Thesis Search




SEARCH RESULTS

Niobium and sodium doped Li4Ti5O12 as a high rate anode material for lithium ion batteries

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2021 Diğer
Na+ and Nb5+ co-doped Li3.98Na0.02Ti4.98Nb0.02O12, the anode material for lithium-ion batteries, is synthesized by simple solid state reaction route at 8500C for 12 h. Na+ is introduced into the main structure to expand the lattice, while Nb5+ increases the electronic conductivity during the discharge-charge process. The anode material is characterized by X-ray diffraction (XRD), field emission scanning electron microscope (FESEM) and electric conductivity measurements. XRD patterns indicate that Na+ and/or Nb5+ doping do not change the cubic spinel nature of the Li4Ti5O12. The FESEM images show that all the anode materials have the same morphological characteristics, with a particle size distribution of 0.2–1.0 ?m. Electric conductivity measurements reveal that the Na+ and Nb5+ co-doped Li3.98Na0.02Ti4.98Nb0.02O12 exhibits a higher electronic conductivity than the Li4Ti5O12, Na+ doped Li3.98Na0.02Ti5O12 and Nb5+ doped Li4Ti4.98Nb0.02O12. It is found that the discharge capacity of Li3.98Na0.02Ti4.98Nb0.02O12 is higher than those of the un-doped Li4Ti5O¬12, Na+ doped Li3.98Na0.02Ti5O12, and Nb5+ doped Li4Ti4.98Nb0.02O12 at 0.1C, 0.5C and 1.0C current densities, which indicates the significant synergic effect of Nb5+ and Na+ co-doping on the improvement of the electrochemical performances of Li4Ti5O12. As evidence, Li3.98Na0.02Ti4.98Nb0.02O12 is a promising anode material for lithium-ion batteries.

Nkrumah Döneminde Gana (1957-1966)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Diğer
Bu tezde, 6 Mart 1957 tarihinden, iktidardan düşme tarihi olan 24 Şubat 1966'ya kadar Dr. Kwame Nkrumah'nın liderliği altındaki Gana'nın iç ve dış siyaseti ele alınmaktadır. Tezde öncelikle sömürge yıllarından itibaren günümüz Gana'sının tarihinin gelişimi ele alınmıştır. Bağımsızlığın kazanılması ve Nkrumah'ın iktidara gelişi sürecinin önemli tarihsel noktaları anlatılmıştır. Modern ve bağımsız Gana'nın kurucu lideri olan Nkrumah'ın hayatı anlatılarak, iktidara geldiğinde uygulamaya sokacağı politikaların şekillenmesini sağlayan düşünsel evrimi üzerinde durulmuştur. Nkrumah, Marksizm'den Bağımlılık Ekolüne kadar uzanan çeşitli fikir akımlarından etkilenmiştir. Liderin siyasi eğilimleri bağımsızlık sonrasında uygulamaya sokulan hükümet politikalarının şekillenmesinde çok etkili olmuştur. Nkrumah'ın liderliğindeki Gana Afrika sosyalizmi uygulamalarının kıtada kendini çok açık bir biçimde gösterdiği bir ülke olmuştur. Bu nedenle Gana örneğinin incelenmesi sömürgecilik sonrası Afrika'nın anlaşılabilmesi açısından da önem taşımaktadır. Çalışmada gene Nkrumah tarafından dile getirilen Pan-Afrikanizm anlayışı ve bu çerçevede izlenen politikalar üzerinde durulmuş, Gana'nın Soğuk Savaş döneminde büyük güçlerle ilişkileri de analiz edilmeye çalışılmıştır. Çalışmanın son bölümünde ise Nkrumah iktidarının düşüşüne neden olan faktörler değerlendirilerek, 1966 yılında gerçekleşen darbenin nedenleri ortaya çıkartılmaya çalışılmıştır.

Nogay Ordası'nın Osmanlı Devleti ile münasebetleri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
İdil-Ural bölgesi miladi I-IV. yüzyıldan itibaren bugüne kadar pek çok Türk kavminin yaşadığı bir yurttur. XV. yüzyılda Altın Orda Devleti yıkıldıktan sonra, toprakları pek büyük ve eşit öneme sahip olmayan hanlıklara bölündü. İdil-Ural bölgesinde yer alan teşkilatlardan biri Nogay Ordası olmuştur. Nogay Ordası'nın (Mangıt Yurdu) sınırları tam olarak sadece XVI. yüzyılda belli olmuştur. Bölge batıda İdil (Volga) nehri ile, doğuda İrtış ve Tobola nehirleri ile sınırlanmıştır. Güneyden Sırdarya ve Aral, Karakum'dan geçerek, kuzey-doğuda Hazar denizine kadar uzanmıştır. Kuzey sınırı ise bazen Kama nehrin güneyi olarak sayılmasına rağmen, daha doğrusu Samara nehrinden Ufa ve Ay nehrine kadar uzanan bir bölge olduğunu söylememiz mümkündür. Ama göçebe hayata sahip olan Nogay Ordası'nın sınırları zaman içinde sürekli değişmiştir. Mesela, Büyük Orda yıkıldıktan sonra Nogay Ordası İdil nehrin sağa tarafına kadar uzanmaktaydı. XVI. yüzyılın birinci yarısı Nogay Ordası'nın altın çağası olarak geçmektedir. Nüfusu bu dönemde 700-900 bin olarak hesaplanıyordu. Rus kaynaklarında bu topluluk Nogay Tatarları olarak adlandırılmıştır. Muhtemelen, bu isim de onları başka Tatarlardan (Kazan, Kırım, Astrahan) ayırabilmek için verilmiştir. Çünkü, Nogaylar coğu zaman kendilerini Mangıt olarak tanıtmışlardır. Bazı tarihçiler Musa ile birlikte Mangıt Yurt'un yerine Nogay Ordası'nın tam anlamıyla oluştuğunu ifade etmektedir. Nogay Ordası göçebe bir devlet olduğu için hayvancılıkla geçinen bir topluluğa sahipti. Sebebin de yaşadıkları coğarfyadan dolayı olduğunu görebiliyoruz. Mangıtlara ait olan toprakların çoğu bozkırdı. Fatak devlette az sayıda olsada bahçelilik ve tarım olduğunu söylememiş mümkündür. XVI. yüzyılda uluslararası ilişkilerinde Nogay Ordası büyük rol oyanamaktaydı. Nogaylar Sibirya, Kazan, Astrahan, Kazak, Kırım Hanlıkları ile gelişen münasebetlerde bulunmuştur. Dönemin Büyük devletleri Osmanlı ve Rusya ile de Nogay Ordası yoğun ilişkiler içinde bulunduğunu kaynaklardan görebiliyoruz. Büyük kardeş olarak sayılan Osmanlı devleti ile olan ilişkiler en ilginç kısımdır. Bu bölgelere uzak kalan Devlet-i Aliyye bütün münasebetleri Kırım Hanlığı üzerinden yönetmeye çalışmıştır. Tarih akışına göre çok kısa bir ömrü olan bir devlet olsada, Nogay Ordası İdil-Ural bölgesinde yaşayan türk toplulukların tarihi için en önemli dönemlerden biri olduğunu söylememiz mümkündür. Bir buçuk yüzyıl içinde, bu dönem kültürel, siyasi ve sosyal anlamlarda esas özellikleri kurulduğu zamandır. Anahtar Kelimeler: Nogay Ordası, Mangıt Yurdu, Nogaylar, Osmanlı İmparatorluğu, Nogay-Osmanlı ilişkileri, Kırım Hanlığı, Türk devletleri, İdil-Ural.

Nohutta yaprak galeri sineği (Liriomyza cicerina Rond.)'ne dayanıklılıkla ilişkili biyokimyasal seleksiyon kriterlerinin belirlenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2021 Diğer
Nohut yaprak galerisineği (Liriomyza cicerina Rond.), nohut (Cicer arietinum L.) yetiştiriciliğinde değişen düzeylerde verim ve kalite kayıplarına neden olan zararlılardan biridir. Zararlı, yaşaması için uygun koşullarda nohut verimini %30 azaltabilmektedir. Böceğin oluşturduğu zarar; kimyasal ve biyolojik kontrol yöntemleri ile kültürel uygulamalar ve dayanıklı çeşit kullanılarak azaltılabilmektedir. Biyolojik kontrol ve kültürel uygulamalar ile dayanıklı çeşit kullanımı insan ve çevre sağlığı için güvenli olup sürdürülebilir üretim için öne çıkan metotlardır. Dayanıklı çeşit geliştirilmesinde, böceğe dayanıklılıkla ilişkili morfolojik ve biyokimyasal seleksiyon kriterlerinin rolünü anlamak önemlidir. Bu çalışmanın amaçları (i) Cicer reticulatum Ladiz. yabani nohut türünden tarımı yapılan nohuda, yaprak galerisineğine dayanıklılık gen/genlerini aktarmak, (ii) yaprak galerisineğine dayanıklılığın kalıtımını belirlemek ve (iii) yaprak galerisineğine dayanıklı ve hassas genotiplerin belirlenmesinde potansiyel tarımsal ve biyokimyasal seleksiyon kriterlerini belirlemektir. Çalışmanın yürütülmesinde, C. arietinum (CA 2969, Anne ebeveyn) ve C. reticulatum (AWC 602, Baba ebeveyn) türler arası melezlemelerinden elde edilen rekombinant kendilenmiş hatlar (RIL) kullanılmıştır. Araştırma 2017 ve 2018 üretim sezonlarında doğal böcek epidemisi (salgını) koşullarında yürütülmüştür. Araştırma da test materyali olarak, 130 RIL, ebeveynler (CA 2969 ve AWC 602) ve hassas kontrol (Sierra genotipi, Basit yapraklı) kullanılmıştır. Çalışmada tüm materyal 3 kez (fide, çiçeklenme ve bakla bağlama) 1-9 skalası (örneğin, 1 = Böcek zararı yok, 9 = %100 böcek zararı var, vb.) kullanılarak değerlendirilmiş olup Sierra ve CA 2969 genotiplerinde zararlıya reaksiyonu sırasıyla çok çok hassas (9) ve çok hassas (8) olarak belirlenmiştir. Değerlendirmeler sonucunda seçilmiş sekiz dayanıklı ve sekiz hassas genotip, biyokimyasal (organik asitler) seleksiyon kriterlerinin belirlemesi amacıyla tarla koşullarında böcek epidemisi altında ve kontrollü koşullar da (sera) böcek bulunmayan koşullarda yetiştirilmiştir. Sekiz dayanıklı ve hassas RIL genotipi yeşil aksamında bulunan oksalik asit, malik asit, kuinik asit, tartarik asit, sitrik asit ve süksinik asit miktarları HPLC yardımı ile belirlenmiştir. Genel olarak, dayanıklı RIL genotiplerinde potansiyel biyokimyasal seçim kriterlerinin hassas RIL genotiplerinden daha yüksek olduğu bulunmuştur. Dayanıklı genotiplerde tartarik ve malik asit konsantrasyonları hassas genotipleri ile karşılaştırıldığında daha düşük miktarda olduğu belirlenmiştir. Bununla birlikte, süksinik asitin dayanıklı genotiplerde hassas genotiplerle karşılaştırıldığında daha yüksek miktarda olduğu belirlenmiştir. Yaprak galerisineğine dayanıklı nohutların seçiminde süksinik asit miktarının seleksiyon kriteri olarak değerlendirilebileceği düşündürmektedir. Çalışma materyali olarak kullanılan 130 RIL genotipin tüm tarımsal ve morfolojik özellikler birlikte değe

Non-governmental organizations (NGOS)' agricultural extension services role in conflicts resolution and peacebuilding in South Sudan

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2021 Tarım Politikası ve Yayım Bilim Dalı
Dünyanın ve Afrika'nın birçok yerinde, kaynak kıtlığına bağlı olarak çatışmalar yaşanmaktadır. Güney Sudan'da, topluluklar, etnik gruplar,çiftçiler ve çobanlar uzun süreden beri bu çatışmalarla karşı karşıya kalmakta ve bunların birçoğu hayatlarını veya mülklerini kaybetmektedirler.Çalışmada, Güney Sudan'da çatışmaların çözümü ve barış ortamının geliştirilmesinde STK'ların tarımsal yayım hizmetlerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada kullanılan veriler, Güney Sudan'ın üç bölgesinde 150 çiftçi ve çoban ile kamu ve STK'ların kırsal hizmetler bölümünde istihdam edilen 30 yayım uzmanından anket yöntemi ile elde edilmiştir. En fazla görülen çatışma türü çiftçiler ve çobanlar arasında yaşanan çatışmalardır. Çatışmaların temel sebebi çiftçilerin mahsullerinin çobanların sığırları tarafından tahrip edilmesidir (%42,7) ve süreç çiftçilerin hasar sonrasında ya mahkemelerde ya da açık alanlarda çobanlara karşı hızlı bir tepki göstermesi ile sonuçlanmaktadır. Bu kavgalar genellikle gençler arasında yaşanmakta (%66,1) ve barışın inşasında dikkate alınması gereken en önemli gruptur. Araştırmada, çiftçi-çoban, çiftçi-çiftçi, çoban-çoban arasındaki çatışmaların %46,1'inin sonucunda çatışanların yerlerinden olması ile sonuçlandığı tespit edilmiştir. Çalışmada, kamu ve STK'ların yayım uzmanları tarafından yürütülen çatışmaları çözme ve barış ortamının sağlanmasına yönelik faaliyetlerin sınırları saptanmıştır. Çalışmada sonucunda, kırsal alanda çiftçi ve çobanlar arasında çatışmalar olduğu ve bu çatışmaların çözümünde resmi ve gayri resmi yöntemlerin kullanıldığı belirlenmiştir. Geliştirilecek yayım çalışmalarının barışın inşasında rolü bulunmaktadır. Bulgulara göre, kamu, sivil toplum kuruluşları (STK'lar) ve topluluklar dahil olmak üzere çeşitli paydaşlar, yeni ve geliştirilmiş çatışma çözme stratejileri ve barış inşası stratejileri belirlemelidir. Anahtar Kelimeler: STK'lar, Yayım, Çatışma, Çiftçiler, Çobanlar

Nonlinear finite element analysis of composite steel-concrete cantilever beams with external prestressing

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2017 Mekanik Bilim Dalı
Yüksek mukavemetli dış tendonlarla öngermeli, kompozit, çelik betonarme kirişler, yapının nihai moment kapasitesindeki ve iç gerilmelerin oluşturulması ile yapının akmadan önceki elastik davranışının arttırılması gibi pekçok avantaj göstermektedir. Öngerilmeler, yüklemelerden dolayı oluşan momente karşı gelmektedir. Yapıda, yalnızca akma dayanımına bağlı olarak kullanılan yapısal çelik miktarı, yüksek mukavemetli tendonların kullanımı ile önemli ölçüde düşürülebilir ve böylece inşaat maliyeti azaltılabilir. Bu tezde, dıştan ön germeli farklı tendon profilli konsol çelik betonarme kirişlerin analizi için doğrusal olmayan bir sonlu elemanlar modeli geliştirilmiştir. Sayısal analizler ANSYS sonlu elemanlar yazılımı tarafından gerçekleştirilmiştir. Sonlu elemanlar analiz sonuçları, literatürdeki deneysel test sonuçları ile doğrulanmış ve iyi bir mutabakat sağlanmıştır. Tez, dış ön germeli farklı tendon profillerinin, kompozit betonarme konsol kirişlerin eğilme davranışı üzerindeki etkisine odaklanmaktadır. Farklı tendon profillerine sahip beş model, düz üst profil, düz alt profil, bir noktadan bükülmüş alt profil, iki noktadan bükülmüş alt profil ve iki noktadan bükülmüş üst profildir. Tüm modeller için kırılma yükleri, yer değiştirmeler ve yük ile yer değiştirme ilişkileri incelenmiş ve düz üst profilli kirişin en yüksek performansı gösterdiği görülmektedir.

Non-renewable and renewable resource effects on economic growth

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2019 İktisat Bilim Dalı
Son yıllarda ekonomistlerce en çok tartışılan konulardan biri, yenilenebilir ve yenilenemez enerji kaynakları arasındaki ikamedir. Bunun nedeni, kaynak kıtlığı konusundaki endişedir. Bu iki tür kaynak, yenileme yeteneğine göre farklılık göstermektedir. Her iki enerjiye bağlı çıktı büyümesinin, optimum ve dengeli büyüme boyunca farklı patikalar gösterilmesi beklenmektedir. Önceki literatürde, yenilenemez enerjinin optimal yararlanımı ve yansıyan politikaları, optimal kaynak fiyatı, yenilenemez kaynakların varlığında uzun vadeli çıktı artışı, yenilenemez enerjiden yenilenebilir enerjiye geçiş ve sürdürülebilirlik için yenilenebilir ve yenilenemez kaynak arasında ikamenin önemi ele alınmıştır. Ancak, bu iki çıktının olası farkı tüm modellerle ele alınmamıştır. Bu nedenle, bu tezin bir kısmında dengeli büyüme yolu boyunca, yenilenebilir ve yenilenemez enerjiye bağlı çıktılarla ilgili özelliklerinin incelenmesini ve karşılaştırılmasını araştırılmıştır. Analiz, aynı ülkede meydana geldiği varsayılan iki örnek olaya bölünmüştür. İlk örnek olay yenilenemez enerjiye, ikinci örnek olay ise yenilenebilir enerjiye dayanmaktadır. Hamilton fonksiyonu, bir fayda fonksiyonunun sermaye ve enerji stoklarındaki değişimlerin kısıtlamaladığı bir maksimizasyon problemi için kurulmaktadır. Öncelikle optimal kontrol teorisi göz önüne alınıp, daha sonra simülasyon için MATLAB kullanılarak teorik sonuçlar elde edilmiştir. Analizin sonucunda, optimum patika boyunca yenilenebilir enerjiye bağlı çıktı büyümesinin pozitif olduğu; yenilenemez enerjiye bağlı çıktı büyümesinin, teknolojik gelişme ve tasarrufun yenilenemez enerji kullanımının çıktıdaki payını aşacak kadar yüksek olup olmadığına göre pozitif veya negatif olacağını desteklenmektedir. Dengeli büyüme yolunda, teknolojik ilerleme olmazsa, yenilenemez enerjiye dayanan kişi başına düşen çıktı büyümesi negatif olacaktır. Bununla birlikte, yenilenebilir enerji üretiminin yatırım esnekliği yeterince yüksek olursa, teknoloji ilerlemesinin olmadığı durumda yenilenebilir enerjiye bağlı kişi başına çıktının büyümesi pozitif olabilmektedir. Ayrıca, yenilenemez enerjiye dayalı çıktı ile ilişkilendirilen sistem, yenilenemez enerji kullanımının çıktıdaki payı yeterince düşük olursa, eyer patika dengesi olmaktadır; yenilenebilir enerji üretiminin yatırım esnekliği yeterince yüksek olursa, sistem dengeli olur. Bu tezin diğer bölümü, ekonomik büyüme ile doğal kaynak zenginliği arasındaki negatif ilişkiyi tanımlayan kaynak laneti hipotezi ile ilgilenmektedir. Ampirik çalışmalarda bu kaynak laneti, kaynak bağımlılığı için vekil değişken olan kaynak ihracatının GSYH'deki payı ile ilişkili anlamlı negatif katsayıya sahipse doğrulanmaktadır. Bununla birlikte, kaynak bakımından bazı zengin ülkelerin iyi büyüme performansı göstermesi ve literatürde bu oranın pozitif ve negatif işareti olduğu gibi zıtlıkların nedeniyle anlaşmazlık ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, tezin bu kısmında, doğal kaynaklarla çıktı büyümesini teorik ve ampirik olarak

Normal üretim sezonu ve fotoperiyod uygulanmış alabalık anaçlarının (oncorhynchus mykiss) sperm kalitesi üzerine bir araştırma

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2017 Diğer
Bu tez çalışmasında, gökkuşağı alabalıklarında normal sezonda elde edilen (NG) sperm ile fotoperiyot uygulanarak elde edilen (FG) spermde kalite parametreleri karşılaştırılmıştır. 15 adet anaç alabalık doğal aydınlanma koşullarındaki havuzlarda, 15 adet alabalık ise kapalı havuzlarda yapay LED ışıklandırma (50 lüks/m2) altında denemeye tabii tutulmuşlardır. Fotoperiyot manipülasyonu yaz uygulaması olarak (8D:16L) 2016 yılının ocak ayından nisan ayına kadar, sonrasında da kış uygulaması olarak (16D:8L) haziran ayına kadar uygulanmıştır. Ortalama su sıcaklığı üreme mevsimi boyunca NG ve FG süresinde sırasıyla 8,81±2,54 °C ve 14,21±0,78 °C olarak ölçülmüştür. Anaç balıklar 10 mm çapındaki ticari yemle vücut ağırlığının %2'si oranında günde iki kez yemlenmiştir. Çalışmada, +2 yaşında, 47±3 cm boyunda, 1331±184 g ağırlığında toplam 30 erkek (her grupta üç periyotta 15 adet) alabalık kullanılmıştır. Motilite parametrelerinin ölçümü için CX41 (Olympus, Japan) mikroskobuna bağlı olan CEROS II (Hamilton-Thorne, Beverly, MA, USA) yazılımına sahip CASA sistemde Makler lamıyla (Sefi-Medical Instrument, Haifa, Israel) yapılmıştır. Tespit edilen sperm parametreleri FG ve NG için sırasıyla, sperm hacmi 21,07±8,76 ml ve 21,4±12,77 ml, pH 7,85±0,34 ve 8,0±0,29; spermatokrit oranı %70,8±21,25 ve %28,2±8,35; seminal plazma ozmolalitesi 358,47±37,25 mOsm/kg ve 322,27±65,19 mOsm/kg ve spermatozoa motilite süresi 8,8±2,4 saniye ve 24,6±6,76 saniye bulunmuştur. Sperm motilitesi CASA sistemle analiz edilmiş olup FG ve NG için sırasıyla toplam motilite %47,63±26,91 ve %51,80±23,88; progresif motilite %4,8±6,31 ve %11,27±8,75; VAP 42,53±16,52 µm/sn ve 79,23±17,12 µm/sn; VSL 27,42±14,03 µm/sn ve 40,37±12,79 µm/sn; VCL 59,42±24,63 µm/sn ve 108,35±19,32 µm/sn; STR %75,64±12,27 ve %53,51±7,26; LIN %59,20±14,87 ve %40,20±8,85; ALH 4,31±2,19 µm ve 8,83±2,24 µm olarak saptanmıştır. Dölleme başarısı ise iki grup için sırasıyla %31,77±24,68 ve %92,53±6,08 olarak belirlenmiştir. Bu çalışmada, normal sezonda elde edilen dölleme başarısı fotoperiyotla elde edilen döllenmeden daha yüksek olmuştur (p <0,05). Sperm kalite parametrelerinin de birçoğu iki grup arasında anlamlı bir şekilde fark oluşturmuştur (p <0,05). İlerideki çalışmalarda iki grup arasındaki farkların nedenlerinin daha gelişmiş bir şekilde araştırılması gerekmektedir.

Novel drowsiness detection models by hybrid optimization algorithms and machine learning techniques

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2020 Diğer
Uyuklama veya yorgunluk, trafik kazalarının önemli bir nedenidir ve yol güvenliği üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Uykulu sürücüleri zamanında uyararak çok sayıda ölümcül kaza önlenebilir. Uyuklamayı tespit etmek için sürüş sırasında sürücünün uyuklama durumunu takip eden ve sürüşe konsantre olmadıkları takdirde sürücüleri uyaran çeşitli yöntemler vardır. Bu yöntemlerin başarısı veri kümesinin genelliği, veri kümesinden çıkarılan özellikler, makine öğrenme yönteminin karmaşıklığı ve kullanılan optimizasyon algoritmasına göre değişmektedir. Bu çalışmadasürücülerin uyuklama durumunu tespit etmek amacıyla hibrid optimizasyon algoritmaları ve makine öğrenme teknikleri kullanılarak görüntü tabanlı yaklaşımlar geliştirilmiştir. Geliştirilen modelde, esneme tespiti ve göz durumu tespiti amacıyla çok katmanlı sinir ağ modellerini eğitmek için yeni hibrid optimizasyon algoritmaları önerilmiş ve kullanılmıştır. Ayrıca, uyuklama seviyesi tespiti için bulanık çıkarım modelinden de faydalanılmıştır. Sonuçlar, önerilen bu yeni yaklaşımların %77.19 gibi yüksek bir doğrulukla rekabetçi bir model olduğunu göstermektedir.

Nsambya (Uganda) Hastanesi'ndeki sağlık çalışanları örneği üzerinden özel hastanelerde iç hizmet kalitesinin ölçülmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Hastane ve Sağlık Kur. Yön. Bilim Dalı
Bu çalışmanın amacı iç hizmet kalitesinin boyutlarını sağlayıcıların perspektifinden tanımlamak ve iç hizmet kalitesinin boyutları ile örgütsel taahhüdü arasında bir ilişki kurmak için oluşturulmuştur. Bu çalışma, anket kullanarak nicel verilerin toplandığı Nsambya hastanesinde hizmet sağlayıcılar arasında gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada, örgütsel bağlılık bağımlı değişkeni olarak kullanılmıştır. Güvenilirlik, heveslilik, güvence, empati ve somutluk görünenler gibi bağımsız değişkenleri ölçülmüştür. Nsambya hastanesinde hizmet kalitesini ölçmek için 5 puanlık bir Likert skalası (SERVQUAL) modeli kullanarak değerlendirme yapılmıştır. Tabakalı orantılı örnekleme tekniğini kullanarak 72 katılımcı seçilmiştir. Cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi, çalışma alanı ve mevcut işteki zamanın uzunluğu ile ilgili soruların dahil edildiği demografık faktörler ölçülmüştur. Veriler SPSS 16.0 istatistik paketi kullanarak analiz edilmiştir. Hizmet boyutları ve örgütsel bağlılık arasındaki ilişkiyi tanımlamak için çoklu regresyon analizi kullanarak gercekleştirilmiştir, ortalama ve varyans farkları belirlemek için Bağımsız örnekleme T-testi ve Tek Yönlü Varyans Analizi uygulanmıştır. Çalışma, empati dışında hizmet kalitesinin tüm boyutlarının uygulanabilir ve anlamlı olduğunu göstermiştir. Yani, somutluk görünenler listenin tepesindeydi (O = 3.8764, SS = 0.56156), ardından Heveslilik (O = 3.7639, SS = 0.51088) sonra Güvenilirlik (O = 3.7551, SS = 0.44526), ve son olarak Güvence (O = 3.7215, SS = 0.62932). Ancak empati boyutunun (O = 3.3032, SS = 0.59524) ortalama sonucuna göre hizmet sunumunun etkisi olmadığını göstermiştir. Dolayısıyla boyut, hizmet sunumunu olumsuz yönünde etkilemiştir. Ayrıca, ortalama sonuçlarına göre, güvenilirlik, güvence, empati, somutluk, heveslilik ve örgütsel bağlılık konularında farklı iş departmanlarından ve cinsiyetten çalışanlar arasında hiçbir fark olmadığını göstermiştir. Bununla birlikte, eğitim açısından güvenilirlik ve heveslilik boyutlarıyla bazı ortalama farklılıklar keşfedilmiştir. Anahtar Kelimeler: Hizmet kalitesi, Hizmet kalitesi kavram, Hizmet kalitesi modelleri, İç hizmet kalitesi, Organyzasyonu bağlılık ve hizmet boyutları.

Nubya Çölü orta kesiminin (Kuzey Sudan) jeolojik özellikleri ve altın cevherleşmesi oluşma potansiyelinin araştırılması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Genel Jeoloji Bilim Dalı
Çalışma alanı, Sudan'ın kuzeyinde yer almaktadır. Başkent Hartum'a 750 km uzaklıkta olup, Ebu Hamed Bölgesi (Nil Nehri Vilayeti)'nin yaklaşık 150 km kuzeyindedir. Gabgaba arazisinin batısına, Halfa arazisinin güneyinde ve kuzeyde Atmor bölgesindeki Bayuda arazisisnin kuzeyinde yer almaktadır. Çalışmanın amaçlarına ulaşmak için araştırma kapsamında, bir mineral araştırma tekniği olarak uzaktan algılama, jeolojik ve jeokimyasal çalışmalar yürütülmüştür. Altın potansiyelini incelemek amacıyla, altın içeren litolojik birimler üzerinde jeokimyasal analizler yapılmıştır. Çalışma alanın jeolojik birimleri; mafik ultra-mafik ofiyolit, meta volkano-sedimanter grubu, syn-orojenik sokulumlar, post-orojenik magmatik kayaçlar, Kretase yaşlı kumtaşı, Tersiyer yaşlı volkanik kayaçlar ve Kuaterner yaşlı yeni oluşumlardan oluşmaktadır. Tüm bu birimler, K-G yönünde uzanan Keraf Makaslama Zonundan etkilenmektedirler. Bu çalışmada yapılan jeokimyasal analizden, bazal ultramafik tektonitlerin ağırlıklı olarak harzburgit olduğu anlaşılmaktadır. Metavolkanitler, subalkalin köken ilişkili ve olgunlaşmamış ada yayında çıkan tektonik ortam ilişkili yay ürünüdürler. Syn-orojenik granitler; I tipi kalk-alkalin metalümino volkanik yay granitleridir. Post-orojenik karmaşıklar ise, plaka içi kıtasal magmatik aktiviteyi temsil eden alkalin-peralkalin granitlerdir. Çalışma alanında altın oluşumu; kuvars damarları, kayalar değişim bölgeleri ve plaser birikintileri gibi farklı biçimlerde tespit edilmiştir.

Numerical analysis of spectral collocation method for magnetohydrodynamic equations

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Diğer
Bu tez çalışmasında Chebyshev spektral kolokasyon yöntemi (CSCM) kullanılarak manyetohidrodinamik (MHD) akış problemlerinin sayısal çözümleri sunulmuştur. Bu metot esas olarak ele alınan bir fonksiyon ve bu fonksiyonun türevinin interpolasyon polinomuyla yaklaşık olarak hesaplanmasına bağlıdır. Bu gerekçeyle, çalışmada polinom interpolasyon teorisi ve bu teorinin öne çıkan özellikleri incelenmiştir. Lagrange interpolasyon polinomunun belirli bir norma göre en iyi yaklaşık polinomu ile olan yakınlığını belirleyerek analiz etmek için bir yol sağlayan Lebesgue sabiti ile polinomların interpolasyon özellikleri de incelenmiştir. Bunun için, eşit aralıklı noktalar, Chebyshev Gauss (CG) noktaları ve Chebyshev Gauss Lobatto (CGL) noktaları olmak üzere üç ayrıklaştırma göz önünde bulundurulmuş ve ilgili Lebesgue sabitleri karşılaştırılmıştır. Daha sonra, belirli bir diferansiyel denklemin çözümü olan bir fonksiyonun türevinin yaklaşık olarak hesaplanması ele alınmıştır. CSCM metodolojisinin doğruluğu, sıkıştırılamaz viskoz akışkanların bir boyutlu ve iki boyutlu laminer akış problemlerini çözerek analiz edilmiştir. Akışkandaki elektrik, manyetik ve hidrodinamik kuvvetlerin etkileşimine dayanan MHD Couette akışı olarak bilinen bir boyutlu akış problemi, yöntemin yakınsaklık özelliklerini incelemek üzere ele alınmıştır. Ayrıca, harici olarak uygulanan bir manyetik alan etkisi altında iki boyutlu MHD akış problemleri, tekil olmayan bir duvarı hareketli kanal problemi üzerinde indüklenen manyetik alanı modele dahil edebilmek için tasarlanan yeni bir çözüm stratejisi ortaya konmuştur. Elde edilen sayısal sonuçlar, tasarlanan prosedürün, fiziksel alanda ve orta büyüklükte bir ayrıklaştırma izleyerek tam MHD denklemlerine etkili bir şekilde yaklaşık sonuçlar elde edildiğini göstermiştir. Ayrıca, manyetik alanın serbest-diverjans özelliğinin bütün problem bölgesi üzerinde korunduğu gösterilmiştir. Anahtar Kelimler: Chebysev interpolasyonu, CSCM, MHD akışı, Serbest-diverjans alan.

Numerical and synchronizational behaviors of some evolution equations

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2020 Matematik Bilim Dalı
Bu çalışma, doğrusal olmayan adveksiyon-difüzyon-reaksiyon denklemi tarafından yönetilen doğanın sayısal davranışını bir ve iki boyutta yakalamak için birkaç yeni kombine yöntem sunmaktadır. Bunu gerçekleştirmek için, kapalı geri fark-spline (BDFS) ile SSPRK54-spline ve modifiye kübik B-spline-SSPRK54 yaklaşımlarını barındıran optimum beş aşamalı ve dördüncü mertebeden kuvvetli stabiliteye sahip yöntemler önerilmektedir. Herhangi bir doğrusallaştırma yapmaksızın, önerilen şemalar aracılığıyla ele alınan problemler, doğrusal olmayan ve doğrusal diferansiyel denklem sistemlerine dönüştürülür. Mevcut yöntemin çözümünde çok güvenilir bir alternatif olduğu görülmektedir sorunun doğanın fiziksel özelliklerini koruyarak. Ayrıca, viskozite katsayısının düşük değerinde doğal özelliklerini kaybetmeden doğrusal olmayan adveksiyon-difüzyon-reaksiyon süreçlerinin genelleştirilmiş senkronizasyon davranışları, önerilen tekniğin etkinliğini göstermek ve adveksiyon-baskın durumlar için sayısal çözümleri yakalamadaki hesaplama güçlüklerini azaltmak amacıyla araştırılmıştır. Bu tez çerçevesinde, burada ele alınan senkronizasyon problemini çözmek için cevabi sistemlerin tasarlanmasına dayalı, senkronizasyon yöntemlerinin yeni bir versiyonu, da önerilmektedir. Bu teknik senkronize edilmiş hareketleri izlemek için ana yapılandırmayı kullanır. Etkinliğini göstermek ve bu yaklaşımların fizibilitesi, çeşitli sayısal simülasyonlar gerçekleştirilmektedir.

Numerical approximation of the scaled frontal impact scenario of a vehicle to optimize the crash-boxes validated via experiments to reduce the collision effects

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Makine Tasarım ve İmalat Bilim Dalı
Araçlarda günlük kullanımda kazalar çeşitli şekillerde meydana gelmektedir. Trafik kazalarından korunmak amacıyla çok sayıda önlem alınmasına rağmen, kazalar hala kaçınılmaz olmaktadır. Özellikle yeni nesil mühendislik tedbirleri ile araç tasarımı alanında, çarpışma durumunda can kaybını önlemek ve araç hasarını azaltmak için birçok güvenlik yöntemi geliştirilmektedir. Bu güvenlik tedbirleri aktif ve pasif güvenlik sistemleri olarak iki başlık altında toplanabilir. Bu çalışmada, çarpışmadaki olumsuz etkileri olabildiğince azaltmak için, bir ölçeklendirilmiş kaza durumunda malzeme değişiklikleri ve araçtaki yapısal iyileştirmelerden oluşan pasif güvenlik sistemi incelenmiştir. Daire, altıgen, kare ve yeni tasarım olarak W şeklindeki kesitlere sahip çelik sac çarpma-kutuları, bu meseleye odaklanan yeni bir bakış açısı olarak şasi ile aracın tamponu arasında bir çarpışma şok dalgalarını ve deformasyon enerjisini sönümleyici ara ekipman olarak tasarlanmıştır. Önden çarpma senaryosu için 2.88m yüksek düşme testi kurulumu kullanılmıştır. Tasarımlar, homojen malzeme ve geometrideki kalınlık farklılıkları kullanılarak optimize edilmiştir. Deformasyon miktarları ve şok ivmeleri, çarpma işlemi sırasında emilen şok enerjisini tanımlamak için bazı durumlarda kullanılmışlardır. Bütün bu işlemler dinamik olarak sonlu elemanlar simülasyonları tarafından da gerçekleştirilmiştir. Son olarak ise, 1 mm kalınlığındaki St37 ekonomik çelikten imal edilen w kesitli sac metal çarpma-kutusu, önden çarpışmaların ölçeklendirilmiş versiyonu için yeterli miktarda darbe enerjisini 25 km/s hızla gerçekleşen kazalarda sönümlediği görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Araç Kazası, Çarpma-Kutusu ve Güvenlik, Enerji Emilimi ve Çarpışma Simülasyonu.

Numerical discussions of advection diffusion models

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Matematik Bilim Dalı
Bu tez çalışmasında en önemli evolüsyon denklemlerinden biri olan adveksiyon difüzyon denklemlerinin temsil ettiği model problemlerin çözümleri için nümerik algoritmalar geliştirildi. Adveksiyon difüzyon denklemleri akışkanlar dinamiği, kütle transferi, enerji transferi ve sürekli olasılıksal süreçlerin fiziksel olgularını modeller. Kompakt sonlu fark yöntemi ve Chebyshev spektral kolekasyon yöntemi, lineer ve lineer olmayan adveksiyon difüzyon denklemlerinin uzaysal türevlerinin ayrıklaştırılması için kullanıldı.Uzaysal değişkenlerin başarılı bir şekilde ayrıştırılmasından sonra, denklemlerin tam ayrıklaştırılmış çözümlerini elde edebilmek için, dördüncü mertebe açık Runge–Kutta metodu ve ikinci mertebe kapalı Crank– Nicolson metodu zaman integrasyonu için kullanıldı. Önerilen yöntemlerin etkinliğinin analiz edilebilmesinde, çeşitli adveksiyon difüzyon denklemleri için üretilen nümerik çözümler analitik çözümlerle ve literatür ile karşılaştırıldı. Ortaya konan yöntemlerin model problemleri çözmekte etkili sonuçlar verdiği gösterildi. Model problemlerin fiziksel davranışlarının sunulabilmesi için kayda değer örnekler ele alındı. Adveksiyonun baskın olduğu durumlarda dahi önerilen yöntemlerin yüksek doğrulukta ve osilasyon içermeyen çözümler üretebildiği görüldü.

Numerical investigation of thermal management in photovoltaic cells with phase changing materials (PCM) and high conductivity inserts

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2021 Diğer
Fotovoltaik hücrelerin elektriği güneş radyasyonundan üretmesindeki dönüşüm verimliliği büyük ölçüde hücre sıcaklığına bağlıdır. Bu çalışmada fotovoltaik (PV) hücre elektrik dönüşüm verimliliğini en üst düzeye çıkarmak için hücre sıcaklığını aynı seviyede tutmayı amaçlayan yeni bir ısıl yönetim stratejisi önerildi. Çalışma dört güneş modülü konfigürasyonunu karşılaştırmaktadır: geleneksel fotovoltaik modülü (PVT modülü), faz değiştiren malzeme (PCM) ile geleneksel sistemin hibridi (PVT / PCM-I), PCM içerisinde kanatçıklar (PVT / PCM-II) ve PVT / PCM-II'nin alt yüzeyinin taşınım (PVT / PCM-III) ile soğutulduğu yapılar. Geliştirilen 3B sayısal model, güneş radyasyonlarının izlenmesini içeren radyasyon modelini ve PCM'nin modellenmesi için erime-katılaşma termo-akışkan modellerini içermektedir ve ANSYS yazılımı aracılığıyla çözülmüştür. Sayısal sonuçlar literatürde yayınlanan deneysel sonuçlarla karşılaştırılarak doğrulanmıştır. Sonuçlar, PVT, PVT/PCM-I, PVT/PCM-II, ve PVT/PCM-III için 120 dakika sonra dönüşüm verimliliğinin sırasıyla %16.84, %18.65, %18.83 ve %18.98'e ulaştığını göstermektedir. Üretilen elektrik gücü yine sırasıyla 75.30W/m2, 83.39W/m2, 84.19W/m2 ve 89,42W/m2'ye, 540W/m2 ışınım akısı ve 26°C ortam sıcaklığındaki durum için ulaşır. PVT/PCM-II için kanatçık yüksekliğindeki 5 mm'lik artış verimlilikte %0.22'lik bir artışa neden olurken, PVT/PCM-III için soğutma havasının giriş hızında 0.5 m/s'lik bir artış yaklaşık %0.06 verimlilik artışına neden olur. Ayrıca, PVT / PCM-III'ün performans değerlendirmesi, Hindistan Teknoloji Enstitüsü-Delhi ve Cezayir sitelerinin örnek hava durumu verileri ile doğrulanmıştır. İlgili siteler için genel dönüşüm verimliliğinin saatlik ortalaması, geleneksel bir PV modülü için dönüşüm verimliliği %16.70 ve %16.84'e ve PVT / PCM-III için %19.04 ve %19.19'a ulaşır, bu ise dönüşüm verimliliğinin sırasıyla %14 ve %13.7 arttığını gösterir.

Numerical study of jet impingement cooling on a flat plate

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2017 Diğer
Jetler, özellikle yüksek ısı transfer katsayısına ulaşmanın en iyi yöntemlerinden biridir ve bu nedenle birçok mühendislik uygulamasında kullanılır. Bu çalışmada, jet performansını belirlemek amacıyla düz plakada dağıtılmış ısının mekanizmasını anlamaya çalıştık. Görüntülenen sayısal sonuçlarda elde edilen hedefler, bir yüzey plakasındaki jet çarpma özelliklerinin etkisini, yüzey plakası boyunca Nusselt sayılarının değişimini, düz plakadaki ısı transfer katsayısını ve düz bir plakadaki H/D etkisini belirlemektedir. Farklı Reynolds sayıları (500,1000,1500,2000) sabit bir ısı akısı altında (3000m/w2) ısı transfer katsayısını belirler. Programdan çıkarılan sonuçlarda, jet akışındaki FLUENT simülasyonu (2-D) süreklilik ve momentumun korunumu ve enerji denklemleri çözülmüştür. Bu çalışma farklı Reynolds sayılarının ve H/D'nin Nusselt sayıları ve ısı taşınım katsayısı üzerindeki etkisini kapsar. Sonuç, tüm olgularda Reynolds sayılarının artmasıyla Nusselt sayılarının arttığını ve ısı taşınım katsayısı h'nin H/D ile azaldığını ve bir Reynolds sayısı 2000 iken ısı taşınım katsayısı durma noktasında daha yüksek olduğu ve çıkış bölgesinde yavaş yavaş azaldığı için H/D maksimum değeri olan 3'e ulaştığını gösterdi.

Nutritional knowledge, attitude, and consumption pattern of sugar sweetened beverages among Somali students in Turkey

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2019 Diğer
Üniversite yaşamı, erişkinlerin fast-food ve şekerli/şeker katkılı içecekler gibi sağlıksız ürünlerin yüksek oranlarda tüketilmesinde ve sağlıksız beslenme alışkanlıklarının benimsenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Aşırı şekerli içecek tüketimi şişmanlık, diş çürüğü, tip 2 diyabet, dislipidemi, hipertansiyon, yıkıcı davranışlar gibi birçok olumsuz sağlık durumu ile ilişkilendirilmiştir. Beslenme bilgisi ve olumlu tutumun diyet uygulamalarını etkilediği bilinmektedir. Ancak bildiğimiz kadarıyla, Somalili öğrencilerin şeker katkılı içecekleri tüketim örüntüsünü ve bilgi ve tutum düzeylerini araştıran bir çalışma bulunmamaktadır. Bu nedenle bu çalışmanın amacı, Somalili öğrencilerin şekerle tatlandırılmış içecek tüketimine yönelik bilgi, tutum ve davranış düzeylerini değerlendirmek ve bu içeceklerin beden kitle indeksi üzerindeki etkisini belirlemektir. Veriler, İstanbul, Ankara ve Mersin'deki üniversitelerde okuyan 325 lisans ve lisansüstü Somalili öğrenciden ankete dayalı yüz yüze görüşme yöntemiyle toplanmıştır. Katılımcılardan, demografi ve sosyo-ekonomik durum, şekerli içecekler ile ilgili bilgi – tutum – davranış durumu, fiziksel aktivite durumu ile ağırlık ve boy hakkında veri toplanmıştır. İlişkilerin istatistiksel anlamlılığını değerlendirmek için Spearman korelasyon testi, ki-kare testi, Mann-Whitney U ve Kruskal Wallis testleri kullanıldı. Araştırmada, erkekler kadınlara göre daha yüksek düzeyde şekerli içecek tükettiklerini bildirdi. Katılımcılar, bu içecekleri içmenin temel nedeninin tat (%39.0) ve verdiği ferahlama hissi (%20.6) olduğunu bildirdi. Kız öğrencilerin yaklaşık %69'u ve erkek öğrencilerin %49'u, aşırı tüketildiği takdirde, şeker katkılı içecekler ve potansiyel sağlık etkileri hakkında kabul edilebilir bir bilgi düzeyine sahipti. Öğrencilerin %76'sı şekerli içecek tüketimini azaltmada olumlu tutum sergilemişti. Vücut kitle indeksi ile şekerli içecek tüketimi arasında anlamlı bir ilişki bulunmadı. Şekerli içecek tüketiminin yüksek olması ve öğrenciler arasında farkındalık eksikliği nedeniyle, üniversite ve ev düzeyinde girişim çalışmalarına ihtiyaç duyulmaktadır. Bununla birlikte, gıda endüstrisi, medya, hükümet ve sağlık hizmetleri düzeyindeki müdahaleler sağlıklı beslenme alışkanlıklarının iyileştirilmesinde rol oynamalıdır. Anahtar Sözcükler: Şeker katkılı içecekler, beslenme bilgisi, tüketim kalıbı, beden kitle indeksi, Somalili öğrenciler.

Nüzûl ortamını göz ardı etmede mezhep taassubunun etkisi (Şîa tefsirleri bağlamında)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2014 Tefsir Bilim Dalı
Kur'an'ı yorumlama konusunda oldukça önemli bir yöntem olan nüzûl ortamını dikkate almak, klasik tefsir geleneğinde olduğu gibi günümüzde de çeşitli sebeplerle ihmal edilmektedir. Bu sebepler içerisinde, belirli bir mezhebin temel tasavvurlarına sıkıca bağlanıp bu tasavvurları Kur'an üzerinden meşrulaştırmaya çalışmanın, diğer deyişle mezhep taassubunun bariz bir yeri bulunmaktadır. Nitekim bu durumu, İslam düşünce tarihi boyunca sahne almış mezheplerin hemen hepsinde gözlemlemek mümkündür. Bu çalışmada söz konusu durumun Şîa tefsir geleneği üzerinden takibi yapılmış, İbn Furât'tan Tabatabâî'ye yedi önemli Şiî müfessirin yorum anlayışlarında mezhep tasavvurlarının ve bu tasavvurlara bağlı olarak ortaya çıkan taassubun ne ölçüde belirleyici olduğunun izi sürülmüştür. Bu çerçevede Şiî gelenek içerisinde etkili olan Ahbârîlik-Usûlîlik ayrımının tefsir tasavvurunu ve mezhep refleksli yorumları ne ölçüde etkilediği üzerinde durulmuştur. Böylece tefsirde mezhep taassubunun Kur'an'ı yorumlama faaliyeti çerçevesinde açıkça aşırı yorumlara yol açtığı ve bu hususun nüzûl ortamını dikkate almanın önemi konusunda güçlü bir kanaate zemin teşkil ettiği ifade edilmiştir.

O Ses Türkiye yarışma programının Reality show türü unsurları açısından incelenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Radyo-Televizyon ve Sinema Bilim Dalı
Reality show programları, büyük oranda popülerlik taşıyan program türüdür. Televizyon sektöründe, bu tür programlar süreklilik gösterir şekilde yayınlanmaktadır. Televizyonların, yayın dönemlerinde yeni programlara yer verip bu tür programları finanse ettiği bilinmektedir. Bu çalışmada, reality show programlarının biçim ve içerik açısından özellikleri ve bu tür programların izlenme nedenleri ele alınacaktır. İzleyici kitlenin yoğun olduğu bu program türlerinin, neden tercih edildiği bu çalışmanın ana sorunsalıdır. Bu bağlamda; reality show programının alt türü olan yetenek showların, tercih edilme sebeplerinin analizi yapılacaktır. O Ses Türkiye adlı yetenek show programı, izlenme oranı açısından başarılı bir örnek olarak adlandırılmakta ve bu nedenle örneklem olarak bu çalışmada incelenmektedir. Steven Reiss, reality programların izleme profilini sunan 16 temel arzu teorisini ortaya koymuştur ve bu teori çalışmanın temelini oluşturmaktadır. Reiss'in 16 temel arzu teorisi ile bir yetenek show örneği olan O Ses Türkiye adlı programının izlenmesi arasındaki ilişkiselliğin, izleyiciler tarafından neden tercih edildiğinin analizi yapılacaktır. O Ses Türkiye adlı yetenek show programının izleyici motivasyon profillerini oluşturmak amacıyla; bu programı izleyen izleyiciler arasından odak grup oluşturulup derinlemesine mülakatlar yapılacaktır. Bu çalışmanın amacı, reality show programı kapsamında bir yetenek show programının izleyicisinin ana odak noktasını betimlemek ve bu örneklemden hareketle temsil yeteneği kuvvetli bir yapıya ulaşmaktır. Reality showlara olan ilgiyi yönlendiren ana motivasyonun gücünün ne olduğunu betimleyen örneklem analizi ile beraber, aynı zamanda, izlenme oranı açısından başarılı reality show programının unsurlarının neler olduğunun tespiti de ortaya konulacaktır.