Thesis Search




SEARCH RESULTS

Transformation of national identity, geopolitics and nation building in sub-saharan Africa: The Cases of Cameroon and Senegal

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2020 Uluslararası İlişkiler (İngilizce) Bilim Dalı
Bu tez, ulusal kimliğin gelişen doğasını ve bunun Kamerun ve Senegal'de jeopolitik ve ulus inşası için önemini incelemektedir. Mevcut küresel bağlamda, önceki teoriler ve bilim insanları, ulusal kimlikteki yakın dönem değişikliklerinin Kamerun ve Senegal'in jeopolitik tercihlerini ve uluslararası kimliğini nasıl etkilediğini açıklayamamışlardır. Bu çerçevede mevcut araştırma, elit sınıf ve halkın ulusal kimlik algısının hangi ölçüde ulusal sınırları aştığını ve jeopolitik ortama yayıldığını tespit etmeye çalışmaktadır. Bu araştırma özellikle, Kamerun ve Senegal'deki elit sınıf ve halkın ulusal kimliklerini ve jeopolitiklerini nasıl algıladıklarına odaklanmaktadır. Çalışma, elit sınıf ve halkın ulusal kimlik algısındaki değişimin, her iki sömürgecilik sonrası devlette de jeopolitik ve uluslararası kimliğin farklı bir türünün ortaya çıkması anlamına geldiğini öne sürmektedir. Araştırma, sömürgecilik sonrası Afrika ülkelerinde ulusal kimliğin ve jeopolitiğin gelişen doğasını kapsamlı bir şekilde açıklayan bir stratejik kimlik kavramını ortaya koymaktadır. Kavramsal çerçeve, kendi önerilerime ve stratejik kültür üzerine inşacı ve realist yaklaşımla çalışma yapmış daha önceki bilim insanlarının önerilerine dayanarak oluşturulmuştur. Stratejik kimlik kavramı, kolonyal meslektaşlardan miras kalandan farklı olarak, yeni bir ulusal ve uluslararası kimlik türünü sembolize etmektedir. Bu araştırma, nitel ve nicel yöntem unsurlarını birleştiren karma yöntem tekniklerine dayanmaktadır. Karma yöntem yaklaşımı, içerik ve söylem analitik tekniklerinin yanı sıra karşılaştırmalı bir vaka çalışması ile desteklenmektedir. Analiz, küreselleşme öncesi ve sonrası döneme yoğunlaşmaktadır. Analizin sonucu, ulusal kimlikteki değişikliklerin Kamerun ve Senegal'deki jeopolitik ve uluslararası kimlik seçimini ne ölçüde etkilediğini ortaya koymaktadır. Bulgular, her ne kadar yakin tarihte her iki devlette de ulusal kimlik ve jeopolitikte karşılaştırmalı olarak önemli değişikliklerin meydana geldiğini gösterse de, Senegal'in jeopolitikte Kamerun'dan daha dinamik bir görünüme sahip olduğu tespit edilmektedir. Bu yapılan doktora tez çalışmasında, yeni dinamik ve çok boyutlu imaj yeni milli kimliğin oluşması açısından stratejik kimlik olarak teorileştirilimiştir. Sonuçlar ayrıca, Senegal'in stratejik kimliğine ilişkin büyüme, inşaacılık ve barış inşası anlamında engellerin ve bu çalışmaların önemlerini de ele almıştır.. Çalışma, bulguların bu alandaki bilgi birikimine nasıl katkıda bulunduğunu ve özellikle Kamerun ve Senegal olmak üzere sömürgecilik sonrası Afrika devletlerinde mevcut olan kimlik politikası literatürüne yeni bir boyut kattığını belirterek tamamlanmaktadır.

Transformation pathways toward a sustainable energy system in Turkey

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Diğer
Sürdürülebilir bir enerji sisteminin uygulanabilmesi; yeterli miktarda, ekonomik, güvenli ve çevreyle uyumlu enerji tedariği ile verimli enerji kullanımı gibi önemli faktörleri içermelidir. Türkiye'nin enerji sistemi büyük ölçüde fosil yakıta bağımlı ve sürdürülebilir enerji sisteminin özelliklerini karşılamaktan oldukça uzak bulunmaktadır. Bununla birlikte, sadece fosil yakıtlara bağımlı olmak, bu yakıtların iklim değişikliğine olan etkisinden ve kaynakları oldukça fazla azalttığından dolayı uygun bir seçenek değildir. Ekonominin hızla büyümesi öngörülürken, uygun planlama ve sürdürülebilir enerji sistemine doğru bir dönüşüm yolu oldukça gereklidir. Bunun için de enerji sisteminin yapısının önümüzdeki 10 yıllarda tamamen değişmesi gerekmektedir. Bu sistem yeni teknolojiler, birçok temsilci, yeni politika ve eylem içerdiğinden oldukça karışıktır. Sürdürülebilir enerji yapısının hayata geçirilebilmesi için, yenilenebilir enerjinin önemli miktarda mevcut enerji sistemine entegre edilmesi; fosil yakıt tüketiminin de eş zamanlı azaltılması gerekmektedir. Bu çalışmada, Türkiye'nin sürdürülebilir enerji sistemini gösteren çeşitli senaryolar, Türkiye'nin enerji modeline uygulanarak geliştirilecek, hesaplanacak ve değerlendirilecektir. Daha sonra, mevcut enerji sisteminde yapısal değişiklikler için gerekli eylem önerileri sunulacaktır. Bu çalışma, Türkiye'de uygulanacak muhtemel bir sürdürülebilir enerji sistemi için yeni kavrayışlar kazandırarak katkıda bulunacaktır. Diğer bir yandan çalışma bu gibi enerji sistemlerine dönüşümün nasıl gerçekleştirilebileceğinin de özellikle üzerinde duracaktır

Transformerless photovoltaic system fed single phase induction motor driver for water pumping

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2020 Diğer
Son zamanlarda kullanılan bağımsız bir sisteme örnek olarak, PV enerjisinin, nehirden suyu çoğunlukla kurak bölgedeki tarlalara pompalamak için sulama sürecinde kullanılmasıdır. Yağmur düşüşünün çok daha az olduğu yerlerde, şebekeye bağlı elektrik tedariki yetersizdir ve mahsul için sulama gereklidir. Artan petrol fiyatları nedeniyle, küresel ısınma ve fosil yakıtların sınırlı kaynakları, aynı tesise sınırlı kaynaklar sağlayarak ve daha iyi sonuçlar sağlayarak bunların hepsini en aza indirecek olan ikame ihtiyacını artırdı. Bu çalışma, santrifüjlü su pompasını çalıştırmak için tek fazlı bir endüksiyon motorunu besleyen tek fazlı transformatörsüz fotovoltaik sistemin tasarımını ve uygulanmasını ve en iyi performansı elde etmek için kullanılan metodolojiyi içerir. DC-DC Yükseltici dönüştürücü, PV dizisi üzerinden maksimum gücü çıkarmak için MPPT ve Buck-Boost kontrolör kullanılarak yapılan çıkış gerilimini en üst düzeye çıkarmak için kullanılır. DC gerilimi daha sonra AC çıkışını tek fazlı IMD'ye veren tek fazlı invertör kullanılarak AC çıkışına dönüştürülür. Tüm sonuçlar ve simülasyonlar Matlab simulink'inde yapılır.

Trans-Himalaya (Hindistan), Leh (Ladakh Batoliti) bölgesinde yeralan intrüzif kayaçların petrografisi, jeokimyas ve petrojenezi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2019 Mineraloji Petrografi Bilim Dalı
Trans-Himalaya Plutonik Kuşağı içerisinde, Jammu ve Keşmir (Hindistan) bölgesinde bulunan Ladakh Batoliti, dalma-batmaya bağlı And-tipi magmatizma ve bir ada yayını temsil eden, genellikle I-tipi karakterli, bir kaç intrüzif kütleden oluşmaktadır. Bu batolit BKB-DGD yönelimli, ~600 km uzunluğunda, 30-80 km genişliğinde, 3 km kalınlığında olup; kuzeyde Shyok ve güneyde ise İndus kenet kuşağı sınırlanmıştır. Ladakh Batolitinin Basgo, Nimu, Umla ve Taru bölgesi ve civarının intrüzif kayaçları orta-iri taneli genellikle grimsi renkli monzodiyoritden-granite kadar farklı bileşimler sunmaktadırlar. Bu kayaçlar içerisinde mafik magmatik anklavlar yaygındır ve bu kayaçları farklı doğrultularda kesen dayklar bulunmaktadır. Basgo, Nimu, Umla ve Taru bölgesi intrüzif kayaçlarında genellikle orta-iri taneli holokristalen tanesel ve hipidiyomorfik doku yaygındır. Bu kayaçların ana minerallerini K-feldispat, plajiyoklas, kuvars, biyotit, hornblend oluştururken; sfen, apatit, zirkon, Fe-Ti oksit ise aksesorik mineralleri oluşturmaktadır. Bu intrüzif kayaçların plajiyoklas içerikleri An55-99 arasında değişirken K-feldispat içerikleri de Or85-99 aralığındadır. Amfibollerin bileşimleri esas olarak edenit, magnesio-hornblend ve hastingsitdir. Al-Mg-Fe(t) içeriğine göre annit bileşiminde gözlenen biyotitler, Mg'den daha fazla Fe içeriklerine sahiptir. İntrüzif kayaçların jeotermobarometre sonuçları, 452-628°C arasında değişen kristalleşme sıcaklıkları, 2.3-3.9 kbar aralığında değişen basınç değerleri sunmaktadır. Al-Hornblende barometri kristallenme derinliğini diyorit için 12.8 km ve granodiyorit için 8.3 km civarında olduğunu gösterir. Monzodiyoritten granite kadar bileşimsel farklılık sunan intrüzif kayaçların 0.87 ile 1.31 olan A/CNK oranları, pekçok örnek için I-tipi graniti işaret etmektedir. Bazı örneklerin değerleri ise I- ile S-tipi granitoyitler arasında geçişi işaret etmektedir. Ladakh Batolitine ait örneklerin SiO2 değerleri %51.8 ile 75.8 arasında değişim sergilemektedir. Artan silika değerlerine karşı çizilen Al2O3, TiO2, Fe2O3t, MgO, CaO, Na2O, P2O5 Harker ikili diyagramları güçlü negatif korelasyon göstermekte iken; ve K2O değerlerinde ise güçlü pozitif korelasyon vardır. İntrüzif kayaç örneklerinin kondrite göre normalize REE desenleri, LREE açısından zenginleşme gösterirken HREE açısında tüketilmeye işaret etmektedir. İntrüzif kayaç örneklerinin toplam REE içerikleri 20-181 ppm arasında değişim sunarken, (La/Yb)N=3.75-45.95 aralığında değişen oranları ile LREE açısından orta-yüksek zenginleşme göstermektedir. Negatif Eu anomalileri (Eu/Eu*=0.35-4.97) ve (Gd/Yb)N=0.83-4.40 oranları orta HREE ayrımlaşmasını göstermektedir. Ladakh Batoliti örneklerin Sr ve Nd izotopik analiz değerleri 87Sr/86Sr(i) (0.70414-0.70544) ve 143Nd/144Nd(i) (0.512647- 0.512695) aralıklarında değerler sunmaktadır. Sri-Ndi diyagramında örnekler düşük Sr ve yüksek Nd alanında yer alırken, bazı granodiyorit bileşimli örnekler ise yüksek Sr ve yüksek Nd kadranı temsil ed

Transnational social fields of Ethiopian migrants in Turkey

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2019 Sosyal Antropoloji Bilim Dalı
Bu tez, ulusötesi göç alanlarının merceğinden, Turkiye'deki Etiyopyalı göçmenlerin motivasyonları, uyarlamaları ve ulusötesi uygulamaları Türkiye'de ve kendi memleketlerine döndükten sonraki yaşam deneyimlerini bütün boyutlarıyla inceleyip değerlendirmektedir. Günümüzde Etiyopya'dan Türkiye'ye göç, Etiyopyalı göçmenlerin günlük faaliyetlerinde bulundukları tarihsel süreçlerin yanı sıra ekonomik, sosyal, kültürel ve politik alanlar gibi ulusötesiliğin daha geniş alanları ile ilişkilidir. Bu çalışma bu bağlamlardaki bulguları ortaya koymaktadır Tez, ampirik ve teorik olarak şu temel araştırma sorusunu incelemektedir. Türkiye'de Etiyopyalı göçmenler arasında ulusötesi sosyal alanlar hangi unsurlardan oluşmakta; birey ve grup olarak, Etiyopyalılar, bu sosyal alanlarda da nasıl hareket etmekte ve etkileşmektedir? Sosyo-kültürel antropolojide göç, çokmekânlı etnografik araştırmaların birikimine ve niteliksel yaklaşıma dayanarak, Etiyopyalı göçmenlerin ulusötesi etkileşimleri, ilişkileri ve onların Türkiye'deki yaşanmış deneyimlerine odaklanmaktadır. Tez, mevcut sosyo-kültürel göç antropolojisi, çokmekânlı etnografik araştırma ve nitel yaklaşım bilgisine dayanarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın verileri Türkiye'de yaşayan (Ankara ve İstanbul) bir grup Etiyopyalı eğitim ve işçi göçmenleri ve Etiyopya'ya (Addis Ababa) geri dönen göçmenlerle katılımcı gözlem ve çeşitli görüşme gibi araçlarla toplanmıştır. Araştırma bulguları, Türkiye'deki Etiyopyalı göçmenlerin iki şekilde bağlantı kurduğunu ortaya koymaktadır: Türk toplumuna uyum / entegrasyon ve ulusötesi bağlantı, fakat uyumluluk ve ulusötesi uygulamaların derecesi bireyden bireye farklılık gösterdiğini ortaya koymaktadır. Etiyopyalıların ulusötesi pratikleri gerçekleştirdikleri sosyal alanlar, göçmenlerin göçmen alan ve gönderen ülkeler arasında sürdürdükleri ve sürekli yeniden inşa ettikleri bu alanlar eşitsiz olarak dağıtılmıştır çünkü Etiyopyalı göçmenler aynı deneyimlere, kapasiteye, beceriye, fırsatlara ve yasallığa sahip değildir. Bu tez, genel olarak, Etiyopyalıların farklı motivasyon ve hedeflerle Türkiye'ye göç ettiklerini ve edindikleri bu farklı deneyim ve sermaye birikimi ile ülkelerine döndüklerini göstermektedir. Yerine her geçen gün yenileri eklenirken geri dönenler, Türkiye'de yaşarken edindikleri ulusötesi pratikleri sürdürmekte; Türkiye'de biriktirerek getirdikleri sosyal ve kültürel sermaye ve tecrübeleriyle anavatanlarında sosyal değişimin failleri olarak eylemektedirler.

Treatability of dyeing process wastewater from textile sector by ceramic membrane

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2020 Diğer
Bu çalışmada, yünlü tekstil endüstrisi atıksularının arıtımında seramik membran ile entegre edilmiş ardışık kesikli anoksik/aerobik prosesin performansı araştırılmıştır. Proses, üç farklı dahili geri devir oranında işletilmiş ve geri devir oranının organik madde, toplam azot (TN), renk ve aromatik aminlerin (AAs) giderimi üzerine olan etkisi incelenmiştir. Ayrıca, aromatik aminlerin fiziksel ve kimyasal özelliklerinin arıtma verimi üzerine olan etkisi test edilmiştir. Geri devir oranı 0, 0,5 ve 2,0 iken sırasıyla TN giderimi %20,9, %53,4 ve %71,7 ve renk giderimi ise %81, %85 ve %88 olarak bulunmuştur. Ancak, %93'ün üzerinde giderim oranıyla, toplam organik karbon gideriminde geri devir oranının bir etkisinin olmadığı socuna varılmıştır. Bir aromatik halka ve (-NH2) ile (-CH3) gibi elektron donör grubu bulunduran çoğu aromatik aminlerin aerobik koşullarda yüksek oranlarda biyolojik olarak bozunabildiği gözlemlenirken (%80'nin üzerinde), 2 aromatik halka ve azo-bağı ve (-Cl) gibi güçlü elektron alıcı grubu bulunduran aromatik aminlerin ise %75'in altında gideriminin olduğu gözlemlenmiştir. Bakteriyal çeşitliliğin fazla olduğu yüksek geri devir oranında (IR=2,0), anoksik tankta toplam aromatik amin konsantrasyonu %91 oranında atış göstermiştir. Diğer yandan, geri devirin olmadığı (IR=0,0) anaerobik tankta aromatik amin konsantrasyonu %6,1 artış gösterirken, her iki durumda da aerobik tanktaki aromatik amin konsantrasyonu 50 ng/L olarak sabit kalmıştır. Aromatik aminlerin çoğunluğu dirençli yapılarından dolayı çamurda birikim gösterirken, hidrofobik yapılı aromatik aminlere aerobik çamur içerisinde az da olsa rastlanmıştır.

Treatment by electrooxidation of leachate effluents from stages of MBR-UF-NF of a municipal sanitary landfill

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2020 Diğer
Bu çalışma, Kocaeli / Türkiye'de bulunan bir düzenli depolama sahası sızıntı suyu arıtma tesisinde kullanılan MBR-UF-NF arıtma sisteminin her adımından ham sızıntı suyu ve arıtılmış atık suların arıtımında elektrooksidasyon (EO) uygulamasını değerlendirmeyi amaçlamıştır. Arıtma süresi, başlangıç pH'ı (3.50 -10.0), uygulanan akım yoğunluğu (j) (76-1060 A / m2) ve anot materyali gibi çalışma parametrelerinin toplam organik karbon (TOK, kimyasal oksijen ihtiyacı (COD) ve amonyum azotu (NH4+-N) giderim verimlerine etkisi değerlendirildi. En yüksek kirletici giderim verimleri, sızıntı suyu original pH'sında (6.50 - 8.75) elde edilmiştir, ayrıca, kirletici madde giderim oranları, j'deki artışla artmıştır. (NH4+-N) giderimi esas olarak dolaylı oksidasyon ve uygun ikinci dereceden kinetikler ile gerçekleşirken, KOİ'nin giderimi psödo birinci dereceden kinetikleri izledi. KOİ ve NH4+-N 'nin eşzamanlı olarak çıkarılmasını sağlayan optimum j, ham sızıntı suyu ve ön arıtmaya tabi tutulmuş atık sular için sırasıyla 756 A / m2 ve 455A / m2'dir. Bu optimum koşullarda, neredeyse tamamen NH4+-N giderimi elde edilirken, 97% TOC ve COD giderim verimi elde edildi. BDD (Bor katkılı elmas) anotları en yüksek kirletici giderim verimine ulaştı ve yüksek moleküler ağırlıklı fraksiyonlara Pt ve boyutsal olarak kararlı anotlara (DSA) kıyasla daha etkili bir şekilde işlendi. Toplam trihalometan (TTHM'ler), adsorbe edilebilir organik halojenler (AOX), nitrat iyonları ve kloraminler, EO'dan sonra saptanan yan ürünlerdi. Burada, COD, TOC NH4+-N 'nin azaltılması için hem stabilize edilmiş ham sızıntı suyu hem de ön işlem görmüş sızıntı suyunun işlenmesine alternatif olarak anodik oksidasyonu sunuyoruz. Ancak, EO yan ürünlerin uzaklaştırılması için başka bir işlemle birleştirilmelidir.

Treatment of municipal wastewater by membrane bioreactor

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2017 Diğer
Membran biyoreaktör (MBR) teknolojisi, klasik biyoreaktörlere nazaran pek çok faydası olduğu için belediye ve endüstriyel atıksuların arıtılmasında kullanılan önemli bir teknoloji haline gelmiştir. MBR, belediye atıksuyun bünyesinde bulunan kirleticilerin önemli oranda giderilmesi nedeniyle basit, sürekli ve ekonomik bir teknoloji olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak, MBRler ile ilgili olarak en büyük problem membran kirlenmesidir. Kirlenmenin temel sorununu ve bunun arkasındaki mekanizmaları araştırmak için yürütülen sayısız çalışma bulunmaktadır. Kirlenme, membranın ömrünü ve çıkış suyu akısını azaltmaktadır. Kirliliğin kontrolü ile ilgili temel anlayış membran kirlendiğinde, membranın temizlenmesidir. Bu tez çalışmasında, belediye atıksu arıtımında batık MBRlerin performansı ve bunların MBR işletimine etkileri ve kirlenme nedenleri araştırılmıştır. Uzun çamur yaşı ve uzun HRT (9 saat) süresi karşılaştırıldığında reaktörde aktif çamurun MLSS konsantrasyonlarını arttırdı. KOİ, NH4 ve PO4 parametreleri MBR performansının takibi için izlenmiş ve ortalama giderim verimlerinin sırasıyla %91,87, %97,80 ve %70,11 olduğu tespit edilmiştir. Çamur karakteristiklerini ortaya koymak üzere hidrofobisite, çamur hacim indeksi (SVI), kapiler emme süresi (CST) ve ayrıca EPS ve SMP gibi çeşitli analizler yapılmıştır. MBR'de kirlenme etkilerini görmek üzere kritik akı analizi ve membran yüzeyinde SEM analizi gerçekleştirilmiştir. SMP ve EPS'nin görece daha az üretimi normalde biyofilm oluşumunu zayıflattığı, ancak bu çalışmanın ana hedefi olan membran filtrasyonunu arttırdığı görülmüştür.

Trend analysis of the drought over Turkey

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Hidrolik Bilim Dalı
Türkiye, 0.5º × 0.5º eylem ve boylam olan 323 piksele (hücre) bölünmüştür. 1901-2015 /1901-1981 /1982-2015 dönemi ve 1, 3, 6 ve 12 aylık zaman ayarları için kullanılmış SPEI (Standardized precipitation evapotranspiration index) değerleri http://spei.csic.es/ 'den alınmıştır ve VCI (Monthly Vegetatiton Index, Aylık bitkisel indeksi) değerleri, 1982-2015 dönemi için çalışılmıştır ve (NOAA) uydudaki (AVHRR) sensorlardan alınan Normalleştirilmiş Fark Bitki Örtüsü İndeksi, 'NDVI' (Normalized Difference Vegetation Index) verilerine göre hesaplanmıştır. Hem SPEI hem de VCI için veriler, eğilimlerini ve önemini öğrenmek için Mann-Kendall testine tabi tutulmuştur. Ardından trend eğim değeri Theil-Sen testi kullanarak bulunmuştur. Ve trenddeki değişim yılını bulmak için Petit-Whithney testi kullanılmıştır. Mekânsal eğilim analizi için GIS (CBS) yazılımı kullanılmıştır. SPEI eğilim sonuçlarından, Türkiye'nin çoğu bölgesinde zaman ölçeğinin 1'den 12'ye değiştiği zaman biraz varyasyon ile kuraklık eğiliminin hüküm sürdüğünü önerilmiştir ve Türkiye'nin kuzey, batı ve bazı merkezi bölgeleri değişen bir MKZ önemi ile daha ıslak bir kuraklık eğilimi gösterilmiştir. Ancak, SPEI'den farklı olarak, VCI'nin MKZ sonuçları, yalnızca kuraklığa daha az meyilli değil aynı zamanda daha ıslak bir eğilimi olan Türkiye'nin çoğu için önemlidir. SPEI ve VCI analiz sonuçları arasındaki bu fark, her bir endeksi elde etmek için kullanılan ham veri kaynağına bağlanabilir (SPEI meteorolojik bazlı bir endeks iken VCI uydu yansıtıcı bazlı bir endekstir), bu nedenle bu endeksler arasında bir uyuşma beklenemez.

Trofoblastların oksidatif strese yanıtında rol oynayan mekanizmalar

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2013 Diğer
İnsan plasentasının gelişiminin temeli, trofoblast hücrelerinin çoğalmasına ve farklılaşmasına bağlıdır. Trofoblastların fonksiyon yetersizliğinin preeklampsi benzeri patolojilerin gelişiminde kritik bir rol oynadığı bilinmektedir. Ancak ilişkili mekanizmalar henüz tam olarak açıklanamamıştır. Çalışmamızda, JAR hücre soyu kullanarak oluşturulan in vitro modelde trofoblast hücrelerinin TNF-alfa aracılı oksidatif strese yanıtı incelenerek preeklampsi benzeri plasental patolojilere yeni yaklaşımlar kazandırılması amaçlanmıştır. Oksidatif stres modeli TNF-alfa sitokininin farklı zaman ve dozlarda JAR hücrelerine uygulanması ile oluşturuldu. TNF-alfa?nın sinsisyotrofoblast hücrelerinde NF-KB sinyal yolağı, hücre proliferasyonu ve apopitotik hücre ölümü üzerine etkileri ve pentoksifilinin (PTX) TNF-alfa aracılı NF-KB sinyal yolağı üzerine etkisi incelendi. NF-KB immünreaktivitesi, ön çalışmalar sonucunda belirlenen 100 ng TNF-alfa?nın, 1, 6, 12 ve 24 saatlik sürelerde uygulanmasıyla oluşturulan deney gruplarında immünositokimyasal ve western blot işaretleme yöntemleri ile incelendi. PCNA immünreaktivitesi ile hücre proliferasyonu oranı 6, 12 ve 24 saat?lik deney gruplarında değerlendirildi. Anti kaspaz-8 ve DAPI nükleer işaretlemeleri ile apopitotik hücrelerin belirlenmesi 24 saatlik deney grubunda gerçekleştirildi. İmmünreaktivite sonuçları H skorlama yapılarak değerlendirildi. Hücre proliferasyonu ve apopitoz oranları işaretli hücre yüzdelerinin belirlenmesi ile saptandı. TNF-alfa uygulanarak oluşturulan in vitro stres koşullarında immünositokimyasal işaretleme ile NF-KB immünreaktivitesinin hem nükleer hem de sitoplazmik olarak anlamlı artış gösterdiğini ancak bu reaktivitenin TNF-alfa uygulama saatlerine göre değişiklik gösterdiğini tespit ettik. JAR hücrelerinde PTX?in (1,10,20mM) NF-?B immünreaktivitesi üzerine etkisini, immünositokimyasal olarak inceledik. 10 mM PTX+TNF-alfa grubunda nükleer NF-KB düzeylerinin yalnız TNF-? uygulanan grupla karşılaştırıldığında azaldığını gördük. Yalnızca PTX uygulanan gruplarda ise JAR hücrelerinde mevcut nükleer NF-KB immünreaktivitesinin izlenmediğini gördük. TNF-alfa?nın zamana bağlı olarak proliferasyonu baskılayıcı etki gösterdiğini tespit ettik. Kaspaz-8 pozitif JAR hücrelerinde TNF-alfa?nın immünreaktivite artışına neden olduğu izlendi. DAPI işaretli apopitotik hücrelerin de 24 saatte anlamlı artış gösterdiği tespit edildi. Elde ettiğimiz bulgular, oksidatif stres kaynağı TNF-alfa?nın JAR hücrelerinde bir stres kaynağı olarak önemli rol oynadığını, PTX?in bu stres modelinde NF-KB immünreaktivitesini etkilediğini ve bir terapötik olarak rolünün ileri çalışmalarla desteklenmesi gerektiğini ortaya koymuştur.

Tropikal iklimlerde düşük maliyetli ve enerji etkin konut tasarımı: Gine örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Diğer
Gine'nin genelinde nüfus hızla artmakta ve özellikle kentsel alanlarda düşük gelir gruplarının yaşadığı mevcut konutlar düzensiz kentleşme içerisinde gecekondu şeklinde üretilmektedir. Planlı yapılaşmalar ise genellikle bölgenin kültürünü ve ihtiyaçlarını bilmeyen yabancı mimarlar tarafından yapılmaktadır. Her iki durumda da yapı kabuğunun iklim verilerine göre şekillenmediği bilinen bir gerçektir. İklimsel özelliklere göre şekillenen bir yapı kabuğu, hem kullanıcı konforunu üst düzeylere taşırken hem de binanın sürdürülebilirliği ve çevreyle olan iletişimi noktasında olumlu katkılar sağlamaktadır. Bu kapsamda, Gine'deki iklim koşullarına uygun, yöre halkının ihtiyaçlarına cevap verebilecek düşük maliyetli ve enerji etkin konut tasarımın nasıl yapılabileceği sorusunun cevaplarının arandığı bu tez çalışmasında Gine'nin yerel mimari kriterleri araştırılmış olup tropikal iklim bölgelerinde yapılmış düşük maliyetli iyi uygulama örnekleri seçilerek incelenmiş ve önerilen tasarım için bir yol haritası belirlenmiştir. Belirlenen tasarım kriterlerin ışığında, Gine'nin mevcut yapılaşma durumu ve yerel halkın ekonomik şartları göz önünde bulundurularak enerji etkin ve düşük maliyetli olacak çevre dostu sürdürülebilir bir prototip konut önerilmiştir. Gine'de inşaat malzemelerin fiyat tarifesine göre prototipin inşaat maliyet tahmini yapılmış ve Autodesk Insight simülasyon yazılımı yardımıyla enerji verimlilik analizleri yürütülmüştür. Sonuç olarak, Gine halkının yaşam kültürüne uygun mekânsal özelliklere sahip, söz konusu tropikal iklim için konfor koşullarını sağlayan, enerji etkin ve düşük gelir grupları için tasarlanmış prototipin 13 220,10 USD ile inşaatı başlatılabileceği görülmüş ve tükettiği enerji kullanım yoğunluğu'nun 78,8 kWh/m2/yıl olduğu görülmüştür.

Trump etkisi: Amerika'da 2016 sonrası siyasi katılım

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
Amerika Birleşik Devletleri'nde siyasi katılım 1970'lerden itibaren hep düşük olmuş, 2000'lerde ise çok az sayıda geniş siyasi protestolar düzenlenmiştir. Bazı araştırmacılar, Kasım 2016'dan itibaren Amerika halkının siyasi katılımında; özellikle de büyük protestoların sayısı, siyasi örgütlere üyelik ve seçimlerde katılım oranlarında bir değişim gözlemlemişlerdir. 2018 ara seçimlerindeki katılım oranlarında görülebileceği üzere kadınlar, gençler ve azınlıklar gibi belli seçmen gruplarının siyasi katılım göstergelerinde bir değişim söz konusudur. Bu değişimlerin motivasyonları büyük oranda Donald Trump'a atfedilse de, sonuç tek bir kişinin etkisiyle sınırlı olmayıp Amerika'nın sorunları, demokrasi ve duygular gibi başka motivasyonlarla ilgilidir. Bu tezde, 2016 sonrasında Amerika'da siyasi katılımındaki değişimlerin nedenleri araştırılmış ve incelenmiştir.

TUBB1 mutation analysis of macrothrombocytopenia patients in turkey

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2016 Diğer
Makrotrombositopeni (dev trombosit sendromu) otozomal dominant bir hastalıktır ve MYH9 (Myosine Heavy Chain 9) genindeki mutasyonlar sonucu meydana geldiği daha önce yapılan çalışmalarla ortaya konulmuştur. Tubulin Beta 1 class VI'nın (TUBB1) da dahil olduğu beta ve alfa tubulin heterodimerleriyle oluşturulan mikrotubuller ve trombositlerin membran yapısı, normal trombosit morfolojisi açısından önemlidir ve bu sistemde oluşan hasarlarlar da makrotrombositopeniyle ilişkilendirilmiştir. MYH9 geni ile ilişkili olarak insan gen mutasyonları veritabanında (Human Gene Mutation Database (HGMD)) rapor edilmiş olan 52 mutasyondan 17'si makrotrombositopeni hastalarında tanımlanmıştır. Ancak ksısıtlı sayıda makrotrombositopeni hastası çalışılarak bugüne kadar tanımlanmış olan sadece 2 tane TUBB1 mutasyonu (genin 4. ekzonunda) bulunmaktadır. Bu yüksek lisans tezinde, 37 makrotrombositopeni hastası ve 47 sağlıklı kontrolden alınan periferik kandan izole edilenDNA örnekleri kullanılarak TUBB1 genin 4. ekzonunda mutasyon taraması Türk popülasyonunda ilk olarak yapıldı. Çalışmamızda, daha önce makrotrombositopeni ile ilişkilendirilmemiş olan 4 yeni mutasyon, 1 yeni polimorfizm ve daha önce makrotrombositopeni hastalarında tanımlanmış olan 1 polimorfizm tespit edildi. İlginç olarak, TUBB1'de yeni mutasyon (c.821 C>T, p.T274M) tespit edilen 4 hastan 2'si aynı zamanda MYH9 mutasyonu da taşımaktaydı. Tespit etmiş olduğumuz yeni mutasyonların fonksiyonel analizleri, TUBB1'in makrotrombositopeni oluşumundaki olası rolünün anlaşılmasına katkıda bulunacaktır.

Tufeyl B. Avf el-Ganei ve şiirleri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Arap Dili ve Belagatı Bilim Dalı
Bu çalışmada Cahiliye dönemi şairlerinden ?ufeyl bi Avf el-Ganevî'nin hayatı ve şiirleri incelenmiştir. Giriş bölümü, çalışmanın konusu önemi ve amacı, çalışmanın metodu ve kaynakları Cahiliye dönemindeki Arap yarımadasının edebi, sosyal ve iktisadi durumu ayrıca Cahiliye kelimesinin sözlük ve terim anlamılarınıdan bahsedilmiştir. Birinci bölümde ?ufeyl b. Avf el-Ganevî'nin hayatı, şairliği ve kabilesi incelenmiştir. İkinci bölüm ?ufeyl el-Ganevî'nin divanı ve muhteva bakımından şiiri incelenmiştir. ?ufeyl'in şiirleri; gazel, mersiye, medh ve fahr konulardan ibarettir. Şair, şiirlerindeki zikrettiği sevgililer, sembol olarak görünmektedir. Şairin, methettiği kişi ve kabileleri kendi menfaati için değil kavmi için methetmiştir. ?ufeyl kendi kavminin atlarıyla övünüp, klasik Arap şiirine yeni bir anlam getirmektedir. Üçüncü bölümde ise şiirler şekil ve üslup bakımından incelenmiştir. Kaside yapısı, kelime dağarcığı, cümle yapıları, anlatım teknikleri gibi başlıklar altında değerlendirilen şiirlerin edebî değerleri tespit edilmeye gayret edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Cahiliye, Arap, Arap Şiiri, Şair, Tasvir, Ata Tasviri.

Tuhfetüllabidin (Metni-inceler-STT'ye aktarım dizin)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2015 Diğer
Yükseklinsans tezi olarak çalıştiğim eser 19.sonlarında yüzyılda yazınlan bir eserdir. eserin şairi Molla Yar Muhammad NAMANGANİ'dir. Eser Ahmed Mahdum Buhari tarafından Pakistan'ın Vezir-abad bölgesinde yazılımı gerçekleşmiştir. Eser 54(108 sayfa) varaktan oluşmaktadır. Çalışmada metnin transikripsiyonu, incelemi ve dizini yapılacaktır.

Tulû'î'nin Paşa-nâme'si (inceleme-metin)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2017 Türk İslam Edebiyatı Bilim Dalı
Tulû'î'nin Paşa-nâme'si (İnceleme-Metin) Üzerinde çalıştığımız eser, kütüphane kayıtlarında Paşa-nâme olarak geçmektedir. Tulû'î mahlaslı bir şair tarafından 17. yüzyılda kaleme alınmış olan eserin nazım şekli mesnevîdir. Şair Tulû'î Paşa-nâme'de 17. yüzyılda Rumeli ve Karadeniz'de vuku bulan isyanları bastırmakla görevlendirilen IV. Murad'ın vezirlerinden Kenan Paşa'nın mücadelesini anlatmaktadır. Çalışmamız, giriş kısmı ve üç bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde, üzerinde çalıştığımız eserin içinde geçen olayların yaşandığı yüzyıldaki siyasî, sosyal ve kültürel iklim anlatılmıştır. Ayrıca eserin mesnevî nazım biçiminde yazılmış bir gazavât-nâme olmasından hareketle, mesnevî nazım biçimi ve gazavât-nâme türü hakkında bilgi verilmiş, bunların edebiyatımızdaki yerinden bahsedilmiştir. Birinci bölümde eserin müellifi Tulû'î'nin hayatı, eserleri ve edebî kişiliğî hakkında bilgi verilmiştir. İkinci bölüm eserin incelenmesine ayrılmıştır. Eserin yazılma tarihi, yazılma sebebi, dış ve iç yapısı ve eserdeki minyatürler hakkında bilgi verilmiştir. Üçüncü bölümde ise metnin kuruluşu, nüsha tavsifi, eserin bölüm başlıkları ve metnin transkripsiyonlu hali verilmişitr. Anahtar Sözcükler Tulû'î Gazavât-nâme Paşa-nâme Mesnevî Kenan Paşa

Tunuslu Hayreddin Paşa'nın Akvemü'l-Mesâlik fî Marifeti Ahvâli'l-Memâlik adlı eseri üzerine bir inceleme

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2013 Yeni Türk Edebiyatı Bilim Dalı
Akvem?ül-Mesalik fi Marifeti Ahval?ül-Memalik, çağdaş Arap ve Türk düşüncesine ışık tutan en önemli kaynaklardan biridir. Aynı zamanda XIX. yüzyılda ıslahatçı bir İslâm düşünürü olan Tunuslu Hayreddin Paşa tarafından el alınan ve ender bulunan bir siyasi risaledir. Akvem?ül-Mesalik, sadece Tunus?un 1857 ? 1862 yılları arasındaki reform dönemini değil aynı zamanda Osmanlı devleti ve Mısır başta olmak üzere birçok İslâm ülkesinin ıslahât dönemini de dile getiren bir eserdir. Tunuslu Hayreddin Paşa, ıslahat programını, yazdığı eserin mukaddimesine aktarmıştır. Bu bakımdan şunu diyebiliriz ki bu eser, XIX. yy?da tanzimat dönemi ile başlayan İslâm reform hareketini anlatmaktadır.Hiç şüphe yoktur ki Tunuslu Hayreddin Paşa, Hilafet merkezi olarak Osmanlı devletine bağlı kalmayı ve bütün müslüman ülkelerinin birleşmesini umuyordu. Paşa, İslâm ülkelerinin ıslahı ve yeniden kalkınmasının Avrupa ülkeleriyle mücadele hususunda tek çare olduğunu düşünüyordu. Paşa?nın bu tutumu, dönemindeki ıslahatçı düşünürlerin fikirleriyle örtüşüyordu. Bu bakımdan bu kitabın mukaddimesi sadece bir kitabın mukaddimesi değil aynı zamanda İslâm dünyasında reform ve yenileşme hareketinin başlangıcını açıklayan bir siyasi risale sayılmaktadır. Anahtar Kelimeler: Tunuslu Hayreddin Paa, Modernleme, Tanzimat, Garbiyatçılık

Tunus'ta bir Osmanlı yapısı : Sidi İbrahim Riyahi Zaviyesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Diğer
Tunus şehri, köklü tarihiyle gerçek bir kültür ve mimari mozaiğe sahiptir. Halk arasında Medina olarak tabir edilen şehirde, sokaklar, konutlar ve pazarlar sayesinde, zengin bir tarihi miras ve mimari tabakalaşma görülmektedir. Bu durum, bugün şehrin simgesi olmuştur. Öte yandan, Osmanlı İmparatorluğu'nun en önemli şehri olan İstanbul, özgün mimarisi ile bulunduğu çağın estetik ve tekniğinin hünerlerini her daim yansıtmıştır. Bu iki şehrin mecazi olarak birleşimi özellikle Arap, Endülüs ve Osmanlı miraslarının kesişimlerini taşıdığı için detaylandırılmış bir mimarinin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Tezde bahsedilen Sidi İbrahim Riyahi Zaviyesi, eski şehir Tunus'un batısında yer almaktadır. Osmanlı şehri Tunus'un çiçek devri olarak kabul edilen 19. Yüzyılın ortasında inşa edilen ve diğer dini binalar arasında kendi dinini ve kültürünü farkettiren bir yapıdır; fakat daha önemlisi özgün bir mimari karaktere sahiptir. Sidi İbrahim Riyahi Zaviyesi'nin ibadet pratikleri İstanbul tekke ve zaviyeleri ile farklılık gösterir. Ancak tasavvufun kavramsal çerçevesine sıkıca bağlı şekilde tıpkı İstanbul tekke ve zaviyelerinde olduğu gibi, kendi ibadet alanlarının özelliklerini taşıyan mekanlara sahiptir. Yapının bütün mekanları ve bu mekanların mimari unsurları gösteriyor ki, Tunus ve Osmanlı sanatının esintileri ve sembolleri zaviyenın gizemli felsefesinde harmanlanmıştır. Binanın özelliklerini en iyi yansıtan mekan, semahane adı verilen ibadet odasıdır. Basit bir dikdörtgen formunda olan bu mekan, zengin süslemeleri, dekorasyonunun bolluğu ve üzerini örten kubbesinin anıtsallığıyla öne çıkmaktadır. Tezin amacı, Sidi İbrahim Riyahi Zaviye'sinin rölöve ve restitüsyon projelerini oluşturmak ve restorasyon çalışması ile alakalı akla gelmesi muhtemel sorulara cevap olabilecek bir restorasyon önerisi sunmaktır. Aynı amaç doğrultusunda bina hakkında doğru bir veri tabanı oluşturmak için, birkaç değişik araştırma yöntemi, çeşitli görseller ve dökümanlar kullanılmıştır. Bu dökümanların tesbitine binada yapılan kapsamlı bir rölöve çalışması ile başlanmıştır. Tunus'da tarihi eserleri korumakla görevli kurumlar ile görüşülerek, mekanda çalışma yapmak için iki aylık izin alınmıştır Tez, Tunus şehrinin tarihi merkezinde yer alan dini mekanların Osmanlı Devri'ndeki mimarisi hakkında bilgi vermenin yanında, Sidi İbrahim Riyahi Zaviyesi'nin ileri bir tarihte geçirmesi muhtemel bir restorasyon uygulaması için belge özelliği taşımaktadır. Aynı çerçevede, zaviye dahilinde bir mekanın, hem yapıyı korumak maksadıyla hem de Sidi İbrahim'in torunlarının isteği üzerine kütüphane olarak yeniden işlevlendirilmesi önerilerek detaylandırılmıştır. önerilmiştir.

Tunus-Türkiye ilişkilerinde bir uluslararası halkla ilişkiler uygulaması olarak kamu diplomasisi (TİKA Tunus örneği)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Diğer
Bu çalışmanın amacı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından Tunus'taki kamu diplomasisini, Tunus-Türkiye ilişkilerinde uluslararası bir halkla ilişkiler uygulaması olarak (örneğin TİKA Tunus) kamu diplomasisi çerçevesinde incelemektir. Bu bağlamda, çalışmada kamu diplomasisinin kavramsal çerçevesi ve ilgili alanları incelenmiş, Türkiye ve Tunus'ta kamu diplomasisinin aktörleri tartışılmıştır. Çalışmada, TİKA'nın Tunus'taki faaliyetlerini ve iki ülke arasındaki kamu diplomatik ilişkileri ve aralarındaki ilişkinin sağlamlaştırılmasına ve güçlendirilmesine katkılarını incelemiştir. Tunus'un ihtiyaçları doğrultusunda eğitim, sağlık ve ekonomik kalkınma alanlarında TIKA faaliyetleri, Türkiye'nin kültür ve dış yardım, diplomatik, akademik değişim ve kültürel gibi çeşitli alanlarda tanıtım faaliyetleri yürütmektedir. Çalışma, Tikka'nın Tunus'taki faaliyetlerini ve iki ülke arasındaki genel diplomatik ilişkileri ve aralarındaki ilişkinin sağlamlaştırılmasına ve güçlendirilmesine katkılarını inceledi. Tikka, Tunus'un ihtiyaçları doğrultusunda eğitim, sağlık ve ekonomik kalkınma, kültürel ve dış yardım, diplomatik ve akademik değişim ve kültür gibi çeşitli alanlarda tanıtım faaliyetleri yürütmektedir. Katılımcılardan elde edilen sonuçlara göre, katılımcıların bilgi düzeyleri, sosyal ve mesleki grupları açısından bir fark olmadığı görülmüştür. TIKA, organizasyonun tüm topluluk grupları tarafından aynı şekilde tanındığını, çünkü p değerinin 0.05'ten büyük olduğunu göstermektedir. Araştırma sırasında yapılan analizler sayesinde Tunusluların TIKA etkinliklerine katıldıkları ve bu etkinliklere katılarak ekipman bağışlarından yararlananların çoğunun TIKA'dan çok memnun oldukları gözlemlenmiştir. TIKA'nın yardım eli verme çabaları, TIKA etkinliklerinin kalbinde yer alan önemli konulardan olduğunu kanıtlamaktadır. Bu nedenle katılımcılar, organizasyon için memnuniyetlerini ifade etmektedir. TIKA'nın Tunus'taki aktif rolü ve iki ülke arasındaki ulusalararası ilişkilerin istikrarındaki etkinliği, TIKA faaliyetlerinin tanımlanmasından önce ve sonra Tunus'un Türkiye'ye bakışını ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Tunus ile Türkiye arasındaki uluslararası ilişkilerin güçlendirilmesi ve korunması çerçevesinde yürütülen çalışmaların etkinliğine ek olarak, eski zamanlardan beri iki ülkeyi birbirine bağlayan tarihi ve politik mirası güçlendirmektedir. Bu çalışma, TIKA gibi sivil toplum kuruluşların devletler arasındaki diplomatik ilişkilerin itibarını, imajını ve istikrarını korumada ne kadar etkili olduğunu göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Kamu Diplomasisi, Uluslararası halkla ilişkiler, TİKA, Halkla İlişkiler, Türkiye, Tunus

Tunus'un Crabronidae (Insecta: Hymenoptera) türleri üzerinde faunistik ve sistematik çalışmalar

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2020 Diğer
Amaç: Bu çalışma, Tunus'taki Crabronidae türlerini tespit etmek amacıyla 2017-2019 yıllarında yapılmış faunistik ve sistematik bir çalışmadır. Yöntem: Crabronidae türleri Tunus'un değişik lokalitelerinden toplanmış, tür ve alttür düzeyinde teşhisleri yapılmıştır. Teşhis edilmiş tür, cins, tribüs ve altfamilyalara ait teşhis anahtarları hazırlanmıştır. Ayrıca, teşhis edilmiş olan türlerin morfolojik karakterlerinin dijital fotoğrafları çekilmiştir. Yine, sinonimleri, Tunus ve dünyadaki coğrafik yayılışları ve türlerle ilgili diğer bilgiler de verilmiştir. Bulgular: Araştırma sonucunda, Crabronidae familyasına bağlı Astatinae altfamilyasından iki cinse bağlı yedi tür; Bembicinae altfamilyasından dokuz cinse bağlı 18 tür, Crabroninae altfamilyasından 16 cinse bağlı 59 tür ve alttür; Pemphredoninae altfamilyasından üç cinse bağlı beş tür ve Philanthinae altfamilyasından dört cinse bağlı 31 tür ve alttür olmak üzere toplam beş altfamilyaya bağlı 34 cins ait 120 tür ve alttür tespit edilmiştir. Bunlar arasında Psammaecius Lepeletier 1832 ve Philanthinus de Beaumont 1949 cinsleri ile 30 tür ve alttür Tunus faunası için yeni kayıttır. Sonuç: Bu çalışma ile Tunus'taki Crabronidae türleri belirlenmiş, bunların dağılışları ve ekolojileri ile ilgili bazı bilgiler toplanarak ülkenin biyolojik zenginlikleri ortaya çıkarılmıştır.