Thesis Search




SEARCH RESULTS

Demand modelling for future distribution networks

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2018 Diğer
Bu tezin temel hedefi, bir evin düşük gerilim dağıtım şebekesi üzerindeki elektrik yükünün ayrıntılı bir tanımını sağlayan bir model oluşturmaktır. Çalışmanın amacı, talep modelini, dağıtılmış üretim ve talep tarafı yönetimi gibi yeni düşük karbonlu teknolojilere ve stratejilere odaklanan araştırmalar için bir ön çalışma olarak sunmaktır. Bottom-Up yaklaşımı ile Zaman Kullanımı modeli esas alınarak yeterli derecede hasas bir yerel yük modeli bu tez kapsamında oluşturulmuştur. Enerji talebi yük profilini belirlemek için çeşitli fiziki ve davranış faktörleri vardır. Belirli bir konutta elektrik kullanımı modeli, ev sakinlerinin faaliyetlerine ve bunlarla birlikte elektrikli cihazların kullanımına bağlıdır. Yerel talep modeli bir dakikalık bir zaman ölçeğinde oluşturulmuştur. Bu çalışma için araştırma sorusu, yük modellerinin, çeşitli parametreler açısından, tipik bir kentsel dağıtım şebekesin elektrik talebini yeterli bir temsilinin sağlanıp sağlanmadığının araştırılmasıdır. Yerel modelin outputu, toplam tüketim, ortalama / tepe yükü ve profil takibi açısından gerçekçi talep özellikleri veren CREST verileri ile uyumlu bir karakter sergilemektedir. Bu tez kapsamında yük talep modelleme yazılımına kolay erişim için MATLAB ortamında kullanıcı için grafik arayüzü geliştirilmiş olup arayüzü kullanımıyla ilgili bölümde detaylı bir şekilde açıklanmıştır.

Demir alaşımı parçaların toz metalurjisi ile üretimi ve karakterizasyonu

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Diğer
Bu çalışmada, toz metalurjisi ile Fe ve Fe-2Ni parçalar üretilmiş ve karakterize edilmiştir. Fe ve Fe-2Ni tozları 0-120 dakika aralığında öğütülmüştür. Öğütelen tozlara soğuk pres ve ılık sıkıştırma uygulayarak ham parçalar üretilmiştir. Sinterleme işlemi argon atmosferinde 1120 °C'de 30 dakika süre ile gerçekleştirilmiştir. Sinterlenmemiş ve sinterlenmiş olan parçalar 3 nokta eğme testi, sertlik ve yoğunluk ölçümleri ve mikroyapı incelemelerine tabi tutulmuştur. Öğütme sonucunda tozların topaklanarak parçacık boyutunun büyüdüğü görülmüştür. Ilık sıkıştırma işlemi sonrasında, soğuk preslemeye kıyasla ham parçaların dayanım ve sertlik değerlerinde önemli artış sağlanmıştır. Soğuk presleme ile 40-60 HB10 aralığında olan sertlikler, ılık sıkıştırma ile 120-160 HB10 aralığına yükselmiştir. Ham dayanım değerleri ise 2-30 MPa aralığından, 40-180 MPa aralığına yükselmiştir. Ham ve sinterlenmiş parçaların yoğunluklarında ise % 2 daha artış sağlanmıştır. Artan öğütme süresi ile, ham ve sinterlenmiş parçaların sertlik ve dayanım değerlerinde düşüş meydana gelmiştir. Ilık sıkıştırma uygulandığında bu düşüşün, soğuk preslenmiş numunelere kıyasla daha az olduğu görülmüştür. Optik mikroskop incelemelerinde, Ni partiküllerinin Fe içinde tam olarak çözünmediği, artan öğütme süresi ile nikelin genel olarak daha iyi dağıldığı anlaşılmıştır.

Demiryolu altyapı yönetiminde güvenilirlik, bulunabilirlik ve sürdürülebilirlik analiz tekniklerinin kullanılması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2019 Ulaştırma Bilim Dalı
Demiryolu hatlarına yapılan bakım ve yenileme (BY) çalışmaları demiryollarının emniyeti ve verimliliği açısından çok önemlidir. BY modelleri; periyodik, planlı, düzeltici ve duruma dayalı bakım teknikleri olarak sınıflandırılabilir. Demiryolu organizasyonları bu BY tekniklerinden birini ya da birkaçını seçerek BY çalışmalarını günlük ya da yıllık dönemlerde gerçekleştirirler. Demiryolu hattının yatayda ve düşeydeki konumuna demiryolu hattı geometrisi denir. Hattın olması gereken geometrik konumdan sapmasına hat geometrisinin bozulması adı verilmektedir. Hat geometrisi başlıca iki grupta incelenir. İlki yatay geometri diğeri ise düşey geometridir. Demiryolu hat geometrisinde meydana gelen bozulmalar düşey geometrinin bozulması ve yatay geometrinin bozulması şeklinde sınıflandırılabilir. Hat geometrisinin bozulması demiryolu hattını oluşturan bileşenlerin (Ray, travers ve balast tabakası) bozulması sonucu ortaya çıkmaktadır. Demiryollarında yüksek emniyetli bir demiryolu sistemi sağlamak için Avrupa Birliği 1999 yılında EN 50126 standardını uygulamaya koymuştur. EN 50126 standardı ile demiryollarında yüksek emniyet ve sistem güvencesinin sağlanması amaçlanmıştır. EN 50126 standardı demiryolu sistemlerinde Güvenilirlik, Bulunabilirlik, Sürdürülebilirlik ve Emniyet (RAMS) kavramlarından oluşmaktadır. Bu çalışmada, demiryolu altyapı yönetimi için RAM analizlerini içeren bir model geliştirilmiştir. Demiryolu hattını oluşturan bileşenler ve hat geometrisi parametreleri geliştirilen modelde kullanılmıştır. Özbekistan yüksek hızlı demiryolu hatları için bir uygulama yapılmıştır. Özbekistan yüksek hızlı demiryolu hatlarından demiryolu ölçüm araçları ile elde edilen demiryolu altyapı bileşenlerine (Hat geometrisi, raylar, traversler ve balast tabakası) ait ölçümler standarlara göre değerlendirilmiştir. Her bir altyapı bileşeninin bozulma derecesiyle ilgili Uyarı Eşiği, Müdahale Eşiği ve Acil Müdahale Eşiği olmak üzere üç eşik değer belirlenmiştir. Bu çalışmada Taşkent-Semerkant arasındaki yüksek hızlı demiryolu hattının, Taşkent-Sirderya kesimi incelenmiştir. RAM analizleri için yüksek hızlı demiryolu hatları, analiz ve bakım kesimlerine bölünmüştür. Analiz ve bakım kesimlerinden toplanan ölçüm değerleri üzerine RAM analizleri yapılmıştır. Sonuç olarak, Özbekistan yüksek hızlı demiryollarının güvenilirlik, bulunabilirlik ve sürdürülebilirlik düzeyleri belirlenmiş ve değerlendirmeler yapılmıştır.

Demiryolu köprülerinin yapı-zemin etkileşimi altında analizi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2017 Yapı Bilim Dalı
Bu tezin amacı Türkiye'deki hızlı tren güzergâhlarında inşa edilen demiryolu köprülerinin farklı zemin ve farklı deprem etkileri altındaki dinamik davranışlarını incelemektir. Bu çalışmada, çok açıklıklı demiryolu viyadüğüne ait köprü ayağının karakteristik deprem tepkisi yap-zemin etkileşimi dikkate alınarak analiz edilmiştir. Yapı-zemin modelinin zaman tanım alanındaki dinamik analizleri için, zemin malzeme davranışlarının ve sınır şartlarının daha gerçekçi olarak tanımlanabildiği ve sonlu elemanlar yöntemine dayalı PLAXIS 2D bilgisayar yazılımı kullanılmıştır. Analizlerde iki boyutlu sonlu elamanlar modeli kullanılmıştır. Zemin ortamının üstyapının dinamik davranışına etkisini daha iyi ortaya koyabilmek amacıyla zemin mekanik özellikleri olarak; gevsek, orta sıkı ve sıkı zemin durumunu temsil eden üç tip zemin gurubuna ait malzeme özellikleri kullanılmıştır. Dinamik etki olarak farklı yer hareketlerinin (farklı frekans içeriği ve ivme genliği) etkisi ölçebilmek amacıyla; üç farklı depreme ait, Kobe (Japonya, 1995); Kocaeli (Türkiye, 1999) ve Manjil (İran, 1990) ivme-zaman kaydı kullanılmıştır. Köprü ayağı-zemin sisteminin dinamik davranışını belirlemek için çeşitli deprem etkileri altında farklı rijitliklere sahip zemin ortamları için analizler yapılmıştır. Analiz sonucunda köprü ayağı tepe noktası, köprü ayağı temel noktası, zemin orta noktası ve zemin köşe noktalarında oluşan yerdeğiştirmelerin zamana bağlı değişimleri karşılaştırmalı olarak elde edilmiştir. Sonuçlar incelendiğinde, dış yükün frekans içeriğinin ve zemin ortamının mekanik özelliklerinin köprü ayağının dinamik davranışına büyük ölçüde etki ettiği, maksimum yatay yerdeğiştirmelerin yapı-zemin etkileşimi dikkate alındığında farklılaştığı görülmüştür.

Democratic transition: A comparison of Kenya and Uganda

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2018 Diğer
1820'den beri, demokratikleşme, dalgalar gibi peş peşinden oluştu. Otoriter bir rejimi demokratik olana dönüştüren siyasi değişimler, bazı faktörlerden etkilenir. Demokratikleşme politik çalışmalarda modern bir kavramdır. Bu konudaki edebiyat, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra geliştirilmiştir ve evrimi ve nedenleri üzerinde duruluyor. Dış etkiler, içten odaklanan açıklayıcı kuramcılar tarafından, birincilden ziyade tamamlayıcı faktörler olarak (dış faktörler) düşünüldüğünde daha düşük kabul edilmiştir. Dış etkinin demokratik bir geçiş için, küreselleşme çağına göre, bir uyarıcı olarak tanımlandığı, ancak 90'ların sonlarındaydı. Bu çalışma, Soğuk Savaş sonrası dönemde demokratikleşmenin amiral gemisi olarak dış etkinin rolü üzerine bir analiz getirmeyi amaçlamaktadır. Dış etki olarak iki en tanınan aktördür: Avrupa Birliği (ve kuruluşları) ve Amerika Birleşik Devletleri. Her ikisi de siyasi koşulluluğu uyguladı, ortalama olarak demokratikleşme gelişmekte olan ülkelerde devam etmek. Bu çalışma uluslararası bağışçıların etkisini analiz ediyor (ABD, AB ve Dünya Bankası) Havuç ve Sopa politikası demokrasiyi küresel olarak alırken, Sahra-altı Afrika'da Teşvik edilmiş demokrasi olarak bahse edilmiştir. ABD'ye öncülük eden Batılı ülkeler, Afrika'ya vurgu yaparak, gelişmekte olan ülkelere İkinci Dünya Savaşı sonrası bağışlarından beri yardımda bulundular; Bu finansal yardım, kıtadaki demokratikleşme sürecinin hızlandırılmasıyla hızlandı ya da hükümetlerin demokratik reformlarını engelleyerek. Kenya ve Uganda'da demokratik geçişi karşılaştırmak, bu çalışma, Sahra altı Afrika'da tanıtılan demokrasinin başarı oranını değerlendirmeyi amaçlamaktadır - Hangi şartlarda ve koşullarda dış etki başarılı olur?

Demokrasi döneminde Bulgaristan'da din eğitimi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2019 Diğer
Bulgaristan, 1989 yıllında siyasi rejim değişikliğine giderek komünizmden demokrasiye geçiş yapmıştır. Her iki rejimin de kendine has mevzuatı ve sosyolojik altyapısı vardır. Bu kaide eğitim sistemi için de geçerlidir. Bulgaristan'da 1989-2018 yıllarını kapsayan demokrasi döneminde din eğitimini tahlil etmek amacıyla yazılan bu tezde, birçok konu etraflıca ele alınmıştır. Sırayla Bulgaristan'da din eğitiminin tarihî gelişimi ve dönüşümü, demokrasi dönemi öncesi ve sonrası açılan dini eğitim kurumları, din eğitim-öğretimi uygulamaları, din eğitimi üzerine yapılan tartışmalar ve hukuki altyapı gibi konular irdelenmiştir. Araştırmada literatür taraması ve Bulgaristan'da yapılan yarı yapılandırılmış mülakat yöntemleri kullanılmıştır. Bulgaristan'da demokrasi döneminde din eğitiminin farklı yönleri üç ayrı bölümde ortaya konmaya çalışılmıştır. Birinci bölüm, demokrasi rejimi öncesi Bulgaristan'da siyasi ve dini gelişmeleri kapsamakta ve din eğitiminin tarihî gelişim sürecini içermektedir. İkinci bölümde, Bulgaristan'da demokrasi döneminde din-devlet münasebetleri çerçevesinde din eğitiminin hukuki temelleri incelenmiştir. Ayrıca örgün din eğitimi üzerine yapılan tartışmalar da ele alınmıştır. Son bölümde ise Bulgaristan'da Hristiyanların ve Müslümanların din eğitimi üzerinde durulmuştur. Ülkenin nüfusunun çoğunluğu Ortodoks Hristiyanlardan oluşması hasebiyle Ortodoks din adamı yetiştiren eğitim kurumlarından ve devlet okullarında din eğitimi dersinin statüsünden bahsedilmiştir. Bunun yanında devlet oklularında İslam din dersinin durumu tahlil edilmiş ve demokrasi döneminde açılan İslam din eğitimi kurumları sıralanmıştır. Araştırmada, demokrasi döneminde, Bulgaristan'da din-devlet ilişkilerinin ve din eğitiminin bir tarihî süreklilik ve tutarlılık içinde geliştiği tespit edilmiştir. Devlet okullarında din dersinin prenslik ve krallık dönemlerinde popüler ve zorunlu olduğu, komünizm döneminde yasak olduğu, demokrasi döneminde ise seçmeli olduğu ancak popüler olmadığı saptanmıştır. Demokrasi döneminde Bulgaristan'da yeni bir İslam din eğitimi sisteminin temelleri atıldığı görülmüştür. Bu sistem bir yandan Bulgaristan'da geleneksel din eğitimine, diğer yandan da modern dinî kurumların deneyimine dayanmaktadır. Ünlü Nüvvab medresesinin tarihî sorumluluğu, üç imam hatip lisesi ve Yüksek İslam Enstitüsü tarafından üstlenilmiştir. Sıbyan okullarının fonksiyonu ise ilkokullar ve Kur'an kursları tarafından üstlenildiği müşahede edilmiştir. Araştırma, sonuç bölümünde geniş değerlendirmeye yer verilerek ve öneriler sunularak tamamlanmıştır.

Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde Belçika yönetiminın etkisi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
Afrika kıtasının ikinci en büyük olan Demokratik Kongo cumhuriyeti, Afrika ülkeleri arasında dördüncü en fazla nüfusa sahip, din, etnik yapısı ve sosyokültürel açılarından çok renkli bir ülke kabul edilmektedir. Büyük kısmını kara ülkesinden oluşturan Demokratik Kongo Cumhuriyeti, aynı zamanda da önemli doğal zenginliklere sahip olmasıyla bilinmektedir. Nitekim önemli ve çok stratejik hammadde kaynaklarının varlığından dolayı uluslararası alanda ülkenin önemini artırmakla birlikte, bu durum ülke halkının eski sömürge yönetimler tarafından büyük zararlara uğratılmasına da yol açmaktadır. Bu çerçevede Afrika ülkelerinden en zengin biri olarak bilinse de, büyük keşif yolculuğu döneminden itibaren sömürge yönetimlerce sömürüldüğünden dolayı giderek fakirleşmektedir. Bu durum, dolayısıyla, sömürgecilik döneminde ve sonrasında ülkede sonu bilmeyen kriz ve çeşitli çatışmaların sebebi olmaktadır. Bu çalışma, Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını kazanmasından itibaren ülkede süregelen kriz ve çeşitli siyasal çatışmalar üzerinde Belçika sömürge yönetiminin etkisini incelemeyi amaçlamaktadır. Başka bir deyişle bağımsızlıktan bu yana ülkede yaşanmakta olan siyasi çatışmaların üzerinde çatışmalar Belçika sömürge yönetiminin oynadığı rol ve etkisini incelemeyi ve tespit etmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca genel olarak uluslararası sistemdeki, özel olarak Afrika bölgesindeki gelişmelerin Kongo'daki sonu gelmeyen çatışmaları nasıl etkilediği araştırılacaktır.

Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde medyanın sahiplik yapısı üzerine bir inceleme

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
Uzun süre boyunca, Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde basın ve medya, önce sömürge dönemi, diktatörlük rejimi, sonra da geçici bir rejim ile hükümet tarafından baskı altında yönetilmiştir. Bu dönemde, her şeyiyle hükümet tarafından finanse edilerek baskı altında tutulan basının tek bir görevi yerine getirilmesi bekleniyordu; yapacağı yayın ve yayımlarla hükümeti memnut etmek. Monopartism bir mantığa sahip olan hükümet için basın, hükemetin propagandasını yapan bir araç haline gelmiştir. Hükümet için basının varlığı ancak kendi propagandasını yapması, onun düşüncelerini kitlelere aktarması şartı ile varlığı tanınabilir ve finanse edilebilir bir kurumdur. Günümüzde ise basın teoride tamamen özgür görünmekle beraber uygulamada tam tersi bir anlayış hakim olmaktadır. Günümüz basının veya medya yapısının sahip olduğu haklar çoğulculuk, basının bağımsızlığı ve kendi kendini finanse etme özgürlüğü gibi temel ilkelerdir. Medya yapılanmasında çoğulculukanlayışı hakim olduğu için, hükümetin bu alanda etkisi ve sahipliği giderek azalmaktadır. Bu çalışmanın amacı bugün basının sahipleri kimler olduğunu, finans kaynaklarının neler olduğunu ortaya koyabilmektir. Kongo'nun tüm illerinde yazılı medya, radyo ve televizyon kanallarının sahiplerini bulmak için araştırmalar yapılmıştır. Araştırma, ülkede yerel ve özel medyanın baskın olduğunu ortaya koyarken, medyanın mülkiyetinin, çoğunlukla iş insanı ve politikacıların elinde olduğunu göstermektedir. Daha sonra dini mezhepler, topluluk grupları ve kendi kendini finanse eden yerel ve özel gruplar gelmektedir. Araştırmalar yine medya sektöründe çok fazla özel uluslararası kanal olmadığını ve kamu televizyonun, radyosunun birden fazla olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca, Kongo'daki medya yapılanmasında güçlü bir tekelleşme olmadığı, yatay tekelleşmenin ise en fazla dört şirkete kadar çıktığı belirtilmiştir. Küreselleşme açısından, sadece ülkede kurulan iki televizyon kanalını baz alırsak, araştırmalar küreselleşmenin medya yapılanmasında çok da güçlü olmadığını göstermektedir. Ancak aynı araştırma bize, eğer küreselleşme varsa da, bunun daha çok uydu aboneliği üzerinden sunulan kanallar üzerinden olduğunu göstermektedir. Dikkat edilmesi gereken konu, bu küreselleşme etkisindeki kanallar, yerel kanalları kontrol altına alması veya onların yayın politikasını etkilemesidir. Anahtar Kelimeler: Kongo, Kongo Medyası, Medya İşletmeciliği, Ekonomi Politik

Demokratik Kongo Cumhuriyeti'ndeki doğrudan yabancı yatırımlar; 2010-2014 Türk yatırıcımcılar

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2016 Diğer
Dünya; ticaretiyle, sermayesiyle, üretimi ve insan gücünün küreselleşmesi ile birlikte yeni bir çağa girmektedir. Bu geçiş gelişmiş ülkeler tarafından yönlendirilirken bundan gelişmekte olan ülkeler de en az gelişmiş ülkeler kadar etkilenmektedir. Herhangi bir ülkenin almış olduğu bağımsız bir karar artık tüm dünya ülkelerini etkileyebilmektedir. Bu çalışma, etkileşim çağında Demokratik Kongo Cumhuriyeti'ndeki doğrudan yabancı yatırımların ve özellikle Türk yatırımcıların karşılaştıkları sorunları incelemeyi amaçlamaktadır. Bu doğrultuda çalışmada giriş, araştırmanın teorik çerçevesi, Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin tanıtımı ve son olarak da karşılaşılan sorunlar incelenerek çözümler ve öneriler sunulmuştur.

Demokratik vatandaşlık ve insan hakları eğitimi: Bir eylem araştırması örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2021 Diğer
Bu araştırmanın amacı, yetişkinlerin aktif yurttaşlar olarak demokratik süreçlere katılım becerilerinin geliştirilmesi için yeni yöntemler ortaya koymaktır. Buna bağlı olarak çalışmanın temel araştırma sorusu ise Avrupa Konseyi'nin hazırladığı Gençlerde İnsan Hakları Eğitimi Kılavuzu çerçevesinde verilecek bir eğitimin Türkiye koşullarında üniversite öğrencilerinin katılımcılık becerisinin geliştirilmesinde etkili olup, olmayacağıdır. Hipotezimiz bu kılavuz çerçevesinde hazırlanan eğitimler yoluyla özellikle gençlerde demokratik farkındalık ve katılımcılık becerilerinin geliştirilebileceği yönündedir. On altı ayrı insan hakları meselesi çerçevesinde yapılandırılan kılavuzda, gençlerin insan hakları konusunda gerekli bilgi, beceri ve tutumlarının geliştirilebilmesi adına kırk dokuz etkinliğe yer verilmiştir. Araştırmamız, bu kırk dokuz etkinlikten doğrudan katılımcılık ile ilgili olanların seçilip Akdeniz Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi öğrencilerine uygulanmasını ve bu uygulamadan alınan sonuçların değerlendirilmesini, böylece de eğitimlerin katılımcılığın gelişimine katkısının ölçülmesini amaçlamaktadır. Araştırmada yöntem olarak nitel araştırma tekniklerinden eylem araştırması tekniği benimsenmiştir. Eylem araştırmasında araştırmacılar ile katılımcılar bilgiyi birlikte ürettikleri için, eğitim uygulaması esnasında yetişkinlerin ihtiyaç, istek ve önerilerine yönelik olarak kılavuzun şekillendirilmesine imkân vermektedir. Araştırma Akdeniz Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi öğrencileri üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmada uygulanmak üzere Gençlerde İnsan Hakları Eğitimi Kılavuzu'ndan yurttaşlık kavramı ve katılımcılık becerisi ile doğrudan ilgili olan beş etkinlik seçilmiştir. Etkinliklerin, öğrencilerin katılımcılık becerileri üzerindeki etkilerini ölçmek adına eğitim uygulaması öncesinde ve sonrasında yarı-yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bu görüşmeler neticesinde ulaşılan veri seti ışığında, katılımcıların demokratik katılım seviyelerine etki eden; siyasal bilgi, siyasal ilgi, politik öz-yeterlilik, vatandaşlık görevi duygusu, tutum ve değerler, demokratik katılım gösterme isteği faktörleri çerçevesinde olumlu yönde bir değişimin yakalandığı tespit edilmiştir. Araştırmanın önemi öğrencilerin katılım becerilerinin geliştirilmesi adına yeni yöntemler sunmayı hedeflemesidir. Çünkü demokrasilerin sağlıklı ve etkin şekilde işleyebilmesinin yolu hak ve sorumluluklarının bilincinde, gerekli bilgi, beceri ve tutumlara sahip vatandaşların yetiştirilmesinden geçmektedir. Vatandaşların katılım becerilerinin geliştirilmesinin gerekliliği hususuna; Türkiye Cumhuriyeti'nin 11. Kalkınma Planı'nda, Kopenhag kriterlerinde, Avrupa Konseyi'nin tavsiye kararlarında da dikkat çekilmektedir. Tez sonucunda, elde edilen verilerin ışığında ilgili kılavuzun, yetişkinlerin; katılım, sorumluluk ve dayanışma bilinçlerini geliştirmeye, onlara girişimcilik, tartışma ve uzlaşma becerilerini kazandırmaya, seçimlerde kulland

Deneysel böbrek iskemi/reperfüzyon hasarında kisspeptinin rolünün incelenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2017 Diğer
Kisspeptin, KİSS1 geni tarafından kodlanan, böbrek tübül, damar ve toplayıcı kanal hücrelerinde yapısal olarak bulunan, tümör metastazını baskılamada, üremenin düzenlenmesinde ve vazokonstriktör olarak önemli rol oynayan aktif bir peptidtir. Çalışmamızda deneysel böbrek I/R hasarında kisspeptinin böbrek fonksiyonları, ANG II, ACE ve aldosteron ile ilişkilerini ve böbrek fizyopatolojisindeki rolünü araştırmayı amaçladık. Çalışmamızda 300-350 gr ağırlığında 16 adet Spraque-Dawley erkek sıçan Kontrol ve İ/R grubu olmak üzere 2 gruba ayrıldı. Grup 1 sıçanların böbrek damarları diseksiyon ile ayrıldı ve insizyon 60 dakika sonra kapatıldı. Grup 2'deki renal damarlar diseksiyon ile ayrıldı ve 60 dakika iskemiden 48 saat sonra mikrovasküler klemp reperfüze edildi. 24 saat idrar toplandıktan sonra sıçanlar anestezi altında sakrifiye edildi. Kan ve böbrek dokusu örnekleri toplandı. Çalışmamızda Kontrol grubuna göre İ/R grubunda serum AST, ALT, üre, kreatinin, ACE (p<0.01), idrar Kim-1 düzeylerinde artma (p<0.05), fraksiyonel sodyum atılımında, kreatinin klirensi, serum aldosteron ve ANG II düzeylerinde azalma görüldü (p<0.05). Serum kispeptin düzeylerinde anlamlı bir değişiklik olmamasına rağmen, böbrek kisspeptin düzeylerinin azaldığı ve idrar kisspeptin düzeylerinin arttığı saptanmıştır (p<0.05). Sonuç olarak bulgularımız, kisspeptinin akut böbrek hasarı ve böbrek fonksiyonlarının fizyopatolojisi ile ilişkili olabileceğini göstermiştir. Kisspeptinin bu ilişkisinin mekanizmasının ayrıntılı olarak araştırılması gerektiğini düşünüyoruz.

Deneysel olarak oluşturulmuş tip 1 diyabette Teucrium leucocladum Boiss. subsp. leucocladum (kısa mahmut otu) ekstresinin oksidan ve antioksidan sistemler üzerine etkisi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Zooloji Bilim Dalı
Diyabetes Mellitusta kan glikoz ve lipit düzeylerinde gözlenen artışa bağlı olarak gelişen oksidatif stres, diyabet komplikasyonlarının ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Teucrium leucocladum ise artan kan glikozu ve lipit düzeylerini düşürerek ve antioksidan enzim sistemlerine etki ederek oksidatif stresi azaltabilir. Bu çalışmada; streptozotosin ile tip 1 diyabet oluşturulmuş sıçanlarda Teucrium leucocladumbitki ekstresinin kan glikozu ve oksidan-antioksidan sistemler üzerine olan etkisi araştırıldı. Tip 1 diyabet streptozotosinin sıçanlara tek doz (65mg/kg) intraperitoneal olarak enjeksiyonu ile oluşturuldu. Teucrium leucocladumbitki ekstresi sıçanlara 21 gün süre ile 100 mg/kg intraperitoneal (I.P.) enjeksiyon yoluyla verildi. Wistar türü erkek sıçanlar rastgele kendi aralarında dört gruba ayrıldı; Kontrol (K), Kontrol+Teucrium leucocladum (K+ TL), Diyabet (D), Diyabet+Teucrium leucocladum (D+TL). Kontrol+Teucrium leucocladum grubunda kontrol grubuna göre; serum trigliserit, plazma ve doku(kas,karaciğer) malondialdehit düzeylerinde istatistiksel olarak anlamlı azalma saptanırken, paraoksonaz ve arilesteraz aktivitesinde ise anlamlı bir artış saptandı. Diyabet+Teucrium leucocladum grubunda diyabet grubuna göre kan glikoz, serum total kolesterol, trigliserit ve doku malondiadehit düzeylerinde anlamlı bir azalma bulunurken, serum insülin, plazma glutatyon peroksidaz düzeyinde, paraoksonaz ve arilesteraz aktivitesinde ise anlamlı artış olduğu saptandı. Sonuç olarak bu çalışmada; Teucrium leucocladumbitki ekstresinin tip 1 diyabet oluşturulmuş sıçanlarda, antihiperglisemik, antihiperlipidemik ve antioksidan etki gösterdiği bununla birlikte oksidatif strese karşı koruyucu ve /veya önleyici etki göstermesi nedeniyle diyabette tedavi/destekleyici olarak kullanılmasının yararlı olabileceği sonucuna varıldı.

Denial of justice: The case study of victims of gross human rights violations in Bosnia and Herzegovina

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2020 Diğer
Tez, Sırp Cumhuriyeti devletinin Sırp olmayan bireylere yönelik insan hakları ihlallerinden ve adaletin inkârından sorumlu olup olmadığını incelemektedir. Bosna Hersek'te Sırp olmayanlara karşı yürütülen büyük çaplı suçlardan ve adaletin inkârından Sırp Cumhuriyeti devletinin etik ve yasal olarak önemli ölçüde sorumlu olduğu tespit edilmiştir. Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi, Sırp Cumhuriyeti devletinin Srebrenica'da gerçekleştirilen soykırımdan ve Prijedor'daki etnik temizlik kampanyasından sorumlu olduğuna dair şüphelere yer bırakmamıştır. Bununla birlikte taraf devletleri, Sırp olmayan bireylerin acılarının Sırp Savunma - Kurtuluş Savaşı ve kitlesel suç şeklinde yorumlayıcı inkârları yoluyla Prijedor'daki etnik temizliği ve Srebrenica soykırımı resmen inkâr etmektedir. Sonuç olarak, ciddi kitlesel suçların kamuoyu tarafından ve olgusal olarak kabulü ve insanlık onurunun geri kazanılmasını da içeren, hayatta kalan birçok kişinin tam tazminat insan hakları sistematik olarak ihlâl edilmektedir. Devlet memurları ve destekçileri tarafından mağdurların düzenli olarak aşağılanması, milliyetçi ahlaki görecelik veya etnik saflığın doğruluğu gibi toplu suçlara yönelik ahlaki sorumluluğun inkârı, mağdurların anma ve eşit insan muameleleri haklarını ortadan kaldırmaktır. Büyük Sırbistan ve İslamofobinin milliyetçi ve ırksal ideolojik kalıntıları, tarafların kamu destekçileri ve ilişkileri içinde hâlâ mevcuttur. Deneysel araştırmalara dayanarak, geri iade dışında rehabilitasyon, memnuniyet, tazminat ve yeniden tekrarlamama hakları endişe verici bir şekilde dikkate alınmamaktadır. Yasal anlamda adaletin kesin olarak inkârı ayrımcı tazminat yasalarına; sahte yargı işlemlerine; maddi tazminatların, rehabilitasyon programlarının, anma ve kutlama etkinliklerinin yetersizliğine tanık olmaktadır. Tarihsel olarak, kitlesel suçların mağdurlarına yönelik adaletin inkârı, daha fazla kızgınlık ve çatışmaya yol açmaktadır. Mağdurların insan haklarına yeterli saygıya ve bu hakların korunmasına yönelik öneriler, esas olarak insan hakları eğitiminde ve hükümetler tarafından iyi tazminat politikalarının oluşturulması için mağdur merkezli bir yaklaşım ve uluslararası yasal ilkeler koyan Uluslararası İnsan Hakları Hukuku ve Uluslararası İnsancıl Hukuk'un Ciddi İhlallerinin Mağdurlarına Yönelik Tedavi ve Tazminat Haklarına İlişkin Temel İlkeler ve Kılavuzlar tarafından sağlanan normatif standartların bir uygulamasında bulunabilmektedir. Anahtar Sözcükler: İnkâr, İnsan Hakları, Evrensellik, Mağdurlar, Savaş Suçları, Tazminatlar, Srebrenica

Denizel kaynak kayaların n-alkan ve biyomarker karakteristikleri; seçilmiş kaynak kayalar üzerinde uygulanması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Diğer
Denizel ortamda çökeldiği bilinen Çağlayan, Dereköy, Ziyarettepe, Karababa, Karaboğaz ve Dadaş formasyonlarının kaynak kaya karakteristikleri, n-alkan ve biyomarker verilerinin istatistiksel davranışlarını belirlemek amacıyla Piroliz/TOK, GC ve GC-MS analizleri gerçekleştirilmiş ve elde edilen n-alkan, steran-terpan bileşenlerine cluster analizi uygulanmıştır. TOK içeriğine göre Dereköy Formasyonu çok iyi (mükemmel), Ziyarettepe, Dadaş, Karababa ve Karaboğaz formasyonları iyi ve Çağlayan Formasyonu orta-iyi kaynak kaya özelliğine sahiptir. Dereköy, Karababa ve Karaboğaz formasyonları baskın olarak Tip II kerojen içerirken, Çağlayan, Ziyarettepe ve Dadaş formasyonları Tip II-III kerojen içermektedirler. Karababa ve Karaboğaz formasyonları anoksik bir ortamda çökelmişken, Ziyarettepe ve Çağlayan formasyonları suboksik-oksik, Dadaş ve Dereköy formasyonları ise suboksik bir ortamda çökelmişlerdir. Piroliz, GC ve biyomarker verilerine göre Dereköy Formasyonu olgunlaşmamış, Çağlayan ve Karaboğaz formasyonları erken olgun ve Ziyarettepe, Karababa ve Dadaş formasyonları olgun özellik taşımaktadır. Elde edilen verilere göre Çağlayan, Dadaş ve Ziyarettepe formasyonları aktif kaynak kayalar olup, petrol gaz türetmiş ve halen petrol/gaz potansiyeline sahiptirler. Karababa ve Karaboğaz formasyonları aktif kaynak kayalar olup petrol türetmiş ve halen önemli oranda petrol türüm potansiyeli taşımaktadırlar. Dereköy Formasyonu ise olgunlaşmamış özellikte olduğu için henüz hidrokarbon türetmemiş olup, uygun koşullarda yeterli oldgunluğa eriştiğinde yüksek miktarda petrol türetebilecek potansiyel kaynak kayalardır. Cluster analizi sonucunda orta karbon numaralı n-alkanlar ile yüksek karbon numaralı n-alkanlar belirgin bir şekilde ayrılmışlardır. Terpanların cluster analizi sonucunda ise trisiklik terpanlar aynı grupta yer almış ve benzer faktörden etkilendikleri belirlenmiştir. Homohopanlar 22S ve 22R olarak iki grupta yer almış ve moretan 22R homohopanlara eşlik etmiştir. Steran bileşenleri ise cluster analizi sonucunda diasteranlar ve steranlar olarak ayrı gruplara ayrılmıştır. Anahtar Kelimeler: Kaynak kaya, denizel çökel ortamı, biyomarker, n-alkan, TOK, piroliz, istatistik.

Density grid based stream clustering algorithm

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2019 Diğer
Son zamanlarda uygulamalar çok büyük veri akışları ürettiğinden, akış verilerini analiz etmek ve kümelemek için stratejilere duyulan ihtiyaç, bilgi keşfi için acil ve çok önemli bir araştırma alanı haline gelimiştir. Veri akışı kümelemesinin temel ve kilit amacı, gelen verilere ilişkin fikir edinmektir. Değişken hızlara ve yapılara ulaşan ve zamanla gelişen bu sınırsız verilerde tüm olası kalıpları tanımak, bu analiz sürecinde çok önemlidir. Şimdiye kadar mevcut veri akışı kümeleme stratejileri, veri işleme için bazı parametre bilgileri gerektirmesinin yanı sıra, isteğe bağlı olarak şekillendirilmiş kümeleri bulamama ve aykırı değerleri kullanma gibi farklı sınırlamalardan mustariptir. Tüm bu zorlukların hızlı, doğru, verimli ve etkili bir şekilde ele alınması için yeni bir çevrimiçi - çevrimdışı ızgara ve yoğunluk tabanlı akış kümeleme algoritması olan DGStream'i önerdik. DGStream'in farklı benzetilmiş veri tabanları üzerindeki performansını ve çok çeşitli kavram sapmalarının, yeniliklerin, değişen verilerin, kümelerin sayısı ve boyutunu ile aykırı verilerin saptanması dikkate alındığında farklı parametre ayarları için DGStream'in performansını değerlendirdik. Algoritmamız, borsa gibi en son bilgilere ilgi duyulan uygulamalar için veya mevcut bilgilerin analizinin gerekli olduğu durumlarda ya da hem eski hem de son bilgilerin hepsinin eşit derecede önemli olduğu durumlar için uygundur. Sentetik ve gerçek veri setleri üzerinden yapılan deneyler, önerilen algoritmamızın verimlilikteki diğer algoritmalardan daha iyi performans gösterdiğini sergilemektedir.

Dental plak gideriminde mikrobiyota kaynaklı post-biyotik mediatörlerin etkinliğinin değerlendirilmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2021 Diğer
Dünya çapında en yaygın hastalıklardan biri olarak kabul edilen diş çürükleri aynı zamanda önemli bir halk sağlığı sorunudur. Diş plağına (biyofilm) neden olan temel karyojenik bakteriler arasında yer alan Streptococcus mutans ise diş çürüğünün temel etiyolojik patojeni olarak dikkat çekmektedir. Bu çalışmada, mikrobiyota kaynaklı post-biyotik mediatörlerin (PM) diş çürüğü patogenezindeki etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, yeni doğan bebek fekal mikrobiyotası kaynaklı Lactobacillus plantarum EIR/IF-1, yunus bağırsak mikrobiyotası kaynaklı Lactobacillus curvatus EIR/DG-1 ve bal arısı bağırsak mikrobiyotası kaynaklı Lactobacillus curvatus EIR/BG-2 suşlarından elde edilen PM'lerin Streptococcus mutans ATCC 25175 suşuna karşı antibakteriyel etkileri kuyu difüzyon yöntemi ile antibiyofilm etkinlikleri ise kristal viyole boyama esasına göre belirlenmiştir. Yetersayı algılama ilişkili gen ifadelerinin seviyeleri ise moleküler teknikler kullanılarak değerlendirilmiştir. En yüksek antibakteriyel etki (pH'ya bağlı), EIR/IF-1'den elde edilen PM kullanımı neticesinde gözlemlenmiştir. PM'lerin sub-MİK dozları, birlikte inkübasyon ve ön-muamele neticesinde karyojenik biyofilm oluşumunu ortadan kaldırmıştır. Hücre canlılığının azalması ve biyofilm oluşumundaki kayda değer değişiklikler, hem cam yüzeyler hem de ex vivo insan diş yüzeyleri üzerinde mikroskobik olarak da doğrulanmıştır. PM'lerin düşük dozları ise hücre canlılığını inhibe etmeksizin virülans ve yetersayı algılama ilişkili gtfC, comA ve comX genlerinin ifadelerini baskılamıştır. Çoklu etki gösteren PM'lerin organik asit, yağ asiti ve vitamin içerikleri de kromatografik analizler kullanılarak gerçekleştirilmiştir. İçerik analizleri neticesinde tüm PM'lerde en yüksek oranda tespit edilen organik asit laktik asit olarak belirlenmiştir. B-vitamin kompleksleri ise en yüksek bulunan vitaminler olarak tespit edilmiştir. Elde edilen veriler, biyolojik olarak aktif ve işlevsel moleküller içeren PM'lerin, diş çürüğü patogenezinin önlenmesinde yeni, doğal ve güvenli bir strateji olarak tasarlanabileceğine işaret etmektedir.

Deprem etkisi altında betonarme yapıların doğrusal olmayan analizi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2017 Yapı Bilim Dalı
Bu çalışmada, deprem etkisi altındaki betonarme yapıların zaman tanım alanında doğrusal olmayan analizlerinin yapılması amaçlanmıştır. Bu amaçla MATLAB tabanlı olarak çalışan bir bilgisayar kodu geliştirilmiş ve geliştirilen bu bilgisayar kodu doğrulanmıştır. TWIZ Code olarak adlandırılan bu programda Sonlu elemanlar yöntemi kullanılmıştır. Betonarme binanın yapısal elemanlarının eğilme momenti kapasitelerinin bulunması için XTRACT programı kullanılmıştır. Gerçek binalar arasından seçilen dört adet betonarme binanın deprem etkisi altındaki doğrusal olmayan analizleri bu çalışma kapsamında geliştirilen TWIZ Code ile yapılarak, plastik mafsal dağılımı bulunmuş ve yapının deprem performansı değerlendirilmiştir. Deprem etkisi altındaki betonarme binaların deprem davranışının geliştirilen TWIZ Code programı ile etkin bir şekilde belirlenebileceği elde edilen sonuçlar ile gösterilmiştir. Anahtar kelimeler: Plastik Mafsal, Plastik Momenti, Sonlu Eleman Metodu, Deprem etkisi, Doğrusal olmayan analizi.

Deprem yalıtımlı sistemlerde taşıyıcı sistem konfigürasyonunun yapı davranışına etkisi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Yapı Bilim Dalı
Bu çalışmada, taşıyıcı sistemi çerçeveli, kısa ve uzun yönde kesme perdeli olmak üzere üç farklı tipte bina yalıtımlı yapı sistemi incelenip analiz edilmiştir. Depremlerin, farklı yapı türlerine olumlu ve olumsuz olarak etkileri gözleyebilmek için üç farklı taşıyıcı sistem kullanılmıştır. Çalışma kapsamında Türkiye'de izolatör olarak sıklıkla kullanılmakta olan sürtünmeli sarkaç izolatörlerinin özelliklerini baz alınarak 2018 Türkiye Bina Deprem Yönetmenliği'a göre taşıyıcı sistemi üç farklı bina değerlendirilmiştir. İzolatörler bileşim- komposite-özeliklere sahip olduğundan dolayı, analizlerde doğrusal olmayan zaman alanı çözümlemesi uygulanmıştır. Binalar yedi farklı yer hareketlere ait olan kayıtlar kullanılarak çift yönlü olarak Etabs-16.0.3 programı ile modellenmiş ve analiz edilmiştir. İzolatörlerde oluşan düşey yönde maksimum çekme kuvvetleri, binalarda oluşan bileşik yatay yerdeğiştirmeler, maksimum kesme kuvvetleri, kat ivmeleri ve göreli kat ötelemeleri gibi kriterler göz önüne alınarak üç farklı sistem arasındaki farklılıklar tez kapsamında sunulmuştur. Çalışmalar sonucunda, üç farklı sistem arasından yapısal açından en uygun olanının seçilmesi konusunda bilgiler verilmiştir. Taban yalıtımlı sistemlerde, yapısal taşıyıcı sistemin konfigürasyonunda, yapıların tasarım açışından elde edilmesi gereken sonuçlar ile tasarımları hangi yönde etkilediği gösterilmiştir. Betonarme sistemi seçilmesi konusunda Mühendislere yardımcı olabilecek bilgiler sunulup yalıtımlı binalarda kesme perdelerin kullanılması zorunlu olmadığı gösterilmiştir. Tezin konusu ve dikkate alınan problemin temel hatları birinci bölümde yer almaktadır. Yalıtımlı sistemlere giriş ve yalıtımlı sistemlerinin türleri ikinci bölümde yer almaktadır. 2018 Türkiye Bina Deprem Yönetmenliği'e göre çalışmalarda kullanılmış olan parametreler bölüm üç'te sunulmuştur. Deprem yalıtım birimlerinin mekanik özelliklerine giriş, ayrıca, deprem etkisi altında yalıtımlı bina taşıyıcı sistemlerin tasarımı dördüncü bölümde yer almaktadır. Sürtünme sarkaç sistemine ait izolatörlerin modellenmesi ve tasarımın önemli kriterlerinin elde edilmesi beşinci bölümde yer almaktadır. Her sisteme ait farklı sonuçlar, sonuçların incelemesi, sonuçların tartışılması altıncı bölümde açıklanmaktadır.

Derim sonrası salisilik asit uygulamalarının vişnede kalite korunumuna etkisi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Diğer
Bu çalışma, derim sonrası farklı konsantrasyonlarda salisilik asit (0, 1 ve 2 mM) uygulamalarının 'Kütahya' vişne çeşidinin soğukta depolama ve raf ömrü süresince bazı kalite parametreleri korunumuna etkisini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Bu amaçla vişne meyveleri ticari derim zamanında derilip oda sıcaklığında 10 dakika süresince yapılan salisilik asit uygulamalarından sonra 0 ± 1°C sıcaklık ve %85-90 oransal nem koşullarında 42 gün süreyle depolanmıştır. Birer haftalık aralıklarla meyvelerin kalite parametrelerinde oluşan değişimler incelenmiştir. Her analiz tarihinde alınarak 1 ve 4 gün sürelerinde 20 ± 1°C sıcaklıkta tutulan meyvelerde solunum hızı, meyve ağırlık kayıpları, tüketilmeyecek meyve oranı, meyve rengi (L*, C* ve açı), meyve eti sertliği (MES), suda çözünür kuru madde (SÇKM) ve titre edilebilir asitlik (TEA) kapsamı, duyusal değerlendirme, toplam fenolik madde ve toplam antosiyanin içeriği ile antioksidan aktivitesi gibi bazı parametrelerde oluşan değişimler incelenmiştir. Depolama ve raf ömrü süreçlerinde 1 mM SA uygulaması, solunum hızını ve meyve bozulma oranını azaltmış, SÇKM değerlerindeki artışı geciktirmiştir. Depolama süresinin ilerlemesine bağlı olarak, TEA ve meyve kabuk ve sap rengi (L*,C* ve açı) azalmıştır. 1 mM SA uygulaması, meyve kabuk rengi değerlerinde düşüşü geciktirmiştir. Meyve sap rengi değerleri ise 1 mM SA uygulanan meyvelerde en düşük bulunmuştur. Bununla birlikte 1 ve 2 mM SA uygulamaları, meyvelerdeki toplam fenolik bileşik ve toplam antosiyanin kapsamı ile antioksidan aktivitesini artırmada önemli ölçüde etkili olmuştur. Sonuç olarak derim sonrası dönemde SA uygulamaları özellikle 1 mMSA, soğuk depolarında 28 gün, oda sıcaklığında 4 gün depolanan vişne meyvelerinin kalitesinin korunmasına yardımcı olmuş, böylelikle derim sonrası 1 mMSA uygulamasının derim sonrası dönemde vişne meyvelerinin kalitesini koruyarak raf ömrü uzatılmasına umut verici bir derim sonrası uygulama olarak önerilmektedir.

Derin öğrenme ile triod hastalığı teşhisinde özellik seçme

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2021 Diğer
Tiroid bezi, vücudun metabolizmasını düzenlemeye yardımcı olmak için tiroid hormonları üretir. Tiroid hormonlarının üretimindeki anormallikler iki kategoriye ayrılır: tiroid hormonunun yetersiz üretimine bağlı hipotiroidizm ve tiroid hormonunun aşırı üretimine bağlı hipertiroidizm. Bu iki hastalığın ayrılması tiroid teşhisi için çok önemlidir. Tiroid hastalığı, tiroid hastalıklarının zamanında ve doğru teşhisinin laboratuvar tetkiklerine ve semptomlarına göre yaşamsal önem taşıdığı hastalıklardan biridir. Anormal tiroid fonksiyonunun zamanında teşhis edilememesi, hasta için geri dönüşü olmayan komplikasyonlara ve ölümüne yol açabilir. Bu çalışmada amacımız, tiroid bezinin normal, hipertiroidizm veya hipotiroidizm açısından durumunu veri madenciliği teknikleri kullanarak belirlemektir. Bu nedenle sınıflandırma için derin öğrenme algoritması önerilmiştir. Bu yöntemler, gereksiz ve ilgisiz özelliklerle başa çıkmak için daha güçlü sınıflandırma algoritmalarına dayanır. Bu makalede, özellik seçimi, tespit yoluyla önemli bir konu olarak tartışılıyor ve emperyalist rekabet algoritmalarının, algılama oranlarını iyileştiren iyi özellik alt kümelerini seçmek için basit, genel ve güçlü bir çerçeve sağladığını gösteriyor.Bu çalışma bir tanımlayıcı-analitik bir çalışmadır ve veritabanı, 21 risk faktörüne dayanan ve UCI veri referansından alınan 7200 bağımsız kayıt içerir. Bu çalışma önce derin öğrenme sinir ağının tiroid hastalığını teşhis etme işlevini inceliyor ve ardından emperyalist rekabet adı verilen bir algoritma en iyi özellikler eçiliyor. Sonuçlar, veri setinde uygulanan sınıflandırma için derin öğrenme algoritması ve emperyalist rekabetçi algoritmanın daha iyi, daha yüksek performans ve% 97,62 doğruluk oranına sahip olduğunu göstermektedir.