Thesis Search




SEARCH RESULTS

El-Mevâhibu'l-Ledunniyye isimli eseri ışığında Kastallânî'nin Peygamber tasavvuru

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2013 Hadis Bilim Dalı
Bu çalışmada Kastallânî?nin ünlü eseri El-Mevâhibu?l-Ledunniyye?deki Peygamber tasavvuru tespit edilmeye çalışılmıştır. Onun eserine aldığı rivayetler belirli kriter çerçevesinde değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Tezimiz giriş ve iki bölümden oluşmaktadır. Girişte Kastallânî?nin yaşadığı Memlükler devletinin kuruluşu, sosyal yapısı, idari, ilmi, kültürel durumu, Kastallânî?nin hayatı, kişiliği ve eserleri hakkında bilgi verilmiştir. Birinci bölümde, El-Mevâhibu?l-Ledunniyye, onun siyer literatüründeki önemi, üzerinde yapılan çalışmalar ve özgünlüğü sorunu konuları incelenmiştir. İkinci bölümde Hz. Peygamber?in risalet öncesi ve risalet sonrası hayatındaki olaylarla ilgili çarpıcı rivayetleri, bununla beraber Hz. Peygamber?in gösterdiği olağanüstülükler ve beşeri özellikleri hakkında abartılmış rivayetler değerlendirilmiştir.

El-Mütenebbî ile Nef'î'nin edebi yönlerinin karşılaştırılması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2014 Eski Türk Edebiyatı Bilim Dalı
El-Mütenebbî Abbasi Dönemi içine giren X. yüzyılda yaşamış ünlü bir Arap şairidir. Kendi adını taşıyan divanı ile bilinir. Şiirlerinde aşırı mübalağanın öne çıktığı gözlemlenir. Arap Edebiyatı'nda hırçın kişiliği ile tanınan El-Mütenebbî, özellikle fahriyyede kendisini her zaman en üst seviyede görmüştür. Divanında yer alan yergilerinde, muhatabı için aşırı küfre kaçan ifadeler kullanan El-Mütenebbî, karşısındakini küçük düşürücü üslubu ile dikkatleri üzerine çekmiştir. Bundan dolayı Onun ölümü de hiciv yüzünden olmuştur. Nef'î ise XVII. yüzyılda yaşamış bir Türk şairidir. El-Mütenebbî'de bulunan dil ve üslup özellikleri Nef'î'de de bulunur. Biri Türkçe diğeri Farsça olmak üzere iki divanının yanı sıra hiciv eserlerinin toplandığı Siham-ı Kaza adlı eseri ile tanınır. Döneminin Osmanlı üst düzey yöneticilerini de hicvettiği eseri Siham-ı Kaza'da kullandığı ve tıpkı El-Mütenebbî gibi ağır küfre kaçan dili, Onun la El-Mütenebbî arasında benzerlik kurar. Nitekim Onun ölümü bile tıpkı El-Mütenebbî gibi aşırı küfür ve hiciv içeren edebi eserleri olmuştur. Anahtar Sözcükler: El-Mütenebbî, Nef'î, Divan, Fahriyye, Hiciv

Embriyo döneminde aydınlatma ve sıcağa alıştırmanın etlik piliçlerde gelişme, stres ve hayvan refahına etkisi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2021 Zootekni Bilim Dalı
Bu çalışmada etlik piliçlerde embriyo döneminde döngüsel yüksek sıcaklık ve fotoperiyodik aydınlatmanın birlikte kullanılmasının çıkışta ve çıkış sonrası gelişme, stres ve biyolojik ritim düzenleyici mekanizmalar ile akut ısı stresine uyum üzerine etkileri araştırılmıştır. Çalışma, birbirini takip eden iki denemeden oluşmuştur. Her bir deneme için 420 adet olmak üzere toplam 840 adet ROSS 308 etlik damızlık yumurta kuluçka edilmiştir. Birinci denemede, kuluçkada optimal kabuk sıcaklığı (37.8ºC, Kontrol) veya kuluçkanın 11-16. günleri (EY11-16) arasında günde 6 saat optimumdan 1ºC daha yüksek kabuk sıcaklığı (38.8ºC) kullanılarak sıcağa alıştırma (SA) yapılmıştır. İkinci denemede, yumurtalara 16 saat aydınlık 8 saat karanlık (16A: 8K) aydınlatma altında optimum sıcaklık (AK) veya aydınlatma ile birlikte SA (ASA) uygulanmıştır. Çıkış performansı ve civcivlerde gelişme, civciv kalitesi, kan kortikosteron (CORT) ve pinealde Arilalkilamin N-Asetil transferaz (AANAT) ekspresyonu incelenmiştir. Her iki denemede de 180 adet civciv (90 adet/grup) 32. güne kadar optimum çevre koşulları altında büyütülmüştür. Otuz ikinci gün her kuluçka uygulamasından (KU) 12 piliç olmak üzere toplam 24 adet piliç 2 saat boyunca akut yüksek sıcaklığa (32.1±0.1°C) maruz bırakılarak fiziyolojik ve davranışsal stres yanıtları incelenmiştir. Deneme 1'de SA uygulaması, çıkış günü civcivlerde pineal bezde melatonin sentezinde kritik enzim olan AANAT ekspresyonunu geriletmiştir (P <0.05). Deneme 2'de ise ASA grubunda AANAT ekspresyonu AK'dan yüksek olmuş ve aydınlatma programına uygun olarak gündüz düşük ve gece yüksek bir ekspresyon gözlenmiştir (P<0.05). Deneme 1'de AANAT ekspresyonunda gece/gündüz örnekleri arasında fark önemli olmuş ancak muhtemelen çevresel bir aydınlatma ipucu olmadığı için deneme 2'deki aydınlatma programı ile uyumlu olan ritmin aksi yönünde bir ritim gözlenmiştir. Deneme 1'de kesim yaşında akut yüksek sıcaklık uygulaması altında SA grubunun vücut sıcaklıkları kontrol grubundan önemli düzeyde (P <0.05) düşük bulunmuştur. Deneme 2'de ASA grubunun vücut sıcaklığı AK'dan daha düşük olmakla birlikte bu fark istatistik önemli bulunmamıştır. Hem SA hem de ASA uygulamaları kesim yaşında pineal AANAT ekspresyonunu kontrol gruplarına göre önemli düzeyde artırmış buna karşın hızlı soluma eşik sıcaklığını yükseltmiştir(P <0.05). Deneme 1'de ısı stresi altında SA grubunda hızlı soluma davranışı kontrol grubuna göre azalmıştır (P<0.05). ASA grubundan piliçler akut ısı stresi altında AK grubuna göre daha az su içme ancak daha fazla oturma davranışı sergilemişlerdir (P<0.05). Akut ıs stresi altında kan CORT düzeylerinde KU'ya bağlı değişim gözlenmemiştir. Deneme 1'de SA civciv kalitesini olumsuz etkilemiş ancak Deneme 2'de ASA civciv uzunluğunu artırarak kaliteyi iyileştirmiş ve ilk üç hafta gelişmeyi olumlu etkilemiştir (P <0.05). Yem tüketimi ve yemden yararlanma bakımından gruplar arasında fark gözlenmemiştir. Çalışma bulgularına göre SA kuluçka sonrası term

Emek piyasasında göç ve Prekarite: İstanbul'da Kamerunlu göçmenler üzerine bır araştırma

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2016 Diğer
Göç medyada, politik ortamda her zamankinden daha önemli bir sorun haline gelmiştir. Nitekim 2015 yılı bir dizi önemli göç krizlerinin yılı olmuştur. Birleşmiş Milletler Nüfüs Fonu (UNFPA 2015) 244 milyon kişinin, ya da dünya nüfusunun yüzde 3,3'ünün kendi kaynak ülkeleri dışında yaşadığını göstermektedir. Göçmenlerin bir kısmı daha iyi ekonomik ve sosyal fırsatların arayışı içinde sınırları aşarken, bir kısmında ülkelerindeki çeşitli krizlerden kaçmaya zorlanmaktadır. 2015 yılı itibariyle, Türkiye'de yaşayan sadece Suriyeli göçmen sayısı 3 milyon yakındır. Türkiye, sadece Suriyeli göçmenlerin uğrak alanlarından biri değildir. Aynı zamanda çok sayıda Afrika ülkesinden çeşitli şekillerde ve oranlarda göç almaktadır. Bu çalışmanın örneklem seçim alanını oluşturan Kamurunlu göçmenler de çeşitli nedenler ve şekillerde Türkiye'yi uğrak alan haline getiren Afrikalı göçmenlerdendir. Türkiye, özellikle bir çok Afrikalı göçmen açısından ekonomik olarak para kazanabilecekleri, iş ve fırsatları onlara sunan bir ülke olarak görünmektedir. Bu durum Türk İşgücü piyasasında, göçmen işgücü temelinde prekariteye yol açan bir takım etkilerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu çalışmanın amacı da bahsedilen bu durumla ilgilidir. Çalışmanın temel amacı, Türk işgücü piyasasında göçmen işgücü temelinde ortaya çıkan prekarite olgusunu göçmen işgücü üzerinden hareketle analiz etmektir. Bu amaç çerçevesinde çalışmada ilk olarak Kamerunlu göçmenlerin Türkiye'ye göç etme nedenleri, Türkiye'deki çalışma ve yaşam koşulları, göçmenlerin demorafik özellikleri ve Kamerun'daki sosyal ekonomik pozisyonları tespit edilmeye çalışılmıştır. İkinci olarak ise, Kamerunlu göçmen işgücünün Türkiye'deki meslek ilişkileri, yasal statüleri, işe alınma yolları, yabancı işgücü olarak yaşadıkları güvensizlik ve hak sorunlarına ilişkin bir inceleme yapılarak, Türkiye işgücü piyasasının göçmenler için güvencesizlik düzeyi tespit edilmeye çalışılmıştır. Böylece göçmen işgücü temelinde prekaritenin boyutları ve düzeyleri ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Çalışmada ihtiyaç duyulan veriler 18-23 Mart 2016 tarihleri arasında 16 Kamerunlu göçmenle yapılan mülakatlar neticesinde toplanmıştır. Mülakat sonuçları, göçmen işgücü temelinde yoğun prekaritenin varlığına işaret etmekle birlikte, bunun giderek derinleşeceğine dair kuvvetli imalarda bulunmaktadır.

Emigration crisis in Sub-Saharan Africa: Case of Cameroon

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2020 Diğer
Göç, çoğunlukla Afrikalı gençlerin Sahra altı Afrika'dan göç etmesi, son yıllarda özellikle 2010 ve 2020 yılları arasında büyük ölçüde artmıştır. Kamerun örneği ile bu tez, Everett Lee'nin itme ve çekme göç kuramını kullanarak Sahra altı Afrika'daki göç krizini incelemektedir. Bu çalışma, bir zamanlar göç eden ve şimdi ülkelerine geri dönen altı Kamerunlu ile yapılan mülakatlardan, kitaplardan, makalelerden, gazetelerden, medyadan ve röportajlardan edinilen birincil ve ikincil kaynakları kullanarak Kamerun'dan göçün nedenlerini araştırmaya çalışmaktadır. Çalışma ayrıca göç sürecinde Afrikalı göçmenlerin karşılaştığı zorlukları, hedef bölgedeki göçmenlerin maruz kaldıkları güçlükleri ve son olarak göçün Kamerun üzerindeki etkilerini tartışmaktadır. Mülakat anlatılarına dayanılarak bu çalışma, işsizliğin ve düşük ücretlerin Kamerun'dan göç etmenin başlıca nedenlerinden olduğu kanısına varmaktadır. Göçmenlerin karşılaştığı zorluklarla ilgili olarak, çalışma, Afrikalı göçmenlerin ölümünün ve köleleştirilmesinin göç sürecinde göçmenlerin karşılaştığı en vahim zorluklardan olduğunu, ırkçılık ve genel ayrımcılığın ise Afrikalı göçmenlerin hedef ülkedeki ortak deneyimi olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Çalışma, beyin göçünün Kamerun'daki göçün ana sonucu olduğunu ve bir bütün olarak Afrika kıtasının karşı karşıya olduğu ana çıkmazlardan biri olduğunu savunmaktadır. Özetle, Kamerun'dan gelen göçmenlerin çoğu ekonomik göçmenlerdir ve Kamerun ve Afrika'daki bu göç krizini engellemek için Afrika devletlerinin Afrika'da sosyo-ekonomik ve politik istikrar sağlamaları gerekmektedir.

Emîn el-Hûlî, hayatı, Arap dili ve edebiyatındaki yeri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Arap Dili ve Belagatı Bilim Dalı
XIX. yüzyılın sonlarından itibaren Arap-İslâm dünyasının Batıyla olan yakın ilişkileri sonucu olarak adı geçen coğrafyada siyasî, askerî ve ilmî olmak üzere pek çok alanda yenilik hareketleri görülmeye başlanmıştır. Dil ve edebiyat araştırmaları da bundan müstağni kalmamıştır. Özellikle Batı dünyasındaki edebiyat araştırmalarını yakından inceleme fırsatını yakalayan Tâhâ Huseyn, Emîn el-?ûlî ve Mubârek el-Mâzinî gibi simalar söz konusu yenilikçi hareketlerin başını çekmekteydiler. Bu tez çalışması, yenilikçi görüşleriyle tanınan Emîn el-?ûlî'nin Arap dili ve edebiyatı konusundaki görüşlerini ele almaktadır. Çalışma, giriş ve üç bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde konunun önemi, amacı ve yöntemi ele alınmış, konuyla ilgili yararlanılan kaynaklar hakkında bilgi verilmiştir. Birinci bölümde, el-?ûlî'nin hayatı, eserleri, yaşadığı dönem incelenmiş ve dünya görüşünün oluşmasında etkili olan şahsiyetler tespit edilmeye çalışılmıştır. İkinci bölümde, el-?ûlî'nin ilgili eserlerinden hareketle onun Arap belâgatı konusundaki görüşleri ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Üçüncü bölümde, el-?ûlî'nin genel olarak dilsel araştırmalar hakkındaki fikirleriyle birlikte Arap dilinin kolaylaştırılmasına yönelik görüşleri detaylı bir şekilde incelenmiştir. Bu çalışma, varılan neticeleri kapsayan bir sonuç bölümüyle sona erdirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Emîn el-?ûlî, Arap Dili, Belâgat, Nahiv, Yenilik.

Emir Kalkan hayatı ve eserleri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2015 Yeni Türk Edebiyatı Bilim Dalı
Emir Kalkan Hayatı ve Eserleri başlıklı çalışmada, Emir Kalkan'ın hayatı, edebî kişiliği, son yüzyılda Türk kültürü ve tarihini anlatan hikâyeleri, denemeleri ve antolojileri incelenmiştir. Tezin ilk bölümünde hayatı ve edebî kişiliği incelenmiştir. İkinci bölümde hikâyelerinin özetleri ve olay örgüsü verilmiştir. Üçüncü bölümde (konu, tema, tez, zaman, mekân, şahıs kadrosu) bakımından hikâyelerin içeriği ele alınmıştır. Dördüncü bölümde ise şehir denemelerinin özetleri vardır. Beşinci bölümde şehir denemelerinin (konu, tema, tez, zaman, mekân, şahıs kadrosu) bakımından içeriği incelenmiştir. Altıncı bölümde hikâyeleri ve şehir denemeleri, anlatım teknikleri, yedinci bölümde anlatıcı ve bakış açısı bakımından incelenmesi yapılmıştır. Sekizinci bölümde Emir Kalkan'ın eserlerinde kullandığı dilin ve üslûbun incelemesi yapılmıştır. Dokuzuncu ve son bölümde ise Emir Kalkan'ın antoloji eserleri incelemesi yapılmıştır.

Empirical analyses on convergence triggers in Africa, structural symmetry and transmission mechanisms in transition to the East African Monetary Union

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2020 İktisat Bilim Dalı
Bu tez, önerilen Doğu Afrika Para Birliği etrafındaki dinamiklere büyük vurgu yaparak birbiriyle ilişkili üç deneysel konuya odaklanmaktadır. İlk ampirik konu ile, oluşan çeşitli yakınsama kümelerini ve Doğu Afrika ülkelerinin birlik üyeliklerini açıklayarak, Afrika'daki yakınsamanın itici güçleri incelenmektedir. Çalışmada, Afrika'daki yakınsama kümeleri incelenip yakınsamanın itici güçlerini analiz etmek için derinlemesine bir ekonometrik yöntem (log t testi) ve panel veri modelleri kullanılarak bireysel heterojenlik ve geçiş yolları açıklanmaktadır. Çalışmanın sonuçları dört çekirdek yakınsama birliği kurar ve yakınsama süreçlerinde başlangıç koşullarının, insan sermayesinin ve kurumların önemini vurgulamaktadır. Böylelikle, özellikle Doğu Afrika'da hızla artan beşerî sermaye ve teknolojik ilerleme düzeyinin yönlendirdiği bütüncül bir gündemle, Afrika ülkelerinin özel koşullarına uygun, farklılaştırılmış kalkınma politikalarının benimsenmesinin gerekliliğine ilişkin öngörüler sunulmuştur. İkinci konu ile, önerilen Doğu Afrika Para Birliği (EAMU) konjonktür hareketlerinin eşzamanlılığı, yapısal çapraz korelasyonlar, spektral ayrıştırmalar ve bölgesel kümelenme açısından analiz edilmektedir. Bulgular öncelikle, döngüsel hareketlerin bölgedeki birçok kendine özgü, genel, tarihsel ve dış şokları yansıttığını göstermektedir. İkinci olarak, Güney Sudan ve Burundi dışında tüm ülkeler yapısal olarak birbiriyle ilişkili görünmektedir. Aynı zamanda çalışmanın sonuçları, Doğu Afrika Topluluğu (EAC) döngüleriyle Kenya ve Tanzanya'nınkiler arasındaki eşzamanlı ve ortak hareketlerin tesadüfi olarak aynı olduğu, EAC döngülerinin Burundi döngüleri ile aynı olmadığı gözlemlenmiştir. Ek olarak, spektral ayrışmaya göre Kenya döngülerinin tamamlanması 10 yıl, Tanzanya ve Ruanda'nınkinin tamamlanması ise 8 yıl sürüyor. Uganda ve Burundi döngüleri yaklaşık 5 yıl sürerken, Güney Sudan için döngüsel sıklık 3,3 yıla karşılık geliyor. Son olarak, ülkelerin kümeleme analizi sonuçları, Güney Sudan, Burundi ve Ruanda'nın bir grup, Kenya ve Tanzanya'nın diğerlerinden farklı bir grup oluşturduğunu ortaya koymaktadır. Bölgesel risk paylaşımı ve ayarlama mekanizmalarına ilişkin politikalara öncelik vermenin yanı sıra EAMU protokolünde benimsenen yakınsama koşullarının uygulanmasını ve denetlenmesini sağlayan güvenilir bir kurumsal altyapı oluşturmaya ihtiyaç olduğu söylenebilir. Son konu ile kurulması önerilen Doğu Afrika Para Birliği'nin fizibilitesini incelemek üzere ampirik açıdan parasal aktarım mekanizmalarına (MTM'ler) odaklanılmıştır. Özellikle, Doğu Afrika ülkeleri panelinde karma ve kendine özgü petrol şoklarının nasıl iletildiğini ve daha küçük ülkelerin Kenya kaynaklı şoklara (bölgedeki en büyük ekonomi) Yapısal Vektör Otoregresif (SVAR) yöntemini kullanarak nasıl tepki verdiği incelenmiştir. Çalışmanın bulguları, kısa dönem panel veri analizine göre; (i) hasıla açığı şokuna faiz oranının eşzamanlı tepkisi pozitiftir, (ii) enflasy

Empirical examination of transmission model of customer inspiration in telecommunication sector of Afghanistan and Turkey

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2021 İşletme Bilim Dalı
Bu araştırma, Müşteri İlhamını Aktarma Modelini ve Uyarıcı–Organizma–Tepki (S–O–R) Modelini entegre ederek Kabil ve Ankara'daki telekom sektöründe sırasıyla uyarı, organizma ve tepki olarak sosyal medya pazarlamasını, müşteri ilhamını ve satın alma niyetini ampirik olarak araştırmayı amaçlamaktadır. Kâbil (Afganistan) ve Ankara'da (Türkiye) Google Form aracılığıyla 800 geçerli anketten elde edilen veriler SPSS 24 istatistik paket program aracılığıyla analiz edilmiştir. Söz konusu tez çalışmasının hipotezlerini sınamak amacıyla korelasyon analizi, regresyon analizi ve yol analizi kullanılmıştır. Çalışmada kullanılan ölçeklerin güvenirlik ve geçerliklerini sınamak amacıyla Cronbach's Alpha, KMO ve Bartlett's testi ve Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA) kullanılmıştır. Çalışmanın sonuçlarına bakıldığında Kâbil ve Ankara'daki telekom sektöründeki müşterilerin, sosyal medya pazarlamasından ilham aldığı ve satın alma niyetine ilham verdiği, Müşteri İlhamının Aktarıma Modeline uygun olduğu görülmüştür. Bu nedenle bu çalışma müşteri ilhamındaki bir boşluğu ele almakta olup literatür için değerli perspektifler sunmaktadır. Ayrıca söz konusu bu çalışma, aynı zamanda telekomünikasyon şirketleri ve paydaşları için sağlam bir uygulama temeli sağlamaktadır.

Empirical modelling, control and optimization of lubricant recycling unit

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2017 Diğer
Bu çalışma, iki aşamadan oluşmaktadır. İlk aşamada, karter yağ geri dönüşüm sisteminde bulunan kimyasal işlemler üzerine dört farklı öngörü yaklaşımı uygulanmıştır. Kullanılan öngörüsel yöntemler, Çoklu Doğrusal Regresyon, Çoklu Doğrusal Olmayan Regresyon, Yapay Sinir Ağları ve Ridge Regresyonu'dur. Modellerin girdi değişkenleri sıcaklık ve basınç, sistemin çıktı değişkenleri ise miktar ve kalitedir. Yağların hem miktarı hem de kalitesi, hafif yağ, orta yağ ve ağır yağ olarak sınıflandırılarak kimyasal birimin günlük kaydında tutulmaktadır. Dört farklı öngörü modeli performansları açısından karşılaştırılmıştır. Yapay sinir ağları yaklaşımı, en az hata oranı ile en iyi öngörü modeli olmuştur. Çalışmanın ikinci aşamasında, doğrusal olmayan matematiksel optimizasyon modeli ile geri dönüşüm sonrasında ortaya çıkacak hafif yağ, orta yağ ve ağır yağların miktar ve kalitesini maksimize edecek sıcaklık ve basınç değerleri bulunmuştur. Böylece, haftada en az 4300 litre atığın azaltılmasına yardımcı olmak için optimum parametreler elde edilmiş ve üretim % 57'den % 70'in üzerine çıkarılmıştır. Sonuç olarak, doğrusal olmayan matematiksel modelleme ile kimyasal süreçlerin kontrol edilmesinin üretim değerini arttırdığı gözlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Ampirik modelleme, Çoklu Doğrusal Regresyon, Çoklu Doğrusal Olmayan Regresyon, Yapay Sinir Ağları, Ridge Regresyonu.

Employee silence and voice: An empirical study of potential antecedents and the moderating role of employee conscientiousness

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2021 Örgütsel Davranış Bilim Dalı
To achieve its goals, flow of information and communication between employees and departments is strategic to every organization. A more open working environment is only possible when there is free flow of information with no obstructions. However, organizational progress is often affected when employees decide to remain silent and refrain from expressing their opinions and concerns. The main aim of this study is to identify whether employee silence exists among the sample group of employees in the Maldives and identify the reasons why employees remain silent. This study consists of both qualitative and quantitative methods. First, factors contributing to employee silence/voice are identified by conducting face to face interviews with ten employees who work in various public organizations in the Maldives. The results indicated that the most repeated antecedents of silence/voice are; perceived interactional justice, trust in management, perceived job security, and perception of organizational politics. The results of this exploratory study also point to the existence of employee silence among the sample group in the Maldives. Second, the most repeated antecedents of silence/voice are used to develop the research model and test their contribution to employee voice/silence. In addition, the moderating role of employee conscientiousness is tested in the voice construct. For this part of the study, convenient sampling is used with a sample size of 422 employees working in public organizations. The results indicate that perceived interactional justice and perceived job security positively contribute to employee voice, and perception of organizational politics positively contributes to employee silence. The moderating effect of employee conscientiousness is not significant.

Employee voice: A multidimensional scale construction and validation

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2017 Diğer
Bu çalışmada modern çalışan sesini ölçmek için çok boyutlu bir ölçek geliştirilmiştir. Çalışan sesi alanındaki yazın incelenmiş çalışan yönelimli ses uygulamalarının zamanla örgüt yönelimli ses uygulamalarına dönüştüğü gözlemlenmiştir. Çalışan sesi ve yönetim arasındaki ilişkiye dair alandaki çalışmalar ve kuramlar incelenerek çalışan sesinin örgüt içindeki akışının farklı aşamalarını kapsayan bir kuramsal çerçeve geliştirilmiştir. Bu değişimi etkileyen pek çok unsur olmakla beraber bunların en önemlilerinden birisi örgütlerin çalışanlarına olan tavırlarındaki değişimdir. 1983'ten bu yana çalışan sesini ölçmek için kullanılan ölçekler incelenmiştir. Yazındaki ölçeklerin temel olarak geleneksel çalışan sesini ölçmeye yönelik olduğu görülmüştür. Bu ölçekler modern çalışan sesi ve boyutlarını ölçmekte yetersiz kaldıkları için, bu tez modern çalışan sesini ölçmeye yönelik çok boyutlu bir ölçek geliştirmeyi hedeflemiştir. Çalışan sesi kavramının mantıksal ve anlam bilimsel yönlerini yansıtan maddeler alandaki çalışmalar ve yazın incelenerek geliştirilmiştir. İçerik analizi sürecinde Pakistan ve Türkiye'deki farklı üniversitelerden 11 doktora öğrencisi ve 4 yönetim profesöründen yararlanılmıştır. Faktör analizi için 36 madde seçilerek, 5li likert ölçeği uyarlanmıştır. Çalışma Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) hastanesinde uygulanarak farklı bölümlerden 406 çalışana ulaşılmıştır. Data analiz süreçlerinde Açıklayıcı Faktör ve Doğrulayıcı Faktör Analizleri uygulanmış ve çeşitli model uyum endeksleri test edilmiştir. Sonuçlar çalışanın bilgi sağlaması, platform ve yöneticinin cevabı olmak üzere üç faktörü içeren çok boyutlu bir ölçeği desteklemektedir. 10 maddeden oluşan ölçek, çalışanın bilgi sağlamasına yönelik 4 madde ve platform ile yöneticinin cevabına yönelik 3 er maddeden oluşmaktadır. Geliştirilen bu yeni çok boyutlu ölçeğin modern çalışan sesinin bütününü ölçmeye yönelik yapısıyla hem akademisyenler hem de alandaki uygulamacılar için değerli bir araç olması beklenmektedir.

Endodontik tedavi yapılmış posterior dişlerin farklı restorasyon yöntemleriyle tedavileri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2018 Diğer
Çalışmanın amacı beş farklı restorasyon yönteminin endodontik tedavili dişlerin kırılma direncine olan etkisini laboratuvar şartlarında değerlendirmek ve in vitro testlerde en iyi sonucu veren restorasyon yönteminin başarısını, konvansyonel kompozit rezin ile klinik ortamında karşılaştırılmalı olarak incelemektir. Bu çalışmanın in vitro bölümünde gerçekleştirilen kırılma dayanımı testi için 140 adet insan molar dişi kullanıldı. Kanal tedavisi tamamlanan dişlere Sınıf II MOD kaviteler hazırlandı. Hazırlanan kaviteleri restore etmek için 1) Direkt Kompozit Rezin (DK), 2) Örgü Fiber ile Güçlendirilmiş Kompozit Rezin (ÖFGK), 3) Kısa Fiber ile Güçlendirilmiş Kompozit Rezin (KFGK), 4) Akışkan Bulk-Fill Kompozit Rezin (ABFK) ve 5) İndirekt Kompozit Rezin (İK) olmak üzere beş farklı materyal kullanıldı. Kanal tedavisi uygulanıp MOD kavite açıldıktan sonra restorasyon uygulanmayan dişler negatif kontrol, hiç bir işlem uygulanmamış sağlam dişler pozitif kontrol olarak çalışmaya dahil edildi. Test verilerinin tek yönlü ANOVA varyans analizi sonuçlarına güre kırılma direnci restorasyonun türünden önemli ölçüde etkilenmiştir (p < 0.05). Kırılma dayanımı değerleri restorasyon grupları için 1687 N-2228 N arasında değişmektedir. In vitro kısımda gerçekleştirilen çalışmalar kapsamında beş farklı kompozit rezin materyal için üç noktada esneme dayanımı testi uygulandı. Bu amaçla ISO 4049 standartlarına uygun paslanmaz çelik kalıp yardımıyla her bir grupta 15 adet olmak üzere toplam 75 adet örnek elde edildi. Bu aşamada test grupların elde edilen esneme dayanımı değerlerinin 140–184 MPa arasında değişikiği görülmektedir (p < 0.05). Elde edilen elastiklik modülü değerlerinin 6.33-18.89 GPa arasında değiştiği görülmektedir (p < 0.05). Kırılma dayanımı ve esneme dayanımı verileri değerlendirildikten sonra en yüksek fiziksel performansı veren materyal olan kısa fiberle güçlendirilmiş kompozit rezin (KFGK) klinik çalışma için seçilerek klinik test grubunu oluşturdu. Kontrol grubu olarak klinik pratikte yaygın kullanımı olan direkt posterior kompozit rezin tercih edildi. Otuz hastanın dâhil edildiği in vivo çalışmada her grup için 15 restorasyon yapıldı. Yapılan istatistiksel değerlendirmede gruplar arasında başlangıçtan 12 ay sonuna kadar sekonder çürük ve yüzey pürüzlülüğü açısından hiç bir değişim olmamıştır. Yapılan restorasyonlar marjinal bütünlük, marjinal renklenme, anatomik form kriterlerine göre hafif derecede değişimler gösterse de, bu değişimler gruplar arasında anlamlı fark oluşturmamıştır (p>0,05).

Endometriyum adenokarsinoma hec1a hücre hattında steroid reseptörleri üzerinden etki gösteren bileşiklerin proliferasyon ve migrasyondaki rolünün araştırılması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Diğer
Endometriyum kanseri, dünya çapında kadınlarda altıncı en yaygın kanser türüdür ve gelişmiş ülkelerde en sık görülen jinekolojik kanserdir. Endometriyum kanseri, tip I ve tip II olmak üzere iki alt tipe ayrılmaktadır. Tip II endometriyum kanseri genel insidansın sadece %10'unu oluşturmasına rağmen, endometriyum kanserden %50 nüks ve ölüme neden olmaktadır. Yüksek endometriyum kanserin insidansı ve tip II'den kaynaklanan yüksek ölüm oranı, onu daha iyi anlama ve dolayısıyla güvenilir ve kişiselleştirilmiş bir tedavi bulma ihtiyacını artırmıştır. Tip II endometriyum kanserde bazı steroid reseptörlerinin ekspresyonu belgelenmiş olmasına rağmen, hastalığın ilerlemesindeki rolleri tam olarak aydınlatılamamıştır. Bu çalışmanın amacı, tip II endometriyum kanser HEC1A hücrelerinde steroid reseptörleri üzerinde etkili olan bileşiklerin rolünü incelemektir. Glukokortikoid ve progesteron reseptör blokeri mifepriston (10-8 M), androjen reseptör blokeri bikalutamid (10-6 M), GPER östrojen reseptör blokeri G15 (10-7 M), östrojen reseptörü ß blokeri PHTPP (10-7 M), ve iki D vitaminin analogu alfakalsidol ve kalsitriol (10-10 M) kullandık ve onların HEC1A hücrelerinin migrasyonu ve proliferasyonu üzerindeki etkilerini inceledik. Proliferasyon, gerçek zamanlı hücre analizi (xCELLigence sistemi) ile değerlendirilirken, migrasyon yara iyileşme modeli ile değerlendirildi. Kullanılan konsantrasyonlarda ilaçların hiçbiri HEC1A hücrelerinin proliferasyonunu etkilememiştir. Ancak mifepriston uygulaması ile hücrelerin migrasyonu 24. ve 48. saatte önemli ölçüde artmıştır (sırasıyla P < 0.05 ve P < 0.01). Bikalutamid de 24. saatte hücre migrasyonunu artırmış (P < 0.05), ancak bu etki 48. saatte kaybolmuştur. G15, PHTPP ve D vitamini ise HEC1A hücrelerin migrasyonunu değiştirmemiştir. Bu sonuçlar, glukokortikoid ve/veya progesteron reseptörlerinin, diğer steroid reseptörlerinin aksine, tip II endometriyum kanserin migrasyonunun azaltılmasında önemli bir rol oynayabileceğini ve bu tip kanserin metastazını azaltmak için bir hedef olarak kullanılabileceğini düşündürmektedir.

Endonezya mülteci politikasının güvenlik analizi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Diğer
Mülteci sorunu, bugün uluslararası ilişkiler araştırmalarında en zorlu konulardan biri olarak kabul edilmektedir. Mültecilerin statüsüne ilişkin 1951 Sözleşmesi ve 1967 Protokolü, mültecilerle nasıl başa çıkılacağı konusunda rehberlik araçları olarak oluşturulmuştur. Buna rağmen Endonezya da dahil olmak üzere sözleşmeyi henüz onaylamamış ülkeler vardır. Endonezya'nın kararını haklı çıkarmak için birkaç nedeni var; birincisi, Endonezya gelişmekte olan bir ülke ve kendi iç sorunlarına daha fazla dikkat etmesi gerekmektedir; ikincisi, Endonezya'nın mültecilerle birlikte gelebilecek güvenlik sorunuyla başa çıkmak için yeterli kaynağı yoktur. Ancak, mültecilerin statüsüne ilişkin 1951 Sözleşmesi ve 1967 Protokolü'nü reddetme tutumunun aksine, bugün Endonezya, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin yardımıyla şu anda 49 ülkeden 14.000'den fazla mülteciyi barındırmaktadır. Açık bir düzenleme ve uygun kılavuz olmadan mültecilere ev sahipliği yapmak risklidir. Endonezya, herhangi bir uluslararası anlaşmaya bağlı olmadığı için mültecilere yardım etme yükümlülüğüne sahip değil, ancak yine de davaya katkıda bulunmaktadır. Bu yazının amacı, Endonezya'nın mültecilerle ilgili düzenlemeler konusundaki ikilemini ulusal güvenlik ve insan güvenliği kavramlarını kullanarak açıklamaktır. Ulusal güvenlik kavramı mültecileri bir ülkenin istikrarı için tehdit ve aynı zamanda gerilim kaynağı olarak görür, dolayısıyla Endonezya'nın 1951 Sözleşmesi'ne dahil olmama kararı rasyonelleştirilebilir. Öte yandan Endonezya, kendisini medeni bir ulus olarak görmekte ve ulusal ideolojisinde (Pancasila) insan haklarına büyük önem vermektedir, bu nedenle krizde insana yardım etmek zorundadır. Bu çalışmada, Endonezya'nın duruşunu analiz ederken iki çelişkili güvenlik kavramını ortaya koymaya çalışacak ve sonunda olası güç ve zayıflıklara işaret ederek mevcut mülteci politikasını değerlendirecektir.

Endonezya siyasetinde kadınlar temsili

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2017 Diğer
Bir ülkede siyaset sistemi ve kadınların varlığı arasındaki ilişkiler çok güçlüdür. Demokratik ülkelerin genel niteliği, kadın ve erkekler de dahil ülkedeki tüm unsurlar arasında eşitliğin garant altına alınmasıdır. Bu anlamda eşitlik, bir ülkedeki kadınlar ve erkekler arasında kamusal yaşamda ve özellikle siyasette (parlamentoda) niteliksel ve niceliksel bir dengenin bulunmasıdır. Parlamentoda hem nicelik hem de nitelik olarak kadın ve erkeklerin eşit temsili doğal bir olay değildir. Kadınlar ve erkeklerin siyasal yaşama farklı bir biçimde başlamaları siyasal alandaki deneyimlerinin eşit görülmemesine neden olmaktadır. Kadınların siyasi mücadelelere parlamentoda başlarken, erkekler siyasete parlamento dışında başlarlar. Bunun sonucunda, kadınların erkeklerin gerisinde kalmalarını düzeltmek amacıyla kadınlara kamu ve siyaset alanlarında (parlamento) bir yer edinebilmelerine yardımcı olacak mekanizmalar bulunması gerekir. Bu amaçla, kadınlaryasette önemini destekleyen hukuki araçlar ve genel seçim mekanizmaları geliştirmekle işe başlanabilir. Bu konuda önemli araçlardan bir tanesi olan genel seçimler adil ve kadınların önemini destekler ise, kadınların parlamentoda temsil edilmesiyaygınlaşabilir. Bununla birlikte, adil ve kadınların önemini destekleyen genel seçim sistemi tek başına kadınların parlamentodaki temsilini artıramaz. Bu konuda, kadınların kamu ve siyaset sektörlerinde bir yer edinmelerine sağlayacak, örneğin istek, yaratıcılık ve eğitim düzeyi gibi diğer unsurları da dikkate almamız gerekir. Anahtar Kelimeler : Siyaset, Genel Seçim, Temsili, Kadın

Endonezya tangerang selatan bölgesinde ulusal sağlık sigortası öncesi ve sonrası dönemde sağlığı koruma ve geliştirme hizmetleri açısından toplum sağlığı merkezlerinin rolü

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2016 Diğer
Amaç: Endonezya Tangerang Selatan bölgesinde TSM'lerde uygulanan sağlığı koruma ve geliştirme programlarına Ulusal Sağlık Sigortası (USS) etkisinin saptanmasıdır. Yöntem: Niteliksel ve niceliksel yöntemler bir arada kullanılmıştır. Endonezya Tangerang Selatan Bölgesinde yapılmıştır. Araştırmanın verileri Şubat-Mart 2016 tarihlerinde toplanmıştır. Toplam 22 kişi ile derinlemesine görüşme yapılmıştır (6 yönetici, 8 sağlık çalışanı ve 8 hizmet alan). Doküman analizinde toplam 16 doküman incelenmiş, gözlemsel çalışmalar 4 Toplum Sağlığı Merkezinde (TSM) gerçekleştirilmiştir. Niceliksel bölümde TSM'lerin sağlık düzeyi göstergeleri incelenmiş ve tanımlayıcı tablolar verilmiştir. Kalitatif very analizlerinde tematik içerik analizi kullanılmıştır. Bulgular: Uygulanan politikalar açısından USS öncesi ve sonrası bir fark saptanmamışken, finansman açısından (kapitasyon bütçesi) USS sonrası dönemde önemli bir artış saptanmıştır. Finansman artışına bağlı olarak TSM'lerce yapılan ilkokul sağlık taramaları, gençlik hizmetleri ve yaşlılara verilen hizmetlerde artış olduğu ancak insangücü dağılımı açısından kırsal bölge aleyhine dengesizliğin halen sürdüğü ve TSM'lerdeki fiziksel yapıların yetersizliğinin devam ettiği saptanmıştır. Sağlık düzeyi göstergeleri kıyaslandığında anne ve bebek ölüm hızının düştüğü, anne sütüyle emzirme oranında ve normal kilolu çocuk oranında da artış olduğu görülmüştür. Ancak aile planlaması yöntem kullanımı, gebelik ve doğum sonrası izlem yapılan kadın oranı ve sağlık personeli yardımıyla yapılan doğum oranında USS sonrası dönemde azalma saptanmıştır. Görüşme yapılan tüm katılımcılar halkın sağlığı koruma ve geliştirme faaliyetlerine katılımını yetersiz bulmuştur. Sonuç: Halkın TSM çalışmalarına yeterli katılımını sağlamak için toplum düzeyinde tanıtıcı daha özel ve sık çalışmalar yapılmalıdır. TSM'lerdeki eksik demirbaş malzeme alımı için kapitasyon bütçesinin kullanılabilmesi sağlanmalı, kırsal alandaki TSM'lerde insangücü sayısı artırılmalı, ek ödemelerdeki eşitsizlikler giderilmelidir.

Endonezya Ulusal Haber Ajansı Antara'nın haberlerinde Türkiye'nin tasarımının incelenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Diğer
İletişim teknolojisi ile iletişim, uluslararası haber alışverişine imkan veren uluslararası iletişime geliştirilmiştir. Bireyler ve ülkeler arasındaki etkileşim de daha kolay hale gelmektedir. Kitle iletişim araçları, tüm dünyaya hızlı bir şekilde bilgi ve haber yayabildiği için uluslararası iletişim pratiğinde çok önemli bir role sahiptir. Aynı zamanda yabancı ülkelerle ilgili bilgi oluşumuna katkı sağlayan araçlardan biri olur. Kitle iletişim araçları kamusal imaj ve fikir oluşturma gücüne sahip olduğundan, bir ülkenin belirli bir imajını temsil edebilir. Bir ülkenin uluslararası kamuoyu tarafından nasıl görüldüğü, uluslararası düzeyde bir ülkenin kimliğinin önemli bir faktörüdür. Uluslararası haberleri almanın yollarından biri de haber ajanslarıdır. Birçok medya kuruluşu, uluslararası haberlerini yayınlamak için uluslararası veya ulusal haber ajanslarına güvenmektedir. Haber ajansı, bir ulus devletin uluslararası düzeyde güvenilir görünmesi için bile önemli bir unsur haline gelmektedir. Endonezya ayrıca okuyucularına yerel ve uluslararası haberler sunan kendi ulusal ajansı Antara'yı kurmuştur. Antara'da yayınlanan konulardan biri de Türkiye ile ilgili haberler de dahil olmak üzere dış haberlerdir. Endonezya ve Türkiye ikili ilişkilerini Osmanlı İmparatorluğu döneminden beri kurmuştur. Türkiye ile ilgili haberler, yıl boyunca yaptıkları pek çok benzerlik ve işbirliği nedeniyle Endonezya halkı için önemli görülmektedir. Bu bakımdan Türkiye, egemen bir ülke olarak uluslararası perspektiften iyi bir imaja sahip olmak istemektedir. Bunu başarmak için, yabancı medyadaki haberler bir ülkenin uluslararası imajını şekillendirmenin yollarından biridir. Bu nedenle, Türkiye'nin haber ajanslarında ve yabancı medyada iyi bir şekilde temsil edilmesi önemlidir. Bu arka plana dayanarak, bu çalışma Türkiye'nin Endonezya ulusal haber ajansı Antara'da nasıl tasvir edildiğini incelemeyi amaçlamaktadır. Bu çalışmada içerik analizi yapılmıştır. Bu çalışmada Türkiye'nin çatışmalı bir ülke olarak görüldüğü varsayılmaktadır. Araştırma sonucunda Türkiye, örnekleme döneminde Antara'da çıkan haberlerin çoğu askeri çatışmayla ilgili olduğu için çatışmalı bir ülke olarak görülmektedir. Anahtar kelimeler: uluslararası haberler, haber ajansları, Endonezya, Türkiye, temsil

Endonezya ve Türkiye'de askeri rejim sonrası demokratik konsolidasyon: 1990-2010 arası dönem

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2017 Uluslararası İlişkiler Bilim Dalı
Bu tez, 1990 ile 2010 yılları arasındaki son yirmi yılda Endonezya'da ve Türkiye'de demokratikleşme sürecini ele alıyor. Endonezya'daki Suharto rejiminin yıkılmasından sonraki demokratikleşmeye geçiş süreci ve Türkiye siyasetinde ordunun vesayetinin gerilemesi çalışmanın odaklandığı süreçlerdir. Bu iki ülke otoriterlikten demokrasiye geçiş açısından farklı yollar izlemiştir. Her iki ülkede de seçime odaklı bir demokrasi anlayışı ve pratiği hakim olmakla beraber bu ülkeler nitelik açısından da demokrasilerini geliştirmeye odaklı sistemler kurmuşlardır. Endonezya, geçiş dönemini aktif olarak denetleyen sivil toplumun güçlü desteği nedeniyle demokratikleşmeye geçiş sürecini etkili bir şekilde yönetmede ve kontrol etmede başarılıdır. Türkiye'de ise, Avrupa Birliğine adaylık süreci demokrasinin niteliğinin artırılmasına olumlu yönde katkı sağlamıştır. AB katılım sürecinde Türkiye'den yapması beklenen reformlar demokrasinin niteliğini artırıcı bir etki tesis etmiştir. Bununla birlite AB süreci tavsadıkça, Türkiye'deki siyasi karar alıcılar Avrupa eksenli değil de Orta Doğu ve Asya eksenli politikalara yöneldikçe AB reformları ve yasaları AB'den de kaynaklanan nedenlerle siyasal öncelik olmaktan çıkınca, AB sürecinin kazanımlarında önemli bir gerileme ortay açıkmıştır. 15 Temmuz 2016 darbe girşimi bu süreci iyice çökertmiş ve Türkiye demokrasisi tanınamaz hale gelmiştir. Araştırmacı konsolide olmuş demokrasinin ömrünün siyasetteki aktörlerin demokrasiyi kasabadaki tek oyun olarak görüp görmedikleri ile doğrudan bağlantılıdır. Ortaya çıkabilecek sorunları aşmak için iyi çalışan ve güçlü bir adalet sistemi ise demokrasinin istikrarı için olmazsa olmazlardandır. İyi yönetişim ilkelerinin izlenmesi ise demokrasiyi otoriterliğe doğru evrilmekten koruyabilecek en iyi metotlardan biridir. İktidar partisini elindeki gücü suiistimal etmesini önleyebilmek için mahkemeler hukukun önünde eşitlik ilkesine göre hareket etmeli, kişilerin ve grupların hükümet politikalarına dair muhalif görüşlerini ifade etme özgürlüğünü garantileyebilmelidir. Bu araştırma 5 bölüme ayrılmıştır. İlk bölüm Türkiye ve Endonezya'daki demokrasinin dönüşüm sürecinden konsolidasyon sürecine kadar olan dönem ve bu dönemde ordunun rolü üzerine genel bilgi vermekte ve böylece araştırmayı detaylandıran bir arka plan oluşturmaktadır. İkinci bölüm demokratik dönüşümden konsolidasyona kadar olan süreci, demokratikleşme sürecinde ekonomik kalkınmanın ve sivil halkın belirgin rolünü ele almakta. Bu bağlamdauygulanabilecek teorik çerçeveyi incelemektedir. Üçüncü ve dördüncü bölüm ise sırasıyla Endonezya ve Türkiye'ye odaklanmaktadır. Bu bölümler okuyucunun, iki ülkedeki ulus oluşturma sürecinden başlayıp, ordunun belirgin bir aktör olarak nasıl yükseldiğini ve izleyen dönemdeki tamamlayıcı olayları ve sivil halkın demokratikleşme sürecine nasıl dahil olduğunu anlatarak, Endonezya ve Türkiye tarihini kısa bir çerçevede anlamasına ortam hazırlamaktadır. 5. bölüm ifade özgürlüğü, örgütlenme özgür

Endonezya'da din ve siyaset Nahdlatul Ulema örneği)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2016 Siyaset Bilimi Bilim Dalı
Nahdlatul Ulema XX yüzyılın başlangıcında Endonezya'da kurulan Ilımlı İslamci örgüttür. NU'nun kuruluşu Endonezyadaki yenileme İslamcı hareketin yaygınlaşmasına bir cevap niteliktedir. NU kurtuluş mücadelesi ve Anayasa Oluşturmasına aktif olarak katıldı. NU, din eğitimi, halk geliştirme, ve fetva mevzularına kadar ilginenen dini sosyal örgüttür. Gelişen süreçte NU, dini ve sosyal örgüt olarak siyaset ve devletle olan ilişkilerinde gerek Soekarno ve Soeharto döneminde değişiklik yaşadı. NU 1951 yılında NU partisi kurdu, 1973 yılında partiler birleşmesi uygulamasından dolayı PPP partisiyle birleştri. 1984 yılında ise NU, siyasetten ve PPP partisinden çekildi. Gelişen süreçte 1998 yılında NU tekrar siyasi parti kurdu. Bu doktora teziyle, yazar tarih süresince din ile siyaset ilişkileri ve özellikle İslamcı hareketlerinde değişiklik yaşayabilir. Dahası demokrasi ve çağdaşlaştırma süresince İslamcı hareketi zaman değişikliğine adapte olmak zorundadır. Bu konuda NU, İslamcı hareketin çıkarlarına göre değişebileceğini ispat etmiştir. Bu bağlamda NU, bu değişikliği ehli sünnet ve cemaatın fıkıh kaidelerine göre şekillendirmiştir. Anahtar Kalimeler: Nehdlatul Ulama, İslami Hareketi, Din, Siyaset