Thesis Search




SEARCH RESULTS

A descriptive study on e-marketing in Sudan

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2018 Uluslararası İşletmecilik Bilim Dalı
Çalışma, Sudan'daki e-pazarlama üzerine betimleyici bir çalışma incelemeyi, Sudan iş dünyasında e-alışveriş konseptine yönelik müşterilerin davranışlarını analiz etmenin yanı sıra yöneticilerin kendi üretim şirketlerinde e-alışverişi benimseme algısını daha iyi anlamayı amaçlamaktadır. Bu hedeflere ulaşmak için, 400 kişilik bir müşteri anket çalışmasından ve Sudan Üreticiler Federasyonu listesinden seçilen ancak Sudanlı şirket örneklerinin sınırlı olmasını göz önünde bulundurarak, genelleştirilemeyecek 56 şirketten elde edilen örnek verileri analiz etmek için istatistiksel yöntemler kullanılmıştır. Çalışmanın ana sonuçları, Sudan iş ortamının, şirketler ve müşteriler için de e-pazarlama faaliyetlerini başlatmaya çok uygun olduğunu gösterdi. Sonuçlar, Sudan'daki iş büyümesi için e-pazarlamanının gerekliliğini açıkça ortaya koydu. E-pazarlamanın önemi, e-pazarlamanın Sudan'daki iş ortamının büyümesi ve pazarlama operasyonlarını daha kolay ve kullanışlı hale getirme konusundaki etkin rolü konusunda müşterilerin yüksek farkındalıklarından kaynaklanmıştır. Ayrıca, gerekli altyapıyla birlikte Sudan pazarında e-pazarlamanın oluşturulmasına yönelik oldukça büyük bir ihtiyaç mevcuttur. Çalışma hem şirketler hem de müşteriler için öneriler getiriyor. Şirketler için, diğerlerinin yanı sıra, Sudan'daki önemli aktörlerin atölye çalışmaları, hizmet içi eğitimler yapması, internetin hızının artırılması, güvenlik seviyesinin yükselmesi, internet hizmetlerinin yaygınlaştırılarak kullanıcıların gizliliğinin korunması yoluyla internet hizmetleri altyapısının geliştirilerek e-pazarlamanın avantajları hakkındaki bilincin artırılmasını önermektedir. Bu çalışma Müşteriler tarafı için, diğerlerinin yanı sıra, müşterilerin güvenliğini arttırarak, kullanıcıların gizliliğine saygı göstererek, e-pazarlamanın güvenli kullanımı konusunda müşterilere güvence sağlayarak müşterilerin e-pazarlama işlemlerinin avantajları hakkında bilgilendirilmesi amacıyla sosyal medya ve interneti kullanarak e-pazarlamanın avantajları hakkında müşterilerin farkındalığını artırmayı tavsiye etmektedir. Anahtar Kelime: e-pazarlama, e-ticaret (EC), betimleyici analiz, internet, şirketlerin, müşteriler, Sudan, Türkiye.

A digital hybrid communication system using pulse position and width modulation

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2019 Diğer
Dijital iletişim, dijital sistemlerin geniş kullanımına ve dijital iletişim kullanmanın yararlarına göre, farklı dijital sistemler arasında veri alışverişinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Dijital bir değer, bir dizi bit kullanılarak tanımlanır, bu bitlerin her biri, iki olası değerden birine sahip olabilir. Bu tür verilerle analog biçime dönüştürülmeden etkileşimde bulunan sistemler, dijital sistemler olarak bilinir. Bir dijital değişkendeki bitlerin sayısını tanımlayarak, değişkenin sahip olabileceği ayrık değerlerin yanı sıra aralıktaki değerlerin de bilinir. Bu nedenle, dijital veri kullanımı, gürültüye ve daha verimli depolamaya önemli ölçüde daha iyi direnç göstermiştir. Dijital sistem yalnızca dijital değerler verebildiğinden, sistemdeki analog bileşenlere ihtiyaç duyulmaması için bu tür sistemlerde analog modülasyon teknikleri önerilmemektedir. Darbe Kodlu Modülasyon (PCM), dijital darbelerde modüle edilen değere bağlı olarak bir darbe karakteristiğinin değiştirildiği yaygın olarak kullanılmaktadır. Darbe Genlik Modülasyonu (PAM), puls genliğinin giriş değerine göre ayarlandığı zamandır. Bununla birlikte, gürültünün sinyalin genliği üzerindeki yüksek etkisine göre, PAM, sistemin bir saniyede iletişim kurabildiği bit sayısı ile tanımlanan sınırlı bir bant genişliği göstermiştir. Pules Width Modulation (PWM), giriş değerine bağlı olarak, çıkarılan darbenin görev döngüsünü ayarlar. Bu modülasyon türü, darbenin genliği modüle edilmiş değer ekstraksiyonunda dikkate alınmadığından gürültüye karşı daha yüksek direnç göstermiştir. Diğer bir önemli, yakın zamanda darbe modülasyon tekniği Çıktı darbenin önceden tanımlanmış bir aralıktaki pozisyonunun giriş değerine göre ayarlandığı Nabız Konumu Modülasyonu. Bu modülasyon tekniği, girilen değerden bağımsız olarak nabzın genişliği ve genliği sabit olduğundan, iyi bir gürültü direnci ve güç verimliliği göstermiştir. Modern dijital sistemlerin çoğu, mikroişlemciler ve Alan Programlanabilir Kapı Dizisi (FPGA) gibi programlanabilir dijital bileşenler kullanır. Donanım değişikliklerine gerek kalmadan modülasyon şemasını değiştirerek sistemin bant genişliğini artırmak, bu sistemlerde önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle, bu çalışmada PWM ve PPM modülasyon yöntemlerini çıkarılan sinyalde birleştiren bir karma modülasyon tekniği önerilmiştir. Giriş değerindeki bitler, her biri modülatörlerden biri kullanılarak modüle edilen iki gruba ayrılır ve her modülatör, atanan bit grubunun değerine dayanarak kendi darbesini çıkarır. Bu modülatörlerin çıktısı ikili olduğundan ve iki modülatör bulunduğundan, her zaman vakası için bu çıkışların dört olası durumu vardır. Bu olası durumları kodlamak için iki kodlama tekniği uygulanmaktadır, böylece alıcı her zaman örneğinde her modülatörün çıktısını tespit edebilmektedir. Kanalın özelliklerine bağlı olarak, önerilen yöntemi kullanarak iletişim kurmak için genlik ve frekans kodlaması kullanılabilir. Önerilen yöntemin değerlendirme sonuçları, global saat hızı veya nabız

A dynamic multi-objective model for fair workforcescheduling with synchronization and ergonomicconstraints for logistic platforms

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2021 Diğer
Bu çalışmada, çapraz sevkiyat platformlarının paketleme bölümünde ortaya çıkan bir çizelgeleme problemi incelenmektedir. Paketleme fonksiyonları sınırlı miktarda iş gücü ile gerçekleştirildiğinden, çapraz sevkiyatın dahili operasyonları arasında çok önemli bir aşamayı oluşturmaktadır. Bu problem, uygulamadaki işçi takımları arasındaki senkronizasyon ve ergonomik sınırlamalar gibi kısıtların yanısıra; çeşitli yönetimsel kısıtlamaları da içermektedir. Bu yüzden çapraz sevkiyat uygulamalarında, işgücünün planlanması karmaşık ve önemli bir problem olarak ortaya çıkmaktadır. Bu araştırmada, çapraz sevkiyatta , paketleme bölümündeki işgücünün planlanması için bir karar destek sisteminin tasarlanması ve uygulanması hedeflenmektedir. Otomotiv endüstrisine ait gerçek bir problem için dinamik bir model ve çözüm yöntemi önerilmektedir. Problemin NP-zor grupta yer alması nedeniyle, büyük ölçekli problemlerde uygun sürede optimum çözümün elde edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle, çok amaçlı dinamik bir çözüm yöntemi ve yeni bir yapıcı sezgisel algoritma önerilmiştir. Önerilen çözüm yöntemleri, hem gerçek veriler, hem de oluşturulmuş veri kümeleri üzerinde uygulanmıştır. Manuel ve zaman alıcı mevcut planlama yöntemi ile karşılaştırıldığında, önerilen yöntemin makul sürelerde iyi sonuçlar ürettiği görülmektedir.

A foreign policy determined by sitting presidents: A case study of Uganda from independence to date

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2019 Uluslararası İlişkiler Bilim Dalı
Uganda'nın yıllar içerisindeki dış politika eğilimi, diğer devletlerle ilişkilerin iyileştirilmesi kadar özellikle diğer devletlerin herhangi bir dış baskısını önlemeye özen gösterme şeklinde uygulandı ve uygulanmaya devam ediliyor. Diğer ülkelerle ilişkiler, rejim değişikliği ile ilgili önemli değişiklikleri dikkate alarak, yıllar içerisinde değişim göstermiştir. Çeşitli rejimler altında, yaklaşım ve ideolojide değişimler olmasına rağmen Pan-Afrika (Afrikalıların Birliği) ideolojisi günümüze kadar Uganda dış politikasında belirginleşmiştir. Uganda'nın dış politikası bağımsızlıktan beri, ulusun dış işleri ile ilgili kararları doğrudan ya da dolaylı olarak uygulayan başkanın yer almıştır. Bu yüzden Uganda'nın dış politika yaklaşımları, gelecek olan rejimin her biriyle farklılık gösterir. Bu nedenle çeşitli rejimler altındaki dış politika kararlarını analiz etmek, açıkça geçmişte yapılan hatalara işaret eder. Onlardan öğrenilenler gelecekte benzer hataların tekrarlanmasını önler. Birbirini izleyen başkanlar tarafından alınan önceki dış politika kararları, Afrikalıların Birliği duyarlılığı konusunda olduğu kadar İsrail ve İngiltere ile ikili ilişkilerde de ısrarcı olduklarını gösteriyor. Uganda'nın birbirini takip eden her bir başkanı, özellikle İsrail ve İngiltere ile ikili ilişkileri iyileştirmek ve geliştirmek için çaba harcamıştır ve bu eğilimin sürekliliğinin gelecekte de devamı kuvvetle muhtemeldir.

A fuzzy knowledge based system for clinical diagnosis of tropical fever

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2014 Diğer
Sıtma ve tifo Sahra-altı Afrika'nın en büyük tropikal ateş enfeksiyonlarıdır. Her ikisi de bölgenin hastalık, ölüm ve ekonomik kayıplarının sebebidir. Tifo ateşi sebebiyle, her 100.000 kişiden 725 tifo vakasına yakalanmakta ve bu hastalardan da 7 adedi ölümle sonuçlandığı tahmin edilmektedir ve Dünya'nın sıtma ölümlerinin %90'ı Sahra-altı Afrika'da meydana gelmektedir. Bu iki hastalığın teşhisinde önemli olan çok sayıda belirti bulunması ve birçoğunun da ortak olması dolayısıyla teşhis zorlaşmaktadır. Bulanık küme teorisine ve insan gibi sonuçlandırma üzerine dayanan bulunak mantık, insani bilimlerde yaygın olarak kullanılmakta ve birçok problemi başarılı bir şekilde çözmektedir. Sınıflandırma ve karar verme görevlerine ihtiyaç duyulan tıbbi teşhis bu cazip uygulamalardan biridir. Belirsizliklerin olduğu teşhis özelliklerindeki karmaşıklıklar bilgisayar sistemlerinde kullanılan doğal dil ile üstesinden gelinmiştir. Bu çalışmada, Sahra-altı Afrika'da sıtma ve tifo ateşinin klinik teşhisi için bilgi tabanlı teşhis sisteminin (TROPFEV) tasarımında bulanık mantık kullanımı anlatılmaktadır. Bilgiler, tıp uzmanları danışmanlığında Uganda Sağlıklı Bakanlığı tarafından hazırlanan UCG-2012'den (Uganda Klinik Klavuzu 2012) çıkarım yapılmıştır. Bu kaynaklardan edinilmiş bilgiler modellenip, bulanık kural tabanlı mantık kullanılarak tanımlanmış ve Matlab 2012a gerçeklenmiştir. Toplanan bilgilere göre, 21 adet teşhis özellikleri, ateş hastalığının durumuna ya da şiddetine göre sistemi oluşturmak için düzenlenmiştir. Kullanıcı, karmaşık-sıtma, karmaşık olmayan-sıtma, karmaşık-tifo, karmaşık olmayan-tifo veya bilinmeyen ateş cevabını sistemden beklemektedir. Test ve performansını değerlendirmek için, TROPFEV sistemin sonuçları ile doktor tarafından yapılan teşhis sonuçlarıyla karşılaştırılmıştır. Uzman teşhisleri ve sistem teşhisleri arasındaki % 86 oranında doğruluk olduğunu görülmüştür. Sonuç olarak, tıbbi teşhis için tecrübesiz hekimlerin teşhislerine daha hızlı ve verimli bir şekilde teşhis koyabilmek için yardımcı olması amacıyla bulanık mantık kullanımına ağırlık verilebilir.. Çünkü bulanık mantık belirtilerdeki kesin olmama sıkıntılarının üstesinden gelebilmek için bulanıklık kümelerini kullanır ve bir sınıflandırmaya ilişkilendirir.

A geospatial planning and management system for Somalia's local water resources (Shabelle River Hiiran Region)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2022 Diğer
Somali, Afrika Boynuzu'nda yer alan ve Juba ve Shabelle nehirlerinin bulunduğu bir ülkedir. Bu iki nehir, sulama ve diğer kullanımlar için yeterli su sağlayabilir. Yine de, güvenilir veri ve uygun bir mekansal yönetim sistemi eksikliği, bu bol kaynakların kötü kullanılmasına neden olmuştur. Sınırlı su kaynakları ve çeşitli su talepleri arasındaki zorlu rekabetler, ülkenin ekonomik kalkınmasında yeni zorluklar yaratmaktadır. Bununla birlikte, su kaynakları yönetimi, çevrenin ve toplumun ekolojik kalitesini koruyabilecek gerekli kaynaklar birleştirmelidir. Yağışların oldukça değişken olduğu ve kuraklık veya sellerin öngörülemez olduğu Somali gibi kurak ve yarı kurak ülkelerde yaşayan insanlar, su kıtlığından büyük ölçüde etkilenir ve genellikle geçim kaynakları güvencesizdir. Küçük havzalardan gelen yağmur suyunu ve yüksek yağışlı dönemlerde nehir akışını toplamak için Shabelle nehri yakınında toprak barajlar gibi su rezervuarlarının inşası, genel olarak Somali'de ve özellikle Hiiran bölgesinde su kıtlığının üstesinden gelmek için mevcut çözümlerden biridir. Yağmur suyu toplama (RWH) sistemlerinin başarısı, büyük ölçüde teknik tasarımlara ve uygun alanların belirlenmesine bağlıdır. Ana hedefimiz, ArcGIS 10.3.1 kriterlerine uygun bir çok karar analizini kullanarak barajlar için uygun sahaları belirlemektir. Çeşitli biyo-fiziksel faktörleri kullandık: eğim, akarsu akışı, arazi kullanımı arazi örtüsü, toprak dokusu, toprak erozyonu ve akarsu düzeni; ve tematik bir harita oluşturmak için 5m çözünürlüklü DEM kullandık. Uygunluk haritası, hidrologlara, karar vericilere ve planlamacılara, yağmur suyu hasadı için en yüksek potansiyele sahip alanları hızlı bir şekilde belirlemede yardımcı olmalıdır. Bu araştırma sırasında hidrolojik tahmin, arazi kullanımı arazi örtüsü ve su kaynakları yönetimini iyileştirmeyi vaat eden jeo-uzamsal teknolojileri kullandık. Bu araştırmada görüntü düzeltme, su ve bitki örtüsü analizi için Erdas Imagine 2014'ü ve suyla ilgili verileri birleştirmek için ArcGIS 10.3.1'i kullandık. Çalışma altı bölüme ayrılmıştır; bununla birlikte, birinci, ikinci ve üçüncü bölümler, çalışma alanı ve çalışmanın arka planı hakkında geniş bir genel bakışı ele alırken, dördüncü bölüm Shabelle Nehri'nin rejim akışını ve gelecekteki su projelerini değerlendirmektedir. Ek olarak, beşinci bölüm, Hiiran bölgesindeki uygun su depolama alanlarının seçimi için dört ana adıma dayalı bir metodoloji kullanan çok kriterli karar analizini (MCDA) açıklar; kriter seçimi, kriterlerin sınıflandırılması, veri analizi ve üretim, su depolama yerinin belirlenmesi için uygun tematik haritalar

A GIS-based parking demand analysis and site selection for parking area: Pendik-Istanbul case

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2020 Jeodezi ve Coğrafi Bilgi Teknolojileri Bilim Dalı
Son yıllarda artan nüfus ile birlikte otomobil sayısında yaşanan artış, otopark alanlarına olan ihtiyaç ve talebi artırmıştır. Özellikle, büyük şehirlerde otopark alanlarının yetersizlik olması ciddi park problemlerine neden olmaktadır. Araçlar için ayrılan park alanları, trafik yoğunluğunun azaltılmasında önemli etkiye sahip olduğundan otoparklar modern kent ulaşım sisteminin önemli parçalarından biridir. Ancak, günümüzde uygun otopark yeri bulmak, büyük şehir merkezlerinde büyük problem olmuş ve kent ulaşımı içerisinde çözümlenmesi gereken en önemli sorunlardan biri haline gelmiştir. Bu tez çalışmasında, otopark taleplerinin belirlenmesine yönelik iki farklı yaklaşım önerilmektedir. Birinci yaklaşımda, Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ve Analitik Hiyerarşi Yöntemi (AHP) entegrasyonu ile etkin otopark alanları için kaynak tahsisinde birden çok parametrenin eş zamanlı analizi yapılarak bütünsel bir yaklaşım geliştirilmiştir. İkinci yaklaşımda ise, CBS ortamında harita cebri kullanılarak Otopark Arz-Talep analizi ile öncelikli otopark talepleri hesaplanmıştır. Bu yöntemlerle otopark taleplerinin belirlenmesinin ardından, CBS ortamında araç park yerlerinin tahsis edilmesi için ağ analizleri uygulanmıştır. Sonuç olarak, AHP yaklaşımıyla CBS'nin eş zamanlı kullanılmasıyla, doğru ve daha iyi yer seçimi için CBS tabanlı çözüm ile veri entegrasyonu sağlanacağı öngörülmektedir. Diğer taraftan, ikinci yaklaşım ise yer seçiminin daha doğru bir şekilde yapılması ve gelişmiş şehirlerin kentleşmesini desteklemek için ulaşım planlamasına uygulanabilecek yeni ve ileri bir veri işleme yaklaşımıdır.

A gis-based study to estimate and analyse carbon dioxide emissions in Odunpazari District of Eskisehir

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2017 Diğer
Küresel ısınma ve iklim değişikliği, her yıl atmosfere salınan artan karbon dioksit miktarı ile ilgili olarak, günümüzün iki önemli çevresel konusudur. Her ne kadar bu sorunlar dünya kamuoyunda kritik bir yere sahip olsa da ve iklim değişikliği üzerine çeşitli çalışmalar yapılmış olsa da atmosferdeki sera gazlarının yoğunluğunun kademeli olarak nasıl azaltılabileceğinin bulunması gerekir. Bu çalışma Eskişehir ili, Odunpazarı ilçesindeki karbondioksit emisyonlarını değerlendirmeyi ve analiz etmeyi amaçlamaktadır. Bu çalışma şehir düzeyinde karbon emisyonlarını envanterlemek, analiz etmek ve haritalamak konusunda ilk çalışmadır ve önemli bir adımdır. Çalışmada Odunpazarı ilçe sınırları içinde bulunan mahallelerin 2016 yılında doğal gaz ve elektrik tüketimine göre CO2 emisyonları hesaplanmış ve haritaları hazırlanmıştır. Sonuç çıktılarını gösteren haritalar elde etmek için bir açık kaynak kodlu CBS yazılımı kullanılmıştır. Analiz için, AB Belediye Başkanları'nın iklim ve enerji için emisyon faktörlerine ilişkin AB Sözleşmesi kapsamları göz önüne alınmıştır. Uygulanan hesaplama yöntemleri ile 2016 yılında Odunpazarı ilçesinde toplam 1235785.81 ton CO2 emisyonu, 2016 yılında kişi başı ortalama 3.33 ton CO2 emisyonu olduğu belirlenmiştir. Bu değer 2012 yılında ise tüm Eskişehir için 2.36 ton CO2 olduğu bilinmektedir.

A high performance CPU-GPU database for streaming data analysis

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2020 Diğer
Günümüzde Büyük Veri olarak bilinen verilerin artan hacmi ve hızı, arastırmacıları, analistleri ve sirketleri veritabanı yönetim sistemlerini saglam, ölçeklenebilir, ve veri ile sorunsuz bir sekilde uyum saglayabilecek sekilde olusturmaya tesvik etmektedir. Öte yandan, Merkezi Islem Birimleri olan geleneksel islem birimlerini (PU), Grafik Islem Birimleri gibi ek bilgi islem gücüyle destekleme egilimi vardır. Arastırmacılar, veri yogunluklu uygulamalar için güçlü bilgi islem gücünün potansiyelini kabul etmektedirler. Son yıllarda, GPU'ları eldeki sisteme entegre ederek ve bunları farklı is yükü dagıtım algoritmalarına ve sorgu optimizasyon protokollerine göre kullanarak dikkat çekici DBMS'lerin olusturulmasına neden olan çesitli arastırma çalısmaları yapılmaktadır. Bu nedenle, Çevrimiçi Analitik Isleme altyapısını benimseyen DOLAP adını verdigimiz, hibrit, sütun tabanlı yüksek performanslı bir veritabanı yönetim sistemi olusturarak yeni bir yaklasımı ele almaya çalısıyoruz. Önceki hibrit DBMS'lerden farklı olarak, veritabanımız DOLAP, veriler üzerinde farklı islemler gerçeklestirirken (alma, kontrol etme, degistirme ve silme) Bloom filtreleri kullanmaktadır. Veritabanının veri kayıtlarını kontrol ederken gereksiz bellek erisimlerini önlemek için bu olasılıklı veri yapısını DOLAP'ta uygulamaktayız. Yaptıgımız deneylerde, toplam çalısma süresini %35 azaltarak kullanıslı oldugunu kanıtladık. CPU ve GPU olmak üzere farklı özelliklere sahip iki ana PU üzerinde sistemimizin verimliligini artırmak amacıyla, sorgunun yürütme birimine etkin bir sekilde karar veren bir is yükü dagıtım modeli tanımladık. Rastgele tabanlı, Algoritma tabanlı ve Gelistirilmis Algoritma tabanlı modeller olmak üzere 3 yük is dagıtım modeli önerdik. Testlerimizi Kaggle'dan alınan Chicago Taxi Driver veri kümesi üzerinde gerçeklestirdik, Bu deneylerde 3 yük dengeleme modeli arasında, iyilestirilmis algoritma tabanlı model, sorgu yükünü CPU'lar ve GPU'lar arasında iyi bir sekilde dagıtmadaki etkinligini kanıtlamakta ve neredeyse tümünde diger modellerden daha iyi performans göstermektedir.

A lethal weapon that became the cure-all for terrorism: discursive construction of U.S. dronified warfare

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2016 Diğer
Son yıllarda, İnsansız Hava Araçları (IHA) Amerikan askerlerinin varisi olmanın yanısıra, hedeflerin ortadan kaldırılması ile ABD'nin Terörle Mücadele strajesinde belirleyici faktör haline gelmiştir. Obama döneminde İHA saldırılarının kullanım oranındaki sıradışı artış, İHA temelli (dronified) savaşın meşrulaştırılması için hızlı bir zemin arayışıyla sonuçlanmıştır. Obama yönetimi sürecinde, -şüpheci kesimler dahi- başlıca İHA saldırılarının hukuksal, moral ve etkilik oranını izah etmeye odaklanmışlardır bu çalışma; İHA temelli savaşın meşrulaştırılmasında dayanak noktası olarak gösterilen Terörizm söylemleri, jeopolitik ve realizm üzerine yoğunlaşmaktadır. Tüm bu söylemler ile mücadele sürecinde, Obama Yönetimi'nin İHA programını tüm ABD halkı önünde doğruluğunu nasıl kanıtlayabildiğini anlamak mümkündür. İHA temelli savaşın silahlanmaya yol açması dolayısıyla, ABD tarafından kullanılan ve diğer ülkeler tarfından da şüphesiz ki tekrar formüle edilerek kullanılacak söylemlerin-bu programın öncüsü olarak- doğru anlaşılması önemlidir.

A meta-analytical review of the relationship between total quality management practices and the operational performance of manufacturing companies

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Üretim Yönetimi ve Pazarlama Bilim Dalı
Bizim gibi küresel bir toplumda, kalite algısının müşterilerin satın alma kararlarını büyük ölçüde etkilediği durumlarda küresel rekabet edebilirliği ve finansal büyümeyi sağlamak isteyen kuruluşlar acil olarak, kalite ve müşteri memnuniyetinde mükemmelliği garanti eden iş stratejileri benimsemelidirler. Üretim yönetimi literatürü bu tür beklentileri karşılayan çeşitli iş stratejilerine açıkça yer verse de, hiç şüphesiz Toplam Kalite Yönetimi'nin (TKY) bunlar arasındaki yeri çok farklıdır. TKY uygulamalarının operasyonel performans üzerindeki etkisine ilişkin bundan önceki çalışmalarda çelişkili bulgular elde edilmiştir. Bu çalışma, 1997 ve 2017 yılları arasında yayınlanan 21 çalışmanın meta-analitik incelemesi yoluyla, TKY uygulamaları (Baldrige Mükemmellik ödülünde ele alınan) ile imalat firmalarının operasyonel performansı arasında istatistiksel bir ilişki olasılığını araştırmayı amaçlamaktadır. Hem çevrimiçi hem de çevrimdışı veri tabanlarından titiz bir literatür taraması yoluyla elde edilen makaleler, bu analiz için özel olarak tasarlanmış spesifik ancak kapsamlı bir dahil etme / hariç tutma kriterlerine tabi tutulmuştur. Hunter ve Schmidt (2004) tarafından geliştirilen meta analizi kullanılarak, bütün TKY uygulamaları ile operasyonel performans arasında güçlü ve pozitif bir ilişki bulunmuştur. Ayrıca, herhangi bir etkiye sahip olmayan stratejik planlama ve orta etkiye sahip olan müşteri odaklılığı haricinde, diğer tüm TKY uygulamalarının (Üst Yönetim Liderliği, Bilgi ve Analiz, İnsan Kaynakları Yönetimi, ve Süreç Yönetimi) operasyonel performansla pozitif ilişkili olduğu ortaya konulmuştur. Heterojenlik testi sonuçları test edilen hipotezlerin neredeyse tamamının firma büyüklüğü, endüstri tipi ve coğrafi konum gibi moderatör değişkenlerden büyük ölçüde etkilendiğini göstermektedir.

A method developing architectural design recommendation upon user satisfaction research: Case study of children's unit of KTÜ Farabi Hospital, Trabzon-Tr

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Diğer
Çocuklar doğası gereği yaşadığı çevrelerde devamlı yaratıcı ve özel mekanlara ihtiyaç duyarlar. Pek çok alanda olduğu gibi, sağlık alanında da, çocukların bulunduğu ortamların tasarımını şekillendirmek için erişkinlerden farklı olarak birçok önemli faktör dikkate alınmalıdır. Bu çalışmada; çocuklar için sağlık tesislerinin tasarımında göz önüne alınması gereken temel ilkeler araştırılıp tespit edildikten sonra bir hastane örneğinde gözlemler, tespitler ve kullanıcı memnuniyeti anketleri yapıldı. Trabzon'da Karadeniz Teknik Üniversitesi bünyesinde bulunan Farabi Hastanesi örnek çalışma alanı olarak seçildi. Bu hastane Türkiye ve dünya sağlık sistemi standartları bağlamında, kısaca irdelendi. Saha çalışması için seçilen Farabi Hastanesi'nin genel konumlanma ve plan analizleri yapıldıktan sonra, Çocuk Servisi (poliklinik ve yataklı birimler) detaylıca incelendi. Yöntem olarak; alan analizi, gözlem, kullanıcı memnuniyet anketleri kullanıldı. Yapılan analizler sonunda, ilk bölümde belirlenen sağlık yapıları temel tasarım ilkeleri ile örtüşmeyen ve/veya kullanıcıların memnun olmadığı hususlar belirlendi: Bazı mekanların boyutlarının ve donatılarının doğru kullanılmadığı ve bunların da hasta güvenliği, morali ve iyileşme süreçlerini olumsuz etkilediği tespit edildi. Sonuç olarak; kullanıcı istekleri de göz önüne alınarak, evrensel hastane tasarım standartları doğrultusunda bazı tasarım önerileri sunuldu. Bilinmelidir ki, bahsi geçen mimari tasarım sorunlarına birçok farklı çözümlemeler de sunmak mümkündür.

A new approach for building facades for different climate regions: Biomimetic skin

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2018 Diğer
Bina cepheleri, yapılardaki enerji tüketimini düzenlemede önemli bir rol oynamaktadır. Ancak, pek çok cephe tasarımının, iç konfor seviyelerine ulaşmak için çok fazla enerji gerektiren çözümler sunmakta olduğunu söylemek mümkündür. Bununla birlikte, son yıllarda yapılan çalışmalar pek çok disiplinde olduğu gibi mimarlık alanında da biyolojiden esinli adaptasyon çözümlerinin karmaşık, çok fonksiyonlu ve oldukça duyarlı olduğunu göstermektedir. Bu araştırma, ekolojik ortamlar (doğa) ve yapılı çevreler (mimari) ile bina cephelerinin tasarımı için çığır açan çözümler arasında kurulabilecek bağlantının bir değerlendirmesini sunmaktadır. Bu bağlamda tez, bina kabuklarının enerji verimliliğini arttırmak amacıyla bina cephelerinin ön tasarım aşamasında mimarlara farklı bir bakış açısı kazandırabilecek bir kılavuz niteliğinde kurgulanmıştır. Bu çalışma doğal organizmalar içerisinde, çevreye uyum sağlamış ve değişen dış problemler ve farklı çevresel koşullar ile etkileşim ve işbirliği için özel yollar geliştirmiş olan hayvan derilerine odaklanmıştır. Önerilen metodoloji, hayvanların sahip olduğu kabukların/derilerin tasarım prensiplerinin, mimarlıkta bina kabuklarının çevreye uyum sağlayabilmek için nasıl kullanılabileceğini araştırmak için iki aşamalı olarak kurgulanmıştır. İlki, doğada, farklı iklim bölgelerinde yaşamlarını sürdüren hayvanlarda bulunan stratejilerin ve uyum mekanizmalarının nasıl tanımlanabileceğinin araştırılarak ortaya konması ve daha sonra mimari potansiyeli bulunan fikirlerin ve bina kabuklarına/zarflarına uygulanabilecek çözümlerin tespit edilerek tasarıma aktarılmasıdır. İncelenen ve tablolaştırılan 6 örnek ışığında elde edilen sonuçlar, doğa esinli yüzeylerin farklı iklim bölgelerinde tasarlanacak bina cepheleri için etkin sonuçlar elde edebilmek için potansiyeller barındırdığını göstermektedir.

A new approach for estimating the geothermal gradient and deep subsurface temperature distribution in Turkey

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2015 Diğer
Türkiye'nin derin yeraltı sıcaklık gradyanı dağılımı haritası daha önce uygulanmamış ve Curie Noktası Derinliği (CND) Sıcaklığı verileri ile elde bulunan derin kuyu sıcaklık ölçümlerinin kullanıldığı bir yaklaşımla türetilmiştir. Bu çalışmadaki tüm haritalar Generic Mapping Tools (GMT) yazılımı kullanılarak oluşturulmuşlardır. CND değerleri MTA (Maden Tetkik ve Arama) Genel Müdürlüğü'nün yayınlamış olduğu Türkiye Curie Noktası Derinliği Haritası eş-derinlik konturlarının sayısal hale getirilmesi ile elde edilmiştir. Konturların sayısallaştırılması, ODD (Ortalama Deniz Düzeyi) baz alınmak üzere, 6000 metre ile 27500 metre arası derinlikte ve 500 metre aralıklarla gerçekleştirilmiştir. Yer kabuğunu oluşturan kayaçlarının magnetik özelik kazanmaya başladıkları sıcaklık olarak tanımlanan Curie izoterminin (eşsıcaklığının) bu çalışmada Türkiye altında 560 ºC olduğu varsayılmıştır. Sayısallaştırılan CND verileri ile, ODD'ni baz alan Türkiye yüzey topoğrafya verileri birleştirilmiştir ve böylece yeryüzü düzeyini (YD) baz alan CND verileri ve bunlara ait konturlar elde edilmiştir. Sıcaklık ölçüm verisi bulunan kuyulara karşılık gelen ve aynı koordinatlarda bulunan CND değerleri, GMT yazılımı yardımı ile kesin olarak saptanmıştır. Sonra, her derin kuyu ve buna karşılık gelen CND çiftinin derinlik ve sıcaklık aralıkları kullanılarak, o çiftin koordinatlarında bulunan derin yeraltı sıcaklık gradyanları hesaplanmıştır. Sonuçta, hesaplanmış sıcaklık gradyanları haritalanarak, Türkiye derin yeraltı sıcaklık gradyanı dağılımı haritası oluşturulmuştur. Yazında bazı araştırmacıların kıtalar için Curie eş-sıcaklığını 580 ºC kabul etmeleri nedeni ile, Türkiye derin yeraltı sıcaklık gradyanı dağılımı haritası 580 ºC Curie sıcaklığı baz alınarak da oluşturulmuştur. Oluşturulan iki harita arasında saptanabilecek veya önemli bir fark görülmemiştir. Eğer derin yeraltı sıcaklıklarının derinlikle doğrusal değiştiği varsayılırsa, kestirilen derin yeraltı sıcaklık gradyanlarının 560 ?C Curie izotermi baz alındığında 2.28 ile 11.10 ?C/100m arasında ve 580 ?C Curie izotermi baz alındığında ise 2.37 ile 11.56 ?C/100m arasında değiştiği bulunmuştur. Derin yeraltı sıcaklık gradyanlarının en yüksek değerleri Türkiye'nin Güneydoğu bölgesinde Mardin ile Şırnak arasındaki alanda yoğunlaşmaktadır. Buna karşılık, derin yeraltı sıcaklık gradyanının en düşük değerleri Doğu Pontid yöresinde Şebinkarahisar, Reşadiye, Alurca ve Gümüşhane'yi kapsayan alandadır. Batı Anadolu'daki en yüksek derin yeraltı sıcaklık gradyanı 8.33 ºC/100 m olup, Alaşehir, Baklacı, Akkeçili ve Erenköy cıvarındadır. Derin yeraltı sıcaklıklarının kuyulardaki ölçüm derinlikleri ile bunlara karşılık gelen CND arasındaki değişimlerine exponansiyel fonksiyon uyumlandığında, elde edilen exponansiyel sıcaklık gradyanları yeraltı sıcaklıklarının 2-km derinlikte 20 ile 265 ºC arasında ve 5-km derinlikte 40 ile 455 ºC arasında kestirilmesini sağlamışlardır. Yer-altı sıcaklık gradyanlarının exponansiyel davranışlı

A new approach in studying the engineering behavior and mechanical properties of artificial bonded soils in the laboratory

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2022 Zemin Mekaniği ve Geoteknik Mühendisliği Bilim Dalı
Günümüzde, yapay/iyileştirilmiş/geliştirilmiş zeminler üzerinde imal edilen sanat/mühendislik yapılarının önemi artmaktadır. Özellikle, problemli zeminler üzerine projelendirilmiş yapıların tasarımı ve imalatı özel inceleme gerektirmektedir. Problemli zeminlerden biri olan kalıntı (rezidüel) zeminlere, genellikle tropikal ve yarı-tropikal iklime sahip bölgelerde rastlanır. Kalıntı (rezidüel) zeminler, yaygını olarak bulundukları bölgenin adı veya morfolojik özellikleri ile isimlendirilse de bütün türleri benzer toprak yapısına sahiptir. Yapılı oluşturan danelerin birbirleri ile bağlanmış şekilde bulunması, bu tür zeminlerin tanımlanmasında anahtar karakterdir. Bu zeminlerin davranışı; laboratuvar şartlarında üretilen, daneler arası bağın yapay olarak sağlandığı, bağlı (bonded) bir yapıya sahip numuneler üzerinde yapılan deneyler ile başarı ile belirlenebilmektedir. Bu tez çalışmasında; kalıntı (rezidüel) zeminlerin davranışı, laboratuvarda hazırlanmış yeterli miktardaki bağlı (bonded) zemin numunesi üzerinde uygulanan drenajsız üç-eksenli basınç deneyi ile incelenmiştir. Hazırlanan bağlıı ve bağsız (gevsek) yapay numuneler, kum, kaolin ve su içeriklerine sahiptir. Bağlı numuneler pişirilerek ısıl olarak hazırlanmış, diğer numunelerde ise bu işlem uygulanmamıştır. Öncül çalışmada, numunelerin dane boyu içeriği dört farklı dane dağılımı eğrisine göre irdelenmiş ve seçilmiştir. Numunelere ait en uygun dane dağılım eğrisinin belirlenmesinde, kaolin/kum oranı ve kaolin dane boyu sabit tutulmuş, kum oranı değişken alınmıştır. Bu sonuç, gerilme oranı izi ve mukavemet parametrelerinin daha iyi değerlendirilebilmesi gibi birçok faktör tarafından desteklenmektedir. Bunun yanında başka etkili sonuçlar da elde edillmiştir; i) bağlı zeminlerde, dane-bağ etkisi ve dane-boyut etkisi özellikle düşük çevre basıncı (30 kPa) altında belirgindir, ii) bağsız zeminlerde, dane-boyut etkisi yüksek gerilme seviyelerinde etkilidir, iii) dane boyu dağılım analizine göre, eğrilik katsayısı (Cc) değerinin sonuçlar üzerindeki etkisi yetersizdir, iv) bağ etkisi içsel sürtünme ve kohezyon gibi mukavemet parametrelerini geliştirmektedir. Bunun yanında ortalama dane çapının artması ile içsel sürtünme açısı düşmekte, kohezyon değeri ise artmaktadır. İçsel sürtünme açısındaki bu düşüş, bağlı olmayan zeminler için karakteristik olsa da, bağ-yapılı zeminlerde de ufak bir etkiye sahiptir, v) daha yüksek ortalama dane çapına sahip, bağ-kuvveti daha yüksek zeminler daha az sünek davranış gösterir. Bu çalışmada, üç-eksenli basınç deneyi sonuçlarının karşılaştırılması bakımından yeterli miktarda benzer numune kesme kutusu deneyine de tabi tutulmuştur. Numuneler, üç-eksenli basınç deneyinde üç farklı hücre gerilmesi (çevre basıncı) altında, kesme kutusu deneyinde ise üç farklı normal gerilme altında test edilmiştir. Numuneler, beş farklı bağ-yapısı kuvveti düzeyinde hazırlanmıştır. Farklı bağ-yapısı kuvvetine sahip bu numunelerin; gerilme-deformasyon davranışı, yükleme esnasında gel

A new keynesian approach to labor market and unemployment: The insider-outsider theory

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2016 Diğer
Bu çalışma, Avrupa'da 1980'lerden itibaren süregiden yüksek işsizliği teorik ve ampirik olarak incelemektedir. Standart rekabetçi analizin, istek dışı işsizliğe ve emek piyasasındaki rijitliğe yeterli bir açıklama sağlamakta başarısız olması, Yeni Keynesyen iktisatçıları, emek piyasasındaki bu yüksek işsizlik oranlarına ilişkin teoriler geliştirmeleri yönünde teşvik etmiştir. Bu tez, esas olarak, içerdekiler-dışardakiler teorisini ele almaktadır. Bu teori, çalışan işçilerin (içerdekiler) piyasa gücünün gerisindeki önemli faktörlerden olan, işgücü devir maliyetlerine dikkati çekmektedir. Ayrıca, işgücü devir maliyetlerinin, içerdekilerin ücretleri ve dışardakilerin fırsatları ile istihdam ve işsizliği ne şekilde etkilediğini incelemektedir. Diğer taraftan, sendikaların ücretler üzerindeki gücünün, bir ekonominin durgunluktan çıkmasına engel olabileceği üzerinde durulmaktadır; sendikaların gücü arttıkça, ekonominin iyileşme umutları azalmaktadır. Bu çalışmada, emek piyasasına yönelik şoklar ve makroekonomik politikalar karşısında, istihdam ve işsizliğin zaman içinde ne şekilde hareket ettiği konusuna da değinilmektedir. Ayrıca, içerdekiler-dışardakiler teorisinin temel hipotezi olan, sendikaların işsizlik oranı üzerindeki önemli pozitif etkisi, panel data yöntemi ile, ampirik olarak analiz edilmektedir.

A new outlier detection method based on probabilistic outputs of support vector machines in binary classification

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Diğer
Hızla büyüyen veri teknolojisi ile, belirli özelliklere sahip bir gözlemin doğru sınıfa atanması bağlamında sınıflandırma Makine Öğrenmesi ve Uygulamalı istatistik alanlarında en önemli ve etkin araçlardan biri haline gelmiştir. Sınıflandırma, biyomedikal çalışmalar, genetik, sosyal bilimler, pazarlama gibi pek çok alanda kullanılmaktadır. Her bir gözlemin sağ-ölü, pozitif-negatif gibi iki kategoriden birine ait olduğu veriye ikili very denir. Destek Vektör Makineleri ilk olarak 1960'ların ortasında Vladimir Vapnik tarafından geliştirilen doğrusal olarak ayrılamayan veriyi sınıflandırmaya yardımcı Kernel fonksiyonlarının da kullanımı ile oldukça esnek bir istatistiksel modeller sınıfıdır. Ancak SVM verinin aykırı gözlem veya yanlış veri gibi kirlenmiş gözlem içermesinden olumsuz yönde etkilenebilir. Bu tez çalışmasında amaç, SVM'nin temiz ve kirli veri için sınıflandırma kesinliğini karşılaştırmak olup, çalışmada Destek Vektör Makinelerinin olasılıksal çıktılarına dayanan (PoC) yeni bir aykırı değer tespit yöntemi önerilmiştir. Önerilen yöntem ile Sağlam Mahalanobis uzaklığı (MCD) yönteminin aykırı gözlem tespit oranları karşılaştırılmıştır. Sonuçlar, önerilen yöntemin daha iyi performans gösterdiğini göstermiştir.

A new weighting approach to solve data sparsity problem in collaborative filtering

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2017 Diğer
Kullanıcı tabanlı işbirlikçi filtreleme yöntemlerinde, bir ögenin tahmini puanının belirlenmesi kullanıcıların benzerliğine bağlı olduğundan ötürü, benzerlik ölçümünün nasııl yapıldığı önemli bir etmendir. Bu tez çalışmasında, işbirlikçi filtrelerin doğruluğunu arttırmak için, benzerlik ölçümünde kullanılacak yeni bir ağırlıklandırma yöntemi önerilmiştir. Bu yöntemde,her kategorinin kullanıcı ağırlığı, bu kategorilere ait ögelerin puanları kullanılarak hesaplanır. Bu işlem, kullanıcı-öge modelini kullanıcı kategori modeline dönüştürür. İki kullanıcının modelleri arasındaki farkların toplamı, ağırlığın ilk kısmını oluşturur ve bir benzerlik ölçüsü olarak kullanılabilir. Ağırlığın ikinci kısmı, puanı tahmin edileceki ögenin kategorilerine, aktif kullanıcının ağırlığına ve bu kategorilerin benzer kullanıcılarının ağırlıklarına bağlı olarak üretilir.Bu ağırlığı bir benzerlik ölçütü olarak kullanıp kosinüs benzerliği sonucu ile çarparak sistem başarısı ölçülmüştür., Her seferinde 4 kullanıcı ekleyerek MovieLens 100K veri seti için benzer kullanıcı sayısını 4-20 arasında değiştirerek yapılan testlerde, işbirlikçi filtrelemenin doğruluk değerinin % 2-a% 0,6 arasında değiştiği gözlenmiştir. Kullanıcılar tarafından puanlanan ögelerin sayısının, toplam öge sayısına oranla çok küçük değerlerde olmasına seyrek veriproblem denir. Seyrek veri konusu, işbirlikçi filtreleme yönteminde karşılaşılan en önemli sorunlardan biridir.. Bu tez çalışmasında, seyrek very sorununu çözmek veya en azından işbirlikçi filtreleme yönteminin başarısı üzerindeki etkisini azaltmak amacıyla,her kategoriye ait ögelerin yüzdelerini, kullanıcı kategorisi matrisindeki her bir kategorinin ağırlığı olarak kullanarak, eksik puanlarıdeğiştirmek için bir değer oluşturulmuştur. Bu değer kullanılarak, eksik puanların çoğunluğu oluşturduğu durumlarda seyrek verilerin ortalama mutlak hatası yarıya düşürülmüş ve öneri doğruluğu iyileştirilmiştir.

A novel approach for the incipience of sediment entrainment in a wide range of flow conditions via experimentally driven geno-fuzzy inference system model

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2020 Hidrolik ve Su Kaynakları Mühendisliği Bilim Dalı
İnşaat Mühendisliği çalışmalarında, sediment hareketinin başlangıcı, kanalların kararlı ve ekonomik tasarımı açısından son derece önemlidir. Tane hareketinin başlangıcını en doğru şekilde tanımlamak amacıyla birçok deneysel çalışma yapılmıştır. Ancak deneysel koşullardaki değişiklikler , geliştirilen çözümlerde önemli farklılıklara sebep olmuştur. Bu nedenle, akışkan içerisinde katı madde hareketin ile ilgilenen mühendislik çalışmalarda, optimum çözümün belirlenmesi karşılaşılan önemli zorluklardandır. Ayrıca, literatürde tavsiye edilen yaklaşımların çoğu türbülanslı akım şartları için geliştirilmiştir. Bu çalışmada tek yönlü akış altında, kum ve çakıl tabakalı açık kanallarda, düzgün yapışmaz tanelerinin başlangıç hareketinin tahmini için yeni yöntemler geliştirilmiştir. Tahmin prosedürlerinin yürütülmesinde, modern matematiksel analiz yöntemlerine ve deneysel analizlere dayanan iki farklı matematiksel modelleme tekniği kullanılmıştır. İlk olarak, çok çeşitli akım şartlarında sediment hareketinin başlama anına karşı gelen eşik (kritik) değeri tahmin etmek amacıyla, kesin olmayan durumlara ait bilgilerin değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında başarılı bir yöntem olan Fuzzy Logic (FL) yaklaşımını baz alan özgün modeller geliştirilmiştir. Fuzzy logic yöntem tahminlerinde esas olarak Sugeno ve Mamdani olmak üzere iki farklı çıkarım sistemi kullanır. Maalesef Mamdani çıkarımının sistematik bir eğitme algoritması mevcut değildir. Bu çalışmada, Mamdani çıkarımına sistemetik bir eğitme algoritması geliştirilmiştir. Sugeno çıkarım sistemi ise uyarlamalı ağ tabanlı bulanık mantık çıkarım sisteminin (ANFIS) yöntemi ile yürütülmektedir. ANFIS yönteminin soncul kısmı sabit ya da bir doğrusal fonksiyon ile temsil edilmektedir. Doğrusal olmayan bir fonksiyon ile temsil edilemediği gibi aynı zamda hem sabit hem de doğrusal bir fonksiyon ile temsil edilemez. Üstelik, ANFIS yaklaşımı sırasıyla nöral net work ve en küçük kareler yöntemlerini kullanarak öncül parametreleri (bulanık kümeler) ve soncul kısımların parametreleri (sabit veya doğrusal fonksiyonlar) optimize etmektedir. İlk defa bu çalışmada, yukarıda saydığımız dezavantajların üstesinden gelebilen özgün bir yöntem olan Geno-Fuzzy (GENOFIS) modeli geliştirilmiştir. Bu özgün hibrid yöntem Sugeno çıkarımı ve Genetik Algoritmaları (GA) tekniği birleştirilerek Geno Fuzzy çıkarım sistemi (GENOFIS) isminde yeni ve özgün bir yöntem geliştirilmiştir. Modelin girdileri ile çıktıları arasındaki ilişkiyi Fuzzy yöntemiyle oluşturulmuş olup öncül (fuzzy kümeleri) ve soncul kısmınların parametrelerini (sabit, doğrusal ve doğrusal olmayan fonksiyonların parametreleri) GA tekniği kullanılarak optimize edilmiştir. Ayrıca, mamdani çıkarım sistemindeki üyelik fonksiyonları, öznel ve son derece zaman alıcı olan geleneksel deneme-yanılma yöntemi yerine GA tekniği ile optimize edilmiştir. Geliştirilen bu yaklaşım Geno Mamdani Fuzzy çıkarım sistemi (GMFIS) olarak adlandırılmıştır. Sitematik optimizasyon tekniğinin model başa

A novel framework for disaster resilient smart cities: Using big data analytics

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2019 Diğer
Akıllı şehirlere yönelik çalışmalar, felaket senaryolarını kaynakça yönetmek için bilgi ve yeni bilgiler sunarak ölümleri azaltmada önemli bir rol oynayabilir. Akıllı şehir kavramı, yüksek kaliteli multimedya hizmetlerini elde etmek için ideal bir çözüm olarak kabul edilmektedir. Akıllı telefonların ve diğer taşınabilir mobil teknolojilerin aşırı kullanımıyla donatılmış algılayıcılar (yani GPS alıcıları, yüksek çözünürlüklü kameralar, mikrofonlar, ivmeölçerler) ve sosyal medyanın ortaya çıkmasıyla, geleneksel veri toplama ve yönetme yöntemleri yetersiz kalmaktadır. Algılanan büyük veriler, durumsal farkındalığın arttırılması, kaynakların daha iyi tahsis edilmesi ve afet riskini azaltma stratejileri ve risk değerlendirmeleri hakkında bilgi vermek için daha iyi bir kaynağın sağlanması gibi birçok fayda sağlayabilir. Bu tez çalışmasında, afet yönetimi süreçlerinin temel işlemlerini gerçekleştirmek için yeni ve daha etkili bir yaklaşım sunan BDA teknolojilerinin birleşmesi için yeni bir kavramsal bir çerçeve önerilmiştir. Çalışmada, bazı önerilen parametrelerle birleştirilen büyük veri teknolojisinin, afet yöneticilerine güncel ve yararlı bilgiler sağlamak için kriz verilerini üretmek, entegre etmek, işlemek ve analiz etmek için etkili bir şekilde kullanılabileceği üzerinde durulmuştur. Büyük veri kaynaklarının (yani, IoT tabanlı sensörler, sosyal medya, kalabalık kaynaklı çevrimiçi haritalama) entegrasyonu ve işlenmesi daha etkili ama aynı zamanda çok zorlu bir ortama yol açabilir. Bu tez, farklı türdeki büyük verilerin yönetime alınması ve konuyla ilgili literatür ışığında birleştirilmesi için kullanılabilecek yeni bir mimarinin hayata geçirilmesine katkıda bulunmaktadır. Yapılandırılmamış sosyal medya veri setlerinin kalitesine yönelik kaygılar, zorlu bir araştırma fırsatı olarak kabul edilmektedir. Bu tez çalışmasında, sosyal medya verilerinin kalitesi önerilen bir filtreleme mekanizması ile değerlendirilmiştir. Tez, konuşlandırılmış sistemde gerçekleştirilen tüm operasyonel adımların detaylarını gösteren uygulama modeline odaklanmaktadır. Önerilen uygulama modeli dört katmana ayrılmaktadır. Bunlar; 1) Veri Toplama; 2) Veri Yığma; 3) Veri Ön İşleme; 4) Büyük Veri Analitiği ve Servis Platformu. Spark Engine ve Hadoop Ecosystem ile donatılmış sistem platformu, verileri öngörülen algoritmalara göre işler. Uygulama, MapReduce mekanizmasıyla Hadoop ekosistemi kullanılarak gerçekleştirilir. MapReduce'un paralel oluşumu HDFS ile konuşlandırılmıştır. Apache Spark, gerçek zamanlı veri akışlarında daha güçlü işlemler için Hadoop ile birlikte kullanılmıştır. Hem çevrimiçi hem de çevrimdışı veri akışlarını destekleyen Spark Streaming, sistemde veri toplaması için dağıtılır. Uygulanan sistem, Hadoop üzerinden paralel veri işlemeden ve Apache Spark kullanarak gerçek zamanlı veri işlemeden faydalanmaktadır. Bu kombinasyon esnek ve etkili depolama, doğru parametre hesaplama ve hızlı sonuç üretmeyi sağlamıştır. Hadoop Ekosistemi ve Spark tabanlı analitik, IoT ve