Thesis Search




SEARCH RESULTS

Sıla özleminin psikolojik etkilerinde koşullu öz-değerin düzenleyici rolü

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Genel Psikoloji Bilim Dalı
Literatürde sıla özleminin olumsuz psikolojik etkilerine değinilmiş ancak kişinin öz-değer seviyesini belirleyen alanların bu ilişkide bir etkisinin olup olmadığına bakılmamıştır. Bu çalışmanın amacı sıla özleminin depresyon, somatizasyon ve psikolojik iyi oluş üzerindeki etkisinde koşullu öz-değerin düzenleyici rolünü belirlemektir. Her bir koşullu öz-değer alanın düzenleyici olarak rolüne bakılmış sonuçlar tartışılmıştır. Alanyazın çalışmaları içsel koşullu öz-değerin olumlu, dışsal koşullu öz-değerin ise olumsuz duygularla ilişkili olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte yapılan analizler sonucunda koşullu öz-değerin aracı bir ilişkide yordayıcı değişken olabileceğine karar verilmiş ve aracı değişken analizi yapılmıştır. İçsel ve dışsal koşullu öz-değerin yordayıcı değişken olarak rolüne bakılmıştır. Aynı zamanda güvensiz bağlanma stillerinin de aracı bir etkide yordayıcı değişken olabileceklerine karar verilmiş ve güvensiz bağlanma stillerinin yordayıcı olduğu aracı değişken analizi yapılmıştır. Örneklem Hacettepe Üniversitesinde öğrenim gören yaş ortalaması 19 olan 292 birinci sınıf öğrencisinden oluşmaktadır. Katılımcılardan Demografik Bilgi Formu, Utretch Sıla Özlemi Ölçeği, Koşullu Öz-değer Ölçeği, CES-Depresyon Ölçeği, Hasta Sağlık Ölçeği (PHQ-15), Yakın İlişkilerde Yaşantılar Envanteri-II (YİYE-II), Algılanan Sosyal Destek Ölçeği ve Psikolojik İyi Oluş olmak üzere 8 farklı ölçek doldurmaları istenmiştir. Analizler için Process analizi (Hayes, 2017) model 1, 3 ve 4 kullanılmıştır. Sonuçlar sıla özleminin depresyon ve somatizasyonla pozitif, psikolojik iyi oluş ile negatif ilişki içerisinde olduğunu göstermiştir. Dışsal koşullu öz-değer psikolojik iyi oluş ile sıla özlemi arasında düzenleyici rol oynarken; dışsal koşullu öz-değer ve cinsiyetin somatizasyon ve sıla özlemi arasında ortak düzenleyici rol oynadığı görülmüştür. Aracı değişken analizinin sonuçları da literatür bulgularını destekler yöndedir. Koşullu öz-değer sıla özleminin aracı olduğu ilişkide somatik semptomları ve psikolojik iyi oluşu yordamaktadır. Elde edilen sonuçlarına göre içsel koşullu öz-değerin psikolojik iyi oluşla, dışsal koşullu öz-değerin ise somatik semptomlarla ilişki olduğu bulunmuştur. Aynı zamanda bazı içsel ve dışsal koşullu öz-değer alanlarının da anlamlı yordayıcı olduğu görülmüştür. Güvensiz bağlanma stillerine ilişkin yapılan aracı değişken analizinde de anlamlı sonuçları elde edilmiştir. Sonuçlar ilgili literatür ışığında tartışılmış ve ileride yapılacak çalışmalar için öneride bulunulmuştur. Anahtar sözcükler: Sıla özlemi, koşullu öz-değer, depresyon, somatizasyon, psikolojik iyi oluş

Sınıflandırma algoritmalarında öznitelik seçimi için evrimsel algoritmaların kullanımı

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Diğer
Öznitelik seçimi, veri setinin alakasız bilgiler içerebilen yüksek boyutluluğunu azaltmak, veri setini karmaşık hale getirmek ve sonuç olarak sınıflandırma algoritmalarının etkinliğini etkilemek için etkin bir veri hazırlama yaklaşımı olarak görülmektedir. Sınıflandırma algoritması performansını iyileştirmek için ilgili bilgileri çıkarmak için filtreler, sarmalayıcılar ve gömme yöntemleri gibi çeşitli stratejiler sunulmuştur. Öznitelik seçim prosedürü, öznitelikler arasında karmaşık etkileşimler olan büyük miktarda veri için kritik öneme sahiptir. Bununla birlikte, yapılması son derece zor bir süreçtir. Küresel perspektif arama yeteneği nedeniyle, EA, özellikle MOEA, çelişen çok amaçlı gerçek dünya sorunlarını ele alması önerildi. Öznitelik seçimi, genellikle iki karşıt amaç olan öznitelik sayısını en aza indirirken, sınıflandırma doğruluğunu en üst düzeye çıkarmaya çalıştığından, öznitelik seçimi süreci çok amaçlı bir probleme dönüşmüştür. Sonuç olarak, MOEA bu tezde algoritmaların bu tür bir problemle başa çıkmak için son derece verimli olduğunu gösterdikten sonra özellik seçimi problemini çözmeyi önerdi. Hangi, MOEA ilkesi Pareto optimallik teorisine dayalı bir dizi optimal çözüm sağlamayı amaçlamaktadır. Özellik seçim problemini ele almak için üç farklı MOEA türü (E-MOEA, FastPGA ve NSGA-II) önerilmiştir. Sınıflandırma performansının iyileşip iyileşmeyeceğinden emin olmak için dört farklı sınıflandırma algoritması önerilmiştir. Deneysel sonuçlar, yüksek doğrulukla sınıflandırma algoritması performansında bir gelişme olduğunu gösterdi ve diğer değerlendirme ölçütlerinin (Kappa ve ortalama karekök hatası) gözlemlenmesi de MOEA'nın etkinliğini kanıtladı. Bulunan birden fazla alternatif özellik setinin yanı sıra, doğru kararlar vermeye yardımcı olabilecek farklı doğrulukları vardır.

Sınırda durmak: İslam felsefe-bilim tarihinde metabasis sorunu

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2021 Felsefe Bilim Dalı
Bu çalışma, Müslüman Meşşâî filozofların felsefî sistemlerinde burhânın yasaklanan taşınmasına ilişkin görüşlerini inceleme ve bilim tarihindeki yansımaları ışığında değerlendirme amacı taşımaktadır. Filozoflar, mantık metinlerinde burhânın caiz ve yasaklanan naklini açıklarken, genel olarak Aristoteles ile uyum içerisindedirler ve Aristoteles gibi tüm disiplinlerin kendi alanlarında ve çoklu olarak tutulmaları gerektiği kanaatindedirler. Çünkü her şeyi tek bir bütünlük içerisinde anlamanın ve her şeyi birbirine indirgemeye çalışmanın, o farklı alanlara ayrılan ilimlerin gelişimini engelleyeceğinden endişe edilmiştir. Cinsler arası geçişten bahsedildiğinde, genellikle disiplinlerin konusunu oluşturan farklı cinslerin arasında gerçekleşen geçişin söz konusu olduğu zannedilir. Oysa ki, tabiî cins ve türlerin arasındaki geçişlerin makul bir açıklamasını sunmak, canlı ilminin işleyiş mekanizmasını belirlemenin zorluklarını göstermektedir. Nitekim burhânın canlı ilminde matematiksel ilimlere nispetle farklı işlev görmesi, orta tabiata sahip canlıları, orta tabiata sahip disiplinleri incelemekte istihdam ettiğimiz yöntemle açıklamanın mümkün olmadığını gösterir. Bu ise, bilhassa katırların kısırlığını açıklamaya çalışan Müslüman Meşşâî filozoflarını birtakım zorluklarla karşı karşıya bırakmaktadır. İkinci Analitikler'deki dairesel yaralarla ilgili kritik metnin derinlemesine incelenmesi, bizi bilimler arası etkileşimlerin sınırlarını yeniden gözden geçirmeye zorlamaktadır. Zira bilahare İbn Sînâ, yine bu metin temelinde burhânın taşınma alanını genişletecektir. Ayrıca İbn Sînâ ve İbnü'n-Nefîs'in anatomik araştırmalarda da geometrik burhânları kullanmaya devam etmeleri, kısıtlamanın ancak itibari olduğunu ileri süren genel yaygın görüşün aksine onu, bir araştırmacının herhangi bir bilimsel incelemeye giriştiğinde mevcut bilimsel alt yapıyı ve mantık kurallarını da dikkate alması gerektiğini hatırlatan bir uyarı olarak anlamımız gerektiğini göstermektedir. Anahtar Kelimeler: burhânın taşınması, metabasis-yasağı, cinsler arasında geçişsizlik, Aristoteles, Farabi, İbn Sina, İbn Rüşd, İbn Bacce, İbnü'n-Nefis, zatilik, zorunluluk, geometri, canlı ilmi, dairesel yaralar, anatomi.

Sırbistan'da İslam din eğitimi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2015 Din Eğitimi Bilim Dalı
Sırbistan'da İslam Din Eğitimi adlı bu tezde, önce araştırmanın problemi, konusu, amacı ve önemi, hipotezleri ve araştırmanın yöntemi ve sınırları hakkında bilgi verilmiştir. Buna göre Sırbistan eğitim sistemi içerisinde din eğitiminin yeri, işleyişi, şartları ve yeterlilik durumunun ele alındığı bu tez, giriş kısmından sonra iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Sırbistan'nın tarihi ve ülkenin günümüzdeki durumu hakkında bilgi verilmiştir. Aynı zamanda Sırbistan'da dini hayat ve din hürriyeti ve ülkede bulunan İslami dini kurumlar ve yürüttükleri faaliyetler hakkında bilgi verilmiştir. Tezin ikinci bölümünde ise Sırbistan'da eğitim sistemi ve din eğitimin genel eğitim sistemindeki yeri ve bu ders ile ilgili özellikler anlatılmaya çalışılmıştır. İlk ve ortaöğretimde yer alan İslam din eğitimi dersi hakkında ve İslami dini okullar hakkında daha geniş bir şekilde bilgi verilerek anlatılmaya çalışılmıştır. Cami ortamında yürütülen din eğitimi faaliyetleri ve Kur'an kursları gibi yaygın din eğitiminde yer alan diğer faaliyetler de araştırılmaya çalışılmıştır. Araştırmanın sonunda ise, elde edilen bilgiler özetlenmiş ve bazı önerilere yer verilmiştir. Bu süreçte bazı eğitim kurumları ziyaret edilmiş, yetkililerle görüşülerek dökümanlar elde edilmiş ve konuyla ilgili kaynaklar incelenmiştir.

Sırbistan'da yaşayan Arnavut azınlığın sosyal-kültürel sorunları

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2017 Diğer
Çalışmada Sırbistan'da yaşayan Arnavut azınlığın sosyal, ekonomik ve siyasal sorunları ele alınacaktır. Sosyolojinin ana konularından biri olan etnik sorunların giderek arttığı dünyamızda azınlıklar ve azınlıkların korunması ile ilgili konular günümüz de önem kazanmış ve uluslararası gündemin en önemli konularından biri haline gelmiştir. Balkanlarda etnik ve bölgesel çatışmaların üstesinden gelerek ülkeyi yeniden inşa etmede büyük sorunlarla karşılaşılmaktadır. Birçok ülke, siyasi iradenin eksik olması nedeniyle azınlıkların varlığını kabul etmek istememektedir. Sırplar, Preşevo Vadisi'nde yaşayan Arnavut'ların haklarının tanınmasını reddetmekle kalmayıp, aynı zamanda onlara ayrımcı politikalar ve asimilasyon teknikleri de uygulamaktadır. Buradan hareketle çalışmada Sırbistan'da yaşayan Arnavut kimliğine sahip 20 kişi ile derinlemesine görüşmeler yapılarak Arnavut Azınlığın sosyal, ekonomik ve siyasal sorunlarını saptamak ve çözüm önerilerinde bulunmak amaçlanmaktadır. Bu amaçı gercekleştirmek için güney Sırbistanda görüşmeler yapılarak onların yaşıdıkları değişimler ve karşılaştıkları sorunlar ortaya konulmaya çalıştırıcaktır.

Sırp ve Türk güncel tarih ders kitaplarının karşılaştırmalı incelenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2017 Diğer
Bu tezde Türk ve Sırp resmi tarih ders kitapları, ortak tarih ve Türk-Sırp ilişkileri açısından kıyaslanmıştır. İki devletin okullarında öğrencilere okutulan tarih kitaplarının ortak tarih, ikili ilişkiler ve öbür taraf hakkındaki anlatımı incelenirken, kitapların yansıttığı tarih versiyonlarını belirlemek ve bu iki tarih versiyonunun aynı mı, farklı mı, farklı ise ne kadar farklı olduğunu belirlemek tezin ana konusudur. Sadece güncel resmi tarih ders kitaplarını analiz eden bu tezde Türk ve Sırp öğrencilere okutulan tarih kitaplarının dayandığı tarih anlatımlarının tamamen farklı olduğu ispat edilmişti. Türk kitapları Türklerin Balkanlara kurtarıcı olarak geldiklerini, Balkan uluslarının Osmanlı İmparatorluğu'nun egemenliği altına isteyerek girdiklerini ve Osmanlı İmparatorluğu'nda barış, refah ve Türk komşularla dostluk içinde yaşadıklarını anlatırlar. Yine bu anlatıma göre, Sırplar istedikleri için değil, Rusya'nın kışkırtması nedeniyle Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılmak istediler. Sırp kitapları ise Türklerin Balkanlara vahşi işgalciler olarak geldiklerini, Sırbistan'ı zorla fethettiklerini ve Sırpları karanlıkta ikinci sınıf teba olarak tuttuğunu ileri sürerler. Fakat, kurtuluştan sonra anlatım değişir ve Sırp kitapları, Yugoslavya iç savaşına kadar olan dönemde Sırbistan'ın ve sonra Yugoslavya'nın Osmanlı İmparatorluğu ve sonrasında Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkilerini olumlu bir çerçevede ele alırlar. 1990'larda ortaya çıkan savaş ve bugünkü Balkan politikası hususunda iki ülkenin kitapları yine anlaşmazlıklara ve farklı bakış açılarına dönerler. Söz konusu farklı tarih versiyonları iki devletin öğrencilerine sistematik olarak benimsetilirler ve bu iki devletin kamuoyları arasında anlaşmazlıklara neden olur. Bu sebeple söz konusu farklılıklar önemlidir ve hem Türk-Sırp ilişkilerini hem de genel Balkanlar politikasını anlamak isteyen birinin bu çalışmanın bulgularını göz önünde tutması faydalı olacaktır.

Sıvı depolarının hesap ve tasarımında kullanılan hesap yöntemlerinin irdelenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
Nüfusun sürekli artması ve sanayinin gelişmesi, başta su olmak üzere farklı sıvıların depolanma ihtiyacı, sıvı depolarının inşa edilmesini gerekli kılmaktadır. Diğer taraftan depoların dinamik davranışlarını daha gerçekçi olarak belirleyebilmek için çalışmalar da yapılmaktadır. Bu çalışmalardan uygun görülenler yönetmeliklere alınmaktadır. Bu çalışmanın amacı, sıvı depolarının depreme göre hesabını yapmak durumunda kalan ya da bu konuya ilgi duyan mühendislerin sıvı depolarının dinamik yükler etkisindeki davranışını anlamalarına yardımcı olmak, bunlar için güncel yönetmeliklerde öngörülen bağıntıları karşılaştırmalı olarak sunmak ve sıvı depolarının hesap ve tasarımını yapabilmelerine katkı sağlamaktır. Bu amaçla çalışmada, basitleştirilmiş yöntem olarak adlandırılabilecek olan toplanmış kütle yaklaşımı kullanılarak, silindirik ve dikdörtgen sıvı depolarının sismik analizi için ACI 350 ve EUROCODE 8 yönetmeliklerinde önerilen hesap esasları ve parametrelerin belirlenmesinde kullanılan bağıntılar karşılaştırılmalı olarak irdelenmiştir. Gerçekleştirilen çalışma beş bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde ilk olarak çalışmanın amacı ve kapsamı verilmektedir. İkinci bölümde, ACI 350 ve EUROCODE 8 yönetmeliklerine ve geçmişte bu konuda yapılan çalışmalara ilişkin literatür irdelenmektedir. Üçüncü bölümde rijit ve esnek kabullere göre silindirik ve dikdörtgen depoların deprem hesabı için ACI 350 ve EUROCODE 8 yönetmeliklerindeki önerilen bağıntılar karşılaştırılmalı olarak sunulmuştur. Dördüncü bölüm yapılan çalışmalar bölümü olup, silindirik ve dikdörtgen depoların her birinin sığ ve derin, rijit ve esnek kabul durumları dikkate alınarak depolara ilişkin sayısal uygulamalar gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, sayısal uygulamalardan elde edilen bulgular irdelenmektedir. Bu bölümde çizelgeler ve şekiller halinde elde edilen sonuçlar karşılaştırılmıştır. Beşinci bölümde çalışmadan çıkarılan sonuç ve öneriler sunulmuştur. ACI 350'e göre sadece esnek çözüm bulunurken, EUROCODE 8'de ise esnek ve rijit çözümlerin her ikisi de mevcuttur. Yapılan çalışmalardan elde edilenler ışığında, EUROCODE 8 esnek çözüme göre elde edilen sonuçların, genel olarak daha güvenli tarafta sonuçlar verdiği belirlenmiştir.

Si yarıiletkeni üzerine iletken polimer kaplanarak oluşturulmuş schottky diyotların özelliklerinin incelenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2014 Diğer
Bu çalışmada Si yarıiletkeni üzerine iletken polimer kullanılarak oluşturulmuş Schottky engel diyotlarının (SBDs) elektriksel karakteristikleri, akım-voltaj (I-V) ve kapasitans-voltaj (C-V) ölçüm metotları kullanılarak incelendi. Bütün ölçümler oda sıcaklığında ve karanlıkta gerçekleştirilmiştir. Metal ile yarıiletken arasında ince bir polimer tabakanın varlığı Metal/yarıiletken Schottky yapılarda önemli rol oynadığı bilinmektedir. İletken polimerlerin elektriksel karakteristikleri, teknolojik öneminden dolayı büyük önem teşkil etmektedir. Bu materyaller (P3HT, MEH-PPV, MDMO-PPV…), organik ledler, transistörler, Schotkky diyotlar, fotovoltaik ve güneş pili gibi yoğun madde fiziği uygulamalarında geniş kullanılmaktadır. Hazırlanan Au/P3HT/n-Si, Al/MEH-PPV/p-Si ve Al/MDMO-PPV/p-Si Schottky kontakların I-V ve C-V ölçümleri oda sıcaklığında alındı. Öncelikle bu diyotların Schottky engel yüksekliği (?B), idealite faktörü (n), arayüzey durum yoğunlukları (Nss) ve seri direnci (Rs) gibi temel elektriksel parametreleri, deneysel akım-voltaj (I-V) ve kapasitans-voltaj (C-V) ölçümlerinden elde edilmiştir. Oda sıcaklığında Au/P3HT/n-Si diyodunun idealite faktörü değeri (n=3,47) geleneksel Au/n-Si Schottky diyodundan (n=1,18) önemli ölçüde büyük bulunmuştur. Seri direnç (Rs) Cheung fonksiyonları yardımıyla bulunmuştur. Au/P3HT/n-Si diyodun ters beslem C-2–V karakteristiğinden engel yüksekliği 1,26 eV olarak elde edilmiştir. C-V ölçümlerinden bulunan engel yüksekliği değeri I-V ölçümlerinden bulunan engel yüksekliği değerinden daha büyüktür. Bu iki değer arasındaki uyumsuzluk artık kapasite veya engel düzensizliği varlığından kaynaklanmaktadır.

Siber terörizmle mücadele ve Uluslararası Hukuk

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2015 Diğer
Yirmi birinci yüzyılda bilgi teknolojisi hayatımızın tüm alanlarını kapsayacak şekilde hızla gelişmektedir. Bu teknolojiler, bir yandan fırsatlar yaratırken, diğer yandan da birçok tehditler ortaya çıkarmaktadır. Siber eylemler ve ülkelerin altyapılarına karşı saldırılar da bu tehditlere dahildir. Söz konusu siber eylemler, devletlerin milli güvenliğine karşı en ciddi tehditleri oluşturmaktadır. Bu saldırılar, en az riskle, ekonomik ve kolay bir şekilde, başka ülkelere en fazla tehlikeyi yaratabilmektedir. Bu çalışmanın amacı, siber eylemin, siber terörizm ve saldırı eylemi oluşturup oluşturmadığı ve saldırı durumunda meşru müdafaa hakkının uygulanabilirliği incelenmektir. Bu kapsamda ilk olarak, siber eylemler terörizm teşkil eder mi? sorusuna cevap aranmaktadır. Buna ilişkin siber eylemin tanımı, etkisi ve çeşitleri, siber terörizmin tanımı incelenmiştir. İkinci olarak, siber terörizmin uluslararası bir suç olup olmadığı tartışılmaktadır. Bu kapsamda, öncelikle terörizmin uluslararası bir suç olup olmadığı üzerinde durulmakta, daha sonra ise, siber terörizm Uluslararası Ceza Mahkemesini kuran Roma Statüsü çerçevesinde değerlendirilmektedir. Son olarak ise, devletler veya devlet-dışı aktörler tarafından yapılan siber eylemlerden dolayı belli bir devletin sorumlu tutulabileceği konusu tartışılmaktadır.

Sicill-i ahval defterlerine göre Kerküklü devlet adamları

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Diğer
Osmanlı devleti batının üstünlüğünü kabul ettiği 18. Yüzyıldan itibaren hemen hemen her alanda reform hareketlerinde bulunmuştur. Bu reform çalışmalarının temel sebebi devletin kötü gidişatını engellemektir. Süreçte yönetim kadrolarında da yeniliklere gidilmiş, bürokrasi eskiye göre daha modernize edilmiştir. II. Abdülhamid döneminde kadrolaşmanın da etkisiyle memur sayısı 30.000'lere kadar ulaşmıştır. II. Abdülhamid döneminde Avrupa'nın da desteğini almak için devlet kadrolarına yalnızca Müslümanlar değil aynı zamanda gayrimüslim vatandaşlarda yerleştirilmiştir. Bununla birlikte artan memur sayısını kontrol altında tutabilmek için kayıtlar tutulmaya başlanmıştır. Sicill-i Ahval Komisyonu tarafından Sicill-i Ahval Defteri'nde bu kayıtlar mevcuttur. Bu defterler günümüz biyografilerinin temelini oluşturmuştur. Bu defterlerde istihdam edilen memurların doğum yerlerini ve yıllarını, hangi milletten olduklarını, babalarının isimlerini, eğitim durumlarını, bildikleri dilleri, aldıkları maaşları, görev yerlerini ve sürelerini kayıt altında tutmuştur. Bu defterlerden Kerküklü devlet adamlarının da kayıtlarına ulaşılmış, dönemin istihdam alanları, eğitim seviyesi, ekonomik durumu gibi bilgiler elde edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Kerkük, Sicill-i Ahval Komisyonu, Devlet Memurları.

Sicill-i Ahvâl defterlerine göre Yemenli Osmanlı âlimleri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
Osmanlı Devleti, uzun yıllar idaresinde tuttuğu Yemen vilayetinde geçmişten gelen eğitim faaliyetlerini devam ettirmiş, bunlara ilaveten çeşitli medreseler açarak bölgede birtakım ilim merkezleri oluşturmuştur. Çalışmanın amacı, bölgedeki eğitim-öğretim kurumlarını incelemek ve Sicill-i Ahvâl defterlerindeki kayıtlardan hareketle burada yetişen âlimlerin yetiştikleri eğitim çevresi, aldıkları dersler ve istihdam edildikleri alanlarla ilgili bilgilerin değerlendirilmesini yapmaktır. Bunun yanında Osmanlı arşiv belgelerinden faydalanılarak Yemen vilayetindeki sıbyan ve rüşdiye mektepleri ile medreseler hakkında da bilgi verilmiş ve âlimlerin yetiştikleri ilim çevresi de değerlendirilmeye çalışılmıştır.

Siklododesiloksi içeren ftalosiyaninlerin sentezi ve karakterizasyonu

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Diğer
Kararlı ?-konjuge sistemine sahip ftalosiyaninlerin ilginç fiziksel ve kimyasal özelliklerinden dolayı teknolojinin bir çok alanında kullanımı giderek artmaktadır. Bu çalışmada siklododesiloksi içeren yeni ftalosiyaninlerin sentezi ve karakterizasyonu yapılmıştır. 4-(siklododesiloksi)ftalonitril (1) ve uygun maddelerle birlikte ftalonitrilsiklotetramerizasyon reaksiyonu ile yeni metalsiz ftalosiyanin (M = 2H) (2) ve metalli ftalosiyanin (M= Co, Ni, Cu ve Zn) (3), (4), (5) ve (6) hazırlanmıştır. Yeni sentezlenen tüm bileşikler, elementel analiz, NMR, FT-IR ve UV-Vis spektroskopisi teknikleri ile karakterize edilmiştir. Termal kararlılık çalışmalarında DTA ve TGA teknikleri kullanılmıştır.

Silaj suyu ile muamele edilen samanın in situ rumen parçalanabilirlik parametrelerinin belirlenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2017 Yemler ve Hayvan Besleme Bilim Dalı
Silaj suyu ile muamele edilen samanın in situ rumen parçalanabilirlik parametrelerini belirlemek amacıyla yürütülen çalışmada, buğday samanına (B) silaj suyu (S), çeşme suyu (Ç), üre (Ü) ve melas (M) katarak oluşturulan, Saman+Üre+Melas (BÜM), Saman+Çeşme suyu (BÇ), Saman+Üre+Melas + Çeşme suyu (BÇÜM), Saman+Silaj suyu (BS) ve Saman+Silaj suyu+Çeşme suyu+ Üre+Melas (BSÇÜM) gibi 6 farklı yem grubu anaerobik şartlarda 45 günlük bir süreyle fermantasyona maruz bırakılmıştır. Fermente olmuş yemlerin in situ kuru madde (KM), organik madde (OM), ham protein (HP), asit detergent fiber (ADF) ve nötral detergent fiber (NDF) parçalanabililikleri, parçalanabilirliklere ait yem değeri parametreleri (a, b, c ve a+b) ve rumende efektif KM, OM, HP, ADF ve NDF parçalanabililiklerini belirlemek için ortalama 400 kg ve 20 aylık yaşta, rumen kanüllü 4 baş Holstein boğası hayvan materyali olarak kullanılmıştır. Kontrol ve diğer yem grupları rumende 4, 8, 16, 24, 48, 72 ve 96 saat sürelerle inkübasyona tabi tutulmuştur. Söz konusu yem grupları arasında KM, OM, HP, ADF ve NDF parçalanabilirlikleri ve parçalanabilirliklerine ait parametreler bakımından meydana gelen farklılıklar önemli (p<0.05) bulunmuştur. Buğday samanının silaj suyu ile muamele edilmesi samanın parçalanabilirliğini önemli (p<0.05) derecede artırmıştır. Ayrıca, silaj suyu ile muamelenin fermantasyonda patojenik mikropların gelişmesini engellediği saptanmıştır.

Silika bazlı nanocluster katkılı dental nano-kompozit malzemelerin hazırlanması ve karakterizasyonu

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Kimya Bilim Dalı
Dolgu maddelerinin miktarı ve türü, dental reçine kompozitlerinin özellikleri üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Bu çalışmada, silika nanocluster sentezlenmiş ve bu nanoclusterların UDMA / BisGMA / TEGDMA bazlı dental kompozitlerin özellikleri üzerindeki etkilerini değerlendirilmiştir. Nanoclusterler, yüzeyi modifiye edilmiş ticari silika nanoparçacıkların (Aerosil OX50 ve Aerosil R709) TEGDMA monomeri ile polimerizasyon ile hazırlanmıştır. Polimerizasyon sonunda elde edilen kompozit bilyeli değirmen ile toz haline getirildikten sonra bir mikro elek (75 µm) ile elenmiş ve böylece elde edilen nanocluster daha sonra diş kompozitlerin hazırlamak için dolgu maddesi olarak kullanılmıştır. Kompozitlerde, UDMA /BisGMA /TEGDMA monomer oranı 55:25:20 (ağırlıkça) ve dolgu yük oranı ağırlıkça %40-70 olacak biçimde hazırlanmıştır. Hazırlanan nanocluster yapıları ve kompozitler, SEM, TGA ve FTIR ile karakterize edilmiştir. Sentezlenen silika nanoclusterlerin katkılamasıyla elde edilen kompozitlerin su emilimi, çözünürlüğü ve eğilme direnci değerini iyileştirdiği tespit edilmiştir. Ayrıca, nanocluster, dolgu yükündeki artış, polimerizasyon büzülmesinde azalışa ve eğilme direncinde artışa neden olmuştur. Dolgu malzemesi olarak nanoclusterlar ile nanoparçacıklar kıyaslandığında dolgu yükü artışı kompozitlerin hem su emilimi hem de çözünürlük değerlerinin azalmasına neden olmuştur. Eğilme direnci ise, belirli bir kritik dolgu yüküne ulaşılana kadar artmış; daha sonra azalmaya başlamıştır. %50'lik dolgu yükünde, nanoclusterlar katkılı kompozitlerin, eğilme direnci nanoparçacık katkılı kompozitlerden daha iyi performans göstermiştir. Dolgu malzemesi olarak nanoparçacık ve nanoclusterler birlikte kullanıldığında elde edilen kompozitin en düşük hacimsel büzülme (%2,2) ve en yüksek eğilme direncine 113,91 MPa değerine sahip olduğu bulunmuştur.

Sillogiszm'in bilgisayar modellemesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2017 Diğer
Sillogiszm mantığın değerli bir bölümü olmakla beraber evrensel problemlerin mantıksal akıl yürütme yöntemiyle çözümünü yaparak alan dışı bilimlere uygulanması konusunda esneklik gösteren bilim dalıdır. Buna rağmen bu bilim alanı durgunluk zamanı geçirmiş ve son elli yıla kadar üzerine gereken ilgiyi çekmemiştir. Sonradan teknolojinin gelişimi ile sillogiszmin uygulama yüzeyi genişletilmiştir. Şimdilerde sillogiszmi daha da ileriye götürecek çalışmalar düşünülmektedir. Bu tezde sillogiszmin yapısı araştırılmış, sillogiszmin klasik ve diyagrama uyarlanmış şekilleri incelenmiştir. Ayrıca cebirsel yorumuna bakılmış, sillojistik problemlerin çözümü ele alınmıştır ve bu problemler için bazı algoritmik tasarımlara incelenmiştir. Verilen problemlerin daha iyi incelenmesi amaçlanmıştır. Son olarak sillogiszmin algoritmik çözümüne dair örnekler gösterilmiştir.

Similarity or complimentarity between product design and consumer's body and its relationship with his/her behavior

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2017 Diğer
İnsan, maneviyat, ruh ve beden olarak bilinen üç belirleyici unsurdan oluşur. Bireyin iki önemli özelliği vardır. İlki maddi olmayan yönü (manevi) ve ikincisi, maddi (vücut) yönüdür. Bir insan olarak tüketici bir çok pazarlama araştırmasının temelini oluşturmaktadır. Bu çalışma, tüketicinin vücut özellikleri ile ürünün tasarım özellikleri arasındaki ilişkiyi gözden geçirerek, bir insanın bedensel perspektiften ele alınmasını amaçlamaktadır. Diğer bir deyişle, tüketici bedeninin morfolojisi ile ürünün şekli arasındaki ilişki araştırılmaktadır. Bu çalışmada akıllı telefon şekilleri örnek ürün olarak seçilmiş ve boyut ölçütü (büyük veya küçük), genişlik ölçütü (dar veya geniş) ve son olarak da yuvarlaklık (köşeli veya yuvarlak) ölçütüne göre üç sınıfa ayrılmıştır. Tüm bu kriterler, tüketicinin erkek ya da kadın olması göz önüne alınarak olası tüketici vücut tipleri olan ectomorph (doğrusal veya ince), mesomorph (çok ince olmayan ve çok geniş olmayan) ve endomorf (enli veya geniş) olarak ayrılmıştır. Niteliksel ir çalışma geliştirilerek tüketicinin bedeniyle (cinsiyete ve somatotipe dayalı olarak) akıllı telefonun tercih edilen şekli arasında bir benzerlik veya tamamlayıcılık (boyut, genişlik ve yuvarlaklık ölçütü) ortaya çıkarılmıştır.

Simulating Indonesian fuel subsidy reform: A social accounting matrix (SAM) analysis

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2014 Diğer
Endonezya'da akaryakıt teşviklerinin zaman içinde kaldırılması oldukça yoğun tartışmalara konu olmaktadır. Hükümet bütçesine olan baskı ve teşviklerin doğru dağıtılmaması nedeniyle akaryakıt teşviklerinin kaldırılması gerekliliği ortadadır. Ulusal Sosyal Ekonomik Araştırma'sına (SUSENAS 2008) göre hane halkının en zengin %40'lık kesimi akaryakıt teşviklerinin %70'ini alırken, en fakir %40 sadece %15'inden faydalanmaktadır. Buna ek olarak, 2012 yılında, akaryakıt teşvikleri GSYİH'nın %1.7'sine denk gelmekte ve petrol fiyatıyla toplam tüketimdeki artış ile bu oranın artması beklenmektedir. Yine de bu teşviklerin zaman içinde kaldırılmasıekonomi üzerinde olumsuz etkiler oluşturabilir. Bu çalışmanın temel amacı akaryakıt teşviklerinin sürdürülebilir kalkınma indikatörlerine ekonomik, sosyal ve çevresel açıdan etkilerini tahmin etmektir. Çalışmanın bir başka hedefi de teşvik reformu için politika opsiyonları sunmaktır. Etki analizini simüle etmek için Sosyal Hesap Matrisi (SHM) modeli kullanılmıştır. Sonuçlara göre akaryakıt teşvikini başka bir enerji sektörüne (doğal gaz sektörü) aktarmak ekonomi için olumlu sonuçlar doğurmaktadır. Ancak, bu politika enerji talebi ve CO2emisyonunda artışa yol açmaktadır. Diğer yandan, teşvikin en fakir hane halkı gruplarına doğrudan dağıtılması toplam ekonomik kalkınmayı azaltmakta, ama sosyal gelişimi artırmaktadır. Bu opsiyon da CO2 emisyon artışına yol açmakta ama enerji talebini azaltmaktadır. Çalışmanın sonuçları Endonezya'nın akaryakıt teşvikinin yeniden dağıtımı için ekonomik, sosyal ve çevresel boyutlarını da hesaba katması gerektiğini göstermektedir.

Simulation of radiation environment for the large hadron electron collider detector

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2017 Diğer
CERN'de Büyük Hadron-Elektron Çarpıştırıcısı (BHeÇ), Büyük Hadron Çarpıştırıcısı'ndan (BHÇ) gelen 7 TeV' lik protonların/iyonların, enerji geri dönüşüm hızlandırıcısında (ERL) üretilecek olan 60 GeV'lik elektronlar ile çarpışmasını inceleyecek üzere önerilen bir programdır. Geniş fizik programına, özellikle leptonlar ve kuark-gluon ile alakalı fizik hedeflerine sahip olan BHeÇ, BHÇ için tamamlayıcı bir proje olarak planlanmıştır ki bu hedefleri gerçekleştirmek için BHeÇ çalışma grubu tarafından çok amaçlı ve maksimum verimli bir algıç tasarlanmıştır. Yüksek enerjili çarpışan demetler nedeniyle algıçta yüksek bir ışınlık ve dolayısıyla yüksek bir radyasyon oluşması beklenmektedir. Algıçtaki radyasyon ortamının simülasyonu, projenin ömrü ve algıç hasarını tahmin etmek için büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada FLUKA Monte Carlo kodunu kullanarak, LHeC algıcı için radyasyon ortamının benzetişimi yapılmıştır. Öncelikle, LHeC detektörünün geometrisi, BHeÇ'in kavramsal tasarım raporunda açıklandığı gibi, her alt algıç için gerekli radyasyon ve etkileşim uzunluğu değerleri dikkate alınarak FLUKA benzetişim programında tanımlanmıştır. Daha sonra ise, yeni benzetişim yapılan geometride, PYTHIA 6 olay üretim programı tarafından üretilen bir elektron-proton veri dosyası çalıştırılmıştır. LHeC algıcının tüm alt elemanlarında önemli radyasyon tahminleyicileri (parçacıkların dağılımı, Dose, NIEL vb.) öngörülmüştür. Sonuçlar iz sürücüde, özellikle ön bölgelerinde (forward regions), daha yoğun parçacık dağılımını göstermektedir. Ayrıca ön (forward) kalorimetrelerde (FEC ve FHC) 7 TeV'lik proton demetleri nedeniyle daha yüksek radyasyona maruz kalmaktadır. Bunun yanında, algıç cevabı daha iyi incelenmesi için, izotropik olarak gönderilen proton olaylarının davranışı algıçta incelenmiştir.

Since independence till nowadays foreign direct investment in Uzbekistan (1991-2018)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2021 Uluslararası İlişkiler Bilim Dalı
Yirminci yüzyılın ortalarından günümüze uluslararası ekonomik ilişkilerin aktif genişlemesi, uluslararası ekonominin gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Uluslararası ilişkilerin bir küreselleşme sürecine girmesi sonucunda tüm devletler tarafından doğal ve teknolojik kaynakların, yatırım kaynaklarının sahibi olma ve iş gücünü kontrol etme hakkını elde etmek için küresel rekabetin çeşitli biçimleri, yöntemleri ve stratejileri geliştirilmeye çalışılmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta; dünya çapında hizmetlerin, bilimsel ve teknolojik ürünlerin hakim olduğu bir ekonomiyi sağlayabilmek için en uygun yapıyı oluşturmaktır. Küreselleşme bağlamında devletler, uluslararası bilim, yüksek teknoloji ve bilgi alışverişinde aktif olarak yer almakta ve bu nedenle her biri bu etkileşimden büyük faydalar sağlamaktadır. Uluslararası entegrasyon süreçlerindeki ilerleme, ekonomik işbirliğinin yoğunlaşmasına neden olmakta ve sonuç olarak çeşitli ülkelerin sosyo-ekonomik kalkınmasında dış faktörün önemi artmaktadır. Bu dış unsurlar, ülkelerin kalkınmasında önemli bir rol oynayan doğrudan yabancı yatırımı da içerir. Özbekistan, geçiş ekonomisine sahip bir ülkedir ve yabancı yatırımın, ülkenin küresel ekonomiye entegrasyonunu güçlendirmek için önemli bir araç olduğunu belirtmek önemlidir. Özbekistan'daki yabancı yatırım sayesinde, yerli üretimin modernizasyon süreçleri daha hızlı gerçekleşmektedir, İşletmeler arasındaki rekabet artmakta ve bu da sonuç olarak yatırım faaliyetinin büyümesine katkıda bulunmaktadır. Bu çalışmada, Özbekistan Cumhuriyeti ekonomisine yapılan doğrudan yabancı yatırımlar ve özellikle doğrudan yabancı yatırımın ekonomik kalkınma üzerindeki etkisi, yatırımları çekmek için beklentiler, yatırım ortamının oluşumunda ve gelişiminde devletin rolü ve Özbek ekonomisinin rekabet gücünün artırılması gibi hususlar ele alınacaktır.

Sind Bölgesinin Fethi ve İslamlaşması (H. 15-416/M. 636-1026 )

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2019 İslam Tarihi ve Sanatları Bilim Dalı
Bu çalışmada Sind bölgesinin fethi ve İslâmlaşması ile bu süreçte yaşanan olayların tespit ve tahlili ele alınmaya çaılışılmıştır. Bunun yanında, Doğu-Batı ticârî faaliyetleri çerçevesinde Arap-Sind ilişkileri ortaya konulmuş ve Müslümanların fethettiği bu topraklarda sosyal, siyasal ve kültürel faaliyetler incelenmiştir. Sind bölgesinde Râşid halifeler, Emevîler ve Abbasîler döneminde meydana gelen siyasî durumlar, fetihler, bölge valileri, Müslüman halkın bölgeye yerleştirilmesi, yerli halkın önemli makam ve mevkilere tayini, süreç içerisinde bölgede zuhûr eden Arap asabiyetçiliği ve yerli halk arasında meydana gelen iç mücadeleler gibi dikkat çeken hususlara değinilmiştir. Ayrıca Sind bölgedeki İslâmlaşma faaliyetleri, cami ve mescitlerin inşaı, İslâm'ın yayılışı ortaya konulmaya çalışılmıştır. el-Mahfûze, el-Mansûre ve el-Beyzâ gibi şehirlerin kurulması ve bunlar arasında el-Mansure'nin bölgenin başkenti olma niteliğini haiz olmasıyla, İslâm medeniyetinin bölgede kazandığı önem üzerinde durulmuştur. Böylece Abbasîler döneminde yapılan Sind-Hind bölgesindeki tercüme faaliyetleri, ilim ve bilim adamlarına verilen değer, Sindli âlimlerin İslâmi ilimler alanında verdiği önemli hizmetler ve İslâm'ın ilk dönemlerinde Sind bölgesindeki serüveni ortaya konulmaya gayret edilmiştir. Ardından da bölgede hanedanlık sistemin ortaya çıkışıyla, Sind bölgesinin el-Mansure, Mültân ve Mükrân olarak üçe ayrılışı ve bölgedeki Müslüman Arap hâkimiyetinin zayıflaması ve bunun doğal sonucu olarak iktidarın Gazneli Sultan Mahmûd'a geçişi araştırılmıştır.Anahtar kelimeler: Sind, İslâm Fetihleri, el-Mansûre, Deybül, Mültân, Mükrân