Thesis Search




SEARCH RESULTS

Çin Halk Cumhuriyeti'nde sendikacılık

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 İnsan Kaynakları Yönetimi Bilim Dalı
Sendikalar, emek hareketinin veya emek ile sermaye arasındaki çelişkinin bir ürünüdür. İşçilerin meşru haklarını ve çıkarlarını koruma sürecinde üretilir. İşçilerin meşru haklarını ve çıkarlarını temsil etmek ve korumak amacıyla var olmaktadır. Sendikaların gücünün kademeli olarak artmasıyla birlikte toplum, devlet ve hükümet yönetimi sürecinde giderek daha önemli bir rol oynamaktadır. Bu durum sadece işgücü yönetimi çelişkilerini çözmek için vazgeçilmez bir araç değil, aynı zamanda ülke ve toplum için önemli bir istikrar faktörüdür. Bu nedenle, dünyadaki çoğu ülke bu organizasyonun varlığına ve gelişmesine büyük ilgi ve destek vermektedir. Çin bir istisna değildir. Çin, Çin Komünist Partisi önderliğinde sosyalist bir ülkedir. Çin'deki sendikaların gelişmesi, sanayileşmeyle birlikte başlayan dönemin kendine özgü yapısı ve Çin'in sahip olduğu özellikler ekseninde olmuştur. Mevcut literatür esas alınarak hazırlanan bu tez, Çin sendikalarının ortaya çıkış ve gelişme tarihini sıralamayı ve Çin sendikalarının mevcut çalışmalarının durumunu analiz etmeyi amaçlamaktadır. Çin'deki sendikalarının statükosuna bakılırsa, Çin sendikalarının reform yapması gerektiği anlaşılmaktadır. Bu tez beş kısımdan oluşmaktadır. Giriş bölümü temel olarak bu tezin araştırma amacını, araştırmanın önemini ve araştırma yöntemlerini tanıtmaktadır. Birinci bölüm, sendika örgütlenmesini kısaca tanıtmaktadır. Sendikaların tanımı, oluşumu ve gelişimi, sendika teorisi ve sendikaların işlevleri incelenmektedir. İkinci bölümde; Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşunu, reformu ve açılımı ayırıcı nokta olarak alır ve Çin'deki sendikaların ortaya çıkışını ve gelişim tarihini sunmaktadır. Üçüncü bölüm esas olarak örgütsel ilkeler, işlevler, örgütlenme yapı, çalışma durumu ve mevcut sorunlar dâhil olmak üzere Çin'deki sendikaları tanıtmaktadır. Sonuç bölümü ise, Çin'deki sendikaların gelişmişlik durumuna dayanarak Çin'deki sendikaları değerlendirmektedir.

Çin Halk Cumhuriyeti'nden Türkiye'ye yapılan doğrudan yatırımların belirleyicileri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Diğer
Bu çalışmanın amacı, Çin'den Türkiye'ye yapılan doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının belirleyicilerini tespit etmek ve gelecekteki yatırım potansiyelini değerlendirmektir. Çin'in yurtdışı yabancı sermaye yatırımları son yirmi yılda önemli ölçüde arttı. Bir Kuşak Bir Yol İnisiyatifi'nin (OBOR) açıklanmasını takiben son yıllarda Türkiye'deki Çin yatırımları, önceki yıllarda Türkiye'ye yapılan zayıf DYY akışına kıyasla bir miktar ivme kazanmıştır. Bu bakımdan, bu yatırımların ardındaki nedenlerin ortaya konulması, yatırımların sürdürülebilirliği ve gelecek projeksiyonları açısından önem kazanmıştır. Çin hükümeti'nin ülkenin dışa dönük doğrudan yabancı yatırımlarının nereye ve hangi sektörlere yöneleceği hususlarında önemli bir rol oynadığından, bu çalışmanın teorik çerçevesi iki ana temele dayandırılmıştır: Doğrudan yabancı yatırım teorileri ve iki ülke arasındaki ikili siyasi / ekonomik ilişkilerin analizinden elde edilen çıkarımlar. Ampirik analiz için birincil panel veriler, resmi yayınlar ve uluslararası kuruluşlardan toplanmış, diğer veriler; kitaplar, akademik yayınlar, çevrimiçi kaynaklar, dergiler ve gazetelerden toplanmıştır. Bu çalışmanın bulguları, Çin'deki Türkiye yatırımının, temel olarak pazar, verimlilik ve stratejik varlık arama güdülerinden kaynaklandığını göstermektedir. İkili siyasi ilişkilerin yanı sıra, DYY'nin Çin'den Türkiye'ye akmasının önündeki en önemli belirleyiciler; makroekonomik göstergelerde de bozulmaya neden olan siyasi istikrar ile Türkiye'deki ve yakın coğrafyasındaki güvenlik durumudur. Türkiye'nin ticari açıklığı ve pazarlara entegrasyonu ve jeopolitik konumu da Çinli yatırımcılar için önemli belirleyicilerdir.

Çin kaynaklarına göre Mançu (Çing) Hanedanı döneminde (1644-1911), Çin'de İslâmiyet

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2018 İslam Tarihi Bilim Dalı
İslâmiyet, Tang hanedanı (Tangçao) (618-907), Beş hanedanlık (Vuday) (907-960), Song (960-1271), Yüan (1271-1368), Ming (1368-1644) ve Çing (1644-1911) hanedanları dönemlerinde yani binyıllık bir zaman diliminde yayılarak ve gelişerek şimdi Çin'deki beş büyük dinden biri haline gelmiştir. Uzun bir süre yayılma, gelişme ve değişim sonucunda, Çin'deki İslâm millî nitelik, bölgesel özelliğe sahip olan İslâmî inanç sistemini teşkil etmiştir. Tang hanedanı (618-907), Beş hanedanlık (907-960), Song (960-1271), Yüan (1271-1368) ve Ming (1368-1644) hanedanları dönemi ise İslâm dininin Çin'de yayılmasının esas dönemleridir. Çing hanedanı (1644-1911) müslümanların yaşadığı en karanlık ve zulüm çekilen dönem olmasına rağmen, müslümanların kendi kimliğini koruma ve dinine sahip çıkma mücadelesi sonucunda İslâm'ın gelişme, olgunlaşma ve yerleşme dönemi olarak telakki edilebilir. İslâm'ın Çin'in değişik tarihî dönemlerinde değişik adları vardır. Ancak 1956 yılı resmî olarak Çin Halk Cumhuriyeti tarafından İslâm dini (Yisilanciao) diye adlandırılmıştır. Tezimiz Giriş ve üç ana bölümden oluşmaktadır. Giriş'te, başvurulan kaynaklar, araştırmalar tanıtılmıştır ve Çin'deki esas olan dört Müsülman milletlerle ilgili bilgi de verilmiştir. Çing hanedanlığı öncesinde Çin'deki İslâmiyetin filizlenme, gelişme ve istikrarın kaybolduğu dönemleri eski Çin kaynaklarına dayanarak tezin birinci bölümünde detaylı incelenmiştir. Tezin Çing hanedanlığı döneminde Çin'de İslâmiyet başlık altındakı ikinci bölümünde Çin'deki müslümanların siyası, dinî, iktisadî ve sosyal hayatı ele alınmıştır, onların Çin idaresindeki yeri, hukukî statüleri, Müslüman toplumunun kendileri arasında uyguladığı dini yönetim sistemi ayrıca incelenmiştir ve Çin'deki Müslümanların Çing hanedanına karşı ayaklanmalar ve isyanlarla ilgili detaylı bilgiler de verilmiştir. Yükseköğretim ve ilmî hayat başlık altındakı tezin son bölümünde, Çin'deki ilk islamı bilimler merkezi olan mederesler, Müslüman cemaatenin inşa ettiği tarihi camiiler ve Çinli müslümanların ilmî ve kültürel faaliyetleri incilenmiştir ve detaylı bilgiler verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Çin'de İslâmiyet, Çing hanedanlığı, Müslüman toplumu, medrese.

Çin medyası ve haber ajansları: Xınhua ajansı örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2016 Diğer
İletişim araçlarının hızlı gelişimi ve aktarılan bilginin güvenilirliğine olan ihtiyaç, haber ajanslarını daha da yaygınlaştırmıştır. Haber ajanslarından başta kitle iletişim araçları olmak üzere kamu kurumları ve özel şirketler de hizmet almaktadır. Dünyada ilk haber ajansı olan Havas Ajansının kurulmasından günümüze güvenilir ve hızlı bilgi akışı ajanslar aracılığıyla sağlanmaktadır. İletişim teknolojilerinin hızlı gelişmesi sayesinde, son zamanlarda Amerika Birleşik Devletleri ve AB gibi gelişmiş ülkelerin medya sektöründeki gücünü temsil eden etkili haber ajanslarının yanı sıra, küçülen dünyanın büyüyen süper gücü olarak görülen Çin'e temsilen XİNHUA ajansı gittikçe kendi gücünü göstererek dünya genelinde söz sahibi olmaya başlamıştır. Bu çalışmada haber ajansı ile ilgili temel kavramlardan yola çıkarak Çin haber ajansı Xinhua ele alınmıştır. Ardında bu ajans ile ilgili detaylar anlatılmakla beraber Çin'deki medya ve yazılı basının güncel durumuna yer verilmiştir. Anahtar Kelimeler : Kitle İletişim, Çin Medyası, Ajans

Çin parası RMB'nin değerlenmesinin Çin dış ticaret üzerindeki etkileri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2017 Diğer
Günümüze kadar kapalı bir ekonomi yapısına sahip Çin, 1980'lerin başlarından iti-baren yaptığı yenilikler ile 21.yüzyılın yükselen ülkesi konumundadır ve gösterdiği bu gelişmeler sayesinde dünya çapında en büyük ihracatçılarındandır. Dış ülkeler açısından yatırım için üst sıralarda yer almaktadır. İhracat ve ithalat potansiyeli ne-deniyle 2001 yılında Dünya Ticaret Örgütü'ne katılma hakkı kazanmıştır. Bu şekilde Çin dış pazarlara daha kolay erişim hakkı kazanırken, dış rekabete de açık hale gel-mesine neden olacaktır. Bu durum özel sektör yatırımlarının artmasına fakat aynı zamanda devletin iktidarda olma tekelini ve bireyler üzerindeki sıkı denetimini sür-dürmesine neden olacaktır. Çin ekonomisinin yüksek hızla büyümesi ve döviz rezervlerin hızla artması, ABD başta olmak üzere batı ülkelerinin RMB'nin değerini arttırma baskıları sonucu ülke 2005 yılında uygulamaya başladığı kontrollü esnek kur rejimi tarihinden 2015 yılının sonlarına kadar gerçekleşen RMB'nin nominal ve reel değerlerinin yükselmesi küresel ekonomide çok tartışılan bir konu haline geldiği görülmektedir. Bu çalışmada Çin'in kısaca tarihçesi, ülke ekonomisinin gelişimi, ekonomik yapısı, döviz piyasası, yabancı rezervleri ve para değerinin yükseliş boyutları ayrı ayrı ele alınarak ülkenin ulusal parasının değerindeki yükselişin Çin ekonomisine özellikle ülkenin iç ve dış piyasasına getirdiği değişimler, gelişmeler ve bunlardan kaynaklanan uluslararası ticarette oluşan tehdit ve fırsatların getirdiği karşılıklı olumlu ve olumsuz neticeleri ortaya konulmaktadır. Aynı zamanda bu çalışmada ülkenin bu gelişmeler karşılığında uyguladığı para ve kur politikaları ve bunların doğurduğu toplumsal sonuçları ayrıntılarıyla ele alınmakta ve bu değişimler karşısında alınabilecek önlem ve öneriler yer almaktadır. Anahtar Kelimeler: Çin Halk Cumhuriyeti, USD, RMB, Kur Politikası, Dış Ticaret

Çin Sincan Uygur Özerk Bölgesindeki doğal ve kültürel zenginliklerin turizm açısından incelenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2016 Diğer
Bu çalışma üç ayrı temel bölümden oluşmaktadır. Bütün konuları ele alırken, imkânlarım ölçüsünde basit, anlaşılır ve özlü olma prensibine riayet etmeye çalıştım. Genel itibariyle çalışılan bölgenin yapısıyla ilgili örnek olabilecek yerler tanıtılmış ve bölge hakkında güncel bilgiler sunulmuştur. Tezin birinci bölümünde Çin'in jeo-fiziki yapısı, ekonomisi ve turizm tarihi ve gelişimi hakkında bilgiler verilmiştir. Çin ile ilgili genel bilgiler ışığında son verilerden yararlanılarak son durumu hakkında açıklamalarda bulunulmuştur. İkinci bölümde Uygur Özerk Bölgesinin ekonomisi, yaşamı, doğal, kültürel zenginlikleri ve turizmi, Türkiye'nin turizm zenginlikleri ve turizmin son hali incelenmiştir. Bu bölümde ayrıca verilerin güncelliğine dikkat edilerek bu iki bölgenin genel yapısının ve özelliklerinin sunulmasına dikkat edilmiştir. Son bölümde ise Çin'in ve Uygur Özerk bölgesinin gelecekteki turizm hedefleri ve Uygur Bölgesi ile Türkiye arasındaki turizm etkinlikleri incelenerek ikisi arasındaki ilişki ve farklılıklar ortaya konulmuştur ve 100 kişilik anket çalışması ile Uygur Özerk Bölgesi'nin turizmle ilgili sorunları ve çözüm önerileri incelenmiştir. Bu bölümün genel yapısı itibariyle tezin amacı sunulmuş ve Uygur Özerk bölgesinin turizm durumu konusunda gerçekten neler yapılması gerektiği hususunda görüşlere başvurulmuştur. Ayrıca uygulanan kalkınma planlarından yararlanılarak bölgenin bu hususta neler yaptığı ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. 2000'li yıllarda hızlı bir demokratikleşme ve reform sürecine girmesini sağlamıştır. Bu açıdan baktığımızda Türkiye'nin demokratikleşmesi konusunda AB'nin üyelik perspektifi çerçevesinde demokrasi teşviki politikasının ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Bu tezde Helsinki zirvesi kararı öncesi ve sonrası dönemden seçilen üç örnek ile AB'nin Türkiye'ye karşı demokrasi teşviki politikasının tutarlılığı ölçülmeye çalışılmıştır.

Çin ulusal haber ajansı: Xinhua ve güncel Çin basını

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2014 Basın Ekonomisi ve İşletmeciliği Bilim Dalı
Kitle iletişim araçlarının artan güvenilir ve hızlı bilgi ihtiyacı, haber ajanslarının yaygınlaşmasını sağlamıştır. Dünyada ilk haber ajansı olarak kabul edilen Havas Ajansının kurulduğu 1835 yılından günümüze güvenilir ve hızlı bilgi akışı haber ajansları aracılığıyla sağlanmaktadır. Haber ajanslarından başta kitle iletişim araçları olmak üzere kamu kurumları ve özel şirketler hizmet almaktadır. Dolayısıyla son zamanlarda Amerika Birleşik Devletleri ve AB gibi gelişmiş ülkelerdeki en etkili haber ajanslarının yanı sıra BERNAMA, MENA ve XİNHUA gibi uzak ve orta doğu ülkelerindeki bazı haber ajansları da dünya genelinde söz sahibi olmaya başlamaktadır. Dolayısıyla bu çalışmada haber ajansına alakadar temel kavramlardan yola çıkarak Çin ulusal haber ajansı Xinhua üzerinde durulmuştur. Ardından bu ajansın kuruluş amacı, örgütlemesi, organizasyon yapısı, teşkilatlanma biçimleri, insan kaynakları yönetimi, iktisadi durumu anlatılmakla beraber CNC, Xinhua Net, Çin görsel-işitsel medya ve yazılı basının güncel durumuna değinilmiştir.

Çin ve Türk Ceza Hukukunda uyuşturucu veya uyarıcı madde suçları

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2016 Ceza Hukuku Bilim Dalı
Uyuşturucu veya uyarıcı madde üretimi, kaçakçılığı, ticareti, kullanımı ve ilgili suçlar her ülkenin geleceği için büyük tehlike sayılıyor. İnsan ve toplumun sağlığına ciddi tehdit etmekte olan uyuşturucu veya uyarıcı maddelere karşı savaşmak uluslararası ve ulusal görev olmaktadır. Bu nedenle konu önemini her zaman taşımıştır. Uyuşturucu veya uyarıcı madde suçları sadece ceza hukuku alanında araştırılmaktansa bütün toplum ve her alan buna karşı ortak çözüm bulmak için araştırmalar yürütmektedir. Madde kullanımının önlenmesi ve denetlenmesi için uluslararası hukukta düzenlemeler yapılmakta. Türk ve Çin mevzuatlarında özel kanun ve ceza hukukunda düzenlemeler mevcüttür. Türk ve Çin hukuku kara avrupası hukuk sistemine ait olsa da uyuşturucu veya uyarıcı madde suçlarındaki değerlendirmelerde farklar bulunmakta. Türk mevzuatında madde imal ve ticareti suçları ağır cezaya tutulurken, Çin mevzuatında madde imal, kaçakçılık, ticaret ve nakletme suçları ağır cezaya tutulmaktadır. Çalışma Türk ve Çin mevzuatında uyuşturucu veya uyarıcı madde suçları ile ilgili düzenlemeleri araştırmak ve değerlendirmek amacıyla hazırlanmıştır. Birinci bölümünde uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin kavramı, türleri, Uyuşturucu veya uyarıcı maddeler ile ilgili uluslararası çalışmalar, Çin ve Türkiye' deki tarihi gelişim boyutu ele alınmıştır. İkinci bölümünde, Çin Ceza Kanunu'nda uyuşturucu veya uyarıcı madde ile ilişkin suçlar ,suç içerikleri ve ilgili düzenlemeler değerlendirilmiştir. Üçüncü bölümünde, Türk Ceza Kanunu'nda uyşturucu veya uyarıcı madde suçları ve ilgili düzenlenmiş maddeler değerlendirilmiştir.

Çince ve Türkçede isimlerin biçimbilimsel karşılaştırılması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2016 Diğer
İsim, dilin en önemli yapı taşlarından biridir. Tüm varlıkların, duygu ve düşüncelerin, kavramların ve aklımıza gelebilecek tüm durumların karşılığı olarak kullanılan sözcükler vardır. Öyle ki canlı cansız bütün varlıklar, soyut somut kavramlar, isim sayesinde birbirinden ayrılır. Yani, tüm dillerde varlıkların, kavramların adı vardır. Ancak, isimlerin sınıflandırılması ve yapılarına göre incelenmeleri açısından diller arasında farklılıklar görülür. Bu farklılıkların iyi incelenmesi ve ortaya konulması, dilin öğrenilmesi ve öğretilmesi açısından çeşitli kolaylıklar sağlar. Bu çalışmanın amacı, Çince ve Türkçe isimleri biçimbilimsel farklılıklar açısından ele alarak, yer aldıkları dil aileleri ve yapıları bakımından birbirinden oldukça farklı olan bu dillerin karşılıklı öğretiminde öğrenicilerin karşılarına çıkabilecek zorlukları tespit etmektir. Türkçe ve Çince dillerinde isim yapma bakımından farklılık ve benzerlikler nelerdir? sorusuna cevap vermek amacıyla planlanan bu çalışma beş bölümden oluşmuştur. Birinci bölüm, yani giriş bölümünde problem durumu, amaç ve önem, problem cümlesi, alt problemler, sayıltılar ve sınırlılıklar ele alınmıştır. İkinci bölümde ilgili yayın ve araştırmalar ele alınmıştır. Bu bölümde isim konusu ele alınmıştır. Ayrıca Çince ve Türkçenin tarihsel gelişimi ve yapısı anlatılmıştır. Üçüncü bölümde yöntem açıklanmıştır. Bulgular ve yorumlar, yani Çince ve Türkçe isim biçimbilimsel karşılaştırma çalışmanın üçüncü bölümünü oluşturmaktadır. Son bölümde sonuç ve öneriler yer almaktadır. Anahtar kelime: Türkçe, Çince, isim, biçimbilim

Çin'de İslam'ı yeniden canlandırma çabaları (Ming ve Qing dönemleri 1368-1912)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 İslam Tarihi Bilim Dalı
Tang Hanedanlığı'nın başlarında, İslam Çin'e girdi ve uzun süren bir yayılma ve gelişme sonrasında Müslüman topluluğu güçlü olmaya devam ediyordu. Fakat Ming Hanedanı'nın kurulmasından sonra, İslamlaşmanın artmasının engellenmesi için bir dizi politikaları uygulanınca, Çin İslam'ı benzeri görülmemiş bir kötü duruma girdi ve Çin topraklarında kaybolma tehlikesi ile karşı karşıya kaldı. Tarihteki bu kritik kavşakta, bazı Çinli Müslümanlar İslamı kurtarmak için hareketler başlattılar. Buradaki amaçları Müslümanlara dair şu iki problemi çözmekti. Bunlardan birinci Müslümanların iç dünyasına dair sorunlarıydı. Bunu da cami eğitimini kurarak çözmeye çalıştılar. İkincisi ise İslam'ın dışında kalan dünyada İslam'a dair oluşan olumsuz hava ve İslam'a karşı üretilen propagandalara karşı koymaktı. Bu nedenle Çinli Müslümanlar Han kitab hareketiyle bu olumsuzluklara karşı koymaya çabaladılar. Han kitab hareketiyle Çinlilerin anlayacağı bir terminolojiyle ve düşünme biçimleriyle olarak İslam'ın itikadi konularını ve kutsallarını anlatmaya çalıştılar. Böylece, Çin topraklarındaki ilk defa İslam'ı yeniden canlandırma hareketi ortaya çıktı. Bu hareket sadece o dönemin sorunlarını başarılı bir şekilde çözmekle kalmadı aynı zamanda çağdaş Çin Müslümanlarını derinden etkiledi. Ayrıca farklı medeniyetler arasındaki iletişim ve diyalog için başarılı bir referans kaynağı oldu.

Çin'de Kazakça-Tuvaca dil ilişkisi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Çağdaş Türk Dilleri ve Edebiyatı Bilim Dalı
Tuvaca, Türk dilleri ailesinin Kuzeydoğu (Sibirya) grubuna mensup olup Karagasça, Hakasça, Şorca, Altay Türkçesi ve Çulım Türkçesiyle birlikte bu grubun alt kolu olan Güney Sibirya Türkçesini oluşturmaktadır. Güney Sibirya Türk halklarından biri olan Tuvalar, ağırlıklı olarak Rusya Federasyonu'na bağlı Tuva Özerk Cumhuriyeti'nde yaşamaktadır. Ayrıca Moğolistan'da ve Çin'de de bazı küçük Tuva grupları vardır. Çin'in Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşayan Tuvalar, Jungar Tuvaları olarak adlandırılmakta ve toplam nüfusları yaklaşık 2.000'dir. Bu Tuva grubu, Jungar-Altay Bölgesinde, Kanas Gölü'nün kenarında yaşamaktadır. Bu bölge, Çinli, Kazak, Uygur, Dungan, Tuvalı başta olmak üzere 36 farklı halkın bir arada yaşadığı bir bölgedir. Bölgenin toplam nüfusu 660.000'dir ve bu nüfusun yüzde 50'sini Kazaklar oluşturmaktadır. Bu çalışmada, Çin'de konuşulan iki Türkçe varyant olan Kazakça ve Jungar Tuvacası arasındaki dil ilişkisi ele alınmıştır. Burada Kazakça-Jungar Tuvacası dil ilişkisi, Lars Johanson'un Kod Kopyalama Modeli temelinde eşzamanlı bakış açısıyla incelenmiştir. Bu bağlamda bölgede sosyal açıdan baskın dil olan Kazakçadan (B dili) sosyal açıdan zayıf dil olan Jungar Tuvacasına (A dili) yapılan genel kopyalar (global copying), seçilmiş kopyalar (selective copying) ve karışık kopyalar(mixed copying) betimlenmiştir. Örneğin Kazakçadan A dili konumundaki Jungar Tuvacasına Arapça ve Farsça kökenli birçok öge (çoğu isim) kopyalanmıştır. Hâlbuki Güney Sibirya'da konuşulan Standart Tuvacada ise İslami dillerden kopya kelimeler neredeyse yok gibidir. Sözvarlığının yanı sıra fonetik, morfolojik ve sentaktik temelde de Kazakçadan Jungar Tuvacasına birçok unsur kopyalanmıştır. Bu Tez çalışması için, bizzat bölgeye giderek orada yaşayan değişik yaş grubundaki Jungar Tuvalarından ses kayıtları aldım ve daha sonra bu kayıtları çözümleyerek transkripsiyonlu metne dönüştürdüm. Bu çalışmada değerlendirilen malzemenin bir kısmını, işte bu alan araştırmasında derlediğim malzemeler oluşturmaktadır. Bunun dışında, Talant Mawkanulive Monika Rind-Pawlowski'nin bölgede yürüttükleri alan araştırmalarında derledikleri ve daha sonra yayınladıkları dilsel veriler de buradaki betimlemelerde kullanılmıştır. Anahtar Sözcükler Güney Sibirya Türk dilleri, Tuvaca, Dil ilişkisi, Kazakça, Jungar Tuvacası

Çin'de meydana gelen depremlerin zaman serileri ve Markov zincirleriyle modellenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2016 Diğer
Bu çalışmada Çin'in sismik riskinin öngörülmesi amaçlanmıştır. 1.Ocak.1970 31.Aralık.2015 tarihleri arasında Çin'de meydana gelen M ? 4 (Richter magnitüdü) olan depremler göz önüne alınmıştır. Aynı zamanda sismik hareket frekansları ve coğrafi olarak Çin dört örtüşmeyen bölgeye ayırılmıştır. Markov zinciri modeli kurulmak için maksimum entropi prensibiyle uygun bir zaman aralığı ?t = 3,8 gün bulunmuştur ve bu zaman aralığıyla Markov zinciri modeli kurulmuştur. Markov zincirinin bazı durumlarının ilk geçiş ve geri dönüş zaman problemi incelenmiştir. Zincirin bazı durumlarının ilk geçiş ve geri dönüş zamanının dağılımına geometrik dağılım uydurulmuştur. Ayrıca o durumlar için ilk geçiş olasılıklarına çok terimli yaklaşımda bulunulmuştur. En son, zaman serisi teknikleriyle 15. durumunun ilk geri dönüş zamanı araştırılmıştır.

Çin'de yaşayan Salarların sosyo-kültürel yapıları üzerine bir araştırma

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
Bu araştırmada, günümüzdeki Çin topraklarında 800 yıldır yaşayan Salarların sosyo-kültürel yapıları, inançları, kimlik algıları ve kendilerini hâkim grup içerisinde nasıl gördükleri ele alınıp incelenmiştir. Salarlar bir Türk topluluğu olmasına rağmen, Türkiye'de Salarları konu alan çalışmalar ve Salarlar üzerine araştırma yapan araştırmacı sayıca azdır. Bu sebeple, Salarların sosyo-kültürel yapıları araştırılmış, kimlik algıları ile diğer kültürler ile olan temas süreçleri incelenmiştir. Böylece, literatürde eksik olduğu düşünülen Salar kültür araştırmalarına katkı sağlanmıştır. Araştırma Çin'in Çinghay Eyaleti'ne bağlı Şunhua Salar Özerk İlçesinde 18 katılımcılının katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda, (i) Salarların İslam inancına ilişkin yaşam biçimlerini kabul ettikleri ve bunu güncel hayatlarında da devam ettirdikleri, (ii) tarihsel süreçler içerisinde birçok farklı kültürel grup ile temas ettikleri ve bu temasların sonucunda birçok grup ile kültüre etkileşime girdikleri, (iii) kendilerini müslüman ve Çin vatandaşı olarak tanımladıkları, (iv) Çin kültürü ile olan kültürel temaslarına bağlı olarak başta dil olmak üzere bir çok alanda Çin kültüründen etkilendiklerine ilişkin bulgulara ulaşılmıştır.

Çin'deki hui Müslümanlarının sosyal ve kültürel kimlik inşası: geçmiş ve şimdiki

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2021 Sosyoloji Bilim Dalı
Hui ve Uygur etnik grupları, İslami inançları paylaşan başlıca iki topluluktur. Çin'in tarihi kayıtlarından, Hui'nin atalarının çoğunlukla Orta ve Batı Asya'daki Arap, Farsça ve Türk dili konuşan bölgelerden geldiği kolayca anlaşılabilir. Hui'nin atalarının çoğu, Çin hükümeti ile ticaret yapan tüccarlardı ve Çin'deki işlerinden sonra anavatanlarına geri dönüyorlardı. Yani Tang (MS 618'den 906'ya kadar) ve Song (MS 960'tan 1279'a) hanedanlarında, sadece geçici olarak Çin'de yaşadıkları için kendilerini hala Arap, Fars veya Türk olarak tanımlıyorlar. Yuan (MS 1279'dan 1368'e kadar), Ming (MS 1368'den 1644'e kadar) ve Qing (MS 1644'ten 1912'ye kadar) hanedanlarına gelince, orta ve batı Asya bölgelerinden yeni İmparatorlar ve krallıkların eşlik ettiği bazı köleler İslam'a iman aynı zamanda o bölgelerden getirilmiştir. Ayrıca, Hui'nin atalarının bazı soyları, Çin Han kültürünü de benimseyerek kendilerini 5. veya 6. nesil olarak geliştirdiler. Böylece Hui topluluğu Yuan'dan beri ortaya çıkmaya başladı ve Qing hanedanlığında olgun bir topluluk haline geldi. Huihui ve Hui isimleri de ilk olarak Yuan çevresinde tanıtıldı. İnsanlar kendilerini Çinli Hui veya Çinli Huihui olarak tanımlamaya başladılar, kültürlerinin Çin kültürü ile İslam kültürünün bir bileşimi olduğunu düşünmeye başladılar. Ayrıca, farklı hanedanlarda Hui'ye yönelik farklı politikalar nedeniyle, hükümetler Hui topluluğunu haklarını sınırlayarak zayıflatmaya çalışırken, iç grupların kimlik tanıması giderek daha fazla kabul edildi. Hui, eğitimleri, çalışma fırsatları, sosyal sigortaları vb. Konusunda yüksek baskı altındaydı. Böylece Hui, Çin Han halkıyla olan doğal biyolojik sınırlarının ve farklı dini inançlarının Hui ve Han'ı birbirinden ayırdığı fikrini yavaş yavaş kazandı. Günümüzde Hui, Müslüman olarak adlandırılmak yerine Hui olarak adlandırılmayı tercih etti. Dini cemaatin bir üyesi olmakla karşılaştırıldığında, bir Çinli etnik gruba üyelik daha fazla sosyal ayrıcalığı paylaşabilir, bu nedenle Hui, etnik bir grup olarak kimliklerini kabul etmekten daha memnun. Kuşaktan kuşağa sosyal ve kültürel kimliklerinin bir parçası olarak yaşam alışkanlıkları, normları, dilleri ve diğer yönleriyle ilgili Hui kültürünü benimsediler. Hui geleneklerinin günlük uygulamaları aracılığıyla, Hui'nin sosyal ve kültürel kimlik inşasının hükümet politikalarıyla büyük ölçüde ilişkili olduğunu gördük. Hükümet, Hui'ye yönelik daha esnek politikalar uyguladığında, Hui sosyal hayata katılmayı ve hem Hui hem de Çinli olarak kimlik tanındığını göstermeyi tercih ediyor. Ancak hükümet, Hui'ye karşı olumsuz bir tutum gösterirse, Hui halkı, yaşam alışkanlıklarının kişisel deneyim veya aile geleneğinin dışında olduğunu iddia ederek Hui karakterlerini derinden gizler. Ayrıca, bu süreçte Hui daha bağlantılı ve birleşmiş olacaktı çünkü ezildiklerine dair ortak anılara sahip olduklarını düşünüyorlar.

Çinin Afrika boynuzu'na yönelik politikası (2000-2019)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Siyaset Bilimi Bilim Dalı
Uzun yıllar boyunca dünyadaki en yüksek büyüme hızına sahip olan ve buna paralel olarak modernize ettiği ordusuyla önemli bir askeri güce ulaşarak küresel bir aktör haline gelen Çin'in, gerek Afrika'yla olan ilişkileri gerekse de Pekin'in uluslararası alandaki etkinliği kıta açısından kritik bir önem taşımaktadır. Çin-Afrika ilişkileri geçmişten günümüze her zaman sıkı bir biçimde ilerlemiş olsa da bu ilişkiler hiçbir zaman bu yüzyılın başındaki kadar yakın ve çok boyutlu olmamıştır. Son yıllarda uluslararası arenada yükselen bir güç olarak Çin, genel olarak tüm Afrika ülkelerinin ve özellikle de Afrika Boynuzu'nun en önemli ortaklarından biri haline gelmiştir. Afrika ülkelerinin uluslararası ilişkilerindeki değişimi de tetikleyen bir olgu olarak Çin'in kıtadaki görünürlüğü; ülkenin özellikle ekonomik faaliyetleri aracılığıyla büyük oranda artırmıştır. Pekin'in Afrika ülkeleriyle diplomatik ilişkilerini daha da güçlendirmeye istekli olduğu görülmektedir. Ekonomik açıdan bakıldığında; Çin-Afrika Kalkınma Fonu (CAD) ve Çin-Afrika İşbirliği Forumu (ÇAİF) gibi kurumlar Çin'in Afrika Boynuzu'ndaki bölge ülkelerine yönelik olarak ekonomik yardım ve düşük faizli kredilerin kullandırılmasında önemli bir rol oynamaktadır. Askeri olaraksa Çin, bölgede benzersiz ve istikrarlı bir konum elde etmek amacıyla 2017 yılında Cibuti'de bir askeri üs kurarak Somali, Eritre ve Etiyopya'nın içinde bulunduğu bölge ülkelerinin en önemli silah tedarikçilerinden biri haline gelmiştir. Afrika ülkeleri açısından Çin geleneksel sömürgeci Batı ülkelerine göre daha cazip bir dış ortaktır. Afrika ülkelerinin refahını yükseltebilecek, bu ülkeleri geliştirip inşa edebilecek gerekli tüm imkanlara sahiptir. Bu yüzden kıtayı geliştirmeye, kıtaya teknoloji aktarmaya ve bu teknolojiyi kullanabilir hale getiren banka kredilerini sağlamaya yardımcı olan Çin'i genel olarak yakından tanımak, bu ülkenin dış politikasını anlamak ve Afrika Boynuzu ile siyasi, ekonomik ve askeri ilişkilerini analiz etmek bu çalışmanın temel amacını oluşturmaktadır. Anahtar Kelimeler: Çin dış politikası, Afrika Boynuzu, yumuşak güç, küresel güçler

Çin'in Orta Asya'da ekonomik diplomasisi: Yeni İpek Yolu projesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Diğer
Çin ve Çin'in cesur ve iddialı projesi olan Bir Kuşak, Bir Yol bugünün tartışmalarının en sıcak konularından biridir. Deng Xiaoping tarafından getirilen ekonomik reformlardan bu yana, Çin ekonomisi muazzam bir büyüme yaşadı. Analistler Çin'in ekonomik büyüme ve kalkınmasının malzemeler tarifini incelemekte ve bu sırrın yalnızca Çin devletinin uygun yerli reformlar getirmesinde değil aynı zamanda dış politikasını ulusal ekonomik çıkarlara hizmet edecek şekilde yeniden şekillendirmesinde olduguna inanmaktalar. Ekonomik diplomasi, yeni bir terim ve dış politika aracı olarak, Çinli yetkililerin dış ilişkilerini nasıl yürüttüğü ile ilişkilidir. Uluslararası sistemin siyasal meselelerine gelince, Pekin'in ilgisiz davrandığı biliniyor. Oysa, ekonomik işbirliği açısından, öne çıkmaya hiç tereddüt etmemektedir. Bu çalışmanın amacı, Çin'in ekonomik diplomasisinin dış politikasında rolünü, bunun Çin ekonomisi ve diğer ülkelerle olan ilişkileri üzerindeki etkilerini incelemektir. Orta Asya, Çin'in ekonomik diplomasisinde bir bağlam ve Bir Kuşak, Bir Yol projesi bu bağlamda bir örnek olarak analiz edilecektir. Anahtar Kelimeler: Ekonomik Diplomasi, Dış Politika, Kalkınma, Büyüme, Küreselleşme, Ticaret, Kazan-Kazanma İşbirliği, İstikrar ve Sürdürülebilir Ekonomi

Çin'in tek kuşak – tek yol projesi bağlamında bölge ülkeleriyle karşılıklı ilişkilerinin güncel durumu ve mümkün gelişim potansiyeli: Kazakistan, Özbekistan ve Azerbaycan örnekleri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Uluslararası Politik Ekonomi Bilim Dalı
Bu araştırmada, Tek Kuşak Tek Yol projesi bağlamında Çin'in Kazakistan, Özbekistan ve Azerbaycan örneklerinde Avrasya bölgesi ülkeleriyle ilişkilerinin güncel durumu ve bu ilişkilerin gelecekteki gelişme potansiyeli işlenmiştir. Çin'in bu devletlerle ilişkilerinde şimdiye kadar uyguladığı politikaların nasıl etki oluşturduğu araştırılmıştır. One Belt One Road'dan (OBOR) doğan sonuçların ülkeler arasındaki karşılıklı politik, ticari ve ekonomik işbirliğine nasıl yansıdığı değerlendirilmiş, buradan varılan çıkarımlarla, ilişkilerin Tek Kuşak Tek Yol projesi kapsamında nasıl gelişeceğiyle ilgili öngörüler üretilmiştir. Çin ve bu üç ülke arasında ikili ilişkiler neoliberal karşılıklı bağımlılık teorisi aracılığıyla ele alınmıştır. Karşılıklı ilişkilerde ulusötesi aktörlerin rolüne ve etkisine değinilmiştir. Bağımsız değişkenin Tek Kuşak Tek Yol projesi olması sebebinden, özellikle ticaret devleti yaklaşımı kullanılmıştır. Çin Halk Cumhuriyeti'nin (ÇHC) Kazakistan, Özbekistan ve Azerbaycan ile işbirliğine yaklaşımı neoliberal ticaret devleti kavramı bağlamında yorumlanmıştır. Esas araştırma yöntemi olarak, Kazakistan, Özbekistan ve Azerbaycan'daki konuyla ilgili çeşitli sivil toplum kuruluşu (STK), araştırma merkezleri/enstitüleri üyeleriyle ve bu alanda deneyimli akademisyenlerle yapılmış mülakatlardan elde edilen bilgiler ışığında bu ülkelerin Çin'le ilişkilerde, özellikle OBOR ele alındığında, sergileyecekleri tutum ve ilerleyecekleri çizgi incelenmiştir. Elde edilen çıkarımlara göre, bu üç ülkede OBOR'a karşı olumlu yaklaşım mevcut; Çin, farklı alanlara yatırım yaparak politik ve ekonomik açıdan bu ülkelerle istikrarlı işbirliği yürütebilir; Kazakistan, Özbekistan ve Azerbaycan için Çin liderliğinde bir bölgesel yapılanma dış siyasette alternatif değil; Tek Kuşak Tek Yol'un güvenlik, ideolojik ve toplumsal açıdan kayda değer etkileri olmayacaktır.

Çin'in ülke markasının oluşumunda kamu diplomasisinin rolü

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
Uluslararası camiada ülke markası bir ülkenin dünyaya açılmasındaki önemli vasıtadır. Ülkenin uluslar arasındaki yerini, söz hakkını arttırmaktadır. İyi olan ülke markası bir ülkenin rekabet içindeki durumunu yararına çevirebilmektedir. Kötü olan ülke markası bir ülkeyi kenar ülke durumuna düşürmekte hatta devrimlere dek yol açabilmektedir. Dolayısıyla ülkeler ülke markası için sürekli çaba göstermektedirler. Bunun için de kamu diplomasisi çok önemli rol almaktadır. Çin de kendi ülke markasını oluşturma, iyileştirme için kamu diplomasisinden ibaret bu vasıtaya başvurmaktadır. Bunun rolünü araştırma Çin'in uluslar arasındaki yerinin ne durumda olduğu ve nereye doğru gittiğini öğrenmemizde çok önemli değer arz etmektedir. Çin kamu diplomasisinin ülke markasını oluşturmasındaki rolü tez konusu olarak ele alınarak kamu diplomasisi ve ülke markasının ilişkisi analiz edilmiştir ve şu anki Çin'in kamu diplomasisi kullanarak ülke markasını oluşturma faaliyeti araştırılmış ve bu cereyandaki kamu diplomasisinin rolü, artısı, eksiği, işlevi tek tek analize edilmiştir. Böylece Çin kamu diplomasisinin Çin ülke markasını oluşturmasındaki rolü ortaya konulmuştur. Bu doğrutuda Çin'in dış politika kamu diplomasisi döneminin iki farkılı dönem ayrı ayrı incelenmiştir. Bu düzlemde araştırmanın konusuna ve sorusuna katkı sağlayacak dört hipotez belirlenmiştir. Bu hipotezlerin sınanmasında eldeki mevcut kaynakların tarama ve ilişkisel yöntemle analizi gerçekleştilmiştir. Bununla birlikle veriler örneklemler dahilinde olay incelemesiyle tahlil edilmiştir ve yorumlanmıştır.

Çin'in yumuşak güç politika uygulaması: Kazakistan-Kırgızistan örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Diğer
Uluslararası ilişkilerde güç kavramının temel eksenini Joseph S. Nye'ın yumuşak güç kavramı oluşturmaktadır. Çin'in yumuşak güç politikasının temel amacı, uluslararası ve bölgesel düzeylerde siyasi, ekonomik ve sosyal hedeflerini gerçekleştirebileceği çekici bir imaj yaratmaktır. Bu çalışma, yumuşak güç kavramının teorik çerçevesini ve Çin tarafından Orta Asya ülkelerinde uygulanışını ele almaktadır. Ayrıca çalışma, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan'ın Çin ile ekonomik, ticari, yatırım ve ulaşım etkileşimlerini ve sorunlarını değerlendirmektedir. Çin bölgede hızla lider bir ekonomik güç hâline gelmekte ve beş Orta Asya ülkesinin ekonomik büyümesinin hızını, ritmini ve sektörel yapısını etkilemektedir. Çalışmanın amacı, Çin'in yumuşak güç politikasının Orta Asya ülkeleri üzerinde özellikle de Kazakistan ve Kırgızistan'daki yansımalarını analiz etmektir.

Çin'in yükselişine neoliberal kurumsalcı yaklaşım

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Diğer
Deng Xiaoping'in 1978 yılındaki reform ve açılım politikası, Çin'i, hızla yükselen askeri harcamalara sahip ve dünya meseleleri üzerinde diplomatik etkileri olan yeni ekonomik etkin bir güç merkezi olarak tanıttı. Realizm ve güç geçiş teorisinin bazı yeni bilimsel analizlerinin yanı sıra Amerika, Avrupa ve Doğu Asya'daki bazı politika tasarımcıları ve gözlemciler, Çin'in ezici güç kullanabilme imkanları göz önüne alındığında, onun uluslararası sistemde yükselişinin barışçıl bir yol izlemeyeceğini ileri sürdüler. Büyük güçler siyasetinde rastlanan tarihi benzerlikler, Çin'in dış siyasetindeki yeni dayatmacı davranışları ve Amerika'nın nispi olarak gerilemesini dikkate alarak, Çin'in yükselişinin korku, güvensizlik, güvenlik-ikilemi ve hatta potansiyel bir uluslararası çatışma ortamına yol açabileceği sonucunu çıkardılar. Ancak, bu araştırma, bu tür değerlendirmeleri sorguluyor ve neoliberal kurumsalcı bir yaklaşım aracılığıyla, ekonomik, siyasi açıdan ve güvenlik açısından karşılıklı bağımlılığın devasa etkisi, büyük güçler arasındaki ilişkilerde güç kullanmanın yüksek maliyeti, Amerika Birleşik Devletlerinin nispi gerilemesi ve Çin'in bölgesel ve küresel düzeyde jeopolitik kısıtlamalara sahip olmasından dolayı önümüzdeki on yıllarda olası bir uluslararası çatışmanın pek mümkün olmadığını iddia ediyor. Üstelik, büyük güçler ilişkilerini, daha akıllı, daha kolay ve daha ucuz yollar olarak, kurumsallaştırılmış çözümler, müzakereler ve diyalog yoluyla yürütürler. Üçüncü bölümde sunulan deliller bu iddiayı destekliyor. Anahtar Kelimeler: Çin'in yükselişi, uluslararası işbirliği, büyük güçler, neoliberal kurumsalcılık, karşılıklı-bağımlılık