Thesis Search




SEARCH RESULTS

Evaluation of shelter services for internal unaccompanied minors in African's post conflict countries: The case of burundi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2019 Sosyal Hizmet Bilim Dalı
Bu çalışma, Burundi'de, özellikle Bujumbura'da, tek başına kalan çocukların artan göçlerini açıklayan başlıca faktörleri açıklamaktadır; Ayrıca bu iç refakatsiz küçüklerin Bujumbura'ya olan göçleri sırasında karşılaştıkları sorunları ve riskleri de inceliyor. Buna ek olarak, bu çalışmada çalışma nüfus alanı olarak görev yapan FVS-AMADE Burundi Koruyucu Merkez tarafından bu çocuklara sağlanan resmi sosyal yardım müdahalesini ve yeterliliğini araştırmaktadır.Toplam on altı katılımcı, on üç şirket içi yalnız çocuk ve üç sosyal hizmet görevlisi ile iki değişik, fakat yakından ilişkili yarı yapılandırılmış mülakat rehberi formunun kullanımını içeren nitel bir araştırma tasarımı benimsenmiştir. Bu katılımcıların görüşlerinin analizi, tematik kodlama ve veri analizi ve SWOT analiz aracı kullanılarak MAXQDA 2018 yazılımı ile gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmanın sonuçları diğer birçok faktör arasında tespit, aşırı kırsal yoksulluk; üvey aileler ve yasal vasiler tarafından aileleri içinde çocuklara yönelik aile içi şiddet, bu çocukları göçe zorlayan başlıca itici etkenler olarak; iş fırsatlarının aranması, güvenli bir çevre arayışı; (eğitim ve sağlık hizmetleri) gibi sosyal altyapılara erişim ve aile birleşimi gibi sosyal altyapılara erişim de bu çocukları Bujumbura şehrine göç etmeye çeken temel faktörler olarak tanımlanmıştır. Ayrıca, bu çalışma çocuk ticareti, çocuk istismarı; hapsetme; etnik kötülük, suç teşkilatının saldırıları; vb, bu çocukların Bujumbura'ya göç yolculuğunda ve Bujumbura'ya geldikten sonra karşılaştıkları başlıca riskler olarak belirletmiştir. Bu nedenle, bu çalışma, bu iç refakatsiz çocukların ihtiyaçlarına özel durumuna cevap vermeyi amaçlayan çocuk koruma müdahale mekanizmalarının uygulanması gerektiğini ortaya koymuştur. Çocuk koruma sistemi ve göç politikaları, çocukları şiddete maruz bırakan riskli göçleri önlemeli ve bu çocukların göç yolculuğunun her aşamasına yerleştirilmelidir; kendi şehirlerinden başlayarak, hedef yerlerine kadar. Bu çalışma aynı zamanda Burundi'deki tek başına kalan göçmen çocukların ihtiyaçlarını karşılamak için bir dizi özel politika da sunmaktadır.

Evaluation of systemic risk between American and European financial markets

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2018 Diğer
Bu tez, 20/08/2004 ile 28/02/2014 arasındaki dönem için Amerikan ve Avrupa finansal sistemlerinde sistemik risk çalışmasına odaklanmaktadır. Bu konu, 2007 krizinden bu yana finansal aktörlerin dikkatini çekmektedir. Uygun bir düzenleme ihtiyacı, finansal istikrarı sağlamak için düzenleyici reform kullanımını teşvik etmiştir. Sistemik riski değerlendirmek için, Adrian ve Brunnermeier (2011), sistem riskini tespit edemeyen CovaR'nin kuantum regresyonunu, bunun yerine Riske Maruz Değerle bütünleştirmeyi önermişlerdir. Böylece, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa pazarları için CoVaR'ı hesaplamayı hedefliyoruz. İlgili bulgular ışığında hayat sigortası sektörünün ABD'de sistemik riske en çok katkıda bulunduğu, Euro bölgesinde ise finansal hizmetler sektörü olduğu sonucuna vardık. Ayrıca, büyük finansal kurumların sistemik riski tetiklemekten en fazla sorumlu olduğu da ortaya çıkmaktadır.

Evaluation of the biodiesel and feedstock production efficiency of five chlorella species isolated from different volcanic lakes in Turkey

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2015 Diğer
Güneş enerjisini kullanarak hedef biyomoleküllerin daha verimli üretimine olanak sağlamasından dolayı, mikroalgler; fosil yakıt kaynaklı petrol ürünleri karşısında en değerli yenilebilir alternatif enerji kaynağı olarak yerini almış durumdadır. Mikroalgler geniş bir çeşitliliğe sahiptirler ve farklı türlerinin çevresel faktörlere değişken şekillerde cevap veriyor olmaları sebebiyle, hedeflenen ürünlerin en yüksek düzeyde verimine ulaşabilmek için en iyi tür ya da suşun seçilmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada; Türkiye'deki farklı volkanik göllerden izole edilen 5 Chlorella türünün biyodizel ve hammadde üretim verimliliğinin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Bunun için; Chlorella sp. ArM0029B, Chlorella vulgaris C-27, Chlorella vulgaris ESP-31, Chlorella sp. ESP 6, ve Chlorella variabilis mikroalg türleri, hücre metabolitlerinin üretimini maksimize etmek üzere başvurulan en yaygın yöntemlerden olan azot açlığına bırakılmış ve her bir türün verdiği cevaplar, kontrol grubuyla birlikte, lipit üretimi, protein konsantrasyonları, klorofil ve karotenoid seviyeleri ve karbohidrat birikim miktarları üzerinden iki farklı karşılaştırmaya olanak sağlayacak şekilde ölçülmüştür: İlk olarak, hangi mikroalgin en yüksek miktarda metabolit üreteceği sorusuna cevap verebilmek için, aynı koşullar altında beş türün her birinin toplam biyomolekül verimliliği karşılaştırılmıştır. İkinci olarak, kontrollü şartlarda azot açlığına bırakılmış türlerin toplam biyomolekül miktarlarında ortaya çıkan farklılıklar türler arasında karşılaştırılmıştır. Böylelikle, her bir mikroalgin verimlilik derecesi belirlenerek, incelenen 5 mikroalgden biyoteknoloji uygulamalarında kullanımına imkan veren en iyi türün seçilmesi konusunda değerlendirme yapılmıştır. Azot açlığında kontrollü grup ile karşılaştırıldığında, her bir mikroalgin büyüme hızında düşüş yaşanmış, Chlorella vulgaris C-27 ve ESP-31 en yüksek büyüme oranı göstermiştir. Lipid açısından bakıldığında; 4 Chlorella türünün lipid içeriği % 26-50 oranında artmış, fakat Chlorella sp. ESP-6 %13 oranında düşüş yaşamıştır. Genel olarak en yüksek lipid birikimi Chlorella vulgaris C-27 ve ESP-31'de mevcut olduğu gözlemlenmiştir. Azot açlığı altında büyümede 4 mikroalgin protein konsantrasyonu %14-20 oranında azalmış, fakat Chlorella variabilis'de %27 oranında artmıştır. Kontrollü şartlar altında büyümede Chlorella vulgaris ESP-31 en yüksek protein konsantrasyonuna sahiptir. Klorofil ve karotenoid düzeyi klorofil/karotenoid oranı olarak bildirilmiştir. Azot açlığında kontrollü grupla karşılaştırıldığında bu oran azalmıştır. Bu azalma klorofil düzeyindeki azalmayı, karotenoid düzeyindeki artışı gösterir. Chlorella vulgaris C-27'nin en düşük klorofil/karotenoid oranına sahip mikroalg olduğu bulunmuştur. Lipid ve karbohidrat içeriğini ölçmek için FTIR kullanılmıştır. Nile Red method'unda olduğu gibi, FTIR'dan elde edilen sonuçlar azot aç ortamda büyüyenlerin normal büyüme ortamındakilere göre TAG miktarlarında bir azalma

Evaluation of the effect of shopping centers architectural typologies on customer behavior: erbil case studies

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2016 Diğer
Humans are the main users of the environment in general and the built environment in particular. Several studies have investigated and analyzed human behavior and the reciprocal interaction between it and the built environment. These studies stated that human behavior influences the surrounding environment and is influenced by it. The shopping environment is considered one of the important environments in human society that affects human behavior. Most economic and behavioristic studies mentioned the major self and non-self factors that affect and form customer behavior; among these factors is the shopping environment. Previous studies emphasized the influence of the shopping environment's physical characteristics on customer behavior regardless of whether the nature of this influence was approach or avoidance. The degree of this influence varies in accordance with the customer's characteristics. Achieving the best customer-attracting shopping environment requires a study and analysis of the relationship between customer behavior in certain environments and the shopping environment. From this point, the objective of the study is crystallized and is represented by exploring the relationship between customer behavior and the shopping environment. Shopping centers are considered one of the most important patterns of shopping environments because they offer a variety of activities and are among the modern shopping environments that are widely spread in most countries. This situation helped crystallize the objective of the research, which identifies the influence of shopping center syntactics on customer behavior and explores the required procedures to support approach behavior and avert avoidance behavior. To achieve this goal, this research employed the following steps: A comprehensive theoretical framework was created, demonstrating the most important influential factors that affect human behavior in general and those factors that affect customer behavior in particular, to determine the most important items related to the syntactic characteristics of the shopping space that influence customer behavior. This research notably focused on a certain type of behavior, namely, the approach and avoidance behavior, without dealing with the psychological effects on customers. A practical study was conducted to test the hypothesis of the research by selecting a number of shopping centers in Erbil, Iraq. The hypothesis underscores the role of the syntactic characteristics of the shopping centers as represented by the effect on customer behavior whether it was approach or avoidance. Photographs, available maps, and observation through manual scan were all used to measure the variables with a certain degree of influence on customer behavior to be tested. SPSS 20 was used to analyze the results of the practical study with multiple linear regressions to explore the nature of the relationship between the syntactic characteristics' elements of the shopping c

Evaluation of the effect of sodium dodecyl sulfate and sand on graphene for the removal of arsenic in contaminated waters

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Kimya Mühendisliği Bilim Dalı
Yaşamı canlı tutmak için en önemli kaynak sudur. Ne yazık ki su, gerek insan kökenli gerekse de doğal etkilerden dolayı, hem organik hem de inorganik bileşiklerin farklı türleri ile oldukça kirletilmektedir. Bu bileşikler arasında ağır metalleri de fazlasıyla bulabiliriz. Sudaki ağır metal iyonlarının varlığı, hayvan ve insan yaşamını olumsuz yönde etkileyebileceği için küresel bir sorundur. Ağır metal kirliliğinin doğal kaynakları; erozyon, hava koşulları ve toprak oluşumunun ağır metalleri taşıyabildiği ve yeniden dağıtabildiği kaya döngüsü olabilir; İnsan kökenli kaynaklar ise; tarımsal faaliyetler, madencilik, kömür yakma, atık sular ve ürün atığının atılması gibi faaliyetler ile ilgilidir. Ağır metaller hayvanlarda biyolojik olarak birikebilir, büyüyebilir ve besin zinciri üzerinden insanlara ulaşabilir. Dolayısıyla bunların kalıcı, toksik ve kanserojen etkileri olabilir. Bu ağır metaller arasında arsenik de mevcuttur. Bazı insan kökenli arsenik kaynakları; hayvansal yem katkı maddesi, yosun öldürücüler, herbisitler, böcek öldürücüler, mantar öldürücüler, böcek ilaçları, kemirgen öldürücüler, koyun parazit ilaçları, tabaklama ve tekstil ürünleri, pigmentler, veteriner hekimliği, seramikler, özel camlar, metalurji, elektronik bileşenler, demir dışı eriticiler, elektrik nesil (kömür ve jeotermal), ışık filtreleri ve havai fişeklerdir. Nefes alma veya içme suyu alımı yoluyla inorganik arseniklere kronik maruz kalmanın cilt, akciğer ve idrar kesesi kanseri ile ilişkili olduğu, nörotoksisite ürettiği ve arsenikle bağlantılı çeşitli hastalıklara neden olduğu kanıtlanmıştır. Arsenik ile kirlenme küresel bir sorundur. Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi bu ağır metalle kirlenmiş yeraltı suları Bangladeş, Çin, Hindistan, Nepal, Meksika ve Tayvan'daki akiferlerde de bulunmuştur. Sudan arsenik uzaklaştırılmasında en çok kullanılan geleneksel yöntemler; hava oksidasyonu, kimyasal oksidasyon, aluminyum ve demir koagülasyonları, kireç yumuşatma, aktif alümina üzerinde sorpsiyon, ters osmoz, nanofiltrasyon ve elektrodiyaliz, ve adsorpsiyon işlemleridir. Bu yöntemler yüksek temizleme verimliliğine sahip olup, düşük maliyetlidir, aynı zamanda kullanımları kolay ve esnektir. Bugüne kadar adsorpsiyon işlemleri farklı adsorbanlarla yapılmıştır. Kumun yanında grafen, grafen oksit ve indirgenmiş grafen oksit gibi grafitlerden türetilebilen bileşikler bunlardan bazılarıdır. Kum, farklı türlerde kum filtrelerinde kullanılmış, ağır metallerin ve organik boyaların adsorpsiyonunu artırmak için ise kum granüllerinin yüzeyi grafen ile modifiye edilmiştir. Grafen, ağır metallerin adsorpsiyonu için yüzeysel bazda ayrıca modifiye edilmiş, grafen oksit - demir oksit ve manyetit - oksidatif olmayan grafen gibi kompozitler şeklinde arsenik uzaklaştırılmasında kullanılmıştır. Grafen, bir altıgen 2D kafes içinde düzenlenmiş sp2 karbon atomlarından oluşan bir allotroptur. Her karbon atomunun stabil bir yapı oluşturan üç ? bağı vardır. Grafen yapısı ayrıca benzen halkası yap

Evaluation of the factors influencing safety performance on infrastructure projects in Gaza strip

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2020 Yapı Yönetimi Bilim Dalı
Araştırmacılar inşaat sektörünün doğası nedeniyle sadece gelişmekte olan ülkelerde değil, tüm dünyada en tehlikeli sektörler arasında yer aldığını kabul etmektedir. Bu sektördeki kaza sayısının yüksek olması nedeniyle, iş güvenliğine daha fazla dikkat edilmesi ve inşaat şirketlerinin güvenlik performansını artırması gerekmektedir. Ayrıca, iş güvenliği uygulamaları inşaat projelerinde ölümcül kazaların önlenmesinde bir zorunluluktur. Gazze Şeridi'ndeki inşaat projelerinde iş güvenliği performansını etkileyen faktörlerin araştırılması konusunda nispeten az sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu kapsamda, bu araştırma Gazze Şeridi'ndeki altyapı projelerinde iş güvenliği performansını etkileyen faktörleri belirlemeyi amaçlamaktadır. 19 grupta toplam 119 faktör araştırılmıştır. Gazze Şeridi'nde faaliyet gösteren 23 yapı sahibi ve müşavirlik firması ile 68 inşaat firması arasında anket çalışması yapılmıştır. Veriler SPSS ile istatistiksel önlemler sunmak üzere analiz edilerek iş güvenliği faktörlerinin sıralandığı önem endeksi hesaplanmıştır. Gazze Şeridi altyapı projelerinde iş güvenliği performansını etkileyen en önemli grupların kişisel koruyucu ekipmanlar; işaretler, sinyaller ve barikatlar; iş süreci; hükümet ve mühendislik toplumlarının rolü; ve iş güvenliği eğitimi olduğu sonucuna varılmıştır. İş güvenliği performansını etkileyen en kritik faktörler, ayak koruyucu aletlerin kullanımı, yayalar için şantiye kapatma barikatları, koruyucu baret kullanımı, tehlike işaretlerinin kullanımı ve uyarı işaretlerinin kullanımıdır. Son olarak, inşaat şirketlerinin iş güvenliği performansını artırmak için çeşitli öneriler sunulmuştur.

Evaluation of the impact of globalization on income inequality in sub-saharan African countries from the view of institutional economics

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Kalkınma İktisadı ve İktisadi Büyüme Bilim Dalı
Son yıllarda, gelir farklılıklarının giderek bir uc¸uruma do¨nu¨s¸mesinin sonucunda ortaya c¸ıkan kaygılar ve tartıs¸malar gelir dagˆılımı bozuklugˆunun arkasında yatan sosyo- ekonomik mekanizmaların yeniden ele alınmasına yol ac¸mıs¸tır. Bu bagˆlamda, 1980'lerden bu yana ku¨reselles¸me su¨recinin hızlı bir s¸ekilde gelis¸mesinin, gerek u¨lkelerin kendi ic¸inde gerekse de u¨lkeler arası du¨zeyde gelir dagˆılımı es¸itsizligˆinde genel bir artıs¸ sagˆladıgˆı yo¨nu¨nde bir fikir birligˆi bulunmaktadır. So¨z konusu do¨nemde, Sahra-Altı Afrika u¨lkeleri du¨nya ekonomisine gu¨c¸lu¨ bir entegrasyon, yakalama su¨reci sagˆlamayan ekonomik bu¨yu¨me ve gelir es¸itsizligˆi patlaması gibi o¨zelliklerle karakterize edilmis¸tir. Bununla birlikte, bu es¸itsizliklerin kapsamı bir u¨lkeden digˆerine degˆis¸ken kalmakta, bu da her u¨lkenin kurumsal yapısının gelir dagˆılımında belirleyici bir rol oynadıgˆını go¨stermektedir. Bu c¸alıs¸ma, 1996-2015 do¨nemi ic¸in toplam 25 Sahra-Altı Afrika u¨lkesini kapsayan panel verileri kullanarak ku¨reselles¸me ve kurumsal iktisat c¸erc¸evelerinde gelir dagˆılımı es¸itsizligˆinin dinamiklerini incelemeyi amac¸lamıs¸tır. Sabit etkiler modelinin tahmininden elde edilen sonuc¸lar, ticari ac¸ıklık ve ekonomik bu¨yu¨menin kurumsal kalite du¨zeyi nispeten yu¨ksek olan u¨lkelerde gelir es¸itsizligˆini azalttıklarını ve kurumsal kalitesi du¨s¸u¨k olan u¨lkelerde artırdıklarını go¨stermektedir. Ayrıca go¨c¸menlerin do¨viz transferleri gelir dagˆılımını iyiles¸tirici bir etki meydana getirmekte, oysa dogˆrudan yabancı yatırımlar kurumsal kalitesi nispeten yu¨ksek olan u¨lkelerde gelir es¸itsizligˆini artırmaktadır. Siyasi ku¨reselles¸me gelir es¸itsizligˆini azaltıcı bir etki yaratırken sosyal ku¨reselles¸me ise kurumsal kalite du¨zeyi nispeten yu¨ksek u¨lkelerde gelir dagˆılımı es¸itsizligˆini artırıcı bir etki olus¸turmaktadır.

Evaluation of the protective effects of silymarin and tempol on cisplatin-ınduced hepatotoxicity in rats

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2016 Diğer
Sıçanlarda Silymarin ve Tempolün Sisplatin Kaynaklı Hepatotoksisite Üzerine Etkilerinin İncelenmesi Tayf Alqozbakr; Danışman: Prof.Dr. Fikret Vehbi İzzettin, Klinik Eczacılık Anabilim Dalı Amaç: Çalışmamızda sıçanlarda silymarin ve tempolün sisplatin kaynaklı hepatotoksisite üzerine koruyucu etkilerinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Gereç ve yöntem: Sıçanlar her grupta altı hayvan olacak şekilde altı gruba ayrılmıştır. Üç kontrol grubunun her birine yedi gün boyunca serum fizyolojik (1 ml/kg; oral gavaj), tempol (15 mg/kg; i.p.) veya silymarin (100 mg/kg; oral gavaj) uygulanmıştır. Toksisite grubuna yedinci günde tek doz sisplatin uygulanmıştır. İki tedavi grubuna yedinci gün uygulanan sisplatin ile birlikte 7 gün süreyle tempol veya silymarin verilmiştir. Sisplatin uygulanmasından 24 saat sonra karaciğerleri çıkarılmıştır. Daha sonra malondialdehit (MDA), miyeloperoksidaz (MPO) ve toplam antioksidan durum (TAS) ölçülmüş ve de histopatolojik inceleme yapılmıştır. Bulgular: Tedavi gruplarının MDA düzeyleri; tempol (58.46±5.34 U/g doku); ve silymarin (80.65±6.9 U/g doku) sisplatin toksisite grubuna göre (176.3±21.55) düşük bulunmuştur (p<0.05). Aynı zamanda, tedavi gruplarının MPO düzeyleri; tempol (23.19±0.7 U/g doku); ve silymarin (23.37±1.2 U/g doku) sisplatin toksisite grubuna göre (31.81±1.6 U/g doku) anlamlı derecede yüksek bulunmuştur (p<0.05). Tedavi gruplarındaki TAS düzeyleri; tempol (1.65±0.14 U/g doku) ve silymarin (1.67±0.19 U/g doku) Toksisite grubuna göre anlamlı derecede yüksek bulunmuştur (0.44±0.13 U/g doku) (p<0.05). Bu sonuçlar histopatolojik incelemelerle uyumlu bulunmuştur. Sonuç: Sonuç olarak, bu çalışmada tempol ve silymarinin sisplatin kaynaklı hepatotoksisitenin önlenmesinde etkili olduğu gösterilmiştir. Anahtar sözcükler: hepatotoksisite, sisplatin, antioksidan, karaciğer

Evaluation of wild type mastic tree (Pistacia lentiscus L.) germplam by molecular markers

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2015 Diğer
Sakız ağacı (Pistacia lentiscus L.) Akdeniz havzası kıyılarına yakın bölgelerde yaygın dağılım gösteren, yaprak dökmeyen, dioik bir çalıdır. Bu çalışmada dört farklı moleküler markörün (SSR, RAPD, ISSR ve ITS) kullanımıyla yabani tip 12 erkek ve 12 dişi sakız ağacı (P. lentiscus L.) germplazmı arasındaki ilişki ve genetik çeşitlilik, gelecekteki ıslah çalışmalarında ve germplazm koruma stratejilerinde etkin bir şekilde kullanılabilecektir. Bu dört çeşit markör kullanılarak, yabani tip sakız ağacı germplazmı farklı analizlerle incelendi. 24 sakız ağacı örneği 7 SSR, 50 RAPD, 50 ISSR ve ITS primerleri kullanılarak analiz edildi. Sonuç olarak; 40 SSR, 703 RAPD, 929 ISSR alleli ve ITS1 bölgesinden 260-292 baz çiftlik DNA dizi bilgisi elde edildi. 7 SSR, 50 RAPD ve 50 ISSR primerlerinden elde edilen alellerin ortalama sayısı sırasıyla; 5.7, 14 ve 18 olarak belirlendi. ITS1 bölgesine ait dizilerinin çoklu hizalamansı sonucunda 309 baz çifti elde edildi. Bu dört moleküler markörün verilerine ve genetik çeşitlilik parametrelerine göre maksimum ortalama majör allel frekansı SSR markörleri tarafından, minimum allel frekansı ise ISSR markörleri tarafından kaydedildi. Maksimum ortalama gen çeşitliliği ISSR markörlerinde, minimum ortalama gen çeşitliliği ise SSR markörlerinde gözlendi. Dört farklı moleküler markörün ortalama polimorfik bilgi içeriği (PIC) değerleri sırasıyla; 0.628 (7 SSR); 0.835 (50 RAPD); 0.887(50 ISSR) ve 0.837 (ITS) arasında değişmektedir, bu da ISSR markörlerinin diğer üç markör türüne göre daha bilgi verici olduğunu ortaya koydu. Bu çalışmada SSR, ISSR, RAPD, ITS markörlerinin tek tek ve birlikte incelenmesinden elde edilen sonuçlar, sakız ağacında bundan sonra gerçekleştirilecek genetik çeşitlilik ve filogenetik ilişkilerin değerlendirilmesine yönelik çalışmalara ışık tutacak niteliktedir. Dört farklı marköre dayalı populasyon yapısı analizleriyle 24 sakız ağacı genotipinin, SSR markörleriyle 7, RAPD markörleriyle 2, ISSR markörleriyle 5, birleştirilmiş dominant markörler (RAPD + ISSR) ile 3 ve ITS markörleri ile de 2 alt populasyona ayrıldığı görüldü. Bu dört farklı markör arasından SSR, RAPD ve ISSR markörlerinin sonuçları birbirine benzerdir, örneğin M9 (Alaçatı) ile M10 (Mesta Sakız Adası) ve F10 ile (Alaçatı) F11 (Seferihisar) aynı alt populasyondadır. Birleştirilmiş dominant markörlere dayalı populasyon yapısına ait analizlerinin ise, F10 (Mesta Sakız Adası) ile F11'i (Seferihisar) aynı alt populasyona, ancak M9 (Alaçatı) ile M10 (Mesta Sakız Adası) genotiplerini farklı alt populasyonlara ayırdığı görüldü. ITS markörüne dayalı populasyon yapısı analizi sonucuna göre de M9 (Alaçatı) ile F11 (Seferihisar) ve M10 ile F10 (Mesta Sakız Adası) genotipleri aynı alt populasyon grubunda yer almaktadır. SSR, RAPD, ISSR ve birleştirilmiş dominant markör datasına dayalı PCA sonucu grafiği, M9 (Alaçatı) ile M10'un (Mesta Sakız Adası) ve F10 (Mesta Sakız Adası) ile F11'in (Seferihisar) yakın ilişkili olduğunu göstermiştir. ITS markör dat

Evaluation, characterization and engine performance of complementary fuel blends of butanol-biodiesel-diesel blends from aleurites moluccanus as potential alternative fuels for ci engines

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2017 Makine Mühendisliği Bilim Dalı
Yenilenebilir özelliğinden dolayı biyodizel, dünya genelinde dikkat çekmektedir. Ancak, biyodizelin özelliğinin ve kalitesinin artırılması gerekmektedir. Son zamanlarda, altrnatif yakıt olarak metanol ve etanolden başka bütanolünde dizel yakıtına karıştırılarak kullanılması olumlu düşüncelerin başlamasına neden olmuştur. Bu tez, bütanol-dizel-biyodizel karışımının potansiyel alternatif yakıt olarak değerlendirilmesi üzerinedir. Biyodizel Aleurites moluccanus yağından üretilmiştir. Yedi farklı oranda bütanol-dizel-biyodizel karışımı hazırlanmıştır. Hazırlanan yakıt örneklerinin kinematik viskozitesi, yoğunluk, alevlenme noktası, donma noktası, akma noktası ve soğuk filtre tıkanma noktası gibi birçok özellikleri test edildi. Ayni zamanda, tüm örneklerin FT-IR, TGA ve DSC özellikleri belirlendi. Karışımları değerlendirmek için önemli özelliklerinden olan motor performansı ve egzoz emisyonlarından fren gücü, fren torku, fren özgül yakıt sarfiyatı, karbon monoksit, hidrokarbonlar, azot oksitler ve egzoz gaz sıcaklığı değerlri tespit edildi. Sonuçlar olarak, bütanol-dizel-biyodizel karışımları saf biyodizele göre daha iyi soğuk akış özelliklerine sahip olurken, kinematik viskozite ve yoğunluklar da iyileşmeler ve Euro dizel özellikleri ile benzer özellikler göstermektedir. Testlere göre, tam yükte fren gücü, hidrokarbonlar ve karbon monoksit salınımlarında Euro dizele göre azalma gözlemlenirken, fren özgül yakıt sarfiyatında artış gözlemlendi. Genel olarak, karışım biyodizel-dizel karışımlarına güzel bir alternatif olarak gözükmektedir. Böylece, bütanol-biyodizel-dizel karışımı fosil yakıt yerine kullanılabilecek potansiyel bir sürdürülebilir yakıt olarak düşünülebilir.

Event distortion based clustering algorithm for energy harvesting wireless sensor networks

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2017 Diğer
Kablosuz Sensör Ağı (KSA), işlevsellikleri sınırlı, enerjileri az, pahalı olmayan, yoğun bir şekilde konuşlandırılmış kablosuz sensör düğümleri setidir. Sensör düğümlerinin gözlemleri, ara düğümler tarafından baz istasyonuna iletilir. Yoğun bir şekildekonuşlandırılmış düğümlerden oluşan ağlarda gözlemler büyük oranda ilintilidir. Uzaysalilinti olarak adlandırılan bu tür ilintiler, gereksiz algılayıcı okumalarına neden olur ve dolayısıyla enerji israfına neden olur.Bu tez çalışmasında enerji toplayan sensör ağları için Olay Bozulmasına Dayalı Kümeleme (OBK) algoritması adı verilen bir kümeleme algoritması verilmektedir. OBK algoritması sensörler arasındaki uzaysal ilintiyi kullanarak gereksiz okumalara sebep olan düğümleri azaltmak sureti ile enerji tüketimini azaltmayı amaçlamaktadır. Uzaysal ilintinin kullanılması bozulma kısıtlamalarına göre Vektör Nicemleme (VN) ile gerçeklenmektedir. Sensörlerin baz istasyonuna yaptıkları iletişim için tek hop ve iki hop olmak üzere iki ayrı iletişim modeli düşünülerek bu modellerin her biri için iki ayrı olay bozulma fonksiyonu türetilmektedir.Baz istasyonu OBK algoritması ile türetilen bu bozulma fonksiyonlarını kullanarak ilintili okumalara sahip sensör düğümlerinin veri iletimini kontrol edebilmektedir. Bu kontrol sayesinde hangi sensörün iletim yapacağına karar verilerek belli bir olay bozulma kısıtlaması karşılanırken enerji-etkin iletişim de sağlanabilmektedir

Evliya Çelebi Seyahatnamesine göre Musul, Şehrizor ve İmâdiyye

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2017 Osmanlı Müesseseleri ve Medeniyeti Bilim Dalı
Musul, Şehrizor vilayetleri ile İmâdiyye şehri ekonomik, siyasal ve kültürel açıdan Osmanlı Devleti'nin önemli topraklarındandır. Osmanlı Dönemi'nde bu topraklar hakkında birçok araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalar çoğunlukla tahrir defterleri gibi resmi kayıtlara dayalıdır. Mamafih bölge hakkında önemli kaynaklardan biri de seyahat anlatılarıdır. Batı ülkelerinden birçok seyyah misyoner ve casusluk faaliyetleri amacıyla bu bölgelere gelmişlerdir. Osmanlı seyyahları ise seyahat ve devletin resmi görevleri için bu bölgelere gitmişlerdir. Osmanlı seyyahlarından birisi de Evliya Çelebi'dir. Seyahatnamesinin IV. cildinde bu toprakların kültür, medeniyet ve yönetimini çok detaylı bir biçimde anlatmaktadır. Evliya Çelebi 1655-1656 yılları arasında Musul Şehrizor ve İmâdiyye'ye gitmiştir. Evliya Çelebi bu şehirleri gezerken buralardaki dini ve ilmi hayat ve yönetim tarih üzerinde durmuştur. Bu şehirlerdeki önemli mekânlar hamamlar camiler medreseler ziyaretgâhlar da bu eserde yerini bulmuştur. Evliya bu şehirlerdeki yönetim tarihi ve yapısına özel önem vermiş ve detaylı bir şekilde dönemin hükümdarını ve ailesini tanıtmıştır. Dönemindeki hükümdarlarla tanışmış ve onların yönetim şekillerini aktarmıştır. Yine hükümdarların Osmanlı Devleti ile ilişkisini de konu edinmiştir. Tebaa'nın günlük yaşamı, dilleri, dinleri yemekleri, özel günleri, sosyal ve kültürel hayatlarını da inceleyip not etmiştir. Bu çalışmada ise o dönemde bu şehirleri anlatan diğer kaynaklarla birlikte Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi karşılaştırılacak ve Evliya'nın eksik bıraktığı bilgiler tespit edilecektir. Bu karşılaştırma sayesinde bu şehirlerin o döneme ait daha net bir fotoğrafı çekilmiş olacaktır. Anahtar Kelimeler: Evliya, Musul, ehrizor, Åm‚diyye, Ålim, Medrese

Evrenseli aramak: Justino Serralta ve Turgut Cansever'de Le Corbusier etkisi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Mimarlık Tarihi Bilim Dalı
Bu çalışma, Turgut Cansever (Türkiye, 1921) ve Justino Serralta'nın (Uruguay, 1919) mesleki ve kişisel yaşamlarında görülen Le Corbusier etkisine özel bir vurgu yaparak bu iki mimarın mimariye ilişkin çalışmalarının ve teorik üretimlerinin karşılaştırmalı bir analizini gerektirir. Cansever ve Serralta'nın çağdaş olduklarını ve 1949'da Paris'te modern mimarlık bürolarında stajyer olarak belirli bir dönem paylaştıklarını dikkate alan bu çalışma, bir yan amaç olarak sırasıyla Türkiye'deki ve Uruguay'daki sosyo-politik bağlamların yüzeysel bir analizini yaparken bu ülkelerdeki mimari yaşamı daha geniş bir yelpazede inceleyecektir. Bu sayede, bir arka plan çerçevesi sağlamak ve Cansever ve Serralta'nın, Le Corbusier'in fikirlerini benimseme, eleştirme, uyarlama veya reddetme yollarına sürekli atıfta bulunarak bu iki mimarın süreçleri ve yaklaşımları arasındaki bağlantı ve farklılıkları araştırmak mümkün olacaktır. Çalışma, söylemsel alana özel bir önem vererek, üç mimarın yaşam yörüngeleri, ulusal bağlamları, eğitim geçmişleri ve yazılı metinlerinin karşılaştırılmasıyla yürütülecektir. Bu, özellikle disiplinle ilgili duruşlarındaki belirli yakınsama ve yakınlıkların bir dizi projede nasıl ifade edilebileceğinin analizi yoluyla yapılacaktır. Bu çalışmada, hem Uruguaylı hem de Türk akademisyenler tarafından onlar hakkında yazılan çok sayıda bibliyografya kullanılmıştır, ancak konunun özgünlüğü ve keşfedilmemiş olması nedeniyle birçok yeni araştırma da yapılmıştır. Ayrıca, birincil bilgi kaynağı olarak, hem Serralta hem de Cansever'in ailesi veya eski öğrencileriyle kişisel görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Anahtar Sözcükler: Le Corbusier, Turgut Cansever, Justino Serralta, Modern Mimarlık, Eleştirel Bölgeselcilik

Evsel atıklardan elde edilen enerji üretimi ve Isparta örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2017 Diğer
Günümüzde, hızlı nüfus artışı, kentleşmenin yaygınlaşması ve teknolojinin ilerlemesi gibi gelişmelerin etkisiyle hızla artmakta olan katı atık miktarı en önemli kentsel sorunlardan birisi haline gelmiştir. Katı atıkların çevreye olumsuz etkilerinin mimimize edilerek ekonomik yöntemlerle bertaraf edilmesi giderek daha da önem kazanmaktadır. Bu durum, konuyla ilgili yapılan bilimsel araştırmaların gün geçtikçe yaygınlaşması sonucunu doğurmaktadır. Katı atık depolama alanlarında oluşan depo gazlarından metan gazı (CH4) ve karbondioksit küresel ısınmaya sebep olan en önemli sera gazlarıdır. Metan gazının içerdiği yüksek enerji potansiyeli son yıllarda bu gazdan enerji üretilmesi ile ilgili çalışmaları artırmıştır. Bu tez çalışmasında, evsel atıklardan enerji üretimi konusu detaylı olarak açıklanmış ve Isparta'da faaliyet gösteren Isparta Biyokütle Enerji Santrali örnek olarak incelenmiştir. Çalışmanın birinci bölümünde, katı atık derecelendirmesi anlayışı çerçevesinde katı atık kavramı incelenmiş, depo gazı üretimi, depo gazının hesaplanması ve gazdan enerji üretimi ile ilgili temel bilgiler ortaya konulmuştur. İkinci bölümde, Literatür özeti vekatı atıklar içindeki bileşenlerin fiziksel, termokimyasal ve biyokimyasal süreçlerle başka ürünlere veya enerjiye dönüştürülmesi incelenmiştir. Üçüncü bölümde, Türkiye'de depo gazından elektrik üretimi, genelindeki atıklar ve Sera gazı emisyonlarıizah etmiştir. Dördünçü bölümde ise örnek olarak seçilen Isparta Biyokütle Enerji Santrali katı atık depolama alanında oluşacak metan gazı potansiyeli araştırılmıştır. Bu amaçla söz konusu alanda 2005 – 2027 yılları arasında oluşacak katı atık miktarı tahmini olarak hesaplanmıştır. Daha sonra, Katı atık miktarına bağlı olarak oluşacak depo gazı potansiyeli USEPA LandGEM matematiksel modeli kullanılarak tahmin edilmiştir. Biyokütle Enerji Santralleri kurulması ve depo gazından enerji üretimi yerel yönetimlere hem çevre problemi oluşturan katı atıkların bertafında ekonomik bir yöntem sunmakta hem de çevreye zararlı gazların azaltılması yönünde faydalı olmaktadır. Ayrıca, evsel katı atıklardan sağlanan enerjinin özellikle yerel enerji ihtiyacını karşılamada önemli bir potansiyeli bulunmaktadır. Anahtar Kelimeler: Katı atık, depo gazı, metan gazı, enerji üretimi

Évаluаtiоn du prоcеssus d'аdhésiоn dеs pаys dеs Bаlkаns Оccidеntаux à l'Uniоn Eurоpéеnnе : Étudе dе cаs du Mоnténégrо еt dе lа Sеrbiе

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Fransızca 2019 Diğer
Bu ç?lışm?nın ?m?cı ?vrup? Birliği'nin B?tı B?lk?n ülk?l?rin? yön?lik g?nişl?m? g?l?c?ğini sunm?ktır. B?tı B?lk?nl?r ?l?r?k t?nıml?n?n bölg? t?pl?md? y?di ülk?d?n ?luşm?kt?dır.F?k?t ?n?liziminiz k?nusu ?B'y? k?tılım müz?k?l?rind? ?n g?lişmiş iki ?d?y ülk? ?l?n K?r?d?ğ v? Sırbist?n ?l?c?ktır. Bu ç?lışm? bu iki ülk?nin bugün? k?d?r ?B'y? k?tılım krit?rl?rini y?rin? g?tirm? hususund?ki il?rl?m?l?rin? yön?lik bir d?ğ?rl?ndirm? s?ğl?m?kt? v? ?ynı z?m?nd? bu ülk?l?r 2025 yılın? k?d?r ?B'y? k?tılm?k istiy?rs? üst?sind? g?lm?k z?rund? ?ldukl?rı z?rlukl?rın n? ?lduğunu d? t?nıml?m?kt?dır. Bu ç?lışm? g?nişl?m? sür?cinin ?vrup? kıt?sın? s?ğl?dığı istkr?r güv?n v? r?f?h unsurl?rının ön?mini vurgul?y?r?k ?B'inin içind? bulunduğu kriz k?şull?rınd? d?hi g?nişl?m? p?litik?sın? d?v?m etmesinin n?d?n ön?mli ?lduğunu ?çıkl?m?kt?dır. ?n?ht?r K?lim?l?r: B?tı B?lk?nl?r, ?B g?nişl?m? p?litik?sı, ?d?y ülk?l?r, K?tılım müz?k?r?l?ri, K?p?nh?g krit?rl?ri

EWMA control charts for skewed distributions

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2020 Diğer
Klasik Shewhart kontrol kartları genellikle ilgilenilen rastgele kalite değişkeninin özelliklerindeki değişkenliği izlemek için kullanılır ve normallik varsayımlarına dayanır. Çarpık dağılımlarda kitledeki değişiklikleri göstermek için simetrik olmayan kontrol limitlerinin kullanılması gerekmektedir. Ağırlıklı Varyans (WV) Ağırlıklı Standart Sapma (WSD) ve Düzeltilmiş Çarpıklık (SC) gibi yöntemler çarpık dağılımlarda kullanılır. Klasik ??¯ ve R kontrol kartları ve bunların tüm türevleri genellikle süreçteki büyük değişimleri tespit etmek için kullanılır, bu nedenle küçük değişimler söz konusu olduğu durumlarda bu kartlar çok güvenilir değildir. Bu tür sorunları çözmek için, bu çalışmada Üstel Ağırlıklı Hareketli Ortalama (EWMA) kontrol kartları kullanılmıştır. Bu tezin temel amacı, çarpık dağılımlar için Düzeltilmiş Çarpıklık yöntemini EWMA control kartlarına uygulamak ve Düzeltilmiş Çarpıklık EWMA (SC-EWMA) kontrol limitlerini önermektir. Çarpıklık derecesine ve değişen ağırlıklandırma parametrelerine göre, önerilen yeni yöntemin performansı, Khoo ve Atta (2008) tarafından geliştirilen Ağırlıklı Varyans EWMA (WV-EWMA), Atta ve Ramli (2011) tarafından geliştirilen Ağırlıklı Standart Sapma EWMA (WSD-EWMA) ve klasik EWMA yöntemleri ile karşılaştırılmıştır ve farkları ortaya .çikarilmiştir. Karşılaştırma, lognormal, gamma ve Weibull dağılımlarından üretilen verilerle Monte Carlo simülasyon tekniği kullanılarak 1. Tip hatalarına göre yapılmıştır.

Examining missing data rate and imputation methods on generalizability and dependability coefficients

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2020 Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme Bilim Dalı
Bu çalışmada, farklı eksik veri oranları ve eksik veri atama yöntemlerinin tamamiyle çapraz tasarlanmış desende genellenebilirlik katsayılarına üzerine etkileri incelenmiştir. Kullanılan eksik veri oranları MCAR mekanizması ile % 5% 15 ve % 20 (üç grup) olarak kategorize edilmiştir (oluşturulan eksik veri yapılarının MCAR yapısında olup olmadığı Little'ın MCAR testi ile p> .05 anlamlılık düzeyinde incelenmiştir.) Çalışmada kimya laboratuvarında beşinci ve altıncı sınıf 35 öğrenciden toplanan ikincil veriler kullanılmıştır. Çalışma kapsamında kullanılan üç eksik veri atama yöntemi, çoklu atama (MI), ortalama atama (MS) ve beklenti maksimizasyonu (EM) olarak belirlenmiştir. Kayıp very öngörüten yüzdelere doyal olarak tam very setindede ğzlemler çikartılar olurturulmuştur. EduG 6.1 sürümü kullanılarak G, Phi katsayıları ve varyans bileşenleri elde edilmiştir. Elde edilen sonuçlar, tüm değişkenlik kaynaklarına ait hesaplanan varyans bileşenlerindeki küçük farklılıklar dışında, her üç eksik veri oranı ve atama yöntemlerinden elde edilen G ve Phi Katsayısı üzerinde önemli farklılıklar olmadığını göstermektedir. Bu çalışma, eksik veri ve güvenilirlik konusunun araştırmacılar tarafından daha az dikkat çekmesi veya yetersiz sayıda çalışma yapılması nedeniyle gerçekleştirilmiştir. Genellenebilirlik Teorisi, Klasik Test Teorisinin aksine, tek bir puan değişkenliği kaynağının tanımlanabildiği, tek bir ölçümde birden çok varyansı kaynağını belirleyebilmesi nedeniyle tercih edilmiştir. Farklı örneklem büyüklüğü ve farklı eksik veri atama yöntemleri ile bir testin psikometrik özelliklerinin (güvenilirlik ve geçerlilik) incelenmesi üzerine yapılacak çalışmalar için önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Genellenebilirlik Teorisi, Klasik Test Teorisi, Eksik Veriler, Imputasyon Yöntemleri, Genellenebilirlik Katsayısı, Güvenilirlik (Phi) Katsayısı

Examining the factors responsible for the variation in accessibility to health care facilities in Tamale, Ghana

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2017 Diğer
Son zamanlarda gündeme gelen tartışmalardan biri, önümüzdeki yıllardaki hızlı nüfus artışı ve onun eşlik ettiği sorunların, kırsal toplumlarda değil, gelişmekte olan şehirlerde olması beklenmektedir. Hızlı nüfus artışı, eşlik eden sonuçlarla birlikte, şehirlerde yaşam kalitesini düşürebilmektedir. Bu açıdan ele alındığında, nüfus artışının ortaya çıkardığı problemlerin çözümü için pek çok sosyo-ekonomik konunun ciddiyetle ele alınması gerekmektedir. Bu konular arasında, yeterli ve nitelikli konut, sanitasyon, yeterli düzeyde ve sayıda sağlık ve eğitim tesisleri, farklı gelir kaynakları, rekreasyon için yeterli açık alan gibi konular da bulunmaktadır. Bu başlıklarda, sağlık tesislerinin yeterliliği ve erişebilirliği yaşamsal düzeyde önemlidir. İlgili literatür incelendiğinde, araştırmacıların çoğunun sağlık kuruluşlarına erişilebilirliğinin ölçülmesiyle ilgili olarak, mevcut mekansal yapının fazla önemsenmeden ele alınmış olduğu görülmektedir. Bu çalışmada Tamale (Gana) kentinde bulunan sağlık tesislerine erişimi etkileyen faktörler incelenmiştir. Kamuya açık veri tabanları ile Tamale Belediyesi ve Tamale Sağlık Bakanlığı'na bağlı birimlerden elde edilen veriler ile coğrafi bilgi sistemleri temelli bir veri tabanı oluşturulmuştur. Çalışmada özel ve kamuya ait sağlık tesisleri ayrıştırılarak incelenmiştir. Çalışmada her bir sağlık kuruluşunun hizmet alanının tespiti amacı ile (1) Voronoi diyagramları oluşturulmuş, (2) ağ analizleri yapılmış ve (3) sağlık tesislerine olan erişebilirlik düzeylerinin tespiti için Grafik Teorisi temelli endeks değerleri hesaplanmıştır. Elde edilen sonuçlar, mevcut sağlık tesisleri dağılımının hizmet verdileri nüfusun dağılımının ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde gerçekleşmediği, ayrıca özel ve kamuya ait sağlık tesislerinin dağılımında önemli farklar olduğunu ortaya koymuştur. Anahtar Kelimeler: Erişilebilirlik, sağlık tesisleri, nüfus, Tamale

Examining the legitimacy of the sanctions imposed on Zimbabwe regarding international law

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2021 Diğer
Uluslararası ilişkiler disiplininde yaptırımların kullanılması yeni bir olgu değildir. Fakat Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle birlikte Batılı ülkeler, dış politikada ulusal çıkarlarına ulaşmak için yaptırımları giderek daha fazla benimsemeye başlamıştır. Bu araştırmanın temel amacı Avrupa Birliğı (AB) ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından Zimbabve'ye uygulanan yaptırımları bu yönüyle irdeleyip uluslararası hukuka uygun olup olmadığını tespit etmektir.ABD ilk yaptırımlarını Zimbabve'ye 2001 yılında uygulamaya başlamıştır. Bu yaptrımlarını Zimbabve Demokrasi ve Ekonomik İyileşme Yasasını (ZIDERA) ile meşru göstermeye çalışmıştır. Buna ek olarak, daha sonraki süreçte de çeşitli araçlar kullanarak bu yaptırımları arttırmıştır. Bu bağlamda, 2003 yılında, yasal dayanaklarını ABD yasal belgesinden [Uluslararası Ekonomik Acil Durum Yetkileri Yasası (IEEPA)] alan Başkanlık İcra Kararları aracılığı ile Zimbabve'ye yönelik daha fazla yaptırım kararı alınmıştır. Öte yandan AB, Cotonou Anlaşması'nı yasal dayanak olarak kullanarak Zimbabve'ye yaptırımlar getirmiştir. Ayrıca AB, Ortak Dış ve Güvenlik Politikası'nı (CFSP) savunan Avrupa Birliği Antlaşması'nı kullanmıştır. Bu nedenle, bu araştırmanın odak noktası, Birleşmiş Milletler (BM) üyesi olan Zimbabve'ye yönelik bu tür yaptırımların meşruiyetini irdelemektir. BM henuz, AB ve ABD tarafından belirlenen bu tür mağduriyetleri gidermek için herhangi bir yaptırım önlemi almamıştır. Zimbabve'ye uygulanan tek taraflı yaptırımların, başka bir devletin içişlerine karışmama, egemen devletlerin eşitliği ve Devletlerin Uluslararası Haksız Eylemden Sorumlu Uluslararası Hukuk Komisyonu hükümlerine dayalı olarak gayrimeşru olduğu kabul edilmektedir. Yaptırımlar, Zimbabve'yi egemen bir devlet olarak görev ve yükümlülüklerini yerine getirmesini olumsuz etkilenmektedir. Aynı zamanda, Uluslararası Hukuk Komisyonu taslaklarının uluslararası hukukta bağlayıcı olmadığı kabul edilmektedir.

Examining the policy approaches of Myanmar and Bangladesh towards Rohingya issue

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2018 Diğer
Bu çalışma, Myanmar ve Bangladeş'in Rohingya Müslümanlara karşı benimsediği politika yaklaşımları incelemektedir. Dünya mülteci sayısındaki endişe verici artışla birlikte Bangladeş'te de Rohingya mülteci sayısı artmıştır. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin (BMMYK) tahminine göre, 1978- 2017 yıllarında Myanmar'daki zulmden kaçarak yaklaşık 923.000 Rohingya Müslümanı Bangladeş'e sığınmıştır. İnsan Hakları örgütleri, Arakan eyaletindeki Rohingya sivil köylerine karşı yürütülen bu hareketi sistematik bir katliam kampanyası olarak nitelendirdi. Böylece, Rohingya Müslümanlar Myanmar'da güvenliklerini ve istikrarlarını kaybettiler zira askeri cunta Rohingya Müslümanlara bağışçı ülkelerin gönderdiği kalkınma yardımlarını kısıtladı. Bunun yanı sıra, bir diğer önemli etken ise Myanmar askeri yönetiminin etnik politikası bölgesel ve küresel politikalardan mı yoksa iç çatışmalardan etkilendiğidir. Bu politika ile Rohingya Müslümanları hem Myanmar hem de Bangladeş'te kimlik yoksunluğuyla karşı karşıya kalmıştır. Rohingya Müslüman'larının Bangladeş'e sığınması, her ne kadar onlara bir güven ve geçici bir kimlik kazandırmış olsa da, uzun süre Bangladeş'te kaldıklarında, orada yaptığı evlilikler yerel kültürle (dil, örf-adet vb.) kaynaşma sürecini hızlandıracak ve böylece asıl kimliklerini temelli kaybedecekler. Myanmar'a kıyasla, Bangladeş'teki Rohingya Müslümanlarına yönelik kalkınma bağışları ve insanı yardım programlarını yürütmek daha güvenlidir ama diğer tarafında Rohingyaların Bangladeş'in güvenlik açısından sorun oluşturacağını idda edilmektedi. Bu çalışma, Bangladeş ve Myanmar'ın Rohingya meselesine yönelik izlediği politika yaklaşımlarını yukarıda bahsedilen anlayışları ışığında uygulamaktadır.