Thesis Search




SEARCH RESULTS

Sağlıklı bireylerde kuadriseps kası fasilitasyonunda kineziyolojik bantlamanın denge, endurans ve propriyosepsiyon üzerine etkisinin araştırılması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2016 Ortopedik Fizyoterapi Bilim Dalı
AMAÇ: Çalışmanın amacı sağlıklı bireylerde kuadriseps femoris kası fasilitasyonunda kineziyolojik bantlamanın denge, endurans ve propriyosepsiyon üzerine etkisinin araştırılmasıdır. YÖNTEM: Araştırmaya 55 katılımcı basit seçkisiz yöntem ile dahil edildi ve sonuç ölçümü için tek ayak üzerinde çömelme testi, tek ayak üzerinde durma testi (TADT), açı reprodüksiyonu testi ve çömelme testi kullanıldı. Kineziyolojik bantlama uygulamasından 72 saat sonra yeniden değerlendirme yapıldı. BULGULAR: Çömelme testi ölçümlerine göre endurans performansında dominant tarafta ve dominant olmayan tarafta (p<0,05) istatistiksel olarak anlamlı artış gözlendi. Ayrıca tek ayak üzerinde çömelme testinde dominant tarafta ve dominant olmayan tarafta (p<0,05) istatistiksel anlamlı artış gözlendi. TADT testinde birçok el düzeltmesi ile yapılan ölçümlerde denge performansı, dominant tarafta (p<0,05) istatistiksel anlamlı artış gözlenirken dominant olmayan tarafta istatistiksel anlamlı değişlik gözlenmedi (p>0,05). Ayrıca denge performansı kapsamında, TADT'de gözler kapalı düşme sayısı açısından dominant tarafta (p=0,000) ve dominant olmayan tarafta (p=0,010) iyileşme gösterdi. Propriosepsiyon, açı reprodüksiyon testi ile ölçüldüğünde, dominant tarafta ve dominant olmayan tarafta (p<0,05) istatistiksel anlamlı olarak iyileşti. Denge ve propriyosepsiyonda kadın ve erkekler arasında istatistiksel olarak anlamlı fark gözlenmedi (p>0,05) ancak çömelme testi sonuçları erkeklerde dominant (p=0,017) ve dominant olmayan (p=0,014) olmak üzere istatistiksel anlamlı fark ortaya koydu. Denge, propriyosepsiyon ve enduransta dominant ve dominant olmayan bakımdan istatistiksel anlamlı fark gözlenmedi (p>0,05). SONUÇ: Kineziyolojik bantlama klinik olarak denge, propriyosepsiyon ve enduransı geliştirmek için etkili bir tekniktir. Uygulama farklılıklarına bağlı çıktı çeşitliliğini değerlendirmek için daha fazla araştırma gerekmektedir. ANAHTAR SÖZCÜKLER: Denge, Propriyosepsiyon, Kas Enduransı, Kineziyolojik Bantlama

Sağlıklı bireylerde Pneumocystis jirovecii kolonizasyonun araştırılması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2015 Diğer
Pneumocystis jirovecii immundüşkün hastalarda interstisyel pneumoni (PCP) etkeni olan atipik bir mantardır. Bununla birlikte, hastalarda ve sağlıklı bireylerde asemptomatik alt solunum yolu kolonizasyonu da yapabilmektedir. Kolonize bireyler P.jirovecii için hem rezervuar hem de duyarlı hastalara bulaşta enfeksiyon kaynağı rolü oynayabilmektedir. Pneumocystis enfeksiyonlarının tanısında altın standart yöntem, geleneksel boyalarla veya işaretli özgül antikorların yer aldığı direkt floresan antikor (DFA) testleri ile Pneumocystis kist ve/veya trofozoitlerinin hasta örneklerinde gösterilmesidir. Ancak, özellikle düşük parazit yükünün söz konusu olduğu kolonize bireylerde moleküler yöntemlerin daha uygun olduğu bildirilmektedir. Çalışmamızda, PCP açısından sağlık çalışan ve sağlık çalışan olmayan bireylerde P.jirovecii kolonizasyonu sıklığının belirlenmesi hedeflenmiştir. Bu amaçla, Sağlk çalışanları, sağlık çalışan olmayan gönüller ve immünüşkün gönüllülerden oluşan 250 gönüllüden ağız çalkantı suyu ve nazal sürüntü örnekleri toplanmış ve real-time PCR yöntemi ile P.jirovecii MSG geni araştırılmıştır. Ayrıca, PCR ile P.jirovecii pozitif saptanan örnekler DFA testi ile değerlendirilmiştir. P.jirovecii kolonizasyon oranı tüm çalışma grubunda %22.8 bulunmuş olup, sağlık çalışanları, sağlık çalışan olmayan erişkinleri ve immündüşkün hastalarda ayrı olarak değerlendirildiğinde sırasıyla %22, %21 ve %28 oranları elde edilmiştir. P. jirovecii kolonizasyonu üzerine etkili olabilecek faktörlerin analizinde; cinsiyet, geçirilmiş solunum yolu enfeksiyonu, kronik hastalık varlığı, sigara ve alkol kullanımı, antibiyotik ve kemoterapi ilac kullanımı, sağlık çalışanın çalışma süresi ile P. jirovecii kolonizasyonu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmadı. Hematoloji hastalarında hastalık süresi ile kolonizasyon arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur (P<0.05). Öte yandan, P.jirovecii kolonizasyonu pozitif örneklerin DFA testi ile de değerlendirilmesi sonucunda, P.jirovecii kolonizasyonunun saptanmasında real-time PCR testinin daha duyarlı olabileceği sonucuna varılmıştır. Bu çalışma, sınırlı bir bölgeyi kapsamakla birlikte, ülkemizde P. jirovecii kolonizasyonunun varlığını ve yaygınlığını ortaya çıkarmıştır. Bilgilerimize göre çalışmamız, Pneumocystis jirovecii enfeksiyonu olmayan bireylerde kolonizasyon prevalansını belirlemeye yönelik ülkemizde yapılan ilk calışmadır. Ancak, ülkemizdeki genel durumun yansıtılabilmesi için, farklı bölgelerden, daha fazla sayıda katılımcının dahil edileceği, kapsamlı çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır.

Sağlıklı kişilerde ayak bileğine uygulanan iki farklı eksternal destek yönteminin propriyoseps iyon ve denge üzerine etkilerinin incelenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2017 Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bilim Dalı
Amaç: Bu çalışmanın amacı sağlıklı kişilerde farklı eksternal tespit (bantlama ve elastik bandajlama) yöntemlerinin propriyosepsiyon ve denge üzerine olan etkilerinin incelenmesidir. Yöntem: Araştırmamız kesitsel bir çalışmadır. Araştırmaya Dokuz Eylül Üniversitesi fizik tedavi ve rehabilitasyon Yüksek Okulunda eğitim gören 74 öğrenci alınmıştır. Her öğrenciye iki farklı eksternal tespit uygulanmıştır. Eksternal tespit yöntemleri uygulanmadan önce propriosepsiyon iki değerlendirme yöntemiyle ölçülmüştür: 1. telefon tabanlı goniometre, 2, evrensel goniometre kullanılarak test edilmiştir. Dengeleri de, Star Excursion Balance testi kullanarak değerlendirilmiştir. Propriosepsiyon ve denge 4 kez değerlendirilmiştir, eksternal tespit uygulamadan önce, eksternal tespit uyguladıktan 20 dakika sonra, eksternal tespit uyguladıktan 24 saat sonra (hemen çıkarılmadan önce), ve eksternal tespit hemen çıkarıldıktan sonra (24 saat sonra çıkarılmıştır) yapılmıştır. Katılımcılar alınma kriterlerine uyan gönüllü bireylerden oluşmuştur. Katılımcılar için bir veri kayıt formu oluşturulmuştur. Veri kayıt formu; demografik bilgiler, ve ayak bileği propriosepsiyon ve denge değerlendirme kısmından oluşmaktadır. Bulgular: Her iki grupta (bandajlama grubu ve bantlama grubu) eksternal tespit kullandıklarında, eksternal tespit 20 dakkika uyguluduktan sonra, eksternal tespet 24 saat uyguluduktan sonra (hemen çıkarılmadan önce), ve eksternal tespet hemn çıkarıldıktan sonra (24 saat sonar çıkarılmıştır), standart hata değerleri arasında dört ROM açısını destekler anlamlı farklılıklar olduğunu bulduk P <0.05. İki grubun karşılaştırılmasında, bant ve bandaj kullanımının tamamı boyunca propriosepsiyon düzeldi; Dört ROM açısında deney sırasında (eksternal tespit kullanırken 24 saat sonra) iki grup arasında anlamlı bir farklılık vardı, çünkü mutlak hata, bantlama grubunda P <0.05'de daha yüksekti. Diğer durumlarda gruplar arasında (eksternal tespit kullanmadan önce, eksternal tespit kullanırken 20 dakika sonra ve eksternal tespit kaldırdıktan hemen sonra) arasında standart hata değerleri birbirine yakın olduğu için tüm pozisyonlar için anlamlı farklar yoktu P> 0.05. Destek kullanmadan önce, eksternal tespit kullanırken 20 dakika sonra, eksternal tespit kullanırken 24 saat sonra ve hemen çıkardıktan sonra, dört durum ile dış normal değerlere ulaşma mesafesi her iki grupta (bandajlama grubu ve bantlama grubu) karşılaştırıldığında, dış desteğin çıkarılması durumuna kıyasla (eksternal tespit kullanırken 20 dakika sonra ve eksternal tespit kullanırken 24 saat sonra) normal ulaşma mesafeye değerleri arasında, sekiz farklı yönde anlamlı farklılıklar olduğunu bulduk (Dış destekleri kullanmadan önce) P <0.05. Eksternal tespit kullanırken 20 dakika sonra normalize edilmiş ulaşma mesafesinin bu örnekte en yüksek olduğunu ve en iyi düzelmenin lateral ve posteriolateral yönlerde olduğunu bulunmuştu, en az düzelmenin medial yönde olduğunu bulduğumuzda, bu iyileşmeler anlamlıydı P <0.05 Sonuç

Sahâbîlerin Kur'ân tefsirinde ehl-i kitap âlimlerinden yararlanmaları

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Tefsir Bilim Dalı
Hz. Peygamber'le sohbet fırsatı kazanmış olan sahâbîlerin Kur'ân tefsirine katkıları çok büyüktür. Çünkü onlar Kur'ân'ın nüzûlüne tanık oluyorlar; indirilen âyetleri çok iyi anlıyorlardı. Bir sorun çıktığında Hz. Peygamber'in yanına gidip çözüm bulabiliyorlardı. Öte yandan, Medine döneminde Ehl-i kitaptan bazılarının İslam dinini kabul ettiği anlaşılmaktadır. Kur'ân kıssaları, geçmiş peygamberler ve ümmetleri ile ilgili âyetlerin açıklanmasında bu yeni Müslümanların bilgi ve rivâyetlerinden de yararlanılıyordu. Nitekim sahâbîlerden Ebû Hüreyre, Enes b. Mâlik, Ömer b. Hattâb, Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Zübeyr ve Muâviye büyük ölçüde Abdullah b. Selâm, Kâ'b el-Ahbâr ile Vehb b. Münebbih'in rivâyetlerinden Kur'ân tefsirinde yararlanmışlardır. Zaman içerisinde Ehl-i kitap âlimlerin rivâyetleri tefsir kitaplarına intikal etti. Bazı müfessirler bu rivâyetleri sened ve metin açısından ele almışlardır. Dolayısıyla çalışmamızın konusu, sahâbîlerin Kur'ân tefsirinde Ehl-i kitap âlimlerinden yararlanmış olduğu rivâyetlerin tespiti ve değerlendirilmesidir.

Sahra altı Afrika ülkelerinde insani gelişmişlik endeksini etkileyen faktörler üzerine bir çalışma

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Diğer
Bu tezde 2005-2015 yılları arasında 25 Sahra Altı Afrika ülkesi için insani gelişmişlik endeksini etkileyen faktörleri analiz eden bir çalışma yapılmıştır. İnsani gelişmişlik endeksi ile doğrudan yabancı yatırımlar, Türkiye'nin yaptığı resmi kalkınma yardımları ve kişi başına reel gayrisafi yurt içi hasıla faktörleri arasındaki ilişki iki aşamalı sistem Genelleştirilmiş Momentler Yöntemi ile incelenmiştir. Hem kısa hem uzun dönemde kişi başına reel gayrisafi yurt içi hasıla insani gelişmişlik endeksi üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir. Doğrudan yabancı yatırımların insani gelişmişlik endeksi üzerinde negatif bir etkisi vardır. Fakat, Türkiye'nin yaptığı resmi kalkınma yardımlarının insani gelişmişlik endeksi üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi yoktur.

Sahra altı Afrikansı'nda yapılan özelleştirmeler ve eğitim kalitesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2015 Diğer
Sahra-Altı Afrikasında eğitimde yapılan özelleştirmeler ve eğitim kalitesi üzerinde durmaktadır ve bu çalışmanın asıl amacı eğitimde yapılan özelleştirmeler ve eğitim kalitesini araştırmak ve elde edilen sonuçlara bağlı olarak öneriler sunmaktır. Sahra- Altı Afrika'da özel eğitimin birçok önemi ve avantajı olmasına rağmen dikkat edilmesi gereken ve zayıf yönleri de bulunmaktadır. Sahra-altı Afrika'daki mevcut özel eğitimin, tüm öğretme-öğrenme süreci içerisinde müfredat ve öğretmenlerin yeterliliği de dahil olmak üzere sıkı bir denetime ve düzenlenmeye ihtiyacı vardır. Eğitimi sağlayan şahıslarla hükümet yetkilileri arasında herhangi bir sözleşmenin olmaması durumunda etkili bir düzenleme yapılması oldukça zor olacaktır. Özelleştirmenin şans eseri meydana geldiği ve aynı zamanda bir yatırım stratejisinden ziyade planlanmış bir misyon için gerçekleştiği görülmektedir. Bu nedenle, eğitimin özelleştirilmesi konusunda, eğitimin erişim ve denkliği ile ilgili olarak önceden belirlenmiş hükümet politikalarının olması gerekir. Bu nedenle, eğitimin özelleştirilmesi konusunda, eğitimin erişim ve denkliği ile ilgili olarak önceden belirlenmiş hükümet politikalarının olması gerekir. Eğitim politikaları bu sorunu ağırlaştırmaktadır, bölgedeki mevcut politikaların çoğunda birtakım değişikliklere ihtiyaç duyulmaktadır ve dahası uygun yeni politikaların hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Sait Faik Abasıyanık ile Anton Çehov arasında bir karşılaştırma

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2017 Yeni Türk Edebiyatı Bilim Dalı
Bu yüksek lisans tezinde, Türk ve Rus edebiyatının ünlü yazarlarından, Sait Faik Abasıyanık ve Anton Pavloviç Çehov'un hayatları, edebî kişilikleri, yaratıcılıkları ve hikâyeleri karşılaştırılmış ve incelenmiştir. Bundan amaç, iki yazarı yakınlaştıran benzerlik ve onları ayıran farklılıkların olup olmadığının ortaya çıkarılması olmuştur. Belirtmek gerekir ki bugüne kadar Sait Faik Abasıyanık ile Anton Çehov'un karşılaştırılması ile ilgli herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Bu bağlamda farklı kültürlere ait eserler incelenerek Sait Faik'in Anton Çehov'dan etkilenmeleri ve bununla birlikte Rus yazarın Türk edebiyatındaki yerini ayrıntılı şekilde ortaya çıkarmaya amaçlanmıştır. Abasıyanık ile Çehov'un yaratıcılıklarının arasındaki ilişki araştırılmaya değerdir. İki farklı dönem ve kültüre ait olan iki yazarın karakterleri ve edebî kişilikleri farklı olsa da neticede benzerliklerden de söz etmek mümkündür.

Sakarya Üniversitesi'ndeki Endonezyalı öğrencilerin kültürlerarası iletişim deneyimleri üzerine bir araştırma

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Diğer
Türkiye'de uluslararası öğrenci deneyimlerine yönelik artan sayıda çalışmaya rağmen öğrencileri genelde benzeşik bir grup olarak ele alma eğiliminin kültürlerarası deneyimlere ilişkin ülke ya da bölgeye göre farklılıkların anlaşılmasını güçleştirdiği ve özgün boyutların gözden kaçabildiği görülmektedir. Kültürlerarası iletişimin öneminin arttığı ve dünyada genel perspektifli uluslararası öğrenci çalışmalarından daha spesifik ve nitel kültürlerarası deneyim çalışmalarına doğru yönelimin başladığı günümüzde, her bir kültür grubunu ve deneyimini anlamak önemlidir. Sakarya Üniversitesi Endonezyalı öğrencilerin ülke ortalamasına göre en yoğun olduğu ilk üç üniversiteden biridir. Araştırmacının bu yoğunluğu ve literatürdeki boşluğu dikkate alarak tasarladığı nitel perspektifteki bu çalışmada Sakarya Üniversitesi'ndeki Endonezyalı öğrencilerin kültürlerarası iletişim deneyimleri incelenmiştir. Çalışma ortalama üç yıldır Sakarya'da bulunan lisans ve lisansüstü düzeyinde, burslu ve kendi imkanlarıyla gelme durumuna ve cinsiyete göre denge gözetilerek seçilmiş 8 Endonezyalı ve Müslüman öğrenciyle odak grup görüşmeleri, yarı yapılandırılmış soru formları ve e-posta yazışmaları aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Çalışma sonucunda, birçok dini ve etnik grubun yaşadığı bir ülke olan Endonezya'dan gelen katılımcıların Türkiye'yi hem farklı hem çok tanıdık buldukları görülmüştür. Dini yakınlığı bir avantaj olarak vurgulamakla birlikte aynı zamanda farklı mezhepten olan katılımcıların bu konuda nadiren sorun yaşadığı ancak hoşgörü konusunda son derece hassas oldukları görülmüştür. Ülke ve kültürlerine yönelik aşağılayıcı ya da önyargılı tutum ve davranışlarla karşılaşmaları, ırkçılık ve aşırı milliyetçilikten rahatsızlık duymaları, vatanseverlik ve milliyetçilik arasında ayrımı vurgulamaları, kendilerini farklılıklara daha açık ve duyarlı olarak tanımlamaları dikkat çeken bir sonuç olmuştur. Katılımcıların genelde akademik dil zorluğu ve ülkelerindeki ezber odaklı öğrenme ortamıyla benzerlik nedeniyle eğitim açısından tatminsizlik yaşadıkları sonucuna ulaşılmıştır. Türkiye ve özelde Sakarya'da bulunmanın akademik yaşama katkısından ziyade, yeni bir kültürü tanıma, tek başına yaşam deneyimi edinme, kendi kültürüne ilişkin farkındalık geliştirme açısından getirilerini vurguladıkları görülmüştür.

Saken Seyfullin'in Asav Tulpar adlı şiir kitabı üzerinde Kazakça dil incelemesi (Giriş-metinler-dizin)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Yeni Türk Dili Bilim Dalı
Bu çalışmamızda, XX. yüzyılda Kazak Sovyet edebiyatının önemli şair ve yazarlarından biri olan Saken Seyfullin'in Asav Tulpar adlı şiir kitabı üzerinde çalıştık. Saken, kırk dört yıllık kısa hayatına ve yirmi yıllık sanat hayatına bir çok edebî eser sığdırmış. Aynı zamanda Kazak edebiyatı ve folkloru ile ilgili çok sayıda bilimsel eser de yazmıştır. S. Seyfullin'in 1922'de Orenburg'ta yayımlanan Asav Tulpar kitabında, 1914-1922 yılları arasında yazdığı şiirler toplanmıştır. Tez çalışması, Saken Seyfulin'in Asav Tulpar adlı eserinin metni üzerinde yapılmış bir dil incelemesidir. Tezin giriş bölümünde, önce yazarın hayatı, eserleri ve edebî kişiliği ele alınmıştır. Metnin Dil Özellikleri bölümünde ise metnin ses özellikleri ve şekil özellikleri gösterilmiştir. Metin bölümünde Asav Tulpar eserinin önce Arap harfli metinin Latin harfleriyle transkipsiyonu verilmiş, daha sonra da Türkiye Türkçesine aktarımı yapılmıştır. Çalışmamızın Dizin bölümünde transkripsiyonlu metine dayalı olarak, metinde yer alan bütün kelimelerin dizini hazırlanmıştır. Yaptığımız çalışmanın değerlendirilmesi sonuç kısmında yer almaktadır.

Salebî'nin Kısasü'l-Enbiyâ eserinin eski Anadolu Türkçesine çevirileri: Betimleyici çeviri kuramları ışığında karşılaştırmalı bir inceleme

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2019 Türk Dili Bilim Dalı
Ebu İshak es-Sa?lebî tarafından Arapça olarak kaleme alınan Kitabu ?Arai'si'l-Mecalis fì ?ı?a?i'l-Enbiya adlı eser, Türk edebiyatında en çok rağbet gören eserlerden biri olarak Türkçenin pek çok döneminde karşımıza çıkmaktadır. Kısasü'l-Enbiyâ adlı eserin Türkçenin farklı dönemlerinde, Arapçadan Türkçeye birkaç çevirisi bulunmaktadır. İlk çeviri 14. Yüzyılda, son çevirisi ise 19. Yüzyıla aittir. Bu tezde, Eski Anadolu Türkçesi dönemine ait transkripsiyonu yapılmış olan Kısasü'l-Enbiyâ tercümelerinde Yûsuf Kıssası esas alınacaktır. Bunlar, Eski Anadolu Türkçesi dönemine ait çevirmeni bilinmeyen ve Türk Dil Kurumu nüshası olarak bilinen Kısasü'l-Enbiyâ, aynı dönemde yapılan Çerkezî ve İznikî'ye ait çevirilerdir. Bu çalışmada, Sa?lebî'nin Kısasü'l-Enbiyâ adlı Arapça eserinin Eski Anadolu Türkçesine yapılan, yukarıda adı geçen Türkçe çevirileri kaynak dili Arapça olan metinle karşılaştırılarak çevirmenlerin izledikleri stratejiler ve çeviri sürecinde verdikleri kararlar betimleyici çeviri araştırma yöntemiyle ele alınacaktır. Çalışmanın kuramsal çerçevesinde, Türkçe çevirilerinde benimsenen çeviri yöntem ve stratejilerinin açığa çıkarılması için Georges L. Bastin'in düzyazı dilsel-kültürel unsurların sınıflandırılması ve bu unsurların çevirisinde önerdiği belli başlı çeviri yöntemleri temel alınarak Lawrence Venuti ve Gideon Toury'nin görüşleri Tarihi-edebi metinlerin çevirisi bağlamında ele alınarak kuramsal çerçeve oluşturulması amaçlanmaktadır. Son olarak, ele alınan üç farklı çevirinin öncül normları tespit edilerek yapılan çevirilerin kabul edilebilir çeviri kutbuna mı yeterli çeviri kutbuna mı yakın olduğu ortaya çıkartılacak ve nedenleri üzerinde durulacaktır.

Salkım söğütte ( Salix babylonica Linn. ) hastalığa neden olan fitoplazmanın PCR ile tanılanması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Diğer
Erzurum, Erzincan, Tokat, Amasya, Sivas, Ankara, Eskişehir, Kütahya, Afyonkarahisar ve Trabzon illerinde park ve bahçelerdeki salkım söğütlerde (Salix babylonica Linn) cadısüpürgesi, top benzeri yapılar, kısmen ve tamamen kuruma şeklinde fitoplazmalara özgü simptomlar gözlenmiştir. Bu illerden toplam 23 ağaçtan örnek alınıp fitoplazmalara sipesifik universal pirimer çifti (P1/P7) ve nested-PCR (F16F2n ve R16R2) ile testlendiğinde simptomlu ağaçlardan alınan örneklerin tamamından sırasıyla 1800 ve 1200 bp'lik PCR ürünleri elde edilmiştir. Bu çalışma ile hastalık etmeni fitoplazma Türkiye'nin farklı bölgelerinde yer alan illerde ilk defa tespit edilmiştir. Diğer taraftan bu illerde yapılan gözlemelerde salkım söğüt dışında diğer söğüt türlerinde (Salix spp.), kavaklarda (Populus spp.), huş ağaçlarında (Betula spp.), akçaağaç (Acer spp.), karaağaç (Ulmus spp.), dişbudak (Fraxinus spp.), böğürtlen (Rubus spp.) ve şakayık (Paeonia spp.) bitkilerinde de fitoplazmalara özgü simptomlar gözlenmiştir.

Sample size determination in bioequivalence studies under 2x2 crossover design

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2012 Diğer
Biyoeşdeğerlik çalışmalarında örneklem büyüklüğü Schuirmann (1987)`ın iki tek yönlü testine (TOST) dayanılarak elde edilir. Biyoeşdeğerlik çalışmaları için çarpımsal ve toplamsal modeller kullanılır. En yaygın tasarım 2 dizi, 2 dönem ve 2 tedavi içeren 2x2 çarpımsal tasarım modelidir. Çapraz tasarımda gönüllülere/hastalara farklı tedaviler ya da aynı tedavide farklı dozlar uygulanır ve sonuçlar karşılaştırılır. Bu tasarım bireyler arası değişkenliği yok ettiği için klinisyenler tarafından tercih edilmektedir.Örneklem büyüklüğü klinik çalışmalarda önemli bir rol oynar. Gerçek veriler (dönüşüm uygulanmamış) ya da Logaritmik dönüşüm uygulanmış veriler, biyoeşdeğerlik çalışmalarında, paralel ya da çapraz tasarımlar altında kullanılır. Bu çalışmanın amacı heterojen varyanslılık durumunda test ve referans ilacının etkinliğini karşılaştırmak için gerekli örneklem büyüklüğünü belirlemektir. Test ve referans ilaçlarının biyoeşdeğer olup olmadığını belirlemek için iki tek yönlü test yapısı kullanılarak %(1-2?)x100 güven aralığında simulasyon çalışması yapılmıştır. Son olarak simulasyon çalışması R 2.14.0 paket programı kullanılarak yapılmıştır.

Samsun ekolojik koşullarında farklı sıra aralıklarında ikinci ürün olarak yetiştirilen yemlik börülce ( Vigna unguiculata ( L. ) walp )'nin ot ve tohum verimi ile bazı tarımsal özelliklerinin belirlenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Diğer
Bu çalışma, Samsun ekolojik koşullarında farklı sıra aralıklarında ikinci ürün olarak yetiştirilen yemlik börülce (Vigna unguiculata (L.) Walp)'nin, ot ve tohum verimi ile bazı tarımsal özelliklerinin belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür. Deneme, yemlik börülce çeşidi (Ülkem) ve bir genotip ile 4 sıra aralığı (20, 35, 50, 65 cm) kullanılarak Tesadüf Bloklarında Bölünmüş Parseller Deneme Deseninde 3 tekrarlamalı olarak kurulmuştur. Ekim işlemi buğday hasatından sonra 13 Temmuz 2017 tarihinde yapılmıştır. Çalışmada, börülce bitkisinin bitki boyu, ana sap kalınlığı, yeşil ot verimi , kuru ot verimi, ADF, NDF ve protein oranı, mineral madde oranı, tane verimi, bin tane ağırlığı, olgunlaşmış bakla oranı, bitkide bakla sayısı, baklada tane sayısı gibi özellikler incelenmiştir. Ot için iki kez hasat yapılmıştır. Deneme sonuçlarına göre, bitki boyunun birinci biçimde 137.27 - 111.20 cm arasında, yeniden büyüyen bitkilerde 27.47 - 23.96 cm, ana sap kalınlığının 6.10 - 8.77 mm, toplam yeşil ot veriminin 3132.21 - 4773.50 kg/da, toplam kuru ot veriminin 484.45 - 801.16 kg/da arasında değiştiği belirlenmiştir. Elde edilen otun ham protein oranının % 18.87 – 27.65, ADF oranının % 19.13 – 28.00 ve NDF oranının % 24.48 – 36.66 arasında olduğu tespit edilmiştir. Çalışmada 76.55 - 217.85 kg/da arasında tane verimi elde edilmiş olup, 1000 tane ağırlığı 161.17 - 183.93 g arasında değişmiştir. Bitkilerin bakla olgunlaştırma oranı % 45.69 - 65.76, bitkide bakla sayısı 5.66 - 15.00 adet, baklada tane sayısı 8.80 - 12.43 adet arasında belirlenmiştir. Elde edilen verilerin ışığı altında, Ülkemizde ve bölgemizde mevcut kaba yem açığının azaltılabilmesi için, ot üretim amacıyla sulanabilen alanlarda, ikinci ürün olarak Ülkem çeşidi ve bu çalışmada kullanılan genotipin 20 – 35 cm sıra aralığında yetiştirilmesi önerilebilir.

Sanal organizasyonlarda insan kaynakları yönetimi uygulama ve sorunları

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2008 İşletme Yönetimi ve Organizasyon Bilim Dalı
Sanal organizasyonlar gerek yenilikçi işletme anlayışı, gerekse buna bağlı olarak gelişen sosyal ilişkiler ve insan kaynaklarının irdelenmesi açısından güncellik taşımaktadır. Yapılan araştırmalarda bu tür işletmeler, fiziki mekâna bağımsızlık, teknoloji ve bilginin kar amaçlı sentezi, esnek ve çok yönlü insan kaynakları vs. gibi özellikleri ile ?gerçeklik? sınırlarının ötesinde bir örgütlenme biçimi olarak gösterilmektedirler. Ancak net bir kavramsal tanımlama ve/veya sanal işletmenin temel kar kaynağını oluşturan insan kaynakları ile ilgili yönetim teorisi oluşturulmamıştır. Bu çalışma, sanal işletmelerdeki insan kaynakları yönetimi anlayışındaki farklılıkları ve örgütsel yapılarından dolayı ortaya çıkabilecek şirket bazındaki sosyal sorunları tespit etmeyi ve bu sorunları önleme ve/veya alternatif çözümler önermeyi amaçlamaktadır.Öncelikle ?sanal organizasyon? kavramının farklı tanımlamaları bir araya getirilerek, ortak özelliklerin teorik sistemleştirilmesi sağlanmaya çalışılmıştır.İkinci olarak da İnsan Kaynakları Yönetimi'nin gelişim süreci gösterilmiş ve sanal işletmelerde insan kaynakları yönetiminin nasıl örgütleneceği ve insan kaynakları işlevlerinin tek bir merkezde mi toplanacağı, yoksa firma düzeyinde mi ele alınması gerektiği konusundaki belirsizlikler vurgulanmış, aynı zamanda online işletmelerde insan kaynakları yönetiminin sanal işletmenin üç temel hedefi olan ?sürekli değişim, kendini yenileme ve ileri gitme?'nin vazgeçilmez araçlarından biri olması belirtilmiştir.Son olarak da planlama, organizasyon, örgüt yapısı, yürütme, iletişim, kontrol, kadrolama, işgücü yapısı, performans geliştirme, performans değerleme, ücretlendirme gibi örgütsel bütünlük fonksiyonları ile ilgili olarak İnsan Kaynakları Yönetimi'nin sanal işletmelerdeki farkı belirginleştirilmiş, bu tür işletmelerde çalışanların performans ve verimliliklerini etkileyebilecek sorunlar tespit edilerek, olası çözüm önerileri sunulmuştur.Anahtar Kelimeler: Sanallaşma, Sanal Organizasyon, Dinamik Şebeke Organizasyonlar, İnsan Kaynakları Yönetimi, İKY sorunları

Sanal referans istasyonu yöntemi kullanılarak elde edilen yükseklik farklarının doğruluk analizi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Geomatik Mühendisliği Bilim Dalı
Bir harita mühendisinin yükseklik farkını belirlemede kullanacağı çok çeşitli yöntemler mevcuttur. Bu yöntemler; geometrik, trigonometrik ve GNSS (Küresel Konum Belir-leme) nivelmanı olarak adlandırılmaktadır. Nivelman; noktalar arasındaki yükseklik farklarının belirlenmesi için yapılan ölçme işlemine verilen isim olup, yaygın olarak geometrik nivelman ve trigonometrik nivel-man uzun yıllardır tercihen kullanılmaktadır. CORS-TR ağı, CORS tekniği (VRS (Sanal Referans İstasyonu), FKP (Alan Düzeltme Tekniği)) ve kullanılan tekniklerin yanı sıra her bir istasyondaki donanımlar tasar-lanarak hayata geçirilmiştir. Bu çalışmada; yersel ölçmeler haricinde GNSS tekniği ile yükseklik farkları ölçülmüştür. Küresel Seyrüsefer Uydu Sistemleri (GNSS), GPS, GLONASS, BeiDou ve Galileo gibi sis-temlerden oluşur. Bu teknolojiler pek çok uygulama alanında etkin şekilde kullanılmak-tadır. Sürekli Çalışan Referans İstasyonları (CORS) da yine pek çok alanda başarılı bir şekilde uygulanmaktadır. Yapılan çalışmada CORS-TR kullanılmış ve eğimi fazla olan çalışma bölgesi (Yıldız Teknik Üniversitesi yakınlarındaki Davutpaşa Kampusu yanındaki bağlantı yoluna ait olan eğimli arazi (İstanbul, Türkiye)) seçilmiştir. GNSS ölçümleri analiz edilip, GNSS'den daha doğru sonuçlar veren yersel ölçümlerden elde edilen sonuçlarla karşılaştırılmıştır. Eğimli yerlerde yükseklik farklarının belirlenmesinde; yersel ölçümler yerine GNSS tekniğinin kullanabileceği üzerine bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla yersel ölçümlerde harcanılan zaman ve maliyettin CORS-GNSS tekniği ile azaltılıp azaltılamayacağı incelenmiştir. Bu çalışmada dört ölçüm türü incelenmiştir: geometrik (sayısal nivo) ve trigonometrik (Total station olarak Leica (± 5 lik bir açı ölçüm hassasiyeti ve 3mm + 3ppm'lik mesafe ölçüm has-sasiyetine sahip)) nivelam ölçümleri, statik-GNSS (Topcon Hiper pro) ölçümü ve CORS (VRS) ölçümleri eğimli bolgedeki noktalar üzerinde uygulanmıştır. Dört yöntemdeki ölçümlerin sonuçları, geometrik ölçüm yöntemi ile CORS(VRS) ölçüm yöntemi arasın-daki farkın cm düzeyinde (1.5 cm) göstermektedir. Bu nedenle GNSS nivelmanı, yüksek-lik ölçümlerinin yersel tekniklerine bir alternatif olabilir niteliktedir. Anahtar Kelimeler: GNSS(Küresel Navigastyon Uydu Sistemi), Sürekli Ölçen Referans İstasyonları (SÖRİ), SRİ (Sanal Referans İstasyonu), ADP (Alan Düzeltme Parametreleri), GPS(küresel konumlama sistemi)

Sanal tembellik ve yaratıcılık arasındaki ilişkide stresin rolü: Kosova örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
Günümüzde bilgi ve teknolojinin hızla gelişmesinin getirdiği yenilikler, bireylerin davranışlarını olumlu ya da olumsuz olarak etkilemektedir. Teknolojideki yenilikler, bilgisayar ve internetin, kurumlara özellikle eğitime büyük katkı sağlamaktadır. Teknolojik gelişmeler, bu olumlu gelişmelerin yanı sıra bazı olumsuzlukları da beraberinde gelmektedir. İş yerlerinde bilgisayar ve internet kullanımının artması ile çalışanların işyerinde kişisel amaçlı internet kullanımı başka bir ifadeyle sanal tembellik davranışları da arttırmıştır. Bilgi ve teknolojinin gelişimi rekabetin de artmasına yol açmış ve kurumlar, çalışanlarının yaratıcılığına daha fazla önem vermeye başlamıştır. Hızlı gelişmeler, artan rekabet, çalışanların yaratıcı olma çabası onları stres ile karşı karşıya getirmiştir. Bu araştırmada, sanal tembelliğinin yaratıcılığa etkisinde, stresin aracılık rolü incelenmiştir. Bu amaca yönelik olarak çalışmanın ilk üç bölümünde konu ile ilgili tanım ve kavramlar açıklanmıştır. Çalışmanın son bölümde, Kosova'da, devlet üniversitelerindeki akademisyenlerin sanal tembellik davranışları, yaratıcılık ve stres düzeyleri incelenmiştir. Araştırmada, Yapısal Eşitlik Modellemesi (YEM) yöntemi ile Kanonik Korelasyon Analizi (KKA) yöntemleri kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, akademik personelin genel olarak sanal tembellik faaliyetleri sergilediklerinde yaratıcılıklarının azaldığı ve stres düzeylerinin de arttığı ve stresin sanal tembellik ile yaratıcılık arasında aracılık rolü oynamadığı belirlenmiştir. Ayrıca, sanal tembellikte; cinsiyet, yaş, medeni durum, eğitim durumu, mesleki statü, iş deneyimi, internet kullanım deneyimi ve çalışma alanında, yaratıcılıkta; cinsiyet, medeni durum, internet kullanım deneyimi ve stres düzeylerinde de yaş ve çalışma alanına göre akademik personel arasında istatistiksel olarak farklılıklar olduğu ortaya koulmuştur.

Sanayi üretim endeksi üzerinde kalıcı ve geçici şokların etkisi: Türkiye üzerinde uygulama

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2016 Diğer
Sanayi Üretim Endeksi (SÜE) bir ekonominin arz yönünün en önemli göstergesidir. Bundan dolayı da ekonominin büyüme trendi için öncü bir bilgi kaynağıdır. Bunun en önemli nedeni aylık ve üç aylık frekanslarda yayınlanmasıdır. Bu açıdan özellikle aylık frekansta ekonomideki hareketlerin şoklara karşı vermiş olduğu tepkilerin analizi açısından önemli bir değişkendir. Bu açıdan bu çalışmada temel değişken olarak SÜE kullanılmıştır. Böylece Türkiye'nin SÜE üzerinde kalıcı ve geçici şokların etkileri araştırılmıştır. Bu amaçla analiz aracı olarak Harvey (1985)'in gözlenmeyen bileşen yaklaşımı (GBM) kullanılmıştır. Gözlenmeyen Bileşen Yaklaşımı (GBM) farklı bileşenlerin bilgisini taşıyan iktisadi zaman serilerinin özelliğinin, bu bileşenlerden hangisi tarafından belirlenmiş olduğuna dayalıdır. Genel olarak analizde zaman serileri temel üç bileşene ayrıştırılmaktadır. Bunlar eğilim bileşeni, döngüsel bileşen ve mevsimsel bileşendir. Gözlenemeyen bileşen yaklaşımı kısa vadeli politika ve ekonomik değişkenlerin izlenmesinde önemli bir rol oynar. Gözlenemeyen bileşen modelleri yoğun olarak ekonomik araştırma, uygulamalı ekonometrik araştırma ve istatistiksel pratik uygulamalarda kullanılmaktadır. Bu yaklaşım aracılığıyla SÜE serisi eğilim ve döngü bileşenine ayrıştırılmıştır. Böylece şokların kalıcı bileşende mi yoksa geçici bileşen üzerinde mi etkili olduğu ortaya konmuştur. SÜE analizi için 1985:1- 2015:12 kapsayan veri seti kullanılmıştır. Çalışmada, Yapısal Zaman Serisi Analizcisi, Modelleyicisi ve Tahmincisi (STAMP) kullanılmıştır. Türkiye Ekonomisi için SÜE kullanarak yapılan analizde, şokların etkisinin geçici bileşenler üzerinde olduğu bulunmuştur. Bu açıdan şokların kısa dönemde ortaya çıkaracağı dalgalanmaların uzun döneme göre daha yüksek oranda olacağı; kısa dönemli şokların uzun dönemli eğilimlerin aşağı yönlü olmasına yol açacak bir etkisinin olduğu şeklinde bulgulara ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Gözlenmeyen Bileşen Modeli, Kalıcı Şoklar, Geçici Şoklar,Sanayi Üretim Endeksi.

Saraybosna uçuş bilgi bölgesi hava trafik akış analizi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2015 Diğer
Bu tez çalışmasının amacı Bosna Hersek hava sahası kapasitesinin araştırılmasıdır. Bosna Hersek hava sahası tanımlanmış ve 2013 yılı içerisindeki Saraybosna FIR'ıne ait uçuşların analizi yapılmıştır. Bu analizler hava trafiğinin uçak kategorilerine göre, Saraybosna FIR'ına giriş ve çıkış noktalarına göre dağılımını kapsamaktadır. Analiz sonucunda aylara, günlere ve saate göre trafiğin dağılımına ilave olarak pik gün ve pik saat bulunmuştur. Bosna Hersek hava sahası için SIMMOD programında model oluşturulmuştur ve trafik analizleri sonucu bulunan pik saat için model üzerinde farklı senaryolar kullanılarak deneyler yapılmıştır. Bu hava sahasındaki toplam dört senaryoda 26, 60, 80 ve 100 uçuş hızlı zamanlı simülasyon ortamında SIMMOD programı kullanılarak analiz edilmiştir. Bu analiz sonucu ile gecikme nedenleri belirlenmiş ve hava sahasındaki hava yollarının kapasitesi bulunmuştur. Bu çalışma ile araştırılan FIR'da verilen saha ve yaklaşma kontrol hizmetlerinin Bosna Hersek tarafından verilebileceği saptanmıştır. Anahtar Kelimeler: Hava Sahası, Hızlı Zamanlı Simülasyon, Hava Sahası Gecikmeleri, Hava Sahası Kapasitesi.

Saraybosna'daki Osmanlı Dönemi mimarî eserleri ve bugünkü durumları

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2014 Türk İslam Sanatları Bilim Dalı
Saraybosna zengin geçmişiyle ve birbiri içine geçmiş birbirinden farklı kültür, din ve tarihi devirleriyle çok nadir bir şehirdir, öyle ki Saraybosna Avrupa'nın Kudüs'ü olarak adlandırılmaktadır. Üzerinde durulması gereken tarihi devirlerinden bir tanesi de 16.yy'dır. Bu dönemde Osmanlı İmparatorluğu altın çağına girmiş, mimarî işlerin çoğu tamamlanmış ve Saraybosna şehir statüsünü kazanmıştır. Böylelikle başta Bosna Sancağı merkezi, daha sonra Bosna Eyaleti, olan Saraybosna, önemli bir siyaset, ekonomi, kültür ve eğitim merkezi olarak önce Bosna Hersek'in en önemli, sonrasında Balkanlar'daki en büyük şehirlerden bir tanesi haline gelmiştir. II. Beyazıd'ın torunu ve meşhur bir Sancakbeyi olan Gazi Hüsrev Bey muazzam estetik değere sahip işlerin ortaya çıkmasında özel bir rol almıştır. Kendisi yaptığı bağışlarla birlikte Saraybosna'nın kasabadan bir şehir düzeyine gelmesini sağlayan kentsel imar faliyetlerini başlatmıştır. Bu araştırma 15.yy sonu ile 18.yy sonu arasındaki tarihlerde, Osmanlı döneminde, Saraybosna'da Osmanlı Mimarî mirasını oluşturan farklı tiplerde ve üsluplardaki yapıları inceleyen bir çalışmadır. Bu işleri yürüten yerli kişiler vakıfları kurmuşlardır ki bu vakıflar bünyelerindeki kaynakları nesneleri inşa etmekte ve Bosna Hersek'te bulunan Saraybosna'nın kentsel yerleşimlerini geliştirmekte kullanmışlardır. Bazıları Sultan'ın ailesine doğrudan bağlı olan ve Osmanlı İmparatorluğu'ndaki saygı duyulan siyasi kurumlardan olan vakıflar, birinci elden mimari işlerin sorumluğunu finanse edilmesini üstlenmişlerdi. Müteahhitler, yerel sanatkarlardan veya yakında Osmanlı üslubunu yeniden yorumlama isteğindeki çevre bölgelerden gelen sanatkarlardan oluşmaktaydılar. İnşaatlarda kullanılmış malzemelerin tamamı Saraybosna çevresinden çıkarılmıştır ve işlenen malzemeler de Saraybosna'daki atölyelerden sahaya gönderilmiştir.Bu çalışma 15.yy sonu ile 18.yy sonu arasındaki dönemde Saraybosna'daki Osmanlı mimarisini 25 ayrı dini ve kamusal yapı üzerinden estetik, sanatsal ve tarihi açıdan incelemektir. İncelenen camilerin seçimiyle ilgili göz önüne alınmış olan ana unsur günümüze ulaşmış olması ve tek kubbeli örtü sistemine sahip olmasıdır. Tarihi ve mimari bilgiler ile nesnelerin süslemeleri ile ilgili bilgilerin dışında, çoğu nesnenin 1992-1995 yılları arasındaki savaşta yok olması veya geri dönülemez bir biçimde zarar görmesi nedeniyle, her nesnenin geçirdiği değişim ve güncel durumlarının üzerinde özellikle durulmuştur.

Sargısız ve sargılı hafif betonun konsantrik yük altındaki davranışı için deneysel çalışmalar

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2009 Diğer
Betonarme elemanların davranışlarının gerçekçi olarak belirlenebilmesi için, betonun gerilme-şekil değiştirme ilişkisinin iyi bilinmesi önem taşır. Betonun gerilme-birim şekil değiştirme eğrisinin, çok sayıda değişkenden etkilendiği, bu nedenle her durum için geçerli tek bir eğrinin tanımlanmasının olanaksız olduğu bilinmektedir. Betonun gerilme-birim şekil değiştirme ilişkisi, enine donatı ile sarılması durumunda, sarılmamış duruma göre önemli farklılıklar gösterir. Sargı donatısının davranış üzerinde iki önemli etkisi vardır; bunlar basınç dayanımını ve sünekliği artırmasıdır. Sargılı betonun basınç gerilmeleri altındaki davranışının belirlenmesi amacı ile çok sayıda deneysel ve teorik çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalara rağmen, mevcut deneysel veriler ile önerilmiş olan teorik modellerin verdiği sonuçlar arasında önemli farklılıklar görülebilmektedir. Bunun en önemli nedeni, sargılı betonun davranışını çok sayıda değişkenin etkilemesidir. Bu bilgilere dayanarak normal betona kıyasla birim hacim ağırlığı düşük olan taşıyıcı hafif beton (15x30 cm silindir) numuneler üretilmiş ve bu numuneler sac ile sarılarak sargı etkisi oluşturulmaya çalışılmıştır. Bu sargı etksisinden yola çıkarak taşıyıcı hafif betonun sargı etkisinin, elastisite modülünün ve poisson oranının incelenmesi amaçlanmıştır.Bu amaçla Kayserinin Develi ilçesinden getirilen pomza agregasından 450 kg/m3 çimento dozajında, herbir çeşitten üçer adet olmak üzere toplam 48 adet hafif beton numuneleri üretilmiştir. 0.75, 1 ve 1.5 mm et kalınlığındaki saclar bu numunelerin içine yerleştirilerek ve dışına sarılarak düşey eksenli basınç deneyine tabii tutulmuştur.