Thesis Search




SEARCH RESULTS

Nanotaşıyıcı sistemlere yüklenmiş paklitakselin insan servikal kanser hücreleri üzerine sitotoksik etki ve bazı genlerin ekspresyon profillerinin belirlenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2020 Diğer
Servikal kanser, kadınlarda yaygın olarak görülen malign bir tümördür. Servikal kanser tedavisinde Paklitaksel (PTX) ilacı yaygın olarak kullanılmaktır. Fakat PTX'in tüm vücut sistemi etkilediği için istenmeyen birçok yan etkisi vardır. Ayrıca yarı ömrü kısadır. Bu gibi dezavantajların üstesinden gelmek ve tedavi etkinliği artırmak amacıyla, bu çalışmada ilk olarak titanyum dioksit (TiO2) nanopartikülleri sentezlendi. Daha sonra TiO2 toksitesini azaltmak ve biyouyumlu hale getirmek için polietilen glikol (PEG) ile modifiye edildi. Son olarak sentezlenen nano taşıyıcı sisteme PTX ilacı ile modifiye edildi. Sentezlenen TiO2-PEG-PTX ilacı ve TiO2, TiO2-PEG ve PTX ilaçları servikal kanser hücre hattına (HeLa) uygulayıp sitotoksik doz MTT yöntemiyle belirlendi. HeLa hücrelerine 24, 48 ve 72 saat boyunca TiO2, TiO2-PEG, TiO2-PEG-PTX, ve PTX ilaçlarının farklı konsantrasyonları (0,5-50µg/ml) uygulandı ve IC50 değerleri hesaplandı. Bu moleküller arasında en aktif 72 saat sonrası TiO2 ve PTX olduğunu tespit edildi. TiO2-PEG-PTX nanotaşıyıcı temelli ilacın IC50 7.81±1.11 olduğu saptandı. Daha sonra HeLa hücrelerine her bir molekülün 48 saat inkübasyon sonrası IC50 dozlarını uygulandı ve hücrelerden RNA izolasyonu yapıldı. RNA örneklerinden cDNA sentezi yapıldı ve bu örneklerde Tp53, MDM2, RAD51, BRCA2, ERCC1, ATR, CDKN1A, PRKDC, VEGFB, PDGFB, CASP2 ve MYC genlerinin ekspresyon düzeylerini RT-PCR analiz yöntemiyle belirlendi. Sonuç olarak TiO2 nanopartikülünün tüm genlerin ekspresyonunu artırdığı tespit edildi. TiO2-PEG-PTX'in MDM2 ve ERCC1 genlerinin ekspresyonunu azaltırken diğer tüm genlerin ekspresyonunu artırdığı belirlendi. PTX ise Tp53, BRCA2, ATR, CDKN1A, PRKDC, VEGFB, PDGFB, CASP2 ve MYC genlerinin ekspresyonunu artırırken MDM2, RAD51 ve ERCC1 azalttığı saptandı. Anahtar kelimeler: Servikal kanser, gen ekspresyonu, paklitaksel, nanopartikül, nanotaşıyıcılar, Tp53, MDM2, RAD51, BRCA2, ERCC1, ATR, CDKN1A, PRKDC, VEGFB, PDGFB, CASP2, MYC

Nanoyağlayıcılar kullanarak aluminyum esaslı hibrit yatak malzemelerinin tribolojik özelliklerinin araştırılması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2021 Diğer
Bu çalışmada Aluminyum esaslı hibrit yatak malzemelerinin Grafen Nanopletelet (GNP) ve Haloyzit Nanokil (HNT) esaslı nanoyağlayıcılar ile kuru ve yağlamalı şartlarında tribolojik özelliklerinin araştırılması gerçekleştirilmiştir. Nanoyağlayıcıların hazırlanmasında iki adımlı yöntem kullanılmıştır. Hazırlanan nanoyağlayıcıların termal iletkenlik ve viskozite ölçümleri 25-80 0C sıcaklık aralığında yapılmıştır. Ardından bu termofiziksel özellikler 4 farklı yapay zeka metodu (GPR, ANN, SVM, ve DT) kullanarak modellenmiştir. Diğer taraftan 15 farklı Alüminyum esaslı hibrit kompozit malzemesi toz metalürjisi-ekstrüzyon yöntemiyle üretilmiştir. Referans malzeme (RM) olarak konvansyonel SAE 770 alüminyum esaslı yatak alaşımı seçilmiştir . Elde edilen sonuçlara göre, ağırlıkça % 0.5 GNP ve % 0.1HNT konsantrasyonları, sürtünme azaltma ve aşınma direnci için optimal konsantrasyonlar olarak tespit edilmiştir. Baz yağlayıcı ile karşılaştırıldığında, Sürtünme katsayısı (SK)'deki maksimum azalmalar GNP için % 40.2 (% 0.5 konsantrasyon, 80 0C ve 142N) ve HNT için %39.8 (% 0.1 konsantrasyon, 25 0C ve 142N) kaydedilmiştir. Baz yağlayıcı ile karşılaştırıldığında, aşınma oranın maksimum iyileştirmeler GNP için %36.3 (% 0.5 konsantrasyon, 80 0C ve 142N) ve HNT için %30.8 (% 0.1 konsantrasyon, 25 0C ve 117N) tespit edilmiştir. SEM görüntüleri, EDX sonuçları ve yüzey pürüzlülük ölçümleri, yüzeyde nanoparçacıkların birikimini aşınma oranı ve SK azaltmaya katkıda bulunan tribofilm oluşumunu teyit etmiştir. RM numuneye kıyasla SiC, Zn ve Sn partikülleri ile takviye edilen üçüncü grup malzemeler, kuru ve yağlı koşullarda sürtünme azaltma ve aşınma direnci açısından daha iyi performans göstermiştir Anahtar Kelimeler: Grafen Nanopletelet, Haloyzit Nanokil, Nanoyağlayıcı, Aşınma, Sürtünme, Alüminyum Metal Matris Kompozit

Narco-terrorism in Colombia: Exploring the links between organized crime and terrorism (2000-2012)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2018 Diğer
Bu yüksek lisans tezinin amacı, organize suç örgütleri ile terörist örgütler arasında işbirliği olabileceğini belirlemek için aralarındaki finansal nedenlerle oluşan bağlantıları incelemektir. Daha detaylı belirtmek gerekirse, bu tez Kolombiya Devrimci Silahlı Kuvvetleri (FARC) adlı terör örgütü ile Latin Amerikalı sınır-ötesi organize suç örgütleri arasındaki bağları incelemektedir. Kolombiya içinde FARC örgütünün her bir bölgesinin ne ölçüde organize suç örgütleri gibi davrandığını ölçmek için bu tezde davranışsal model olarak adlandırabileceğimiz bir model kullanılmaktadır. Davranışsal model, Kolombiya'da yerlerinden edilen insan sayısı ve koka bitkisinin ekildiği alan değişkenleri esas alınarak geliştirilmiştir. FARC'ın yabancı organize suç örgütleri ile bağlantısını anlamak için bu tezde yurt dışında ve Kolombiya'nın etrafındaki ülkelerdeki göçmenlerin sayısı esas alınmıştır. Bu nedenle tezde varış ülkesi ve geçiş ülkesi kavramları, kokain trafiği ve yabancı organize suç örgütleri ile işbirliğinin alakasını anlatmak için kullanılmıştır.

Nasır Dönemindeki Mısır Suudi Arabistan ilişkilerinde milliyeçilik Etkisi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
Geçen yüzyılın 50'li yıllarının başlangıcı, Mısır ve Suudi Arabistan'daki siyasi ve sosyal koşullarda önemli gelişmelerle tanıklık etti. Mısır, İngiliz sömürgeciliğinden ve monarşiden kurtuldu. Aynı zamanda, Suudi Arabistan petrol ve modern devlet çağına girdi. Bu gelişmeler, her iki ülkenin dış politikasına büyük ölçüde yansıdı. Özellikle de Mısır cumhurbaşkanı milliyetçilik ve Arap birliği sloganları atıp onu dışişleri hareketlerinde ilk prensip haline getirdiğinde. İki ülke arasındaki ilişkiler, tam bir entegrasyona ulaşan gelişmelere tanıklık etti. Daha sonra 1967'de Mısır ve Arapların İsrail karşısında yenilgiye uğramasına ve Arap milliyetçilik fikrini ortadan kalkmasına yol açan mutlak bir düşmanlığa dönüştü.

National role conception, leaders and foreign policy in Kazakhstan and Uzbekistan from 1991 to 2016

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2020 Uluslararası İlişkiler Bilim Dalı
Kazakistan ve Özbekistan, bölgedeki benzer güç kapasitelerine, benzer devlet motivasyonlarına ve bölgesel güçlü devletler, Rusya ve Çin'in varlığından gelen dış etkiye rağmen, bölgesel ve uluslararası katılımda farklı davranışlar sergilemektedir. Daha doğrusu, bölgesel örgütler ve uluslararası ortaklıklarla ilgili üyelik politikalarında farklılık görülmektedir. Kazakistan daha çok taraflı bir yaklaşımı savunarak uluslararası seviyede devletin tanınması için çaba sarf ederken, Özbekistan bölgesel örgütlerde ve uluslararası ortaklıklarda düşük bir profil tutmayı tercih etmektedir. Bununla birlikte, Özbekistan'ın diğer devletlerle iki taraflı yaklaşımı bölgedeki kuruluşlar ve örgütlerin etkisizliği ve genel güvensizlik ile açıklanabilirken, Kazakistan'ın çok taraflı yaklaşımı tercih etmesini bölgesel örgütlerin etkisizliği çerçevesinde açıklamak epeyce zordur. Bu tez tüm Orta Asya devletlerinin benzer şekilde hareket etmesi gerektiğini iddia etmemektedir. Kazakistan ve Özbekistan'ın ortak Türk kökenli olup, dil ve din yönünden ortak noktalara sahip olmasına ve Sovyet-komünist rejiminden kaynaklanan genel benzerliğine rağmen, iki ülke kendine has milli yapılara ve kendine özgü tarihsel geçmişe sahiptir. Ancak, iki devletin siyasi bağımsızlık ve egemenlikle ilgili devlet motivasyonları benzemektedir. Realist ekolün varsaydığı gibi, bu koşullarda devletler Rusya ve Çin'e karşı dengelemeye yönelebilirdi veya birinin önderliğine katılarak güçlü tarafa doğru eğilim gösterebilirdi. Ancak, Kazakistan ve Özbekistan ne Rusya ne Çin'e karşı denge kurdular ne de bunlardan birinin yanında tek taraflı olarak yer aldılar. Yine de devletler güç dağılımını realist ekolün beklediğinden farklı bir şekilde dengelemektedirler ve farklı bölgesel ve uluslararası katılım davranışları sergilemektedirler. Buradan hareketle tez, Orta Asya'nın önde gelen iki ülkesinin benzer otoriter rejimlerine ve benzer bölgesel konumlarına rağmen neden bölgesel örgütlere ve uluslararası ortaklıklara katılımlarında farklı davranışlar sergiledikleri sorusunu sormaktadır. Bu tez, Kazakistan ve Özbekistan'ın bölgesel ve uluslararası katılım davranışlarındaki farklılıklarının, devlet liderleri Nursultan Nazarbayev ve İslam Karimov'un farklı liderlik tarzları aracılığıyla tanımlanan Avrasya Köprüsü ve Bağımsız Aktör gibi farklı ulusal rollerden etkilenebileceğini savunmaktadır. Farklı yapıdaki ulusal roller benzer otoriter rejim ve bölgesel komşu konumu olmasına rağmen iki ülkenin aynı bölgesel örgütler ve uluslararası ortaklıklarda farklı karar almasına ve farklı davranış tercihlerinin oluşmasına neden olabilir. Rol teorisi tarafından kullanılan ulusal rol kavramları, devletin hem maddi hem de düşünsel faktörlerin ile iç ve dış çevre taleplerinden kaynaklanan tarihsel hafızasının ve gelişiminin ürünleridir. Bu nedenle, devletlerin çeşitlendirilmiş davranışlarının araştırılması için yararlı bir analitik çerçeve sunar. Karar vericilerin rol inşası üzerindeki etkisini değerlendirmek için bu t

National role conceptions and orientations of Turkey, Iran, and Saudi Arabia as competing regional powers in the Middle East: 1979-2020

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2021 Uluslararası İlişkiler Bilim Dalı
Bu çalışmada, rol teorisinden yararlanılarak 1979 yılından günümüze Orta Doğu'da bölgesel rekabet içerisindeki Türkiye, İran ve Suudi Arabistan'ın rol tanımlamaları ve davranışları analiz edilecektir. Teorik olarak çalışma, Orta Doğu'daki bölgesel rekabeti analiz etmeye yönelik dört rol davranış boyutunu ortaya koyarak, rekabet merkezli bölgesel bir rol yaklaşımı geliştirmeyi hedeflemektedir. Orta Doğu'ya uygulanan böyle bir rol davranışı, bölgesel güçleri nedensellik (rol kaynakları), yönelim (rol yönelimleri), beklenti (role beklentileri) ve rekabet (rol meydan okumaları) boyutları açısından şekillendiren dört davranışsal boyut çerçevesinde ele alınacaktır. Bu tez, çatışmanın yoğun olduğu bir bölge olan Ortadoğu'da, bölgesel güçlerin, işbirliği, rekabet ya da statükoculuk arasında farklılaşan bölgesel roller üstlenerek bölgesel güç elde etme arayışında olduğunu ileri sürmektedir. Bunlar içerisinde işbirliği yönelimli rollerin bölgeselciliğe katkı yapması beklenmektedir. Rekabet yönelimli olanlar ise hegemonya arayışına yöneliktir. Statükocu yönelimli roller ise ya mevcut bölgesel güç düzenini devam ettirmeye ya da meydan okumaya yöneliktir. Analitik olarak tezin temel amacı 1979 yılından günümüze Türkiye, İran ve Suudi Arabistan'ın bölgesel güç statüsü elde etmeye yönelik bölgesel rekabetini anlayarak ve tartışarak Orta Doğu'ya yönelik literatüre katkı yapmaktır. Düşünsel ve yapısal rol kaynaklarına odaklanarak ilgili tez, ulusal rol kavramlarındaki değişimlerin ve devamlılıkların, dış politika yönelimleri ve böylece bölgedeki işbirliği-rekabet süreçleri üzerindeki yansımasını ortaya koymaya çalışmaktadır. Ayrıca çalışma, İran İslam Devrimi'nin, bölgesel güvenlik düzenini etkileyen ve özellikle Suudi Arabistan gibi diğer bölgesel güçlerin karşı-devrimci rollerini harekete geçiren İran'ın revizyonist rolü üzerindeki etkisini incelemektedir. Son olarak ilgili tez, her ne kadar ikisi de Sünni ve statükocu bir güç olsa da Türkiye ve Suudi Arabistan'ın Arap Baharı sonrasında farklı politikalar izlediğini ve rekabetçi bir rol benimsediğini ortaya koymaktadır. Birincisi liberal devrimci bir rol benimserken ikincisi devrim karşıtı tutucu bir rol benimsemiştir. Bu bakımdan söz konusu bölgesel dinamikler bölgedeki statükoyu ve bu üç bölgesel gücün rollerini dönüştürmüştür. Anahtar Kelimeler: Role Teorisi, Orta Doğu, Bölgesel Güçler, Türkiye, İran, Suudi Arabistan

NATO intervention in the libyan crisis and the implementation of the responsibility to protect

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Barış ve Çatışma Çalışmaları Bilim Dalı
2011 yılının başlarında Arap Baharı sırasında meydana gelen olaylar, dünya toplumunu harekete geçirdi. Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinin, özellikle Libya'nın, iktidardaki rejimlerinde gerçekleşen şiddetli sosyo-politik süreçler ve değişiklikler, Batı Dünyası için siyasi ve ahlaki bir ikilemin ortaya çıkmasına neden oldu. Bu bağlamda, bu tez, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'nün (NATO) bu konudaki müdahalesinin yanı sıra Libya'daki askeri operasyonun arkasındaki gerekçelerle ilgili soruları incelemektedir. Bu amaçla, tez, bazı önemli NATO üyelerinin, yani ABD, Fransa, İngiltere, Almanya ve İtalya'nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 1973 sayılı kararı kapsamında Koruma Sorumluluğu ilkesine dayanarak gerçekleştirilen Libya müdahalesine ilişkin konumlarını tartışmaktadır.

NATO'nun Afganistan'a müdahalesi çerçevesinde Türkiye – Afganistan ilişkilerinin incelenmesi (2001-2016)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Diğer
Tarihte M.Ö.bininci yıldan 5. Yüzyıl'a kadar Aryana, 5.Yüzyıl'dan 19. Yüzyıl'a kadar Horasan ve 19. Yüzyıl'dan buyana Afganistan olarak bilinen coğrafya, sahip olduğu jeopolitik konumu sebebiyle tarih boyunca birçok devletlerin istilasına uğramıştır. Bunlardan biri de 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra ABD başta olmak üzere NATO'nun Afganistan'a müdahalesidir. 11 Eylül 2001 tarihinde ABD'ye dünyanın en büyük terör saldırılarından birisi yapılmıştır. ABD yönetimi, terör örgütüne mensup Usame Bin Ladin'i saldırılardan sorumlu tutarak Afganistan'daki Taliban yönetiminden Usame Bin Ladin'i teslim edilmesini talep etmiştir. Taliban yönetimi ret cevabı verince, ABD/NATO 7 Ekim 2001 tarihinde Afganistan'a Sınırsız Özgürlük adını verdiği hava taarruzunu başlatmıştır. Müdahalenin ardından Afganistan'da yeni yönetimin temelini atmak için Almanya'nın Bonn kentinde taraflar bir araya gelmişlerdir. Bonn anlaşması sonucu, Afganistan'ın bugünkü yönetiminin temeli atılmıştır. Çalışmada, NATO'nun Afganistan'a müdahalesi çerçevesinde Türkiye – Afganistan ilişkileri ele alınmıştır. Türkiye 2001 sonrası Afganistan'ın yeniden imarına ve istikrara kavuşmasına bölgesel imar ekipleri, ISAF komutasındaki askeri mevcudiyeti, Afgan polisinin eğitimi ve TİKA'nın proje/faaliyetleri vasıtasıyla destek vermektedir.

Natural scene image text detection and recognition using a novel global curvature feature

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2020 Bilgisayar Mühendisliği Bilim Dalı
Bu tez, sahne metni tespiti ve tanımasini çoklu nesne tespiti ve tanıma yaklasim ile cozulmesi ile ilgilidir. Başka bir deyişle, bir görüntünün içine doğal olarak gömülü olan metinler algılanır ve karakterleri birer birer tanınır. Bu nedenle, tanıma işlemi genellikle bölümlenmiş veya kırpılmış karakter tanıma olarak adlandırılır. Sahne karakteri tespiti için iki yaklaşım tanıtıldı. Birincisi, çok renkli sahne metin tespiti için kümeleme temelli segmentasyon tekniğidir. Bu yaklaşım, özellikle metin içi renk farkı ile görüntü metinlerini sahnelemek için tasarlanmıştır. Yani, aynı kelime içindeki karakterlerin farklı renkleri vardır. İkinci yaklaşım, bağlı bileşen üretimi için Maksimum Kararlı Ekstrem Bölgelerden esinlenmiştir. Ancak, bu tezde, istikrarlı bölgeler yerine, dengesiz bölgelerin aday karakterler ürettiği düşünülmektedir. Yaklaşım tez boyunca Maksimum Kararsız Ekstrem Bölgeler olarak adlandırılır. Kırpılmış sahne karakteri tanıma için, genel nesne tanıma için klasik bir yaklaşım kullanılır. Başka bir deyişle, tanımlayıcı resim özellikleri el yapımıdır ve tanınma için denetimli bir öğrenme algoritması yetiştirmek için kullanılır. Bu nedenle, karakter görüntülerinin global olarak şeklini tanımlamak için bir anahtar nokta tespit ve tanımlama stratejisi tanıtılmıştır. Eğrilik bilgisi, nitelikli kilit noktaları tanımlamak için kullanılan birincil geometrik özelliktir. Tanım, ilgili görüntü kilit noktaları arasındaki fiziksel ayrılma ve açı gibi ana özelliklere bağlıdır. Bir sınıflandırıcı olarak, çeşitli çekirdeklerin Destek Vektör Makinesi'si kullanılır. Son olarak, bu tezde tanıtılan küresel özelliğin açıklama gücü, iyi bilinen bir özellik tanımlayıcı SIFT ile karşılaştırılmıştır. Sonuçlar, eğrilik bilgisine dayanan küresel şekil tanımlayıcılarının rekabetçi olduğunu ve sonuçta daha iyi bir tanıma yol açabileceğini göstermektedir.

Nature-based solutions for climate change adaptation and sustainable urban drainage in tropical coastal cities: A case for mombasa city.

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2021 Kentsel Tasarım Bilim Dalı
İklim değişikliği bir gerçektir ve etkisi tüm dünyada yaşanmaktadır. Bu etkilerin arasında ısı dalgaları, deniz seviyelerinin yükselmesi, kıyı erozyonu, sel, kuraklık ve diğerleri arasında biyo-çeşitlilik kaybı bulunmaktadır. Güncel durumda kentsel alanlar küresel nüfusun %55'inden fazlasını barındırdığı ve 2050 yılına kadar %68'e kadar artacağı beklendiği için daha büyük risk altındadır. En çok etkilenen kentsel alanlar tropik kıyı şehirleridir, çünkü çoğu düşük ekonomik kalkınma ve teknolojik yeteneklere sahip düşük ve orta gelirli ülkeler kategorisindedir ve bu da onların uyum sağlama kapasitesinin düşük olmasına neden olmaktadır. Bu çalışma, tropikal kıyı kentlerinde iklim değişikliğine uyum sağlamak için uygun fiyatlı ve ekolojik olarak sürdürülebilir bir yaklaşım olarak doğaya dayalı çözümleri (NBS) keşfetmeye odaklanmaktadır. Kenya'da bulunan tipik bir tropikal kıyı kenti olan Mombasa vaka çalışması olarak ele alınmıştır. Zemin bilgilerini toplamak için kartopu örneklemesi yoluyla resimler ve önemli muhbir görüşmeleri de dahil olmak üzere birincil veri kaynakları kullanılmıştır. İkincil kaynaklar, kurumsal verilerin gözden geçirilmesi, stratejik belgeler, politikalar ve NBS ve tropikal ortamlarda iklim değişikliğine uyum ile ilgili bilimsel dergilerden oluşuyordu. Çalışma bulguları, Mombasa'daki iklim değişikliği ile ilgili zorlukların kentsel sel, yükselen deniz seviyeleri, kıyı erozyonu, artan sıcaklıklar olduğunu göstermiştir. Hızlı kentleşme ile ilgili zorluklar arasında yetersiz altyapı ve hizmetler, zayıf sıvı ve katı atık yönetimi ve yetersiz konut bulunmaktadır. Çalışma, kıyı bitki örtüsünün restorasyonu, kentsel alanda yeşil altyapının uygulanması ve derelerin restorasyonu gibi NBS önlemlerinin sürdürülebilirliği ve iklim direncini arttırmak için diğer tropikal kıyı şehirlerinde çoğaltılabilecek çok boyutlu faydalar sunabileceğini önermektedir.

Nazan Bekiroğlu'nun romanlarında aile

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Diğer
Bu çalışmada, çağdaş Türk romancılarından Nazan Bekiroğlu'nun bu zamana kadar yayımlanmış olan beş romanında aile konusu incelenmeye çalışılacaktır. Çalışmanın amacı ailenin görünümlerinin ve yazarın bu konuda bakış açısının nasıl olduğu, aile yapılarından hangilerinin daha fazla kullanıldığını sorgulamaktır. Nazan Bekiroğlu roman, öykü, deneme ve inceleme türünde toplam on altı eser vermiş bir yazardır. Bu zamana kadar Nazan Bekiroğlu üzerine yapılan çalışmalar arasında daha çok yapısal anlamda ya da onun eserlerindeki kaynaklar üzerine durulmuştur. Bu çalışma ise daha spesifik olarak, edebiyat sosyolojisini ilgilendiren bir konu olan ailenin sorgulanmasıyla Nazan Bekiroğlu'nun romanlarına yeni bir bakış açısı getirilme çabasına yöneliktir. Çalışmanın ilk bölümünde aile kavramı ile ilgili bilgi verilmiştir, ikinci bölümde yazarın hayatı ve edebî kişiliğinden bahsedilmiştir ve son bölümde ise Nazan Bekiroğlu'nun romanlarında aile konusu Aile Tipleri, Aile Bireyleri ve Aile Bireyleri Arasındaki İlişkiler başlıklar altında incelenmiştir. Çalışmanın sonuç kısmında ise Nazan Bekiroğlu'nun romanlarındaki aileler üzerine yapılan tespitler ve yorumlamaların ardından hangi sonuçlara ulaşıldığı belirtilmiştir.

N'Djamena'nın kentleşme sürecinde kimlik, farklılık ve birlikte yaşama olgusu

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Sosyoloji Bilim Dalı
Bu araştırmada, N'Djamena'nın kentleşme sürecinde karşılaştığı sosyo-kültürel ve sosyo-politik ve mekânsal sorunlar sosyolojik bir bakış açısı ile ele alınmaktadır. Araştırmada sosyal gruplar arasında kimliklerin ve farklılıkların etkisiyle toplumsal ilişkilerde ne tür problemler, nefret söylemleri ve ayrımcılıkların açığa çıktığına odaklanılmış ve bu sorunlar ile ilgili olarak sivil insanlar ve yetkililerle görüşmeler yapılmış, algılar analiz edilmiştir. Görüşmelerden elde edilen verilerde öne çıkan N'Djamenalı kimliğine bakış, farklılık algıları ve birlikte yaşama engel olan çeşitli faktörlerin N'Djamena'nın kentleşme sürecinde ne gibi problemlere yol açtığı tartışılmıştır. Çalışmada, N'Djamena'da sosyal grupların kimliğe bakışı ve kimlik temelli yaşamaya yönelik görüşleri incelemiştir. Kapalı topluluklardan ulaşan N'Djamena'da farklılıklar algısının, bazı mahallelerde sosyal grupların açık ve homojen bir şekilde yaşayabilmesine engel olmazken, bunun diğer bazı mahallelerde neden kapalılık ve heterojenliklere yol açtığı tartışılmıştır. Çalışmada N'Djamena'da farklılık ve çeşitliliklerin birlikte yaşamaya engel olarak görülmesinin birlikte yaşamayı zorlaştırdığı açığa çıkarılmıştır. Bunun yanı sıra, bazı sosyal gruplar bazı mahallelerde yaşamayı istemeyerek, farklı etnik köken ve dinden olanlarla evliliklerin yapılmasına da karşı olduklarını ifade etmişlerdir. Araştırmada N'Djamena'nın kentleşme politikasındaki halk ve otorite algıları, kent politikasında hangi eksiklerin yer aldığı, otorite ve halkın nasıl bir realite sergilediği açıklanmaya çalışılmıştır. Veriler nitel yaklaşımla toplanmış olup; örneklem olarak N'Djamena'da yaşayan farklı sosyo-kültürel ve politik gruplardan insanlar tercih edilmiş (etnik ve dini); bu gruplardan rastgele seçilmiş Müslüman-Hristiyan, kadın-erkek, yaşlı-genç, okuryazar-okuryazar olmayan 36 kişi ile mülakat yapılmıştır. Anahtar kelimler: N'Djamena, kentleşme, kimlik, farklılık, din, sosyal eşitsizlik, etnisite, ayrımcılık

Necib Mahfuz'un Aşk Zamanıadlı romanında hal kategorisi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2017 Türk Dili Bilim Dalı
Bu çalışmada, Necib Mahfuz'un ''Aşk Zamanı'' adlı romanının Arapça ve Türkçe varyantlarında yer alan ismin hal ekleri mukayeseli olarak değerlendirilmiştir. Çalışmada her iki nüshada bulunan hal ekleri karşılaştırılarak aralarındaki benzerlik ve farklılıkların tespit edilmesi amaçlanmıştır. Çalışma Giriş, Necib Mahfuz'un Hayatı ve Edebi Kişiliği ve İnceleme bölümlerinden oluşmaktadır. Birinci Bölümde yazarın hayatı ve eserlerine dair kısa bilgiler verilmiştir. İnceleme kısmında öncelikle eserin orijinalinin yazıldığı dil olan Arapçada bulunan hal ekleri (harf-i cerler) tespit edilmiş ve eserden seçilen örneklerle somutlaştırılmıştır. Bu nüshadan alınan örnek cümlelerin Türkçe nüshasındaki karşılıkları gösterilmiştir. Bu yolla iki dil arasında yapılan aktarmalarda hal eklerinin kullanımında ortaya çıkan farklılıklar tespit edilerek değerlendirmelerde bulunulmuştur. Son olarak incelemeden elde edilen sonuçlar ve kaynaklara yer verilmiştir.

Necip Mahfuz'un Sersera Fevka'n-Nîl Nil Üstünde Gevezelik adlı eserinde Arapça - Türkçe çeviride kalıp ifadelerin aktarım bakımından incelenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2017 Türk Dili Bilim Dalı
Bu çalışmada, Arapça yazılıp sonradan Türkiye Türkçesine çevrilen bir eserdeki deyim, atasözü vb. kalıp yapılar incelenmiştir. Ayrıca aktarım sırasında, kalıp düzeyinde yaşanan değişim ve kaymalar ele alınmıştır. İnceleme sırasında birebir çeviri (eşleşme) örneklerinden ziyade çevirinin beraberinde getirdiği çok sayıda biçimsel değişiklikle dil kaymaları tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra özgün dile ait olan ve kendi kültürüne özgü bir anlam taşıyan erek dilde karşılık bulmayan dil yapıları da değerlendirilmiş, gereken açıklamalar dipnotlarda verilmiştir. İncelemede kullanım sıklığı dikkate alınarak kalıp yapılardan en çok deyimler üzerinde çalışılmıştır. Kalıp ifade özelliği gösteren diğer dil yapıları da taplolar üzerinden tanıtılmıştır. Bununla birlikte çeviri sürecini yönlendiren strateji ve tekniklerden söz edilerek çevirmenin uyguladığı yöntemi izah eden açıklamalara yer verilmiştir. Eserin çevirisine genel bakış olumlu yönde olduğundan konu, bugüne kadar eleştirel gözle irdelenmemiştir. Ancak bu çalışmada eleştirel yaklaşımla çeviri değerlendirilmiş; arada sırada çevirmenin görüşünün benimsenmediği durumlarda başka seçeneklerin olabileceği öne çıkarılmıştır.

Nefhu't-tîb metin incelemesi ve tenkitli neşri (İkinci bölüm)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2018 Tarih Bilim Dalı
Bu çalışma Endülüs Müslümanlar'ı tarihi üzerine yazılan en önemli eserlerden olan Nefhu't-Tîb adlı eserin ikinci bölümü üzerine yapılmıştır. Bu kitapta Endülüs Müslümanlar'ının tarihi, Endülüs'ün coğrafyası, toplumu, hükümdarları, âlimleri hatta Endülüs'ün 1492'de İspanya birleşik ordusu tarafından zaptına kadar yaşanan gelişmeler zikredilmiştir. Öncelikle eserin müellifi Ahmed el-Makkarî'nin hayat öyküsünü inceledik. Onun ilmi hayatı, sehayatleri, eserleri ve bu eserleri yazarken izlediği yöntemleri ele aldık. Doktora tezimizde Nefhu't-Tîb'ın Süleymaniye Kütüphanesindeki nushasını esas alıp, Mısır nüshasıyla karışlaştırma yaptık ve aralarındaki farklılıkları ise dipnotta gösterdik. Arapçadan Türkçeye tercüme ettiğimiz bu bölümde Endülüs'ü feth etme düşüncesinin ilk ortaya çıkışından, fethin gerçekleştiği tarihe kadar ki dönem üzerine tarihçilerin farklı rivayetleri ele alınmıştır. Aynı zamanda bu bölüm bize askerlerin sayısı, komutanların isimleri, geçtiği yolları, fethettikleri şehirleri ve ele geçirdiği ganimetler hakkında detaylı bilgi sunmaktadır. Ayrıca bu bölüm bize Târık b. Ziyad'tan sonraki Endülüs'te hüküm süren Emevî hükümdarlarının başlangıcından Tavâif-i mülük dönemine kadar değerli bilgiler vermektedir. Anahtar Kelimeler: Makkarî, Nefhu't-Tîb, Endülüs Tarihi, Endülüs Müslümanları.

Nefīse-i Uhreviyye (1b/68b) Giriş-inceleme-metin-dizinler-tıpkıbasım

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Diğer
Araştırmamıza konu olan Nefise-i Ubreviyye adlı eser Klasik Osmanlı Türkçesi dönemine ait halk kitleleri için yazılan fıkhı bir eserdir. Klasik Osmanlı Türkçesi XVI. yüzyıldan başlayıp XIX. yüzyılın ortalarına kadar devam eder. Bu dönem dudak uyumu sürecinin başladığı ve önemli ölçüde gelişme gösterdiği bir devredir. Bu devre özellikle Türkçenin ses uyumları başta olmak üzere ses ve şekil bilgisindeki gelişmeleri ve değişmeleri göstermesi açısından önemlidir. Çalışmamızda toplam 125 varaktan oluşan yazmanın 1 b/-68b arasındaki varakları incelenmiştir. Çalışmamız Giriş - İnceleme - Metin - Dizinler - Tıpkıbasım bölümlerinden oluşmuştur. Giriş kısmında eserin mütercimi ve nüshaları hakkında bilgi verilmiştir. İnceleme kısmında eserde tespit edilen belli başlı imla özellikleri ve şekil bilgisi yer almıştır. Çalışmanın metin bölümünde, 1 b/68b varakları arası transkripsiyon işaretleriyle Latin harflerine aktarılmıştır. Dizin bölümü, kelimeler ve ekler dizini olmak üzere iki alt başlıktan oluşmuştur. Kelimeler dizininde eserde geçen kelimeler, özel adlar ve tamlamalar alfabetik verilmiştir. Ekler dizininde metnimizde geçen tüm yapım ve çekim ekleri alfabetik sırayla yer alınmıştır. Aynı kelime tabanına birden çok fazla gelen eklerin sayısı parantez içinde verilmiştir. Son bölümde, Tıpkıbasım ve sonuç kısmı yer almıştır. Anahtar Kelimeler: Nefise-i Ubreviyye, Klasik Osmanlı Türkçesi, Eski Anadolu Türkçesi, İmla özellikleri ve şekil bilgisi

Negotiating diaspora identities: Kazakhs in Turkey

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2021 Diğer
Bu çalışma, 1950'lerde İstanbul'da yerleşmiş Kazakların etnik kimliklerini araştırmaktadır. Bugün yaklaşık sayıları 20.000'dir. Çalışma, etnik kimlikleriyle ilişkili söylemleri ve uygulamaları tartışacak ve analiz edecektir. Özellikle kendilerini kimliklendirme üzerine odaklanacak ve etnik kimliklerini nasıl ifade ettiklerini inceleyecektir. Söz konusu çalışma ne zaman ve neden öyle davrandıklarını, Kazak olmalarının ne anlama geldiğini ve kimlikleri hakkındaki tutumlarının ve görüşlerinin zaman içinde nasıl geliştiğini araştırıyor. Kazaklar kendi tarihi vatanı Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ni (Doğu Türkistan). 20. yüzyılın 30'lu ve 40'lı yıllarında Çin hükümetine karşı yapılan başarısız ayaklanmalardan sonra terketmiştir. Hindistan'da biraz zaman geçirdikten sonra Türkiye'ye iltica başvurusunda bulundular. Bu nedenle, Türkiye'deki Kazakların etnik kimliklerinin analiz edilmesi ilginç bir durum teşkil etmektedir, çünkü bir yandan Türk olarak kabul edilirler, diğer yandan bu popüler varsayıma rağmen, kısmen fiziksel görünümleri nedeniyle insanların çoğunluğundan öne çıkmaktadırlar. Bu nedenle, Türk, ama tam olarak değil olmanın bu muğlak doğası Kazakların durumunu eşsiz ve ilginç kılmaktadır. Çalışma, diğer kimlik türlerinde olduğu gibi Kazak etnik kimliğinin de sabit ve sınırlı olmadığını, bunun yerine, insanların kişisel ve sosyal ilişkilerinin yanı sıra ulusal ve uluslararası bağlamlara bağlı olarak çeşitli müzakere ve değişimlere uygun ve esnek olduğunu göstermeyi amaçlamaktadır. Anahtar Sözcükler Türkiye'deki Kazaklar, Etnik kimlik, Ulus, Diaspora, Azınlık

Neodiyum (Nd+3) iyonu ile katkili silisyum oksit (SiO2 ) camlarinin mikro-yapi ve optik özelliklerine ZnSe kuantum noktalarinin etkisi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2012 Diğer
Günümüzde nanoteknoloji bilimi hızla gelişmekte ve uygulama alanları artmaktadır. Örneğin aldığımız ilaçta, yediğimiz yemekte, kullandığımız kimyasalda, kullandığımız araçlarda ve daha fazlasında nanoteknoloji ürünlerini görmek mümkündür. Fiziksel etkiler nanokristallerin kuantum boyut etkisi ile ilgilidir ve bu materyallerin elektronik yapıları radikal olarak değiştirilebilir. Nanokompozit yapıları elde etmek için pek çok yöntem geliştilmiştir. Sol-jel, supersaturated glass sol, RF-sputtering gibi. Bunların hepsi düzgün yayılmış nanoparçacıkların, kuantum boyut etkilerini anlamada etkilidir.Yarı iletken nanokristaller elektronik, optik ve manyetik alan uygulamalarında sıklıkla kullanılmaktadır. Özellikle üzerinde durulması gereken alanların başında lazer uygulamaları gelmektedir. Bu yarı iletkenlerin en önemli özelliği, bant-gap aralığında barındırdığı kuantum noktaları olup, yarıiletkenin yapıldığı maddeye bağlı olarak farklı özellikler göstermesidir. Nd+3 iyonu ile katkılı SO2 camlarının mikroyapı ve optik özelliklerine ZnSe kuantum noktalarının etkisi inceleyebilmek için, dört farklı şekilde hazırlanan örnekler, sol-jel yöntemi ile hazırlanmaktadır.Örnekleme aşamasında, neodimyum(III) nitrat kullanılmakta ve bu katkı maddesinin kuantum noktalarına girmesi araştırılmaktadır. ZnSe nano kristaller, sol-jel yöntemi ile hazırlanmaktadır. Malzemenin içerisinde kalan kalıntıları (Su) gidermek için hazırlanan numune laboratuvar ortamında 24 0C'de bir saat kadar bekletildikten sonra, 60 0C sıcaklıktaki fırında 7-10 gün bekletilmektedir. Bir haftalık bu sürenin ardından, numuneler iki farklı tavlama işlemine tabi tutulur. Birisinde 410 0C'de bir saat bırakılır, diğerinde ise 600 0C' de bir saat tavlama yapılır. Bu işlemlerden sonra numune ölçüm için hazırdır.Numunelerin XRD ölçümleri yapılmıştır. Alınan grafiklerdeki piklerden kuantum noktaları oluştuğu görülmektedir. Kantum noktaları boyutları hesaplamak için alınan datalar fit edilerek, FW 1/5/4/5 M ve Scherrer yöntemleri ile hesaplamaları yapılmıştır. Sonuçlarımız 4-10 nm aralığında bulunmuştur ve bu sonuçlar, örneklerimizin kuantum noktalarına sahip olduğunu göstermiştir.Elde ettiğimiz örneklerin absorpsiyonlarını ölçmek için spektrometrik ölçümleri yapılmıştır. Bu ölçümlerde enerji bant aralıkları gözlemlenmiştir. Bu veriler doğrultusunda, direkt ve indirekt, optik bant aralığı, Urbach enerjileri, Tauc yöntemi kullanılarak hesaplanmıştır.Nd+3 için enerji geçişlerindeki osilatör şiddeti, hem 410 0C'deki, hem de 600 0C'deki tavlanmış örnekler için hesaplanmıştır. 600 0C'de tavlanmış olan örneğin osilatör şiddeti, 410 0C'de tavlanmış örneğe göre daha yüksek sonuçlar vermiştir.

Neoliberal dönemde Tahran'da ve Ankara'da işportacılık

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Siyaset Bilimi Bilim Dalı
Orta Doğu ülkelerinde 1990'lardan itibaren neoliberal politikaların ortaya çıkışı toplumsal yaşamı farklı biçimlerde etkilemiştir. İşsizlik krizi, emeğin güvencesizleştirilmesi, kırdan kente yoğun göç dalgaları ve mültecilerin sayısal artışı gibi süreçler bu bölgedeki kentlerin durumunu köklü bir şekilde değiştirmiştir. Enformel ekonominin süratli gelişimi bu büyük dönüşümün bir parçasıdır. Enformel ekonominin önemli bir bileşeni olan işportacılık ise Orta Doğuda'ki neoliberal kentler bağlamında en çok görünürlüğe sahip olan iştir. Bu çalışmada işportacılık Tahran ve Ankara şehirleri çerçevesinde ele alınmıştır. Bu bağlamda enformel ekonominin tanımları, işportacılığın biçimleri, İran ve Türkiye'deki işportacılık üzerine araştırmalar incelenmiştir. İşportacılığın önemini vurgulamak üzere kent yoksullarına yönelik Marksist ekonomi politik teorilerine başvurulmuştur. Marx'ın artık-nüfus ve yedek işgücü ordusu teorisi bu bağlamda incelenmiştir. Bunun yanı sıra, Orta Doğu ülkeleri ile ilgili önemli akademik katkıları olan Asef Bayat'ın eserleri ve kuramı ise bu çalışmanın başka bir odak noktasıdır. Bir yandan Bayat'ın sessiz taşma ve pasif ağlar teorilerini eleştirmeye çalışırken öte yandan Bayat'ın Post-İslamcılık teorisini göz önüne alarak Tahran ve Ankara'daki neoliberal kentlerin gelişimi, kent yoksullarının durumu, yerel hükümetlerin yıldırma politikaları ve işportacılar, atık toplayıcılar, evsizler, dilenciler ve sokakta çalışan çocukların hikayeleri dahil olmak üzere Post-İslamcılar tarafından kent yoksullarına yönelik sürdürülen politikalar ele alınmıştır. Tahran ve Ankara örneğinde işportacıların durumu, kendi aralarındaki ilişkiler, zabıta ile muvaceheler ve işportacıların siyasal anlayışı gibi konular saha araştırması ve derinlemesine mülakat yöntemi aracılığıyla incelenmiştir. Hem Tahran hem de Ankara'da işportacılara karşı mücadele paralel olarak hukuki-uygulamalı ve sosyo-kültürel düzeylerde sürdürülmüştür. Hukuki-uygulamalı süreçler işportacıların geçim kaynağını hedef alarak Tahran gibi bir şehirde yalnızca işportacıların işini değil, aynı zamanda hayatlarını da tehlikeye atmıştır. Devlet-belediye güçleri bir yandan hukuki-uygulamalı süreçlerle işportacıların geçimini engellerken öte yandan sosyo-kültürel aygıtlarını çalıştırarak işportacılara yönelik olumsuz imajlar yaratmıştır. Bu çalışma neoliberal kentler bağlamında yaşayan işportacıların ve başka kent yoksullarının yerel ve merkezi Post-İslamcı yöneticilere karşı sergiledikleri yaşam mücadelesinin bir anlatımıdır.

Neo-liberalizmle dönüşen kentler ve yerel yönetimlere etkisi: İzmir ve Bakü örnekleri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2020 Kamu Yönetimi Bilim Dalı
Bu tez kapsamında, modern kentin ortaya çıktığı döneme yoğunlaşarak kentin tarihine yer verilmiş, onun özellikleri ve kendisinde bulundurduğu boyutlara değinilmiştir. Kentle birlikte insan yaşamında çeşitli alanlarda dönüşümü ve yeni bir döneme geçişi ifade eden modern dönemin ortaya çıkardığı durum incelenmiş, kent hayatının ön plana çıkmaya başlamasıyla kentleşme sürecini doğurduğu belirtilmiştir. Kentleşme sürecinin etkisiyle kentsel alanlardaki yönetimin gerçekleştirilmesi de dönüşümle yüzleştiği ve ortaya çıkan çözümlerin neler olduğu ön plana alınmıştır. Çalışmada üstyapısal olarak modernizm ve postmodernizmin, altyapısal olarak ise neo-liberalizmin kent yapısına etkilerinin düzeyinin belirlenmesi, bu etkilerin kent yönetiminde ortaya çıkardığı avantaj ve dezavantajların gelişmekte olan ülke kentlerini nasıl şekillendirdiği saptamak amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda bilimsel yenilikler gözden geçirilmiş, konuyla ilgili bilgiler sistemleştirilmekle bilim adamlarının bu konuda söyledikleri teorik fikirler kullanılmış, dönüşen sürecin kent yönetimi üzerindeki etkilerini ortaya çıkarmakla İzmir ve Bakü kent yönetimi üzerindeki etkilerinin düzeyi on bir kritere göre değerlendirilmiş, İzmir Büyükşehir Belediyesiyle gerçekleştirilmiş mülakat sonuçlarına da yer verilmiştir. Çalışmanın sonucunda İzmir ve Bakü örneklerinde görülen kent yönetimlerinin daha çok neo-liberal politikaların ortaya çıkardığı avatajlara göre hizmet sunumlarını yerine getirerek bu politikaların ortaya çıkardığı dezavantajların etkisinin düşük düzeyde tutulması için gayret edildiği saptanmıştır. İzmir kent yönetiminde bu çaba daha çok yerel yönetimlerin ihtiyaçlara göre bağımsız yönetimini ortaya koysa da Bakü kent yönetiminde ihtiyaçlar dışında ve merkezi yönetime bağımlı bir şekilde gerçekleştiği sonucuna varılmıştır.