Thesis Search




SEARCH RESULTS

Takipteki kredilerin makroekonomik belirleyicileri: Moğolistan bankacılık sektörü üzerine bir uygulama

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
Bankalar topladıkları mevduatları kredi olarak kullandırırlar ve bunun yanında da karlarını maksimize etmek isterler. Bu durumda kredilerin zamanında bankaya geri ödenmemesi riski ile karşı karşıya kalabilirler. Takibe düşen kredilerin gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde her geçen gün artması ve bankaların bu nedenden dolayı krize sürüklenmesi sorunlu kredi probleminin önemini ortaya koymaktadır. Kredilerin geri ödenmesinde yaşanacak bir takım aksaklıklar bankacılık sisteminde ve ekonomik yapıda olumsuzluklara neden olmaktadır. Dört bölümden oluşan bu çalışmada, En Küçük Kareler (OLS) ve Quantil Regresyon (QR) yöntemleri kullanılarak merkez bankası reel politika faiz oranı, enflasyon oranı, para arzı, reel döviz kuru ve altın fiyatlarının Moğolistan ekonomisinde takibe düşen krediler üzerindeki etkileri 2007: 01-2018: 09 tarihleri arası aylık veri seti ile tahmin edilmiştir. Takibe düşen krediler oranı serisinin normal dağılmaması ve aykırı değerleri içermesi nedeniyle QR yöntem bulguları OLS'ye göre ekonometrik açıdan daha sağlıklı bulunmuştur. Reel faiz oranı ve altın fiyatları arttığında, takibe düşen krediler oranı yükselişe geçmektedir. Ancak para arzı artışı ve reel döviz kurundaki artış ise takibe düşen krediler oranını azaltmaktadır. Elde edilen katsayı bulguları, OLS'den farklıdır ve quantiller arasında değişebilmektedir. Eğim eşitliği Wald istatistiği, quantiller arasında beta katsayısının homojen olmadığına işaret etmektedir. Simetri Wald istatistiği ise quantillerde asimetrik beta katsayılarının varlığını göstermektedir.

Taliban ve Peştunistan sorunlarının Afganistan-Pakistan ilişkilerine etkisi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Diğer
İkinci Dünya Savaşı ardından sömürgeciliğin hızla ortadan kalktığı sırada o dönem önemli sömürgeci konumda olan Büyük Britanya Hint Yarımadasından feragat etmiştir. Britanya'nın bu adımı uluslararası alanda da farklı açılardan önem arz ederken bırakılan topraklarda Pakistan ve Hindistan'ın iki ayrı devlet olarak kurulması ile Güney Asya için düzenin değişmesi anlamına gelmekteydi. Nitekim 1947'de Pakistan'ın kurulması ile Afganistan ülkesinin doğusunda eskisinden daha güçsüz bir komşu ülke ile karşı karşıya kalmış ve oluşan güç boşluğundan yararlanarak bu yeni devletin Peştun bölgeleri üzerine hak iddia etmeye başlamıştır. Mevcut sınırın değiştirilmesi fikri anlamına gelen ve Peştunistan Sorunu olarak bilinen bu konu Af-Pak ilişkilerini en az 1970lerin sonuna kadar gölgesinde bırakmıştır. 1970'ların sonuna doğru ise Sovyetler Birliğinin Afganistan İşgali ile bu sefer Pakistan'ın Afganistan iç işlerine müdahale etmesini sağlayacak cihat süreci ve Mücahidin grubu ortaya çıkmıştır. Bu Tarihten sonra Pakistan Afganistan'da kendisine yakın ve hatta bağlı bir hükümetin başa gelmesini kendi dış politika önceliği haline getirmiştir. Pakistan sözkonusu bu hedefinin gerçekleşmesi için ilk önce Mücahidin gruplarından kendisine en yakınını başat konuma getirmek istese de bu mümkün olmamış, ancak Taliban'ın 1994 yılından itibaren çıkışı ve kısa dönemde Afganistan topraklarının çoğunu istila etmesi ile ilk kez hedefine bu kadar yaklaşmış olmaktaydı. 2001 sonrasında Afganistan'da rejim ve yönetim değişikliği yaşanmış olsa da Pakistan Taliban destekçisi ve hamilik konumundan vaz geçmemiş ve böylece Af-Pak ilişkileri hasmane bir şekilde günümüze kadar bu minvalde devam etmiştir.

Tanınma sorunu yaşayan ülkelerin diplomasisinin analizi: Abhazya örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2017 Diğer
Sovyetler Birliği sonrası dönem, son yirmi beş yıl boyunca on beş bağımsız cumhuriyetin kuruluşuna tanık olmuştur. Fiili olmayan devletler , devlet benzeri devletler , kısmen tanınan devletler veya sınırlı tanınan devletler olarak adlandırılan daha birçok devletler/varlıklar şimdiye kadar bağımsızlığını kazanmaya çalışmışlardır. Uluslararası hukuk perspektifinden bakıldığında bu varlıklar uluslararası toplum için mevcut olmayıp uluslararası tanınmaya sahip değillerdir. Mevcut Uluslararası İlişkiler literatüründe, bu tarz ülke gruplarının varlıkları ve dış ilişkileri zayıf bir şekilde araştırılmış ya da ihmal edilmiştir. Literatürdeki bu boşluğa dikkat çeken bu tez, Abhazya'yı ampirik bir vaka olarak seçmiş ve Sovyetler Birliği'nin çöküşünden ve Gürcistan'dan ayrılmasından sonra dış politikalarını nasıl yürüttüğünü incelemiştir. Bu çalışmanın temel hedefi; uluslararası tanınmanın kazanılmasının belirli dış siyasi gündemlerin şekillendirilmesinde ne kadar kilit bir rol oynadığını analiz etmektedir. Bunu yaparken bu çalışma sadece Abhazya'nın dış politikalarını şekillendiren dinamikleri değil, diğer sınırlı tanınmış devletlerin diplomasisine yönelik çalışmalara da bir kaynak oluşturmayı hedeflemektedir. Anahtar Kelimeler: Egemenlik, Uluslararası Tanınma, Sınırlı Tanınırlık, Diplomasi, Abhazya

Tannik asit modifiyeli manyetik nanotanecikler üzerine γ-glutamil transpeptidazın kovalent immobilizasyonu

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Kimya Bilim Dalı
Son yıllarda manyetik nanotaneciklerin (MNP'ler) geliştirilmesinde dikkate değer başarılar ortaya çıkarılmıştır. Enzimlerin, reaksiyonları katalizleme ve kompleks sentezlere girme kabiliyeti onları uzun zamandan beri endüstriyel ve araştırma uygulamalarının çoğunda kullanım için cazip kılmıştır. Bu çalışmada, ?-Glutamil transpeptidaz enziminin kovalent bağlanması için yüzeyi modifiye edilmiş manyetik nanotanecikler kullanılmıştır. ?- Glutamil transpeptidaz (?-GGT; EC 2.3.2.2), glutatiyon ?-glutamil grubunun bir amino grup asit veya peptide geçişini katalizleyen enzimdir. Fe3O4 MNP'ler iyi bilinen ortak çöktürme reaksiyonu vasıtasıyla hazırlanmıştır. Sonuç olarak bir bitkiden türetilen bir polifenol (Hidroksil gruplarca zengin) olan tannik asitin yapı yönlendirme ajanı ve aynı zamanda stabilizer olarak kullanılması ile GGT yi kovalent olarak hareketsizleştirebilmeyi sağlamak için manyetik nanotaneciklerin yüzeyi modifiye edilmiştir. Ortam pH 9,2 ye getirildikten sonra tannik asit ile modifiye edilmiş nanotaneciklerin üzerine GGT kovalent şekilde immobilize edilmiştir. MNP'ler üzerine % 92.98 enzim yüklenmiştir. İmmobilize enzim, pH 8,5 ve 60 °C da maksimum katalitik aktivite göstermiştir. Serbest ve immobilize enzimin kinetik parametreleri Lineweaver–Burk grafiğine göre değerlendirilmiştir. Fe3O4 ve onun modifiye formlarının özellikleri, Fourier transform infrared spektroskopisi (FTIR), UV-görünür bölge spektrometresi, taramalı elektron microskobu (SEM), geçirimli elektron mikroskobu (TEM), X-ışını fotoelektron spektroskopisi (XPS), titreşimli numune manyetometresi ile incelenmiştir.

Tanzanya Birliği'nin hukuki bakımdan geçerliliğinin analizi: Zanzibar örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2021 Milletlerarası Hukuk Bilim Dalı
Tanganika 09 Aralık 1961 tarihinde, Zanzibar ise 10 Aralık 1963 tarihinde Birleşik Krallık'tan bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Ancak, sadece bir ay sonra 12 Ocak 1964'te Zanzibar'da kanlı bir darbe meydana gelmiştir. Çıkan bu darbeden üç ay sonra oluşturulan Zanzibar Halk Hükümeti'nin Cumhurbaşkanı ve Tanganika Cumhuriyeti Hükûmeti'nin Cumhurbaşkanı ile bir Birlik Antlaşması imzalayarak Tanganika ve Zanzibar Birleşik Cumhuriyeti'ni bir devlet olarak kurmuşlardır. Böylece Doğu Afrika'da iki ayrı devlet olan Tanganika Cumhuriyeti ve Zanzibar Halk Cumhuriyeti 1964 yılında bir çatı altında birleşmiştir. Tanganika ve Zanzibar, Birleşik Cumhuriyeti adıyla kurulmuş olan tek bir egemen devlet olmasına rağmen Tanzanya devleti içinde Tanzanya ve Zanzibar şeklinde iki hükümetten oluşan bir yönetim sistemi mevcuttur. Zanzibar iç işlerinde bağımsız iken, Tanganika değildir. Bu araştırmada amaçlanan Tanganika Cumhuriyeti ile Zanzibar Halk Cumhuriyeti arasındaki birliğin anayasa hukuku ve uluslararası hukuk açısından yasallığının incelenmesidir. Bu kapsamda, sorun tarihi boyutlarıyla da ele alınacaktır. Araştırma ayrıca, Tanganika Cumhuriyeti ile Zanzibar Halk Cumhuriyeti arasındaki antlaşmanın uygulanması sırasında tam olarak içeriği belirlenmemiş olan önemli uluslararası ve ulusal hukuk sorunlarını incelenmektir. Bu bağlamda, Tanganika ve Zanzibar Birliği bünyesinde ortaya çıkan hukuki belirsizliklerini ortadan kaldırmayı amaçlayan ve böylece Tanzanya halkının aydınlık geleceğine önemli katkılar sağlayabilecek olan öneriler sunulmaktadır.

Tanzanya'da arazi mülkiyeti, kullanımı ve arazi geliştirme çalışmalarının değerlendirilmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2018 Gayrimenkul Geliştirme Bilim Dalı
Bu araştırmada, Tanzanya'daki arazi varlıklarının özellikleri, mülkiyet hakkının kapsamı, arazi tasarruf sistemleri ve arazi kullanımını etkileyen faktörlerin analizi yapılmıştır. İlave olarak, kentsel alandaki büyüme eğilimleri ve konut sorunları ile kırsal alandaki üretim ve ekonomik gelişme eğilimlerine göre arazi yönetiminin ana hatları ortaya konulmuştur. Arazi kaynaklarının rasyonel kullanımı ve tahsisi için mevcut yasal düzenleme ve politikalar çerçevesinde arazi yönetimi, temel sorunlar ve uygulanan yönetim araçları gözden geçirilmiş ve sektörlere göre arazi kullanım durumu ve değişimi genel olarak değerlendirilmiştir. Bu çerçevede çalışma kapsamında genel olarak Afrika ülkelerinde ve özel olarak Tanzanya'da sürdürülebilir ekonomik kalkınma için özellikle araziye dayalı faaliyetler analiz edilerek karar organları, kamu kurumları, araştırmacılar ve diğer paydaşlara yardımcı olabilecek sonuçların ortaya konulması hedeflenmiştir. Tanzanya, oldukça fazla sayılabilecek doğal kaynak varlığına sahip olduğundan ülkede birçok faaliyet birlikte yürütülmektedir. Orman arazisi ve diğer rezerv arazi gibi büyük yüzölçümlü doğal kaynak sahipliği yanında yaban yaşamı, av rezervleri, kıyı yerleşimlerdeki ovalar, doğalgaz, altın, elmas ve tanzanit gibi maden sahalarına sahip üllkede, farklı özellikleri ile bilinen büyük milli parklar ve koruma alanları, arazi yönetimi ve kullanım sisteminin geliştirilmesi açısından hayati önem taşımaktadır. Ülkenin ekonomik faaliyetleri içinde bitkisel üretim ve hayvancılık faaliyetleri özel önem taşımakta olup, tarımın gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payı % 36, yıllık nüfus artış hızı % 3,1 (oldukça yüksek) ve tarım arazisinin ülkenin toplam arazi varlığı içindeki payı ise % 39 olarak saptanmıştır. Yüksek nüfus artışına bağlı olarak ülkede arazi talebinin zaman içinde hızla artırması yanında koruma, bitkisel üretim, hayvancılık ve göçebe çobanlar ile birlikte yerleşik halkın ihtiyaç duyduğu arazi varlığındaki sürekli artış; toplumlar arasındaki anlaşmazlıkların artmasına ve arazi kullanım kararlarının rasyonel olarak verilememesine neden olmaktadır. Arazi kaynaklarını talep eden alternatif kullanımlar içinde ülkede tarım ve koruma alanları büyük yer tutmakta olup, son otuz yıldan beri korunan alanların aşırı büyümesi ve genişlemesi, diğer kullanımlara ayrılacak arazileri azaltmakta ve koruma – kullanım dengesinin tespit edilememesi de yerel düzeylerde başlı başına çatışma kaynağı olmaktadır. Birçok Afrika ülkesinde kamu kesiminde arazi yönetiminin örgütlenmesi, arazi kaynaklarına erişim, arazi geliştirme, arazi piyasası oluşturma ve altyapı yatırımları gibi konulara yönelik yönetim araçlarının geliştirilmesinde ve uygulanmasında başarı derecesinin sınırlı düzeyde kaldığı dikkati çekmektedir. Tanzanya örneğinde kırsal ve kentsel gelişme alanlarına yönelik önemli yasal düzenlemeler yapılarak merkezi, bölgesel ve yerel düzeylerde kuruluşlar ve komisyonlar faaliyete geçirilmiştir. Ancak yapılan birçok yasal ve kurumsa

Tanzanya'da enerji diplomasisi ve yabancı yatırım promosyonu: Enerji sektör analizi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2020 Diğer
Tanzanya, ülkeye bağımsızlıktan bu yanaengel teşkil eden yoksulluktan kurtulma konusunda kendisini geliştiriyor. İlerleme olarak, gelişmelere yönelik çabalarını hızlandırmak için ekonomisini büyütüyor. Ayrıca hızla büyüyen nüfusu da gerçekten de yeni zorluklar ortaya koyuyor. Enerji sektörü, gelen taleplere göre yeterince üretim yapmadığı için zorluklarla karşı karşıya bulunuyor. Araştırmalar, enerji kaynaklarının çeşitliliği, hızlı ekonomik büyüme ve yüksek nüfus gibi konuların enerji sektörünün yeteri kadar güç sağlamasını neredeyse imkansız hale getirdiğini göstermiştir. Hükümet, sorunu azaltmak için bir takım girişimlerde bulunarak bazı çabalar sarf etti, ancak bazı sınırlamalara rağmen, sorunu çözmek için enerji diplomasisinin ortak girişime dahil edilmesi gerektiğinden, gösterilen çabalar pek etkili olmadı. Bu çalışma kapsamında, farklı kaynaklardan toplanan veriler, sektördeki yatırım promosyonlarına yol açan enerji problemini ve enerji diplomasisi çabalarını değerlendirmek için belge analizi (gözden geçirme) yöntemi ile analiz edildi. Çalışma hakkında daha net bilgi vermek amacıyla nitel ve nicel yöntemler hassasiyetle uygulandı. Sonuçlar, ülkenin, araştırmada tanımlanan sebeplere bağlı olarak enerji sorunuyla karşı karşıya olduğu doğrulamaktadır. Hükümetin çabalarına rağmen, enerji sorununun devam ettiği kanıtlanmış ve enerji diplomasisinin, (finansal olarak) yatırım, teknoloji desteği ve bilgi aktarımı sağlayarak enerji konularına ve enerjiyle ilgili ilişkilere destek olduğu ortaya konmuştur ve lar, ilişkilerini sağladığı yer. Rapor, hükümete enerji diplomasisi alanında daha fazla şey yapma ve sektöründe daha fazla potansiyel keşfetmek için daha fazla ilişki oluşturma ve yatırım için daha fazla fırsat getirme önerileriyle sonuçlanmaktadır.

Tanzanya'da modernleşme ve Ujamaa'nın köyleşme politikası

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Sosyoloji Bilim Dalı
Ujamaa, dayanışma ya da aile içi bir toplulukta yaşamak anlamına gelen Svahilice bir kelimedir. Ujamaa'nın bir terim olarak kullanılması, 1967'de daha çok politik yönleriyle popülerlik kazandı. Bağımsızlıktan kısa bir süre sonra, ilk Tanzanya Cumhurbaşkanı Julius Nyerere, Ujamaa politikasını Tanzanyalıları birlikte yaşamaya ve birlikte çalışmaya teşvik etme aracı olarak ilan etti. Ayrıca, Ujamaa politikası, sömürgecilik sırasında kaybedilen geleneksel Afrika kültürlerini restore etmeyi amaçlayan Afrika kıtasında görülen sosyalizm türleri arasında yer almaktadır. Sosyo-ekonomik refahı artırmak için hükümet, Ujamaa politikası adı altında farklı alt politikalar uygulamaya koydu. Bu politikalar kamulaştırmayı arttırmayı, köylüleşmeyi ve köye dair imkânları yüceltmeyi ve kişilere özgüven eğitimini içermektedir. Ujamaa politikası köylerde yaşayan çok sayıda Tanzanyalı nedeniyle kırsal alanların gelişmesine dayanan bir politikadır. Ekonomik ve sosyal refahı geliştirmek için kullanılan birçok çabaya rağmen, Ujamaa politikası kapitalist ülkelerden, özellikle Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere'den, hükümet bürokratlarından ve köylülerden farklı itirazlarla karşı karşıya kaldı. Kapitalist ülkeler, IMF ve Dünya Bankası gibi finansal kurumlarını Tanzanya'daki Ujamaa politikasını baltalamak için kullandılar. Dolayısıyla, Ujamaa politikasının başarısızlığı, kapitalist sistemin başlamasına yol açtı. Tanzanya perspektifinde kapitalist sistemin tanıtılması modernleşme olarak biliniyordu. Anahtar kelimeler: Ujamaa politikası, Köylüleşme, Arusha Bildirimi, Modernleşme, Liberalleşme.

Tanzanya'dakı kadına yönelik aile içi şiddetin sebeplerinin incelemesı

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Sosyal Politika ve Sosyal Hizmetler Bilim Dalı
Dünya üzerinde kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet, onları fiziksel, psikolojik, sosyal, ekonomik ve politik olmak üzere kapsamlı bir düzeyde etkilemekte, sağlık problemlerine, engeliliklere, ölümlere veya işkencelere sebep olarak küresel salgın bir sorun olmaya devam etmektedir.Yakın partner şiddeti, aile ve toplumda gözlem ve pekiştirme yoluyla öğrenilen bir davranış türüdür. Genetik veya hastalıktan kaynaklı değildir. Yakın partner şiddeti, failin mağduru korku ve korkutma ile kontrolü altına almasına yol açan bir davranış örüntüsüdür. Mağdurun geçici olarak da olsa bu tür davranışlara uyum göstermesi failin bu tür kontrol taktiklerini kullanımını pekiştirir. Ancak daha da önemlisi, erkeklerin alkol ve uyuşturucu gibi kötü alışkanlıkları, ilişkilerde kadını kontrol etme ve dolayısıyla bu amaçla zor uygulama hakkına sahip olduklarını onaylayan inanç toplum tarafından pekiştirilmektedir. Bu araştırmanın amacı Tanzanya'da kadın ve erkek arasındaki yakın partner şiddetine neden olan faktörleri incelemektir. Bu doğrultuda, internet kaynakları, kitaplar, raporlar, makaleler ve diğer literatür kaynakları olmak üzere ikincil bilgi kaynakları kullanılmıştır. Söz konusu kaynaklar, kadına yönelik yakın partner şiddetiyle ilgili geniş bir bakış açısı sunmuştur. Özel olarak Tanzanya'nın Mwanza bölgesinde yaşayan kadınlarla görüşmek için anket gibi birincil kaynaklar da kullanılmıştır.

Tanzimat dönemi dört Türk romanında Doğulu ve Batılı medeniyet unsurları (Felâtun Bey ile Râkım Efendi, İntibah, Sergüzeşt, Araba Sevdası)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Yeni Türk Edebiyatı Bilim Dalı
Tanzimat hareketiyle yüzünü Batı'ya çeviren Türk toplumu siyasi, sosyal ve edebi anlayış bakımından Batı'dan etkilenmiştir. Her edebi dönemin kendi zamanının sosyal olaylarından beslendiği bilinmektedir. Tanzimat ile ortaya çıkan yeni dönemde devlet ve toplum yapısında ortaya çıkan değişimler edebiyatı da etkilemiştir. Bu tez çalışması, Türk edebiyatının Batı etkisinde kalmaya başladığı en belirgin dönem olan Tanzimat dönemi edebiyatına Doğu-Batı çatışmasının ne şekilde yansıdığını dönemin önemli romanlarını inceleyerek ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu amaçla hazırlanan çalışmada, Batı etkisinin görüldüğü düşünülen dört Tanzimat dönemi romanı incelenmektedir. Tanzimat dönemi edebiyatında öncü olan dört yazarın önemli eserleri [Ahmet Mithat Efendi: Felâtun Bey ile Râkım Efendi (1875), Namık Kemal: İntibah (1876), Sami Paşazade Sezai: Sergüzeşt (1888) ve Recâizâde Mahmut Ekrem: Araba Sevdası (1896)] seçilip bu dört romanda Doğu-Batı çatışma olgusu incelenmiştir. Bu tez çalışmasının yöntemi betimsel araştırma yöntemidir. Romanların incelenmesinde doküman tarama yöntemi kullanılmıştır. Her roman ayrıntılı olarak okunup Doğu veya Batı kültürlerine ait olduğu düşünülen ifadeler toplanarak yorumlanmıştır. Söz konusu olgu, roman kahramanları, yer, zaman ve bunlara bağlı olarak gerçekleşen olaylar/durumlar açısından değerlendirilmiştir. Bu tez dört ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde çalışmanın amacı, önemi, yöntemi gibi bilgilerin bulunduğu Giriş bölümü yer almaktadır. İkinci bölümde kuramsal çerçeve başlığı altında, Tanzimat'tan önce ve Tanzimat döneminde Batılılaşma etkileri, Tanzimat dönemi romanlarına ve yazarlarına genel bakış vb. bölümler yer almaktadır. Üçüncü bölümde, çalışmada incelenen dört romana ait vaka takdimleri ile birlikte her bir romanda tespit edilen Batılılaşma etkisini yansıtan bahislere ayrıntılı olarak yer verilmektedir. Dördüncü bölümde ise çalışmadan elde edilen sonuçlara genel olarak yer verilip, sonraki araştırmalara yönelik önerilerde bulunulmaktadır. Anahtar Kelimeler: Tanzimat edebiyatı, Türk romanı, Batılılaşma, Doğu-Batı çatışması.

Tanzimat reformları ve İtalyanlar (1838-1876)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2018 Tarih Bilim Dalı
1600'de başlayan iç krizden sonra ve Sultan III. Selim tarafından yapılan ilk reform programı sonrasından, 1700'lü yılların sonları ile 1800'lü yılların başları arasındaki, Osmanlı İmparatorluğu'nun iç düzen bir değişiklik ihtiyacını hissetmeye başladı. Osmanlı İmparatorluğu siyasal, ekonomi, askerliğe ve diploması'nın konusu üzerinde diğer büyük Avrupalı Ülkelere rekabet edebilen için bir reform programı yaptı. Böylece, ekononomisi geliştirmeye başladı. Sultan III. Selim saltanatını sırasında (1789-1808) İmparatorluğu modernize etmek istedi ve ilk askerinin reform yaptı, ancak bunu iyi sonuç vermedi. Halefi saltanatında Sultan II. Mahmud (1808-1839) dönemindeki eğitim sistemi yeniden düzenlendi ve yeni okullar oluşturuldu. Sultan II. Mahmud, İmparatorluğun öne sürdüğü büyük askeri değişikliklerden birinin işleyen kişidir: eski Yeniçerilerin birliğini yok etti ve yeni bir askeri sistem inşa etti. Dahası, Sultanı Avrupa ürünlerinin tanıtımını ve yeni ticari anlaşmaların oluşturulmasını destekledi; Ayrıca Sultan, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Avrupalı diplomatların varlığını teşvik etti. Avrupa'daki Osmanlılar diplomatik ve ticari rollerini arttırmakla ilgilendiler. Bu sebeplerden dolayı Osmanlı İmparatorluğu, yeni ekonomik anlaşmalar imzaladı ve Türk topraklarında Fransa ve İngiltere gibi diğer Ülkeleri konsolosluklar inşa etmek taahhüt etmeye başladı. Osmanlılar, İtalyan devletleri ile birlikte yeni ticaret anlaşmaları, özellikle denizcilik anlaşmaları uğraşmakla ilgilendiler. Osmanlı İmparatorluğu'nda İtalyan büyükelçilerini ve tüccarların varlığı, iki ülke arasındaki ilişkileri kolaylaştırdı ve daha fazla İtalyanlar iş ve ticaret yapmak için İstanbul'a taşındı ve Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşamaya başladılar. Yakın politik ve ekonomik bağlar, İtalyan kültürünün de İstanbul'a ulaştığı anlamına geldi. Dahası, yabancıların varlığı sebebi ile Osmanlı İmparatorluğu'na, özellikle İstanbul'a, Avrupalı üslubunu getirdiler ve tüm dünya 'da İstanbul'un mahallesiler ünlü oldular. Sultan II. Mahmud'un ölümünden sonra, II. Mahmud'un oğlu, Abdülmecid (1823-1861) 1839 yılında tahta çıktı ve aynı yıl Gülhane Hatt-ı Şerif-i Fermanı'nı ya da Tanzimat Fermanı ilân etti böylece reform bir dönem başladı. Gülhane Hatt-ı Şerif-i Fermanı, Büyük Vezir Koca Mustafa Reşit Paşa tarafından halka okundu. Kararnamenin amacı, imparatorluğun hem askeri hem de toplumsal bir aşamada modernize edilmesine yardımcı olmaktı. Böylece, Osmanlı İmparatorluğu Fransa ve İngiltere gibi Avrupa'nın Büyük Güçleri ile rekabet edebilmekti. Ayrıca, Saltanatı bu reformlar tüm Osmanlıların topraklarına geçerliği umuldu. Böylece, özellikle Avrupa'nın Osmanlı toprağı yeniden bir güçlü Osmanlıların eline kontrollü alabildi. Yeniden Kararnamenin amacı vergi tarımının kaldırılması, askerlik reformu, ve dini veya etniği gruptan bağımsız olarak tüm Osmanlı vatandaşlarına hakların garanti edildi. Osmanlı İmparatorluğu için Tanzimat Fermanı en önemli değişim noktasını temsil etmektedir. Nitekim bun

Targeting breast cancer using pirarubicin loaded vasoactive intestinal peptide grafted sterically stabilized micelles

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2018 Biyokimya Bilim Dalı
Kanser, modern dünyadaki en ölümcül hastalıklardan biri olarak kabul edilir ve her yıl milyonlarca insan bundan muzdariptir. Sadece meme kanseri kadınlar arasında tüm yeni kanser vakalarının yüzde otuzundan sorumludur. Cerrahi, radyasyon tedavisi, hormon tedavisi, immünoterapi ve kemoterapi dahil olmak üzere meme kanseri için çeşitli tedavi seçenekleri mevcuttur. Çok yaygın bir tedavi olan kemoterapi, kanserli hücrelerin kontrolsüz çoğalmasını söndürmek için antikanser ilaçları hastalara sistemik olarak sunar. Geleneksel kemoterapi, kanserli hücreleri normal vücut hücreleri ile etkileşime girmeden seçici bir şekilde hedeflemez. Böylece ciddi yan etkilere neden olurlar. Pirarubisin yeni bir doksorubisin neslidir. Diğer antrasiklinler gibi, pirarubisinin uygulaması ciddi kardiyotoksisite ve çoklu ilaç direncinin gelişmesiyle sınırlıdır (diğer aile üyelerinden daha az toksik ve daha güçlü olmasına rağmen). Nanopartikül temelli ilaç dağıtım sistemleri, kanser tedavisi için önemli bir potansiyele sahiptir. Hedeflenen ilaç dağıtım sistemleri, antikanser ilaçlarının yan etkilerini en aza indirmek için etkili bir yol olarak kabul edilir. Hedeflenen kanser alanında bir mevcut olan bir biyomarker biliniyorsa, aktif hedefli ilaç dağıtımı gerçekleştirilebilir. vazoaktif intestinal peptid reseptörleri, insan göğüs kanserinde as¸ırı ekspresyonundan, bu çalışmada, VIP, meme kanserine etkin hedefleme için, pirarubisin yüklü, bir fosfolipidden yapılmış olan ve biyolojik olarak parçalanabilir nano partiküllerin yüzeyine bağlanmıştır. Bu formülasyon, MCF-7 insan meme kanseri hücre soyunda ve in vivo fare modellerinde pasif hedefli ve serbest Pirarubisin'den daha etkili bulunmuştur. Antrasiklinlerin klinik kullanımında farklı etkenlerin MDR'e katkıda bulunduğu bildirilmiştir. Bunlar arasında Nükleer faktör-kappa B (NF-?B) transkripsiyon faktörleri vardır. Çeşitli araştırmalar kurkumin'in MDR proteinlerini aşağı regüle edebildiğini ve NF-?B'nin aktivitesini baskılayabildiğini açıkladı. Kurkumin'in NF-?B'yi azaltabildiği bilinmektedir, ancak, kurkumin'in sayısız insan hastalığına karşı etkin olmasına rağmen , zayıf suda çözünürlüğü, klinikteki terapötik etkinliğini sınırlayan önemli konulardan biridir. Bu sınırlamaların üstesinden gelmek için nano boyutlu ilaç taşıma sistemleri aranmaktadır. Bu gerçekler göz önünde bulundurarak, bu çalışma, nano-kurkumin uygulamasının nano-pirarubisin'in anti-kanser etkisindeki etkileri araştırılmıştır. Sitotoksisite, C-SSM ve P-SSM'nin birlikte ve önce ve arkadan verilmesinde birlikte araştırıldı. MCF-7'deki formülasyonların birlikte uygulanmasında NF-?B seviyesinin düştüğü görülmüştür.

Tarık Minkari ve eserleri hakkında bir değerlendirme

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2016 Yeni Türk Edebiyatı Bilim Dalı
Türk edebiyatında 'cerrah-yazar' olarak tanınan Tarık Minkari anı, gezi ve mizah türünde eserler vermiştir. Yazar, daha çok gezi türünde eserler vermiştir. Anı eserlerinde genellikle mesleği ön plana çıkarken, gezi eserlerinde ise okuyucuyu adeta dünya turuna çıkarır. Yazarın mizah eserleri, diğer eserlerinden derlenmiştir. Cerrahlıkta olduğu kadar yazarlıkta da başarısını gösteren Minkari, edebiyatımıza önemli eserler kazandırmıştır. Çalışmamızda Minkari'nin eserleri incelenmiş, genellikle hangi yönünün ön planda olduğunun üzerinde durulmuştur. Bu çalışmanın anı, mizah ve gezi türleri ile ilgili yapılacak araştırmalarda da önemli bir kaynak olacağı düşüncesindeyiz.

Tarım sektörünün Nepal ekonomisine etkilerinin girdi çıktı yöntemiyle analizi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Bölgesel Kalkınma İktisadı Bilim Dalı
Tarım sektörünün GSYİH içindeki payı ve istihdam yaratma kabiliyeti açılarından değerlendirildiğinde ekonomiler için çok önemli bir yere sahip olduğu görülmektedir. Bu tezde, tarım sektörünün Nepal ekonomisine olan etkileri girdi-çıktı yöntemiyle analiz edilmiştir. Bu amaçla 2010-2017 yılları için Asya kalkınma bankasının yayımladığı girdi-çıktı tabloları kullanılmıştır. Bu çalışmanın birinci bölümünde tarım ve kalkınma konusu ve Nepal tarım sektörü ile ilgili genel bir değerlendirme yapılmıştır. İkinci bölümde, girdi-çıktı analizi ele alınırken üçüncü bölümde ise girdi-çıktı tablosundan hesaplanan göstergeler analiz edilerek tarım sektörünün Nepal ekonomisine olan etkileri değerlendirilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre tarım sektörü Nepal ekonomisinde kilit sektör rolü oynamamakta ama girdi sağlamak konusunda (tarım sektörü en çok gıda, deri, tekstil, keretse ürünler, imalat sanayi, kimyasal ürünler ve konaklama ve restoran hizmetler gibi sektörlere girdi sağlamaktadır) büyük bir etkiye sahiptir. Tarım sektörü, Nepal ekonomisinde ileri bağlantı etkisi endeksi konusunda en yüksek değere sahip sektör olduğu için tarım sektörünün endüstriler arası girdi talebi yoluyla diğer sektörler üzerindeki etkisinin oldukça yüksek olduğu söylenebilir. Anahtar Kelimeler: Tarım Sektörü, Girdi-Çıktı Analizi, Bağlantı Etkileri, Kilit Sektörler, Ara girdi

Tarım sektörünün rekabetçiliğinin ve tutarlılığının analizi: Gana ve Türkiye üzerine bir uygulama

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 İşletme Bilim Dalı
Uluslararası ticaret ve iktisatta, karşılaştırmalı üstünlük endeksi rekabet gücünü ölçmede önemli araçlardan biridir. Bu araştırmada Gana ve Türkiye'nin statik ve dinamik tarım sektörü rekabetçiliğini RCA ve NRCA endeksleri ile incelenmiştir. Rekabetçilik endekslerinin dinamikleri Enküçük Kareler Yöntemi (EKK) regresyon, Markov matrisleri ve trend (eğilim) analizi ile tahmin edilmiştir. Çalışma ayrıca RCA, NRCA ve RSCA endeksleri arasındaki tutarlılığı analiz etmiştir. Sonuçlar, Gana ve Türkiye'nin genellikle bitkisel üretim sektörlerinde güçlü bir rekabet gücü elde ederken, hayvancılık ve işlenmiş gıda sektörlerinde zayıf rekabet gücü elde ettiklerini ortaya koymuştur. Gana ve Türkiye sırasıyla 6 ve 13 sektörde rekabetçilik elde etmiştir. Her iki ülke de rekabet edemeyen ve zayıf rekabet sektörlerinde yüksek istikrarla birlikte tarımsal rekabet gücünün yakınsak bir modelini ortaya çıkarmıştır. Her iki ülkenin de tarımsal ihracat stratejisi ve rekabet gücü doğal kaynak yoğun ve geleneksel tarım ürünlerine dayanmaktadır. Gana ve Türkiye, 6 ve 16 tarım sektöründe sırasıyla rekabet gücü kazanma trendleri elde etmektedir. Her iki ülke için de RCA, NRCA ve RSCA endeksleri rekabet gücünün derecesini belirlemede ve bir ülkenin rekabet gücünü elde edip etmediğini belirlemede güçlü bir şekilde tutarlıdır. Ancak Gana için göstergeler rekabetçilik sıralamasında zayıf bir şekilde tutarlıdır.

Tarihi kentlerin korunmasında kentsel tasarım rehberlerinin rolü:Prizren kenti tarihi merkezi örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2012 Kentsel Tasarım Bilim Dalı
Bu çalışma, Prizren tarihi kent merkezinin korunmasında kentsel tasarım rehberlerinin önemini konu etmektedir. Günümüzde kentsel tasarım rehberleri, kentsel tasarım uygulama aracı olarak dünyada etkin bir şekilde kullanılmaktadır. Tasarım kararlarının uygulanmasında, süreci kontrol altında tutmakta ve değişen şartlara ve ihtiyaçlara ayak uydurabilmekte etkili olmaktadır. Tarihi kentin korunarak gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde aktarılabilmesi için; bugünkü durumun tespiti, yapılmış olan bilimsel çalışmaların analizi ve diğer kentlerde yapılmış olan tasarım rehberlerinin örneklerine yer verilmiştir.Prizren kentinin yapısal özellikleri, sosyo-ekonomik yapısı, kentin yerleşim dokusu, doğal yapısı incelenmiştir. Tarihi bölgenin UNESCO sürecindeki konumu, yapılmış olan koruma amaçlı imar planları, koruma için yapılan yasal düzenlemeleri ve güncel yasal düzenlemeler tartışılıp değerlendirilmiştir.Çalışmada kentsel korumanın yaklaşımları, kentsel tasarım ve tasarım rehberleri kavramlarının açıklanması ve son olarak da kentsel tasarım rehberlerinin tarihi Prizren kenti özelinde üstlendiği rolden söz edilmektedir.

Tarihi Sakarya Bölgesinde sivil mimari: Geç 19.yüzyıl ve erken 20.yüzyılda taraklı konutlarının analizi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2013 Diğer
Tarihi çevreler, geçmiş dönemlerin sosyal, kültürel ve ekonomik yapısını, yaşam biçimi ve felsefesini yansıtmaları, doğa-bina ve bina-insan ilişkileri arasında kurdukları ilişkinin doğruluğu açısından büyük bir birikimin ifadesidir. Tarihi çevreler, tarihi kent dokuları, kentsel belleği yansıtan özel alanları temsil etmektedir. Tarihi kentler ve tarihi evler geçmiş kültürlerin ve medeniyetlerin önemli şahitleri olmaktadır. Günümüzde yaşanan hızlı kentleşme ve nüfus artışının da etkisiyle ortaya çıkan, düzen ve plandan yoksun yapılaşmalar, tarihi çevrelerin de zedelenmesine, hatta giderek yok olmasına neden olmaktadır. Bu alanlarda yapılan restorasyon ve koruma çalışmalarına ek olarak yeniden işlevlendirme kavramı da giderek önem kazanmakta ve yaygınlaşmaktadır. Bu tezde öncelikle tarihi çevre, tarihi kent dokusu kavramları ve tarihi çevre bilinci açıklanmaya çalışılmakta, bu nedenle de tarihi yeniden değerlendirmenin ve tarihi çevrelerin yeniden yaşayan mekânlar haline gelmesinin önemi ve gerekçeleri vurgulanmaktadır. Taraklı, Bizans ve Osmanlı Medeniyetleri?nin kültür merkezi olmuş, anıtsal yapıları ve sivil mimari örnekleriyle geçmişin izlerini bugüne taşımış önemli bir tarihi kent merkezidir. Taraklı`nın geleneksel mimari dokusunun gelecek nesillere aktarılabilmesi için özgün kimliklerinin korunarak yaşatılması, halkın ve kamu kurum ve kuruluşlarının bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Bu konuda Taraklı Belediyesi ve Türk Federasyon Vakfı tarafından kurulan Taraklı Restorasyon Eğitim Merkezi Atölyesi, Taraklı ve benzer durumda bulunan bölgeler için, eski eserleri koruma ve yaşatma açısından, örnek bir uygulamadır. Çalışmada bahsedilen konu kapsamında, Taraklı?nın genel bir tanımı, seçilen evlerin projeleri, sokak görünüşleri, cephe özelliklerinin incelenmesi ve ilçede sosyo-kültürel değişimin mimariye etkisi araştırılmıştır. Anahtar kelimeler: Sosyo-Ekonomik, Sosyo-Kültürel Yapı, Tarihi Çevre, Taraklı, Taraklı Evleri.

Tarihsel perspektifiyle Uluslararası Hukukta Hazar'ın statüsü

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2009 Uluslararası İlişkiler Bilim Dalı
Kendine has coğrafi özellikleri ve doğal zenginlikleriyle bilinen Hazar Denizi her zaman kıyıdaş devletlerle beraber dünyanın önde gelen devletlerinin ilgi duyduğu alan olmuştur. Belki de bu özelliklerdin dolayı Hazar, sorunların ve çıkmazların yaşandığı bir havzaya dönüşmüştür. Çünkü kendi çıkar ve menfaatlerini esas görerek hareket eden devletler diğer bu niyetli devletlerle çatışmada, kimi zaman sıcak, kimi zaman da bir soğuk savaş yaşamaktadırlar. Tarihsel süreç dikkate alındığında eski İpek Yolu üzerinde olan bu su havzası 18. yüzyılın başlarından itibaren Çarlık Rusya'sının daha sonra Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin (SSCB) denetimi altında olmuştur. Bu süreçte Ruslarla alan mücadelesi sadece İran tarafından yapılmış ve sonuçta Azerbaycan'ı ve Hazar'ı ikiye bölen anlaşmalar pratiği yaşanmıştır.1991 yılına gelindiğinde neredeyse bu alanda tek başına hükümranlık süren SSCB parçalanarak Hazar'a kıyıdaş ve Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) üyesi üç Türkî (Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan), bir de eski birliğin devam eden devleti sıfatında Rusya Federasyonu (RF) ortaya çıkmıştır. Böylece İran'la beraber beş kıyıdaş devletin kıyılarına ayrılan Hazar Denizi, bu devletlerin kendi egemenlik alanlarının hiçbir hukuki statüsü bulunmayan Hazar Denizi'nde belirlenecek statüye uygun şekilde sınırlandırılmasını istemişlerdir. Bu konu üzerinde yaşanan farklı görüşlü diplomasi trafiği sonucu ve kendi aralarında ortak bir uzlaşıya varamamalarından dolayı uluslararası sorun haline gelen Hazar Denizi'nin hukuki statüsü ve paylaşımı sorunu ortaya çıkmıştır.Bu düşüncelerle yapılan araştırmanın temel amacı, Hazar deniziyle ilgili tarihi ve coğrafi tanımları inceleyerek, farkı dönemlerden günümüze kadar uygulanan düzenlemeleri ve kıyıdaş devletlerin yaklaşımları uluslararası hukuk teori ve kuralları vasıtasıyla yorumlayarak uluslararası statü sorununu çözebilecek gerçek hukuk kurallarını belirlemektir. Bu amaca ulaşabilmek için, çalışmamızda birinci el kaynakları oluşturan uluslararası antlaşma metinleri yanında, gazete ve süreli yayınlardan derlenen haber, makaleler ve kitaplardan yararlanılmıştır.Anahtar Kelimeler: SSCB, BDT, Hazar Denizi, Hukuki Statü, Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Rusya, İran.

Tarihsel süreç bağlamında yer-yerleşim ilişkisi sürekliliğinin Prizren örneğinde incelenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2014 Bina Bilgisi Bilim Dalı
Kent yaşayan bir varlıktır. Coğrafi özellikler, insan elinin değmesi ve sosyo-ekonomik kültürel yapı kente kendine öz bir kimlik yaratır. Farklılıkları içinde barındıran ve sentezini oluşturan kenttir. Her kentin bir kurgusu vardır, en güzel anlatım şekli ise değişen zamanlarda doğal afetlere, dini binalarla, eski sokaklarla yaşama biçimidir. Bir kent farklı din –dil kültür etkisiyle bir biçime sokulmuştur. Kent Morfolojisini tanımlayabilmek için ilk önce Yer kavramının bilimsel açıklamasını, birinci bölümde vererek açıklamayı oluşturdum. Yer kavramını insan, yerleşim ve yer ilişkisi alt başlıklarıyla daha detaya indirgedim. İkinci bölümde özeliklerini, kentin konumunu, izleri ve sınırları ve özellikle zorluklarını açıklayarak ele aldım. Üçüncü bölümde Prizren kentinin tarihsel arka planını ele alarak zamandaki değişimiyle kentin uğradığı sosyo-ekonomik ve kültürel şekillendirmesini göz önünde bulundurdum. Dördüncü bölümde kentin morfolojisini en fazla etkileyen su unsurunu göz önünde bulundurarak kale, tepe, kıyı ve ova yerleşimlerinin zamanla merkez çekirdeğinden kırsal alana genişlemesinin analizlerini inceledim. Son olarak beşinci bölümde Prizren kentinin okunaklığı esas alınmıştır. Kenti bütünleştiren anıtlar, sokaklar, meydanlar, nirengi ve odak noktasına kadar oluşturan kent dokusunu inceledim.

Tarihsel süreç içerisinde Irak'ta Türkçe eğitimi ve öğretimi: 1918-2014

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2014 Diğer
Bu çalışma, ana dili eğitiminin önemi ışığında, Irak'ta Türkçe eğitiminin geçmişten günümüze kadar tarihsel sürecinin, mevcut durumunun incelenerek tespit edilmesi ve yaşanan sorunlara yönelik çözüm önerilerini sunmayı amaçlamaktadır. Çalışmada nitel araştırma modeli kullanılmıştır. Buna göre Irak'ta Türkçe öğretiminin tarihî süreçteki eğitim ve öğretim faaliyetlerini ortaya koyabilmek adına Irak Hükümeti, Irak Parlamentosu, Irak Eğitim Bakanlığı ve benzeri kurumların arşiv belgeleri ile Türkmence eğitimine ilişkin kitap, gazete, dergi ve makaleler incelenmiş; 2003 yılında kurulan Türkmen Eğitim Heyeti üyeleri, Türkmence eğitim süreci içinde görev yapmış ve daha sonra bu görevi bırakmış kişiler, Kerkük İl Eğitim Müdürlüğü Türkmence Eğitimi Bölüm Müdürleri, Türkmence eğitimi ile ilgili bilimsel çalışması olanların ve Türkmence eğitimi öğretmenlerinin görüşleri alınmıştır. Araştırmanın evrenini, tarihî süreçte Türkmence eğitim-öğretim faaliyetlerinin sürdürüldüğü ülkelerden biri olan Irak Cumhuriyeti oluşturmaktadır. Nitel araştırma olmasından ötürü 1930-2013 yılları arasında yayımlanmış Irak Hükümeti, Irak Parlamentosu, Irak Eğitim Bakanlığı ve benzeri kurumların Arapça arşiv belgeleri; 1918-2013 yılları arasında basılmış, Türkmence eğitimine ilişkin kitap, gazete, dergi ve makaleler; 2012-2013 yıllarında görevde bulunan Türkmen Eğitim Heyeti üyeleri; 2004-2013 arası Kerkük İl Eğitimi Müdürlüğü Türkmence Eğitimi Bölüm Müdürleri; Türkmence eğitim süreci içinde görev yapmış ve daha sonra bırakmış kişiler; 2012-2013 Eğitim-Öğretim Yılı'nda (Musalla İlkokulu, Gürgür Baba İlkokulu, Hicri Dede İlkokulu, Yedi Kızlar İlkokulu, Kurtuluş İlkokulu, Altun Köprü İlkokulu, Güneş İlkokulu, Kışla İlkokulu, Sarıkâhya İlkokulu, Kardeşlik İlkokulu, Adalet İlkokulu, Mescid Aksa İlkokulu, Topkapı İlkokulu, Fatma Ana İlkokulu, Aktaş İlkokulu, Fuzuli İlkokulu, Mehmet Sadık İlkokulu, 16 AB İlkokulu, Şehit El-Sadır İlkokulu, Türkmen Kızı İlkokulu, Avcı İlkokulu, Leylan İlkokulu, Hassa su İlkokulu, Muhtaroğlu İlkokulu, Hürriyet Ortaokulu, Mehmet İzzet Hattat Ortaokulu, Kurtuluş Ortaokulu, Parlak Ortaokulu, Şetulu Ortaokulu, Yahyave Ortaokulu, Barış Ortaokulu, El-Rafideyin Kız Lisesi, Esma Kız Lisesi, Hacer Kız Lisesi, Altun Köprü Kız Lisesi, Kale Kız Lisesi, Altun Köprü Erkek Lisesi, Musalla Erkek Lisesi, Barış Lisesi ve Öğretmenler Enstitüsü) okullarında görev yapmakta olan Türkmence öğretmenleri ise bu araştırmanın çalışma grubunu teşkil etmektedir. Doküman analizi ve görüşme tekniklerinden yararlanan bu araştırma için geçmişten günümüze kadar Türkmenlerin anayasal ve kültürel haklarına değinen Arapça belgeler Irak Hükümeti, Irak Parlamentosu, Irak Eğitim Bakanlığı ve benzeri kurumların arşivlerinden gerekli resmî izinler alınmak suretiyle temin edilmiştir. 1918-2013 yılları arasında basılmış, Türkmence eğitimine ilişkin kitap, gazete, dergi ve makaleler ise Irak'taki kütüphaneler (ITC Kütüphanesi, Türkmenli Kültür Merkezi Kütüphanesi, Bağdat Kardaşlık Ocağı Kütüphan