Thesis Number |
level |
Language |
Year |
Bilim Dalı |
|
Yüksek Lisans |
İngilizce |
2016 |
Diğer |
Helicobacter pylori (H. pylori), insan gastik epitelinde kolonize olan, gram negatif, spiral-şekilli, mikroaerofilik, kamçılı bir bakteridir. Bu bakteri, kronik gastrit, gastrik adenokarsinom, peptik ülserler ve gastrik lenfomalar gibi gastrik hastalıkların gelişimiyle olan bağlantısından dolayı Tip I karsinojen olarak sınıflandırılmaktadır. Dünya nüfusunun %50'si H. pylori ile enfekte olduğu halde, enfeksiyonların büyük bir çoğunluğu, patojenin güçlü doğal ve edinsel bağışıklık cevaplarından kaçınabilme yeteneğinden ötürü, semptomlara veya gastrointestinal hastalıklara yol açmamaktadır. Bakteriler nadiren tamamen yok edilir, kolonizasyon genel olarak ömür boyu sürer, ve enfeksiyon hem doğal, hem de edinsel bağışıklı cevaplarını içerir.
Kemerin (chemerin), katelisidin/sistatin ailesinden bir proteindir ve G proteinine bağlı reseptör CMKLR1 ( kemokin benzeri reseptör 1)'in ana ligandıdır. Epitel hücreler, karaciğer, dalak, lenf düğümleri vb. dahil birçok dokuda mevcuttur. Bu şekilde, makrofajlar, plazmositoid dendritik hücreler ve NK hücreleri gibi CMKLR1 ifade eden lökosit popülasyonlarının enflamasyon bölgesine kemotaksisini başlatır. Plazmada her yerde, sürekli, nanomolar konsantrasyonlarda 143 aa prokemerin olarak bulunan protein, serin ve sistein proteazlarının yanı sıra karboksipeptidazlar tarafından proteolitik kesime uğrayarak, farklı formlar halinde aktive olur. Kemerin, ortamdaki uyarıcıya ve incelenen hastalığa göre, hem pro-enflamatuvar, hem de anti-enflamatuvar cevaplara sebep olabilmektedir. Eritematöz, romatoid artrit, psöriyazis (sedef hastalığı), Crohn hastalığı gibi enflamatuvar hastalıklarda, birçok kobay ve insan çalışmalarında da gözlemlendiği gibi, enflamasyon gelişiminde artan kemerin seviyelerinin hastalıklarla ilişkisi gösterilmiştir. CMKLR1 nakavt farelerde, EAE'de merkezi sinir sistemi (MSS) enflamasyonunun ve sigara içmeye bağlı kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) modelinde pulmoner enflamasyonun azaldığı gösterilmiştir. Bu şekilde, kemerinin pro-enflamatuvar rolü ortaya konmuştur. Fakat, LPS ile akciğer hasarlı modelde ve pro-enflamatuvar markerlerin ifadesi azaltılmış akut viral pönomi modelinde, CMKLR1 nakavt farelerde ve kemerinin baskılandığı durumlarda, kemerinin anti-enflamatuvar rolü de gözlemlenmiştir.
Makrofajlar, dışarıdan gelen uyarılara adapte olmak için yerel enflamatuvar durumlarını şekillendirebilen, uyarana ve yerel mikroçevreye göre polarize olabilen, plastik ve heterojenik bir hücre grubudur. Makrofajlar, klasik yollardan aktive olan- M1 tipi-makrofajlara ve alternatif yollardan aktive olan –M2 tipi-makrofaj alt gruplarına polarize olabilmektedir. M1 tipi makrofajlar, granülosit makrofaj uyarıcı faktör (GM-CSF), lipopolisakkarit (LPS) ve IFN-? tarafından üretilen doğal bağışıklık cevapta görülen, pro-enflamatuvar efektör hücrelerdir ve TNF-?, IL-1ß, IL-6, IL-12/ IL-23 gibi pro-enflamatuvar sitokinler salgılarlar. M1 tipi makrofajların antimikrobiyal fonksiyonları, L-argininden nitrik oksit ve