Thesis Search




SEARCH RESULTS

Piezoinsizyon tekniğinin kanin distalizasyon miktarı üzerindeki etkilerinin incelenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2018 Diğer
PİEZOİNSİZYON TEKNİĞİNİN KANİN DİSTALİZASYON MİKTARI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİNİN İNCELENMESİ Amaç: Bu çalışmanın amacı, piezoinsizyon tekniğinin kanin distalizasyon miktarı üzerine olan etkilerinin klinik olarak incelenmesidir. Materyal ve Metot: Çalışmanın örneklemi, maksiller birinci premolar çekimi ve ardından kanin retraksiyonu gerektiren sınıf II maloklüzyon gösteren 25 erişkin hastadan oluşturulmuştur.Hastalar ortodontik tedavi sırasında kanin retraksiyonu başlamadan önce Piezoinsizyon işlemlerinin uygulandığı, piezoinsizyon grubu (13 hasta) ve cerrahi kullanılmadan standart ortodontik tekniğin uygulandığı kontrol grubu (12 hasta) olarak iki gruba ayrıldı. Her iki grupta mini vida ankraj olarak kullanıldı ve kanin distalizasyonu ortalama 150gr kuvvet uygulanan NİTİ kapalı coillerle gerçekleştirildi. Sekiz haftalık takip boyunca kanin distalizasyon hızı, kanin dişin distalizasyon miktarı, kanin dişin rotasyonu, kanin dişin tippingi ve molar dişlerdeki ankraj kaybı incelenmiştir. Bulgular: Piezoinsizyon yapılan grupta ilk 4 hafta boyunca kanin distalizasyon hızı ve miktarı, kontrol grubundakine göre 1.4 kat daha hızlı bulundu. İkinci 4 hafta boyunca iki grup arasındakanin distalizasyon hızı ve miktarı açısından anlamlı farklılık bulunmadı.Herhangi bir dönemde (birinci, dördüncü ve sekizinci hafta) piezoinsizyon grubu ile kontrol grubu arasında kanin dişin rotasyon miktarı, kanin tipingi ve molar ankraj açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık yoktur. Sonuç: Piezoinsizyon cerrahi tekniği kanin distalizasyonu aşamasında diş hareketinin hızlandırılmasında etkili bir yöntemdir. Anahtar Kelimeler: Hızlandırılmış Diş Hareketi; Kanin Distalizasyonu; Piezoinsizyon Montaser ABUZAYTOUN, Doktora Tezi Ondokuz Mayıs üniversitesi-Samsun, Ocak , 2018

Piridin bazlı ligantların nikel(II), bakır(II) ve çinko(II) 5,5-dietilbarbitürat komplekslerinin sentezi, yapısal karakterizasyonu ve antikanser özellikleri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2019 Diğer
Bu çalışmada, ikincil ligantların 1,10-fenantrolin (phen), 2,2'-dipiridilamin (dpya), bis(2-piridilmetil)amin (bpma) ve 2,2':6',2'-terpiridin (terpy)'in olduğu on dört adet yeni nikel(II), bakır(II) ve çinko(II)-5,5-dietilbarbitürat (barb) kompleksleri sentezlendi. Sentezlenen komplekslerin yapıları, elementel analiz, IR, UV-vis, ESI-MS ve tek kristal X-ışını kırınımı teknikleriyle aydınlatıldı. Ayrıca komplekslerin manyetik özellikleri araştırıldı. Komplekslerin antikanser özellikleri SRB yöntemi ile farklı kanser hücrelerinde cis-platin ile karşılaştırılarak araştırıldı. Barb ve piridin bazlı ligantlar [Ni(phen-?2N,N')3]Cl(barb)•7H2O, [Ni(barb-?2N,O)(dpya-?2N,N')2]Cl•2H2O, [Cu(barb-?2N,O)2(dpya-?2N,N')]•2H2O, [Ni(barb-?N)2(OH2)(bpma-?3N,N',N')]•2Hbarb•H2O komplekslerinde bozulmuş oktahedral, [Cu(barb-?N)(barb-?2N,O)(phen-?2N,N')]•H2O, [Ni(barb-?N)2(terpy-?3N,N',N')]•H2O, [Cu(barb-?N)2(terpy-?3N,N',N')]•H2O, [Cu(barb)(OH2)(terpy-?3N,N',N')](barb)•H2O, [Zn(barb-?N)2(terpy-?3N,N',N')]•H2O komplekslerinde bozulmuş kare piramit, [Cu(barb-?N)2(bpma-?3N,N',N')]•H2O, [Zn(barb-?N)2(bpma-?3N,N',N')]•H2O komplekslerde bozulmuş üçgen çiftpiramit, [Zn(barb-?N)2(phen-?2N,N')]•H2O, [Zn(barb-?N)2(dpya-?2N,N')] komplekslerinde tetrahedral ve [Cu(barb-?N)2(phen-?2N,N')] kompleksinde kare düzlem geometri oluşturmaktadır. Tüm komplekslerin UV-vis spektrumları MeOH çözeltisinde alındı ve spektrumların UV bölgesinde phen, dpya, bpma, terpy ve barb ligantlarından kaynaklanan ligant içi geçişlere ait zayıf veya şiddetli soğurma bantlar gözlendi. Ayrıca, Ni(II) ve Cu(II) komplekslerinin spektrumlarında görünür bölgede d-d geçişlerinden kaynaklanan zayıf ve yayvan soğurma bantlar görülmektedir. Manyetik değerleri ölçülen Ni(II) ve Cu(II) komplekslerinde gözlenen değerler d8 ve d9 elektron dizilişi için hesaplanan değerler ile uyum içindedir. Anahtar Kelimeler: Nikel(II), Bakır(II), Çinko(II), 5,5-dietilbarbitürat

Piriformis sendromunda hastalarda germe egzersizleri ve doku mobilizasyonu tekniklerinin etkiliğinin karşılaştırması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Diğer
Bu çalışmanın amacı, piriformis sendromunda hastalarda germe egzersizlerinin ve doku mobilizasyonu tekniklerinin etkilerini karşılaştırmaktır. Bu çalışmaya, 32 hasta katılmış ve rastgele iki gruba ayrılmıştır. Germe grubu, germe egzersizi, hotpack ve Mobilizasyon grubu, doku mobilizasyonu tekniği, hotpack olarak ayrılan her bir gruba dört hafta boyunca haftalık olarak iki seans tedavi uygulanmıştır. Hastalar Vizüel Analog Skala (VAS), Roland Morris Engellilik Anketi (RMEA) ve Hamilton Anksiyete Değerlendirme Ölçeği (HAM-A) ile değerlenmiştir. Veriler ışığında, gruplar arasındaki demografik sonuçları benzerliğini incelemek için Bağımsız Örneklem t-Testi kullanılmıştır. Tedavi öncesi ve sonrasındaki değişimi incelemek ve etki büyüklüğünü hesaplamak için, Wilcoxon Eşleştirilmiş İki Örnek Testi kullanılmıştır. İki tedavi arasındaki karşılaştırmayı denetlemek için Mann Whitney U Testi kullanılmıştır. Gruplar arasında RMEA açısından yapılan karşılaştırmada germe egzersizi grubunda önemli bir fark bulunmuştur (p<0,05). HAM-A ve VAS açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmazken (p>0,05), etki büyüklüğü hesaplamaları açısından germe egzersizlerinin, ağrı üzerinde doku mobilizasyonundan daha büyük etkiye sahip olduğu görülmüştür. Sonuç, çalışmamızda germe egzersizinin ağrı ve RMEA üzerinde pozisyonel gevşeme terapisi ve çapraz lif friksiyonundan daha etkili olduğu bulunmuştur. Son olaraksa germe egzersizi ve mobilizasyon uygulamaları hastaların anksiyetelerini etkilememiştir. Anahtar Kelimeler: Germe egzersizi, Doku mobilizasyon tekniği, Piriformis sendromu, Pozisyonel gevşeme terapisi, Çapraz lif friksiyonu.

Pirina, fındık kabuğu ve talaşın karbon dioksit ortamında gazlaştırılması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
Günümüzde enerji kaynağı olan fosil yakıtları (petrol ve doğal gaz) vazgeçilmez bir öneme sahip olsa da, bu enerji kaynakları yakın gelecekte tükenecektir. Bu durum göz önüne alındığında, diğer enerji kaynakları ve enerji elde etme yolları üzerinde çalışmalar sürmektedir. Özellikle, biyokütle ve katı yakıt atıklarını kullanarak enerjiye erişim araştırması son zamanlarda artmıştır. Bu araştırmaların içinde yer alan gazlaştırma ile sentez gazı elde etme ve oradan da enerji elde etme ön plana çıkmıştır. Gazlaştırma sonucunda üretilen sentez gazından değerli kimyasal maddelerin de (hidrojen, amonyak ve metanol gibi) üretilmesi mümkündür. Bu çalışmada, biyokütle atık olarak pirina, fındık kabuğu ve odun talaşı karbon dioksit ortamında gazlaştırma işlemi gerçekleştirilmiştir. Gazlaştırma işlemi 40 mm çapa ve 1 m yüksekliğe sahip sabit yataklı kuartz cam reaktörde gerçekleştirilmiş. Gazlaştırma için gerekli sıcaklık bir fırın yardımı ile vasıtasıyle sağlanmıştır. Partikül çapı 1-1,25 mm olan pirina, fındık kabuğu ve odun talaşı, farklı sıcaklıklarda (600oC, 650oC, 700oC, 750oC, 800oC ve 850oC) ve farklı karbon dioksit akış hızlarında (1,5; 3 ve 4,5 ml/s) gazlaştırma işlemine tabi tutulmuştur. Ayrıca, katalizör (CaO, MgO ve K2CO3) sentez gaz konsantrasyonu üzerindeki etkilerini görmek için en iyi sonuçlar gazlaştırılmış biyokütlelerden (pirina, fındık kabuğu ve odun talaşı) ve en iyi karbon dioksit akış hızında katalizörlerle gazlaştırma işlemi gerçekleşilmiştir. Sıcaklığın, karbon dioksit akış hızı ve katalizör gazlaştırma sonucu oluşan sentez gazı bileşimi üzerine etkileri araştırılmıştır. Deneysel çalışmalarda katalizörsüz çalışmada gaz karışımında en iyi H2 ve CO verimi fındık kabuğunun 800oC sıcaklıkta ve 1,5 ml/s CO2 akış hızında olduğu belirlenmiştir. H2 konsantrasyonu açısından % 33,63 en yüksek değeri ulaşılmıştır. Katalizörlü çalışmalarda ise en iyi katkı maddesinin CaO olduğu belirlenmiştir. H2 konsantrasyonu açısından CaO'in katkı olarak kullanıldığı durumda en yüksek değere ulaşıldığı görülmüştür. Fındık kabuğu katalizörlü CaO çalışma 600oC sıcaklıkta H2 verimi hacimce % 52,9, H2/CO ise 3,31 olduğu tespit edilmiştir.

Pirinç kavuzu hidrolizatının biyofilm reaktörde kesikli ve sürekli sistemlerle etanol fermentasyonu ve üretimin matematiksel modellerle tanımlanması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2017 Diğer
Günümüzde nüfus ve sanayileşmede hızlı bir büyüme gerçekleştiğinden yakıt ve özellikle de yüksek verimlilik ve düşük çevre etkisi olan biyo-enerji kaynakları arasında sayılan etanole, dünya çapındaki talep sürekli artmaktadır. Lignoselüloz biyokütle, birçok endüstriyel prosesin ve tarımsal materyalin yan ürünü olarak ortaya çıkan en bol ve yenilenebilir karbon kaynaklarıdır ve basitçe bazı enerji bitkilerinden üretilebilir. Lignoselülozik materyaller biyoetanol üretimi için dünya çapında artan bir ilgi görmektedir. Bu çalışmada Pichia stipitis ATCC 58784 ve ATCC 58785 mayaları kullanılarak pirinç kavuzu hidrolizatından biyofilm reaktörde etanol üretimleri gerçekleştirilmiştir. Bu amaçla öncelikle biyofilm reaktör seçiminde kullanılacak destek materyalinin seçimi yapılmıştır. Her iki mikroorganizma için de farklı oranlarda denemeler gerçekleştirilerek en iyi karbon kaynağı bileşiği belirlenmiştir. Bunun sonucunda 1.numaralı besiyeri olarak %50 pirinç kavuzu hidrolizatı + % 50 glukoz , 2.numaralı besiyeri olarak ise %75 pirinç kavuzu hidrolizatı + % 25 ksiloz seçilmiştir. Fermentasyon sonunda tüm kinetik parametreler ve sonuçlar incelendikten sonra pirinç kavuzu hidrolizatının fermentasyon ortamında kullanılmasında P.stipitis ATCC 58785 suşunun daha etkili olduğu görülmüştür. Ayrıca azot kaynağının etkisi incelenerek en iyi azot kaynağı ikilisinin maya ekstraktı ve pepton olduğu belirlenmiştir. Fermentasyon ortamında en uygun karbon kaynağı içeriği ve azot kaynağı çeşidinin belirlenmesinden sonra sürekli sistemde fermentasyonlar gerçekleştirilmiştir. Buradan elde edilen ürün ve biyokütle verimlilik değerlerinin kesikli fermentasyona göre daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Tüm bunların yanında zenginleştirme ve sterilizasyon işleminin biyofilm reaktörde önemli olduğu görülmüştür. Fermentasyon işlemleri sonucunda elde edilen sonuçlar ve hesaplanan kinetik parametreler kullanılarak (deneysel veriler) 11 farklı matematiksel model ile etanol üretimi, biyokütle gelişim ve substrat tüketimi modellenmiştir. Bu amaçla MGM, MLM, MRM, Stannard, Weibull, MMF, Asimetrik, Baranyi, Huang, Fitzhugh ve Cone modelleri kullanılmıştır. 1 numaralı besiyeri için, biyokütle gelişiminin ve etanol üretiminin deneysel verilerinin modellenmesinde en iyi model Fitzhugh model olurken, şeker tüketiminde en iyi modeller Baranyi ve Huang modelleri olmuştur. 2 numaralı besiyeri için hem hücre gelişiminin hem de şeker tüketiminin deneysel verilerinin modellenmesinde en iyi modeller MMF ve Cone modelleri olurken, etanol üretimi için en başarılı modellerin MGM ve MRM olduğu tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlar pirinç kavuzu hidrolizatının fermentasyon ortamında potansiyel bir karbon kaynağı olabileceğini göstermiştir.

Pirsos dergisi üzerine bir inceleme

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Yeni Türk Edebiyatı Bilim Dalı
İstanbullu Rumların kendilerine ait edebî faaliyetlerine destek olacak dergiler kısa ömürlü olsalar da tutarlı bir şekilde yayın hayatlarını sürdüren dergiler olmuştur. Bunlardan biri de Pirsos'tur. Pirsos'u 1954 yılında yayınlamaya başlayan İstanbullu Rum Panayot Abacı (1922-2015) sekiz sene tutarlı bir şekilde çeşitli yeni ve modern malzemeyle her ay derginin sayfalarını doldurmuştur. Dergide yer alan yazarlar İstanbullu Rumlardan, dönemin Türk şair ve yazarlarından, az sayıda da Ermeni yazarlardan oluşmuştur. Bu çalışmanın giriş kısmında İstanbul'da yayınlanan ilk edebiyat dergisi Kipseli'den (1840) başlayarak dönemin önemli edebiyat dergileri, Pirsos'un kapanışına kadar (1962) detaylı bilgiler ile tanıtılmıştır. Birinci bölümde dergi detaylarıyla tanıtılmış, ikinci bölümde şiirler ele alınmış, üçüncü bölümde hikâyeler incelenmiştir. Dördüncü bölümde, dergide yer alan yazılar türlerine ve sayılarına göre tasnif edilmiştir. Beşinci bölümde ise, kronolojik indeks yer almıştır. Tezin sonunda ek olarak dergide yer alan fotoğraflar, resimler, ikonalar, çeşitli görseller ve Abacı hakkında yapılan röportajlar verilmiştir.

Piyasa riski ölçümü olarak riske maruz değer ve borsa risk bileşenleri analizi: Uganda örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Finansal İktisat ve Bankacılık Bilim Dalı
Yeterli likiditeye sahip finansal kuruluşlar genellikle piyasa volatilitesine (dalgalanmasına) karşı korunabilirler. Ancak, net efektif açık pozisyona sahip kuruluşlar piyasa riskine karşı korunmasızdırlar. Riske Maruz Değer (Value at Risk) yaklaşımı piyasa riskinin ölçümünde kullanılan ve tüm finansal araçlara uygulanabilen ileriye dönük bir risk ölçüm yöntemidir. Hisse portföyü söz konusu olduğunda piyasa riski, fiyat değişimi tarafından tetiklenmektedir. Bu sebeple; gelecekte portföyü tehdit edebilecek yineleyen bir trend olup olmadığına karar verebilmek için fiyatların tarihsel gelişimini dikkatle incelemek önem taşır. Bu yönüyle çalışmanın temel amacı Riske Maruz Değer (RMD) yaklaşımı ile piyasa riskini ölçmek, riski bileşenlerine ayırmak ve elde edilen sonuçlardan Uganda ekonomisi ve menkul kıymetler borsası için politik öneriler sunmaktır. Anahtar Kelimler: Riske maruz değer yaklaşımı, piyasa risk ölçümü, Uganda borsası, risk bileşenleri

Planarity testing algorithms in graph theory

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2020 Uygulamalı Matematik Bilim Dalı
Bir çizgenin düzlemsel olup olmadığını belirlemek ve düzlemsel bir çizgeyi gömmek, çizge kuramı ve çizge çizimleri alanlarının en ilgi çekici ve büyüleyici algoritmik sorunlarından biridir. Bu tezde, basit ancak verimli algoritmalar yardımıyla bu tür problemler çözmenin basit yöntemleri ele alınmaktadır. Tezin 4. bölümünde, literatürde yer alan ve dümleselliği test etmek için kullanılan algoritmaların neredeyse tamamı listelenerek konuyla ilgili kısa ancak kapsamlı bir tarihsel süreçte sunulmakadır. Bu yüksek lisans tezinde iki doğrusal-zaman algoritması ve bir kuadratik-zaman algoritması tartışılmıştır. Sunulan algoritmalar bir çizgenin düzlemselliğini manuel olarak test ederken hangi algoritmanın daha kullanışlı olduğunu görmek için her algoritma iki örnek üzerinde de uygulanmıştır. Elde edilen bulgulara göre, Boyer-Myrvold algoritması, az sayıda köşeye sahip belirli bir çizgenin düzlemselliğini manuel olarak test etmek için en hızlı algoritmadır. Bununla birlikte, LEDA'da (Verimli Veri Tipleri ve Algoritmalar Kütüphanesi) çok sayıda köşe noktası olan çizgelerde yapılan testlere dayanarak, Sol-Sağ düzlemsellik algoritmasi en hızlı algoritmadır.

Planlı davranış teorisi kapsamında girişimcilik niyetinin ölçülmesi: Üniversite öğrencilerine yönelik bir araştırma

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2017 Yönetim ve Organizasyon Bilim Dalı
Girişimcilik niyeti girişimcilik çalışmalarında önemli bir konudur. Günümüzde işsizlik oranı gittikçe artmaktadır. Bu durumda girişimcilik niyetlerine sahip üniversite öğrencileri kendi işini kurarak işsizliğin giderilmesinde katkıda bulunmaktadır. Ancak, son yıllarda Türkiye'deki girişimcilik niyetlerine sahip üniversite öğrencileri sayısının artmasına rağmen, başarılı olan öğrenciler sayısı başka ülkelere göre oldukça az olmaktadır. Bu nedenle üniversite öğrencilerinin girişimcilik niyetlerini ölçmek ve bu öğrencilerin girişimcilik niyetlerine etki eden unsurları incelemek önem taşımaktadır. Üniversite öğrencilerinin girişimcilik niyetlerinin ölçülmesinde Ajzen'in Planlı Davranış Teorisi'nin (PDT) test edilmesine odaklanmaktadır. PDT kapsamında yer alan unsurlardan; tutum (davranış yönelik), öznel norm ve algılanan davranış kontrolünün girişimcilik niyetini etkiledikleri düşünülmektedir. Aynı zamanda demografik özelliklerinin de PDT unsurlarına ve bunların yanı sıra girişimcilik niyetine de etkileri olduğu düşünülmektedir. Çalışmanın amacı, PDT kapsamında üniversite öğrencilerinin girişimcilik niyetlerini ölçmek ve girişimcilik niyetlerine etki eden değişkenleri incelemektir. Belirlenen amaç doğrultusunda Karadeniz Teknik Üniversite İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme ve İktisat Bölümleri öğrencilerine yönelik bir anket uygulaması yapılmıştır. Araştırmada tutum (davranışa yönelik), öznel norm, algılanan davranış kontrolü ve girişimcilik niyeti olmak üzere 4 faktör kullanılmıştır. Demografik özellikler arasındaki kişisel farklılıkların PDT unsurlarına ve girişimcilik niyetine etkileri sorgulanmıştır. Elde edilen veriler SPSS istatistik paket programı desteğiyle analizlere tabi tutulmuştur. Çalışma sonucunda elde edilen bulgulara göre PDT unsurlarının üniversite öğrencilerinin girişimcilik niyetleri üzerindeki etkileri tespit edilmiştir. Üniversite öğrencilerinin demografik özellikleri arasındaki kişisel farklılıkların PDT unsurlarına ve girişimcilik niyetine etkileri olduğu görülmüştür.

Plantago holosteum Scop. (Plantaginaceae) türünün element içerigi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2016 Diğer
Araştırma, Uludağ'da yer alan terk edilmiş Etibank Wolfram Maden işletmesi çevresinde yürütülmüştür. Uludağ, mitolojide Olympus Bithynicus olarak bilinmekte ve kuzeybatı Anadolu'nun en yüksek zirvelerindendir. Bu bölgede madencilik aktivitesi 1969 yılında başlatılmış ve yaklaşık 20 yıl kadar sürdürülmüştür. Bu araştırmada terk edilmiş wolfram madeni çevresindeki P. holosteum türünün element (W, Mo, Zn, Fe, Cu, Cd, Mn, Pb, Cr, Co, B and Bi) kompozisyonu değerlendirilmiştir. Toprak ve bitki örneklemesi için maden çevresinden üç örnek alan seçilmiştir Maden çevresinden yaklaşık 500 m uzaktaki iki örnek alan kirlenmemiş alanlar olarak düşünülmüştür. Diğer alan atık uzaklaştırma havuzundan seçilmiş ve kirletilmiş alan olduğu kabul edilmiştir. Toprak ve bitki örneklerinin farklı organlarında (kökler, yapraklar ve çiçekler) element içeriklerini belirlemek için ICP-MS ile analiz edilmiştir. Bitkinin köklerine, yapraklarına ve çiçeklerine borosilikatlı cam kaplarda 5 mL HNO3 ve 3 mL H2O2 eklenerek klasik açık yaş yakma prosedürü uygulanmıştır. Topraklar için Kjeldahl yakma yöntemi kullanılmıştır. Atık uzaklaştırma havuzunun toprak örneklerindeki W, Zn, Fe, Cu, Cd, Mn, Pb, B ve Bi içeriklerinin kirletilmemiş alanlarla karşılaştırıldığında çok yüksek olduğu saptanmıştır. Madencilik aktivitesiyle P. holosteum türünün element içeriğinin artış gösterdiği saptanmıştır. Araştırma sonuçları, P. holosteum türünün W, Mn, Cu, Cd, B ve Zn için biyoakümülatör olarak dikkate alınabilir olduğunu ve bu elementler için indikator olarak kullanılabileceğini göstermektedir.

Platin nanopartikül modifiye tütsülenmiş silika sentezi ve voltametrik bisfenol A tayininde kullanımının araştırılması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2021 Analitik Kimya Bilim Dalı
Bu çalışmada, endokrin bozucu kimyasallardan birisi olan bisfenol A'nın (BPA) belirlenmesi için modifiye elektrot temelli elektrokimyasal sensör geliştirilmesi amaçlanmıştır. İlk olarak, platin nanopartikül modifiye tütsülenmiş silikadan oluşan bir nanokompozit (TS@Pt) sentezlenmiştir. Sonrasında, modifikasyon ajanı olarak hazırlanan nanokompozit ile karbon pasta elektrot modifiye edilmiş ve BPA'nın belirlenmesi için voltametrik yöntem geliştirilmiştir. Hazırlanan modifiye elektrot ve modifikasyon ajanı taramalı elektron mikroskopisi, EDX analizleri ve X-ışını kırınımı ile karakterize edilmiştir. Modifiye karbon pasta elektrotların döngüsel voltametri ve empedans spektroskopisi ile elektrokimyasal davranışları incelenmiştir. Biriktirme potansiyeli, bekleme süresi ve pH gibi deneysel parametreler optimize edilmiştir. Hazırlanan modifiye elektrot BPA'nın yükseltgenmesi için karbon pasta elektroda kıyasla 5,13 kat daha yüksek elektrokimyasal cevap vermiştir. Önerilen yöntemle BPA'nın analizi için oldukça düşük bir gözlenebilme sınırı (0,0346 µM), düşük bir tayin sınırı (0,1115 µM) ve geniş bir doğrusal çalışma aralığı (0,5 – 15,0 µM) elde edilmiştir. Son olarak, hazırlanan elektrokimyasal sensör nehir suyu, musluk suyu ve maden suyu örneklerinde BPA'nın tayini için test edilmiştir. BPA geri kazanım değerleri yüksek performanslı sıvı kromatografisi analizleriyle verifiye edilmiştir. Elde edilen sonuçlar hazırlanan elektrokimyasal sensörün BPA analizi için güvenle kullanılabileceğini göstermiştir.

Pleurotus eryngii var. ferulae mantarından lektin saflaştırılması ve bazı biyolojik aktivitelerinin incelenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Biyokimya Bilim Dalı
Bu çalışmada toz haline getirilmiş Pleurotus eryngii var. ferulae mantarından hazırlanan ham ekstresinden % 80 amonyum sülfat ile çöktürme, DEAE-Sefaroz anyon değiştirici ve Sefadeks G-100 jel filtrasyonu kromatografi yöntemleri kullanılarak lektin 18,3 kez saflaştırıldı. Saflaştırılan lektinin spesifik aktivitesi 5 120 HB/mg protein olarak hesaplandı, molekül ağırlığı ise denatürasyon ve indirgeme koşullarında yapılan SDS-PAGE'de 43 kDa olarak belirlendi. Pleurotus eryngii var. ferulae lektinin (PEFL), lipopolisakkarit (LPS) ile uyarılmış RAW 264.7 makrofajlarda, siklooksijenaz-2 (COX-2) ve indüklenen nitrik oksit sentaz (iNOS) gibi enzimlerin, tümör nekroz faktör-? (TNF-?), interlökin-1ß (IL-1ß), interlökin-6 (IL-6) ve interferon-? (INF-?) gibi pro-inflamatuar ile interlökin-10 gibi anti-inflamatuar sitokinlerin ve prostaglandin E2 (PGE2) üretimi üzerine olan inhibitör etkisi araştırıldı. PEFL'in, LPS ile uyarılmış PGE2, TNF-?, IL-1ß, IL-6 ve INF-? üretimi üzerine güçlü bir inhibitor etki gösterdiği sonucuna varıldı. LPS uygulanan hücre grubunda, PGE2, TNF-?, IL-1ß, IL-6 ve INF-? düzeylerinde kontrole göre istatistiksel olarak anlamlı bir artış saptanırken (p<0,05), LPS+PEFL uygulanan hücre grubunda yalnız LPS uygulanan hücre grubuna göre PGE2 ve sitokin düzeylerinde de anlamlı bir azalma olduğu tespit edildi (p<0,05). Western Blot analiz sonuçlarına göre, kontrol grubunda, iNOS ve COX-2 proteinleri oldukça az düzeyde ifade edildi. iNOS ve COX-2 düzeyleri LPS uygulanan gruplarda anlamlı bir şekilde artmışken (p<0,05), LPS+PEFL uygulanan gruplarda doza bağlı olarak anlamlı bir şekilde azaldığı görüldü (p<0,05). Ayrıca, PEFL uygulaması yapılan LPS grubuna ait hücre süpernatantların IL-10 düzeyinde ise, LPS grubuna oranla, anlamlı bir artış olduğu tespit edildi (p<0,05). Bu çalışmada, PEFL'in anti-inflamatuar etkisinin, iNOS ve COX-2 enzimleri ve sitokin üretimi üzerine olan inhibe edici etkisinden ileri geldiği sonucuna varıldı. Anahtar Kelimeler: Pleurotus eryngii var. ferulae, Mantar, Lektin, Lipopolisakkarit, RAW 264.7 makrofajlar, Sitokinler

Plotinus ve Farabi'de ruh kavramı

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2013 İslam Felsefesi Bilim Dalı
Düşünce tarihinde hep bir problem olarak devam edegelen Ruh ve Nefs kavramı hakkında Plotinus ve Fârâbî'nin açıklama ve görüşlerini incelediğimiz 'Plotinus ve Fârâbî'de Ruh Kavramı' adlı çalışmamızı, konumuz açısından bizi ilgilendiren her iki filozofun konuyla alakalı felsefi düşünceleri üzerine yapmaya çalıştık. Bu bağlamda her iki filozofun düşüncelerinde ruh/nefs anlayışı, ruh-beden ilişkisi, ruhun mutluluğu ve saadeti, ruhun ölümsüzlüğü ve ölümden sonraki durumu gibi önemli hususlar ele alınmştır. Aynı zamanda konuyla ilgili iki düşünür nefs le ilgili felsefi görüşlerini temellendirirken başvurdukları temel kavramlara da değinilmiştir. Çalışmamızın birinci bölümünde önce Plotinus'un referans aldığı Platon ve Aristoteles'in görüşlerini aktararak daha sonra filozofumuzun ruhla ilgili görüş ve açıklamalarına yer verildi. Dolayısıyla çalışmamız yapılırken Plotinus'un felsefi görüşlerinin aktarıldığı mevcut eserleri tetkik edildi. Çalışmamızın ikinci bölümünde ise Fârâbî'ye göre ruh/nefs mahiyeti, varlğı ve mead açısından önemi ele alındı. Böylece konuyla ilgili felsefi görüşlerini incelerken, birinci el kaynaklardan yararlanılmaya çalışılmıştır. Aynı zamanda filozofun ruhun varlığı, mahiyeti, nitelikleri gibi hususlarla ilgili felsefi kavramlara ait görüşlerine de değinilmiştir. Son olarak çalışmamızda her iki filozofumuzun konuyla ilgili görüşleri değerlendirilerek karşılaştırılmaya çalışıldı. Anahtar Kavramlar: Ruh, Plotinus, Akıl, Nefs, Beden, Fârâbî, Ölümsüzlük

Plotinus ve Fârâbî'de Tanrı tasavvuru

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2013 İslam Felsefesi Bilim Dalı
Felsefe tarihinin en önemli sistem filozofları Tanrı kavramı konusuna şu veya bu şekilde temas etmişlerdir. Zira Tanrı, felsefenin en temel konusudur. Günümüzde de farklı Tanrı anlayışları söz konusudur. Bu çalışmamızda, İslâm felsefesini ilgilendiren problemlerinden birisi olan `Tanrı tasavvuru? konusunu açıklamaya çalıştık.Birinci bölümde Plotinus ve Plotinus öncesi filozoflarının Tanrı görüşleri hakkında bilgi verilecektir. İkinci bölümde Fârâbî?nin Tanrı görüşü hakkında bilgi verilecektir. Bununla birlikte Fârâbî ve Plotinus?un Tanrı görüşleri karşılaştırılacaktır. Anahtar Sözcükler: Fârâbî, Plotinus, Tanrı, Sudur

Podositopatilerden nefrotik sendromdaki proteinüri ile podosit genlerinin mutasyon ve ekspresyonilişkisi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2013 Diğer
Nefrotik sendrom (NS) glomerüler kapiller duvarın seçici geçirgenliğinin değişmesi ve idrarda protein kaçağını önleyen rolünü kaybetmesi ile karakterize olan çocukluk çağının kronik hastalığıdır. Çocukluk çağı idiopatik nefrotik sendromun yönetiminde ve izleminde patolojik tanı kadar tedaviye klinik yanıt da önemlidir. Tüm patolojik tipleri steroid tedavisine gösterdiği yanıt ile steroid duyarlı, bağımlı ve dirençli olarak sınıflandırılır. Steroid dirençli nefrotik sendromlarda kronik böbrek yetmezliğine ilerleme sıktır ve SRNS grubu hastalar içinde transplantasyon sonrası renal graftte hastalık rekürrensi oluşabilmektedir. Podosit hücreleri slit membranın üzerinde yeni bir protein belirlenmiştir ve bu proteini kodlayan gen haritalanmış ve TRPC6 olarak isimlendirilmiş olan bir kalsiyum kanal reseptörüdür ve mutasyonunun FSGS tip 2 ye yol açtığı bildirilmiştir. Bu çalışmada, Türk popülasyonunda nefrotik sendromlu hastalarda TRCP6 gen mutasyon taramasının yapılması ve fenotipe ilişkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmaya 50 SRNS, 25 sağlıklı kontrol bireyler dahil edilmiştir. TRPC6 gen mutasyon taraması tüm ekzonlarda direkt DNA dizi analizi ile yapılmıştır. Yapılmış çalışma sonucunda hiç bir mutasyona saptanmamıştır. Anahtar kelimeler: Steroide Dirençli Nefrotik Sendrom (SDNS), Fokal Segmental Glomeruloskleroz (FSGS), Minimal Lezyon Hastalığı (MLH), TRPC6

Poliaminlerin tuzlu şartlarda domateste çimlenme, fide gelişimi, antioksidan enzim aktivitesi ve mineral madde içeriği üzerine etkisi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Sebze Yetiştirme ve Islahı Bilim Dalı
Bu çalışma, poliaminlerin tuz stresi altındaki domateste (Lycopersicon esculentum L. cv. H2274) tohum çimlenmesi, fide gelişimi, antioksidan enzim aktivitesi ve mineral madde içerikleri üzerine etkilerini incelemek amacıyla 2017-2018 yıllarında Bahçe Bitkileri Bölümüne ait laboratuvar ve kontrollü sera şartlarında yürütülmüştür. Çalışmada, üç farklı tuz seviyesi (0, 50 ve 100 mM NaCl) ve poliaminin (spermin-S, spermidin-SD ve putresin-P) farklı dozları (0, 0,1 ve 2,5 mM) kullanılmıştır. Çalışmada, artan tuzluluk ile çimlenme özellikleri (çimlenme süresi hariç), fide gelişim parametreleri, Ca ve Mg içeriğinde, K/Na, Ca/Na ve Mg/Na oranlarında önemli düşüşler meydana gelmiştir. Poliamin uygulamalarının gerek tuzsuz şartlarda gerekse tuzlu şartlarda domates tohumlarında çimlenme ve fide gelişimini artırdığı ve tuzun olumsuz etkisini hafifletici etki gösterdiği belirlenmiştir. Tuz stresinde çimlenme oranında artış sağlayan uygulama P-0,1 olurken, hipokotil uzunluğunda S-0,1, kökçük uzunluğunda P-0,1, hipokotil yaş ağırlığında P-2,5 ve SD-2,5 ve kökçük yaş ağırlığında S-0,1 ve SD-0,1 uygulamaları ile artış göstererek tuzun olumsuz etkisi azalmıştır. En şiddetli tuz stresinde, ortalama bitki ağırlığı, yaprak sayısı ve bitki kuru ağırlığında P-2,5, stoma iletkenliği, gövde çapı, kök yaş ağırlığı ve kök kuru ağırlığında S-0,1, klorofil ve DOSİ'de P-0,1 ve bitki boyunda ise S-2,5 uygulaması en yüksek sonuçları vermiştir. Yüksek tuz seviyesinde enzim aktivitesi üzerine poliaminlerin etkisi farklılık göstermiştir. K, Mg ve Mg/Na üzerine S-0,1, Ca ve Ca/Na üzerine S-2,5 ve K/Na oranı üzerine SD-2,5 uygulaması en iyi etkiyi sağlamıştır. Na ve Cl içeriği bakımından ise 100 mM tuz stresinde S-2,5 ve P-2,5 uygulamaları ile aynı koşullardaki kontrole göre düşüşler meydana gelmiştir. Tuzluluk ile artış gösteren EC üzerinde poliaminlerin azaltıcı etkisi olup, 50 mM tuz stresinde P-2,5 ve 100 mM tuz stresinde de S-2,5 uygulamaları EC'nin en fazla düşüşüne neden olmuşlardır. Sonuçlara göre, poliaminlerin farklı tuz seviyelerinde domates tohumlarında çimlenme, fide gelişimi, antioksidan enzim aktivitesi ve mineral içerikleri üzerine etkileri değişmekle birlikte, çalışmada kullanılan poliaminlerin hemen hemen hepsinde tuzun domateste meydana getirdiği zararlanmayı azaltarak koruma mekanizması oluşturduğu belirlenmiştir.

Polikarbonatın ısıl ve katalitik pirolizi ve piroliz kinetiğinin incelenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Temel İşlemler ve Termodinamik Bilim Dalı
Bu çalışmada, polikarbonat plastiklerin ve çay atığının değerli ürünlere geri dönüşümü hızlı piroliz prosesi ile gerçekleştirilmiştir. Polikarbonat ve çay atığının pirolizi sabit yataklı reaktörde dört farklı sıcaklıkta 450, 550, 650, 750 ?'de gerçekleştirilmiştir. Biyokütle ve plastik arasındaki etkileşimin anlaşılması için polikarbonat ve çay atığı kütlece 1:1 oranında karıştırılarak yukarıdaki sıcaklıklarda piroliz reaksiyonu gerçekleştirilmiştir. Katalizörün ürün verimliliği ve ürün kalitesindeki etkinliği gözlemlemek için iki farklı katalizör y-zeolit ve Mordenit kullanılmıştır. Piroliz sonucunda en yüksek sıvı ürün verimi polikarbonat (PC)'ta 650 °C'de gözlemlenmiştir. Y-zeolite ve mordenite katalizörleri sıvı ürün verimini negatif yönde etkilemiştir. Kinetik ve termodinamik parametreleri değerlendirmek için Flynn-Wall-Ozawa (FWO), Kissinger-Akahira-Sunose (KAS) ve Starink yöntemleri gibi izo dönüşümlü model içermeyen yöntemler kullanılmıştır. Y-zeolit ve mordenit ile katalitik, katalizörsüz piroliz ile hesaplanan ortalama Ea (aktivasyon enerjisi) değerlerinin sırasıyla 182,83-193,36- 192,27-203,71-235,36-245,81 kJ/mol aralığında olduğu belirlenmiştir. Her iki katalizörün (Mordenit ve y-Zeolit) kullanıldığında PC'nin aktivasyon enerjisinin düştüğü gözlenmiştir. Y-Zeolit katalizörü kullanıldığında Mordenit katalizöre göre her üç yöntemde aktivasyon enerjisini daha fazla düşürdüğünü gözlemlenmiştir. Sıvı ürünlerin içermiş olduğu bileşenler GC/MS ile incelenmiş, PC 'nin pirolizi sonrası elde edilen sıvı ürünlerde fenolik bileşenlerin baskın olduğu görülmüştür. Y-zeolite ve mordenite katalizörleri ile yapılan deneylerde elde edilen sıvı ürün içerisindeki fenolik bileşenlerin katalizörsüz ortamda elde edilenlere göre azaldığı saptanmıştır. Ayrıca elde edilen sıvı ürünün viskoziteleri incelenmiş, kayma hızı ve sıcaklığın artması ile viskozitenin azaldığı gözlenmiştir.

Polimer tabanlı elektrokromik filmlerin hazırlanması ve karakterizasyonu

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Katıhal Fiziği Bilim Dalı
Bu çalışmada elektrokimyasal yöntem ile kaplanmış polipirol (PPy) filmlerin ve polipirol/nanoselüloz (PPy/NC) nanokompozit filmlerin elektrokromik, optik ve yapısal karakterizasyonu, tetrabütilamonyum perklorat (tetrabutylammonium perchlorate, TBAP) ve disodyum 4,5-dihidroksi-1,3-benzendisülfonat (disodium 4,5-dihydroxy-1,3-benzenedisulfonate, Tiron) olmak üzere iki farklı tuz kullanılmıştır. Kararlı ve üniform filmleri üretmek amacıyla çalışmanın başlangıcında ilk olarak uygun kaplama yöntemi ve tuz belirlenmıştır. Elektrokimyasal yöntem olan potansiyostatik kaplama ile tüm filmler 1,2 V sabit potansiyel değerinde hazırlanmıştır. İlk olarak asetonitril (ACN) içerisinde çözünebilen TBAP tuzu kullanılmıştır. Aynı zamanda pirolun çözelti içerisinde çözünmesi açısından ACN çözücü olarak uygun görülmüştür. Tiron tuzu ACN'de çözünmediği için bu aşamada hem Tiron'un hem pirolun çözünmesi için 0.1 M 6:4 ACN:DI (ACN:De-iyonize su) oranında çözelti hazırlanmıştır. Kaplama çözeltilerinde pirol miktarı 0.1M olarak sabit tutulmuştur. Her ölçüm için yeni çözelti hazırlanmıştır. Kaplamanın gerçekleşmesi ve renk değişimini görmek amacı ile tüm filmler iletken ve saydam flor katkılı kalay oksit (Fluorine doped Indium Tin Oxide, FTO) cam üzerinde kaplanmıştır. FTO üzerinde hazırlanan polimer filmlerin elektrokimyasal karakterizasyonu döngüsel voltametri (cyclic voltammetry, CV), ve kronoamperometri (chronoamperometry, CA) yöntemleri ile gerçekleştirilmiştir. Ölçümlerin sonucunda elektrokromik filmlerin karakteristik CV eğrileri, kararlılığı, tepki süresi, yük yoğunluğu gibi bilgilere ulaşılmıştır. Optik ölçümler ile UV/Görünür bölgesinde tez çalışmasında hazırlanmış PPy (TBAP), PPy (Tiron), PPy/NC (TBAP) ve PPy/NC (Tiron) elektrokromik filmlerin optik kontrastı belirlenmiştir. Oksidasyon durumunda petrol yeşili rengi sergileyen filmlerin, indirgenme durumunda açık sarı renk sergilediği görülmüştür. Elektrokromik filmlerin yapısal karakterizasyonu taramalı elektron mikroskobu (Scanning Electron Microscope, SEM) ile yapılmıştır. Bu şekilde farklı tuzların ve eklendiği NC'un yapısal olarak yarattığı etkiler kıyaslanmışır. Elektrokromik filmler elektrokimyasal olarak İstanbul Üniversitesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü bünyesinde yer alan Analitik Kimya Laboratuvarında elektrokimyasal yöntemle hazırlanmıştır. İstanbul Teknik Üniversitesi'nde yer alan Elektrokimyasal Karakterizasyon ve Ölçüm Laboratuvarı'nda elektrokromik filmlerin geçirgenlik ölçümleri gerçekleştirilmiştir. Tüm elektrokromik filmlerin yapısal analizi Istanbul Üniversitesi, Fen Fakültesi, Fizik Bölümü bünyesinde yer alan Nano ve Optoelektronik Araştırma Laboratuvarında gerçekleştirilmiştir.

Polimer ve hümik asit uygulamalarının toprağın strüktürel gelişimi üzerine etkileri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2021 Diğer
Günümüzde kullanılan tarımsal yöntemler sebebiyle topraklar üretim kapasitelerini kaybedip önemli düzeyde bozulmaya maruz kalmaktadırlar. İyi gelişmiş bir strüktür ve yüksek agregat stabilitesine sahip bir toprak yapısı, verimliliğin artırılması ve aşınabilirliği azaltması açından oldukça önemlidir. Bu çalışma, polivinil alkol (PVA), poliakrilamid (PAM) ve hümik asit (HA) uygulamalarının toprağın strüktürel gelişimi üzerine etkilerini belirlemek amacıyla sera şartlarında tam şansa blok deneme desenine göre 3 tekerrürlü olarak yürütülmüştür. Araştırmada üç farklı tekstüre sahip yüzey toprak (kil, tın ve kumlu tın) örnekleri kullanılmıştır. Serada, 1kg'lık saksılara aktarılan toprak örneklerine PVA, PAM ve HA sırasıyla 500, 100 ve 500 ppm dozlarında uygulanmış ve dört farklı periyotta (0, 15, 30 ve 45 gün) inkübasyona tabi tutulmuştur. İnkübasyon sırasında topraklardaki elverişli nemin %50'si tükenince sulama yapılmıştır. İnkübasyonun tamamlanmasından sonra topraklarda strüktürel parametrelere ilgili analiz ve değerlendirmeler yapılmıştır. Elde edilen sonuçlar, PVA, PAM ve HA uygulamalarının agregat stabilitesini ve mekaniksel stabilite değerini arttırdığını, dispersiyon oranını, erozyon oranını, COLE-çubuğu ve hacimsel büzülme değerini düşürdüğünü göstermişlerdir. Uygulanan düzenleyicilerin etkinlikleri toprak tekstür sınıflarına, düzenleyici özelliklerine ve periyot süresine bağlı olmuştur. PVA 'nın diğer düzenleyicilere göre daha etkili olduğu saptanmıştır.

Polimerle modifiye edilmiş geri dönüşüm agrega içeren betonların özellikleri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2019 Diğer
Bu tezde, stiren-bütadien kauçuk (SBK) lateks ile modifiye edilmiş betonlarda geri dönüşüm agrega (GDA) kullanının betonların fiziksel, mekanik ve durabilite özelliklerine etkileri araştırılmıştır. Ayrıca tez kapsamında hem beton atıklarının agrega olarak yeniden değerlendirilmesi, hem de polimer kullanımının üretilen betonların özelliklerini iyileştirebilme potansiyeli de incelenmeye çalışılmıştır. Tez üç aşamalı olarak sürdürülmüştür. Birinci aşamada, hazırlanan harç örnekleri üç farklı kür koşuluna tabi tutulmuş, mekanik ve fiziksel deneyler yapılarak uygun SBK oranı ve kür yöntemi saptanmıştır. Tezin ikinci aşamasında birinci aşamada belirlenen SBK oranı ve en uygun kür yöntemi kullanılarak, kireçtaşı iri agrega yerine %100 oranında üç farklı (basınç dayanım seviyesi birbirinden farklı beton atıklarından elde edilmiş) GDA içeren su/çimento oranı 0.50 olan deneme betonları dökülmüştür. Üretilen deneme betonları üzerinde yapılan mekanik ve fiziksel deneyler sonucunda bu üç farklı GDA'dan hangisinin kullanılacağına karar verilmiştir. Tezin üçüncü aşamasında ise birinci ve ikinci aşamadan elde edilen sonuçlara bağlı olarak kireçtaşı iri agrega yerine %0, %35, %70 ve %100 oranlarında GDA kullanılarak 0.35, 0.50 ve 0.65 su/çimento oranlarında betonlar üretilmiştir. Üretilen betonlar üzerinde mekanik, geçirimlilik ve dayanıklılık deneyleri yapılmıştır. Tüm SBK içeren betonların genel olarak kontrol betonlarına kıyasla basınç dayanımı, elastisite modülü ve darbe direncinin daha düşük, yarmada çekme dayanımı ve ultrases hızı değerlerinin daha yüksek, su emme, toplam boşluk oranı, basınçlı su sızma derinliği, kılcal su emme değerleri, klor iyonu geçirimliliğinin daha düşük, donma-çözülme ve sülfat saldırısına karşı dirençlerinin daha yüksek olduğu belirlenmiştir.