Thesis Search




SEARCH RESULTS

Stratejik insan kaynakları yönetimi uygulamaları ile örgütsel inovasyon arasındaki ilişkide örgütsel öğrenme yeteneğinin rolü

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2019 İnsan Kaynakları Yönetimi Bilim Dalı
Bu araştırmanın temel amacı Stratejik İKY uygulamaları ve örgütsel inovasyon arasındaki ilişkileri ve ayrıca söz konusu değişkenler arasındaki ilişkileri etkileyen örgütsel öğrenme yeteneğinin aracılık rolünü ampirik olarak ortaya koymaktır. Bu amaç doğrultusunda, veriler Etiyopya'da (Addis ababa ve Oromiya bölgelerinde)üretim sektöründe faaliyet gösteren 197 işletmeden toplanmıştır. Araştırma hipotezleri test etmek için çoklu korelasyon analizi, yapısal eşitlik modeli (YEM) ve ANOVA testi kullanılmıştır. Yapılan korelasyon analiz sonuçlarına göre Stratejik İKY; örgütsel öğrenme yeteneği (r=0.694, P<0.01) ve örgütsel inovasyon (r=0.474, P<0.01) ile pozitif yönde ilişkilidir. Ayrıca, örgütsel öğrenme yeteneği ile örgütsel inovasyon arasında olumlu bir ilişki vardır (r=0.530, P<0.01). YEM yol analiz sonuçlarına göre; Stratejik İKY, örgütsel inovasyon (ß=0.396, P<0.01) ve örgütsel öğrenme yeteneği (ß=0.686, P<0.01) üzerinde olumlu bir etki yapmıştır. Örgütsel öğrenme yeteneğinin de, örgütsel inovasyon üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir olduğu tespit edilmiştir (ß =0.506, P<0.01).Ayrıca, bu çalışmada; örgütsel öğrenme yeteneğinin Stratejik İKY ile örgütsel inovasyon arasındaki ilişkide aracılık rolü incelenmiştir. Yapılan analizin sonucunda, örgütsel öğrenme yeteneği modele eklendiğinde Stratejik İKY'nin örgütsel inovasyon üzerindeki doğrudan etkisi ß= 0.396'den (P<0.01) ß1 = 0.091'e (P=0.367 >0.05) düşmüştür. Dolayısıyla, örgütsel öğrenme yeteneğinin, Stratejik İKY ile örgütsel inovasyon arasındaki ilişkide aracılık rolü vardır. Son olarak, Stratejik İKY uygulamalarını yüksek düzeyde yerine getiren işletmeler ile getirmeyenler arasında örgütsel açısından fark olup olmadığını test etmek için ANOVA testi kullanılmıştır. Analiz sonuçlarına göre, Stratejik İKY'nin yüksek düzeyde uygulayan işletmelerin örgütsel inovasyon ortalaması (x¯=4,566) söz konusu uygulamalarını düşük düzeyde yerine getirenlerden (x¯=3,467) daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre araştırmacılar ve uygulamacılar için birtakım öneriler sunulmuştur.

Stratejik itici güçlerin örgüt performansı ve stratejik yenilik yönetimine etkisinde işletme yaşı ve büyüklüğünün düzenleyici rolü: Etiyopya'da bir araştırma.

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2019 Diğer
Günümüzüde yaşanan aşırı rekabetçi iş ortamında işletmelerin pazarda daha baskın pozisyon kazanmaları ve daha yüksek performans elde etmeleri için stratejik inovasyon konusu önem kazanmaktadır. Bu yüzden, hangi stratejik itici güçler veya stratejik yeteneklerin stratejik inovasyon yönetimi uygulamalarına çok etki ettiğini anlamak son derecede önemlidir. Bununla birlikte, stratejik yönetim alanında çalışan bilim insanları, bir işletmenin rekabet avantajı ve performansı için stratejik inovasyonun önemine büyük öncelik vermektedirler. Bu araştırmanın amacı stratejik itici güçlerin: girişimcilik yetenekleri, yönetim yetenekleri ve teknik yeteneklerin örgütsel performans ve stratejik inovasyon yönetimi uygulamaları üzerindeki etkisini incelemektir. Bu çalışma aynı zamanda işletme büyüklüğü ve yaşı stratejik inovasyon yönetimi uygulamalarını nasıl etkilediğini incelemektedir. Bu bağlamda, federal devletle idare edilen iki büyük Etiyopya kentinde bulunan 217 imalat işletmelerinden veri toplanmıştır. Hipotezleri test etmek için çoklu regresyon analizi kullanılmıştır. Regresyon analiz sonuçları, hep birlikte stratejik itici güçleri oluşturan girişimcilik kabiliyeti, yönetim kabiliyeti ve teknik kabiliyetin organizasyonel performansı ve stratejik yenilik yönetimi uygulamalarını önemli ölçüde etkilediğini doğrulanmıştır. Anahtar kelimeler: Stratejik itici güçler, yenelik/inovasyon itici güçleri, stratejik inovasyon, stratejik inovasyon yönetimi, örgütsel performans.

Stratejik marka yönetimi bağlamında

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Pazarlama Bilim Dalı
Sürdürülebilirlik toplumların dikkatini giderek daha fazla çeken bir kavram olarak öne çıkmaktadır. Günümüzde toplumlar çevre üzerindeki etkilerinin daha fazla farkına vardıklarından, sürdürülebilir bir geleceğe yönelik ortak hareketleri, kurumsal alanda büyük değişikliklere yol açmaktadır. Kurumsal sürdürülebilirlik, uzun vadeli kurumsal başarı için ve pazarların toplum genelinde değer sağlaması için esastır. Sürdürülebilirlik kavramının yanı sıra, son yıllarda marka yönetimi alanı daha da dikkat çekmiştir. Bugün şirketler markalarının ve imajlarının gelişimine cömertçe yatırım yapıyor. Her iki kavramın artan önemini göz önünde bulundurarak, onları bir araya getirme sorusu temeldir. Araştırma alanında Sürdürülebilirlik, ya operasyonel bir bağlamda (üretim) ya da marka bağlamında tartışılmaktadır. İki bağlamın kombinasyonu yoktur. Dolayısıyla, bu çalışmanın amacı, operasyonel sahneyi göz önünde bulundurarak Stratejik Marka Yönetiminde Sürdürülebilirlik uygulamasını geliştirmektir. Bu çalışmanın amacı, şirketlerin stratejileri ve özellikle marka yönetimi sürecinde sürdürülebilirliği nasıl uyguladıklarını açıklamaktır. Bir çerçeve tasarlanmış ve Sürdürülebilir Stratejik Marka Yönetimi'ne giden birkaç yolun incelenmesi ve stratejik marka yönetimi sürecinin çeşitli bileşenlerinde sürdürülebilirliğin içeriğinin araştırılması yapılmıştır. Ampirik verilerin analizi ve hazırlanan anketin bulguları ile, üç farklı sektörden, üç şirketin (Electrolux, DHL ve TCS) stratejik marka yönetiminde sürdürülebilirliğin uygulama süreci değerlendirildi. Sonuç olarak, çerçevenin uygunluğu doğrulandı. Farklı sektörlerden firmaların sürdürülebilirliği stratejik marka yönetimine entegre etmek için kullanabilecekleri bir temel olmasına rağmen, firmalar aynı adımları izleyebilir, ancak sürdürülebilirliği entegre etmenin yolu değişebilir ve benzersiz bir model olamaz. Anahtar Kelimeler: Sürdürülebilirlik, Sürdürülebilir Kalkınma, Stratejik Marka Yönetimi, Kurumsal Sürdürülebilirlik, Stratejik yönetimde sürdürülebilirlik

Stratejik örgütsel küçülmenin işgören performansına etkisi: Burundi'de bir işletme uygulaması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Yönetim ve Organizasyon Bilim Dalı
Günümüzün ve geleceğin en değerli varlıkları olan insan sermayesi, örgütler için başarı ve hedeflere ulaşma yolunda en güçlü değişkendir. Bir örgüt her ne kadar değerli ve kıymetli varlıklara, sermaye ve ham maddeye sahip olsa da yetenekli, ehliyetli ve kabiliyetli çalışanları olmadığı süre zarfında sürdürülebilir rekabetçil üstünlük sağlaması imkansızdır. Bu sebeple de işgören performansını elde tutulması ve onların bağlılık düzeyinin artırılması örgütler için en önemli hedeflerden biridir. Yapılan araştırmalarda adanmış çalışanların daha yüksek performans göstererek örgüt hedeflerine daha çok katkıda bulunduğunu ve örgütte daha uzun süre kalarak çalışma arzusu gösterdiği sonuçlarına varmıştır. Küçülme stratejisi kavramı 1980'lerden itibaren literatürde görülmeye başlanmıştır. Organizasyonun performansını, verimliliğini, rekabet gücünü ve esnekliğini arttırmak; planlanan malzeme ve insan kaynakları azaltmak da dahil olmak üzere küçültme stratejisi artık kurumlar tarafından sıklıkla kullanılıyor. İstenen sonuçları ve hedefleri doğru bir şekilde elde etmek için bu yöntem ayrıntılı olarak ele alınmalıdır. Azaltmanın kurumun genel stratejisine uygun olması için, azaltımın örgütün açık bir şekilde planlanmış ve tanımlanmış uzun vadeli vizyonunun bir parçası olmalıdır. Organizasyonun küçülmeden sonra hedeflerine ulaşamamasının en önemli nedeni, küçültme sürecinde örgütsel bağlılık, stres belirtileri, güven ve performans ile ilişkilendirilmektedir. Organizasyonların yeniden yapılanma eğiliminin kuruluş ve çalışanlardaki azalma üzerinde önemli bir olumsuz etkisi vardır. İşten çıkarmalar çalışan üzerinde psikolojik, sosyolojik ve finansal etkiler yaratır. Bu çalışmada, çalışanların azaltılmasının etkileri ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Burundi'deki kamu işletmelerinin çalışanlarının küçülme sonrası nasıl etkilendiğini belirlemek için örnek bir anket yapılmıştır. Anketten elde edilen verilerin analizi SPSS programı ile istatistiksel olarak yapılmıştır. Elde edilen verilerin sonucunda çeşitli önerilerde bulunulmuştur. Araştırma bulgularına göre küçülme, çalışanların performansını ve örgütsel bağlılıklarını olumsuz etkilemekte ve güvensizlik, öfke, stres, çatışma ve bırakma niyeti yaratmaktadır. Bu tez kapsamında örgütsel küçülme ile işgören performansı arasındaki ilişki ele alınmış ve aynı zamanda, örgütsel küçülmenin işgören performansı üzerindeki etkisi incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: örgütsel küçülmesi, işgören performansı, güven, stres, örgütsel bağlılık.

Stratejik tedarik zinciri ortaklığı pazarlama yönteminin ihracata olası etkileri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Uluslararası Ticaret ve Para Yönetimi Bilim Dalı
Uluslararasılaşma kavramı, ulusal kurum ve ekonomilerin birbirlerine artan ölçüde bağımlı hale gelmeleri trendi olarak tanımlanabilir. Firmalar dünya genelinde tanınır olmak, uzun vadeli büyümeyi sağlamak, kârlılığı artırmak, ölçek ekonomisinden faydalanmak gibi farklı güdülerle uluslararası ölçekte rekabete girişirken, ulusal pazarın doyuma ulaşmış olması, iç pazardaki rekabetin yoğunluğu, ve devletin uyguladığı kural ve düzenlemelerin baskısı da bu yöndeki eğilimi kuvvetlendirmektedir. Tüm işletmelerin giderek artan ölçüde karşılıklı bağımlılık görülen global bir ekonomik ve fiziksel ortamda rekabet etmeye hazır olması artık olmazsa olmaz niteliktedir. Yabancı piyasalarda iş yapmak, bir firmanın yönetiminin yeni fikirler ve farklı sorun çözme yaklaşımlarıyla haşır neşir olabilmesini de sağlamaktadır. Uluslararasılaşmaya yönelten faktörler çeşitli şekillerde sınıflandırılabilmektedir. Pazarlama literatüründe en sık karşılaşılan sınıflandırmalardan biri, proaktif ve tepkisel güdülerin ayrı ayrı değerlendirilmesine dayanmaktadır. Bir başka deyişle, proaktif firmalar kendileri istedikleri için uluslararası bir yapıya yönelirken tepkisel firmalar bunu yapmak zorunda oldukları için yaparlar. Proaktif güdüler arasında dış pazarın sunduğu fırsatlar, kâr ve büyüme hedefleri, ölçek ekonomisi ve vergi avantajı sağlama olanakları, yönetim kademesinin motivasyonu ve teknolojik yetkinlikler sayılabilir. Artık olgunluğa ve doyuma ulaşmış bir iç pazar, rekabet baskısı ve uluslararası müşterilere yakınlıksa firmaları belirli hareketlere yönelten tepkisel güdüler arasında sayılabilmektedir. İşletmeler varlıklarını ortama borçludur. Dolayısıyla bir firmanın ortamda meydana gelen değişimleri izlemesi ve bu değişimlere uyum sağlamak için stratejiler geliştirmesi elzemdir. Yurt dışındaki pazarlara girişte başvurulan bu farklı yaklaşımların etkinlik düzeyi kadar girdi maliyetleri de farklıdır. Pazara giriş türüyle ilgili kararı etkilediği düşünülen faktörler dört kategoride sınıflandırılmaktadır: 1. Firmanın büyüklüğü, uluslararası deneyimi, ürün/hizmetleri, yönetimin kontrol konumu, yönetimin riske yönelik tutumları, pazar payı ve kârlılık hedefleri gibi kurum içi faktörler, 2. Firmanın kendi ülkesiyle giriş yapmak istediği ülke arasındaki sosyokültürel mesafe, ülke riski, talepteki belirsizlik, pazarın ölçeği ve büyüme hızı, ticaretin önündeki doğrudan ve dolaylı engeller ve rekabetin yoğunluğu gibi kurum dışı faktörler, 3. Risk kaldırabilme kapasitesinin sınırlı olması, kontrol ve esneklik düzeyi gibi dilenen türün nitelikleri, 4. Know-how'ın üstü kapalı niteliğinde yansımasını bulan işleme özel davranışlar. Yurt dışındaki pazarlara girişte uygulanan stratejilerin en kapsamlı sınıflandırması Cateora ve Graham tarafından yapılmıştır. Bu çerçevede uluslararası ölçekte genişlemenin dört temel yolu belirtilmektedir. Bu yollar en düşük riskten en yüksek risk düzeyine doğru şu şekilde sınıflandırılmaktadır: 1. İhracata dayalı giriş türleri (doğrudan, dolayl

Stratejik yönetim paradigması olarak dinamik yetenekler teorisinin firma performansı üzerine etkisi: Rekabet üstünlüğünün aracılık rolü

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Uluslararası İşletmecilik Bilim Dalı
Rekabet üstünlüğünün yaratılması ve sürdürebilir hale getirilmesi stratejik yönetim alanının en önemli konularından biridir. Endüstri temelli yaklaşım dış çevreye odaklanarak endüstri yapısının firma performansını belirlediğini savunmakatdır. Kaynak temelli yaklaşım ise firmaların değerli, nadir, taklit ve ikame edilemeyen kaynaklarının rekabet üstünlüğünü sağladıklarını savunmaktadır. Ancak yaklaşımların ikiside zaman içinde oluşan değişimleri göz ardı etmektedir. Dinamik yetenekler yaklaşımı firmaların hızlı değişen ortamlarda nasıl rekabet üstünlüğü yarattıklarını ve sürdürdüklerini açıklamaktadır. Bu çalışma, dinamik yeteneklerin firma performansı üzerine etkisinde rekabet üstünlüğünün aracı rolünü incelemeyi amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda veriler, kolayda örneklem yöntemi kullanılarak İzmir'de faaliyet gösteren firmaların 214 beyaz yakalı çalışanından, Kump ve diğerleri (2016) ve Agha ve diğerleri (2012) tarafından geliştirilen ölçeklerden yararlanarak toplanmış ve SPSS'de HAYES'in PROCESS macro eklentisi yoluyla regresyon analizine tabi tutulmuştur. Bulgular dinamik yeteneklerin sezme, yakalama ve yeniden düzenleme boyutlarının firma performansının karlılık ve büyüme boyutları üzerine olumlu etkileri olduğunu göstermektedir. Rekabet üstünlüğünün esneklik ve duyarlılık boyutlarının ise bu ilişkilerde aracılık rölü olduğu görülmüştür. Dinamik yetenekler sezme boyutunun büyüme üzerine etkisinde esneklik ve duyarlılık boyutları tam aracılık rolüne sahiptir. Sezme boyutunun karlılık üzerine etkisinde esneklik kısmi aracılık, duyarlılık ise tam aracılık rolüne sahiptir. Dinamik yetenekler yakalama boyutunun büyüme ve karlılık boyutları üzerine etkilerinde esneklik kısmi aracılık, duyarlılık ise büyüme üzerine tam aracılık karlılık üzerine kısmi aracılık rolüne sahiptir. Dinamik yeteneklerin yeniden düzenleme boyutunun büyüme üzerine etkisinde esneklik ve duyarlılık ikiside kısmi aracıdır, yeniden düzenleme boyutunun karlılık üzerine etkisinde ise esneklik kısmi aracılık ve duyarlılık boyutu tam aracılık rolünü taşımaktadır. Anahtar Kelimeler: Endüstri Temelli Yaklaşım, Kaynak Temelli Yaklaşım, Dinamik Yetenekler, Rekabet Üstünlüğü, Firma Performansı.

Stratejik yönetim uygulamaları ile örgütsel performans arasındaki ilişki: Türk Eğitim Vakfı çalışanları üzerinde bir araştırma

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Toplumsal Projeler Yönetim ve Organizasyon Bilim Dalı
Bu çalışmanın temel amacı, Stratejik yönetim uygulamaları ile örgütsel performans arasındaki ilişkiyi Türk Eğitim Vakfı çalışanlarını bir araştırma çalışması olarak kullanarak keşfetmektir. İşte bu çalışmada Stratejik yönetim uygulamaları ile çevresel tarama, strateji oluşturma, strateji uygulama ve strateji izleme ve değerlendirme gibi kavramlara atıfta bulunuyoruz. Önceki çalışmaların gözden geçirilmesine dayanan bu araştırma, stratejik yönetim uygulamalarının (çevresel tarama, strateji oluşturma, strateji uygulama ve strateji değerlendirme-izleme) finansal ve finansal olmayanlar üzerindeki etkisini inceleyerek ve deneysel olarak test ederek yönetim literatürünü zenginleştirmeyi amaçlamaktadır. Stratejik yönetim uygulamaları ile STK'ların organizasyon performansları arasında var olan ilişkiyi daha iyi anlamak ve daha iyi anlamak için, Stratejik yönetim uygulamaları ve STK'lar için özel olarak tasarlanmış finansal ve finansal olmayan performanslara ilişkin bir dizi standart sorunun kullanıldığı ve bir çevrimiçi anket. Online olarak toplam 103 soru dolduruldu. Toplanan veriler Microsoft Excel 2013 yardımıyla tablo haline getirilmiş ve daha sonra SPSS 20.0 programı ile analiz edilmiştir. Araştırma sonuçları, stratejik yönetim uygulamalarının sadece finansal performans üzerinde değil, STK'ların finansal olmayan performansı üzerinde de olumlu etkisi olduğunu göstermektedir. Ayrıca araştırma, STK'ların yüksek performans elde etmenin bir yolu olarak stratejik yönetime güvenmesini önermektedir.

Structural analyis of the Menderes metamorphics, Lycian nappes and Bornova melange rocks of the Izmir-Ankara zone in Akhisar (Manisa)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2013 Diğer
İzmirin kuzeydoğusunda yeralan Akhisar çevresinde alttan üste Menderes masifi, Likya napları ve İzmir-Ankara zonuna ait Bornova melanjı ana tektonik kuşakları oluşturur. Menderes masifi bu alanda masif mermerler ile temsil edilmektedir. Likya naplarına ait Akhisar napı bu çalışmada yeni tanımlanmıştır ve altta riyolit, çakıltaşı arakatkıları ve kireçtaşı mercekleri içeren kırmız-yeşil metakumtaşları ve üstte rekristalize kireçtaşlarında meydana gelmektedir. Bornova melanjı ofyolitik karmaşık ile temsil edilmektedir. Bornova melanjında bulunan mafik volkanitler alkaline ve subalkaline bazaltlardır. Bu bazaltlar okyanus tabanı bazaltları, kalk-alkalin bazaltlar ve okyanus ortası sırt bazaltlarının özelliklerine sahiptir. Menderes masifinin üst bölümünde ve Akhisar napı?nın altında bulunan mezo ve mikro ölçekli yapılar bu çalışmada ayrıntılı incelenmiştir. Bu milonitik fay zonu boyunca oluşan yapraklanma ve lineasyon ile ilişkili kinematik belirteçler Akhisar napının Menderes masifi üzerine yerleşmesi sırasında kuzeydoğuya doğru hareket ettiği göstermektedir. Anahtar sözcükler: İzmir – Ankara Zonu, Menderes Masifi, Likya Napları, Bornova Karmaşığı, Akhisar Napı.

Structural behavior and cost comparison of various slab types in reinforced concrete tall buildings

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2020 Diğer
Türkiye'de en çok tercih edilen bina türü betonarme binalardır. Türk Standartları Enstitüsü tarafından yapılan bir çalışmaya göre 2019 yılında yapılan binların %96.5'i betonarme olarak inşa edilmiştir. Bu tür binalarda farklı türden döşeme sistemleri kullanılmaktadır. Bu çalışma farklı türden döşeme türlerinin çok katlı betonarme binalar üzerindeki yapısal davranışını ve maliyet açısından en uygun döşeme türünün seçimini incelemektedir (iki doğrultuda çalışan kirişli döşeme, kirişssiz döşeme, kaset döşeme ve tek doğrultuda çalışan nervürlü döşeme). Çalışma kapsamında toplamda 36 bina modeli ETABS ve SAFE programları kullanılarak yürürlükteki Türk yönetmelik ve standartlarına uygun olarak oluşturulmuş, gerekli analiz ile tasarım aşamaları gerçekleştirilmiştir. Analiz aşamasında incelenen parametreler şu şekildedir: döşeme türü, kat adedi ve döşeme açıklıkları. Analizi yapılan binalar ofis türü binalar olarak tasarlanmış ve deprem riski yüksek İstanbul'un Maslak bölgesinde yer aldıkları varsayılmıştır. Analiz sonuçlarına göre, 6 metre açıklığa sahip döşemelerde en ekonomik çözüm kirişli sistemlerde elde edilirken, 7.5 metre ve üzerindeki açıklıklarda ise kaset döşemenin daha ekonomik sonuçlar çıkaracağı görülmüştür. İncelenen döşeme türleri arasında yer alan kirişsiz döşeme ise en pahalı çözümü üreten döşeme türü olmuştur. Kirişli döşeme türü depremde en iyi davranışı sergilerken kaset ve kirişsiz döşeme türlerinin deprem davranışları ise daha olumsuz olarak gerçekleşmiştir.

Structural change, total factor productivity and economic growth in developing countries

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2020 İktisat Bilim Dalı
Yapısal değişim genellikle ekonomik kalkınma ile olur ve eğilimi, esas olarak ekonomik kalkınma düzeylerinden dolayı farklı ülke grupları için farklıdır. Gelişmiş ülkeler başarılı bir şekilde hem istihdam hem de GSYH'ye sektörel katkı açısından önce yüksek verimli üretime ve daha sonra hizmet sektörünün baskın olduğu ekonomilere dönüşürken, gelişmekte olan ülkelerin farklılaşmış ve her zaman tekrarlamayan türde yapısal değişim eğilimi gösterdikleri kabul edilmektedir. Bu nedenle, farklı ülke grupları için yapısal değişimin ana belirleyicilerini belirlemek ve bunların değişik makro düzeydeki ekonomik göstergeler üzerindeki etkisini belirlemek çok önemlidir. Sonuç olarak, kişi başına düşen GSYH, tarımsal istihdamın payı ve hammadde ihracatına bağımlılık, gelişmekte olan ülkelerde olumlu bir yapısal değişime yol açarken, gelişmiş ülkelerin yapısal değişimlerine zıt bir etki yaratmaktadır. Öte yandan, sektör içindeki teknolojik gelişme ve kurumsal kalite içindeki sektörel katılıklar gelişmekte olan ülkelerde yapısal değişim sürecini olumsuz etkilemektedir. Yapısal değişimin ekonominin bütünü üzerinde geniş kapsamlı etkileri vardır. Bu çalışma, yapısal değişikliğin seçilmiş bir Afrika ülkeleri grubunda TFV'sinin büyümesine olumlu katkıda bulunduğunu ortaya koymuştur. Ancak, beklenebileceğine ters olarak, sektörler arasında emeğin yer değiştirmesi, sektör içi emek verimliliğinde önemli bir değişikliğe yol açmamaktadır. Ayrıca, yapısal değişikliğin Etiyopya ekonomisinde GSYH büyüme oranı üzerindeki etkisini de inceledim. 1991'den beri Etiyopya ekonomisi tarafından benimsenen geniş kapsamlı politika reformlarının ardından, üretim yapısında önemli bir değişiklik görülmektedir. Hem kısa dönemde hem de uzun dönemde, ekonominin yapısındaki değişim, işgücünün ağırlıklı olarak tarım ve imalat sektörlerinden hizmet sektörüne taşınması yoluyla GSYH büyüme oranını artırmaktadır. Bu nedenle, gelişmekte olan ülkeler TFV ve GSYİH büyüme oranını artırmak için emeğin tarım sektöründen modern sektörlere kaymasını teşvik etmelidir.

Studies on isoconazole nitrate's complexes with different cyclodextrin derivatives

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2021 Diğer
İzokonazol nitratın (ISN), azol ailesinden mükemmel antimikotik ve antibakteriyel (gram-pozitif) özelliklere sahip antifungal nitelikli bir ilaçtır. ISN, dermatofitlere, patojenik mayalara, filamentli mantarlara, küflere, bazı gram-pozitif bakterilere karşı geniş bir antimikrobiyal aktivite spektrumuna sahiptir. ISN, suda düşük çözünürlüğe bir ilaç ve sulu çözeltilerde çökebilir. Literatürde, suda çözünürlüğü ve ilaç kararlılığını arttırmak için antifungal ilaçlar ile farklı siklodekstrin tiplerinin inklüzyon komplekslerinin kullanılmasını önermiştir. ISN/ß-CD, ISN/HP-ß-CD ve ISN/M-ß-CD inklüzyon kompleksleri püskürterek kurutma ve dondurularak kurutma yöntemi gibi iki farklı yöntem kullanılarak hazırlanmıştır. Hazırlanan komplekslerin karakterizasyonu incelenmiş ve karakterizasyon testlerinin sonuçlarına göre püskürterek kurutma yöntemi ile hazırlanan komplekslerin ileriki çalışmalarda bunların kullanılmasına karar verilmiştir. Pluronic® F127 ve HPMC kullanılarak geliştirilmiş çözünürlükleri, jelleşme özellikleri, kararlılıkları, antimikrobiyal aktivite özellikleri, reolojik davranışları ve in vitro salım özellikleri esas alınarak püskürterek kurutma yöntemi ile hazırlanan kompleksler içeren in situ jel formülasyonları hazırlanmıştır. Sonuç olarak, ISN/M-ß-CD ve ISN/HP-ß-CD inklüzyon komplekslerini içeren in situ jel formülasyonları, uzatılmış salım profilleri, in vitro etkinlik ve kararlılıkları nedeni ile vajinal terapide etkili formülasyonlar olarak kabul edilmiştir.

Studies on some aryloxymethyl thiosemicarbazide, 1, 3, 4-thiadiazole and 1, 2, 4-triazole-5-thione derivatives

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2013 Diğer
Bu çalışmada, 1-(2-(7-metoksi-2-naftiloksi)asetil)-4-sübstitüe-3-tiyosemikarbazit, 5-((7-metoksi-2-naftiloksi)metil)-2-sübstitüeamino-1,3,4-tiyadiazol ve 3-((7-metoksi-2-naftiloksi)metil)-4-sübstitüe-1,2,4-triazol-5-tiyon yapısında 12 yeni bileşiğin sentezi yapılarak, 2-sübstitüeamino-1,3,4-tiyadiazol ve 4-sübstitüe-1,2,4-triazol-5-tiyon yapısındaki sekiz bileşiğin COX-1 and COX-2 enzimleri üzerindeki inhibitör etkileri incelenmiştir. Bileşiklerin COX-2 enzimi ile etkileşmeleri ?Molecular Operating Environment? (MOE) programı kullanılarak yorumlanmıştır. 5-((7-Metoksi-2-naftiloksi)metil)-2-sübstitüeamino-1,3,4-tiyadiazol (Bileşik 2a-d) ve 3-((7-metoksi-2-naftiloksi)metil)-4-sübstitüe-1,2,4-triazol-5-tiyon türevleri (Bileşik 3a-d) 1-(2-(7-metoksi-2-naftiloksi)asetil)-4-sübstitüe-3-tiyosemikarbazitlerin siklizasyonu ile elde edilmişlerdir. Sentezi yapılan bileşiklerin yapıları IR, 1H-NMR, 13C-NMR, kütle spektrumları ve elemental analiz ile aydınlatılmıştır. Aktivitesi incelenen bileşikler (Bileşik 2a-d ve 3a-d) COX-2 enzimi üzerinde inhibitör etki göstermekle beraber, hiçbiri standart bileşikler NS-398 ve indometazin kadar etkili değildir. Sentez edilen türevler arasında 5-((7-Metoksi-2-naftiloksi)metil)-2-etilamino-1,3,4-tiyadiazolün (Bileşik 2b) COX-2 enzimine, 3-((7- metoksi-2-naftiloksi)metil)-4-etil-1,2,4-triazol-5-tiyon ve 3-((metoksi-2-naftiloksi) metil)-4-allil-1,2,4-triazol-5-tiyonun (Bileşik 3b ve 3c) COX-1 enzimine karşı seçici olarak en aktif bileşikler olduğu gözlenmiştir. COX-2 enzimi üzerinde yapılan docking çalışmaları sonucunda, Bileşik 2b?nin her iki enzimde ortak olan hidrofobik kısımlara yerleşerek enzim ile etkileştiği ancak COX-2?ye özgü ve Val349, Tyr355, Leu359 and Leu531 tarafından oluşturulan bölgeye yerleşemedikleri gözlenmiştir.

Study of aroma profiles and phenolic content of Turkish goji berries by SPME-GC

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2021 Kimya Bilim Dalı
Goji beri (GB), Çin tıbbında kolesterolü düşürmek, kan basıncını düşürmek ve kanı temizlemek için kullanılan güçlü bir antioksidandır. GB, turuncu, kırmızı rengi ve keskin aroması olan otantik bir meyvedir. Son yıllarda tüm dünyada kullanımı giderek artan Türk menşeyli kurutulmuş GB örneklerinin uçucu profili, fenolik bileşikleri, elementel bileşimleri ve antioksidan aktivitelerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. GB örneklerinde bulunan uçucu organik bileşikleri, ticari KFME fiber kullanılarak tepe boşluklu - katı faz mikro ekstraksiyon yöntemi ile ekstre edildi ve gaz kromatografisi-kütle spektrometresi ile belirlendi. GB örneklerinin fenolik bileşikleri HPLC kullanılarak belirlendi. GB örneklerinin element bileşimi, asitle çözündürdükten sonra ICP-OES ile analiz edildi. GB örneklerinin antioksidan kapasitesi DPPH'ye dayalı yöntem ile belirlendi. GB örneklerinin uçucu bileşimi ayrıca hidrodistilasyon yöntemi ilede belirlendi. Poliakrilat ve divinilbenzen/karboksen/polidimetilsiloksan KFME fiberlerinin ekstraksiyon verimleri hidrodistilasyon yönteminden daha yüksek bulunmuştur. KFME yöntemi için optimum ekstraksiyon sıcaklığı ve ekstraksiyon süresi sırasıyla 60 oC ve 60 dak olarak belirlendi. Tanımlanan bazı bileşikler safranal, nonanal, geranil aseton, benzofenon, etil palmitat, metil oleat, metil linoleat vb. gibi yağ asitleridir. GB örneklerinde, makro elementler olarak Na, K, Mg, Ca ve P, minor element olarak Fe, Cu, Mn, Zn, Se ve V ve eser element olarak Pb, Hg ve Cd belirlendir. Bu elementler ve fenolik bileşikler önceki çalışmalarla benzer içerikler göstermiştir. Siyah GB örneği en yüksek antioksidan aktiviteye sahiptir.

Study on operational conditions to minimize membrane fouling in MBR wastewater treatment process at ITOB industrial zone

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2016 Diğer
Bu çalışmada, ITOB atıksu arıtma tesisinde arıtılan atıksudaki sertliğin giderilmesi ve MBR membranlarında gözlenen hızlı kirlenmenin minimize edlmesi hedeflenmiştir. Bu amaçla öncelikle ön arıtma yöntemi olarak koagülasyon uygulanmıştır. Al2(SO4)3 , FeCl3, Ca(OH)2, Na2CO3, NaHCO3 ve katyonik polimer koagülant olarak kullanılmıştır. Koagülasyon aşamasında koagülant derişimi, pH, katyonik polimer etkisi detaylı olarak incelenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, atıksudan en iyi sertlik giderimi Ca(OH)2 (A.G.) ile %87 düzeyinde elde edilmiştir. Tez çalışmasının ikinci aşamasında pilot ölçek MBR sisteminin kurulumu yapılmıştır. Çalışmada, 0.04 mikron gözenek boyutlu, polietilen malzemeden yapılmış Kubota düz plaka MBR membranları kullanılmıştır. Çeşme suyu ve atık su kullanarak gerçekleştirilen testlerde, MBR membranlarındaki kirlenme zamana bağlı akı değişimi izlenerek incelenmiştir. Membranlar temizlenmek için farklı kimyasal yıkama stratejileri uygulanmıştır. Ayrıca arıtma aşamasında antiskalant kullanımının membran kirliliğini önlemede etkin olup olmadığı araştırılmıştır.

Su güvenliğinin çatışmalar üzerindeki etkisi: Arap – İsrail anlaşmazlığı örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı
Soğuk savaş sonrası dönemde güvenlik çalışmalarının geliştirilmesi, su ile ilgili çevre sorunlarını ülkeler için tehdit kaynağı olarak gören, su güvenliği kavramının ortaya çıkmasını sağlamıştır. Su güvenliğinin çatışmalar üzerindeki etkisini tanımlayabilmek için bu çalışmada yükselen bir teori olan hidropolitik kompleks yaklaşımı benimsenmiştir. Böylece su güvenliğinin, su havzasıyla ilişkili bir analiz biriminin oluşturulmasına bağlı olan, çatışmalar üzerindeki etkisi izlenebilmiştir. Arap-İsrail anlaşmazlığı örneğinde, Soğuk Savaş döneminin sona ermesine ve sonuçta Ürdün nehri havzasını etkilemiş olan uluslararası sistemin dönüşmesine dayanarak su güvenliğinin çatışmalar üzerindeki etkisini görebiliyoruz. Neoliberal kurumsalcılık teorisi, uluslararası sistemdeki dönüşümün Ürdün Havzası bölgesine olan etkisini kavramamızı sağlarken çatışma yönetimi ile çevre barış inşası kavramlarının ortaya çıkışı arasındaki bağlantıları da ortaya koymaktadır.

Sub Saharan African students in Gaziantep: Economic and cultural challenges

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2020 Diğer
Bu küreselleşmiş dünyada, yüksek öğrenim kurumlarının uluslararasılaşması bir eğilim haline geldi. Dünyanın dört bir yanındaki ülkeler- en gelişmiş ülkeler- nitelikli eğitim kurumlarına çok sayıda uluslararası öğrenci almaya başladı. Bu eğilim, eğitimlerini uluslararası alanda sürdürmek isteyen birçok yetenekli öğrenciyi cezbetmektedir. Dünya çapında üniversitelerin uluslararasılaşmasında öğrenci değişim programları, stajlar ve burslar rol oynamaktadır. Öğrenciler bu fenomenin bir parçası olmak ve kaliteli eğitim almak için hem de daha iyi fırsatlar yakalamak için çabalamaya başladı. Son yıllarda uluslararası öğrencilerin hareketi, yüksek öğrenim kurumlarının sunduğu fırsatların erişilebilirliğini kolaylaştıran teknolojilerin ortaya çıkmasıyla artmıştır. Bu çalışma, özellikle Türkiye'nin en büyük şehirlerinden biri olan Gaziantep'teki Sahra altı Afrikalı öğrencilere odaklanmaktadır. Türkiye'de uluslararası öğrencilerin kabulü onlarca yıl önce başlamış olsa da- başta Türk Cumhuriyetlerinden olmak üzere- ülke son zamanlarda en iyi uluslararası öğrencilerin destinasyonlarından biri haline geldi. Uluslararası öğrencilerin bir parçası olarak, Sahra Altı Afrikalı öğrenciler bu eğitim hareketinde önemli bir sayıyı oluşturuyor. Bu çalışma, Sahra altı Afrikalı öğrencilerin Gaziantep'teki yaşam durumlarının değerlendirilmesi ve anlaşılmasına vurgu yapmaktadır. Çalışma Sahra Altı Afrikalı öğrencilerin Türkiye'ye göç için itme ve çekme faktörlerini, kültürel uyum sürecini ve farklı bir ortamda Afrikalı öğrenciler olarak karşılaştıkları zorlukları açıklamaktadır. Bu araştırma için derinlemesine görüşme yöntemi uygulanmıştır. 21 öğrenci ile derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Çalışma, öğrencilerin Gaziantep'te kaldıkları süre boyunca karşılaştıkları kültürel ve ekonomik zorlukları ortaya çıkarmıştır. Sahra altı Afrikalı öğrenciler için en önemli zorluklar olarak dil, kültürel uyum, finansman eksikliği, klişeler ve olumsuz tutumlar olduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Kültürlenme, Kültürlerarası Uyum, Etnosentrizm, Stereotip, Ayrımcılık

Substrate integrated waveguide filters for microwave applications

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2021 Haberleşme Mühendisliği Bilim Dalı
Altaş entegre dalga kılavuzu (SIW), küçük boyutu, düşük maliyeti, yüksek performansı, üretim kolaylığı ve diğer mikrodalga bileşenleriyle entegrasyon kolaylığı nedeniyle dikdörtgen dalga kılavuzuna (RW) güvenilir bir alternatif olarak önerilmiştir. Bu tez, SIW bant geçiren filtrelere (BPF'ler) odaklanmakta ve tasarım prosedürlerini ayrıntılı olarak sunmaktadır. Bu prosedürler, X-bandı frekans aralığında farklı dereceler, yanıtlar ve bant genişlikleriyle çalışan post ve iris SIW filtrelerine uygulanmıştır. Bu çalışmada, 10 GHz merkez frekansı ve 500 MHz bant genişliği üzerinde Butterworth ve Chebyshev yanıtları kullanılarak üçüncü ve beşinci dereceden filtreler tasarlanmış, simüle edilmiş ve analiz edilmiştir. Burada, iris filtreleri yeni bir tasarım mekanizması kullanılarak önerilmiştir ve elde edilen sonuçlar, sıradan iris filtrelerinin performansıyla büyük bir uyum içindedir. Filtreler CST Mikrodalga Stüdyosunda simüle edilmiştir ve simüle edilen filtrelerin tümü eşdeğer RW filtreleriyle karşılaştırılmıştır. Daha sonra farklı merkez frekansları ve bant genişlikleri üzerinde çalışan filtrelerin simülasyon sonuçlarını göstererek filtre tasarım prosedürlerinin farklı merkez frekansları ve bant genişlikleri için çalıştığı kanıtlanmıştır. Post ve iris SIW filtrelerinin iki prototipi üretilmiş ve vektör ağ analizörü ile ölçülmüştür. Post ve iris SIW filtrelerinin simülasyon sonuçları ve ölçüm sonuçları karşılaştırılmıştır. Post filtre, filtrenin durdurma bandında daha düşük araya girme kaybı ve daha yüksek geri dönüş kaybı sergilediği görülmüştür. Düşük maliyeti, küçük boyutu, üretim kolaylığı, yüksek performansı ve diğer bileşenlerle entegre edilebilirliği sayesinde, gösterilen X-bant SIW filtrelerinin her iki türü de çok yönlüdür ve radarlar ve uydu iletişimi dahil olmak üzere çeşitli pazar uygulamaları için çok uygundur.

Suçun manevi unsurları bakımından Türk ve Irak Ceza Kanunlarının felsefesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Bilim Dalı
Fail ile fiili arasında psişik bağ olarak nitelendirilen manevi unsur suç teorisi içinde son derece önemli bir yere sahiptir. Zira, ceza sorumluluğunun sübjektifliği bir suçun oluşabilmesi için manevi unsurunun bulunmasını gerektirir. Söz konusu bu psişik bağın adlandırılması ve muhtevası ile ilgili hem teoride hem de uygulamada pek çok farklı fikirler ileri sürülmüştür. Ancak, suçun manevi unsuruna ilişkin gerek teoride gerekirse tatbikatta pek çok tartışmalı husus bulunmaktadır. Ancak, bunların çözümüyle ilgili çok az araştırma yapılmıştır. Bu sorunların tarif edilmesi ve belirlenmesi yapılacak yeni araştırmalar bakımından son derece önemi haizdir; nitekim bu tez ile amaçlanan hususlardan biri de budur. Çalışmamız üç ana bölüm üzerine kurulmuştur. Birinci bölümde manevi unsurun mahiyeti ve benzeri kurumlarla bilhassa kusurla ilişkisi ve suçun manevi unsuru yapısında saik ve amaç, ele alınmıştır. İkinci bölümde de kast teorisi başlığı adı altında, kast kavramı, kastın suç sistematiği içindeki pozisyonu, kastı açıklayan teoriler, kastın unsurları ve kapsamı ve kastın çeşitleri, incelenmiştir. Üçüncü bölümde ise taksir teorisi adı altında, taksir kavramı ve tanımı, taksirin yapısı ve suç sistematiği içindeki pozisyonu, taksirden doğan cezai sorumluluğun tarihsel gelişimi, taksirin hukuki esasını açıklayan teoriler taksirin unsurları ve taksirli suçta hukuka aykırılık unsuru meselesi, taksirle işlenen fiilden dolayı kusurluluk, taksirli hareketlerin birleşmesi ve sorumluluk, taksirin çeşitleri ve taksirli suç nedeniyle failin kişisel ve ailevi durumu itibarıyla mağdur olması, değerlendirilmiştir.

Suda çözünen kaliks[4,8]aren prolin türevlerinin sentezi ve bazı antikanser özelliği olan flavonoidlerin (Kuersetin, Morin) suda çözünürlüğünün artırılmasında kullanılması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2020 Diğer
Fenol formaldehitin uygun koşullarda etkileştirilmesi ile sentezlenen kaliks[n]arenler, halkalı yapıda, kolaylıkla hem fenolik-O pozisyonundan hem de fenolik birimlerin p-pozisyonundan sınırsız olarak fonksiyonlandırılabilin-diğinden oldukça çok sayıda araştırmaya konu olmaktadır. Kaliksarenler halkalı bir sepet yapısında olmalarından dolayı iyon ve moleküllerin taşınmasında kullanılmaktadırlar. Son yıllarda bazı kaliks[n]aren türevleri ilaçların sudaki çözünürlüğünün arttırmasının yanında bazı biyokimyasal çalışmalarda kullanıldığı görülmektedir. Bu tez çalışmasında kaliks[4,8]aren molekülleri Mannich reaksiyon koşulları altında L-prolin bileşiği ile reaksiyona sokulalarak kaliks[4,8]aren prolin türevleri sentezlendi. Sentezlenen bileşikler spektroskopik teknikler (FTIR, 1H-NMR, gibi) kullanılarak karakterize edildi. Yapılan bu çalışmalar ışığında bu projede özellikle suda çözünebilen L-prolin grubu taşıyan kaliks[n]aren türevleri kullanılarak doğal olarak oluşan ve bitkilerden elde edilen ayrıca ticari olarak da satılan antikanser aktivitesine sahip ve sudaki çözünürlüğü düşük olmasından dolayı fizyolojik kullanımı sınırlı olan flavonoid türevlerinden kuersetin ve morinin sudaki çözünürlüğünü arttırılarak elde edilen kaliks[n]aren-kuersetin, kaliks[n]aren-morin kompleksinin antikanser özellikleri incelendi.

Sudaki uranyumun biyoteknolojik arıtımı

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2018 Çevre Mühendisliği Bilim Dalı
Bu çalışmada, insan ve çevre sağlığı açısından çok tehlikeli bir radyoaktif ve ağır metal olan uranyum ile kirlenmiş suların farklı biyoteknolojik yöntemlerle giderimi araştırılmıştır. İki bölüm olarak sürdürülen çalışmaların ilk kısmı bakteriler (karışık anaerobik/ sülfat indirgeyen) ile uranyum giderimi araştırılırken, ikinci kısımda mikroalglerle biyosorpsiyonu incelenmiştir. U.D.K.M. (uranyum indirgeyen karışık mikroorganizmalar) ile sudaki uranyumun anaerobik ortamda giderimi için öncelikle uranyuma dayanıklı mikroorganizmalar, 1 yıla yakın sürede farklı uranyum konsantrasyonu içeren besi ortamlarında yetiştirilerek mikroorganizmaların ortam koşullarına adaptasyonu sağlanmıştır. Sonrasında, elde edilen U.D.K.M. ile 3 farklı uranyum giderim deneyleri yapılmıştır. Birinci set deneylerde sudaki uranyumun giderimi pH 7'de ve üç farklı uranyum konsantrasyonlarıyla (5mg/L, 25mg/L ve 50mg/L) canlı ve öldürülmüş U.D.K.M. ile gerçekleştirilmiştir. Isıyla öldürülmüş U.D.K.M. olan örneklerde % 24 – 78 ve canlı U.D.K.M.'da ise % 40 – 79 uranyum giderimi elde edilmiştir. İkinci set deneylerde ise değişik ORP (100mV, 50mV, -50mV, -100mV) ve pH aralıklarında (4-10) anaerobik kesikli reaktör deneylerinde sudaki uranyumun (100mgU/L) giderimi gerçekleştirilmiştir. 3. günün sonrasında %78.1 ile % 96.3 arasında uranyum giderimi sağlanmıştır ve en yüksek giderim ORP -50mV ve pH 7'de gerçekleşmiştir. Üçüncü set deneylerde ise farklı uranyum konsantrasyonlarında ve ultra safsu ortamında uranyumun giderimi yapılmıştır. Bu deneyin sonucunda ise uranyumun giderimi %0.33 – 53 arasında olmuştur. Tüm deneyler dörtlü olarak tekrarlanmıştır. Sudaki uranyumun S.İ.B. (sülfat indirgeyen bakteriler) ile farklı redoks potansiyel (50mV, 100mV, -50mV and -100mV) ve pH (4; 7;10) şartlarında giderim deneyleri anaerobik kesikli reaktörlerde yapılmıştır. Tüm reaktörlerde uranyumun giderimi 3-10 gün içerisinde gerçekleşmiştir. Sonuçta yüksek uranyum giderim yüzdeleri (%95.36 - %99.9) elde edilmiştir. En yüksek giderim negatif (-50mV ve -100mV) redoks potansiyellerinde olup uranyumun 100mg/L başlangıç konsantrasyonundan 0,777mg/L (-50mV için) ve 0,115mg/L (-100mV için) kadar düştüğü belirlenmiştir. Deneyler dörtlü olarak tekrarlanmıştır. U(VI)'un S.İ.B. vi ile indirgenmesinin kinetik, termodinamik hesaplamaları ve VisualMINTEQ programının yardımıyla analizi yapılmıştır. İkinci bölümde mikroalgler kullanarak uranyum giderimi araştırılmıştır. Bu çalışmalarda Scenedesmus sp. ve Chlorella sp. mikroalg türleri kullanılmıştır. Sudaki uranyumun, Scenedesmus sp. mikroalglerle giderimi araştırılmıştır. Bu çalışmalarda 5mg/L, 10mg/L ve 15mg/L uranyum konsantrasyonları, farklı Scenedesmus sp. konsantrasyonlarında (41.54mg/L ve 115.94mg/L) ve canlı/ ısıyla öldürülmüş mikroalglerle yapılmıştır. Farklı fiziksel-kimyasal şartlar (pH, sıcaklık) altında ve 2 saatlik sürede gerçekleştirilmiştir. Elde edilen sonuçlarla farklı parametrelerin biyosorpsiyona etkileri araştırılmıştır. Box-Behnken prog