Thesis Search




SEARCH RESULTS

XIV. ve XV. yüzyıllarda Bitola (Manastır)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2008 Diğer
Osmanlı İmparatorluğu dünya tarihine damgasını vuran ve aynı zamanda İslâm medeniyetine altı asır yön veren bir devlettir. İslâm Tarihinde en geniş coğrafyayı kapsayan bir devlet olmuştur. Osmanlı Devleti'nin meydana getirdiği medeniyet birçok yerli ve yabancı araştırmacının dikkatlerini üzerine çekmektedir.Kurduğu medeniyet ve oluşturduğu hoşgörüye dayalı düzen, Osmanlı devletiyle ilgili araştırmaların zenginleşmesine neden olmaktadır.Osmanlı Devleti'nin kuruluşuyla beraber hızlı bir şekilde genişlemesi ve Balkan ülkelerinin hızla fethedilmesi araştırmacıların ilgisini arttıran diğer bir etkendir. Osmanlı'nın bölgeye yerleştikten sonra izlediği yaklaşımlarda günümüz olaylarına örnek alınabilecek uygulamaların varlığından söz etmek mümkündür.Bu çalışmada, Balkan fetihlerinde önemli bir yeri olan Manastır (Bitola) ele alınmıştır. Öncelikle dönemin askerî, idarî ve içtimaî hayatı ele alınmıştır. Ayrıca bölgenin Osmanlı öncesi eserleri ile Osmanlılarını ilk fetihleriyle beraber yapılan mimari eserleri ortaya konulmaya çalışılmıştır

XIV.-XV. yüzyıl Osmanlı ve Timurlu çinilerinin karşılaştırılması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2020 Sanat Tarihi Bilim Dalı
Aynı soy kökenine sahip olan iki büyük imparatoluktan Osmanlılar ile günümüzdeki Özbekistan'da hüküm süren Erken Timurlu dönemi mimari süslemesinde kullanılan çini sanatı bu tez kapsamında ele alınıp incelenmiştir. Bursa ve Semerkant gibi birbirinden coğrafi olarak hayli uzak, ancak kültürel ve gönül birlikteliği de o derece yakın olan şehirlerde XIV.- XV. yüzyılları kapsayan süreçte, inşa edilen cami ve türbe gibi anıtsal yapılarda görülen çini sanatının her iki toplumdaki menşei, gelişim süreci, teknik özellikleri ve bezeme özellikleri anlatılmıştır. Ayrıca çini sanatının tarihsel süreçteki gelişiminde konu bütünlüğü açısından geç evrelere de değinilmiştir. Anlatımda; Bursa ve Semerkant kentlerinde aşağıda adları yazılan abideler konu edilmiştir. Bu yapılar: Bursa'da; Erken Osmanlı Dönemi yapılarından; İznik Yeşil Cami, Bursa Yeşil Camii, Yeşil Türbe, Muradiye Külliyesinde ise II Murat Camii, Şehzade Ahmet Türbesi, Şehzade Mahmud Türbesi ve Cem Sultan Türbesidir. Semerkant Şehrinde: Timurlu Dönemi yapılarından; Gür-i Mir Türbesi, Şah-i Zinde Mezarlığı ve Taç kapısı, Kadı Zade Rumi Türbesi, Emir Zade Türbesi, Şad-i Mülk Aka Türbesi, Şirin Bika Türbesi, Müsamman Türbesi, Tuman Aka Türbesi, Tuman Aka cami, Kussem bin Aka Türbesi, Bibi Hanım Camii ve Bibi Hanım Türbesidir. Her iki şehirde mevcut olup günümüze kadar intikal eden bu yapıların dış cephe ve iç mekânlarına ait çini bezemeler teknik (çini üretim tekniği-bezeme öğeleri) açıdan irdelenmiş, yapılan irdeleme sonucunda çinilerin birbiriyle örtüşen ve ayrılan yönleri örneklerle açıklanmıştır. Tespit edilen yapım ve sanatsal unsurlar benzer ve farklı özellikler adı altında sınıflandırılmıştır. Bu çalışmayla her iki ulusun aynı zaman diliminde, farklı coğrafyalarda birbirleriyle olan kültürel etkileşimleri benzer özellikleri, mimarlık ve güzel sanatlar açısından vurgulanmış, ayrılıkların nüaslarda olduğu sonucuna varılmıştır.

XIX. Asırda ve XX. Asrın başlarında İdil-Ural Bölgesi ceditçilerinin temel kelamî meselelere bakışları

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2018 Kelam Bilim Dalı
Tezimiz, Giriş, dört Bölümden ve Sonuçtan oluşmaktadır. Girişte tezimizin içeriği ve hazırlanmasında izlenen yönteme dair bilgi verilmiştir. Çalışmamızın girişinde konunun öneminde, araştırmada esas alınan metotlardan ve temel kaynaklardan bahsedilmiştir. Ayrıca araştırmamızın konusu olan İdil-Ural bölgesinin XIX. ve XX. asırlarda dini ve sosyal durumu kısaca ele alınmıştır. Sözü edilen süre, olumlu ve olumsuz olan köklü değişimlerin bir zamanıdır. Dinî hayatının rengini belirleyen ceditçilik ve karşı taraf olan kadimcilikten de bahsedilmiştir. Ayrıca bu bölümde araştırmamızda esas aldığımız aydınların aynı zamanda birer ceditçi olduğunu da ortaya koymuşuz. Birinci bölümde İlahiyat, ikinci bölümünde Nüvuvvet, üçüncü bölümünde Âhiret-Sem'iyat konuları incelenmiş, dördüncü bölümde ise diğer kelamî konulara temas edilmiştir.

XIX. yüzyıl ortalarında niş kazasının sosyal ve ekonomik durumu

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
Bu çalışma, herkesten gelir durumuna uygun vergi toplanması amacıyla yapılan reformu yerine getirmek için XIX. yüzyıl ortalarında Osmanlı Devleti'nde yapılan nüfus, arazi ve emlak sayımının sonucu olarak ortaya çıkan Temettuat defterleri esas alınarak yapıldı. Bu çalışmada sözü geçen defterlerde mevcut bilgileri kullanarak Niş şehrinin ekonomik ve sosyal durumunu göstermek amaçlanmaktadır. Temettuat defterlerinin incelenmesiyle elde edilen bilgiler, sayılan nüfusun meslekleri, sahip olduğu gayrimenkulleri, kullandığı toprakları, ellerinde olan hayvan türleri, ödedikleri vergi miktarları, genel gelirleri vb. hakkında fikir vermektedir. Çalışmada kullanılan ana yöntem, mevcut bilgilerin sınıflandırılıp sayılmasıyla farklı yerleşim birimlerine, dini veya etnik gruplarla meslek gruplarına göre istatistik yapılmasına dayanmaktadır. Sonuç olarak, zengin ve fakir, Müslüman ve Hristiyan, toprak sahibi olan ve olmayan n1üfus arasındaki karşılıklı ilişkiler ortaya çıkarılmıştır. Sonuç kısmında, Niş şehrinin nüfusunun üç ana gruba ayrıldığı görülmektedir. Sosyal tabakalaşmanın üst kısmını büyük toprak sahipleri, yüksek rütbeli devlet görevlileri ve zengin Hristiyan tüccarlar oluşturmaktadır. Orta düzey, bölgedeki yüksek ve orta gelirli esnaf ve ziraatçileri; alt düzey, düşük gelirli esnaf ve işçileri içine alır. Bunlar arasında ek gelir sağlayabilmek için çoğu kez askeri hizmete giren Müslüman esnafı da bulunmaktadır. Şehir ekonomisi, gelişmiş gibi görünse de elde edilen vergi geliri, devlet görevlilerine ödenen maaşları aşmadığı için şehrin öneminin ekonomik kapasitesinden değil, kaza merkezi olmasından kaynaklandığı görülmektedir. Anahtar Kelimeler: Ekonomik durum, hayvancılık, meslekler, Osmanlı Devleti, Sırbistan-Niş, Sosyal hayat, Sosyal yapı, Tarım, Temettuat Defterleri.

XIX. yüzyıla ait olan Kiril harfli Türkçe dini oyun metni üzerine dil incelemesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2016 Yeni Türk Dili Bilim Dalı
Bu tez çalışmasında 1845 yılında basılan Hazret-i Avraamın Kurban Hekayesi Kiril harfli Türkçe dini oyunun Kiril harfli metnin yanı sıra Latin esaslı transkripsiyonlu metni sunulmuş; eser imla, ses bilgisi ve şekil bilgisi özellikleri açısından incelenmiş; sözlük ve dizin çalışması yapılmıştır. İncelenen metinde Arapça ve Farsça gramer yapılarının az görülmesine karşın, sade Türkçeye ağırlık verilmiştir. Dil açısından Eski Anadolu Türçesine ait olan özelliklerle birlikte Balkan Türkçesi ve Gagauzcada görülen bazı dil bigisi unsurları tespit edilmiştir. Karamanlıca edebiyatı tarihinde önemli bir yere sahip olan bu eser, Kiril harflerine aktarılarak seslendiği topluluk ve içeriği açısından çok önemlidir. Bu araştırma, Balklanlar'da meydana gelen Kiril harfli Türkçe eserlerin tespit edilerek incelenmesi ve bilim dünyasına tanıtılması açısından karşılaştırmalı ve tarihi Türk dil bilimi için faydalı olabilir. Anahtar Kelimeler: Hazret-i Avraam, Kiril harfli Türkçe, dini oyun, Karamanlıca, transkripsiyon.

XIX. yüzyılda Niş Sancağı

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2011 İslam Tarihi Bilim Dalı
?XIX. yüzyılda Niş Sancağı? konulu çalışmanın giriş kısmında öncelikle araştırmanın amacı ve önemi belirtilmiş, sonra konu ile ilgili kaynak tanıtımı yapılmış ve son olarak da Niş tarihiyle ilgili bilgiler verilmiştir.Çalışmanın birinci bölümünde Niş Sancağı'ndaki idari yapı, nüfus ve yerleşimden; ikinci bölümde dini ve sosyal yapılardan; üçüncü bölümde ise on dokuzuncu yüzyılda Balkanları etkileyen olaylar ve büyük güçlerin, özellikle de Rusya'nın baskısıyla Osmanlı İmparatorluğunun Niş'i Sırbistan'a bırakmak zorunda kalmasından söz edilmiştir. Bugün Sırbistan topraklarında kalan Niş, Roma ve Bizans döneminde Naissus olarak bilinmekte olup, büyük öneme sahip bir yerdi. Osmanlı İmparatorluğu idaresinde beş asır kaldı. On dokuzuncu yüzyılda Balkanları etkileyen tarihi olaylar ve gelişmeler nedeniyle Osmanlı idaresinden çıktı. Niş, 1878 yılında Osmanlı-Rus savaşından sonra yapılan Berlin Barış Antlaşması ile Sırbistan'a bağlandı.Anahtar Sözcükler: Osmanlı, Balkanlar, Sırbistan, Niş, Sırp İsyanları

XIX. Yüzyılda Türkistanlı hacıların hac yolculuğu

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
XIX. Yüzyılda Türkistanlı Hacıların Hac Yolculuğu Hac farizası bütün Müslümanların yapmaya özen gösterdiği İslam dinindeki en önemli ibadetlerden biridir. Bu ibadeti diğer Müslümanlar gibi Türkistanlı Müslümanlar da yerine getirmek için her zaman çaba göstermişlerdir. Tarihin farklı dönemlerinde Afganistan, Hindistan, İran ve Hazar – Kafkaslar – Kırım – İstanbul'u hac güzergahı olarak kullanmışlardır. Ayrıca XIX. yüzyılın ikinci yarısında Rusya'nın Türkistan bölgesini hakimiyet altına alması hac ibadetini de önemli ölçüde etkilemiştir. Rusya hac ibadetinin tüm Müslümanları birleştirici unsur olmasından endişelendiği için oldukça dikkatli bir politika izlemiştir. Kesin olarak hac adaylarını bundan alıkoyamasa da bazen duruma göre çeşitli bahaneler uydurarak onları engellemeye çalışmıştır. Hac yolculuğunu zorlaştıran diğer sebeplerden biri de Türkistan hanlıklarının İran ile anlaşmazlıklarıdır. Bu nedenle diğer hac güzergahlarına göre daha uzun sürmesine rağmen Türkistanlı hacılar Osmanlı toprakları üzerinden hacca gitmişlerdir. Çünkü Osmanlı Devleti bütün Müslümanların hâmisi olarak hacılara her türlü yardımda bulunmuştur.

XIX. yüzyılın sonunda Güney Kafkasya'da Estonyalılar

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2013 Diğer
XIX. yüzyılın sonunun devri, Türk-Rus politik ilişkilerinde dönüm noktası olmuştur. O dönemde iki ülke arasında asırlarca sürdürülen savaşların alanı yeni anlam kazanmıştır. Balkan yarımadası yani Batıdan aşağıya doğru inme politikası izleyen Rusya Çarlığı, Karadeniz kıyılarını ellerine geçirmek hedefiyle denizin doğu tarafında da savaş hareketleri etmeye başlamıştır. İşte XIX. yüzyılının sonunda Güney Kafkasya?nın etnik haritası büyük değişiklik göstermiştir. Yerli insanların arasına bütün Rusya Çarlığı?nın etnik coğrafyasından yeni gelen millet olmuşsa da gelenlerin arasında daha çok Avrupa halkları yer almıştır. Çalışmanın konusu olan Estonlar bu halkların arasındadır. Bu tez, Estonların Güney Kafkasya?ya göç ettirerek yeni toprakta iskanlarının oluşmasını ele almayı hedeflenmektedir. Bu çalışmada; Güney Kafkasya?da Estonları hayatını incelenen ve kitaplarını yazan Marika Mikkor?un eserlerden ve Estonların iskan edildiği köylerde o zamanda yaşayan ve sonra köyün hakkında araştırmalar yapanlardan yararlanılmıştı. Ayrıca Rusya?nın ilgili dönemde uygulanan resmi kanunları (Polnoe Sobranie Zakonov Rossiyskoy İmperii) takip edilmiştir. Çalışma, Güney Kafkasya?da Estonların yeni topraklarda ve yeni komşuların yanında yaşam tarzını incelenmeyi amaçlamıştır.

XI-XII y.y'da Hanefi-Mâtürîdî mezhebinin yayılmasında Mâverâünnehirli ulemânın rolü

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Mezhepler Tarihi Bilim Dalı
İslâm tarihinde Mâverâünnehir topraklarının önemi büyüktür. Çünkü, İslâm dininin yaygınlaşmasına katkıda bulunan, değerli eserler veren meşhur âlimler buralardan yetişmiştir. Bölge fethedilmeden önce yoğun olarak Türklerin kabileler halinde yaşadığı bir yerdi. Müslüman Araplar'ın fethiyle İslâm'la tanışan bölge halkı, İslâm'ı kabul etmede geç kalmamış ve küçük gruplar halinde de olsa hemen İslâm'a girmişlerdir. Daha sonra kendi devletlerini kuran Türkler, İslâm'a büyük hizmetlerde bulunmuşlardır. Bölgede yaşayan çeşitli Türk devletleri hüküm sürdükleri esnada buraları İslâm medeniyetinin birer ilim ve kültür merkezi haline getirmişlerdir. Özellikle Buhara, Semerkand, Nesef, Şâş, Curcân ve Fârâb gibi şehirlerde bunu görmekteyiz. Örneğin, meşhur hâdis âlimi el-Buhari, filizof ve mantıkçı olan İbn Sînâ gibiler bu bölgede olan Buhara şehrinde yetişmişler ve günümüzde de çok değerli olan eserler vermişlerdir. Anahtar Kelimeler: İslâm, Mâverâünnehir, Türk, Mezhep, Hanefî-Mâtürîdîlik, Âlimler.

XI-XIV. yüzyıllarda Gürcistan`da Kıpçaklar

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Genel Türk Tarihi Bilim Dalı
Kıpçaklar tarih boyunca başka milletler tarafından iyi bir savaşçı olarak tanımlanmışlar. Avrasya coğrafyasının tarihinden bahsedince, Kıpçaklarla bağlı dönemler özellikle dikkat çekmektedir. Lakin bu dönemlerin eksik tarafı Kıpçaklarla bağlı yeteri kadar kaynağın olmamasındadır. Kıpçaklar başka coğrafyalarda olduğu gibi Kafkasya`nın siyasi ve kültürel hayatında önemli yer tutmuşlardır. Gürcistan Kıpçakları XI. yüzyılda, IV.Davit`in iktidarı döneminde gelmişler. Gürcü kaynakları Kıpçaklardan ilk kez XI.yüzyılda, en son ise XIV. yüzyılda bahsettikleri için tezimizin kronolojik çerçevesi XI.-XIV. yüzyılları almaktadır. İlk zamanlarda dış düşmanlarla mücadele maksadıyla Kıpçaklar iskan edilmişlerdir. Lakin daha sonra tarihi akış dahili savaşların da onların yardımıyla yatırılmasına sebep olmuştur. Bununla da Kıpçaklar hem Gürcistan`da devlet oluşumunda mühim rol sahibi olmuş, hem de devlet ordusunun bir kısmını oluşturmuşlardır. Savaşçı yetenekleri onların Gürcistan ordusunda temsilini belli bir dönem gelenek haline de getirmiştir. Anahtar Kelimeler: Göç, Kıpçaklar, Türkistan, Karadeniz, Kafkasya, Gürcistan.

XIX-XX. yy. Tatarca yazılan hacnameler

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
Rusya ve Osmanlı İmparatorluklarında yaşayan Müslümanlar yüzyıllar boyunca aralarındaki kardeşlik duygularını hep sıcak tutma gayretinde olmuşlardır. Bu ilişkilerin en yoğun dönemi XIX – XX. yüzyılın başlarında yaşanmıştır. İki ülke Müslümanları arasındaki ilişkilerin düzeyini daha iyi anlamak için, Rusya Müslümanlarının Hac farizalarını yerine getirmeden önce İstanbul başta olmak üzere Osmanlı şehirlerine yaptıkları ziyaretleri konu edinmek amacıyla kaleme alınan Hacname adlı eserlere müracaat etmekte fayda vardır. Mukaddes topraklar olarak bildiğimiz Mekke ve Medine, diğer bir ifadeyle Hicaz bölgesi tüm dünya Müslümanları için ziyaret edilmesi kutsal kabul edilen mekanların bulunduğu bir yerdir. Bu mübarek beldeler uzun bir müddet Osmanlı Devleti sınırları içerisinde yer almıştır. Rus imparatorluğu bünyesinde yaşayan Müslümanlar, hacca gitmek için İslam halifesinin payitahtı İstanbul'a uğramayı adeta dinî bir vecibe olarak görmüşler, bir bakıma İstanbul'a uğramadan gidilen haccın kabul olmayacağına inanmışlardı. Bu sebepten Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti ile diğer Osmanlı şehirleri Mekke ve Medine'ye giden yolda hacı adayları için ana geçiş noktaları olmuşlardır. Anahtar Kelimeler: Hac, Rusya Müslümanları, Osmanlı İmparatorluğu, Hacname, İstanbul

Xi'an'daki Hui Müslüman kimliği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2020 Din Sosyolojisi Bilim Dalı
Çin'de İslam'a inanan on etnik grup vardır, bu gruplardan bir tanesinin adı Hui'dir. Bugün, Hui halkı neredeyse tüm Çin şehirlerinde bulunur, fakat çoğu Xi'an şehri dahil olmak üzere Çin'in kuzeybatı bölgelerinde yaşamaktadır. Bin yıldan fazla bir süre önce, bazı Araplar, Persler ve Orta Asya'daki Müslümanlar, iş ve eğitim nedeniyle Kara İpek Yolu ve Deniz İpek Yolu ile Çin'e gelmişler ve Çin'de yaşamaya başlamışlardır. Bu batıdan gelen Müslümanlar, bazı Çinli kadınlarla evlenmişler ve nesiller boyu Çin'de yerleşmişlerdir. Zamanla, onlar ve çocukları Çin kültürünü öğrenmeye çalışmışlar ve böylece onların Çinlileşme süreci de başlamıştır. Çin'deki Yuan (?) Hanedanlığı (MS 13. yüzyıl) döneminde, Hui ataları Çin hükümeti tarafından hanehalkı kayıt defterine kaydedilmiş ve Çin vatandaşı oldukları kabul edilmiştir. O zamandan itibaren, Hui ataları resmi olarak Çin vatandaşlığının bir parçası haline gelmiştir. Hui ataları, Çince ve geleneksel Çin Konfüçyüs kültürünü öğrenirken İslami inançlarından vazgeçmediler. Onun yerine, Hui halkının ataları, eğitim yoluyla İslami inançları ve kültürleri miras olarak aktarmaya çalıştılar. Çin'deki Ming (?) Hanedanlığı (M.S. 14. yüzyıl) döneminde, Hui grubu, kendi özel kültürüyle bağımsız bir ulus oldu. Hui'lerin Müslüman ve Çinli vatandaş olarak ikili kimlikleri, Hui kültürünün ikili özelliklerini belirler. Hui kültürü, İslam ve Çin kültürünün kaynaşmasının sonucudur. Başka bir deyişle, Hui kültürü hem İslam kültürünün içeriğine hem de Çin kültürünün içeriğine sahiptir. Peki, binlerce yıldır, Çin topraklarında hayatta kalan Hui halkı her zaman benzersiz kültürlerini ve kimliklerini nasıl koruyabilir? Bu tez, Hui halkının tarihinin, ekonomisinin, eğitiminin ve kültürünün dört ana yönünü tanıtıp, aynı zamanda On Faktörün Hui grubu ve Hui kimliği oluşturulmasındaki rolü üzerine derin bir analiz yaparak, Çin'deki Hui Müslümanlarının kimliğini ve bu özel kimliği koruyabilmelerinin nedenlerini açıklamaya çalışmıştır. Giriş bölümü, bu tezin yazılması için teorik temeli oluşturan araştırma konusunu, amacını, yöntemlerini ve bu tezle ilgili teorik çerçeveyi ve kavramları tanıtmıştır. Etnik kimlik teorisine ek olarak bu tezin yazarı şunları önermektedir: etnik oluşum, ulusal kimlik inşası ve ulusal kimliğin korunması sürecinde savaş ve doğal afetler gibi dış ve nesnel faktörlere ek olarak, dini inançlar, kan ilişkileri, ulusal politikalar, ekonomi ve ticaret, eğitim stratejileri, dil ve yazı, halk kültürü, yerleşim yapısı ve etnik gruplar arası etkileşim çok önemli bir rol oynamıştır. Kısaltma: Ulusal Kimliği Etkileyen On Faktör. ?. Bölüm Xi'an'daki Hui Müslümanların Tarihçesinde Hui'nin Çin'de oluşumu ve gelişiminin tarihçesi tanıtılmaktadır. ?. Bölüm Xi'an'daki Hui Müslümanların Ekonomik Durumunda Çin'in farklı dönemlerinde Hui ekonomisinin gelişimi ve durumu tanıtılmaktadır. ?. Bölüm Xi'an'daki Hui Müslümanların Eğitim Durumunda Çin tarihinde farklı dönemlerde Hui halkının eğitiminin farklı biçimler

Xinjiang issue from the perspective of Russia and central Asian countries

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Uluslararası İlişkiler (İngilizce) Bilim Dalı
Bu araştırma, Rusya ve Orta Asya ülkelerinin Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde etnik azınlıklara yönelik Çin politikasına karşı konumlarını incelemekte ve Sincan sorununun bu ülkelerin iç siyasetindeki tezahürlerini analiz etmektedir. Sincan sorununu Çin ulusal politikasının bir başarısızlığı olarak gören ve bunu insan haklarının ihlali olarak kınayan Batı ülkelerinin aksine Rusya ve Orta Asya ülkelerinin hükümetleri, Çin hükümetinin bölgeyi istikrara kavuşturma ve üç kötülük olarak adlandırdıkları ayrılıkçılık, aşırılıkçılık ve terörizm ile mücadelesindeki başarılarını vurgulamaktadırlar. Rusya, Batı'yı Sincan meselesini siyasallaştırması ve Çin'e karşı siyasi bir araç olarak kullanmasını eleştirerek Çin'in ulusal azınlıklara yönelik politikasını desteklemektedir. Orta Asya'daki diğer komşularının aksine çok sayıda Uygurların yaşadığı Kazakistan ve Kırgızistan, Çin ile Uygur diasporası arasında manevra yapmaya çalışmaktadır. Ayrıca, bu iki ülkenin halkları, Sincan'daki etnik Kazakların ve Kırgızların durumuyla ilgilenmekte ve hükümetlerden önlem almalarını istemektedirler. Çalışma, Rusça ve İngilizce kaynaklara dayalı olarak yapılmıştır.

XV. yüzyıl Teselya bölgesine dair bir kaynak: H.871/m.1466-67 tarihli Tırhala sancağı İcmal Defteri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2019 Diğer
XIV. ve XV. yüzyıllarında Osmanlıların Rumeli'yi fethi ve fetih sonrası bölgede genişlemesi çok hızlı bir şekilde gerçekleşmiştir. 1386-1387 yılları arasında, önce Teselya'nın doğu ovası, daha sonra 1392 yılında Teselya'nın tamamı Osmanlıların eline geçmiştir. Bu sürecin yaşanmasında Gazi Evrenos Bey'in önemli katkıları olmuştur. Fetihten sonra Anadolu'dan Teselya'ya iskân hareketi yine Evrenos Bey'in önderliğinde iki aşamada gerçekleşmiştir. Buna göre ilk yerleşim akımı 1384-1402, ikinci yerleşim akımı ise 1423-1455 arasında olmuştur. Bu iskân hareketinin XV. yüzyıl ortasında Teselya bölgesinde yaşayan Müslüman nüfusun artışına önemli bir etkisi olmuştur. Teselya bölgesinin fethinde rol oynayan bir diğer önemli kişi, Turahan Bey'dir. Turahan bey ve ailesi bölgede camii, medrese, muallimhane, imaret, zaviye, kervansaray, çeşmeler, ağaç köprülerle beraber çok sayıda vakıf kurarak, bölgenin ekonomik ve sosyal olarak gelişimine önemli katkıda bulunmuşlardır. Fetihten sonra diğer bölgelerde olduğu gibi Teselya'da da timar sistemi uygulanmaya başlamıştır. Timar sistemi Osmanlı Devleti'nin askeri, idarî ve sosyoekonomik yapısı için büyük önem arz etmektedir. Bu sistemin işleyişine dair bilgi veren önemli kaynaklardan biri de tahrir defterleridir. Bu defterler, vergilendirilebilir nüfus ve gelir kaynaklarına dair önemli verileri içermesi bakımından oldukça mühimdir. Bu grupta yer alan defterlerden biri de icmal defterleridir. Bu çalışmanın temel amacı, yukarıda önemine değinilen tahrir defterlerinden biri olan ve XV. yüzyıl Osmanlı Teselyası'na ait önemli veriler içeren H. 871 tarihli Tırhala Sancağı icmal defterinde yer alan verilere göre Teselya'nın iskân hareketlerini ve nüfusunu incelemektir. Sözkonusu çalışmanın bu yönüyle bu alanda yapılan çalışmalara ve özellikle XV. yüzyıl Teselya bölgesinin tarihine önemli katkılar sağlayacağı temennisindeyim.

XVI. yüzyıla ait olan Zeynî Efendi'nin Envârü'l-Hüdâ adlı eseri üzerine dil incelemesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2017 Yeni Türk Dili Bilim Dalı
XVI. yüzyılın ikinci yarısında yazılmış olan Zeynî Efendi'nin Envârü'l-Hüdâ adlı eseri, dini bir eserdir. Yazar ve eser hakkında kaynak bulunmasa da III.Murat döneminde yazılmış olduğu tahmin edilen bu eser içinde pek çok hikaye, ayet, hadisler, sahabeler ve peygamberler hakkında kıssalar bulunmaktadır. Allah'a övgüyü metnin başında ve sonunda eksik etmeyen yazar, metnin önemli bir kısmında II.Selim'in varisi olan III.Murat için de güzel bir yazı kaleme almıştır. XVI. yüzyıl Osmanlı Türkçesine geçiş dönemi olduğu için Eski Anadolu Türkçesinde olan Türkçe kelime zenginliğinin, bu dönemde yerini Farsça ve Arapçaya bıraktığını görmekteyiz. Bu dillerin hakimiyetinin ve etkisinin daha fazla olduğu düşünmekteyiz. Tezimiz üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde metnin dil özelliklerinden söz edilmektedir. İkinci bölümde metnin transkripsiyonu yapılmış ve metinde olan özel isimler hakkında dipnotta bilgi verilmiştir. Üçüncü bölümde ise sözlük ve dizin bulunmaktadır.

XVIII. yüzyılda Kosova: Sosyo-ekonomik tarih

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2021 Diğer
İlk çağlardan beri birçok devletin ve topluluğun sahip olmak istediği bir bölgede yer alan Dardanya bölgesi, 1389 senesinde Kosova ovasında meydana gelen savaşa istinaden Kosova adını almıştır. XV. yüzyılın ilk yarısında Vulçıtrın, Dukakin ve Prizren sancaklarının oluşturduğu Kosova'nın Osmanlı hâkimiyeti altına girdikten sonraki idarî, sosyal ve ekonomik açıdan tarihinin yazımınında dönemin kaynakları yeteri kadar değerlendirilmemiştir. Bu çalışma, Kosova ile ilgili mevcut eksikliği gidermeyi ve Osmanlı şehir tarihi araştırmalarına katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Tez adında Kosova isminin tırnak içinde verilmesi, ismin tez konusunda gösterilmesi zorunluluğundan kaynaklanmakta ve söz konusu yüzyılda Kosova'nın Osmanlı idarî teşkilâtındaki gerçek yerine işâret etmeyi amaçlamaktadır. Bu çalışma, Osmanlı Arşivi ve Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivleri'nden tespit edilip temin edilen belgeler esas alınarak hazırlanmıştır. Yine konuyla ilgili seyâhatnameler, kaynak eserler ve farklı dillerdeki kaynak eserlerden de istifade edilmiştir. XVII. yüzyılda yapılan savaşların akabinde ortaya çıkan düzensizlikler Kosova bölgesini de ziyadesiyle etkilediği ve Kosova'yı ihtiva eden sancak ve kazâlar'ın fizikî, toplumsal ve ekonomik yapısının büyük zararlar gördüğü görülmektedir. XVIII. yüzyılda ekonomik yapısı dikkate alındığında Kosova'nın Vulçıtrın, Dukakin ve Prizren sancaklarından çok daha geniş sınırlara sahip olduğu ve Osmanlı Devleti için çok önemli bir gelir kaynağını oluşturduğu görülmektedir. Anahtar Kelimeler: Vulçıtrın, Dukakin, Prizren, Kosova, XVIII. yüzyıl, sosyo-ekonomik tarih.

XVI-XIX. yüzyıllarda Kuzeybatı Azerbaycan'ın Osmanlı Devleti ile ilişkileri ve kültürel bağlar: Car-Balaken örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2016 Osmanlı Müesseseleri ve Medeniyeti Bilim Dalı
Kuzeybatı Azerbaycan XVIII. Yüzyıldan beri düşmanlara özellikle Ruslara karşı yapılan savaşların merkezinde yer almış bir bölgedir. Gülistan (1813) ve Türkmençay (1828) Antlaşmalarından sonra tarihi Azerbaycan'ın Car-Balaken (Car-Tala) bölgesine sahip olmaya çalışan Rusya İmparatorluğu soykırımlar ve sürgünler yoluyla buradaki Müslüman Türk halkını temizlemek için çeşitli yollara başvurdu. Rus Ordusu'nun askeri operasyonlarına liderlik eden Gürcü ve Ermeni generalleri işgal olunmuş Azerbaycan topraklarından daha fazla pay almak ümidi ile ülke halkını katletmekten de geri durmamıştır. XIX. Yüzyıl Müridizim Hareketi yıllarında Zagatala bölgesinin ahalisinin hiçbir şekilde korkmadan, gerçek Cihat aşkıyla haçlı ordusu önünde kefen giyerek sergilediği tarihi kahramanlıkların dünya tarih sahnesinde eşi benzeri yoktur. XVI. Yüzyılda Osmanlı Devleti'nin Şark Saferi sırasında Safevi Devleti'ne karşı ayaklanan, Osmanlı'yı kendine din kardeşi olarak gören ve yardım elini uzatan, daha sonraları XVIII. Yüzyılda Osmanlı'nın Azerbaycan'ın Kuzeybatısında gözü, kulağı olmayı başaran, XIX. Yüzyılda ise kültürel bağlamda kalbi Osmanlı ile atan bu bölgenin tarihi gerçekten araştırılmaya değerdir. Tarihsel eylemler, kültürü oluşturan temel unsur olarak bir bölgenin şekillenmesine sebep olmakta ve manevi kültürün hudutlarını belirlemektedir. Kafkasya'da Müslümanların dini hayatının şekillenmesinde Osmanlı etkisi bunun bir örneği olarak kabul edilebilir. Kafkasya'nın büyük bir kısmını Anadolu'ya bağlayan köprüler hep bu temeller üzerinde atılmış, maddi ve manevi değerler dolayısı ile bölgeyi İslam Medeniyeti'nin bir parçası haline getirmiştir. Anahtar Kelimeler: Zagatala, Car-Balaken Cemaatliği, Car-Tala, İlisu Sultanlığı.

XX. yüzyıl başlarında Kazak ahlak düşüncesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2021 Diğer
Türk felsefesi, etik sorunların hâkim olduğu bir felsefedir. Bu tezde, Türk felsefesinin bir dalı olarak XX. yüzyıl başlarında Kazak felsefesinin etik alanındaki özgünlüğünü araştırılmış, Sovyet döneminde etkilerinden bahsedilmeyen Kazak düşünürlerin etik mirası tartışılmıştır. Çalışmanın birinci bölümünde bir arka plan oluşturmak amacıyla, genel olarak Kazak ahlak düşüncesi ve bununla beraber Kazak kültüründe ahlaki ilişkilerin ortaya çıkmasının nedeni ve geleneksel Kazak ahlakının temel ilkeleri ele alınıp incelenmiştir. Çalışmanın ikinci bölümünde Abay Kunanbayev, Şakarim Kudayberdiyev ve Meşhur Jusup Kopeev'in ahlaki düşüncelerinin kaynakları ve bu düşüncelerinin ahlak felsefesine tekabül eden temel kavramları; iyi ve kötü, adalet, vicdan, mutluluk, merhamet, amaçlılık başlıkları altında incelenip değerlendirilmiştir. Bunlara ek olarak Abay tarafından geliştirilen Kâmil İnsan kavramı ve Şakarim tarafından geliştirilen Vicdan ve Vicdan Bilimi orijinal konsepti ayrı başlıklar altında ele alınmıştır. Belirtildiği gibi araştırmanın temel amacı XX. yüzyılın başlarındaki Kazak ahlak düşüncesini araştırmak ve ortaya koymaktı. Araştırmanın yürütülmesi sırasında gerekli olan temel ve yan kaynaklar temin edilmiş; Kazak filozofların düşünceleri incelenirken hem Kazakça hem Türkçe hem Rusça hem de İngilizce kaynaklar, tezler, makaleler incelenmiş ve bunlar üzerinde inceleme ve yorumlamalar yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Kazak Felsefesi, Etik, Ahlak Düşüncesi, Şiirsel Felsefe.

XX. Yüzyılda Balkanlar'da islam felsefesi çalışmaları (zanı ı naltë, përpjekja shqıptare, kultura ıslame ve ıslamska mısao dergisi örneği)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 İslam Felsefesi Bilim Dalı
20. yüzyılda Balkanlar'da, Zani i Naltë, Përpjekja Shqiptare, Kultura Islame ve Islamska Misao Dergilerin yayımlanan İslam felsefesi makaleleri büyük önem taşımaktadır. Bu dört derginin İslam felsefesi makaleleri analiz eden çalışmamız, giriş bölümünden ve iki bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde 20. Yüzyılda Balkanların durumu ve İslam felsefesinin durumunu anlatılmıştır. Birinci bölümünde Zani i Naltë, Përpjekja Shqiptare, Kultura Islame ve Islamska Misao dergilerin tarihçesi ve muhtevası ile ilgili bilgi verilmiştir. İkinci bölümünde ise Zani i Naltë, Përpjekja Shqiptare, Kultura Islame ve Islamska Misao dergilerde yayımlanan İslam felsefesi makaleleri, kronolojik olarak tasnif edilmiş ve bu sıraya göre tahlil edilmiştir.

XX. yüzyılda batı Afrika'daki eski Fransız sömürgelerinde hükümet darbeleri (Gine'de Sekou Toure örneği)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Yakınçağ Tarihi Bilim Dalı
Afrika büyük doğal zenginliklere sahip bir kıtadır. Sanayileşen Avrupa ülkeleri ve Amerika, köle ticareti vasıtasıyla ekonomileri için gerek duydukları insan gücünü Afrika kıtasının siyahî insanlarından sağlamaya başlamışlardır. Avrupalı güçlerin açgözlülüğünün bir neticesi olarak sömürgecilik ve köle ticaretinin dünya siyasetinde önem kazanmaya başlaması Afrika kıtası için ileride çekecek olduğu acıların başlangıcını oluşturmuştur. Berlin Konferansı'nda (1884-1885) Afrika kıtası adeta bir pasta gibi görülmüş ve bu pasta kendi aralarında hiyerarşik düzen içerisinde paylaştırılmaya başlanmıştır. Berlin Konferansından itibaren Afrika'nın çeşitli bölgelerinde sömürge sistemleri kurulmaya başlanmıştır. Afrikalı ülkelerin Avrupa sömürgeciliğinden kurtulup bağımsızlıklarını kazandıkları andan itibaren başları dertten kurtulmamıştır. Bağımsızlıklarını kazanan ülkelerde en yaygın görülen siyasî olay, hem devletlerin hem de halkların hayatlarını ve geleceklerini olumsuz etkileyen darbeler olmuştur. Bu çerçevede çalışmamızda, Batı Afrika'da bir Fransız sömürgesi olan ve daha sonra bağımsızlığını kazanan Gine Cumhuriyetinin ilk yılları esas alınarak bölgedeki darbe olgusu derğerlendirilmeye çalışılmıştır. Bu Gine Cumhuriyetinin ilk yılları ise Sekou Toure'nin iktidarda olduğu yıllardır. 28 Eylül 1958 referandumu sırasında Fransa'ya hayır diyerek ülkesinin bağımsızlığını kazanmayı başaracak olan Sekou Toure, Fransa'nın Afrika'daki en büyük düşmanlarından biri olmaya başlayacaktır. Bu nedenle Degaulle'nin danışmanı olan Jacques Foccart'ın yönettiği çok güçlü bir ağ olan Françafrique için Batı Afrika'da etkisiz hale getirilmesi gereken ilk hedef Sekou Touré olmuştur. 1959 yılında gerçekleşen Persil operasyonu ve buna müteakip 1960, 1970 yıllarındaki darbe girişimlerin ardından, Sékou Touré rejimide gittikçe radikalleşmeye başlayacak ve şüpheli olarak gördükleri kişileri tutuklanmaya ve idam etmeye başlayacaktır. Böylece Sékou Touré'nin Ginesi ile Batılı güçler arasında yıllarca sürecek olan gerginlikler dönemi başlayacaktır. Sékou Touré 1984 yılında öldüğünde, Albay Lansana Conte liderliğinde, bir askeri grup, darbeyle iktidara gelecek ve 2008'e kadar iktidarda kalacaktır. Bağımsızlığından bu yana, Gine'nin yaşadığı olayların toplum üzerinde çok büyük etkileri olmuştur. Anahtar kelime : Darbe, Afrika, Batı Afrika, Eski Fransız sömürgeleri, Gine, Sekou Toure, Fransa.