Thesis Search




SEARCH RESULTS

1848 revolutions and Wallachia

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2019 Diğer
Günümüzde güney Romanya sınırları içerisinde yer alan Eflak, 19. yüzyıl başlarında Osmanlı egemenliği altındaki Balkan coğrafyası ve merkez aşırı (periferik) Avrupa'nın oldukça ufak bir vilayeti idi. Ancak, aynı yüzyılın ilk yarısında Eflak'ın seçkin sınıfı ve tebaası takip eden iki yüzyıl boyunca bölgenin kaderini derinden etkileyecek olan yoğun bir değişim sürecini yaşadı. 1848 Eflak İhtilali, bu fenomenin gerçek anlamda ilk ortaya çıkışı ve Romanya tarihinin ileri gelen devlet adamlarının ve kişiliklerinin (I. C. Bratianu, C. A. Rosetti, Heliade Radulescu, Ion Ghica, Golescu kardeşler vb) politik aktivist eylemleri ve yükümlülüğünü ilk olarak deneyimlediği olaydır. Ancak onların ortaya koyduğu idealize edilmiş ihtilal, o çağın önüne geçilemez özellikleriyle mücadele etmek durumunda kaldı ve atılımları bir fiyaskoyla sonuçlandı. Bu çalışmanın amacı yeni yönetim şekillerindeki idari ve devrim - misyonuna sahip performansların ayrıntılı bir biçimde ve geniş bir araştırma sonucuna dayanarak (kararnameler, raporlar, talimatlar, notlar, kişisel mektuplar vb.) incelenmesidir.

1875-1920 yılları arasında Azerbaycan basını

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2020 Gazetecilik Bilim Dalı
Tez çalışmasında 1875-1920 yılları arasında Azerbaycan basını incelenmiştir. Konu 3 bölüm olarak ele alınmıştır. Birinci bölümde Azerbaycan Milli Basınının ortaya çıkışı ve 19. yüzyılın sonlarındaki Azerbaycan basını, ikinci bölümde 20. yüzyılın başlarında Azerbaycan basınından bahsedilmiştir. Üçüncü bölümde ise Azerbaycan Halk Cumhuriyeti dönemindeki basın incelenmeye alınmıştır. Azerbaycan basınının ortaya çıkışından Azerbaycan Halk Cumhuriyeti'nin işgaline kadar olan süreçte yayınlanan basın organlarının Türkiye'de yeteri kadar araştırma konusu olmadığını göz önünde bulundurarak söyleyebiliriz ki konuyla ilgili son derece yetersiz literatür mevcuttur. Bu da araştırmayı önemli kılmaktadır. Çalışmanın amacı; Azerbaycan basınının 1875-1920 yılları arasındaki döneme ait basın organlarının faaliyetini incelemektir. Bununla da o dönemlerde Azerbaycan'da yayınlanan ve Türkiye'de çok araştırılmamış, hakkında fazla enformasyon olmayan bu basın organlarının faaliyetlerinin ortaya çıkarılması hedeflenmektedir. Çalışmada incelenecek ve çözümlenecek olan gazete ve dergiler tarihi açıdan ele alınmış, nitel araştırma ve veri toplama yöntemlerinden olan döküman analizi kullanılmıştır. Gazete ve dergilerin faaliyeti ve başlıca konuları birer örnek olarak tespit edilmiş ve değerlendirilmiştir.

1878-1982 yıllar arası Bosna Hersek'teki tefsir çalışmalarında yenilikçi düşüncesinin tesirleri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2017 Tefsir Bilim Dalı
İslam dünyasındaki 19. ve 20. asrın modernleşme süreçleri Müslümanların zihniyetinde değişimlere neden olmuştur. Nitekim, modernist ve yenilkçi ideolojiler islami ilimlere özellikle Kur'an ve tefsir çalışmalarına etki etmiştir. Bu çalışmanın amacı moderleşme ile ortaya çıkan islami yenilikçiliğin Bosna Hersek tefsir çalışmalarına tesirlerini araştırmak ve böylece Bosnalı modernleşme tecrübesini örnekleri ile sunmaktır. Bununla beraber modern dönemdeki Bosna Hersek tefsir faaliyetlerini daha geniş bir bağlamda ele almak ve Boşnakça olarak yazılan tefsir eserlerinin önemi ortaya koymak istiyoruz. Bu amaçlara ulaşmak için öncelikle 19. ve 20. yüzyıln Bosna Hersek'te İslami eğitim kurumlarında yapılan yenilikler ve bu yeniliklerin İslami eserlere olan etkisi örneklerle gösterilmiş;tefisr ilmine yansımaları değerlendirilmiştir. Tezimizde Mehmed Cemaleddin Çauşeviç ve Hüseyin Efendi Cozo'nun tefsir eserleri örnek alınmış ve bu eserler Osmanlı Aydını Ömer Rıza Doğrul'un Tanrı Buyruğu adlı eseri ile Mısırlı alim Muhammed Abduh ve öğrencisi Reşid Rıza'nınel-Menar adlı tefsir eserleri ile karşılaştırılmıştır. Sonuçta Bosna Hersek'teki tefsir faaliyetleri yenilikçin ideolojileri etkisi altında kaldığı ve Türkçe ve Arapça tefsir eserlerinin belirleyici bir konumda olduğu sonucuna varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Bosna Hersek, tefsir tarihi, modern tefsir, yenlikçilik, modernleşme.

19. yüzyılda Arnavutluk'ta kullanılmış Türkçe üzerine bir dil incelemesi: güney Arnavutluk'ta kaleme alınmış yunan harfli Türkçe Bektaşi cönkleri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2021 Diğer
Arnavutluk'ta kullanılmış Türkçenin dil özellikleri ve toplum dilbilimsel olarak konumu hakkında müstakil çalışmaların sayısı çok sınırlı kalmıştır. Bu konuya yer veren çalışmalardaki değerlendirmeler ise genellikle az sayıdaki müstakil çalışmaların tekrarı sayılabilir. Bu çalışmada daha önce başvurulmamış Arnavut yazarlarınca kaleme alımış biri Arap ve Yunan, üçü ise tamamen Yunan harfli dört Bektaşi cöngünün Türkçe kısımları ana kaynak olarak kullanılarak hem bu kaynakların filolojik özellikleri hem Arnavutluk'ta kullanılmış Türkçenin dilsel ve toplum dilbilimsel vaziyeti irdelenmiştir. Bu kaynakların yanında yine Arnavut yazarların yazdığı Yunan, Arap ve Latin harfli Türkçe metinlere ve Arnavutçadaki Türkçe alıntılara da başvurulmuştur. Söz konusu cönklerin Türkçe kısımları mahallî Türkçenin özellikleri hakkında değerlendirme yapmaya müsaade etmektedir. Bu vasfıyla transkripsiyon metinleri olarak da değerlendirilebilen Yunan harfli bu cönkler, aynı değerlendirmeyi yapma imkanı sunmayan ve sayısı çok daha fazla olan Arap harfli Türkçe kaynaklar sayılmazsa, Arnavutluk'ta yazılmış ve şimdiye kadar bilinen en hacimli Türkçe metinleri teşkil etmektedir. Bu çalışmada, Balkan Türkçesinin bir varyantı olarak Arnavutluk Türkçesinin gelişimi, diğer Türkçe varyantlarıyla ilişkisi ve Türkçenin yazı dili olarak başka yazınsal gelenekler ve ağlarla muhtemel etkileşimi de ele alınmış, konuşma dili varyantları ve yazılı kaynaklar ve yazılar/alfabeler arasındaki bağlar araştırılmıştır. Değerlendirmeye alınan bölge takriben günümüz Arnavutluk Cumhuriyeti sınırları içerinde yer almaktadır. Bu bölgede Osmanlı döneminde nüfus ve kullanılmış konuşma dilleri bakımından dengeleri etkileyecek Türkçeyi anadili olarak konuşan bir toplumun bulunmayıdığı gözlemlenir. Türkofon olan ya da Türkofoni kapsamı içerisinde değerlendirilebilecek olanlar ise genel itibariyle Türkçeyi ikinci ya da üçüncü dil olarak kullanan ve aile ortamında kullanmayan kişilerden oluşmaktadır. Bu şartlarda kullanılan Türkçe varyantı üzerinde diğer bölge dillerinin tesiriniden de bahsedilebilir ve bu çalışmada bu husus üzerinde de durulmuştur. Tezde deskriptiv ve karşılaştırmalı bir yönteme başvurulmuştur. Giriş kısmında çalışmanın konusu, amacı, yöntemi ve sınırları hakkında bilgi verilmiş; Arnavutluk'ta kullanılmış Türkçe hakkında yapılan çalışmalar belirtilmiş; Arnavutluk'ta Bektaşilik ve Bektaşi [yazılı] kaynakları hakkında bir değerlendirme yapılmıştır. Birinci Bölümde tezde incelenen kaynaklarda kullanılan yazı sistemi ve imlâ özellikleri incelenerek filolojik bir değerlendirme yapılmıştır. İkinci Bölümünde metinlerin sesbilimsel, şekil bilimsel ve söz dizimsel özellikleri betimlenmiştir. Üçüncü Bölümde özellikle çokdillilik, çokdeğişkelilik (diglossia) ve çokyazılılık (digraphia) gibi olgulara odaklanarak Türkçenin konuşma ve yazı dili düzeyindeki toplumdilbilimsel durumu değerlendirilmiştir. Sonuç kısmında tezde ele alınan yazılı malzemelerle ilgili bir değerlendirmede bulun

19.yüzyıl başlarında Rus Çarlığı'nın Güney Kafkasya politikası

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2020 Tarih ve Medeniyet Araştırmaları Bilim Dalı
18. yüzyılın sonu ile 19. yüzyılın başlarında Azerbaycan siyasi açıdan karışık durumlar yaşarken Rusya bu bölgeye müdahele etmeye başlamıştır. Güney Kafkasya bölgesinde önemli bir konuma sahip olan Azerbaycan komşuları için son derece cazip bir hale gelmiştir.  Rusya'nın Azerbaycan'ı ele geçirme faaliyetleri Büyük Petro döneminde başlamıştır. Rus İmparatorluğu'nun güneye inme siyasetinin temel hedefleri, Azerbaycan'ın topraklarını ve doğal kaynaklarını ele geçirmek, Osmanlı Devleti'nin Güney Kafkasya ile bağlarını koparmak ve aynı zamanda Hazar Denizi'ni İç deniz haline getirerek bölgenin ticari yollarına hükmetmektir. Çar I. Aleksandr, 12 Eylül 1801'de Doğu Gürcistan'ın Rusya'ya bağlanması hakkında bir manifesto yayınladı. Doğu Gürcistan'la birlikte Azerbaycan'ın Kazak, Şemşeddil, Borçalı Sultanlıkları da Rusya'ya bağlanmıştır. Böylece Rus Çarlığı, Azerbaycan'ın kuzey topraklarını işgal etmeye başlamıştır. Kuzey Azerbaycan'ın Rusya tarafından ele geçirilmesinden sonra Rusya toplu olarak Ermeni nüfusunu komşu ülkelerden Azerbaycan topraklarına, özellikle Karabağ'ın dağlık bölgelerine, eski İrevan (Revan) ve Nahçıvan hanlıklarına yerleştirdi. Tarihi Azerbaycan toprakları olan İrevan (Revan) ve Nahçıvan hanlıklarının topraklarında Ermeni Vilayeti yaratıldı. Böylece gelecekteki Ermeni devletinin temeli Azerbaycan topraklarında atılmış oldu. Ruslar ile Gürcüler arasında diplomatik ilişkiler ilk kez Kaheti Kralı I. Aleksandr döneminde kurulmuştur. 18. yüzyıldan itibaren ise Rusya Gürcistan'la daha yakından ilgilenmeye başlamıştır. 24 Temmuz 1783 tarihinde Gürcüler ve Rusya arasında Georgiyevski Antlaşması imzalandı. Kartli-Kaheti Krallığı Rusya'nın himayesine girdi. Bu antlaşma gereğince Gürcistan'ın toprak bütünlüğü güvence altına alınıyordu. Kacar İmparatorluğu'nun Doğu Gürcistan'ın kontrolünü yeniden ele geçirme girişimlerinden sonra İrakli'nin varisi Tsar XII. Georgi, kendi iktidarını korumak için ve Gürcü tahtının varisinin kendi oğlu Davit ilan edilmesi için Rusyadan yardım istedi. XII. Georgi'nin ölümünden kısa bir süre sonra ise Ocak 1801 tarihinde Çar I. Pavel Gürcistan'ın Rusya'ya katılımı hakkında bir manifesto yayınladı. 12 Eylül 1801'de Çar I. Aleksandr bu kararı onayladı ve krallık ailesini Gürcistan'dan sürdü. Bu çalışma, 19. yüzyılın ilk yarısında Rusya'nın Güney Kafkasya üzerindeki işgal politikasını ve buna müteakip meydana gelen Rus-Kacar ve Rus–Osmanlı çatışmalarını incelemektedir. Anahtar Kelimeler: Büyük Petro, I. Pavel, I. Aleksandr, Kartli-Kaheti Krallığı, Georgiyevski Antlaşması, Azerbaycan, Rusya, Kacar, Gürcistan, Osmanlı, Güney Kafkasya

1900-2000 yılları arasında Güney Türkistan (Afganistan)'da Özbek Türkçesiyle şiir yazan şairler

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2015 Diğer
Afganistan'da yaşayan üçüncü büyük etnik grup Özbek Türkleridir. Afganistan ve çevresi tarihî olarak Gazneliler, Büyük Selçuklular, Timurlular, Şeybânlılar, Babürlüler gibi büyük Türk devletlerinin kurulduğu bölgedir. Zaten bu ülkenin kuzey kesimi için kaynaklarda Güney Türkistan, Afgan Türkistanı veya Bend-i Türkistan terimleri kullanılmaktadır. Ayrıca asırlar boyunca Osmanlı hâkimiyeti dışındaki Müslüman Türk yurtlarında edebî dil olarak kullanılan Klasik Doğu Türkçesi diğer adıyla Çağatay Türkçesinin kurulduğu ve Türk dilinin en büyük şair ve savunucularından olan Ali Şir Nevâî'in anayurdudur. Bu büyük Türk medeniyetinin bu ülkede esasen iki büyük vârisi bulunmaktadır. Bunlar Özbekler ve Türkmenlerdir. Özbek ve Türkmen Türkleri bütün kıt imkânlara ve değişik kısıtlamalara rağmen kendi anadilleriyle edebi eserler yazmaktadırlar. Afganistan'ın içinde bulunduğu özel şartlardan ve bu ülkedeki diğer etnik topluluklarla birlikte Türklere karşı takip edilen sınırlamalardan ötürü buradaki şair ve yazarlar hakkında yeterli bilgi yoktur. Mesela bu ülkedeki Türk nüfusuna dair elde somut veriler bulunmamaktadır. Bu konuda Batıda değişik çalışmalar yapılmaktadır. Yaklaşık 31 milyonluk ülkedeki Özbek ve Türkmenlerin toplam nüfusu için sanal ağdaki ülke genelinde %11'lik gibi tahmini bir rakam verilmektedir. Aşağıda Literatür Özeti bölümünde de görüleceği Türkiye'de bu alanda yapılan çalışmalar oldukça sınırlıdır, ayrıca yeterli değildir. Bu çalışma, Afganistan'da yaşayan ve şiirlerini özellikle anadilleriyle yazan Özbek Türkü şairlerin biyografilerini; yaşıyorlarsa kendileriyle yüz yüze veya telefonla gerçekleştirilen görüşmeler, ölmüşse en yakın aile üyelerinden veyahut da yakın çevresinden alınan en doğru bilgiler ile hazırlanacaktır. İlaveten şairlerin şiirlerinden örnekler de verilecektir. Böylece bu alandaki mevcut yayımlardaki eksiklikler giderilecek veya yanlış bilgiler tashih edilecektir. Ancak yukarıda da belirtildiği üzere bölge asırlardan beri bir Türk kültür merkezidir. Dolayısıyla geçmişten bugüne bütün edip ve şairlerin tek bir çalışmada incelenmesi mümkün değildir. Bu sebepten bu çalışmada zaman sınırlaması yapılmış ve 1900-2000 yılları arası gibi 100 yıllık bir süreçteki şairler çalışma konusu edilmiştir.

1916 Kırgız ayaklanması (Ürkün) merkezli tarih yazıcılığı: Sovyet ve Kırgız yaklaşım

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Tarih Bilim Dalı
20. yüzyıl, dünyanın birçok devleti ve milletinde olduğu gibi, Türkistan için de oldukça hareketli bir dönem olmuştur. Bu dönemin, Türkistan yönetimlerinin, gerek kendi aralarındaki anlaşılamazlık mücadelelerle, gerekse kendi çıkarlarını elde etmek veya toprak kazanma peşinde olan dünyanın büyük devletleriyle karşı karşıya kaldığı bir dönemdir. Bu çalışmada günümüz Kırgızistan topraklarındaki olaylarını konu alan kaynak ve araştırma eserlerin incelenmesini içermektedir. Bu çalışmanın amacı, konuyla ilgili kaynakları ve araştırma eserleri analiz ederek farklılıkları ve benzerlikleri ortaya koymaktır. Kaynaklar olarak adlandırılan ve iki alt başlık altında incelenen birinci bölümde arşiv belgelerinden oluşan eserlere ve 1916 milli mücadele olaylarını konu alan edebi eserlere yer verilmiştir. Tez çalışmasının ikinci bölümde ise iki alt başlıktan oluşmaktadır. Bu bölümün birinci alt başlığında, konuyla ilgili Rus yöneticilerin milli mücadele hareketi hakkında görüşleri ve soviyet döneminin ilk yıllarında (1917-1937) kaleme alınan araştırma eserleri incelenmiştir. Bu bölümün ikinci alt başlığında ise Kırgızistan'daki ilk ilmi araştırmalarında 1916 olayının incelenişi hakkındaki çalışmalar analiz edilmeye çalışılmıştır. Üçüncü bölümde ise üç alt başlıktan oluşmaktadır. Bu bölümün birinci alt başlığında ise Kırgızistan'daki 1916 milli mücadele hareketinin Türk araştırmacıların eserinde ele alınışı incelenmiştir. Bu bölümün ikinci ve üçüncü alt başlığı ise Batılı ve Türk Dünyası'nın araştırmacılarının eserinde ele alınışı konusuyla ilgili çalışmalar ele alınmıştır. Tez'in son bölümü olarak 1991 yılında Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Birliğinın yıkılmasından günümeze kadar 1916 milli mücadele hareketi hakkında kaleme alınan eserler ele alınmış, ayrıca milli mücadele hareketine katılan şahsların hatıratları derlemeler de bu bölümde ele alınmıştır. Araştırmanın sonuç bölümünde ise, gerek kaynaklar gerekse araştırma eserlerin genel değerlendirilmesi yapılmış, öneriler sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: 1916 milli mücadele hareketi, Kırgızistan, Rus İmparatorluğu, SSCB, Yedisu, Ürkün.

1918-1921 dönemi özerkliğin soykütüğü: Azerbaycan ve İran bölge örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2018 Diğer
Rusya'da 1905'te başveren anayasal devrim, komşu ülkeleri etkileyerek bölgedeki siyasal rejimleri bir meşruiyet krizine sürüklemiştir. Kaçar ve Osmanlı devleti meşruiyet krizini meşrutiyet rejimine geçişle aşmaya çalışmıştır. Rusya'da ve İran'da anayasa talebiyle başlayan ve devrimle sonuçlanan hareket, eski düzenden bir kırılmaya neden olmuştur. Bu kırılma sonucunda önceki döneme ait epistemik-dilsel paradigma yerini yeni paradigmalara vermiştir. Meşrutiyet söylemi keyfi yönetime karşı olma stratejisiyle farklı toplumsal ve siyasal grupları siyaset sahnesine taşımıştır. Anayasa ve parlamento talebiyle başlayan itiraz hareketleri Rusya'da Duma ve çeşitli siyasi partileri ortaya çıkarmıştır. Benzer biçimde anayasal hareket, İran'da da, Milli Şura Meclisi ve eyaleti ve vilayeti encümenler gibi yeni yönetsel kurumların oluşmasına neden olmuştur. Merkezi yönetimi temsil eden Milli Şura Meclisi ile yerel iradeyi temsil eden encümenler arasında reformların niteliği ve gerçekleştirme biçimi konusunda fikir ayrılıkları yaşanmıştır. Yaşanan bu fikir ayrılıkları üzerine daha güçlü bir konumda olan Milli Şura Meclisi, çıkış yolunu encümlerin faaliyet alanının daraltılmasında görmüştür. Merkezin hamlelerine karşı yerel encümenler muhtariyet ilkesine sarılarak kendi bölgelerinde merkezden bağımsız bir şekilde temel reformları gerçekleştirme yoluna başvurmuştur. İran'da devrim karşıtı hareketler ve Rus işgali Meşrutiyet rejimini krize doğru sürükleyerek, meşrutiyet söyleminden kopuşa sebep olmuştur. Rusya'da da benzer durum hakim olmuştur. Duma'nın kapatılması, basın ve ifade özgürlüğünün yok sayılması, ve muhtelif muhalif siyasi partilerin faaliyetlerine yasak getirilmesi reformist hareketlerin daha radikal tavırlar almasına neden olmuştur. Yaşanan gelişmeler üzerine Kafkasya'da kimlik ve erk arayışında olan aydınlar siyasi özerklik fikrinin pratiğe dökülmesini bir çözüm olarak benimsemiştir. İran'da yerel aydınlar meşrutiyet rejiminin eksiksiz bir şekilde hayata geçirilmek, İngiltre ve Rus vesayetinin kaldırmak, ülkenin bağımsızlığının gerçek anlamda korumak, eyaletlerin kendi iç işlerinde özerk olmasını sağlama almak, ve kamu düzenin hukukla sağlanmak gibi talepler âdemi merkeziyetçi düşünceyi mümkün kılarak yerel özerk yönetimleri görünür kılmıştır. Söz konusu bu dönemde özgürlükçü aydınların stratejisi, eyalet düzeyinde ayaklanmalarla, meşrutiyet devrimiyle vaadedilen reformları yerel düzeyde hayata geçirilmek olmuştur. Siyasal özerklik düşüncesi bu idealin pratiğinin çerçevesini oluşturmuştur. Soykütük çalışmaları, tarihsel ve toplumsal süreçlerde göz ardı edilmiş kırılmaların üzerine yoğunlaşır. Her dönemin kendine özgü bilgi paradigması ve rasyonelliği vardır. Belli bir zaman diliminde baskın olan ve dönemine damgasını vuran söylemleri kendi dönemine ait mantıksal ölçülerle değerlendirilmesi gerekir. Bu çalışma söz konusu dönemi, döneme hakim rasyonaliteye göre ele almayı öncelemiştir.

1945'ten günümüze Venezuela ve Bolivya'da sosyalist hareket

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2013 Diğer
Bu yüksek lisans tezinde, Latin Amerika'da, özel olarak Venezuela ve Bolivya'daki sosyalist hareketler ele alınmaktadır. Başta Venezuela olmak üzere, Latin Amerika'da sosyalist akımın son dönemde etkin olmasının sosyal, politik, ekonomik, tarihi süreçleri ve nedenleri ile birlikte açıklamak amaçlanmaktadır. Spesifik olarak, Venezuela ve Bolivya'da soğuk savaştan sonraki sosyalist hareketler, politik gelişmeler incelenip, politik gelişmelerle karşılaştırılarak, bir noktaya kadar, bugünkü halk hareketlerinin özüne inmek hedeflenilemektetir.

1949'dan bugüne Türk edebiyatı hakkında Çin'de yapılan çalışmalar üzerine bir inceleme

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Yeni Türk Edebiyatı Bilim Dalı
Bu tez çalışmasının amacı, 1949 yılından beri Çin'de Türk Edebiyatı üzerine ne çalışmaların yapıldığının belirlenmesi, sayısı, konusu, kaynak dili gibi açılarından farklı dönemlerde yapılan bu çalışmaların analiz edilmesi, söz konusu çalışmalardaki eksiklerin ve sorunların fark edilmesi ve bunlara karşı önerilerin sunulmasıdır. Giriş kısmında bu tez çalışmasının kapsamı, kullanılan kavramların tanıtımları, bu çalışmaya benzer olan çalışmalar ve araştırma yöntemleri üzerinde durulmuştur. Edebi araştırmaların Çin'de Türkiye araştırmaları arasındaki yerinin belirlenmesi için birinci bölümde Çin'de Türkiye araştırmalarının genel durumu anlatılmıştır. İkinci bölümde 1949-2005 yıllarında Çin'de yapılan Türk Edebiyatı ile ilgili çalışmalarında durulmuştur. Üçüncü bölümde ise 2006 yılından beri yapılan çalışmalar konu edilmiştir. Sonuç ve öneriler kısmında önceki bölümlerde analiz edilen çalışmaların durumu özetlenmiştir, mevcut olan eksikler ve sorunlar ortaya çıkarılmıştır ve bunlara karşı önerileri sunulmuştur.

1973-1979 döneninde Afganistan'ın dış politikası

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2015 Diğer
1973-1979 dönemi arasında Afganistan dış politikasında birçok değişiklik meydana gelmiştir. Bu dönem içerisinde Afganistan'da kraliyet rejimine son verilip; cumhuriyet rejimine geçilmiştir. Afganistan İslam Cumhuriyeti dış politikasında Sovyet bloğuyla olan ilişkilerini sabit tutuarak ona olan bağımlılığını azaltmak için batı bloğuyla olan ilişkilerini geliştirmişti. Afganistan böylece dünyayla olan ilişkilerini artırma çabasındaydı. Afganistan'da kraliyet rejiminin kaldırılmasında liderlik rolü üstlenen ve sonrasında da Cumhuriyet rejiminin kurulmasıyla Afganistan Cumhurbaşkanı olan Muhammed Davud Han, ülkenin Sovyetler Birliği'ne olan bağımlılığından, ülkenin dış politikasındaki rotasını değiştirerek Afganistan'ı kurtarmak için çeşitli politikaları uyguladı. Bu yüzden Davud Han dış politikadaki rota değişikliliği çerçevesinde Batı ve Afganistan'ın Batı yanlısı komşuları ile olan ilişkilerini geliştirmek için çaba sarfetmiştir. Sovyetler Birliği ile olan ilişkilerin soğuması; Afganistan'da bir darbeyle yönetim değişikliliğinin gerçekleşmesine sebep olmuştur. Beş yıllık bir süreç içerisinde Afganistan'da dört darbe ve sonraki süreçte Sovyetler Birliği'nin işgali ile sonuşlanacak olan bir buhran geçirmiştir. Ama sovyet işgalinden önce Afganistan'da olan darbelerde Sovyetler Birliği'nin parmağının olmadığını iddia edemeyiz. ANAHTAR KELİMELER: 1973-1979 Döneminde Afganistan'ın Dış Politikası, Muhammed Davud Han'ın Dış Politikası.

1976 tarihli Deniz Alacaklarına Karşı Sorumluluğun Sınırlandırılması hakkında milletlerarası sözleşme hükümleri kapsamında sınırlamaya tabi olan ve olmayan alacaklar

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
Çok eski tarihlerden itibaren deniz ticareti uluslararası ticaret bağlamında önemli bir yer edinmiştir. Nitekim deniz ticareti hukuku uluslararası özel hukuk ile gemicilik veya denizlerde oluşan olayları konu edinen konvansiyonların ve akitlerin bir birleşimidir. Şüphesiz ki deniz ticareti önemli bir uluslararası endüstridir. Dünya ticaretinde deniz taşımacılığı, güvenli, emniyetli ve verimli olması açısından son derece önem arz etmektedir. Dolayısıyla bu alana temas eden düzenlemeler ve standartlar konusunda yapılan uluslararası sözleşmeler ile bu sözleşme hükümlerinin iç hukuka uyarlanması ve uluslararası standartlarda bir birlik sağlanması bu alanın etkin olarak işleyebilmesini sağlayacaktır. Bu nedenle, mevzuata ilişkin çeşitli düzenlemeler geliştirilmekte ve bu düzenlemeler Uluslararası Denizcilik Örgütü'nün (IMO) korumasında yer almaktadır. Genel olarak, denizcilik faaliyetlerinde, donatanlar gemilerinde oluşan zarardan doğan alacaklar hususunda kendi sorumluluklarını sınırlandırmaktadırlar. Bu nedenle bir gemi, şahıslara, mülke veya çevreye zarar veren bir olayda yer alırsa, mahkeme donatanın ödemekle yükümlü kılınacağı tazminat miktarına bir sınır koymaktadır. Bir donatanın en üst miktar sorumluluğu genellikle olayda yer alan gemi boyutu temel alınarak hesaplanmaktadır. Bu uygulama gemicilik endüstrisine işlerlik kazandırılması ması açısından kabul edilmiştir. Uluslararası hukuk uygulamasında, sorumluluğu sınırlandırma prensibi çok sayıda Konvansiyonda yer almaktadır. Bunların arasında, 1976 tarihli Deniz Alacaklarına Karşı Mesuliyetin Sınırlanması Hakkında Uluslararası Sözleşme (LLMC Konvansiyonu) Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) tarafından hazırlanmış dikkat çeken bir konvansiyondur. Bu Konvansiyon genel olarak gemi kaynaklı zarar kapsamında, donatanların sorumluluklarını sınırlandırmasına imkan tanımaktadır. Nitekim Türkiye de bu Konvansiyon ve ek Protokolünü kabul etmiştir. Bunun yanı sıra, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu bu Konvansiyonu temel alarak değiştirilip düzenlenmiştir. Bu nedenle, Konvansiyon Türk Hukuku açısından da son derece önemlidir. Bu çalışmanın temel amacı 1976 tarihli Deniz Alacaklarına Karşı Mesuliyetin Sınırlanması Hakkında Uluslararası Sözleşme (LLMC Konvansiyonu) kapsamında sınırlandırmaya tabi ve sınırlandırmadan muaf olan alacakları analiz etmektir.

1979-2019 yılları arası SSCB, Taliban ve NATO dönemlerinde Afganistan'ın göç sorunları

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Diğer
Bu çalışmanın amacı 1979-2019 yılları arasında Afganistan'da yaşanan sorunlar sonucunda Afgan halkının yaptığı göçlere ilgin görüşlerinin belirlenmesidir. Bu amaç doğrultusunda çalışma nicel bir çalışma olup tarama yöntemiyle yapılmıştır. Amaca uygun olarak araştırmada göç eden Afgan halkının sosyo-demografik özelliklerinin belirlenmesi adına 19 soruluk sosyo-demografik anket ve göç nedenlerini belirlemeye yönelik 68 soruluk göç anketi kullanılmıştır. Araştırma örneklemini, seçkisiz örneklem yöntemine göre belirlenen Türkiye'ye göç etmiş 21 Afgan vatandaşı oluşturmaktadır. Araştırmada analiz yöntemi olarak yüzdelik ve frekans analizleri yapılmıştır. Araştırmada yapılan analiz sonuçlarına bakıldığında elde edilen bulgulara göre; Türkiye'ye göç etme sebebine ilişkin verilen cevaplar incelendiğinde araştırmaya katılan Türkiye'ye göç etmiş Afgan bireylerin genel olarak savaş ve düşmanlıktan ötürü göç ettiği; Afganistan'da güvenlik problemi yaşama durumuna ilişkin cevaplara bakıldığında büyük çoğunluğu güvenlik problemi yaşadığı; Türkiye'de güvende hissetme durumuna göre verilen cevaplara bakıldığında katılımcıların tamamına yakını kendi güvende hissettiği; Türk toplumundan memnun olma durumuna göre dağılım incelendiğinde katılımcıların yarısından fazlasının katıldığı; Türk komşuların yardımcı olma durumuna göre dağılıma bakıldığından katılımcıların yarısına yakını Türk komşularından yardım aldığı; başka bir ülkede yaşama durumuna verilen cevaplar incelendiğinde araştırmaya katılan Türkiye'ye göç etmiş Afgan bireylerin hemen hemen tamamı evet cevabı verdiği belirlenmiştir.

1989'da Sovyetlerin çekilmesinden sonraki dönemde Afganistan'daki sosyolojik unsurların Afgan siyasetine etkileri.

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2016 Diğer
Bu Çalışmada 1989 yılında Sovyetlerin Afganistan'dan çekilmesinden sonraki dönemde Afganistan'daki sosyolojik unsurların ülke siyasetine etkileri incelenmektedir. Afganistan'ın sosyal yapısıyla ilgili çok sayıda çalışma yapılmış olmasına rağmen, bu konu hakkında var olan bilgiler birbirinden farklı ve birbiriyle çelişki içindedir. Bu duruma yol açan iki sebepten söz edilebilir. Bunlardan birincisi; Afgan hükümetlerinin geçmiş dönemde ülkenin sosyal yapısıyla ilgili kapsamlı bir çalışma yaptırmamış olmasıdır. İkincisi de Afganistan'da yaşanan işgallerden ve etnik gruplar arasındaki anlaşmazlıklar sonucunda çıkan iç savaşlardan dolayı kapsamlı bir çalışmanın yapılamamasıdır. Ayrıca etnik grupların arasındaki yerleşim sınırlarında da bazı belirsizliklerin bulunması bu alanda yapılabilecek olası bir araştırmayı zorlaştırmaktadır. Bu çalışma konuyu genel olarak üç ana başlık altında incelemektedir; Öncelikle Afganistan'ın siyasi tarihi araştırılmakta ve Afganistan'ı işgal eden çeşitli imparatorluklar ve büyük güçler ile ilgili temel bilgiler verilmektedir. İkinci olarak Afganistan ulusunun hangi etnik gruplardan oluştuğu, bu grupların sahip olduğu kimlik ve yaşam şekilleri hakkında bilgiler verilmektedir. Ayrıca Afganistan'daki etnik gruplar arasında yaşanan ilişkiler de araştırma sürecinde ele alınmaktadır. Afganistan'da yaşayan halkın tamamının kendini Afgan olarak görmeyişi sonucunda ülke içinde yıllar boyunca ulusal birlik sağlanılamamıştır. Etnik gruplar arasındaki etno-dilsel, dinsel ve sosyal yapıyla ilgili mücadeleler günümüze kadar devam etmiştir ve yakın gelecekte kalıcı bir entegrasyonun sağlanıp sağlanamayacağı belli değildir. Son olarak ise Afganistan'daki sosyolojik unsurların Afgan siyasetine etkileri ile ilgili bilgiler verilmektedir. Bu çerçevede ülkede bulunan etnik grupların Afgan siyasetinde rolü ve siyasi partiler ile dini grupların siyasete katkısının olup olmadığı incelenmektedir. Ayrıca eldeki veriler ışığında ülkenin şimdiki duruma gelmesinin altında yatan sebepler açıklanmaya çalışılmakta ve ülkenin bu durumdan kurtulması için bazı çözüm önerileri sunulmaktadır. Anahtar Kelimeler: Afganistan, etnik gruplar, dini gruplar, Bonn Konferansı, Mücahitler, Taliban Hareketi, yeni anayasa.

1990 sonrası Azerbaycan'ın enerji politikasının Güney Kafkasya'ya etkisi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2017 Diğer
Bu tezin amacı; 1990 yılında SSCB'nin parçalanması sonucu, bağımsızlığını kazanan 15 Cumhuriyetten biri, Azerbaycan'ın zor şartlar altında hayata geçirdiği enerji temelli dış politikası ile Güney Kafkasya'da oluşturduğu etkiyi anlatmaktır. Soğuk Savaşın önemli aktörü, Sovyetlerin düşüşü sonrası yönetimden kopan tüm ülkelerde, birbirine zincir gibi bağlı olan ekonominin çöküşü hakim oldu. Azerbaycan'da ise manzara tamamen farklıydı. Ekonomik çöküşle beraber, Ermenistan'ın Rusya'dan aldığı destekle topraklarında yürüttüğü işgal politikası zor olan durumu daha da çıkmaz hale getirmişti. Bölgede istikrarı tehdit eden olumsuz siyasi ortamın hakim olmasına rağmen Azerbaycan enerji faktörünü kullanarak dış politikasında akıllı güç (smart power) stratejisi ile ekonomisini iyileştirmeyi hedeflerken bir tarafdan da, kendi bağımsızlığını korumak, güvenliğini garanti altına almak ve Dağlık Karabağ sorununu çözmek niyetinde idi. Asrın Anlaşması ile Batı'nın ve ABD'nin dikkatini bölgeye çeken Azerbaycan kısa zamanda işbirliği çerçevesinde gerçekleştirdiği enerji ağırlıklı projelerle bölgenin gözdesi olmakla beraber uluslararası sistemin önemli aktörüne çevrildi. Bu doğrultuda tez çalışmasında Azerice, Türkçe, Rusça ve İngilizce kaynaklardan faydalanılmış, tarihsel gelişmeler kronolojik çerçeve dahilinde işlenmiştir. Kafkasya ve Azerbaycan'ın coğrafi konumu, kısa tarihi, enerji sektörünün tarihsel gelişimi, Soğuk Savaş sonrası bağımsızlığına kavuşan Azerbaycan'ın enerji politikası, üretilen petrolün taşınması için hayata geçirdiği boru hatları stratejisi ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır. Neticede önemli bir bölgede bulunan Azerbaycan'ın günümüzde dış politikada izlediği denge politikası analiz edilerek bölgede oluşturduğu etki belirtilmiştir. Sonda ise izlenen dış politika gereği ülkenin bölgedeki rolü ve gelecek vizyonu ile bağlı öngörüde bulunulmuştur.

1990 sonrası Bosna ve Kosova'daki olaylarda ABD, AB ve Türkiye'nin politikaları

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2019 Diğer
Yapılan çalışmada 1990 sonrası Bosna ve Kosova'daki olaylarda ABD, AB ve Türkiye'nin rolleri ve politikaları göze alınmıştır. Tezin amacı Yugoslavya dağılımından sonra Bosna-Hersek ve Kosova'nın bağımsızlıkları, Sırbistan ile müzakereleri. Bağımsız olmalarında Uluslararası faktörlerin etkisi ele alınmaktadır. Bosna-Hersek'in bağımsızlık mücadelesinde yaşanan kanlı olaylar Kosova'yı da kaplamıştır. Bosna-Hersek'in Dayton sonrası kazanılan bağımsızlık ile Kosova'daki şartlı bağımsızlık, Kosova ve Sırbistan arasından yapılan müzakerelerin bir uzlaşma varılmaması sonucu Kosova'yı benzeri bir Dayton bekleyebilir düşüncesini ortaya atmıştır. Çalışmada Bosna-Hersek'teki Kantonel yapının, Kosova'daki Sırp çoğunluklu belediyelerin birliği anlaşması karşılaştırılmıştır.

1990 sonrası kosova olaylarında Arnavutluk'un siyasi durumu ve olaylara yaklaşımı: 1990-2010

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Uluslararası İlişkiler Bilim Dalı
1913'ten itibaren Arnavut sorununun çözülmesi kapsamında Kosova önemli bir yere sahiptir. Arnavutlar XX. yüzyılın sonuna gelindiğinde önemli olaylarla karşı karşıya kalmışlardır. Yugoslavya'nın dağılması ile birlikte Kosova'da yaşayan Arnavutlar harekete geçerken, Arnavutluk'ta önemli siyasi değişimler yaşandı. Komünist rejiminin yıkıldığı bir dönemde, demokratik rejim iç çatışmalar ile başladı. Kosova, güçlü bir Arnavutluk devletinin desteğine ihtiyaç duyduğu bir dönemde, Arnavutluk iç sorunları ile uğraşıyordu. Bu olayların incelenmesi, Arnavutluk'un dış politikasında Kosova sorununa karşı yaklaşımının değerlendirilmesi, Balkanlar'da ve Avrupa Birliği siyasetinde Arnavutlar'ın rolü ve önemi ele alınmıştır.

1990 sonrası Moğolistan dış politikası ve küresel aktörlerle ilişkileri: Çin, Rusya ve ABD örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2019 Uluslararası İlişkiler Bilim Dalı
Sovyetler Birliği'nin yıkılması ile bağımsızlığını kazanan devletlerden biri Moğolistan Cumhuriyeti'dir. Bu çalışma, Moğolistan'ın 1990 sonrasındaki dış politikası üzerinde durulmuştur. Moğolistan sahip olduğu jeopolitik konumundan dolayı bağımsızlığından önce olduğu gibi bağımsızlığından sonra da Rusya Federasyonu ile Çin Halk Cumhuriyeti'nin dikkatini çekmektedir. Hem siyasi hem ekonomik bağlamda bölgedeki denklemde önemli yere sahip olan Moğolistan Cumhuriyeti, kendi güvenliğini koruyabilmek adına Soğuk Savaş sonrası dış politikasında denge politikasını uygulamaya başlamıştır. Komşuları olan Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti arasında yer alan küçük bir güç olan Moğolistan, ulusal çıkarını gözeterek, hem bölgede hem uluslararası alanda güvenliğini koruyabilmek için bu iki bölge güçleri dengeleyebilecek büyük bir güç olan ABD'yi de Üçüncü Komşuluk politikası bağlamında denge politikasına dahil etmiştir. Büyük güçler arasında konumlanmış olan Moğolistan Cumhuriyeti, çalışmada küçük devletler yaklaşımına uygun bir devlet örneği olarak incelenmiştir ve uyguladığı denge politikası ile hem siyasi hem ekonomik ilişkileri üzerinde durulmuştur. Anahtar Kelimeler: Moğolistan Cumhuriyet, Sovyetler Birliği, Çin Halk Cumhuriyet, ABD, Denge Politikası

1990-2010 yılları arasında Suudi Arabistanın Balkan politikaları

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2016 Diğer
Bu çalışmanın amacı Suudi Arabistanın, 1990 yılı itibariyle, Balkanlara olan ilgi ve alakasını tespit etmek ve İslam dünyasının önemli ülkelerinden biri olan Suudi Krallığının Balkan Müslümanlarına karşı olan yaklaşımını ele almaktır. Bu çalışma, özellikle bağışların ve Krallığın resmi mezhebi olan Vehabiliğin Balkan Müslümanları üzerindeki etki sınırlarını ele almayı hedeflemektedir. Varılan sonuçta Suudi Arabistanın ve Vehhabiliğin Balkanlarda etkili ve belli ölçüde tesirli olduğu görülür. Ancak nispeten yeterli yatırımlara rağmen farklı sebeplerden dolayı Suudi Arabistan Balkanlarda kendine pek fazla bir alan yaratamamıştır. Anahtar Kelimeler: Suudi Arabistan, Balkanlar, Gslamiyet, Selefilik.

1990'dan günümüze Türkiye-Ukrayna ilişkileri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Siyasi Tarih Bilim Dalı
Geçtiğimiz 25 yıllık süreçte her iki ülke arasındaki işbirliği sağlam anlaşmalar ve uluslararası birlikteliklerle kurulmasına rağmen, Ukrayna-Türkiye ilişkileri konusunda henüz detaylı araştırmalar yapılmamıştır. Bu nedenle bu konuda bir tez çalışması yapılması uygun görülmüştür. Çalışmanın amacı; Ukrayna ve Türkiye Cumhuriyeti arasındaki ortaklık ilişkilerinin gelişim sürecinin nedenleri, faktörleri ve özelliklerini incelemek olarak belirlenmiştir. Bu amaç doğrultusunda tez çalışmasında önce iki devlet arasındaki ilişkileri etkileyen faktörler ortaya konmuştur: Jeopolitik-güvenlik, siyasi, iktisadi ve sosyal faktörler. Ardından iki ayrı dönem halinde (1990-2002 ve 2002'den günümüze) Türkiye ile Ukrayna arasındaki siyasi, güvenlik ve iktisadi İlişkiler analiz edilip değerlendirilmiştir.