Thesis Search




SEARCH RESULTS

Antalya'da yaşayan Ahıska Türklerinin sosyo - kültürel yapısı

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2014 Diğer
Göç, zorunlu göç bugün bile yaşanan bir gerçek olarak, tüm toplumlarda sosyal ve kültürel dinamikleri etkileyen bir olgudur. Ahıska Türkleri de göç olgusundan doğrudan etkilendikleri için, Antalya'da yaşayan Ahıska Türklerinin kültür durumları ve uyum sorunları büyük bir önem taşımaktadır. Bu çalışmada Sovyet döneminde zorunlu göç (sürgün) uygulamasına maruz kalan ve bugün Antalya'da yaşayan Ahıska Türklerinin yeni bir yaşam kurma süreci, içinde bulundukları sosyo-kültürel yapıya uyum sorunları ve yaşanan göçün toplumsal yapı üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Bu amaçla göçe birebir şahit olan ve göç sonrasının izlerini taşıyan ve Antalya'da yaşayan Ahıska Türkleriyle görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Çalışma sonuçları Weberyan bakış açısı ele alınarak göç, ırk ayrımcılığı, sosyal kapanma ve asimiliasyon korkusu ve sosyal dayanışma ve kayıpların yarattığı üzüntü başlıkları altında incelenmiştir. Ahıska Türkleri geniş bir alana sürülmelerine ve buna bağlı olarak geniş bir coğrafyada yaşamalarına rağmen, Türklüklerinden hiçbir şey kaybetmemiş ve bugüne kadar, kendi bünyelerinde, Türk adını ve kimliğini yaşatmasını başarabilmişlerdir. Antalya'da yaşayan Ahıska Türkleri karşılaştıkları en önemli sorun meslek sahibi olmalarına rağmen çeşitli nedenlerle kendi mesleklerini icra edememektedir. Büyük bir kısmının turizm sektoründe çalışmakta, az sayıda da olsa esnaf ve serbest meslek sahibi olanlar kendi işlerini kurmaktadır. Çoğu her şeyini geride bırakıp geldikleri ve burada yeni bir yaşam düzeni kurmaya çalıştıkları için ekonomik sıkıntı içindedirler. Yeni bir yerde yeni bir hayat kurmanın getirdiği her türlü zorluklar kültürel birlik ve geniş aile dayanışması ile aşılmaya çalışılmaktadır.

Antepfistığı (Pistacia vera L.) çeşitlerinin genomik-SSR and EST-SSR markörleri ile karakterizasyonu

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2018 Diğer
Bu çalışmada farklı orijinli antepfıstığı (Pistacia vera L.) çeşit ve genotiplerinin moleküler olarak karakterize edilmesi amaçlanmıştır. Karakterizasyon çalışmasında antepfıstığı çeşitlerinden elde edilen transkriptom dizileri kullanılarak SSR primerleri dizayn edilmiştir. Dizayn edilen 100 adet genik SSR'lar arasından polimorfik olan 18 adet primer bu çalışma kapsamında geliştirilmiştir. Geliştirilen genik SSR ile daha önceden geliştirilen 18 adet genomik SSR primerleri toplam 72 adet antepfıstığının karakterizasyonunda kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, toplam 192 allel elde edilmiş ve ortalama allel sayısı 5.3 olarak hesaplanmıştır. Polimorfizm bilgi içeriği (PIC) 0.07 ile 0.79 arasında değişim göstermiş ve ortalaması 0.52 olmuştur. Ortalama gözlenen ve beklenen heterozigotluk değerleri sırasıyla 0.51 ve 0.57 olarak hesaplanmıştır. Filogenetik analiz sonuçlarına göre, antepfıstığı çeşit ve genotipleri temelde İran ve Akdeniz ülkeleri çeşitleri olmak üzere iki ana grubta toplamıştır. Bu iki grup arasında ise Siirt grubu yer almıştır. Bu çalışma sonucunda geliştiirlen EST-SSR primerleri ile çeşitlerin karakterizasyonu sonucu elde edilen veriler antepfıstığında bundan sonra yapılacak çeşit tanımlama, genetik kaynakların karakterizasyonu, markör destekli seleksyon ve ıslah programları gibi çalışmalarda kullanılabilecektir.

Anti kanser ajanlarının mikroorganizmalardan izolasyonu ve etkinliklerinin araştırılması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2019 Biyokimya Bilim Dalı
Dünyada her yıl 17 milyon kişi kansere yakalanmakta ve 8 milyonu kanser nedeniyle kaybedilmektedir. 2015 yılında, Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre, 172 ülkeden 91 ülkede erken yaşta ölümlerin birinci ve ikinci sebebi, 22 ülkede ise üçüncü ve dördüncü sebebi kanserdir. Kanserden ölümlerin başında akciğer kanseri gelmektedir. Tek başına akciğer kanseri, iskemik kalp hastalığı, inme ve diabetes mellitus'tan sonraki dördüncü global ölümcül hastalıktır. Tez kapsamında, kanser tedavisinde kullanılabilecek endofitlerden sekonder metaboliterinin saflaştırılması ve kanser tedavi potansiyellerinin in vitro ve in vivo koşullarda araştırılması hedeflenmiştir. Punica granatum' ın çiçekleri, meyveleri, yaprakları, dalları ve köklerinde yer alan mantarların izolasyonu yapıldı. İzole edilmiş endofitik mantarların, ürettikleri ekzoenzimler olan üreaz, jelatinaz, L-asparaginazve L-glutaminaz aktiviteleri tarandı. Üreaz (kök endofitleri: 5 (-); dal endofitleri: 3 (-); Meyve endofitleri: 1 (-), 1 (+)); jelatinaz (kök endofitleri: 6 (+)); L-asparaginaz: (kök endofitleri: 6 (+)), L-glutaminaz (kök endofiti: 5 (+), dal endofiti: 1 (+) olarak belirlendi. İzole edilen türün analizi yapılarak Aspergillus niger'in yeni bir türü tanımlandı. Aspergillus niger karmali'nin pepton ile desteklenmiş pirinç üreme ortamında fermentasyonu yapılarak kuru kolon vakumlu kromatografi ile fraksiyonlandı. Saflaştırma işlemlerinin ardından üretilen endofitin sekonder metabolit. 1H NMR, 13C NMR, 31P NMR ve LC-MS içeren spektroskopik analizleri gerçekleştirilerek C, H, O, P elementel bileşimi ve molekül kütlesi belirlenerek karakterize edildi. Endofit bileşiğin in vitro koşullarda kanser tedavi potansiyeli, over kanser hücresi SKOV3 ve akciğer kanser hücresi A549 kullanılarak sitotoksisite tayini ile belirlendi. Hücre kültürü denemeleri sonucunda 24.saatte IC50 değerleri SKOV3 hücresi için 1.08 µg/ml iken A549 hücresi için ise 11.7 µg/ml olarak saptanmıştır. Tez kapsamında saflaştırılan endofiti bileşiğin kanser tedavi potansiyelinin SKOV3 hücresi üzerinde daha etkili olduğu görülmektedir. in vivo koşullarda etkinliğinin belirlenmesi amacıyla biyouyumluluk testleri gerçekleştirilmiş ve biyouyumlu olduğu belirlenmiştir.

Anti swing up control of a single, double and triple link rotary inverted pendulum with nonlinear friction models

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2021 Diğer
Dönel ters sarkaç sistemi, kontrol teorisi alanındaki temel problemlerden biridir. Dönel ters sarkaç sistemleri, kontrol mühendisliğinde modern kontrol teorisinin uygulanması için bir örnek deneysel düzenek olarak kullanılmaktadır. Roketlerin, uyduların ve uçakların türbülanslı hava akışı içerisindeki konumlarının kontrolü, insansı robotların benzetimi esnasında model olarak sarkaç sistemleri kullanılmaktadır. Döner ters sarkaç sistemi, kontrolü daha zor hale getiren son derece doğrusal olmayan ve açık döngülü kararsız bir sistemdir. Doğrusal olmaması nedeniyle kontrol açısından ilgi çekici bir konudur. Döner ters sarkaç sistemi, eklemlerdeki sürtünmelerden kaynaklanan bir doğrusal olmayan davranışlar sergiler. Yaygın kontrol yaklaşımları, geri besleme denetleyicileri ile sistemin kontrolünde istenen performansları elde edilebilmesi için sistemin eklemlerindeki sürtünmeler hakkında net bir bilgi ve doğru sürtünme tahmini modeller gerektirir. Bununla birlikte, sürtünmelerin yüksek doğrusal olmayan ifadeleri içermesi, kararlı durum hatalarına, sınır döngülerine ve sistemin kötü performansı göstermesine neden olmaktadır. Sistemin tepkisi üzerinde doğrudan etkisi vardır ve dikkate alınmalıdır. Bu nedenle, sürtünme tahmini, sistemin kontrol performansını ve dinamik davranışını iyileştirme potansiyeline sahiptir. Bu tezin amaçlarından biri, üç bağlı ters dönel sarkaçtaki doğrusal olmayan sürtünmeleri tahmin etmektir. Bu araştırmada, üç bağlı döner sarkacın eklem sürtünme katsayılarını tahmin etmek ve uyarlamalı sürtünme modelleriyle karşılaştırmak için yeni nöro-bulanık sürtünme tahmin modelleri geliştirilmiştir. Uyarlanabilir sürtünme modellerinin ve nöro-bulanık sürtünme tahmin modellerinin farklı versiyonları, aşağıdaki sürtünme tahmin modellerinin her birine dayalı olarak oluşturulmaktadır: Konservatif olmayan sürtünme modeli, doğrusal sürtünme modeli ve doğrusal olmayan sürtünme modeli. Bu sürtünme çalışmasının amacı, zor ve ani büyük değişiklikleri içeren geniş bir hareket yörüngesinde hem hıza hem de ivmeye bağlı olan eklem sürtünme modellerini elde etmektir. Önerilen nöro-bulanık sürtünme tahmin modellerinde, üç bağlı döner ters sarkacın eklem hızları ve ivmeleri, radyal tabanlı bir sinir ağı kullanılarak eğitilen nöro-bulanık systemin, girdi değişkenleri olarak kullanılmıştır. Nöro-bulanık sürtünme tahmin modellerini doğrulamak için üç bağlı dönel ters sarkaç sistemi üzerinde bazı deneyler yapılmıştır. Sürtünme modellerinin tahmin performansının belirlenmesi için her bir eklem sürtünme modelinden elde edilen konum simülasyon sonuçları ile deney düzeneğindeki kodlayıcılar arasındaki toplam kök ortalama kare hataları hesaplanmıştır. Konum kökü ortalama kare hatalarına dayalı olarak, nöro-bulanık sürtünme tahmin modelleri, nörobulanık sürtünme tahmin modellerinden daha iyi tahmin sonuçları üretmiştir. Yeni nöro-bulanık sürtünme tahmin modelleri arasında, nöro-bulanık doğrusal olmayan sürtünme tahmin modeli en iyi sonuçları vermektedir. Bu tezin

Antibiyofilm ajanı olarak DNA aptamerlerinin Salmonella biyofilm oluşumuna etkisi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2019 Temel ve Endüstriyel Mikrobiyoloji Bilim Dalı
Beş Salmonella enterica serovarları, biyofilm oluşturma yetenekleri açısından test edilmiştir, bunların arasında S. Enteritidis 6 (2014) ve S. Enteritidis (86) suşlarının, en yüksek biyofilm oluşturma kabiliyetine sahip olduğu görülmüştür. Bu nedenle bu iki suş ileri denemeler için seçilmiştir. Bir GST füzyon proteini olarak pGEX-4T-1 vektörüne klonlanmış olan SipA proteinin optimum üretimi, Rosetta hücreleri kullanılarak elde edilmiştir. Saflaştırılan SipA proteini, SELEX yöntemi kullanılarak aptamerler geliştirmek için kullanılmıştır. Karakterize edilmiş Apt17 inhibisyon çalışmalarında kullanılmıştır. Apt17 (2 µM) S. Enteritidis 6 (2014) ve S. Enteritidis (68) suşları ile birlikte inkübe edildiğinde sırasıyla %24.34 ve %26.81 oranında biyofilm oluşumunu inhibe ettiği görülmüştür. SEM ile biyofilm oluşumu analiz edildiğinde, Apt17 ile muamele edilen S. Enteritidis 6 (2014) biyofilmlerinin 3D yapıyı oluşturmadığı ve matriks yapısının da kontrol ile karşılaştırıldığında aynı olmadığı gözlemlenmiştir. Öte yandan, Apt17 ile muamele edilen S. Enteritidis (68) hücrelerinin cam yüzeyi kaplamadığı da görülmüştür. Yapılan adezyon ve invazyon analizlerinde ise Apt17 (2 µM), Caco-2 hücre hattının adezyonunu % 25–70 oranında ve invazyonunu ise % 18.03 – 39.5 oranında inhibe etmiştir.

Antibiyotik direnç genleri ve heterotrofik bakterilerin pcr ile kantitatif olarak belirlenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2019 Temel ve Endüstriyel Mikrobiyoloji Bilim Dalı
Antibiyotik dirençli bakteriler (ADB) ve antibiyotik direnç genleri (ADG) dünya çapında gittikçe büyümekte olan önemli bir konudur. Nisan 2018 - Mart 2019 arasında Manisa Saruhanlı Atıksu Arıtma Tesisinden giriş ve çıkış noktalarından su numuneleri alınmıştır. Bu tezde ADB ve ADG belirlemek için kültürel ve molekuler biyolojik yöntemler uygulanmıştır, ayrıca kalıntı analizleri için kromatografi tekniği kullanıldı. Yıl boyunca elde edilen total heterotrofik bakteri sayım sonuçları, giriş sularında minimum 4.26 × 106 kob / mL'den 7.525 × 104 kob / mL'ye, çıkış sularında ise maksimum 9.8 × 102 kob/mL'den minimum 9.4 × 102 kob/mL olarak değiştiğini göstermiştir. Dirençli bakteri hücrelerinin sayısı giriş ve çıkış kısımlarında Eritromisin (Er), Ampisilin (AMP), Gentamisin (Gen), Kanamisin (Kan), Tetrasiklin (TC) ve Clindamisin (Cln) gibi yaygın antibiyotiklere karşı test edilmiş. Giriş örnekleri için yıl boyunca toplam dirençli bakteri sayısı değişmiş olup, İlgili antibiyotiğe karşı oluşturulan direnç tüm aylarda yapılan örneklemelerde tespit edilmiş olup, sulfonamid dirençli bakteriler ile kanamisin ve klindamisine dirençli bakteriler bahar aylarında tespit edilmemiştir. Yedi özgün antibiyotiğin varlığı ve mevsimsel değişimi Atık Su Arıtma Tesisinde yüksek çözünürlüklü sıvı kromatografi spektroskopisi (LC-Q-ToF-MS) kullanılarak araştırılmıştir Antibiyotik rezidülerinin tayin sonuçları tüm ilgilenilen antibiyotiklerin dört mevsim örneklerinde bulunduğunu, sülfonamid ve kanamisin ile tespit edilmediğini göstermiştir. Antibiyotik rezidülerinin değerlendirilmesinde kullanılan LC-Q-ToF-MS ile yine pestisit, herbisit ve veteriner ilaçları analiz edilmiş olup en çok bulunan pestisit ve herbisitlerin DDT, dinoterb ve denatonyum olduğunu. Çalışmamızda 15 farklı metalin (As, Se, Al, Ag, Sb, Ba, Hg, Cd, Pb, Mn, Cu, Zn, Cr, Fe and Ni) katı ve sıvı formları 4 mevsim boyunca incelenmiştir. Tüm metallerin giriş sularında %100 ve çıkış sularında ise yaklaşık olarak %90 oranında (toplam konsantrasyon) bulunduğu tespit edilmiş olup. Atık sudaki antibiyotik kalıntılarının tayini yapıldıktan sonra, konvansiyonel PCR ile antibiyotik direnç genleri tespit edilmiştir. Araştırmalarımız ile beş direnç gen bölgesinin (tetA, ermA, sul 1, ant (2)-I ve AmpC) incelenmiştir. 4 antibiyotik direnç gen elde edilen örneklerinin hepsinde %100 olarak tespit edilmiş olup, sadece (AmpC) geni tespit edilememiştir. Direnç genlerinin kantitatif belirlenmesi için qPCR yapılmıştır. Bu uygulama için Gentamisin direnç geni (GDG) ant(2) seçilmiştir. ant (2) kopya sayısı olarak belirtilmiştir. Klasik PCR sonuçlarında görüldüğü gibi GDG bütün mevsimlerde dağılım göstermiştir, sonuçlara göre giriş sularında GDG'de yüksek kopya sayısı bulunmuştur, çıkış sularında ise gen kopya sayısı arıtma işlemden dolayı daha düşük tespit edilmiştir. Anahtar kelimeler: Antibiyotik direnç genleri,Antibiyotik dirençli bakteriler, Saruhanlı Atıksu Arıtma Tesisi.

Antifungal-daptomisin kombinasyonlarının candida albicans-staphylococcus epidermidis biyofilmine, antifungal-meropenem kombinasyonlarının candida albicans-pseudomonas aeruginosa biyofilmine etkisinin araştırılması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2020 Diğer
Amaç: Bu çalışmanın amacı, antifungal ajanların (amfoterisin B, vorikonazol ve anidulafungin) C. albicans biyofilmine etkisini ve bu antifungallerle birlikte daptomisin antibiyotiğinin birlikte kullanımının C. albicans ve S. epidermidis'in birlikte oluşturduğu biyofilm üzerine; ayrıca bu antifungallerle birlikte meropenem antibiyotiğinin birlikte kullanımının C. albicans ve P. aeruginosa'nın birlikte oluşturduğu biyofilm üzerine etkisini araştırmaktır. Yöntem: Çalışmada monomikrobiyal (C. albicans) ve polimikrobiyal (C. albicans'ın S. epidermidis veya P. aeruginosa ile birlikte) biyofilm miktarının öncelikle XTT yöntemi kullanarak belirlenmiştir. Biyofilmin mikroskobik olarak incelenmesi inverted mikroskop, floresan mikroskop ve Scanning elektron mikroskobi ile yapılmıştır. C. albicans'ın tek başına oluşturduğu biyofilmin amfoterisin B, vorikonazol ve anidulafungine karşı MİK (Minimum İnhibisyon Konsantrasyonu) ve SMİK (Sesil MİK) değerleri belirlenmiştir. Daha sonra, C. albicans ve S. epidermidis biyofilmine test edilen antifungaller ile birlikte daptomisin etkinliği ve C. albicans ve P. aeruginosa biyofilmine antifungaller ile birlikte meropenem etkinliği Checkerboard yöntemi ile araştırılmıştır. Bulgular: Antifungallerin tek başına C. albicans biyofilmine etkinliğinin araştırılmasında, biyofilm oluşturmadan önceki MİK değerleri sırasıyla amfoterisin B için 0,5 µg/ml, vorikonazol için 0,25 µg/ml, anidulafungin için 0,25 µg/ml olarak saptanmıştır. Amfoterisin B ve vorikonazol'un biyofilmdeki MİK değeri (%50 SMİK değeri) karşılaştırıldığınd) planktonik hücrelere göre dört kat fazla bulunmuştur, anidulafungin'de ise bu değerler eşit bulunmuştur. C. albicans'ın tek başına oluşturduğu biyofilme kıyasla polimikrobiyal biyofilmde azalma ve antifungal etkisi inverted ve floresan mikroskop ile gösterilmiştir. C. albicans ve S. epidermidis biyofilminde antifungallerle birlikte daptomisin kulanımının test edildiği çalışmalar sonucunda, daptomisinin amfoterisin B ile birlikte kullanıldığında indiferent (yani fark yok); vorikonazol ile birlikte kullanıldığında antagonistik; anidulafungin ile birlikte kullanıldığında da antagonistic etki saptanmıştır. C. albicans ve P. aeruginosa biyofilminde ise meropenem antibiyotiğinin antifungallerle kombinasyonu test edildiğinde amfoterisin B, vorikonazol ve anidulafunginin tümünün aditif etkisi saptanmıştır. Antifungallerin tek başına veya antibiyotik ile kombinasyonunun biyofilme etkisi taramalı elektron mikroskobu ile de gösterilmiştir. Sonuç: Çalışma sonuçlarımıza göre, C. albicans ve S. epidermidis biyofilminin varlığında amfoterisin B, daptomisin kullanılacak ise antifungal olarak amfoterisin B tercih edilmesi; C. albicans ve P. aeruginosa biyofilmi varlığında ise antifungal tedavisi sırasında antibiyotik olarak meropenem kullanılması önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: Biyofilm, antifungal duyarlılık, C. albicans, S. epidermidis, P. aeruginosa, Scanning elektron mikroskobu.

Antik kentlerdeki kireçtaşı yapı taşlarındaki bozunma derecelerinin değerlendirilmesi (Kızkalesi ve Kanlıdivane, Mersin)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
Kaya mühendisliği uygulamalarında, bozunma derecesi, bozunmanın mekanizması ve bozunmaya etki eden faktörler, oldukça önemli bir çalışma konusudur. Bozunma, kaya kütlesinin üzerinde mekanik ve kimyasal bozunma yolu ile etkiyerek, fiziksel ve mineralojik değişimlere neden olmabilmekte, bu şekilde kaya kütlesinin fiziksel ve jeomekanik özelliklerinin değişmesine neden olmaktadır. Çalışma bölgesinde, antik uygarlıkların beşiklerinden biri olan, Akdeniz Bölgesi, Mersin ili'ndeki Korykos (Kızkalesi) ve Kanytella (Kanlıdivane) antik alanlarındaki yapı taşlarındaki bozunma mekanizması ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu kentler, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde önemli birer şehir özelliği taşımanın yanı sıra hem yerleşim hem de liman kenti olmaları açısından da farklı dönemlerde varlıklarını sürdürmeye devam etmişlerdir. Bu alanların, koruma altında olan alanlar olması bir ölçüde insanın neden olduğu hasarı azaltmakla birlikte, yüz yıllar boyunca değişen farklı Jeolojik ve atmosferik koşullar nedeniyle yapısal pek çok hasara maruz kalmışlardır. Çalışma bölgesinde yayılım gösteren en önemli birim kireçtaşı olup, bölgedeki antik şehir yapı taşları da büyük oranda kireçtaşından inşa edilmiştir. Ek olarak Farklı ortamlara bağlı gelişen bozunma ve bozunma derecelerindeki süreçler deniz seviyesinden (Korykos/Kızkalesi), karasal ortama doğru, 450 m yükseklikteki (Kanytella /Kanlıdivane), antik kent duvarlarına değişim göstermektedir. Deniz seviyesinde yer alan Korykos antik kenti yapı taşları, diğer atmosferik etkilerin dışında, deniz suyunun tuzlanma etkisine maruz kalmakta, daha yüksek kesimlerdeki Kanytella antik kenti ise sadece yağmur suyu, güneş, rüzgâr vs. gibi atmosferik etkiler ile bozuma sürecinde olan yapı taşlarına sahip bir antik kent niteliğindedir. Bu çalışma kapsamında, yapı taşlarındaki bozunma derecelerinin belirlenmesinde çeşitli yöntemler kullanılmıştır. Karbonatlı kayaçlardaki bozunma mekanizması ve bozunma dereceleri farklı yöntemlerin bir arada kullanılmasıyla belirlenmiş olup, örnek alınamayan koruma altındaki bölgeler olması nedeniyle arazide tahribatsız deney yöntemlerinden; Schmidt çekici deneyleri yapılmış ve Vp-Vs ultrasonik dalga hızları ölçülmüştür. Ayrıca arazide, yapı taşlarındaki bozunma derecelerinin gözlemsel sınıflaması yapılarak, her bir duvar için tanımlama yapılmıştır, Yapı taşlarını oluşturan kireçtaşının mineralojik özelliklerinin belirlenmesi amacıyla alınan düşmüş küçük boyutlu el örnekleri üzerinde ince kesit, XRD analizleri, gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın en son aşamasında bozunma ve arazi deney sonuçlarından elde edilen duvar haritaları oluşturulmuştur.

Antimicrobial nHA coating for traumatic bone injuries

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2015 Diğer
Titanyum oksit ara tabakalı nanoyapılı hidroksiapatit kaplamalar paslanmaz çelik altlıklar üzerine RF-Saçtırma Yöntemi ve Ultrasonik Spray Pyrolysis tekniği olmak üzere iki metot kullanılarak büyütüldü. Gelecek vaat eden bir antimikrobiyal madde olarak bal daha sonra hidroksiapatit kaplı yüzeyler üzerine kaplanarak bu yüzeyler tarafından adsorbe edilmesi sağlanmıştır. Bu hazırlanan antimikrobiyal kaplamalar mükemmel özelliklere sahip ve MDR bakteriyel enfeksiyonlardan koruması ile büyük travmalı kemik yaralarının tedavisi için oldukça umut vericidir.

Antioksidan katkıların bitümlü bağlayıcıların reolojik özellikleri ve yaşlanma davranışları üzerindeki etkisinin araştırılması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2016 Diğer
Bu tezde, iki tip bitüm ile birçok antioksidan katkı maddesinin kullanımı gerçekleştirilmiş ve yeni performans deney teknikleri kullanılmıştır. Saf bitüme antioksidan katkı maddesinin eklenmesinin amacı, saf bitümün fiziksel ve reolojik özellikleri ile birlikte asfalt karışımın mekanik ve durabilite özelliklerini iyileştirmektir. Buna ek olarak, bu tez çalışmasında antioksidanların yaşlanma sertleşmesini azaltma kabiliyeti araştırılmıştır. Bitüm içerisinde thiourea (T), furfural (F) ve çinko oksit (ZnO) maddeleri farklı içeriklerde katkı maddesi olarak kullanılmıştır. Saf bitüm olarak penetrasyon sınıfı B 50/70 ve B 160/220 olan iki tip bitüm kullanılmıştır. Modifiye edilmiş bağlayıcılar her bir bağlayıcının performans sınıfını değerlendirerek ve bunları saf bitüm ile karşılaştırarak, Superpave sistemi kapsamında incelenmiştir. Ayrıca, modifiye ve saf bitümlü bağlayıcıların fiziksel özellikleri, antioksidan katkı maddesinin bitümün yaşlanma üzerindeki etkisini incelemek amacıyla laboratuvarda yaşlanma işlemi öncesi ve sonrası geleneksel deneyler gerçekleştirerek analiz edilmiştir. Antioksidan modifikasyonunun tekerlek izi direnci üzerindeki etkisini incelemek için, dinamik kayma reometresi (DSR) kullanarak farklı frekans ve sıcaklık deneylerini gerçekleştirdikten sonra her bir bağlayıcının ana eğrisi kurulmuştur. Buna ek olarak, hem bitümlü bağlayıcı hem de asfalt karışımların aynı anda performansını değerlendirecek yeni teknikler sunarak bilimsel bir yaklaşım takip edilmesi bu çalışmanın önemini ortaya koymaktadır. Bu amaçla, asfalt bağlayıcılar üzerinde çoklu gerilmeli geri dönüşümlü sünme (MSCR) testi ve Marshall numunelerinden hazırlanan asfalt kirişler üzerinde DSR Sünme deneyi Türkiye'de yeni bir performans deney yöntemi olarak gerçekleştirilmiştir. Sonuç olarak, antioksidan kullanımı bitümün sertliğini arttırmış ve visko-elastik özelliklerini iyileştirmiştir. Ayrıca, antioksidan katkı maddeleri saf bitümün yaşlanma direncini de iyileştirmektedir. Bundan başka, modifiyeli karışımların mekanik performans deneyleri sünme deformasyon direncini arttırarak olumlu bir etki oluşturduğunu kanıtlamıştır.

Anti-reflective and optical transparent coatings for thin filmsolar cells and glasses

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2020 Diğer
Yansıtıcı kaplamalar bazı uygulamalarda yuzu yansıma azalan camlar için gerekli olmakla birlikte, bazı uygulamalarda geçirgenliği arttırmak için de gereklidir. Optik malzemenin yüzeyindeki radyasyon iletilen, yansıtılan, dağıtılan ve emilim oranlarına bölünür ve aralarında dağıtılan mevcut enerjinin oranı RI (kırılma indeksleri) ile tanımlanır. Güneş panelleri kristal veya polikristalin silikondan yapılır, ancak başka bir güneş paneli tipi ise ince filmli güneş panelidir. İnce film teknolojisinin düşük malzeme tüketimi, yayılan güneş radyasyonunu emme yeteneği, nispeten yüksek verimlilik (% 20'ye kadar) ve uzun hizmet ömrü (verimlilik, ilk verimliliğin% 10-15'i kadar azalır) gibi çeşitli avantajları vardır, bu nedenle ciddi bir maliyet tasarrufu sağlanmaktadır. Tüm fotovoltaik cihazlar için enerji kaybı önemli bir konudur. Sol-jel yöntemi ile kaplanmış ve kaplanmamış (SiO2) ince film, düşük kırılma indeksine sahip tek katmanlı ve iki kamala yansıma önleyici kaplamalar hairtails, performans ve süreklilik açısından karşılaştırılmıştır. 1, 2, 3, 4, 5 ve 24 saatteki SiO2 ince filmlerinin fotokatalitik performansı, UV kaynağı altında aydınlatıldı ve metilen mavisi boya çözeltisi (20 mL) ile belirlendi. Küçük ve büyük alanlar için güneş pillerinin I-V karakteristik eğrisi öğrenildi ve verimliliğin arttığı gözlemlendi. Bu çalışmada yapışma testleri, cam yüzeyler üzerinde bant ile uygulanmıştır. Sonuç olarak, küçük ve geniş boyutlu cam kaplamalı güneş panellerinin saha testleri gerçekleştirilmiş, düşük yansıtma ve yüksek verim elde edilmiştir.

Antosiyaninlerin saflaştırılması için sulu ikili-faz ekstraksiyon sistemlerinin geliştirilmesi ve karakterizasyonu

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Diğer
Antosiyaninler bitkilerde bulunan kırmızı, mor ve mavi renkli bileşenler olup düşük toksisiteye sahip olmaları bakımından gıda, ilaç ve kozmetik endüstrisinde sıklıkla kullanılan renklendirici maddelerdir. Bu tez projesinde, gıda endüstrisinde kullanılabilecek nitelikteki antosiyaninlerin çeşitli bitkisel kaynaklardan ekstraksiyonu, saflaştırılması, karakterizasyonu ve potansiyel olarak kullanılabilirliğinin gösterilmesi amaçlandı. Antosiyanin kaynağı olarak; kırmızı lahana, üzüm, çilek, böğürtlen ve vişne kullanıldı. Bu kaynaklar arasında, kırmızı lahana'nın en yüksek antosiyanin içeriğine sahip olduğu belirlendi. Kırmızı lahana antosiyaninlerinin verimli bir şekilde ekstrakte edilebilmesi için ekstraksiyon koşulları optimize edildi. Çözücü olarak 1: 2 (w: v) oaranında su ile hazırlanan homojenatın, 65?'de 15 dakika ısıtılması ve ardından oda sıcaklığında 1 saat boyunca 200 rpm'de karıştırılması ile hazırlanan kırmızı lahana ekstraktının en yüksek antosiyanin içeriğe sahip olduğu belirlendi (97,9 mg / 100 g). Kırmızı lahana antosiyaninlerinin konsantre edilmesi ve saflaştırması için ekonomik ve oldukça etkin bir sulu ikili-faz ekstraksiyon (Aqueous two-phase extraction; ATPE) sistemi geliştirildi. Ekstraksiyona amonyum sülfat ve etanol konsantrasyonu, ham ekstrakt miktarı ve pH gibi proses parametrelerinin etkisi araştırıldı. % 22 (w/v) Amonyum sülfat, % 27 (v/v) etanol, % 2.5 (v/v) kırmızı lahana ekstraktı ve pH 3'de antosiyaninler % 83,8 verim ile ekstrakte edildi. ATPE ile hazırlanan alt ve üst fazlarda toplam flavonoid, polifenol ve şeker miktarı tayinleri yapıldı. ATPE sisteminin üst fazında flavonoidlerin % 78,1 ve polifenolik bileşiklerin % 82,53 verimle, alt fazda ise şekerlerin % 79,5 verimle konsantre edildiği belirlendi. Optimize edilmiş koşullarda ATPE sistemi ile ayrılarak konsantre edilen antosiyaninlerin kararlılık testleri gerçekleştirildi. Zamana bağlı termal kararlılık ve pH kararlılığı çalışmaları yapıldı. Kırmızı lahana antosiyaninlerinin geniş bir sıcaklık (40-80°C) ve pH (1-6) aralığında oldukça kararlı oldukları belirlendi.

Apocalyptic literature in the jewish tradition: The first book of enoch

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2018 Dinler Tarihi Bilim Dalı
M.Ö. 538 -M.S. 70 arasındaki yıllar, İkinci Mâbet Dönemi veya Orta Yahudilik olarak bilenen süreçtir. Bu dönem Yahudilik ve Yahudiler tarihi farklı kültürlerle etkileşim içine girmesinden önemli bir dönemdir. Apokaliptik literatür bu dönemin ürünlerindendir. Yahudilik'teki nübüvvet ve bilgelik, Mezopotamya mitolojisi, İran inançları ve apokaliptik tasvirleri, ve Helenizm'e ait kültürel etkiler taşır. Daniel kitabı hariç, Apokalipseler kanonik olarak kabul edilmemiş ve yüzyıllar boyunca Pseudepigrapha kategorisinde tasnif edilerek ihmal edilmiştir. Yahudi apokaliptik literatürü Etyiopya'da ve Mısır'da eski dini el yazılarının keşfedilmesinin ardından, 20. yüzyılının ilk çeyreğinde Helenistik ve Roma dönemlerinde ortaya çıkan bağımsız edebî bir tür olarak tanınmaya başlamıştır. 1947'de Ölü Deniz ve Kumran'daki keşifler, apokaliptik literatürün sosyal arka planını hakkında araştırmalara kapı açmıştır. Bundan sonra, Bilim adamları apokaliptik literatürü farklı dini, edebî, sosyal, ve siyasi yaklaşımlarla incelemişlerdir. Bu çalışmanın ilk bölümünde genel olarak Yahudi apokaliptik literatür hakkında bilgi verilirmektedir. İkinci bölümünde temel konusu ise, M.Ö üçüncü yüzyılda yazılan ilk Yahudi apokalipse, 1.Enok kitabısı oluşmaktadır.

Appearance management behaviors as the consequences of the beauty standards enforced by advertising a study of Turkish and Lebanese female university students

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2017 Diğer
Birçok çalışma, medyanın (genel olarak ve spesifik olarak reklamcılık) uluslararası izleyicilerin kafasında kurduğu ve uyguladığı güzellik efsanesi nin etkilerini incelemiştir. Bu tez çalışmasında bu etkileri göz ardı etmememize rağmen, bu etkilerin AMB'ler (görünüm yönetimi davranışları) olarak adlandırılan sonuçlarına odaklanılmaktadır. Genç kadınlar, ilan edilen güzellik mitine ulaşmak için çok sayıda AMB'den geçerler. Bu davranışlardan bazıları her sabah okula makyaj yaparken veya çalışırken veya bir gün veya düğün için giyinmek ve / veya haftanın belirli günlerinde spor salonuna katılmak gibi bazen günlük eylemler olarak düşünülür. Öte yandan, diğer davranışlar yeme bozuklukları ve kozmetik ameliyatlar gibi kişinin görünümünde belirgin değişikliğe neden olabilir. Bu tez araştırması ile, iki ülkedeki AMB'leri incelemek için bir çalışma yapılmıştır: Türkiye ve Lübnan. Spesifik olarak, çalışma AMB'lerin dördünü incelerken; Makyaj ürünlerinin kullanımı, kilo vermenin bir yolu olarak egzersiz yapılması, düzensiz yeme davranışlarına uyum sağlama ve dördüncü yönü kozmetik ameliyatlara girmektedir. Katılımcılar, 18-28 yaş aralığındaki kadın üniversite öğrencilerinden oluşmaktadır. Genç kadınların (Türkiye ve Lübnan'da) güzellik kavramını gerçekleştirme derecesini ve bunun reklamcılığın uyguladığı güzellik standartlarından etkilenip etkilenmediğini incelemek üzere bir anket formu aracılığıyla anket çalışması yapılmaıştır. Başka bir deyişle, araştırmacı Türk genç kızlarının ve Lübnanlı genç kızların güzellik tanımlarını incelemekte ve akılda bulundurdukları tanımın reklamcılık ile sınırlı olup olmadığını incelemektedir. Bu tez çalışmasında kadın beden imajı ve sosyal karşılaştırma teorisi ve diğer birbiriyle ilişkili yönler de araştırılmaktadır. Böylece konuya daha fazla açıklama getirilmekte ve çalışma belirsiz duruma getirilmekten kaçınmaktadır. Anahtar kelimeler: AMB, Reklamcılık uygulaması, Beden imajı, Sosyal karşılaştırma, Makyaj, egzersiz, Yeme bozuklukları, Kozmetik cerrahi.

Appell hipergeometrik fonksiyonları için yineleme formülleri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2014 Diğer
Bu tez dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde giriş ve tezin genelinde yapılan araştırmalardan bahsedilmiştir. İkinci bölümde, ön bilgiler ve diğer bölümlerde kullanılacak olan bazı temel kavramlar verilmiştir. Yine ikinci bölümde, Gauss Hipergeometrik Fonksiyonundan, Pochhammer sembolünün özelliklerinden bahsedilmiş ayrıca Appell Hipergeometrik Fonksiyonları tanıtılmış ve bazı özellikleri verilmiştir. Üçüncü bölümde, Appell Hipergeometrik Fonksiyonları için yineleme formülleri elde edilmiştir. Dördüncü bölüm tartışma ve sonuç kısmına ayrılmıştır.

Application areas of augmented reality and virtual reality in construction project management: A scoping review

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2021 Yapı Yönetimi Bilim Dalı
İnşaat endüstrisi, çeşitli inşaat projelerinde daha iyi performans sağlamak için giderek daha fazla bilgisayar tabanlı teknolojiyi benimsemeye doğru ilerlemektedir, ve görselleştirme ana uygulama alanlarından birisidir. Artırılmış Gerçeklik (AG) ve Sanal Gerçeklik (SG) teknolojileri, inşaat endüstrisinde görselleştirme yoluyla önemli avantajlar sağlayan gelişmiş bilgisayar teknolojilerinden bazılarıdır. Son yıllarda birçok araştırmacı, İnşaat Proje Yönetimi (IPY) alanında AG ve SG teknolojilerini uygulamaya odaklanmıştır. Bu teknolojilerin IPY alanının gelişimine umut vadettiği ve IPY alanının gelişiminin birçok alanda ilerlemesine önemli katkılar sağladığı görülmektedir. Bu nedenle, IPY alanında bu teknolojilerin uygulanmasının mevcut durumunu irdelemek amacıyla IPY alanındaki SG ve AG uygulamalarında yapılandırılmış bir incelemeye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çalışma, AG ve SG teknolojilerinin IPY alanındaki uygulama alanlarıyla ilgili kapsamlı bir kapsam incelemesi yaparak literatürdeki boşluğu doldurmaya çalışmıştır. Bu çalışmada hakemli dergilerden ve konferans bildirilerinden alınan doksan dört çalışma analiz edilmiştir. Bu çalışmalar; yayın tarihi, yayın yeri, çalışma tasarımı ve coğrafi konumlarına göre sınıflandırılmıştır. AG'nin görüntüleme yöntemi, etkileşim cihazı ve mekansal kayıt yöntemi dahil olmak üzere üç ana bileşeni tanımlanmış ve analiz edilmiştir. Ayrıca, görüntüleme yöntemi, etkileşim cihazı ve daldırma seviyesi dahil olmak üzere SG'nin üç ana bileşeni tanımlanmış ve analiz edilmiştir. Bununla birlikte her bir teknolojinin uygulama alanları tematik olarak analiz edilmiş ve ana başlıklar altında sınıflandırılmıştır.

Application of clenshaw-curtis methods to singular oscillatory integrals

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2017 Diğer
Bu tezde uç noktalardaki sonlu Fourier dönüşümünü hesaplamak için tekil salınımlı integrallere tekillikler ile integrandın Clenshaw-Curtis metotlarının uygulanması araştırıldı. Bu metot ile, integrant terim terme Chebyshev serileri tarafından sınırlandırılır. Bundan dolayı yineleme bağıntıları kullanılarak integrantın tekillikleri hesaplanır. Bu metot düşük frekans değerleri için etkili sonuçlar verir. Diğer taraftan Gauss-Jacobi metodu, modifiye Clenshaw-Curtis metodu ile karşılaştırıldı ve sıklığının oldukça yüksek değerlerinin hesaplanması için örneğin 1000 için, Gauss-Jacobi metodu kesin olarak daha iyi bulundu. Diğer bir yaklaşım Nümerik Hızlı Düşüş metodunun bir modifikasyonun kullanılmasıyla elde edilen manipulasyonudur. Bu metot, yüksek frekanslar için kullanışlıdır. Son olarak, sunulan metodun Gauss-Jacobi ve Nümerik Hızlı Düşüş metotlarıyla karşılaştırılmasıyla güvenilirliği, doğruluğu için açıklayıcı örnekler verildi.

Application of continuous hydrologic modeling in Küçük Menderes River Basin

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2016 Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği Bilim Dalı
Bu çalışmada, sürekli hidrolojik modellemenin bir uygulaması, Küçük Menderes Nehri Havzası içinde HEC-HMS modelleme sistemi ve coğrafi bilgi sistemleri (CBS) kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Küçük Menderes Havzası, Türkiye'nin batısında yer almaktadır. Çalışmada, HEC-HMS modeli için gerekli olan verilerin hazırlanmasında HEC-GeoHMS ArcGIS eklentisi kullanılmıştır. Ödemiş ve Selçuk istasyonları için meterolojik veriler Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nden alınmış, akım ölçümleri ise havza çıkışında bulunan 601 numaralı Selçuk istasyonu için akım gözlem yıllıklarından elde edilmiştir. Corine haritası kullanarak havza'nın arazi kullanım haritası hazırlanmış ve FAO (Gıda ve Tarım Örgütü ) tarafından oluşturulan toprak haritaları kullanılarak havzanın toprak haritası hazırlanmıştır. Priestly ve Taylor yöntemi evapotranspirasyon kayıplarını hesaplanmak üzere seçilmiştir. Bitkiler tarafından tutulan miktarın hesaplanmasında LAI (leaf area index) kullanılmıştır. Bu çalışmada, Küçük Menderes havzası için sürekli hidrolojik model oluşturulmuş ve modelin parametreleri tahmin edilerek doğrulaması gerçekleştirilmiştir. 1965 - 1998 yılları arası dikkate alınarak hem ortalama günlük akış modeli hem de ortalama aylık akış modelinin kalibrasyon ve doğrulama çalışmaları yapılmıştır. Amaç fonksiyonu olarak Nash-Sutcliffe kullanılmıştır. Çalışma sonucunda, Küçük Menderes Havzası için elde edilen kalibre edilmiş parametreler ve doğrulaması gerçekleştirilen havzanın sürekli hidrolojik modeli, yeni verilerin eklenmesi ile tekrar gözden geçirilerek havza ile ilgili su yönetimi ve planlaması çalışmalarında kullanılabilecektir.

Application of membrane technology for reuse of biotreated municipal wastewater and quality analysis of product water

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2013 Diğer
Bazı ülkelerde su kıtlığı probleminin gelişmiş arıtma teknolojileri içeren dikkatli bir su kaynakları yönetimi programı tarafından çözülmesi gerektiği bilinmektedir. Atık suyun iyileştirilmesi ve yeniden kullanılması ile birlikte deniz suyu ve acı suyun desalinasyonu araştırma ve uygulama için öne sürülen ana stratejilerdir. Mevcut araştırma biyolojik yolla ve MBR (membran biyoreaktör) ile önarıtmaya tabi tutulmuş atıksuyun arıtılması için nanofiltrasyon ve ters ozmoz gibi çeşitli membran ayırma yöntemlerini uygulayarak biyolojik olarak arıtılmış kentsel atıksu ile MBR ile arıtılmış atıksuyun yeniden kullanımı için yapılan çalışmanın bir parçasıdır.Bu çalışmada biyolojik yolla arıtılmış atık su ve MBR ile arıtılmış atık suyun filtrasyonu için laboratuvar ölçekli çapraz akışlı düz tabaka membran test ünitesi kullanılmıştır. Bu yöntemle farklı türde nanofiltrasyon, acı su ters ozmoz ve deniz suyu ters ozmoz membranlarının performansları incelenmiştir. Membranların tümü 10 bar uygulama basıncında test edilmiştir. Ayrıca ters ozmoz membranının 10 bar basınçta süzüntü akısının düşük olmasından dolayı bu membran 20 bar basınçta da test edilmiştir. Tarımda yeniden kullanılabilirliğini değerlendirmek amacıyla ürün suyun kalitesi sulama suyu için tanımlanan su standartlarıyla karşılaştırılmıştır.

Application of open source coding technologies in the production of land surface temperature (LST) maps using landsat and aster imagery

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2016 Diğer
Bu çalışmada, açık kaynak kodlu bir CBS yazılımı olan QGIS yazılımında çalışabilen ve ASTER, Landsat 5 TM, Landsat 7 ETM+, Landsat 8 TIRS uydularının termal bant, yakın kızılötesi çözümlemesini yapan bir eklenti geliştirilmiştir. Bu eklenti açık kaynak kodlu bir dil olan Python programlama dilinde kodlanmıştır. Geliştirilen eklenti ile, ASTER, Landsat 5 TM, Landsat 7 ETM+, Landsat 8 TIRS uydusunun elektromanyetik spekrumun görünebilen bantları, yakın kızıl ötesi ve termal kızıl ötesi bantları kullanılarak, yer yüzey sıcaklığı haritaları üretilebilmektedir. Geliştirilen eklentide ASTER ve Landsat uydularının termal görüntülerinden yer yüzey sıcaklığı elde etmek için tasarlanmış olan farklı algoritmalar kullanılmıştır. Bu algoritmalar; Planck Kanunu (Planck function), Yayılım Aktarma Denklemi (Radiative Transfer Equation), Landsat Tek Pencere Algoritması (Single Channel Algorithm for Landsat), ASTER Tek Pencere Algoritması (Single Channel Algorithm for ASTER), Tek Pencere Algoritması (Mono Window Algorithm) ve Bölünmüş Pencere Algoritmasıdır (Split Window Algorithm). Bu çalışmadan üretilmiş eklenti kullanılarak, Kanada, New Brunswick sahasında yer yüzey sıcaklığı haritaları üretilmiştir. Elde edilen yer yüzey sıcaklık değerlerinin doğruluk analizinde, meteoroloji istasyonlarında ölçülen sıcaklık değerleri kullanılmıştır. Bu değerlere göre; Landsat 5 TM uydu görüntüsü için RMSE: 1.58 °C, Landsat 7 ETM+ uydu görüntüsü için RMSE: 2.96 °C., Landsat 8 TIRS uydu görüntüsü için RMSE: 2.07 °C değerleri elde edilmiştir. Bu çalışma kapsamında üretilen eklenti, QGIS yazılımının eklentilerinin yer aldığı resmi web sayfasından ücretsiz bir şekilde indirilebilmektedir (https://plugins.qgis.org/plugins). Bundan dolayı yüzey sıcaklıkları ile çalışan geomatik, peyzaj, çevre, hidroloji, iklim, jeoloji, enerji vb. alanlarda yapılacak çalışmalara ve araştırmacılara öncülük teşkil edecektir. Üretilebilecek yer yüzey sıcaklığı haritaları, değişim analizinde kullanılarak; iklim, meteoroloji, orman yangını, jeotermal, buharlaşma ve tarımı çalışmaları yapılabilecektir.