiz birimi olarak seçilen Mr. Erbil moda grubu üzerinden hem moda olgusu hem de yaşanan sosyo-kültürel değerler üzerindeki değişimi kültürün yeniden üretimi çerçevesinde ele alınacaktır. Bunların yanı sıra modernite ve modernleşme kuramları Kürdistan Bölgesel Yönetiminde yaşanan kültürel, sosyal ve mekânsal değerler üzerinden tartışılmıştır. Bu bağlamda Kürdistan Bölgesel Yönetiminde özellikle 2003 sonrası gözle görünür bir şekilde kültürel değişme olmuştur.

Modernleşme ve yeniden islamlaşma: Kadınların perspektifinden Türkiye ve İran'ın karşılaştırılması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2017 Siyasi Tarih Bilim Dalı
Bu tez, kadınların 2003 ile 2014 yılları arasında İran ve Türkiye'de modern-ulusal projelere entegrasyonunun karşılaştırmalı bir analizini yapmayı amaçlamaktadır. Araştırmanın Türkiye bölümü, Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığı dönemindeki yönetimini kapsamaktadır (2003-2014). Araştırmanın İran bölümü ise, Mahmud Ahmedinejad yönetimini (2005-2013) ele alacaktır. Anthony Marx'ın milliyetçilik teorisini genel çerçeve alarak, bu tez, Türkiye ve İran'daki kadın ve ulus-devlet ilişkilerini, üç alanın analizi ile inceleyecektir: aile planlaması, eğitim ve istihdam. Sonuç olarak Türkiye ve İran'da laik ya da dinsel modern milliyetçiliğin, tarihsel olarak paternalist ve aile merkezli olduğu bulunmuştur. Bu bağlamda, kadınların üniversitelere kaydı ve Türkiye ve İran'daki düşük doğum oranı istatistiklerine rağmen, kadınların işgücü piyasasına düşük katılımı, ataerkil perspektiflerin bozulmadan kaldığını göstermektedir.