Thesis Search




SEARCH RESULTS

Dinlerde kıyamet fenomeni

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2010 Dinler Tarihi Bilim Dalı
Dünyanın sonu (Kıyamet) meselesi insanoğlunun en çok merak ettiği bilinmeyenler arasında yer almıştır. Bu nedenle de her dinin kendi teolojik yapısına uygun tarzda, dünyanın başlangıcıyla ilgili tasavvurlar gibi dünyanın sonuyla ilgili tasavvurlar da geliştirilmiştir.Yahudilikte, diaspora dönemlerinde gelen peygamberlerin öğretileri ?dünyanın sonunun yaklaştığı? mesajını içermektedir. Eskatolojik mesajlar, dünyanın sonunu haber vermenin yanı sıra kıyamet öncesi bir ya da birkaç dönemden söz etmektedirler.Aynı mesajın Hıristiyanlıkta önemli bir yere sahip olduğunu da söyleyebiliriz. Dünyanın sonuna doğru ilahi kaynaklı bir kurtarıcının gelerek insanları kurtaracağı, kötülüğü, zulmü, adaletsizliği ortadan kaldıracağı inancı, Yahudilik ve Hıristiyanlıkta mevcuttur. Bu kurtarıcı Yahudiliğe göre Davud soyundan gelecek olan bir kraldır. Hıristiyanlıkta ise kurtarıcı, yeryüzünde bedenleşen, insanların günahı için çarmıha gerilen ve ölüp dirilen bir tanrısal Oğul, yani İsa, dünyanın sonunda geri gelecektir.İslam dininde ise kıyamet, evrenin sonu olup o gün insanlar ölecekler ve belli bir zaman sonra tekrar diriltilecekler yargılanmak için. İslamiyet'te ahret öncesi vuku bulacak olan kıyamet alametlerine de inanılır. Kıyamet günündeki haşr, hesap, cennet ve cehennem, ceza ve mükafat haktır.

Diplolepis fructuum (Rübsaamen, 1895) Hymenoptera: Cynipidae)'nin larvasından lipolitik bir fraksiyonun saflaştırılması ve temel kinetik özelliklerinin belirlenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
Diplolepis fructuum (Rübsaamen, 1895) Rosaceae türlerinde zararlara yol açan en önemli böcek türlerinden birisidir. Biyokimyasal veri elde etmek için laboratuvarımızda 2018'de başlatılan bu çalışma ile D. fructuum'un larvasından bir esteraz (E.C.3.1.1.X) Q sefaroz anyon değişim, fenil sefaroz CL-4B ve sefakril S100-HR jel filtrasyon kromatografisini kullanarak saflaştırılmıştır. Saflaştırılan enzim 6.94 U (mg protein)-1 spesifik aktivite, 28.80 kat saflık ve % 8.80 verime sahipti. Nativ-PAGE çalışmalarında sadece bir aktivite bandı gözlenmiştir. Nativ-PAGE ve SDS-PAGE tekniklerini kullanarak, esterazın mol kütlesi yaklaşık olarak 60 kDa olarak tahmin edilmiştir. Kinetik datadan, enzimin optimum sıcaklık ve pH'ı sırasıyla 40 °C ve 9.0 olarak belirlenmiştir. Enzim, 40 °C ve pH 8.0'da 4 saat kararlıydı. 4-nitrofenil bütirat (p-NPB) substrat olarak kullanılarak, Km ve Vmax değerlerinin 0.035 mM ve 1.41 µmol (mL dk)-1 olduğu bulunmuştur. Enzim en yüksek aktivitesini p-NPB (% 100) ve 4-nitrofenil asetat (% 52) üzerinde sergilemiştir. Tüm bu veriler enzimin diğer böcek türlerinden bildirilen esterolitik enzimlerden farklı kinetik özellik ve mol kütlesi ile bir esteraz olabileceğini önermektedir.

Diplomatik iletişim perspektifinde Türkiye'nin Afrika ülkelerine yönelik dış politikasının analizi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2017 Diğer
Egemen ulus devlet teorisi 1648 Vestfalya (Westphalia) Anlaşması sonrasında uluslararası ilişkiler disiplinine girmiştir. Bu anlaşma ile uluslararası ilişkilerde anarşi ortamı bir dereceye kadar kontrol altına alınmıştır. Vestfalya Anlaşması ile devletlerin egemenliği, eşitliği ve iç işlerinde bağımsızlığı uluslararası ilişkilerde karşılık bulmuştur. Devletlerin, belirli bir coğrafi alanda, belli bir nüfusa sahip, diğer devletlerce tanınan ve egemenliğe sahip olan siyasi oluşumlar olarak tanımlanması, uluslararası ilişkiler için önemli bir noktadır. Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu'nun mirasçısı ve siyasal devamlılığı olarak, uluslararası alanda kişilik bulmuştur. Osmanlı İmparatorluğu'nun mali borçlarının Türkiye tarafından ödenmesi, bu siyasal mirasçılığın ve devamlılığın ispatı durumundadır. Bu açıdan baktığımızda, Türkiye-Afrika ülkeleri arası ilişkilerin uzun bir tarihi geçmişi ve bağları olduğu göz önünde tutulmalıdır. Afrika kıtası kültür, etnik yapı ve dil olarak oldukça zengin bir coğrafyadır. Zengin kaynakları ve sanayileşme devriminden uzak olması nedeniyle batılı medeniyetlerin özellikle 1881-1914 yılları arasında sömürgeleştirilmesine maruz kalmıştır. Özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısında ise dekolonizasyon süreci ile Afrika'nın modern devletleri ortaya çıkmıştır. Afrika genç nüfusu ve var olan maden zenginliğine rağmen en yoksul kıta olarak kabul edilmektedir. Hem maddi hem de insan kaynaklarının zenginliği, Afrika'nın gelişmiş ülkeler tarafından dikkat çeken bir kıta olmasına neden olmaktadır. Türkiye 2000'li yılların başına kadar göz ardı ettiği ilişkilerine özellikle Afrika Açılım Planı çerçevesinde önem vermeye başlamış ve Afrika ile ilişkileri farklı bir boyut kazanmaya başlamıştır. Bugün Türkiye'nin, Afrika kıtasındaki ülkelerin yeni stratejik partneri haline geldiğini söylemek mümkündür. 5 Bu çalışmanın amacı; görüşme yöntemi kullanılarak TASAM Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi ve Afrika Dış İşleri Bakanlığı verilerini kullanılarak, gelişmekte olan Afrika – Türkiye ilişkilerini genel olarak değerlendirmek ve Türkiye'nin Afrika ülkelerine yönelik dış politikasını analiz edebilmektir. Bu bağlamda çalışma, Türkiye'nin dış politikadaki duruşu, Türk dış politikasında Afrika açılımı, ekonomi, sağlık ve eğitim boyutunda Afrika ile ilişkiler ve bu ilişkilerin geleceği değerlendirilerek literatüre katkı sağlamak amacındadır.

Direct conversion of alkyl levulinates from carbohydrates in the presence of deep eutectic solvents

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2020 Diğer
Biyokütle, sıvı yakıtların, değerli kimyasalların elde edilebildiği gezegende yenilenebilir bir enerji kaynağıdır. Biyoktüleler fosil yakıtlardan elde edilen kimyasal ürünlerin üretiminde kullanılabilmektedir. Son yıllarda, biyokütlelerden kimyasal ve katalitik süreçler yoluyla alkil levulinatların üretimi ile ilgili biyoenerjideki gelişim artan bir ilgi uyandırmıştır ve daha da geliştirilmesi için bazı çalışmalar devam etmektedir. Metil, etil ve butil levulinatlar gibi alkil levulinatlar, yüksek oranda reaktif kimyasallar olarak kabul edilir ve çeşitli alanlardaki çoklu uygulamaları ile popülerdir. Akaryakıtlar içerisine eklenen levulinik ester karışımları, yakıtların özelliklerinin önemli ölçüde iyileştiğini ve bunun sonucunda da belirli emisyonların belirgin şekilde azaldığını göstermiştir. Bu çevre dostu yakıt katkıları, levulinik asidin farklı alkollerle asidik özellikteki katalizörlü reaksiyonlarından üretilebilmektedirler. Metil ve etil levulinatların karbonhidratlardan doğrudan dönüşümü, konvansiyonel ve mikrodalga reaktörde oda sıcaklığında kolin klorür-oksalik asit (ChCl:Ox) ve kolin klorür-p-toluen sülfonik asit (ChCl:pTSA) katalizörleri gibi ötektik çözücüler varlığında gerçekleştirilmiştir. Maksimum ürün verimi elde etmek için farklı reaksiyon sıcaklıklarında (mikrodalga reaktörü için 100, 120, 130, 140, 150 °C ve konvansiyonel reaktör için 140, 150, 160, 170, 180 °C) ve değişen reaksiyon sürelerinde (mikrodalga için 5,10,15,20,25 dakika ve konvansiyonel için 20,30,40 dak.) çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Ayrıca farklı pH değerlerinde ve iki katalizörün etkisinin ürün oluşumuna etkileri belirlenmiştir. Anahtar Sözcükler: etil levulinat, metil levulinat, karbonhidratlar, ötektik çözgen, biyokütle

Direk görüşü olmayan ultraviyole haberleşme sistemleri için ileri sinyal işleme teknikleri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Elektrik Elektronik Mühendisliği Bilim Dalı
Ultraviyole (UV) bandındaki sinyallerin atmosferdeki zengin saçılması, direk görüşü olmayan dış mekan kablosuz bağlanabilirliği sağlamakta ve kızılötesi optik bağlantılarının direk görüş olma gereksinimini ortadan kaldırmaktadır. UV sinyallerinin zengin saçılması, direk görüşü olmayan (NLOS) iletişim sağlarken, aynı zamanda NLOS-UV bağlantılarının performansını önemli ölçüde düşüren büyük bir yol kaybına neden olur. Saçılma ve emilme kayıplarının yanı sıra, atmosferik türbülans kaynaklı sönümleme, NLOS-UV iletişim sistemleri için önemli bir sınırlayıcı faktördür. Türbülans kaynaklı sönümleme, alınan optik ışında dalgalanmalara neden olarak alıcıda güç kaybına ve performans düşüşüne neden olmaktadır. Hata düzeltme kodları, işbirlikli haberleşme sistemleri, bağlantı adaptasyonu vb. dahil olmak üzere sönümleme etkisini azaltan birçok teknikler vardır. Bunlar arasında, uzaysal çeşitleme teknikleri, doğal fazlalıkları ile sönümleme etkisini izole etmek için çekici bir alternatif yaklaşım sağlamaktadır. Bu tezde, atmosferik türbülans kaynaklı sönümleme varlığında NLOS-UV haberleşme sistemleri için uzaysal çeşitleme teknikleri incelenmektedir. Çalışma esas olarak (i) verici çeşitlemesi olarak adlandırılan MISO sistemine, (ii) alıcı çeşitlemesi olarak adlandırılan SIMO sistemine ve (iii) MIMO NLOS-UV iletişim sistemlerine odaklanmaktadır. Uzaysal çeşitleme tekniklerinin sönümleme etkisini azaltma gücünü göstermek için, bahsedilen sistemlerin bit hata oranı ve kesinti performansı analizi yapılmaktadır. Bahsedilen tüm sistemlerin bit hata oranı ve kesinti olasılığı için kapalı form ifadeleri türetilmektedir. Elde edilen teorik ifadelerin doğruluğu sayısal simülasyonlarla teyit edilmektedir. Sayısal simülasyonlarda, alıcı çeşitleme durumu için eşit kazanç birleştirme (EGC), en büyük oransal birleştirme (MRC) ve seçim birleştirme (SelC) dahil olmak üzere farklı birleştirme yöntemleri dikkate alınmaktadır. Bu çalışmanın sonuçları, tek-girişli-tek-çıkışlı (SISO) sistemine göre uzaysal çeşitleme şemalarında önemli performans iyileştirmeleri olduğunu göstermektedir. Uzaysal korelasyonun etkisi ayrıca araştırılmakta ve ilişkili atmosferik sönümleme kanalları durumunda MISO, SIMO ve MIMO NLOS-UV bağlantılarının bit hata oranı ve kesinti performansları türetilmektedir. Sönümleme yolları arasındaki uzaysal korelasyonun performansı önemli ölçüde düşürdüğü ve sönümleme yolları arasında hiçbir korelasyon olmaması durumunda maksimum çeşitleme kazancının elde edilebildiği gösterilmektedir. Uzaysal çeşitlemeli NLOS-UV bağlantılarının çeşitleme kazancı analizi ayrıca araştırılmakta ve MISO, SIMO ve MIMO NLOS-UV bağlantılarının göreceli çeşitleme kazancı ve asimptotik göreceli çeşitleme kazancı için kapalı form ifadeleri türetilmektedir. MIMO NLOS-UV sistemleri için, verici anten seçimi (TAS), alıcı anten seçimi (RAS) ve verici ve alıcı antenlerin birlikte seçimi (TRAS) şemaları dahil olmak üzere, atmosferik türbülans kanalları durumunda seçim çeşitleme teknikleri de ince

Dislipidemi oluşturan erkek ratlarda teşhis amaçlı serbest gliserol ile kolesterol ester kullanımının incelenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2020 Diğer
Biyokimya laboratuvarlarda dislipidemilerin teşhisinde rutin olarak trigliserid ile total kolesterol analizleri yapılmaktadır. Hasta türü ne olursa olsun lipid metabolizması ile temel diagnoz bu iki belirteç üzerinden gerçekleştirilmektedir. Fakat her iki test de prensibinde büyük handikap vardır. Trigliserid ölçümünde, önce lipoprotein lipaz enzimi ile trigliseridler gliserol ve serbest yağ asidine çevrilmektedir. Daha sonra gliserol kinaz enzimi gliserol e ATP kullanarak gliserol 1 fosfata dönüştürmektedir. Oluşan gliserol 1-P ise enzim yardımıyla renkli bir bileşik oluşturmakta, oluşan renk ise 500 nm dalga boyunda ölçülerek trigliserid analizi yapılmaktadır. Ancak aşırı stres ve diyabet gibi bir durumda aşırı miktardaki trigliserid parçalanmış aynı zamanda aşırı miktarda gliserol açığa çıkmıştır. Aynı zamanda, açlığa bağlı lipoliz sonucu trigliseridlerin aşırı parçalanıp yine aşırı miktarda gliserol açığa çıktığında kan trigliserid ölçümü sonucunda aç olması gereken bireye lipemi tanısı konmaktadır. Total kolesterol ölçümünde de buna benzer bir durum söz konusudur. Bu testte ise kolesterol-esterleri kolesterol esteraz enzimi ile kolesterole çevrilmektedir. Oluşan kolesterol ile zaten var olan kolesterol bir havuz oluşturur. Kolesterol oksidaz enzimi bu havuzdaki kolesterolleri kimyasal reaksiyona sokarak renkli bir bileşik oluşturmaktadır. Bu renkli bileşik ise 540 nm dalga boyunda ölçülerek toplam kolesterol analizi yapılmaktadır. Miktarı artınca sentezi durur. Ve genellikle düzeyi sabittir, önemli ölçüde-fazla miktarda değişmez. Ancak, ör. negatif enerji dengesi sonucu karaciğere aşırı miktarda lipid gelip karaciğerden çok fazla miktarda lipid çıkmaktadır. Karaciğerin üretip dolaşıma gönderdiği lipidler (lipoproteinler) ekstrahepatik dokulara gitmekte (LDL) bu dokulardan ise fazla kolesterolü üzerlerine almaktadır (HDL). Daha sonra HDL yapısındaki bu kolesterol LCAT enzimi ile kolesterol esterine dönüştürülüp diğer lipoproteinlere transfer edilmektedir. Karaciğerden gönderilen lipid miktarına paralel olarak lipoprotein metabolizması artmakta ve bunun sonucunda kolesterol esteri oranı da artmaktadır. Ancak böyle bireylerde toplam kolesterol ölçümü yapıldığında kolesterol düzeyi normal olması gerekirken aşırı kolesterol tanısı konmaktadır. Bu sebeplerden dolayı, planlanan bu tezde dislipidemi oluşturulacak sıçanlarda trigliserid ve toplam kolesterol ölçümleri yerine serbest gliserol ile kolesterol ester ölçümünün kullanımı değerlendirilecektir.

Disney animasyonlarında oryantalizm: Mulan örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Diğer
Bu çalışmanın temel amacı uzun yıllar entelektüel alanın en önemli tartışma konularından biri olan oryantalizmin animasyonlardaki etkisini tahlil etmektir. Çalışmanın birinci bölümünde oryantalizmin tanımına ve güç, hegemonya, ötekileştirme, Doğu-Batı ayrımı gibi temel argümanlarına yer verilmiştir, Oryantalist söylemin tarihte ve günümüzde medyayla ilişkisi tartışılmıştır. Bu bölüm, Oryantalizmi Tanımlama, Doğu-Batı ve Öteki Sorunları, Batı ve İslam Dünyası, Oryantalizm ve Uzak Doğu gibi alt başlıklardan oluşmuştur. Oryantalizm ve Sinema olarak adlandırılan ikinci bölümde bu iki kavramın ilişkisi tartışılmış, öteki temsilini araştırmak için Hollywood filmleri ve Disney animasyonları gözden geçirilmiştir. Çalışmanın uygulama aşamasını içeren üçüncü bölümde Oryantalizmin Disney animasyonlarındaki yansımaları sorgulanmıştır. Disney animasyonlarındaki oryantalizm etkisi Mulan animasyonu örneğinde incelenmiş ve animasyonda Doğu kültürünün tek tipleştirilmesi, Doğuda kadın olmanın temsili ve Batılı niteliklerin Doğu kültürüne aktarılması analiz edilmiştir. Anahtar kelimeler: Oryantalizm, Doğu-Batı, Uzak Doğu, Öteki

Diş hekimlerinde doğal kraniyofasiyal ve dental değişikliklerin longitüdinal olarak değerlendirilmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2018 Diğer
Bu çalışmanın amacı longitudinal olarak kraniofasial ve dentoalveolar bölgelerdeki değişmeleri yaşamın üçüncü ve dördüncü on yıllarında incelemektir. Araştırmanın verilerini, 1985 - 1989, 1998-2000 ve 2016-2017 yıllarında 3 kez materyal toplanan Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi bünyesindeki 8 kadın ve 8 erkek diş hekimliği öğrencisi ve diş hekimine ait sefalometrik filmleri ve alçı modelleri oluşturmaktadır. Bireylerin erken erişkinlik (T1), orta- erişkinlik (T2), ve geç erişkinlik (T3), alınan sefalometrik kayıtları ve dental modelleri değerlendirilmiştir. Bu çalışmada, genellikle orta fasiyal bölge uzunluğu artmıştır. Mandibulada, her iki cinsiyette de toplam uzunluk bakımından anlamlı olmasa da artış gözlenmiştir. Alt yüz yüksekliği, kadınlarda önemli miktarda artmıştır ve iki cinsiyet arasında önemli farklılıklar bulunmuştur. Burun her iki cinsiyette hafifçe ileri ve aşağı hareket etmektedir. Üst dudak yüksekliği kadınlarda belirgin olarak artarken, her iki cinsiyet için de üst dudak kalınlığında veya dudağın geri çekilmesinde belirgin bir azalma olmuştur. Yumuşak doku Pogoniyon erkeklerde çenenin anterior haraketi, kadınlarda ise aşağı haraketi göstermektedir. Overjet kadınlarda önemli bir artış gösterirken, erkeklerdeki artış anlamlı değildir, ve overbite, hafif derecede önemli olmayan bir artış göstermektedir. Maksiller birinci moların vertikal dentoalveoler gelişimi, üst ve alt birinci moların mesiyal hareketi anlamlı bulunmaktadır. Mandibular ark uzunluğu, her iki grup için önemli şekilde azalmış ve erkeklerde bu azalmalar daha belirgin görülmüştür. Her iki cinsiyette, genellikle artan çapraşıklık ile sonuçlanan üst ve alt arklarda, ön segmentlerdeki yer kaybı gözlenmiştir. Yaşamının üçüncü ve dördüncü on yıllarında olan bu çalışmadaki bireylerde T1, T2 ve T3 zamanları arasında değişim gözlendi. Bu çalışma süresi boyunca birçok değişikliğin meydana gelmesi, değişimin devam eden bir süreç olduğunu açık bir şekilde göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Erişkinlik, Kraniyofasiyal, Dental, Longitüdinal çalışma.

Diş polikliniklerinde ayakta tedavi randevu çizelgelemesi: bir uygulama

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2016 Diğer
Çalışmada, tedavi göremeden ayrılan müşterilerin etkisini düşürebilmek ve SEY-MET diş polikliniğinde müşteri randevularının çizelgesinin oluşturulması amacıyla bir en iyileme akışı gösterilmiştir. Uzun dönem planlaması açısından SEY-MET diş polikliniğinin etkin bir performansla çalışabilmesi amacıyla, yeni bir randevu sistemi oluşturulmuştur. Bu bağlamda, iyileştirici model, ayakta tedavi merkezinde alınacak müşteri çizelgeleme kararlarını etkileyecek faktörleri dikkate almaktadır. En uygun randevu sisteminin belirlenmesi için bir benzetim modeli geliştirilmiş, Herbir servis odasının mümkün haftalık randevularının belirlenmesi amacıyla Amaç programlama metodu kullanılmıştır.

Divanu Lugati't-Türk üzerine Türkiye'de ve yurt dışında yapılmış çalışmalar

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2020 Diğer
XI. yüzyılın büyük dilbilgini Kaşgarlı Mahmud'un yazdığı ilk Türkçe sözlük Divanu Lugati't-Türk ancak 1912'de Ali Emiri tarafından İstanbul'un Sahaflar çarşısında bulunabilmiştir. İlk 1915-1917 yıllar arasında sözlüğün Kilisli Rıfat tarafından yapılmış neşri bütün dilcilerin ve tarihçilerin dikkatlerini çekmiştir. Araştırmamızda Türkiye'de ve yurt dışında yapılan çalışmalar incelenecektir. Kaşgarlı Mahmud'un Divanu Lugati't-Türk sözlüğü gerek Türkiye'de gerek yurt dışında merakta araştırılan konulardan biri olmuştur. Yapılan bütün çalışmaları bir araya getirmek mümkün olmadığından belirli kategoriler kapsamında elimize ulaşan kaynakları tanıtmaya çalıştık. Çalışmamızın birinci bölümünde Türkiye'de yapılan çalışmalar, ikinci bölümde Sovyetler Birliği'nde yapılan incelemeler ve üçüncü bölümde de diğer ülkelerde yapılmış bazı çalışmalar tanıtılacaktır. Çalışmaya girmeden önce giriş bölümünde Kaşgarlı Mahmud'un biyografisi hakkında küçük inceleme yer almıştır. Bunun haricinde Kaşgarlı Mahmud ve Divanu Lugati't-Türk üzerinde çalışma yapan bilim adamlarının biyografileri de tanıtılmıştır. Anahtar kelimeler: Kaşgarlı Mahmud, Divanu Lugati't-Türk, Türkiye, Türkoloji, Tarih

Divânu Lugâti't-Türk'te yer alan atasözlerinin Türkiye Türkçesi ve Özbek Türkçesindeki durumu

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Diğer
Dîvânu Lugâti't-Türk; Türklük, Türk dili ve Türklük bilimi adına eşsiz bir kaynak, yazıldığı 11. yüzyıldan günümüze değeri eksilmemiş bir hazinedir. Bu eser, Türk dilinin en eski ve en zengin kaynaklarından biri olup farklı Türk boylarına ait sözcükler derlenip anlamlandırılmıştır. Dîvânu Lugâti't-Türk, Türk dilinin en eski sözlüğü olmasının yanında Türk kültürüne ve folkloruna ait birçok malzemeyi de bize sunmaktadır. Eserde aynı zamanda 764 mısra ve 300'e yakın atasözü bulunmaktadır. Bu çalışmada Divânu Lugâti't-Türk'te yer alan atasözlerinin Türkiye Türkçesi ve Özbek Türkçesindeki durumu tarihi-karşılaştırmalı dilbilim yöntemiyle incelenmiştir. Dîvânu Lugâti't-Türk'te yer alan atasözleri birçok araştırmaya konu olmakla birlikte Türkiye Türkçesi ve Özbek Türkçesiyle karşılaştırmalı olarak ele alınmamıştır. Bu çalışmada bu boşluk doldurulmaya ve bu karşılaştırma sonucunda ortak kültür ve bu kültürden sapmalar, nedenleriyle birlikte belirlenmeye çalışılmıştır. Divânu Lugâti't-Türk'te yer alan atasözlerinin Türkiye Türkçesi ve Özbek Türkçesinde sürdürülüp sürdürülemediği, sürdürülüyorsa ne şekilde değişiklere uğradığı, sürdürülmüyorsa nedenleri belirtilmeye çalışılmıştır. Anahtar Sözcükler: Atasözü, Türkiye Türkçesi, Özbek Türkçesi, Dîvânu Lugâti't-Türk, Dil değişimi

Dîvânu Lugâti't-Türk'teki coğrafȋ terimlerin tarihî ve çağdaş Türk lehçeleriyle fonetik ve semantik açıdan karşılaştırması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2017 Diğer
D?v?nu Lug?ti't-Türk'teki Coğraf? Terimlerin Tarihî ve Çağdaş Türk Lehçeleriyle Fonetik ve Semantik Açıdan Karşılaştırması bir yeradbilimi çalışmasıdır. Tezin giriş bölümü coğraf? terimler ile ilgili bilgileri içermektedir. Tezin birinci bölümünde DLT'de geçen coğraf? terimler tespit edilerek yeradbilimin alt kollarına göre agroonimik (bağadcıl), anemonimik (rüzgâradcıl), dromonimik (yoladcıl), hidronimik (suadcıl), oronimik (dağadcıl), oykonimik (orunadcıl) ana başlıkları altında incelenmiştir. Tezin ikinci ve üçüncü bölümlerinde söz konusu leksik birimler ses ve anlam açıdan incelenmiş, Eski Türkçeden günümüz Türk lehçelerine kadarki yaşanan ses ve anlam değişiklikleri ortaya konmuştur. Tezin son bölümünde DLT'de geçen coğraf? terimlerin tarih? ve çağdaş Türk lehçelerindeki (Türkiye Türkçesi, Kırgızca, Özbekçe ve Tıvaca'daki) karşılıkları anlam ve kaynaklarıyla beraber sunulmuştur. Tezin sonuç kısmında elde edilen bilgi ve bulgulardan yola çıkarak genel bir değerlendirme yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: DLT, yeradbilim, yeradı, coğraf? terim.

Diversification of Ethiopia's foreign policy and post-cold war Ethio-Turkish relations

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2018 Uluslararası İlişkiler (İngilizce) Bilim Dalı
Etiyopya, dünyanın çeşitli ülkeleriyle uzun yıllara dayanan sosyo-kültürel, ekonomik ve politik ilişkilere sahiptir. Dış faktörlerle birlikte, bu dış ilişkilerin yapısı iç rejim tipinden de etkilenmiştir. Geçtiğimiz birkaç on yıl boyunca, Etiyopya'nın otoriter rejimleri, dış politikayı hükümetlerini meşrulaştırmak ve iktidarda kalmaya devam etmelerini sağlamak için bir araç olarak kullandılar. Bu, devlet merkezli ve elit ağırlıklı egemen dış politika ve stratejilerin oluşturulmasına ve uygulanmasına yol açmıştır. Ülkenin dış politikasını kitlelerin sosyoekonomik ve politik taleplerine cevap vermek için kullanma yönünde son derece sınırlı çabalar vardı. Soğuk Savaş'ın sona ermesi ve 1991'de Etiyopya'daki sosyalist rejimin çöküşü, ülkenin dış politika yapımında yeni bir dönemin başlangıcına yol açtı. Eski Doğu veya Batı merkezli dış politika yaklaşımının yerine, Soğuk Savaş sonrası Etiyopya, ilişkilerini çeşitlendirmeye başladı ve hem kurulu hem de yeni ortaya çıkan güçleri devreye soktu. Dahası, Soğuk Savaş sonrası Etiyopya'nın dış politikası ve stratejisi, Afrika Boynuzu ülkeleriyle stratejik işbirliğinin geliştirilmesine dikkat etmektedir. Öte yandan, dış politika analistleri, devam eden politika çeşitlilikleri ile ilgili bazı argümanlar ileri sürmektedirler. Bazı yorumcular çeşitlendirme yanlısı iken, diğerleri ise dış politika çeşitlendirme sürecinin sonuçlarına kuşkuyla yaklaşıyor. Bu çalışmada, Etiyopya'nın ulusal çıkarlarını sağlamak için kapsamlı bir dış politika çeşitlendirme programının önemi tartışılmaktadır. Bu tez, Etiyopya'da çeşitli çıkar gruplarının ortaya çıkması ve ülkenin dış politika yapımındaki potansiyel rolleri göz önünde bulundurularak, çoğulcu düşünce okulunun önemli anlayışlarını ortaya çıkarmaktadır. Bu çalışma, kapsamlı bir dış politika çeşitliliğinin sürdürülmesinin, Etiyopya'daki çeşitli baskı gruplarının, sosyo-ekonomik ve politik çıkarlarını geliştirme ve ilerletme seyrinin bir arada bulunmasına ve olumlu yönde etkilemesine olanak sağladığını göstermektedir. Soğuk Savaş sonrası Etiyopya'nın geleneksel ve gelişmekte olan güçlerle ilişkileri üzerine çalışmalar olsa da, hiçbiri ilişkileri kapsamlı bir şekilde incelememiştir. Bu çalışma, niceliksel ve niteliksel verilere dayanarak ve Soğuk Savaş sonrası dönemdeki Etiyopya-Türkiye ilişkilerini örnek alarak, ortaklığın, gündemin, aracın ve aktör çeşitliliğinin seyrini ve ulusal çıkarları ele almadaki etkisini incelemektedir. Anahtar Kelimeler: Dış Politika, Çeşitlendirme, Etiyopya, Türkiye, Yükselen Güçler.

Diyabetik hastalarda sessiz miyokardiyal iskeminın egzersiz elektrokardiyografisi ile araştırılması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2019 Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bilim Dalı
Diyabetik Hastalarda Sessiz Miyokardiyal İskeminin Egzersiz EKGsi ile Araştırılması. İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Kardyolojı ABD.Doktora Tezi. İstanbul Mehmet Akif Ersoy göğüs Kalp ve Damar Cerrah i eğitim ve Araştıram Hastanesi. Bu çalışma, 2016 – 2019 tarihleri arasında İstanbul Mehmet Akif kalp damar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Polikliniği'ne başvuran hastalar arasından seçilen 500 hasta üzerinde ypılış olan hastalarda yapıldı. Anahtar Kelimeler: Diabetes mellitus(DM), Egzersiz EKG testi, Sessiz Myokardiyal İskemi(SMİ), Myokard Perfüzyon Scintigrafisi(MPS), Vücut kitle indeksi(VKİ) Koroner kalp hastalığı (KKH). Bu çalışma, İstanbul İstanbul Mehmet Akif Ersoy göğüs Kalp ve Damar Cerrah i eğitim ve Araştıram Hastanesi tarafından desteklenmiştir. Proje No:947 . Normal hastalarla ilişkili DM hastalarında Kronor Arter Hastalığı (CAD) riski daha yüksektir. Ayrıca, diyabetik hastalarda KAH prognozu DM olmayan hastalara göre daha kötüdür ve kısa ve uzun vadede diyabet hastaları için daha yüksek mortalite oranına yol açtığından Miyokard İnfarktüsü (MI) süreci daha ciddidir. Bu sayfa Sessiz Miyokard İskemisinin (SMI) erken tanısı altında prognoz altında çok önemlidir. İpucu II DM'de SMI insidansı normal popülasyondan daha yüksektir. Bu vakalarda, diyabetik kardiyonöropati nedeniyle göğüs ağrısı tespit edilemez. Bilinen bir koroner arter hastalığı yoktu; Çalışmaya adım değirmeni veya dinlenme dispnesi ve nefes darlığı tanımlamayan 500 diyabetik hasta dahil edildi. Hastalar Mehmet Akif Eğitim ve Araştırma Hastanesi Polikliniği'nde takip edildi. 161 hasta erkek ve 339 kadındı; Yaşları 37-70 arasında değişiyordu. Dental değirmen grubunda yaş ortalaması 53.61 ± 7.86, miyokard perfüzyon sintigrafisi (TC.99 Mibi) grubunda 57.13 ± 8.09 idi. Çalışmamızın amacı; Diyabetik veriler, SMI saptamak için iki testin etkinliğini karşılaştırmak ve birbirlerini karşılaştırmaktı. Egzersiz sonuçları egzersiz testi yapılan 356 hastanın 144'ünde ve miyokard perfüzyon sintigrafisi uygulanan 144 hastanın 40'ında pozitifti. SMI'yi doğrulamak için koroner anjiyografi yapıldı. Koroner anjiyografide, herhangi bir koroner arterin% 70 veya daha fazla stenozu KAH için kriter olarak kabul edildi. Pozitif egzersiz testi olan 76 hastaya koroner anjiyografi yapıldı. Anjiyografide 60 tek damar ve yan dal hastalığı, 11 anlamlı olmayan damar hastalığı ve 533 damar hastalığı saptandı. Sonuç olarak 60 hastaya PTCA + stent, 5 hastaya Koroner Arter Bypass Greftleme (KABG) uygulandı. Koroner arter darlığı olan hastalarda% 30 ile% 60 arasında yoğun tıbbi tedavi önerildi. Miyokard perfüzyon sintigrafisinde (MPS) 40 pozitif MPS ve 104 ilişkili negatif MPS vardı. Kırk MPS pozitif hastaya koroner anjiyografi yapıldı. Anjiyografi ve tıbbi takip için 15 tek damar ve yan dal hastalığı, 25 koroner anjiyografi (CAG) uygulayıcısı ve koroner anjiyografi (CAG) talep etmediler. SMI insidansı% 15.2 iken, SMI insidansı (kritik olmayan stenozu olan hastalar dahil); % 12'

Diyabetik hipertansif hastalarda stres yanıtının değerlendirilmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2018 Diğer
Bu çalışmada Hipertansiyon + Diabetes Mellitus (HT+DM) ve sadece Hipertansiyonu (HT) olan hastaların kognitif stres yanıtında tükürük kortizol değişiminin incelenmesi ve aralarındaki farklılıkların saptanması amaçlanmaktadır. Araştırma İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı ve Klinik Farmakoloji Bilim Dalı Polikliniği'nde, HT+DM ve HT tanısı ile takip edilen toplam 62 hastayla stres testi olarak aritmetik problem çözdürerek gerçekleştirilmiştir. Değişkenler arası farklılıklar t-testi veya Mann Whitney U testi, Ki-kare veya GLM Repeated Measures testi ile değerlendirilmiştir. HT+DM ile HT grupları arasında kan basıncı (KB) değerleri açısından farklılık saptanamamıştır (p>0,05). HT+DM grubu HT grubuna göre açlık glikoz değerlerinin daha yüksek, LDL ve total kolesterol değerlerinin ise istatistiksel olarak daha düşük olduğu saptanmıştır (p<0,05). Tekrarlanan ANOVA testi ile incelendiğinde tükürük kortizol değeri [F (1,842, 60) = 8,771, p<0,0001], sistolik kan basıncı [F (2,185, 60) = 12,080, p<0,0001], diyastolik kan basıncı [F (2,793, 60) = 6,043, p=0,001], nabız dakika sayısı [F (2,033, 60) = 13,259, p<0,0001] değerlerinin temel (zaman) etkisi istatistiksel olarak anlamlı değişirken, grup X zaman faktör etkileşimi açısından istatistiksel anlamlı bir farklılık saptanamamıştır (p>0,05). Sonuç olarak kullanılan aritmetik problem çözme ödevinin HT+DM ve HT hastalarında laboratuvar ortamında akut stres testi olarak kullanılabilir olduğu görülmüştür. HT+DM ve HT gruplarında akut stres sonrası tükürük kortizolü ve KB değerleri anlamlı olarak yükselirken, grup X zaman faktörü açısından anlamlı bir farklılık saptanamamıştır. Kullanılan antihipertansif ilaç gruplarının kognitif stres sonucu tükürük kortizol reaktivitesini etkilediği yönünde bulgulara ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Hipertansiyon, Diabetes Mellitus, Tükürük Kortizolü, Stres, Aldosteron.

Diyabetik retinopatide üretken çekişmeli ağ kullanılarak derin öğrenme esaslı veri iyileştirme

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Elektronik Mühendisliği Bilim Dalı
Bu çalışma, diyabetik retinopati saptanmasında derin öğrenme tabanlı veri iyileştirme tekniklerinin kullanımı ile simüle retina fundus görüntüleri üretmek üzerine bir deney sunmaktadır. Tıbbi görüntülemede, hasta gizliliği, yeterli sayıda uzmanların bulunmaması, büyük miktarda veri elde etmek için hastaya erişim zorluğu, dengesiz veri seti vb. veri setinin boyutunu ve kalitesini kısıtlamaya neden olan faktörlerle karşılaşılmaktadır. Bu alanda, yaygın veri iyileştirme tekniklerinden rotasyon, çevirme ve rastgele kesme kullanılmaktadır ancak bu teknikler veri kümesinde, veri çeşitliliği geliştirmesi açısından başarılı olmamaktadır ve dengesiz veri kümesine yol açar. Dengeli veri kümesi, genelleştirilebilirlik açısından güçlü bir derin öğrenme modeli geliştirmek için çok önemli bir faktördür. Bu sorunu gidermek için, Üretken Çekişmeli Ağ (GAN) gibi derin öğrenme tabanlı veri iyileştirme teknikleri tıbbi görüntülemede dikkat çekmiştir. Bu çalışmada, CycleGAN yöntemi, GAN modellerinden biri, diyabetik retinopati semptomları ile simüle retina fundus görüntüleri üretmek üzere gerçekleştirilmiştir.

Diyot-lazer ve konvansiyonel yöntem ile gerçekleştirilen frenektomi işlemlerine düşük doz lazer tedavisinin; post-operatif klinik bulgular, hasta konforu ve yaşam kalitesi açısından etkisi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2016 Diğer
Diyot lazer ve konvansiyonel yöntem ile gerçekleştirilen frenektomi işlemlerine, düşük doz lazer tedavisinin; post-operatif klinik bulgular, hasta konforu ve yaşam kalitesi açısından etkisi. Bu çalışmanın amacı; 810 nm diyot lazer ile uygulanan frenektomi yönteminin, post-operatif konfor ve yaşam kalitesi üzerine olan etkisini, konvansiyonel frenektomi yöntemi ile karşılaştırmaktır. Ayrıca her iki frenektomi yöntemine ilaveten düşük doz lazer (DDL) uygulamasının post-operatif klinik bulgular, hasta konforu ve yaşam kalitesi üzerine olan etkisini incelemektir. İlgili kriterlere sahip, frenektomi endikasyonu bulunan 96 birey randomize olacak şekilde dört gruba ayrılmıştır. Buna göre, Grup 1'de yalnızca konvansiyonel frenektomi (n=22), Grup 2'de konvansiyonel frenektomi işlemi ve sonrasında DDL uygulaması (n=22), Grup 3'de yalnızca diyot lazer uygulaması ile frenektomi işlemi (n=25) ve Grup 4'de diyot lazer uygulaması ile frenektomi işlemi ve sonrasında DDL uygulaması (n=25) gerçekleştirilmiştir. Postoperatif ağrı, konuşma güçlüğü ve çiğneme güçlüğü seviyeleri 1 ve 7. günlerde Vizuel Analog Skalası (VAS) ile değerlendirilmiştir. Uygulananmış olan bu tedavilerin, gönüllülerin yaşam kalitesi üzerine olan etkilerini değerlendirmek için tedavi öncesinde ve tedavi sonrası 7. günde OHIP-14 anketini doldurmaları istenmiştir. Gruplar arasındaki farklılık normal dağılıma sahip olan nümerik değişkenlerde tek yönlü varyans analizi, normal dağılıma sahip olmayan nümerik değişkenler için ise Kruskal Wallis tek yönlü varyans analizi ile değerlendirilmiştir. Kategorik değişkenler için Monte Carlo Kikare analizi ile değerlendirilmiştir. Bu çalışmanın sonuçlarına göre frenektomi operasyonlarına ilavaten DDL tedavisi uygulanan gruplarda post-operatif ağrı, konuşma ve çiğneme gibi fonksiyonel şikayetlerin anlamlı düzeyde daha az olduğu tespit edilmiştir. İlave DDL uygulaması hem konvansiyonel işlem hem de lazer uygulması sonrası VAS değerlerlerine olumlu katkılar sağlamıştır. En fazla postoperatif konfor Grup 4'te görülmüştür (p<0.05). Postoperatif bulgular açısından Grup 2 ve Grup 3 arasında bir fark bulunmamıştır. Bu çalışmanın sonuca göre her iki frenektomi yöntemine ilaveten uygulanan DDL'nin postoperatif hasta konforu üzerine anlamlı düzeyde olumlu katkılar sağladığı görülmüştür.

DNA sekanslarında genlerin CUDA ve OpenCL kullanılarak hızlı saptanması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Diğer
Metagenom, ortamdan elde edilen genomik veridir. Yüzlerce, hatta milyonlarca farklı tür içerebilir. Mevcut nesil sıralama cihazları bir kerede milyarlarca dizi üretebilir. MGC ve Orphelia gibi uygulamalar, başlangıçta, genetik dizilim aygıtları tarafından üretilen dizilerdeki genlerin tespiti için kullanılmıştır. Milyarlarca diziyi işlemek için donatılmamış bu tür uygulamalar, dizilim dosyası 20K dizisine kadar küçük bölümlere bölündüğünde gen tanımlaması için birkaç gün sürebilir. Bu çalışmada, metagenom gen saptamasının geliştirilmesinde Metagenom Gen Arayan (MGC) uygulamasının kullanımı kullanılmıştır. Temel fonksiyonlar, OpenCL ve CUDA platformları için veri dönüşümlerinin uygun şekilde kullanılmasıyla hazırlanmıştır. Ayrıca, bu çekirdek işlevler GPU'da çalıştırıldı ve sonuçlar buna göre tartışıldı. Veri yapısı basitleştirmesiyle tüm gen saptama yöntemi birkaç günden birkaç dakikaya indirilmiştir.

Do mobile money savings play a moderating role for financial inclusion in Ghana?

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 İşletme Bilim Dalı
Son yıllarda dunya genelinde, ozellikle gelisen piyasalarda finansal kapsayicilik politika yapicilar acisindan uzerinde onemle durulan konulardan biri haline gelmistir. Araştırmacılar bu hedefi en dogru bir sekilde gerceklestirmek icin farkli alternatiflerin arayisi icine girmislerdir. Bu kapsamda, Afrika bölgesinin dünyanin liderligini yaptigi mobil para kullanimi onemli mekanizmalardan biri olarak on plana cikmistir. Bu çalışma, Yaşam Döngüsü Hipotezi ışığında mobil paranın Gana'daki kullanıcıların tasarruf davranışı üzerindeki etkilerini incelemektedir. Özgünlüğü: Bu alandaki çoğu çalışma Teknoloji Adaptasyon Modeli'ne (TAM) veya onun farkli versiyonlarina dayanmaktadır. Calismada kullanilan yaklaşım ise, özellikle mobil para kullanıcılarının tasarruf davranışlarını etkileyen faktörleri, kullanicilara bir anket calismasi yaparakortaya koymaya calismaktadir. Bilgimiz dahilinda bu calisma, bir Batı Afrika ülkesi için bu alanda yapılan ilk çalışma niteligindedir. Bulgular: Çalışmanın bulguları, mobil paranin Gana'daki kullanıcıların tasarruf davranışları üzerinde pozitif etkisi olduğunu ortaya koymaktadır. Sonuçlar; yaş, medeni hal, riskten kaçınma, finansal kurumlara erişilebilirlik ve sunulan finansal ürünler gibi faktörlerin Gana'daki mobil para kullanıcılarının tasarruf davranışlarına etkisi olduğunu göstermektedir. Pratik Uygulamalar: Bu çalışmanın bulguları, ekonomik büyümeyi finansal kapsayicilik yoluyla artırmayı hedefleyen politika yapıcılar için önem arz etmektedir. Bu çalışma aynı zamanda, finansal kurumların düzenleyicileri ve mobil ağ sağlayıcılar icin adil ve düzeyli bir ortam yaratarak daha fazla insanın finansal hizmetlere daha kolay ve uygun kosullarla ulaşabilmelerinin sağlanması için de bir rehber niteliği taşımaktadir. Anahtar Kelimeler: Mobil Para; Gana; Afrika; Finansal Kapsayicilik; Bankacılık; Cep Telefonu

Does self-organization facilitates adaptability and success in complex adaptive systems?

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2018 Diğer
Gunümüz iş ortamı, yöneticileri ve kuruluşları, çevrede meydana gelen olayları tam olarak anlamalarına izin verecek yönetim paradigmalarını aramaya zorladı. Bu ihtiyaç, çevreye uyum sağlamalarına yardımcı olacak alternatif bir yönetim paradigması olarak öz-örgütlenme teorisi alanında çok fazla çaba ve araştırma başlatmıştır. Bu ampirik araştırma, iş ortamına uyum sağlamanın teşvik edilmesinde öz-örgütlenmenin oynadığı rolleri değerlendirmeyi hedeflemektedir. Çalışmada, karma yöntem uygulanmış, deneysel bir çalışma sosyal ağ analizi ve gözlem eşliğinde gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın sonuçları, örgütlenmenin uyarlanabilirliğini ve başarısını kolaylaştırmak ve teşvik etmek için öz-örgütlenmenin önemli bir rol oynadığını ortaya koymuştur. Ayrıca, takımların veya grupların başarılı olabilmeleri için görevleri gerçekleştirmenin amaçlarını ve hedeflerini net olarak anlamaları gerektiği de dikkati çekmektedir. Sonuçlar; güçlü etkileşimler, yüksek otonomi seviyeleri ve güçlü ve pozitif değer sistemi, organizasyondaki öz-örgütlenme süreçlerini yönlendirdiğini göstermektedir. Bu çalışmaya dayalı olarak, başka yerlerde ampirik çalışmaların yapılması, çoğaltılması, ve ayrıca uygun diğer araştırma yöntemlerinin kullanılması önerilmektedir. Son olarak, kuruluşlar ve politika yapıcılar örgüt içinde gelişmek için öz-örgütlenme süreçlerine uygun örgütsel tasarım ve politikaları benimsemelidir. Anahtar Kelimeler: Öz-örgütlenme; Uyumlama; Karmaşık Uyumsal Sistemleri; Karmaşıklık Kuramı; ve Kaos Kuramı.