Thesis Search




SEARCH RESULTS

Zirkonyum oksit alt yapı materyaline uygulanan sinterizasyon ısısının materyalin ışık geçirgenliğine etkisi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2016 Diğer
Üstün mekanik özellikleri sayesinde zirkonyum oksit materyali diş hekimliğinde tam seramik restorasyonlarda altyapı materyali olarak kullanılmaktadır. Polikristalin mikroyapısından dolayı opasitenin fazla olması materyelin estetik özelliklerini kısıtlamaktadır. Zirkonyum oksit altyapı materyaline uygulanan sinterizasyon işlemi materyalin mekanik ve estetik özelliklerini etkilemektedir. Bu çalışmanın amacı farklı sinterizasyon ısılarında sinterlenen zirkonyum oksit alt yapı materyalinin estetik özelliklerini incelemektir. Çalışmada 2 farklı zirkonyum oksit alt yapı materyalinden 1 mm kalınlığında ve 14 mm çapında 60 adet örnek, İsomet (Isomet 4000 Linear Precision Cutter) cihazı kullanılarak hazırlanmıştır. Elde edilen örnekler 3 farklı ısıda sinterizasyon işlemine tabi tutulmuştur. İşlem sonrasında örneklerin ışık geçirgenliği değerleri spektrofotometre kullanılarak ölçülmüştür. Bu çalışmanın sonuçlarına göre sinterizasyon ısısının artmasıyla örneklerin ışık geçirgenliği değerleri artmıştır. Anahtar Kelimeler Zirkonyum Oksit, Sinterizasyon Isısı, Işık Geçirgenliği, Spektrofotometre, Estetik.

Zn(II) kompleksinin sitotoksik ve apoptotik etkilerinin kanser hücrelerinde araştırılması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
Kanser, hücrelerin kontrolsüz çoğalması ile oluşan bir hastalıktır. Hücrelerin çeşitli risk faktörleri sebebiyle mutasyona uğrayıp sınırsız çoğalması ile başlayan bu süreç sonunda kanserli hücreler oluşmakta, dokulara ve organizmaya zarar vermektedir. Son yıllarda yapılan çalışmalar, kanser tedavisinde metal bazlı bileşiklerin umut verici olduğunu göstermiştir. Özellikle platin (Pt), gümüş (Ag), altın (Au) ve çinko (Zn) gibi metal kompleksleri birçok antikanser araştırmalarda kullanılmış ve başarılı sonuçlar alınmıştır. Dolayısıyla bu tez çalışmasında, bir Zn(II) kompleksinin insan meme kanseri hücrelerinde antikanser etkileri ve bu etkilerden sorumlu mekanizmalar araştırılmıştır. Zn(II) kompleksinin insan meme kanseri hücrelerindeki anti proliferatif potansiyeli SRB canlılık testi ile belirlenmiş, hücre canlılıkları ATP canlılık testi ile doğrulanmıştır. Ayrıca kompleksin olası sitotoksik etkisi sağlıklı insan meme hücrelerde de değerlendirilmiştir. Sitotoksik etkilerinden sorumlu olan hücre ölüm mekanizması ve apoptoz varlığını göstermek için Hoechst 33342/Propidyum İyodür ikili boyama yöntemi ve kırılmış sitokeratin-18 (M30 antijen seviyesi) yöntemi kullanılmıştır. Hücre ölümü ile ilişkili proteinlerin ekspresyon seviyeleri (B-Aktin, PARP/kırılmış PARP, COX4, DR4, Prokaspas-8/kırılmış Kaspas-8, BAX, RIP) immunoblotlama yöntemi ile gösterilmiştir. Apoptozisle ilişkili gen ekspresyonları ise Polimeraz Zincir Reaksiyonu kullanılarak belirlenmiştir. Zn(II) kompleksinin hücre migrasyonu üzerine etkisini belirlemek amacıyla yara iyleşmesi testi uygulanmıştır. Ayrıca Zn(II) kompleksinin kanser kök hücrelerindeki sitotoksik etkisi kök hücre populasyonunca zengin olan mamosferler üzerinde araştırılmıştır.Elde edilen sonuçlarda, Zn(II) kompleksinin insan meme kanseri hücrelerinde doza ve zamana bağlı olarak sitotoksik etkiye neden olduğu sağlıklı hücrelerde ise toksik olmadığı gözlendi. Zn(II) kompleksinin kanser hücrelerinde apoptozisi indüklediği hem protein hem de gen düzeyinde belirlendi. Zn(II) kompleksinin kanser hücrelerinin migrasyon yeteneklerini önemli derecede engellediği gözlendi. Ayrıca Zn(II) kompleksi kanser kök hücrelerinde de sitotoksik aktiviteye sahip olduğu belirlenmiştir.Tüm sonuçlar değerlendirildiğinde, Zn(II) kompleksinin kanser tedavisinde umut verici bir ajan olarak kullanılabileceği öngörüsüyle ileri analizlerin yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.

ZnO yarıiletkenine nikel ve indiyum katkılamanın gaz sensör algılama özelliklerine etkisi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2019 Diğer
İnsan nefesinde belirli bir konsantrasyonun üzerindeki varlığı astım hastalığını işaret eden NO gazı ayrıca yanma sonucunda açığa çıkan hava kirliliğine en çok neden olan zararlı gazlardan biridir. Bu önemli iki sebepten dolayı bu tez çalışmasında, düşük seviyede NO gaz konsantrasyonlarını algılayabilecek gaz sensörleri geliştirildi. Gaz sensörü olarak iki farklı seride metal oksit yarıiletken yapılar büyütüldü ve karakterizasyonları yapıldı. Katkı metalinin ve oranının gaz algılama özellikleri üzerindeki etkisini inceleyebilmek ve eniyileme yapabilmek için farklı konsantrasyonlarda nikel ile katkılanan ZnO (Zn1-xNixO) ve indiyum ile katkılanan ZnO (Zn1-xInxO) yapıları Successive Ionic Layer Adsorption and Reaction (SILAR) metodu ile büyütüldü. Büyütülen sensörler 300 °C sıcaklıkta azot gazı ortamında tavlandı. Üretilen ince filmlerin yapısal ve morfolojik özellikleri X-ışını Kırınım Cihazı (XRD), Atomik Kuvvet Mikroskobu (AFM), Taramalı Elektron Mikroskopu (SEM) ve Optik Soğurma ile incelendi. X-ışını kırınım desenlerinden, üretilen sensörlerin indiyum ve nikel konsantrasyon oranı değiştikçe amorf yapıdan polikristal yapısına gittiği belirlendi. SEM görüntülerinden katkı konsantrasyonuna bağlı olarak üretilerin sensörlerin morfolojik özelliklerinin değiştiği gözlendi. AFM görüntülerinden üretilen sensörlerin (RMS) yüzey pürüzlülüğünün indiyum katkılaması ile azaldığı görüldü. Optik soğurma ölçümlerinden katkılama oranı arttıkça yasak enerji aralıklarında değişim gözlendi. Ayrıca 27-250 °C sıcaklık aralığında, 20 Hz – 1,5 MHz frekans aralığında empedans ölçümleri yapıldı. Üretilen Zn1-xNixO yapıların gaz sensörü olarak çalışma sıcaklığının belirlenmesi için 30-140 °C sıcaklık aralığında, Zn1-xInxO sensörlerin ise 30-187 °C sıcaklık aralığında gaz algılama ölçümleri yapıldı. Zn1-xNixO yapıların optimum çalışma sıcaklığı 85 °C olarak, Zn1-xInxO yapıların ise 167 °C olarak belirlendi. Her iki seri sensörler için optimum çalışma sıcaklıklarında farklı gaz konsantrasyonlarında gaz algılama ölçümleri yapıldı. Üretilen sensörlerin 20 ve 100 ppb NO gaz konsantrasyonuna karşı duyarlılık gösterdiği görüldü. Üretilen sensörler içerisinde en yüksek duyarlılık Ni katkılı ZnO numunelerin içinde Zn0,75Ni0,25O nikel katkılı sensöründe, In katkılı ZnO numunelerinde ise IZO-3 indiyum katkılı sensöründe elde edildi. Bu tez çalışmasında astım hastalığının tayininde kullanılan düşük seviyede NO gaz konsantrasyonlarını algılayabilecek gaz sensörleri geliştirildi.

Zorunlu göç kapsamında ülke içinde yerinden olmuş kişiler: Azerbaycan örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2021 Diğer
Azerbaycan Cumhuriyeti uzun yıllar Ermenistan`ın arazi talepleri ile mücadele etmiş ve bu sebeple çoğu sayda insan canından ve yurdundan olmuştur. Gerek 20. yüzyılda gerçekleşen olaylar, gerekse de günümüzde yaşanan çatışmalar Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ savaşını gündeme getirmiş ve araştırma konularından birine dönüştürmüştür. Fakat dikkat etmemiz gereken bir husus vardır ki, Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ savaşı araştırmacılar tarafından genellikle tarihi açıdan ele alınmış, savaşın neden olduğu göç üzerinden konuya değinilmemiştir. Göç, her zaman varlığını sürdürmüş bir insan hareketliliğidir ve Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ savaşını göç üzerinden değerlendirmemiz savaş zamanı zorunlu göçün bütün ağırlığını taşıyan ÜİYOK`ler açısından oldukça önemlidir. Gerçekleşen zorunlu göç ÜİYOK`lerin kendi yurtlarını terk etmelerine ve farklı bölgelerde yeni kimliklerle tanışmalarına yol açmıştır ki, burada da her ne kadar aynı ülke vatandaşlığı söz konusu olsa da, adaptasyon önemli bir mesele olarak görülmektedir. Bu minvalde tez çalışması kapsamında nitel araştırma yöntemi kullanılarak bir saha araştırması gerçekleştirilmiştir. Saha araştırmasında; ÜİYOK`lerin yerleştikleri yeni mekana ve sosyal çevreye yeniden entegre olmaları süreci ve bu zaman ortaya çıkabilecek kimlik karmaşası Füzuli ilinde ÜİYOK`lerin yerleşim yeri olarak bilinen Gayıdış kasabasından katılımcılar özelinde ele alınmışve bu kapsamda zorunlu göçü bizzat yaşamış 20 ve ÜİYOK ailesinde büyüyen 10 kişi olmak üzere toplam 30 kişi ile mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Gerçekleştirilen mülakatlar neticesinde elde edilen bulgular ışığında ÜİYOK`lerin yaşadıkları zorluklardan ve kendilerini küçümsemelerinden dolayı marjinalleşme halinin mevcut olduğu görülmüştür. Bununla birlikte, sadece ÜİYOK`lerden ibaret olan kasabaya da yabancılık hissinin var olduğu ve geri dönüş isteğinin ÜİYOK`ler tarafından hiçbir zaman kaybedilmediği de ortaya çıkmıştır. Ayrıca ÜİYOK`lerin geçmişe, anılarına özlem, adaptasyon konusunda kendilerini zorunlu hissetmeleri durumu da ortaya konmuştur.

Zorunlu göçmenlerin uyum sorunlarına yönelik çözüm girişimleri: Erzurum örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
.Yaşam alanlarını değiştirme anlamına gelen göç kavramı tür bakımından genel olarak iç göç ve dış göç olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Ayrıca kısa süreli, uzun süreli, keyfi veya zorunlu göçlerde yaşanmaktadır yeryüzünde. Bu çalışmada göçü gerçekleştiren göçmenler ele alınacak, spesifik olarak da zorunlu göçmenlerin gittikleri ya da sığındıkları ülkelerdeki uyum sorunları incelenecektir. Son yıllarda, bulunulan coğrafyada Asya ile Avrupa arasında köprü konumunda olan ve Ortadoğu ve yakın Asya ülkelerinden Türkiye göç almaktadır. Türkiye'ye yapılan göçün altında gerek komşu ülkelerde vuku bulan savaşlar, gerek söz konusu ülkelerde yaşanan ekonomik, siyasi krizler ve terör olayları yatmaktadır. Türkiye'ye gelen göçmenler veya sığınmacılar ülkenin hemen her yerine dağılmış bulunmaktadırlar. Çalışmamızın odaklandığı Erzurum da göç alan şehirlerdendir. Ölümsüz, yaşanabilir bir yurt umudu Erzurum'a göç yolunu açmıştır başka bir deyişle göçmenlerin Türkiye'ye ve Erzurum'a gelmekteki amaçları ülkelerini tahrip eden yaşamları tehdit eden savaştan ve kendi ülkelerinin dayanılamaz durumundan kaçmaktır. Göçmenlerin gelip yerleştikleri bu şehre, halkına, kültürüne adaptasyonları ve entegrasyon serüvenleri tezimizin ana çerçevesini oluşturacaktır. Anahtar Kelimeler: Göç, Adaptasyon, zorunlu göç, stratejik, Göçmen.

Zührü'l-Ârîfîn fî Yevmi'd-din (İnceleme-metin)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2019 Diğer
Bu tez çalışmasına ?ü?rü'l-Ârifîn fî Yevmi'd-dîn'in müellifi, konusu, yazılış tarihi ve nüshaları hakkında bilgilerin yer aldığı Giriş ile başlanmış, daha sonra çalışmanın asıl bölümlerine geçilmiştir.İncelemede eserin yazım özellikleri tespit edilmiş; ses bilgisi ve şekil bilgisi özellikleri de anlam, işlev ve yapılarına dikkat edilerek incelenmiştir.Metinde de ?ü?rü'l-Ârifîn fî Yevmi'd-dîn'in iki nüshasından yola çıkarak tenkitli metin oluşturulmuştur. Metne her iki nüshada farklı şekilde düzenlenmiş fihristler de eklenmiştir. Yazı çevrimi sırasında yanlış yazıldığı düşünülen kelimelerin düzeltilmiş şekilleri metin kısmına yazılmış, eserdeki yazılış şekilleri de dipnotlarda belirtilmiştir. Arapça (hadisler ve âyetler) kısımlarda yazı çevirimi yapılmamış, alıntılar Arap harfleriyle orijinaline sadık kalınarak yazılmıştır.Sonuçta çalışmada elde edilen bulgular yer almaktadır.Çalışmanın sonuna, faydalanılan kaynaklardan oluşan bir bibliyografya eklenmiştir. Anahtar Kelimeler: ?ü?rü'l-Ârifîn fî Yevmi'd-dîn, Muslihü'd-dîn Mustafa El-Ârifî,Hadis, Râvî, Klasik Osmanlı Türkçesine Geçiş Dönemi.

Β-laktam grubu bazı antibiyotiklerin elektrokimyasal olarak arıtılabilirliğinin araştırılması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
Bu çalışmada, Ampisilin (AMP) antibiyotik içeren sentetik atık su örneklerinin elektrokimyasal oksidasyon ile atık su arıtma proseslerinde sınırlı kullanım sahip yeni nesil ve stabil Sn/Sb/Ni-Ti anotların uygulanabilirliği araştırılmıştır. Sentetik atıksu, 0.05 g AMP antibiyotiği 1000 ml ultra-saf suda çözülerek hazırlanmıştır ve 24 saat boyunca karanlık ve soğuk bir yerde ± 4 bekletilmıştir. Ampisilin giderim etkinliği, Ultra-Performans Sıvı Kromatografisi (UPLC) kullanılarak ölçülmüştür. Tuz türü ve konsantrasyonu (NaCl: 1000-2500, KCl: 250-1000 mg/L), pH (3-10) ve akımsal yoğunluk (10-50 mA/cm2 ) gibi bir çok parametrenin değerlendirilmesine rağmen, KOİ, TOK, ve AMP elektrokimyasal giderimi için en etkili parametre tuz türü ve konsantrasyonu olarak tespit edilmiştir. Bu çalışmada iki farklı tuz türü kullanılmıştır: Sodyum Klorür NaCl ve Potasyum Klorür KCL, ancak NaCl ile karşılaştırıldığında, KCl varlığında KOİ, TOK, ve AMP giderimi daha verimli ve avantajlı olduğu gözlenlenmiştir. 750 mg/L KCL varlığında (pH 8,1 ve 50 mA/cm2 akımsal yoğunluk) KOİ, TOK, ve AMP sırasıyla 60 ve 5 dk sonra tamamen giderilmiştir, ancak 2000 mg/L NaCl konsantrasyonunda (pH 8,1 ve 50 mA/cm2 akımsal yoğunluk) KOİ, TOK ve AMP sırasıyla 120 ve 5 dakikada tamamen giderilmiştir. Sonuç olarak, KOİ, TOK, ve AMP giderimi için optimum koşullar 750 mg/L KCl, pH 8,1 ve 50 mA/cm2 akımsal yoğunluk olarak seçilmiştir. AMP molekülündeki azot ve organik karbonun salınması ve mineralleşmesi, anodik oksidasyonun bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.

أثر المذهبية الفقهية في تفسير آيات الأحكام - سورة النور نموذجاً

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Arapça 2015 Tefsir Bilim Dalı
Bu araştırmanın hedefi müfessirlerin, fıkhi mezheplerinden ne derecede etkilendiklerini, en önemli ahkam (fıkhi) tefsirlerini ve metotlarını tanıtmak ve sonra da Nur suresindeki ahkâm ayetleri bağlamında bu hususla ilgili örnekler sunmaktır. Bu araştırma giriş ve uç ana bölümden oluşmaktadır: Birinci bölüm; Fakih müfessirlerin metotlarını, eserlerini ortaya koymak. İkinci bölüm ise; Nur Suresini ve fıkhi tefsir alanındaki ehemmiyetini tanıtmak. Uçuncu bölüm ise; Nur suresinde hakkında ahkâm ayetlerini, bu konularla ilgili fakih müfessirlerin görüşlerini ve fıkhi mezheplerinden ne derecede etkilendiklerini içermektedir. Araştırmanın en önemli sonuçları şunlardır; Fıkhi mezheplerin olumlu etkisi olumsuz etkisinden daha fazla olmuştur. Öyle ki bir fıkhi mezhebe bağlı olmak fıkhi mezhebe müntesip müfessirin hüküm çıkarmada daha derin düşünmesine, objektif ve tarafsız hüküm çıkarmaya onu teşvik etmiştir. Eğer ayetin delaleti kendi mezhebinin görüşü doğrultusunda ise onu alır, yok durum bu şekilde değilse en kuvvetli görüşü tercih ederdi. Bu durum Mukayeseli İslam Hukuku Araştırmalarının gelişmesinde pay sahibi oldu, hatta bu alanda yazılan eserler neredeyse fıkhi tefsirlerle denk oldu. Tefsir kitaplarındaki fıkhi mezheb taassubu gerçekten çok sınırlıdır. Bu taassubu en çok el-Cassas ve el-Kıya Hırrasi'de görmekteyiz. Buna rağmen her ikisi de uzunca tartışmalardan ve delileri ortaya koyduktan sonra diğer mezheplere karşı kendi mezheplerini savunmaktaydılar. Bunlar İslam fıkıh mirasının zenginleşmesine katkıda bulunmuşlardır. Bu araştırmada ortaya çıkan sonuçlardan biri de sadece ahkam ayetlerine önem veren ahkam tefsirlerinin yanı sıra, Kur'an'ı bir bütün olarak ele alan tefsir kitaplarının fıkha verdiği önemdir. El- Mazhari, El-Alusi, El-Kurtubi ve Er-Razi'nin tefsirleri gibi. Çünkü; bu tefsirlerde fıkha ayrılan alan, sadece ahkam ayetlerini ele alan fıkhi tefsirlerde ayrılan alana denk belki de ondan daha fazladır.

آراء أبي يعلى والجويني في الإمامة من خلال كتابيهما: الأحكام السلطانية وغياث الأمم دراسة تحليلية

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Arapça 2019 Temel İslam Bilimleri Bilim Dalı
Elinizdeki çalışma Ebû Ya'lâ el-Ferrâ'nın (ö. 458/1066) el-Ahkâmü's-sultâniyye isimli kitabı ile Cüveynî'nin (ö. 478/1085) Gıyâs_ü'l-ümem adlı eserlerini incelemeyi hedeflemektedir. Bu amaçla adı geçen iki eserde mevcut bulunan yönetim teorisi ile ilgili fikirler analiz yönteminin teknikleri kullanılmak suretiyle mukayeseli olarak tahlil edilmek istenmektedir. Ayrıca yönetim teorisi ile ilgili bazı âlimlerin telif ettikleri eserler ve bu eserlerdeki görüşler de çalışmamızın kapsamı alanındadır. Ebu Ya'lâ ve Cüveynî'nin yönetimle ilgili birçok konuda ittifak halinde oldukları görülmüştür. Bununla birlikte Cüveynî, konuları açıklama noktasında daha detaylı bilgi vermekte ve karşıt görüşleri de eserine alarak konuları tartışmaktadır. Cüveynî'nin kendi eserinde uyguladığı yönteme bakıldığında yönetim konusunda zannî ve katî' ayrımını ilk yapan kişinin kendisi olduğu görülmektedir. O, toplumda neşet eden siyasi olayları iki kısma ayırmaktadır. Bunlar, sayısı az olan sabit meseleler ile sayısı çok olup toplumun maslahatını gerçekleştirmekle bağlantılı değişkenlik gösteren konulardır. Toplumun maslahatını gerçekleştirmekle bağlantılı değişkenlik gösteren konular hakkında da ya doğrudan bir ayet veya hadis yoktur ya da olan ayet ve hadislerin konuya delaletleri kesin değildir. Ebu Ya'lâ ise yönetim ile ilgili fikirlerinde başka mezhepleri zikretmeksizin sadece Ahmet b. Hanbel'in görüşlerine dayanmaktadır. Buna karşılık Cüveynî, Hanbeli mezhebi dışındaki diğer tüm mezheplerin yorumlarından da istifade etmiştir. Bu durum bizlere Şafii ve Hanbeli mezhepleri arasında yönetim konusunda vaki olan ihtilafın hangi boyuta ulaştığını göstermektedir. Çalışmamızda, Ebu Ya'lâ ile Cüveynî'nin yönetim konusundaki birçok fikirlerinde anlayışlarını şekillendiren ana referanslarının Hulefâ-yi Râşidîn'in yönetime getirilmeleri yöntemleri ile onların kendi dönemlerindeki devleti yönetme anlayışlarındaki farklılıklar olduğu görülmüştür. Ebu Ya'lâ ile Cüveynî'nin eserlerini telif ederken yaşamış oldukları çağdan, kültürden, coğrafyadan ne kadar etkilenerek fikirlerini oluşturduğu da çalışmamızda ulaşmak istenilen konulardandı. Sonuçta bu iki eserinde kendi çağlarının bir ürünü olduğu görülmüştür.

أسباب ورود الحديث ودراسة تصريحات ابن حبان لها في عناوين صحيحه

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Arapça 2021 Hadis Bilim Dalı
Hz. Peygamber'in sözlerinin, fiillerinin ve ikrarlarının sebebini araştıran Sebeb-i Vürûd ilmi, ulûm-u hadîs'in bir alt dalı olarak gelişmiştir. Bu hususta müstakil kitapların ortaya çıkması hicrî V. asra kadar gecikmişse de ilk dönem muhaddislerinden itibaren, ulemanın zihinde sebeb-i vürûd konusunun bulunduğu söylenebilir. Sebeb-i Vürûd'un ulûm-u hadis içerisinde kendisine bir yer edinme sürecinin Ezdî ile tamamlandığı sonrasında Ukberî ile devam ettirildiği anlaşılmaktadır. IV. yüzyıl muhaddislerinden olan ve sebeb-i vürûd'u hadis başlıklarında açıkça yazan ilk muhaddislerden birisi olan İbn Hibban'ın bu hususta onlara öncülük ettiğini tespit edebiliriz. İbn Hibbân'ın Sahih'inde sebeb-i vürûdu, hadisin zikrediliş sebebi ifadesiyle sunduğu ve sebeb-i vürûd kelimesini kullanmadığı görülmektedir. Bu durum onun döneminde sebeb-i vürûd teriminin muhaddisler arasında henüz sistemli olarak kullanılmadığı düşüncesini doğurmaktadır. İbn hibban, bâb başlıklarında hadisin söyleniş illeti ifadesini de kullanmaktadır. Ancak bu ikinci ifadesi, eserlerinde sebeb-i vürûd olarak zikredilmez. Nitekim bazı hadisleri aktarırken hem hadisin zikrediliş sebebinden hem de hadisin söyleniş illetinden ayrı ayrı bahsetmektedir. İbn Hibbân'ın, bir hadisin sebeb-i vürûdu varsa bunu Sahih'inde belirtmeye gayret ettiği anlaşılmaktadır. Bununla beraber eserlerinde geçen bazı hadislerin, sebeb-i vürûdu olmasına rağmen İbn Hibbân tarafından dile getirilmediğini tespit ettik. Benzer bir şekilde İbn Hibbân tarafından sebeb-i vürûd olarak belirtilmiş bazı hadislerin aslında sebeb-i vürûd olmadığı, îrad veya illet olduğu kaydedilebilir.

إﺸﻛﺎﻟﯿﺎت اﻟﻌﻘل ﻓﻲ اﻟﻔﻛر اﻟﻌرﺒﻲ اﻹﺴﻼﻤﻲ اﻟﻤﻌﺎﺼر طﻪ ﻋﺒد اﻟرﺤﻤن أﻨﻤوذﺠﺎ

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Arapça 2020 İslam Felsefesi Bilim Dalı
Bu çalışmanın temel konusu, Çağdaş Arap düşüncesi bağlamında rasyonalizm problemini Taha Abdurrahman bağlamında tartışmaktır. Bu hedef doğrultusunda öncelikle modern Arap düşüncesinde rasyonalizme yönelik üç temel tutum ele alınmıştır. Bunlar: rasyonalizmi kabul, red, yahut eleştiri olmak üzere tasnif edilebilir. Çalışmanın merkezini teşkil eden Taha Abdurrahman, bu tasnifte ilk grupta yer almaktadır; ancak o yine bu grupta yer alan Muhammed Abid el-Cabiri ve Muhammed Arkoun gibi kimselerden ayrışmaktadır. Onun rasyonalizme yaklaşımı ahlak felsefesi ile bir bütünleşme sağlamak üzerinedir ki bu doğrultuda Taha Abdurrahman'ın fikirleri incelenmeye çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Çağdaş islam felsefes, felsefe taha abdurrahman, çağdaş arap düşüncesi, akıl ve rasyonalizm.

استعمالات اسم الآلة في القرآن الكريم دراسة صرفية دلالية

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Arapça 2014 Arap Dili ve Belagatı Bilim Dalı
Bu çalışma, Kur'an'ı Kerimdeki ism-i âlet kalıplarını ve kullanımlarını bir araya toplamaktadır. Bu isimlerin Sarf ilmi açısından incelenmesi, Kur'an bağlamında kazandıkları farklı anlamlarının açıklanması hedeflenmiştir. Birinci bölümde eski ve yeni Arap dilciler nazarında ism-i âlet kavramı ele alınmış, her iki grubun görüşleri incelenmiştir. Bu bölüm içinde ayrıca bir araç ve cihaz olarak âlet lafzı ile ilgili olan kavramlara işaret edilmiştir. Böylece ism-i âletin Sarfî yönüne, vezinlerine ve Arapça'daki diğer türemiş isimlerle ilişkilerine değinilmiştir. Ikinci bölüm ise Kur'an'ı Kerim'deki ism-i âletler kıyasî ve gayri kıyasî vezinlerine göre incelenmiştir. Kelime önce Sarf açısından ele alınmış, sonra hakiki ve mecazî manalarına yer verilmiştir. Üçüncü bölümde ise İsm-i âletlerin kullanım sıklığı belirlenmiş ve sınıflandırılmıştır. Araştırmada şu sonuçlara varılmış: 1-Kur'an'ı Kerim'de toplam 105 tane ism-i âlet tespit edilmiştir. Bunların 47 tanesi kıyasî vezinlerde gelmişken, 58 tanesi gayri kıyasî vezinlerde gelmiştir. 2-Lafızları anlamlandırmada bağlamın, önemli bir rolü olduğu görülmüştür. Çünkü muhtemel anlamlardan hangisinin öne alınacağı, bağlama göre belirlenebilir. 3-Arapça'daki ism-i âlet sigâları bu çalışmada ele alınanlarla sınırlı değildir. Aksine bu sigâlar zamanla gelişen ve değişen aletlere uygun olarak artmaktadır. 4-Kıyasi ism-i âlet sigâlarına????? ?????? ???? sigâlarının da eklenmesi zaruridir. Çünkü bunlar müştak sigâlar olup ve azımsanamayacak sayıda âlet ismi bu sigâlarda gelmiştir.

الإجهاض بين الشريعة والقانون

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Arapça 2020 Diğer
İslam hukuku ve içtihatında kürtaj suçu ile ilgili hükümler, hukukçuların görüşleri ve muhakeme ve değerlendirmedeki davranışları ve aşağıdaki karşılaştırmaları incelemek bu araştırma ile ortaya çıkmıştır: Bunu şu şekilde özetleyebiliriz: Birinci bölümde, modern hukukta ve İslam hukukunda suç tanımıyla ilgili konuşmayı ele aldık ve kürtaj suçundan kastedilenin hamileliğin sona ermesi veya kadının karnında ne olduğunu, hamileliği tamamlanmadan önce kendisinin veya başkalarının bir eylemi ile bitirmesi olduğu açıklanmaktadır. bahsettiğimiz tüm tanımlar fetüsün rahimden ayrılmasını ve ondan çıkmasını zorunlu kılmaktadır. Bu çalışmada, tıpta ve hukukta kürtaj suçunun tanımı açıklanmaktadır. Kürtaj ve kontrasepsiyon arasındaki ayrımdan bahsederken şöyle ifade edildi: Hamileliğin engellenmesi kürtaj değildir. Çünkü kürtajda gebeliğin var olduğu varsayılır ve sonra büyüme ve gelişmesi sona erer. Kürtaj ile cinayet arasındaki ayrımdan da söz ederken şöyle ifade edilmiştir: Kürtajın kurbanı cenin. İkinci suçta ise mağdur yaşayan bir kişidir. Bizim için düşük olgusunun bazı nedenleri açıklığa kavuşmuştur. Bu çalışmada, Yahudi, Hıristiyan ve İslam hukukunda kürtajla ilgili hüküm açıklanmaktadır. Bu yasaların her birinin kürtaja karşı olup cezalandırdığını görüyoruz. İslam hukukunda, hukukçuların ruh üflenmesinin öncesi ve sonrası aşamada gerçekleşen kürtajı birbirinden ayırdıkları için, hukukçuların konuyla ilgili görüşleri tartışıldı. Alimlerin çoğu, ruh üflenmesinden sonraki aşamada yasak olduğu görüşündedir. Ruh üflenmesinden önceki aşamada farklılaştılar ve farklılıkları ele alınmıştır. İslam hukukunda kürtaj cezasından da bahsedilmiş ve İslam'ın bu suçun unsurları ve şartları yerine getirilmesi halinde işlenmesi gerektiğine karar verdiğini anlıyoruz. Alimler gurre miktarı konusunda farklıydılar ve aynı zamanda kefaret yükümlülüğü konusunda da ayrıldılar ve onların farklılıkları ele alınmıştır. insan yapımı yasaların konumunu tartışıp filozofların ve hukukçuların kürtaj hakkındaki farklı görüşlerinden bahsedilmiştir. Bazıları hamile kadının rızası ile yapıldıysa destekledi, bazıları Fildişi yasasında olduğu gibi zorunluluk halleri dışında hamile kadının rızasıyla olsa bile engellemektedir. Kürtaj suçunda şeriat ile hukuku iki açıdan karşılaştırılmıştır: Birincisi: Terapötik açıdan: Bu açıdan, karşılaştırmayı üç noktada ele alınmıştır: a) Tıbbi nedenlerle kürtaj b) Fetal nedenlerden dolayı kürtaj c) Ekonomik ve sosyal nedenlerle kürtaj İkincisi: Ceza açısından: Bu açıdan şeriat ve ceza açısından hukuk arasındaki fark görünmüştür. Bu araştırma, İslam hukukunun aksine, Fildişi kanununun ruh meselesini tartışmadığını, bunun yerine fetüsten sperm olsa bile çekingen herkesi cezalandırdığını ve kanunun İslam hukukunda olduğu gibi kürtajın doğru bir tanımını vermediğini göstermektedir.

الأحاديث التي لم يعمل بها الإمام الشافعي في كتابه الأم في أبواب العبادات

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Arapça 2019 İslam Araştırmaları Bilim Dalı
İmam Şâfiî, nebevî sünnete bağlılık, davet etme ve savunma noktasında son derece istekli birisiydi. Sünnetten hükümlerin istimbat ve akabinde amel edilebilmesi için hadisin sâbit olmasını yeterli görmesi onun metotları arasında yer almaktadır. Bunun bir göstergesi olarak, sahih hadisle amel etme konusunda ek şartlar ileri süren kimselerle çeşitli münakaşalarda bulunmuştur. Şâfiî'nin hadislerle amel etme konusunda hadisin sâbit oluşunu yeterli görmesi yaygın bir fenomen olmasına karşılık, birçok yerde hadis sâbit olduğu halde amel etmediği görülmektedir. Bu çalışmanın en temel problematiği, Şâfiî'nin mezkûr hadislerle neden amel etmediği sorusuna cevap aramaktır. Bunun için, Şâfiî'nin el-Ümm kitabının ibadet bablarındaki hadisler tümevarım yöntemiyle toplanmış ve neden bu hadislerle amel edilmediği etraflıca analiz edilmiştir. Buradan elde edilen verilerle Şâfiî'nin amel konusunda sünnete yaklaşımı, kabul şartları ve terk sebepleri yeniden tespit edilmiştir.

الأوامر والنواهي المتعلقة بذات النبي عليه الصلاة والسلام

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Arapça 2020 İslam Hukuku Bilim Dalı
Bu çalışmada Hz. Peygamber'in ümmeti üzerindeki hukuku konusu ele alınıp incelenmiştir. Çalışmamızda deliller eşliğinde sunmaya çalıştığımız bu konu daha önce bu şekliyle incelenmiş değildir. Konuyla ilgili parça halindeki bilgiler Kadı Iyaz'ın eş-Şifa'sında, Keza Siyer, Hasâis ve Şemâil kitaplarında yer almıştır. Değişik kaynaklarda parça halinde bulunan bu bilgileri belli bir sistem halinde aktarmaya çalıştık. Tezde yer alan nebevi hakları iki başlık halinde ele aldık: Hz. Peygamber'in zatına ilişkin emirler, Hz. Peygamber'in zatına ilişkin nehiyler. Toplamda ise tez bir giriş ile üç bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde konuyla ilgili ana kavramlar tanımlanmıştır. Birinci Bölümde; Hz. Peygamber'in (aleyhissalatu vesselam) kişiliği konusu ele alınmıştır. Alt başlıklar olarak şu konulalar incelenmiştir: Hz. Peygamber'in kişiliğinden maksat, Hz. Peygamber'in Kur'an'daki kişiliği; Delâilü'n-Nübüvve, Şemâil, Fıkhu's-Sire ve İslam tarihi kaynaklarında kişiliğine dair bilgiler… İkinci Bölümde; Hz. Peygamberin Kişiliğiyle İlgili Emirler başlığını taşımakta olup burada, Müslümanların Hz. Peygamberin şahsiyeti karşısında amel ve itikad bakımından nasıl bir tavır almak gerektiği incelenmiş, hangi tavırların vacip, müstehap, mendup veya mübah olduğu örneklerle açıklanmıştır. Üçüncü bölümde; Hz. Peygamberin Kişiliğiyle İlgili Nehiyler başlığı altında ise Hz. Peygamberin zatına ve manevi şahsiyetine yönelik olarak yasaklanan veya hoş karşılanmayan söz ve hareketler incelenmiş, bunlardan hangilerinin kişiyi küfre götürdüğü, hangilerinin günah olduğu veya hoş olmadığı belirtilmiştir. Araştırmanın sonunda ise bu meselenin en belirgin sonuçlarının yanı sıra ilim talebelerinin yararlanabileceği bazı önemli tavsiyelerden bahsedilmiştir. Anahtar Kelimeler: Emirler, Nehiyler, Peygamberin Şahsı, Peygamberin Hakları.

الاستصناع المعكوس

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Arapça 2017 İslam İktisadı ve Hukuku Bilim Dalı
Bu tez konusu ters istisna' (istisna' el makus) akitlerinin ki bu akit türü modern akitlerden sayılmaktadır.Günümüz bankaları arasından Dubai İslam bankası ve Ebu Zabi bankasının uyguladığı bu akdi tanıtıp problemlerini ve ihtiyaç olma nedenini ve şeriata uygunluğunu incelemek için ele alınmıştır.Aynı zamanda yakın akidleri karşılaştırarak diğerlerinden farklı kılan özelliklerini tezde gösterdik. Tezin projesi aşağıda ki gibidir; Giriş, İçerisinde istisna' ve İstisna' makus olan İslami finans yöntemlerini ele alır.Birinci bölümde İstisna'nın tanımı ve İstisna' makusun tanımını ayrıntılı bir şekilde ele alır.İkinci bölümde Günümüz ictihad ışığında istisna' i makusu ve bankalarda işleyişini ele alır.Üçüncü bölümde İstisna'i makusun finans yöntemleri ile karşılaştırılmasıyla beraber günümüze olan güncellemesinin nasıl olması gerektiğini ve problemleri sonuçlanma yöntemleri bakımından ele alır. Sonuç bölümünde ise bulgu ve sonuçları irdeledik. Bu tez çalışmasının sonucunda bu akit türünin caiz olduğu noktasına ulaşılmış olup, iki ayrı caiz olan akdin ; müva'zi istis'na ve zimmette vasıflandırılmış icare akitlerinin bileşimi ile olur.Bu yöntemlerin cevaz noktalarınada değinerek bu konuya cevaben yazılmış şeriata aykırı oluduğu ileri sürülen mütekaddimun ve müteaahirun fıkıhçıların ve çağdaş fıkıhçıların görüşleri doğrultusunda ve İslam fıkıh mecmuasının görüşlerine ek olarak akdin meşru sayılması için bazı koşulları öne sürdük. Aynı zamanda bazı öneriler sunduk ki yeni akid türlerine uygunluğunu yakalayabilsin diye. Muhakkak ki başarı Allah (C.C) 'nun rızasıyladır. Bu şekilde finans akitlerinde ayrıntılı olarak,tanımından, gelişim evrelerine ,özelliklerinden önemine ve finansörlerin ve finans edilmeyi bekleyen proje sahiplerinin durumlarını bu tezimizde elimden gelen şeriat yönünden bu tür akitlerin yönünden hükümlerininn caizlik yönünden hükmüne ulaşmak için çalıştık.Fıkıh mecmualarında bu konunun irdelenmemiş olmasıda dikkate şayandır.Bu akittede de bulunması gereken şart ve dapt unsurlarına değindik. İstisnai makusun ve günümüz akitleri arasında bazı yönleri açısından ; hüküm ve özellikleri açısından irdeledik.Sonuç olarak bu akit türünün caiz olduğuna ulaşıldığını ve finanse bireylerin birden çok probremlerine cevap niteliğini taşımaktadır. Bazı şartlara cevap vermesi özelliği ve şüpheli durumlarla beraber itiraz durumlarını akdin geçerliliğini koruması ile ilgili yeni akitleri serd ettik.Yeni açıklamarda bulunduğumuz bu yeni akid türündeki tezimizdeki amacımız problemler cevap niteliği taşımasıdır.Kısacası tezimizde bunlardan bahsetmiş bulunmaktayız.

التعليق بالشرط وأثره في العقود المصرفية الإسلامية

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Arapça 2019 İslam Hukuku Bilim Dalı
Bu çalışmada, İslam hukukundaki ta'likî şartların siğası ve onun çağdaş bankacılık ve bazı klasik akitlere olan etkisi ele alınmıştır. Fıkhî nitelikleri ve bazı zayıf siğalarla ilgili mevcut olan bazı problemler tespit edilerek yerine alternatif bir şekilde bir çözüm ortaya koymaya çalışılmıştır. Çalışmada, akitlerle ilişkine olan kural ve kaidelerden hareket edilerek ta'likî şartlar ortaya koyulmuştur ki; bu yolla bankacılıkta uygulanan akit ve muamelerle ilgili olan sorunlar ortadan kaldırılabilir. Çağdaş muamelelerin çoğunda ta'likî şartların altının çizilmesi gereken büyük bir yere sahip olduğunu, ta'likin şartla bağlı olduğunu ve daima şartla beraber gerçekleştirileceğini ifade etmek gerekmektedir. Çalışmamız giriş, üç bölüm, sonuç ve bazı eklerden oluşmaktadır: Birinci bölümde, ta'likî şartların tanımı, meşruiyeti ve İslam hukukundaki yeri, sıhhat şartları, ta'likî şartların türleri, ta'likî şartların diğer alakalı terimlerle alakası ve ta'likî şartlarla ilgili olan fıkhî kaideler etraflıca açıklanması yer almaktadır. İkinci bölüm iki ana alt başlıktan oluşmaktadır: Birinci alt başlık altında, akdin tanımı, siğa ve etkiler açısından türleri üzerinde durulmuştur. Öncelikle akit genel olarak dörde ayrılmıştır: Müneccez akitler, Mukayyed akitler, Muzâf akitler ve Muallak akitler. Akitlerin her birinden kısaca bahsedilerek muallak akdin hükmü, İslam hukukçularının konuya ilişkin tartışmaları ve şartların gerçekleşmesi durumunda akdin bağlayıcı güçleri detaylı bir şekilde ele alınmıştır. İkinci alt başlıkta, şarta bağlı olan akitlerin bazı klasik örnekleri üzerine durulmuştur. Binaenaleyh yukarıda geçen akitlerde halk arasında yaygın olan iki akitten bahsedilmiştir: Birincisi bey' bi'l-vefâ. Bu bey', tanımlanarak fayda ve zararları açıklanmıştır. İkincisi bey' bi-şarti't-tecrübe. Bu bey' de tanımlanarak gayesi, İslam hukukçularına göre belirli müddeti açıklanmıştır. Ayrıca bu akitlerin sağlam nitelikleri, şeriat ve kanuna göre hükümleri ve en önemli etkileri de ifade edilmiştir. Üçüncü ve son bölüm, bankacılıkta uygulanan ve bazı tartışma ve problemleri içeren akitlerin gelişmesi üzerine olan ta'likî şartların bariz etkilerinin beyan edilmesine tahsis edilmiştir. Söz konusu problemler tespit edilerek şer'î alternatif ortaya koyularak çözüm yolu aranmıştır. İslamî bankacılıkta ilk uygulanan akitler üzerine özellikle bireysel finansta modern murâbaha ve icâre müntehiye bi't-temlik akdi üzerine durulmaya çalışılmıştır. Bu bölüm, söz konusu ta'likî şartın siğası ile ilgili iki önergeyi ihtiva etmektedir: Birinci önerge, modern murâbaha akdinin muallak bey'in siğası üzerine meydan gelmesidir. Örneği, günümüz İslam hukukçularının tartışmalı bağlayıcı vaadin niteliklerini ortaya koymaları ve vaad ile ilgili olan problemlerden sakınmak için buna modern murâbaha akdinde istifade edilmesini gerekli duymaları. İkinci önerge, hükümleri farklı olan iki akdin (bey' ve icâre) tek yer ve tek zamanda ortaya çıkan şüpheyi gidermek için icâre müntehiye bi't-

التعليل المصلحي في المذهب الحنفي (بدائع الصنائع مثالا)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Arapça 2019 İslam Hukuku Bilim Dalı
Modern zamanlarda maslahat ve makasıd konusu fıkıh usulünün en çok tartışılan konuları arasında yer almaktadır. Hatta kimileri makasıdu'ş-şerianın fıkıh usulünden bağımsız müstakil bir ilim dalı olması gerektiği yönünde görüşler ortaya koymuşlardır. Makasıd ve maslahat konusunda tartışılan hususlardan birisi de klasik dönem fıkıh mezheplerinin bu kavramlarla ilişkisidir. Abbasîler, Selçuklular ve Osmanlılar gibi büyük İslam devletlerinde yöneticiler tarafından genel kabule mazhar olan ve kimi zaman resmî mezhep olarak Kabul gören Hanefî mezhebinin maslahat düşüncesi ile ilişkisi de modern dönemde araştırılan konular arasında yer almaktadır. Hanefî mezhebi usul literatüründe maslahatın şer'î deliller arasında zikredilmemesi ve gerek maslahat gerekse makasıda ilişkin bir takım terimlere doğrudan yer verilmemiş olması kimileri tarafından Hanefî mezhebinin hükümlerin maslahat düşüncesine dayalı olarak ta'lil edilmesini kabul etmediği yorumlarına yol açmıştır. Biz, bu çalışmamızda bir yandan Hanefî mezhebinin usul eserlerinde maslahat düşüncesinin ne ölçüde yer aldığını tespite çalışırken diğer yandan da Hanefî mezhebinin en önde gelen eserlerinden olan Bedâiu's-sanai'de maslahatla ta'lil yönündeki uygulamaları tümevarımsal olarak tespite ve sonrasında da analiz etmeye çalıştık. Çalışmamız bir giriş ve üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde herhangi bir mezheple bağlantısı olmaksızın genel olarak maslahatın kavramsal çerçevesi üzerinde durduk. Bu kapsamda başta maslahat terimi olmak üzere bununla eş veya zıt anlamlı terimler üzerinde durduk. Ayrıca maslahatla ta'lilin anlamı, maslahata dayalı kıyas, makasıdla ta'lil gibi kavramlar ele alınarak bunlarla benzeşen yahut aralarında fark bulunan kavramları tespite çalıştık. İkinci bölümde ise maslahatla ta'lil konusunda usulcülerin görüşlerini tespit etmeye çalıştık. Bu kapsamda hikmetle ta'lil, maslahatla ta'lil, mesâlih-I mürsele ile ta'lil kavramları üzerinde durarak aralarındaki ilişki ve farklılıkları tespit ettik. Ayrıca Hanefilerin hükümleri maslahatla ta'lil ettiklerine dair usul eserlerinden hareketle temellendirmeler yaptık. İstihsan, örf gibi şer'î delillerin maslahatla ilişkisini tespit ederek Hanefilerde maslahata dayanan fıkıh kaideleri incelenip maslahat ve fıkıh kaideleri arasındaki ilişkiye dair tahliller yaptık. Araştırmamızın üçüncü ve son bölümünde Hanefîlerde özellikle İmam Kâsânî'nin Bedâ'i'u's-sanâ'i' adlı eserini merkeze almak suretiyle maslahatla ta'lile dayalı uygulamaları ele alıp analiz ettik. Araştırmamız sonunda Hanefî mezhebindeki kurucu imamların her birinin hükümleri maslahatla ta'lil ettiklerini tespit ettik. Bununla birlikte Hanefî usul ve furu söyleminde maslahat terimi doğrudan kullanılmayıp maslahat timeline dayalı ta'lil ve ictihadlar istihsan, örf, sedd-i zerîa gibi şer'î deliller veya umûmü'l-belvâ, zarar ve zaruret kaideleri gibi genel fıkıh kuralları üzerinde yapılmaktadır.

التنافس السعودي الإيراني في اليمن 1990-2016م

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Arapça 2016 Diğer
Yemen'in stratejik öneme sahip konumu, yüzyıllar boyunca büyük güçlerin arzuladıkları bir yer olmasına yol açtı. 20. yüzyılın ikinci yarısında, özellikle İran İslam Devrimi'nin başarıya ulaşmasının ve Şah'ın devrilmesinin ardından, bölgedeki en büyük güçler olan Suudi Arabistan ve İran arasında bir rekabet kendisini gösterdi. Bu devletlerden her biri bölgede yayılma ve bir diğerinin nüfuzunu kırma çabasına girişti. Yine bu iki devlet arasındaki çatışma, rekabetin arasında kalan devletlerde vekalet savaşlarının patlak vermesine neden oldu. Aynı şekilde şu an Yemen'de yaşanan iç savaşın, Suudi Arabistan ve İran arasındaki çatışma ve rekabetin bir sonucu olduğu bilinmektedir. Yemen ve Suudi Arabistan arasındaki ilişkiler tarihi noktalarda şekil almış ve ilişkilerin seyrine etki etmiştir. Bunlardan en önemlisi Suudi Arabistan ve Yemen arasında 1934'te yaşanan savaştır. Bu savaşın sonucunda iki ülke arasında sınır sorunları baş göstermiş, 2000 yılında bir sınır anlaşması imzalanana kadar da devam etmiştir. Yine söz konusu sorunlar 2004'ten 2016'ya kadar bölgeyi kasıp kavuran olaylara da yol açmış ve iki ülke arasındaki ilişkilerin gidişatına etki etmiştir. Yemen ve İran arasında, İslam'dan önceki döneme kadar uzanan kadim ilişkiler vardır. Tarihte Yemen Kralı, Habeşlileri ülkesinden çıkarma konusunda Perslerden yardım istemiştir. Modern dönemde ise iki ülke arasındaki ilişkiler 1990'da Irak'ın Kuveyt'e saldırmasından fiili olarak başlamıştır. Nitekim ilişkiler 90'lı yıllarda birçok alanda büyük bir gelişme göstermiş, bunun yanında bölgede yaşanan gelişmelerin de bu ilişkiler üzerinde tesiri olmuştur. Anahtar Kelimeler: Yemen, Suudi Arabistan, İran.

الضرائب الجزائية (دراسة فقهية)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Arapça 2021 Temel İslam Bilimleri Bilim Dalı
Bu araştırmanın amacı verginin şeriat perspektifinde ceza unsuru olarak kullanılması sorununu çözmektir, zira şeriat malı çok iyi korur ve haram şekilde kullanılmasını men eder. Burada asıl olan malın sahibinden rızası dışında alınmamasıdır. Mal ile cezalandırma birkaç hadiste yer almaktadır ve sahabe bu hadislerle amel etmişlerdir. Bu cezalandırmanın kurallarına bir göz atalım. Bu araştırmanın alanı fıkıh ve özellikle de mal ile ilgili hükümleridir, yani şeriatın suç işleyeni cezalandırmak amacıyla malına el koymasını düzenleyen kurallarıdır. Şeriat hâkime insanların mallarıyla dilediği gibi tasarrufta bulunmasına izin vermez. Ancak diğer yandan da kamu yararını gözeterek gerektiğinde vergi koymasına izin vermektedir. Araştırma fıkıh âlimlerinin sözlerini, bu sözlerin dayanaklarını, bu dayanakların tartışılmasını ve cevaplandırılmasını kapsamaktadır ve mümkünse aralarında bir sentez oluşturulmasını ya da dayanağı güçlü olanı tercih etmeyi amaçlamaktadır. Vardığım sonuçlar aşağıdaki gibidir: İslam Devletinin Hazinesi fakirleşip yükümlülüklerini yerine getiremez hale gelirse, İmam herhangi bir adaletsizliğe ya da zarara mahal vermeden herkesin maddi olanağına uygun olarak insanlardan vergi alabilir. Söz konusu verginin toplanması miktar ve süre ile kısıtlıdır. Diğer bir deyişle, toplanan vergi miktarı devlet hazinesinin ihtiyacını aşmamalıdır ve vergi toplama süresi ise devlet hazinesinin güçlenerek kamu ihtiyaçlarını karşılar hale gelmesiyle sınırlı tutulmalıdır. İmamın Peygamberimizin ve Halifelerin fiillerine dayanarak mal ile cezalandırması caiz olup, bu konu kesin bir hükümdür. Ancak burada asıl olan bu yetkinin insanların mallarına zarar vermek için kullanılmaması ve adaletli olunmasıdır.