Thesis Search




SEARCH RESULTS

Effect of dietary quercetin supplementation on rabbıt gametes during summer heat stress

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2016 Diğer
Bu çalışma sıcak stresi etkisi altındaki tavşanlarda quercetin'in erkek ve dişi gamet kalitesi üzerine olan etkilerinin araştırılması amacıyla planlandı. Tavşanlar (erkek ve dişi) ya temel rasyonla (HS) ya da quercetin (Que-HS; 30mg/kg/day) ilave edilmiş temel rasyonla beslendiler. Erkek tavşanlarda reaksiyon süresi, sperma hacmi, ozmolalite, yoğunluk, motilite, anormal spermatozoon oranı, canlı, akrozom bütünlüğü ve mitokondrial potansiyel değerleri belirlendi. Deneyin sonunda tavşanlardan testis dokusu örnekleri toplandı ve germinatif epitel hücrelerinde apoptosis oranları belirlendi. Dişi tavşanlarda oositler toplandı ve oositlerin (COC) morfolojik derecelendirilmesi (A, B ve C) yapılarak boyutları tespit edildi. A ve B kalite oositler seçilerek standart maturasyon medyumlarına aktarıldılar. Deneyin ikinci aşamasında ovaryum örnekleri toplanarak folliküler popülasyonun saptanması ve apoptosis belirlenmesi amacıyla histolojik kesitler yapıldı. Deneyin 48 ve 56. günlerinde yapılan karşılaştırmalarda sperma hacmi, spermatozoon yoğunluğu ve total motilite değerlerinin Que-HS grupta daha yüksek (p<0.05) olduğu gözlendi. 48 ve 56. günlerdeki karşılaştırmalarda spermatozoonlara ait bazı kinetik parametrelerin (VCL, VSL, VAP, LIN, WOB, ALH ve BCF) yanı sıra canlı, akrozom bütünlüğü tam spermatozoon oranları ve mitokondrial potansiyel oranlarında Que-HS ve HS grupları arasında farklılıklar (p<0.05) görülmüştür. Que-HS grubunda 30, 48 ve 56. günlerde alınan sperma örneklerinde anormal spermatozoon oranları kontrol grubundan daha düşük (p<0.05) bulunmuştur. Que-HS grupta testislerdeki germinatif epitellerde apoptotik hücre oranları önemli ölçüde fazla bulunmuştur (p<0.05). Deney 2 de Que-HS gruptaki kesitlerde follikül, A kalite oosit sayısı ve elde edilen oosit sayıları diğer gruba oranla daha yüksek bulunmuştur. Her iki grupta toplanan oositlerde kümülüs hücre expansiyonu ve çekirdek boyaması sonuçları dikkate alındığında maturasyon oranları benzer olarak (p>0.05) bulundu. Que-HS tavşanlarda primordial ve antral follikül sayılarını önemli ölçüde (p<0.05) arttırdı. Primer ve antral folliküllerde Que-HS grupta daha yüksek oranda (p<0.05) apoptotik hücre gözlendi. Sonuç olarak, sıcak stresi altındaki tavşanlarda rasyona quercetin ilavesinin sıcak stresi altında gamet kalitesinin korunmasına yardım ettiği kanısına varılmıştır.

Effect of doxorubicin and microrna-140-3p on pd-L1 expression in colon cancer

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2020 Moleküler Biyoloji ve Genetik Bilim Dalı
Antrasiklin antibiyotikler grubuna ait olan Doxorubicin, ilk başta Streptomyces peucetius varcaesitue'den izole edilmiş olup, göğüs, yumurtalık, mesane, akciğer, tiroid ve mide kanserlerinin tedavisinde kullanılmaktadır. Doxorubicin, hücre döngüsüne spesifik şekilde DNA'ya hasar vererek doğrudan sitotoiksik etki ile kanser hücrelerini öldürmektedir. Doxorubicin'in sitokin üretimini indüklediği, doğal öldürücü hücrelerin aktivitesini arttığı ve sitotoksik T lenfosit (STL) aktivitesini indüklediği rapor edilmiştir. Doxorubicin ayrıca makrofajların farklı alt tiplerine farklılaşmasını arttırmaktadır. Aktivatör ve inhibitör sinyaller arasındaki denge; patojenlere ve saldırılara karşı konak hücre immün cevabı arttırmak, bu sırada da toleransı sürdürmek ve otoimmün reaksiyonu önlemek açısından önem taşımaktadır. Bir hücre yüzey glikoproteini olan PD-L1 ya da B7-H1 (CD274), antijen sunan hücrelerde (ASH) ifade edilen bir T lenfosit inhibitör molekülüdür. ASH'deki PD-L1, T hücrelerindeki ligandı olan PD-1'e bağlanarak aktive olmuş T hücrelerinin inhibisyonunu ve ölümünü ya da naif T hücrelerinde anerjiyi indüklemektedir. Ayrıca birçok kanserde abnormal PD-L1 ifadesi rapor edilmiştir. Gelişmiş ülkelerde kolorektal kanserin, kansere bağlı ölümlerin en büyük ikinci sebebi olduğu rapor edilmiştir. Birçok hasta, hastalığın ileri evrelerinde kayıt yaptırmakta olduğundan, tek tedavi seçeneği kemoterapi olmaktadır. Fakat metastatik kolon kanserinin birçok anti-tümör ilaçlarına karşı dirençli olduğu rapor edilmiştir. HCT116 hücreleri, p53 pozitif ya da p53 mutant olarak görülen kolorektal karsinoma hücre hattıdır. P53, kanserde en sık mutasyona uğrayan genlerden biridir. P53; hücre bölünmesini, apoptozu, senesansı, DNA hasarı ve tamirini düzenlemekle birlikte, nutlin-3 ile muamele edilmiş HCT116 kolorektal karsinoma hücre hatlarında PD-L1 ifadesinin azalmasına sebep olduğu rapor edilmiştir. MicroRNA'lar, gen ifadesini posttranskripsiyonel olarak düzenleyen, kısa (20-22nt), kodlamayan RNA'lar olup, önemli biyolojik rollere sahiptir. MikroRNA'ların anormal ifadelerinin kanserlerin de içinde bulunduğu birçok insan hastalığı ile ilişkisi rapor edilmiştir. MikroRNA-140-3p, türler arasında korunmuş bir diziye sahiptir ve targetscan veri tabanına göre PD-L1'in 3'UTR bölgesini hedeflemektedir. Mir17-92 grubu, mikroRNA 145 ve let-7 gibi birçok p53-regüle mikroRNA'nın, kazanılmış ve doğal bağışıklıkta rol aldığı rapor edilmiştir. Ayrıca p53'ün doğal öldürücü hücreler tarafından kanser hücrelerinin tanınmasını düzenlediği rapor edilmiştir. MikroRNA-34a'nın p53 tarafından düzenlendiği rapor xxii edilmiştir. Ek olarak, mir-200, p53 aracılığıyla PD-L1 ifadesini doğrudan düzenlemektedir. PD1-PDL1 etkileşimini bloklayan monoklonal antikorların kullanımının, ileri evrelerdeki belli kanser hastalarında iyiye gidişi indüklediği gösterilmiştir. MikroRNA-140-3p'nin; karaciğer tümörü, göğüs kanseri ve insan dil kanseri gibi birçok kanserde tümör baskılayıcı olarak rol aldığı

Effect of essential oils, medium-chain triglycerides, and Humic acid feed supplementation on performance, egg quality traits, and antimicrobial activity in laying hens

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2021 Diğer
Bu çalışma, bitkisel esansiyel yağlar, organik asitler ve orta zincirli yağ asitleri ve bunların karışımlarının yumurta tavuklarının performans, yumurta kalite özellikleri, kan değerleri ve antimikrobiyal aktivite üzerine etkilerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Çalışmada, 38 haftalık yaşta toplam 162 adet Lohman beyaz yumurta tavuğu, 9 muamele grubuna 6 tekerrürlü olarak yerleştirilmiş ve her kafese 3 tavuk konulmuştur. Muamele grupları şu şekildedir: 1) Kontrol (K, katkısız grup), 2) Yemlere 0.75 g / kg uçucu yağ karışımı ilavesi (EY), 3) Yeme 0,525 g / kg hümik asit ilavesi (HA), 4) 0.22 g / kg orta- zincirli yağ asitleri karışımı (OZYA), 5) EY+HA+OZYA karışımından 0.75 g / kg ilavesi (KAR0,75) ve 6) EY+HA+OZYA karışımından 0.50 g / kg ilavesi (KAR0,50) kullanılmıştır. Rasyona EO, HA ve OZYA ve karışımlarının ilavesinin canlı ağırlık artışı üzerinde önemli bir etkisi bulunmamış, ancak vücut ağırlığı değişimini biraz artırdı, 0.75 karışım işlemi çalışma boyunca yem tüketimini statik olarak artırırken, HA ve OZYA yem tüketim oranını düşürdü. Ayrıca, Kontrol tedavisinde yemden yararlanma oranı artırılmış ve K grubunda günlük yumurta verimi ve yumurta kütlesi, EO, HA ve OZYA eklenmiş gruplara göre azalmıştır. Yumurta kalitesine göre EO, HA ve OZYA eklenmesi (5. ve 8.) dönemlerde yumurta ağırlığını arttırmıştır. Ancak yumurta sarısı rengi ve Haugh ünitesi üzerinde yapılan işlemler arasında statik olarak önemli bir fark yoktu. (3., 4., 5. ve 6.) periyotlarda Yumurta sarısı parlaklığı (L*) K grubunda daha yüksek iken (2. ve 7.) periyotlarda daha düşüktü. HA 5. periyotta yumurta sarısı kızarıklığını (a*) arttırırken, OZYA 6. periyotta yumurta sarısı kızarıklığını arttırırken, 7. periyotta Kontrol grubundaki yumurta sarısı kızarıklığı daha yüksekti. 1. periyotta yumurta sarısı sarılığı (b*) diğer gruplara göre K grubunda daha yüksekti. Bu EO'lara ek olarak, HA, OZYA, K grubuna göre yumurta kabuğu ağırlığı ve kalınlığını artırmıştır. Yumurta kabuğu yüzey alanı kontrol grubunda (6. ve 7.) dönemlerde daha yüksekti. Yeme EO, HA ve OZYA eklenmesi, E.coli, Klebsiella spp., Staphylococcus spp., C. albicans, Total Gr pozitif, Total Gr negatif popülasyonlarını K grubuna göre önemli derecede azaltmıştır. Katkı maddelerinin kan parametreleri üzerinde etkisi önemli bulunmamıştır.

Effect of fly ash in mechanical proprieties of concrete pavement

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2017 Ulaştırma Mühendisliği Bilim Dalı
Bu master tezi uçucu külün yol kaplaması betonunun mekanik özelliklerine etkisini araştırmayı hedeflemektedir. Beton inşaatta en çok kullanılan malzemelerden biridir ve yıllardır betonun özelliklerini geliştirmek amacıyla pek çok çözüm geliştirilmiştir. Bu çalışmada normal Portland çimento betonu (OPCC) ile çimento yerine uçucu kül kullanılmış betonu kıyasladık. Bundan sonra betondaki uçucu kül oranının %20, %30 ve %40 oranında çimento ile yer değiştirilmiş hallerini inceledik. Betonun 7, 28 ve 116. günlerdeki örnekleri şu testlere tabii tutuldu: basınç, yarmada çekme dayanımı, su geçirgenliği(dayanıklılığı) ve su emme kapasitesi. Bulduğumuz sonuçlara göre orta sınıf beton için en iyi seçimin artan dayanıklılık özellikleriyle %20 uçucu kül karışımı olduğunu ve %30 ve %40 oranlı uçucu kül karışımının mukavemet özelliklerinin zamana bağlı olarak hiç uçucu kül kullanılmayan betona göre arttığını tespit ettik. Bunlara ek olarak, uçucu kül kullanımının inşaat malzemelerinin maaliyetini düşürmesi ve sera gaz salınımını azaltması söz konusu. Yüksek dayanıklı betonun üretiminde de uçucu kül ile çimentonun karışım veya uçucu külün çimento yerine kullanımının işbirliği rol alabilir.

Effect of harvest time, malaxation temperature and olive variety on the chemical characteristics of olive oils

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2016 Diğer
Bu çalışmada, zeytin yağlarının kimyasal kompozisyonları ve kalite parametrelerindeki değişiklikler, zeytin tipi, hasat zamanı, malaksör sıcaklığı ve depolama zamanına göre incelenmiştir. Ayrıca, ultraviyole-görünür (UV-vis), yakın-kızılötesi (NIR), orta-kızılötesi (MIR) ve elektronik burun (e-burun) tekniklerinin yağ örneklerini sınıflandırma ve bazı kimyasal parametreleri tahminleme kapasiteleri çok değişkenli istatistiksel tekniklerle çalışılmıştır. Ayvalık ve Memecik zeytinyağlarının kimyasal ve kalite özelliklerinin farklılıklar gösterdiği ve bu değişkenlerin en fazla hasat zamanından etkilendiği tespit edilmiştir. Malaksiyon sıcaklığı bazı fenolik maddeler (tirosol, hidroksitirosol, pinoresinol) ve peroksit değeri üzerinde etkili bulunmuştur. Erken ve orta hasat dönemlerinde elde edilen yağlar fenolik alkoller ve klorofil, karoten pigmentleri açısından daha zenginken, geç hasat yağlarını karakterize eden parametreler yüksek peroksit değeri, linoleik ve stearik asit konsantrasyonları olarak bulunmuştur. Oda sıcaklığında ve karanlıkta 15 ay depolanan zeytinyağların toplam fenol, renk pigmenti konsantrasyonları ve oksidatif stabilitelerinde azalma, etil ve metil ester miktarlarında ise artış gözlenmiştir. Yağ asitleri kompozisyonlarında ve serbest asitlik değerlerinde istatistiki olarak önemli değişiklikler görülmemiştir. Fenolik maddelerden hidroksitirosol, tirosol ve pinoresinol konsantrasyonlarında artış tespit edilmiştir. UV-vis, MIR, NIR ve e-burun verileri zeytinyağlarının varyete ve hasat zamanına göre sınıflandırılmasında etkili olmuştur. Pigment konsantrasyonları UV-vis ile daha doğru tahmin edilirken, MIR, yağ asitleri, alkil esterleri, oksidatif kararlılık ve serbest yağ asidi parametrelerinin tahmininde daha iyi sonuçlar vermiştir.

Effect of ions on particle size and morphology in calcium carbonate (CaCO3) crystallization

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2021 Diğer
Kimyasal kristalizasyon yöntemiyle üretilen kalsiyum karbonatın (CaCO3) partikül boyutlarının neredeyse her zaman 3 µm'den daha büyük olduğu rapor edilmektedir. Laboratuvarımızda elde etiiğimiz son çalışmalarımız, stabilizatör olarak kalsiyum hidroksit (Ca(OH)2) çözeltisi kullanıldığında nano-CaCO3 taneciklerinin elde edilebileceğini göstermiştir. Bu çalışmada, bir borulu akış reaktöründe (PFR) 9 saniye alıkonma süresi ile sodyum karbonat (Na2CO3) ve kalsiyum klorür (CaCl2) çözeltilerinden CaCO3 kristalize etmek üzere bir deney düzeneği geliştirildi ve elde edilen CaCO3 medyum stabilizör olarak kullanılan çözeltiye doğrudan aktarıldı. PFR boru reaktörde yaklaşık %30 vaterit ve %70 kalsitten oluşan 13 µm'den büyük boyutta CaCO3 partikülleri üretildi. Katyonların ve anyonların partikül boyutu ve morfolojisi üzerindeki etkisi araştırıldı. Katyon içeren stabilizatör solüsyonu olarak hidroksit formu olan sodyum (Na+), potasyum (K+), kalsiyum (Ca++), ve baryum (Ba++) kullanılmıştır. Na+ ve K+ iyonlarının varlığında homojen boyut dağılımında 2 µm'den büyük boyutlarda tamamen kalsit partikülleri üretilmiştir. Nano-kalsit partikülleri Ca++ iyonları içeren solüsyonda üretilmiştir. Ba++ iyonları içeren çözeltide yeni bir kristal form olan Baritokalsit (BaCa(CO3)2) ve beyaz cevher (BaCO3) partikülleri üretilmiştir. Anyon içeren stabilizatör solüsyonu olarak sodyum formu olan sülfat (SO4=), nitrat (NO3-), karbonat (CO3=) ve bifosfat (HPO4=) kullanılmıştır. Vaterit ve kalsit partiküllerinin boyutu ve morfolojisi, SO4=, NO3-, ve CO3= iyonlarının varlığında PFR borulu reaktörde sentezlenen tanecikler ile hemen hemen aynı olup değişmediği görüldü. Stabilizatör çözeltisinde HPO4= iyonu varlığında farklı bir form olan monetit (CaHPO4) ve hidroksiapatit (Ca5(PO4)3OH) tanecikleri sentezlendi. Bu oluşumlar PFR boru şeklindeki reaktörde sentezlenen CaCO3 partiküllerinin stabilizasyon solüsyonları içerisinde çözüldüğünü ve yeniden kristalleştiğini açıkça göstermiştir. Kimyasal yöntem ile nano boyutlarda CaCO3 sentezinin gerçekleştirildiği başarıyla gösterildi ve sürekli nano-CaCO3 üretimi için yeni bir teknik geliştirildi. Literatürde daha önce bildirilmeyen kimyasal yöntemle yaklaşık 350 nm boyutlarda nano-kalsit taneciklerinin üretildiği gösterildi.

Effect of lon protease overexpression on endotoxin production and stress resistance in Bacillus thuringiensis

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2021 Diğer
Bir hücre içi proteaz olan Lon proteaz, bakterilerde hücre homeostazında anahtar bir rol oynar ve çok sayıda fizyolojik süreçte yer alır. Bu çalışmada, Bacillus thuringiensis'de Lon'un toksik kimyasallar için önemli bir biyoinsektisit alternatifi olan endotoksinlerin üretimine ve stres cevabına etkisini çalışmayı amaçladık. Bu amaçla, lon geni orjinal promotorü ve transkripsiyonel terminatörü ile birlikte hem çok kopyalı bir vektöre hem de integratif bir vektöre klonlandı ve B. thuringiensis serovar israelensis ATCC 35646'de ifade edildi. Sonuçlarımız rekombinant lon geninin verimli bir şekilde ifade edildiğini ve üretilen proteinin aktif olduğunu gösterdi. Rekombinant suşun sporulasyon etkinliğinde ve hareketliliğinde azalma tespit edilmesine rağmen, lon geninin aşırı ekspresyonunun endotoksin üretimini tetiklediği görüldü. Artan biyofilm üretimi ile birlikte rekombinant suş, ozmotik ve ısı şoku stresleri ile UV stresine yaban tip ve boş plazmit içeren kontrol şusuna kıyasla daha iyi adapte oldu. Bildiğimiz kadarıyla bu çalışma, B. thuringiensis'te Lon proteaz ile böcek ilacı üretimi ve stres cevabı arasındaki olası bağlantıyı anlamaya odaklanan ilk çalışmadır

Effect of maternal parity on offspring's milk and reproductive performance, disease incidence of calf period, and longevity in holstein cows

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2021 Zootekni Bilim Dalı
Anne paritenin üreme ve süt üretimi parametreleri üzerindeki etkilerine ilişkin mevcut bilgiler belirsizdir ve anne paritenin buzağı süresi hastalık insidansı ve ömrü üzerindeki etkileri hakkında daha az bilgi mevcuttur. Bu çalışma, Holştayn süt ineklerinde buzağı süresi hastalıkları insidansı, süt verimi ve üreme parametreleri ve yavruların ömrü üzerindeki anne paritenin etkisini araştırmayı amaçlamıştır. Veriler, Türkiye'nin Karacabey-Bursa ilçesinde bulunan bir süt çiftliğinden elde edilmiştir. Tüm veriler organize edildi ve istatistiksel analize tabi tutuldu ve tüm ilk laktasyon sütü üretimi (pik verimi, pike kadar geçen gün sayısı, 100 günlük verimi ve 305 günlük verimi), üreme (ilk tohumlama yaşı, tohumlamalar sayı) ve düvelerinin sürüde kalma süresi arasında korelasyonlar kuruldu. Tüm parite buzağılarda, buzağı süresi hastalıklarının insidansı ortalama %16,8 idi ve anne paritesi arttıkça oranı azaldı (p<0,01). İlk tohumlama yaşı, tohumlama sayısı bir düve olarak gebelik süresi ve pik süt verimi, pik verime kadar geçen süresi, 100 günlük süt verimi, 305 günlük süt verimi tüm parite düvelerin ilk laktasyonunda ortalama sırasıyla 481-gün, 1,67; 274-d; 46,06 L; 67,50-d; 3611,93 L ve 9588,47 L idi. Tüm bu düvelerin üreme ve ilk laktasyon sütü üretim parametreleri üzerinde paritelerinin anlamlı olmayan (p>0.05) etkisi bulunmuştur. Sürüde kalma süresi ve düvelerin incelenen parametreleri ile üreme ve süt üretimi için önemli olmayan bir ilişki kurulmuştur. Uzun ömür, birinci, ikinci ve üçüncü parite sürüde kalma süresi yavruları için sırasıyla ortalama 32,43; 27,93 ve 26,57 aydı, ancak parite içindeki tüm pariteler için sonuçlar anlamlı değildi (p>0,05). Annenin sürüde kalma süresi ile yavrunın sürüde kalma süresi arasında anlamlı olmayan (p>0,05) bir ilişki bulundu. Araştırılan sürüden çıkarma nedenleri arasında üreme hastalıkları birincil sürüden çıkarma nedeni (%28,9) olurken, bunu düşük üretim (%8,4), mastitis ve meme sorunları (%4,8), ayak sorunları (%6,0) ve abomazum displasman (%3,6) izlendi. Annenin sürüden çıkarma nedenleri ve düvelerin sürüden çıkarma nedenleri arasında anlamlı (p<0,01) pozitif bir ilişki bulduk. Anne paritenin buzağı süresindeki hastalıkları ve uzun ömür etkilediği sonucuna varılabilir, hemde ilk iki parite buzağıya ekstra bakım ödenmesi gerekir. Ancak ilk laktasyon sırasında daha iyi üreme ve üretim performansı için büyüme ve üreme kararlarına daha fazla önem verilmesi anlamlıdır.

Effect of mechanical anchorage in heat treated beams retrofitted by CFRP plate

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2017 Yapı Bilim Dalı
Yerel burkulma nedeniyle hasar görmüş çelik kirişler ısıl işlemle geçici olarak onarılabilmektedir. Ancak bu uygulama elemanın yük kapasitesinde azalmaya neden olmaktadır. ısıl işlemi ek olarak, elyaf takviyeli polimer şeritler hasar görmüş yapı elemanlarının iyileştirilmesi için kullanılmaktadır. Bu çalışmanın ilk aşamasında, ısıl işlem görmüş ve Karbon Fiber Takviyeli Polimer (CFRP) levhalarla güçlendirilmiş IPE-80 enkesitli bir kiriş yük altındaki deneysel olarak araştırılmıştır. Deneysel çalışmanın sonucunda CFRP levhalarla yapılan güçlendirmenin yük kapasitesinde belirgin bir artışa neden olduğu, ancak epoksinin erken sıyrılması nedeniyle CFRP'nin dayanımından yeteri kadar yararlanılamadığı gözlenmiştir. Bu amaçla, öncelikle CFRP kumaşların epoksi yardımıyla ısıl işlem görmüş çelik kirişe ankrajı, ve sonraki aşamada ise CFRP malzemenin bulonlar kullanılarak daha kalıcı şekilde hasarlı bölgeye ankre edibilmesiyle çelik kirişlerin dayanımları deneysel olarak araştırılmıştır. Çelik plakalara uygulanan eğilme deneylerinde bulon kullanılarak yapılan güçlendirme ile CFRP kumaştan yapılan ankraj kullanılarak yapılan güçlendirme karşılaştırıldığında, bulonlu ankaraj uygulamasının daha iyi sonuçlar verdiği görülmüştür. Deneysel çalışmaların üçüncü aşamasında ölçeklendirilmiş IPE80 enkesitli çelik kirişlere üç nokta eğilme deneyi uygulanmıştır. Gerçek boyutlu kirişlerin analizi için deneysel sonuçları sonlu elemanlar modeliyle doğrulandıktan sonra yüksel narinlikli gerçek boyutlu kirişlerde de 35,6'ya dayanımı arttırdığı görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Hasarlı çelik kirişler, Isıl işlem, Güçlendirme, CFRP, Bulonlu ankaraj

Effect of nano-sized compounds on wood preservation

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2018 Diğer
Günümüz odun koruma sektöründe bakır esaslı emprenye maddeleri yaygın bir şekilde kullanılmakla birlikte suda yaşayan canlılar ve insan sağlığına olası etkileri nedeniyle yeni nesil ve çevre dostu kimyasal maddeler üzerine araştırmalar devam etmektedir. Bu çalışma kapsamında nano-bileşenlerin odun korumada ki etkileri araştırılmıştır. Tez kapsamında oksit esaslı nano bileşenlerden magnezyum oksit, çinko oksit, aluminyum oksit, titanium oksit ve nano-kil araştırılmıştır. Sarıçam diri odunları farklı konsantrasyonlarda nano-oksitler ve nano-kil ile emprenye edilmiştir. Bu maddelerle emprenye sonrası ikincil kere PMMA (Poly Metil Metakrilat) ile muamele edilmişlerdir. Nano-oksit ve nano-kilin odunun su alması, teğetsel genişlemesi, su itici etkinliğe ve genişlemeye karşı etkinlik değerleri bulunmuştur. Kontrol örneğine kıyasla, PMMA ve nano-oksit ve nano-kil ile emprenye edilen örneklerde %25 su alımını azalttığı tespit edilmiştir. Nano boyutlu kimyasalların odunun termal özellikleri üzerine etkisi ise TGA, DSC ile araştırılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, nano boyutlu kimyasal maddelerin yanmayı azalttığı ve kontrole göre daha düşük ağırlık kaybı bulunduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, yıkanmış örnekler esmer çürüklük mantarına (Coniophora puteana) tabi tutulmuş olup kontrole göre daha düşük ağırlık kayıpları bulunmuştur.

Effect of national cultural values on corporate environmental disclosures: A comparative study

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2015 Muhasebe Bilim Dalı
Türkiye ve diğer birçok ülkede, hem sosyal hem de ekonomik hedefleri bulunan birçok kuruluş mevcuttur. Bu kuruluşlar arasında kar amacı gütmeyen kurumlar, kooperatifler, sosyal girişimler, çevresel ve sosyal yükümlülükleri bulunan diğer kuruluşlar ve kamu sektörü kurumları bulunabilir. Bununla birlikte dünya genelindeki ülkeler, çevrenin sürdürülebilmesi için kurallar ve yönetmelikler geliştirip kanunlaştırarak çevre krizleri ile kitlesel olarak ilgilenir hale gelmiştir. Bu tez ulusal kültürel değerlerin (Hofstede, 1980, Hofstede, 2001, ve Hofstede, Hofstede, ve Minkov 2010, tarafından öne sürüldüğü şekilde), şirketlerin yıllık faaliyet raporlarında yer alan kurumsal çevresel açıklamalar üzerindeki etkisinin kültürler arası olarak karşılaştırmasını içermektedir. Gray'in uluslararası muhasebe sistemlerini sınıflandırılma yaklaşımına bağlı olarak 10 farklı kültürel bölgeden seçilen 20 ülkedeki 655 büyük şirketten elde edilen örnek yıllık faaliyet raporları incelenmiştir. Otomotiv, Kimya, Gıda, Metal ve Madencilik, Petrol ve Gaz ile Kağıt Hamuru ve Kağıt olmak üzere altı sektör için 2012 yılındaki çevresel açıklamalara bakılmıştır. Bu tezde çevresel açıklama değişkenlerini işlevsel hale getirmek için verilerden uygulanabilir ve geçerli çıkarımlar yapılmasını elverişli kılan bir araştırma yöntemi olan içerik analiz tekniğinden faydalanılmıştır. Sonuçlar, Hofstede'in ulABDl kültürel boyutlarından iki tanesinin daha yüksek kurumsal çevresel açıklama düzeyi ile bağlantılı olduğunu göstermektedir. Özellikle bir ulusun hem yüksek bireysellik hem de yüksek hoşgörü düzeyi, yüksek kurumsal çevresel açıklama ile bağlantılı çıkmıştır. Hofstede'in ulABDl kültürel boyutlarından biri (güç mesafesi), düşük kurumsal çevresel açıklama ile bağlantılı çıkmıştır. Yüksek güç mesafesi düzeyinin, düşük kurumsal çevresel açıklama ile ilişkili olduğu görülmüştür. Kontrol değişkenleri (bölgeler, sektörler ve şirket büyüklüğü) de kurumsal çevresel açıklama ile büyük ölçüde bağlantılı çıkmıştır. Anahtar Kelimeler: Çevresel açıklama, Ulusal kültürel değerler, Hofstede'in kültürel boyutları, Yıllık faaliyet raporları, Çevresel Raporlama

Effectiveness of Poland's Membership in the European Union in theLight of Liberal Intergovernmental Approach

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2019 Diğer
1989-1991 yılları, Polonya'nın Avrupa'da yeni siyasi eylem yönleri geliştirdiği geçiş dönemi olarak tanımlanabilir. O zamanlar siyasal, ekonomik ve askeri bağımsızlığa ve devletin Batı entegrasyonu yapılarına dahil edilmesine bağlı olarak Doğu'dan Batı'ya biraz bir kayma vardı. Bununla birlikte, Polonya'da 90'lı yılların başında meydana gelen iç değişimler entegrasyon süreçlerini kolaylaştırmamıştır. Devlet, ekonomik kriz, siyasi istikrarsızlaşma ve artan toplumsal memnuniyetsizlikle ilgili birçok sorunla uğraşmaya çalıştı. Bununla birlikte, Polonya için medeniyetin gelişim modeli olarak görev yapan Batı Avrupa ülkeleri, demokratik kurumlar yaratmaya ve ekonomiyi yeniden yapılandırmaya yardımcı olurken, onlarla karşılıklı ilişkilerin derinleşmesi, Polonya'ya kendi çıkarlarını sürdürme fırsatı verdi. 2004 yılında Avrupa Birliği yapılarına katılımıyla taçlandırılan ülkenin birkaç yıllık hazırlıkları, Avrupa standartlarına daha fazla uyum sağlama sürecinde bir dönüm noktası oluşturdu ve böylece güvenliğin artması, çalışma koşullarında iyileşme; hayat, sağlık, ve vatandaşların eğitiminde kalite artarak devletin uluslararası alanda prestijinin güçlenmesine katkıda bulunuldu. Bu tezin amacı, Liberal Hükümetlerarası Yaklaşım ışığında Polonya'nın Avrupa Birliği üyeliğinin etkinliğini analiz etmektir. Çalışma, Liberal Hükümetler arası yaklaşımın teorik çerçevesine dayanmaktadır. Anahtar kelimeler: Polonya, Avrupa Birliği, Liberal Hükümetlerarası Yaklaşım, Ulusal Çıkar, Egemenlik

Effectiveness of single and dual release of melatonin and BMP-2 in bone homeostasis

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Diğer
Sunulan tez çalışmasında, melatonin (MEL) ve kemik morfogenetik protein ikinin (BMP-2) uzun süreli salımlarını sağlamak ve bunların kemik homeostazı üzerindeki sinerjik etkilerini araştırmak için tekli ve ikili salım sistemlerinin geliştirmesi amaçlanmıştır. Bunun için, iki farklı salım sistemi hazırlanmıştır. İlk yapıda, MEL ve BMP-2 yüklü mikropartiküller kitosan ve hidroksiapatit kompozit doku iskelelerine (kitosan/HAp) eklenmiş olup, osteoblast farklılaşması üzerindeki tekli ve ikili salımlarının etkinliği incelenmiştir. İkinci yapıda ise, MEL ve BMP-2 kitosan/HAp iskelelere eklenmiş olup, melatoninin inhibe edici etkisiyle, BMP-2'nin yüksek dozu nedeniyle oluşan osteoklast aktivasyonunun minimize edilip edilemeyeceği araştırılmıştır. Osteoblast farklılaşma çalışmaları için ilk olarak MEL ve BMP-2, farklı formülasyonlar kullanılarak ikili emülsiyon oluşturma çözücü buharlaştırma yöntemi ile poli(laktik-ko-glikolik asit) (PLGA) mikropartiküllere yüklenmiştir. Hazırlanan mikropartiküllerin karakterizasyonundan sonra, hücre kültürü çalışmaları için sırasıyla, yaklaşık 2 µm ve 11 µm çaplarına sahip olan MEL ve BMP-2 mikropartikülleri seçilmiştir. İn vitro hücre kültürü çalışmaları, MEL ve/veya BMP-2 mikropartikülleri içeren kitosan/HAp iskelelerine MC3T3-E1 hücrelerinin ekilmesi ile gerçekleştirilmiştir. İkili salım sistemine sahip iskelelerde alkalen fosfataz (ALP) ve Runt-ilişkili Transkripsiyon Faktörü 2'nin (RUNX2) gen ifadesi ile alizarin red ve von Kossa boyamaları kullanarak belirlenen mineralizasyonun tekli salım sistemine sahip iskelelere göre daha yüksek olduğunu belirlenmiştir. Ayrıca, hematoksilen ve eozin boyama görüntülerindeki ve SEM analizindeki hücre sayısının ikili salım grubunda tekli salım grubuna göre daha yüksek olduğu ve hücrelerin morfolojisinin osteoblastik morfolojiye daha benzer olduğu görülmüştür. Elde edilen sonuçlar, MEL ve BMP-2'nin ikili salımlarının, osteoblastlar aracılığı ile olan kemik oluşumunu, bunlardan birinin kullanıldığı tekli salım sistemine göre daha etkili bir şekilde gerçekleştirdiğini göstermektedir. Osteoklast farklılaşma çalışmaları için ise, MEL ve BMP-2 direk kitosan/HAp iskelelerine emdirilmiş ve iskelelere RAW 264.7 hücrelerinin ekimi gerçekleştirilmiştir. BMP-2 emdirilen iskelelerde tartrat dirençli asit fosfataz pozitif (TRAP +) hücrelerin sayısının, katepsin K ve aktif T hücrelerinin nükleer faktörü bir (NFATC1) gen ifadelerinin, TRAP aktivitesinin ve SEM görüntülerinde büyük osteoklast hücrelerinin oluşumunun, MEL veya ikili salım gruplarından daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bununla birlikte, katepsin K, NFATC1 ve TRAP genlerin ekspresyonu, TRAP aktivitesi, TRAP+ hücrelerin sayısının ve SEM'deki gözlenen osteoklast oluşumunun, MEL ve BMP-2 emdirilen iskelelerde BMP-2 emdirilen iskelelere göre daha düşük olduğunu gözlenmiştir. Sonuçlar, melatoninin osteoklast oluşumundaki inhibe edici etkisinin, BMP-2'nin yüksek dozunun neden olduğu osteoklast farklılaşmasını etkili bir şekilde azaltt

Effects of channel errors on coded speech communication in software defined radio

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2021 Diğer
Bu tezde uçtan uca iletişim dikkate alınarak kanal hatalarının varlığında kodlanmış bir konuşma sinyalinin yeniden oluşturulmasında yazılım tanımlı radyonun performansı araştırılmaktadır. Vericide kaydedilen ses doğrusal tahmini katsayılar, perde, seslendirme ve kazanç parametreleri gibi konuşma parametrelerinin konuşma sinyalinden çıkarıldığı doğrusal tahmine dayalı kodlama algoritması kullanılarak kodlanmaktadır. Bu parametreler, konuşma sinyalini parametrelerinden modellemek için doğrusal kestirimci kod çözücüye gönderilir. Kaynak kodlayıcıdan gelen çıkış, dijital kodlanmış konuşma verileri, iletişim kanalına iletilmeden önce bit akışında hata koruması sağlamak için doğrusal blok kod algoritması kullanılarak korunacak şekilde kanal kodlayıcıya gönderilir. Alıcının çok yollu karışması, semboller arası karışması, zamanlama ofseti ve taşıyıcı ofsetini frenlemek için adaptasyona dayalı en dik iniş uyarlamalı algoritmalar kullanılmıştır. Yazılım alıcısını çalıştıran tüm algoritmalar teorik olarak tartışılarak MATLAB yazılımında uygulanmaktadır. Sembol hata oranı, ortalama kare hatası ve bit hata oranı açısından tüm alıcı bloğu simüle edildikten sonra elde edilen sonuçlar kaydedilerek kodlanmış bir konuşma sinyalini yeniden oluştururken kanal hatalarının yazılım alıcısını nasıl etkilediği analiz edilmiştir.

Effects of climate change in zanzibar and sustainable land management

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2016 Diğer
Günümüz dünyasında, gezegenimizin sürdürülebilirliği göz önünde bulundurulduğunda iklim değişikliği oldukça önemli bir kavramdır. Geçtiğimiz on yıllarda gezegenimizin ikliminde ani ve düzensiz değişiklikler gözlemledik. Bu değişikliklerin bir sonucu olarak dünya çapında şiddetli hava şartları meydana geldi. Gezegenimiz Dünya aynı zamanda büyük sellere, kuraklıklara ve küresel sıcaklıkta sert bir yükselişe tanıklık etti. Nüfus artışı, hızlı kentleşme ve sanayileşme gibi toplum faktörleri; toprak kaynaklarına ve çevreye olan baskıyı arttırdı. Daha önce görülmemiş bir şekilde; ormansızlaşma ve arazi bozulumu, terk edilmiş çayırlardan yağmur ormanlarının derinliklerine ve petrol zengini çöllerden büyük şehirlere taşındı. Bu tezin amacı arazinin sürdürülebilir yönetimi için Zanzibar adalarındaki iklim değişikliğinin etkilerini ve arazi örtüsü değişikliklerini, Uzaktan Algılama teknikleri ve Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) kullanarak incelemektir. Uydu sistemlerinden sağlanan uzaktan algılanmış verilerin ve yerel olarak elde edilen metrolojik verilerin ışığında, bu tez Zanzibar'daki arazi örtüsü değişiklikleri ve iklim değişikliği arasında bir ilişki kurmayı amaçlar. Bu çalışma, planlamacılar ve araştırmacılara Zanzibar'ın toprak kaynaklarının korunması ve yönetimi için politika oluşturmalarında ayrıca güncel politikalarında yardımcı olacaktır.

Effects of co-curricular activities on second language learners in higher education

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2016 Diğer
İkinci dil öğrenimi çoğu yükseköğretim kurumunda görülmektedir ve dil öğrenmekte olan kişiler tarafından gerçekleştirilen, müfredat dışı aktiviteler olarak da bilinen ders dışı etkinlikler akademik beceri ve tecrübe kazanmada son derece önemli olarak nitelendirilir. Bu çalışmanın amacı yükseköğretimde ders dışı etkinliklerin ikinci bir dil öğrenimi üzerindeki etkilerini değerlendirmektir. Sakarya Üniversitesi'nde yapılan bu araştırmada, bahsedilen etkinliklerin dinleme, okuma, konuşma ve yazmadan oluşan temel dil becerileri üzerindeki etkileri incelenmiştir. Bu süreci değerlendirmek için Sakarya Üniversitesi'nin İngilizce Öğretmenliği bölümünde ve Yabancı Diller Yüksekokulu'nda öğrenim gören toplam 153 kişinin katılımıyla nicel bir araştırma modeli uygulanmıştır. Anket sonuçları T testi, bağıntı testi ve betimleyici istatistik testi gibi testler uygulanalarak analiz edilmiştir. Anket, dinleme, yazma, konuşma ve okumadan meydana gelen dört ana bölümün birleştirilmesiyle oluşturulmuştur ve bu bölümlerle ilgili olarak 34 değişken ve 19 alt beceri bulunmaktadır. Yapılan bu çalışmanın sonuçları aktiviteler ile beceriler arasında belirgin bir ilişkinin var olduğunu göstermiştir. Anahtar Kelimeler: İkinci Dil Öğrenimi, Ders Dışı Etkinlikler, Yükseköğretim

Effects of compost and biochar applications on soil properties of a sandy soil and corn plant growth

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2019 Diğer
Çalışmada, rüzgâr erozyonundan etkilenmiş olan, Karapınar Erozyonla Mücadele istasyonundan, 0-20 cm derinlikten alınan toprak örneği kullanılmıştır. Bu alandaki toprakların temel özellikleri kum ve kireç içeriklerinin yüksekliği, düşük organik madde içerikleri, zayıf strüktürle gelişim göstermeleri, düşük su depolama kapasiteleri ve bu nedenle kuraklık etkisine açık olmalarıdır. Ayrıca bu bölgenin kurak ve yarı kurak iklimin etkisinde bulunması, toprakların fiziksel özelliklerinin zayıflığının yanında, kimyasal ve biyolojik özelliklerinin de yetersizliği nedeniyle biokütle üretimleri sınırlanmakta ve rüzgâr erozyonuna açık hale gelmektedir. Bu nedenle yapılan çalışmada; söz konusu alanda, yaygın olarak yetişen iğde ağaçlarının, budama artıklarından elde edilen kompost ve biyokömürün farklı dozlarının, inkübasyon ve saksı denemesinde, toprak kalitesi özellikleri ile mısır bitkisinin gelişimine etkileri belirlenmiştir. Bu kapsamda, yapılan inkübasyon denemesinde; ağırlık esasına göre % 0, 1, 2 ve 4 dozlarında kompost ve biyokömür ilave edilen toprak örnekleri, tarla kapasitesi nem içeriğinde (29g 100g-1) iki ay süre ile inkübasyona bırakılmıştır. İnkübasyon sonunda uygulamaların toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerine etkileri belirlenmiştir. Ayrıca inkübasyon sonu alınan toprak örneklerinde mısır bitkisi yetiştirilerek, uygulamaların mısır bitkisinin gelişim özelliklerine etkileri de incelenmiştir. İnkübasyon sonunda, kompost ve biyokömür uygulamaları kontrol ile kıyaslandığında; zerre yoğunluğu (Pk), hacim ağırlığı (Pb) ve hava dolu gözeneklilik (AFP) değerlerini düşürürken, porozite (P), tarla kapasitesi (FC), faydalı su içeriği (PAW), agregat stabilitesi (AS), ağırlıklı ortalama çap (MWD), ekstrakte edilebilir K, yarayışlı Mn, yarayışlı fosfor (AP), organik karbon (OC), toplam azot (TN), NH4-N, NO3-N, C/N oranı ve toprak solunumu (SMR) değerlerinin önemli ölçüde artırmıştır. Uygulamaların diğer özellikler üzerine etkileri değişkenlik göstermiştir. Kontrol ile kıyaslandığında, uygulamaların sera şartlarında yetiştirilen mısır bitkisinin bitki boyu ve taze toprak üstü biokütle verimine etkileri önemli olmuş, kompost uygulamaları mısır bitkisinin SPAD değerini, toplam azot, K, Ca, Mg ve Zn içeriklerini önemli ölçüde artırırken, biyokömür uygulamaları sadece SPAD değeri, Mg ve Fe içeriklerini önemli ölçüde artırmış, Cu içeriğini ise azaltmıştır.

Effects of corruption on fdi inflows in Malaysia

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2018 Uluslararası İşletmecilik Bilim Dalı
Yolsuzluk, herhangi bir organizasyon ve ülke için, duruma ve koşullara bağlı olarak iki ucu keskin bir kılıç olarak görülmektedir. Yabancı yatırımcılar için yolsuzluk, ev sahibi ülkelere yatırım yapıp yapmayacağına karar vermede hayati bir rol oynamaktadır. Bu çalışma, etkilenen tarafların doğrudan yabancı yatırımlar (DYY) ile ilgili Malezya'daki bozulmuş faaliyetlerle mücadelede daha iyi çözümler sunmalarına yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Çalışmayı desteklemek için SPSS ve EViews yazılımları kullanılarak, Korelasyon ve Regresyon Analizleri yardımlarıyla sonuçlar elde edilmiştir. Ayrıca çalışma genel kanının aksine, Uluslararası Şeffaflık Örgütü tarafından sağlanan Yolsuzluk Algı Endeksi'nin (CPI) yardımıyla, yolsuzluğun 1995-2016 yılları arasında Malezya'daki DYY girişlerine olumlu etkide bulunduğu sonucuna varmıştır. Bunun yanı sıra, pazar büyüklüğünün Malezya'daki DYY girişlerini önemli ölçüde etkilediği tespit edilmiştir. Malezya hükümetinin ekonomik büyümesini önemli ölçüde artıracak daha fazla DYY çekebilmek için pazar büyüklüğünü artırması önerilmektedir. Diğer taraftan Malezya hükümetine, Malezya'daki DYY girişlerine yönelik olarak, yolsuzluğun uzun vadede Malezya'nın ekonomik ve politik geleceğine olumlu etkisini tahmin etmek için hükümet politikasını revize etmesi tavsiye edilmektedir. Yolsuzluk, Malezya'daki DYY girişlerini olumlu yönde etkilese de, oldukça önemsizdir. Malezya'daki yolsuzluk seviyesinin hâlâ yönetilebilir olduğu ve Malezya'yı ciddi biçimde etkilemediği, ancak öngörülemeyen diğer sonuçların denetimi için hala çok önemli olduğu sonucuna varılabilir.

Effects of exchange rate on export performance: A case study of Tanzania

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2017 Bankacılık ve Finans Bilim Dalı
Bu çalışma, Tanzanya Şilininin, ülkenin ihracat performansına etkilerini 1993:01'den 2016:04'e kadar olan dönem için Vektör Otoregresif (VAR) modelini uygulayarak analiz etmektedir. Çalışmanın bulguları, döviz kurları ile ihracat arasında uzun dönemli bir ilişkinin bulunmadığını göstermektedir. Granger Nedensellik testinin sonuçları; döviz kuru ve dış talep değişkenleri ile ihracat değişkeni arasında tek yönlü nedensellik ilişkisi bulunduğunu göstermektedir. Etki tepki fonksiyonu (IRF), döviz kuru ve dış talebe verilen bir standart sapmalık şokun nominal ihracat üzerinde pozitif bir etkisi olduğunu göstermektedir. Şokun cari dönemde etkisi görülmekle birlikte bu etki istatistiksel olarak anlamlı değildir. Buna ek olarak, bu etki 10 dönem boyunca ihracatı artırmadığı için kalıcı değildir. Benzer sonuç, şok dış talebe verildiğinde de görülmektedir. Varyans ayrıştırması döviz kurunun Tanzaya'nın ihracatındaki etkisinin kısa vadede güçlü olmadığını göstermekte (%5'den az), 10. dönemde ise %12.3 olduğunu göstermektedir. Aynı şok yabancı talebe uygulandığında ise 10. döneme kadar etkinin zayıf kaldığı (%5'den az) görülmektedir. Tüm bu sonuçlar, şilinin değer kaybının ihracatı artırdığı ve Marshall-Lerner Şartı ile uyumlu olduğunu göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Döviz Kurları, İhracat, VAR, Granger Nedensellik, IRF, Varyans Ayrıtışması.

Effects of IFRS mandatory adoption on the accounting quality and firm valuation: Evidence from Palestine

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2020 Muhasebe Finansman Bilim Dalı
Bu çalışma, muhasebe kalitesinin UFRS'nin zorunlu olarak benimsendiği dönemde sermaye maliyetini ve firma değerini etkileyip etkilemediğini araştırmaktadır. 2003 ve 2016 yılları arasında 27 Filistinli şirketten 378 firma-yıl gözlem örneği temel alınmıştır. Araştırmanın tasarımı, geliştirilen hipotezleri test etmek için çoklu regresyon analizinin uygulanmasını içermektedir. Ayrıca çalışma çeşitli muhasebe kalitesi temsilci değişkenleri içermektedir, bu ölçütler iki kategoriye ayrılmaktadır: kâr yönetimi göstergeleri ve kâr özellikleri (muhasebe ve piyasaya dayalı kazanç özellikleri). Bu çalışma, dünyadaki ekonomik ve politik konumu açısından eşsiz bir örnek ülke olan Filistin'i hedeflemektedir; UFRS'in Filistin'deki etkileri hakkında çok az bilgi vardır. Araştırmanın üç boyutu bulunmaktadır: Birinci boyut, UFRS zorunlu uygulamasının muhasebe bilgilerinin kalitesi üzerindeki etkisini incelemektedir. Zorunlu bir temelde UFRS uygulamasının muhasebe bilgilerinin kalitesini artırdığı sonucuna varılmıştır. UFRS'ye zorunlu adaptasyon döneminde, kâr yönetimi faaliyetlerinde bir azalma ile, raporlanan kâr daha kalıcı ve öngörülebilir olduğu gözlemlenmiştir. Bundan başka, UFRS'nin uygulanması üzerine muhasebe bilgileri hisse senedi fiyatlarına yansımış ve muhafazakar hale gelmiştir. İkinci boyut, UFRS'nin muhasebe bilgi kalitesi üzerindeki etkisini ölçmekte, muhasebe bilgi kalitesinin sermaye maliyeti ve firma değeri üzerindeki etkisini araştırmakta, bahsedilen olgular arasındaki ilişkinin bulunmasına çalışmamızın birincil katkısını göstermektedir. Sonuçlar, UFRS zorunlu benimseme döneminde, daha düşük hile ve kâr yönetiminin (daha düşük İsteğe Bağlı Tahakkuklar), daha fazla tahakkuk kalitesinin, daha fazla kâr kalıcılığının ve daha düşük kâr düzleştirmesi faaliyetlerinin sermaye maliyetinin düşmesine ve dolayısıyla daha yüksek firma değerine yol açtığını göstermektedir. Üçüncü boyut, uygulanan kurumsal yönetim kalitesinin UFRS'nin zorunlu olarak benimsendiği dönemde kâr yönetimi ve sermaye maliyeti üzerindeki etkisini ölçmektedir. Sonuçlar, UFRS'nin zorunlu benimsenmesiyle birlikte kurumsal yönetim kurallarına uyumun kâr yönetimi seviyelerini azalttığını göstermektedir. Ayrıca, UFRS'nin zorunlu olarak benimsendiği dönemde, CEO ve başkan farklı pozisyonlarda olan ve büyük dört denetçi istihdam eden firmalar kârları yönetmede daha az isteklidir ve bu nedenle daha düşük bir sermaye maliyetine sahiptirler.