Thesis Search




SEARCH RESULTS

A study on the investigation of the energy efficient building envelope in terms of heat, light and sound

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2012 Çevre Kontrolü ve Yapı Teknoloji Bilim Dalı
Bina kabuğu, bina içi çevre ile bina dışı çevreyi ayıran bina elemanları ve bileşenlerinin tümü olarak tanımlanabilmektedir. Isı, ışık, ses gibi fiziksel çevresel parametrelerin kontrolu, kullanıcı sağlığı ve konforu açısından bina kabuğunun en önemli işlevi,?Dış çevredeki iklimsel koşulları kontrol altına alarak iç çevrede ısısal (termal) konfor koşullarını?Doğal ışığı kontrol altına alarak,iç çevrede görsel konfor koşullarını,?Dış çevredeki gürültü düzeyini kontrol ederek iç çevrede işitsel konfor koşullarınısağlamaktır.Diğer taraftan dünyadaki en önemli sorunların başında çevre ve enerji sorunlarının geldiği bilinen bir gerçektir. Günümüzde artan dünya nüfusu ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak konforlu ortamlarda yaşam isteğinin giderek atması enerji gereksinimi de artmaktadır. Buna karşılık dünyadaki tükenebilir enerji rezervlerinin azalması,enerji konusunun gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerin gündemindesürekli olarak yer almasına yol açmaktadır. Ülkemizde enerji tüketiminin sektörsel dağılımı incelendiğinde bina sektörünün önde geldiği bilinmektedir. Bu nedenle binalardaenerjinin etkin kullanımı öncelikli olarak ele alınmalıdır. Binalarda enerji harcamalarının önemli bir bölümü, konfor koşullarını sağlamak amacıyla özellikle ısıtma, soğutma ve aydınlatma amaçlı olmaktadır. Binalarda kullanıcı sağlığı ve konfor koşullarından ödün vermeden enerjinin etkin kullanımının gerçekleştirilebilmesi için, binanın en etkin öğesi olan bina kabuğunun ısısal, görsel ve işitsel konfor koşullarını ısı ışık ses gibi fiziksel çevresel parametreleri minimum enerji harcanmasıyla kontrol altına alarak sağlayacak şekilde tasarlanması ve değerlendirilmesi gerekmektedir.Bu açılardan bu tez çalışması, bina kabuğunun ısısal, görsel ve işitsel konfor koşullarını ısı ışık ses gibi fiziksel çevresel parametreleri control altına almada enerji etkinliği açısınsan en uygun performans sağlayacak şekilde değerlendirilmesini hedeflenmiştr. Bu hedef doğrultusunda çalışmada ele alınan bir referans bina için bina kabuğualternatifleri geliştirilmiş, mevcut bina kabuğu ve geliştirilen alternatifler fizikselçevresel parametreler (ısı, ışık, ses) ve enerji etkinliği açısından irdelenmiştir.Çalışmada referans bina olarak, GAP bölgesi içerisinde Şanlıurfa İli tarım-köy projesi kapsamında Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKI) tarafından geliştirilmiş olan bir tarım-köy konutu ele alınmıştır. Gelişmekte olan ve ülkemiz için önem taşıyan bu bölgede yer alan konutların enerji etkin geliştirilmesi ile sağlıklı, konforlu az enerji harcanarak sağlanabilecek yerleşmeler ülkemiz enerji tasarrufu açısından da önem taşımaktadır.

A study on the potential of corporate governance to explain innovation strategies: The case of private universities in Mogadishu

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2020 İşletme Bilim Dalı
Bu araştırma, kurumsal yönetişim ilkelerinin Mogadişu'da özel üniversitelerin inovasyon ve yenilik stratejilerini ne ölçüde açıklama potansiyeline sahip olduğunu belirlemeyi amaçlamaktadır. Araştırmada konunun derinlemesine incelenmesi amacıyla nitel araştırma yöntemi (durum çalışması) tercih edilmiştir. Araştırmada amaçlı örnekleme teklerinden kritik örnekleme tekniğinden yararlanılmıştır. Araştırmada veri toplamak amacıyla yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Araştırmaya konu üzerinde bilgi ve tecrübesi olan ve özel üniversitelerde çalışan on üç uzman katılımcı ile yürütülmüştür. Katılımcılardan toplanan birincil verilerin yanında aynı zamanda bilimsel makaleler, dergiler, internet kaynakları ve kitaplar gibi ikincil verilerden yararlanılmıştır. Araştırmanın sonuçları, çalışma evreninde (özel üniversitelerde) inovasyon stratejileri ve kurumsal yönetişim ilkelerinin belli ölçülerde uygulandığını göstermektedir. Özel üniversitelerin Performans raporlarını yalnızca dahili amaçlar için yayınlamaları kurumsal yönetişim açısından yeterli olmamakla birlikte en azından bu konuda az da olsa duyarlılık sahibi oldukları anlaşılmaktadır. Örneklemi oluşturan üniversitelerde insan kaynaklarının kilit performans göstergelerine sahip tanımlamaların olması, kurumsal yönetişim açısından önemli bir gösterge olarak görülebilir. Bununla birlikte araştırma örneklemini oluşturan üniversitelerin çoğunluğunda kurumsal yönetişimin önemli göstergelerinden biri olan iş tanımları ya yok veya olanlar da yetersiz düzeydedir. Çalışanların iş güvencesi açık bir biçimde yasal prosedürlere bağlanmış değildir. Kurumsallaşmanın gereği olan çalışma koşullarını gösteren kural ve kaidelere ilişkin yazılı prosedürler yeterli değildir. Bunların dışında kurumsallaşmanın gereği olarak üniversiteler sosyal sorunluluk ve sosyal duyarlılık alanında finansal sorunlar nedeniyle rollerinin gereğini yeterince yerine getiremedikleri tespit edilmiştir. Diğer taraftan üniversiteler ve federal hükümetler arasında kurumsallaşmanın gereği olan işbirliği yeterli düzeyde değildir. Bu durum işletmelerin topluma, sosyal ve ekonomik çevrelerine karşı gerekli sosyal sorumluluk duymadıklarını göstermektedir. Araştırmaya katılanların, üniversitelerin düşünsel odağında ve stratejik hedeflerinde pazarın tümü değil, büyük oranda öğrenciye odaklandıkları ortak kanaatini paylaştıkları görülmektedir. Bu durum, kurumların kurumsal yönetişimin ilkelerini, maliyet liderliğini ve odaklanma stratejilerini etkili bir şekilde uygulamaları gereğini göstermektedir. Araştırma, benzer çalışmaların, ülkenin diğer özel üniversitelerde ve Somali Ulusal Üniversitesinde de tekrarlanmasının yararlı olacağını önermektedir.

A system proposal for generative design processes and space analysis in architecture

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2022 Bina Bilgisi Bilim Dalı
Hesaplamalı teknolojiler, mimari tasarımda çoğunlukla görselleştirme ve temsil amacıyla ve benzer analojik uygulamalar için optimal bir alternatif olarak kullanılmıştır. Ancak yeni gelişmeler, mimarların tasarım süreçlerine üretken yaklaşımları de dahil etmelerini sağlamıştır. Algoritmik tasarım tekniklerinin ve programlama platformlarının uygulanması da engin bir potansiyel sağlayarak, mekansal düzenler, çevre tipolojileri oluşturmak için yeni yöntemler öneriyor ve benzersiz tasarım paternlerinin keşfedilmesine izin vermektedir. Buna ek olarak, en son üretken tasarım yetkinlikleri, tasarımda veri analizine, yorumlanmasına imkân vermekle birlikte karmaşık formların ve öngörülemeyen süreçlerin ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Bu çalışmada materyallerinin çeşitliliği nedeniyle, çok disiplinli araştırma metodolojileri entegre edilmiş ve tüm araştırma iki bölümde gerçekleştirilmiştir; kavramsallaştırma (konsept değişimi ve gelişmesi) ve uygulama (veri analizi ve sistem uygulaması). Kavramsallaştırma bölümü, eski çalışmalarda yer almayan temel özelliklerin keşfedildiği üretken tasarım paradigmasını anlamak için çeşitli kavramların sınıflandırmalarının ve organizasyonlarının temellerini oluşturmaktadır. Araştırmanın uygulama bölümü ise insan yaratıcılığının bilgisayar yetenekleriyle işbirliğini kolaylaştıran algoritmik bir modele sahip üretken bir sistemin geliştirilmesini ve uygulanmasını açıklamaktadır. Veri toplama ve saha analizi aşamaları, vaka çalışması alanının perspektifini tanımlamada ve üretken tasarım sisteminin parametrelerini belirlemede çok önemliydi. Tasarım problemlerini ve çevre gereksinimlerini keşfetmek için tasarım stüdyosu tabanlı bir deney, mekansal ve hesaplamalı analiz teknikleri dahil edilmiştir. Elde edilen veriler, araştırma amaçlarına dayalı olarak birkaç kategorik boyutta sınıflandırılmıştır. Düzen ve mekansal yerleşme, bağlantı ve erişilebilirlik, yapılı ve açık alan değerlendirme süreci, mekansal analizin vurgusuydu. Hesaplamalı analiz ise GSI, OSR, FAR ve Isovist gibi çeşitli göstergeler ve teknikler aracılığıyla yoğunluk ve görünürlük ölçümlerinin sorgulanmasına izin vermiştir. Buna uygun olarak üretimsel tasarım süreci, tasarımları Fonksiyonel Bağlantı , Duyarlı Yoğunluk , Tasarım Patern olmak üzere üç bağımsız değişkene göre incelenmiştir. İlgili veri toplama ve analiz sonuçlarının özel gereksinimlerini karşılamak için her düzeyde algoritma modeli temsiline çeşitli performans işlemleri yerleştirilmiştir. Sistem, üretken tasarım yaklaşımları ve model optimizasyonunun işbirliğini desteklemektedir. Araştırmanın temel amacı, Eskişehir Teknik Üniversitesi'nin eko-kampüs geliştirme planı için tasarım genişletme verimliliğini artırmak ve üretken bir tasarım sistemi geliştirmektir. Mimari tasarım alanında daha derinlemesine bir araştırma sağlamak için üretken tasarım bilgisini ele almaktadır. Deneysel çalışma, tasarım sürecinde üretken tasarım yaklaşımlarının ve sistemlerinin kullanımının yanı sıra bir mimarın başarab

A test of Hirsch's social bonding theory: Juvenile delinquency in the high schools of Ghana and Turkey in comparative perspective

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Diğer
Bu çalışmada, her bir ülke için 450 katılımcıdan oluşan örneklem kullanılarak, sosyal bağ teorisinin Gana ve Türkiye'deki lise öğrencileri arasındaki suçluluğa aracılık etme etkisi incelenmiştir. Bağımlı değişken olan suçluluk, beş gösterge başlığı altında sınıflandırılmıştır - toplam suçluluk, saldırı, okul suçluluğu, kamuya açık yerlerde halkın rahatsız edilmesi ve madde kullanımı. Bağımsız değişkenler, sosyal bağlanma, bağlılık, katılım (meşguliyet) ve inanç bileşenleridir. Bu sosyal bağ teorisi bileşenleri ile suç niteliğindeki eylemler arasında ters bir ilişki olacağı, ve bu bileşenlerin birleşik açıklayıcı gücünün Türkiye'de Gana'ya göre daha fazla olacağı varsayılmıştır. Genel olarak, çoklu regresyon analizinin sonuçları, Türkiye'deki durum için sosyal bağ teorisini destekler mahiyettedir. Bununla birlikte, teori Gana'daki durum için tam olarak desteklenmemiştir - bağlılık ve inanç bileşenlerinin beş suçluluk göstergesi üzerinde de anlamlı bir etkisinin olmadığı ortaya çıkmıştır. Bağlanma bileşeninin suçlulukla tutarlı bir ilişkisinin olmadığı bulgulanmıştır. Bağ teorisi bileşenlerinin birleşik açıklayıcı gücü, tahmin edildiği gibi Türkiye'de Gana'dan daha güçlüydü. Son olarak, gelecekte aynı alanda benzer araştırmalar yapacak kişiler için bazı öneriler sunulmaktadır.

A testbed design for intrusion detection and mitigation in SDN architecture by using DPI

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2017 Diğer
Son on yılda, ağları tasarlamak ve geliştirmek için kullanılan teknolojiler konusunda köklü değişiklikler yaşanmamıştır. Bu süre zarfında, ağa bağlı cihazlarının sayısı üstel olarak artarak bilgisayar ağlarının toplamı ve boyutunun artmasına yol açtı. Bu ise, veri merkezlerinde ve şirketlerde mevcut ağ yapılarının yönetimini daha da zorlaştırdı. Yazılım Tanımlı Ağ fikri, daha önce aynı cihazda sıkıştırılmış olan veri düzlemi ile denetim düzlemini birbirinden ayırmayı getirir ve böylece tüm ağ yapısının SDN denetleyici adı verilen merkezi bir yerden programlanmasına imkan verir. Bu yapı içerisindeki very düzlemi, kendisine gelen verileri SDN denetleyici tarafından belirlendiği şekilde bir sonraki düğüme ileten aptal cihazlardan oluşur. OpenFlow, SDN denetleyici ile very düzelmi cihazları arasındaki bağlantıyı sağlamak üzere yaygın olarak kullanılan haberleşme protokolüdür. Oluşturulan test düzeneği; web uygulaması, anormal durum tespiti alt sistemi, floodlight denetleyiciye sahip SDN yapısı ve sFlow protokolü gibi çok sayıda bileşene sahiptir. Geliştirilen system, akan trafık üzerindeki tehditleri bulabilmek için paketlerin yük kısımlarını incelemektedir. Geliştirilen test düzeneğinin başarımını sorgulamak için DoS saldırısı göz önüne alınımıştır. Elde edilen sonuçlar SDN sistemlerin güvenliğiyle ilgili deneylerin oluşturulan bu test düzeneği ile kolayca gerçekleştirilebileceğini göstermektedir.

A tool to automate the process of flood risk areas detection due to climate change

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2017 Coğrafi Bilgi Teknolojileri Bilim Dalı
Sel baskınları, özellikle son yıllardaki iklim değişikliği ile giderek artan şekilde meydana gelen doğal bir felakettir. Özellikle kıyı bölgelerde meydana gelen sel baskınları; artan deniz seviyesi ve kasırgalar ile ilişkilendirilmekte, bununla birlikte gelecekte meydana gelebilecek benzeri hadiselerin tahmin edilmesi, izlenmesi ve hazırlık yapılmasına dair büyük bir ihtiyaç doğmaktadır. Günümüzde, ArcGIS, GRASS, QGIS ve benzeri Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) yazılım paketleri yardımıyla, doğal afetlerin ekosisteme, nüfusa ve çevresel etkilerinin belirlenmesi geçmiş yıllara nazaran daha kolay olmasına rağmen, bu analizlerdeki çok sayıdaki farklı işlem adımları ve gerekli yöntemlerin karmaşıklığı, bu analizlerin otomatikleştirilmesini gerekli kılmıştır. Bu tez, iklim değişikliği nedeniyle taşkın risk alanlarını tespit etme sürecini otomatikleştirmek için python script dili kullanılarak yazılmış bir CBS tabanlı aracı sunmaktadır. Geliştirilen araç, ArcMap (ESRI) yazılımında kullanılan yöntemlere doğrudan erişim olanağı sağlayan Arcpy kütüphanesini kullandığından avantajlıdır.

A transport equation model for the residual stress tensor in large eddy simulation of axial turbine flows

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2014 Diğer
Bu tezde, yatay eksenli bir rüzgar türbini rotoru etrafındaki akışın, Büyük Eddy Simülasyonu (Large Eddy Simulation, LES) kullanılarak çalışılması amaçlanmaktadır. Bu amaçla, üç kanatlı, yatay eksenli, rüzgarı önden alan NREL(National Renewable Energy Laboratory) serisi II. faz rotoru seçilmiştir. Bu rotorun seçilme nedenleri; hazır deneysel verilerin bulunması ve geometrisinin daha basit olmasıdır. Nümerik simülasyonlar, üç boyutlu Navier-Stokes çözücüsü FLUENT® yazılımı kullanılarak yapılmıştır. Bu çözücü zamanda üçüncü derece, uzayda ikinci derece doğruluğa sahip ve dolaylı (implicit) zaman integrallemesi metdou kullanmaktadır. Çalışmanın ilk kısmında dört ayrı eddy viskozite modelinin karşılaştırılması amaçlanarak; üç kanatlı NREL serisi II. faz rotoru etrafındaki akışın, Reynolds Ortalama Navier-Stokes (Reynolds Avaraged Navier-Stokes, RANS) modellemesi ile nümerik simülasyonu yapılmıştır. Spalart-Allmaras (S-A), standart k- ?, RNG- k- ? ve SST k-? türbülans modelleri kullanılmış ve incelenmiştir. Seçilen türbülans modelleri, literatürde sıklıkla yer almaktadır. Çalışmanın ikinci kısmı üç farklı çözüm ağı altı modelinin (sub-grid scale models) karşılaştırılması amacıyla; NREL serisi II. faz rotorunun, LES modellemesi ile nümerik analizleri ve kanat performans tahminlerini içermektedir. Rezidü gerilme tensörü için iki cebirsel ve bir kinetik enerji taşınım modeli kullanılarak türbülanslı akış simülasyonu yapılmış ve elde edilen sonuçlar karşılaştırılmıştır. Bu sonuçlar ayrıca sık kullanılan eddy viskozite modelleriyle elde edilen sonuçlarla ve mevcut deneysel verilerle karşılaştırılmıştır. Hesaplamalar sırasında çözüm ağı altı modellerinde farklı katsayılar denenmiş, LES sonuçlarına etkisi incelenmiş ve yorumlanmıştır. Tüm hesaplamalar, GAMBIT yazılımı kullanılarak oluşturulan yaklaşık 2 milyon hücreli düzensiz çözüm ağında gerçekleştirilmiştir. Nümerik sonuçlar, hava ayrışmasının çok yüksek olduğu durumlarda kullanılan modelin ve seçilen katsayıların çözüm tahmini üzerinde etkisi olduğunu göstermektedir. HAD (Hesaplamalı Akışkanlar Dinamiği) sonuçları, kullanılan türbülans modellerinin, kanat genişliği yönündeki yükü başarılı bir şekilde tahmin edebildiğini göstermiştir. Nümerik sonuçlar, modellenen rüzgar türbini kanadına ait deneysel sonuçlarla karşılaştırılmıştır. RANS ve LES modellerinde kuyrukyeli (wake) analizleri de yapılmıştır. Yakın ve uzak kuyrukyeli hız dağılımı tanımlanmış, vorteks yapısı tahmin edilebilmiştir. Beklendiği üzere LES modellerinin rüzgar kanadı kuyrukyelini RANS modellerinden daha yüksek hassasiyetle tahmin edebildiği gözlemlenmiştir. Kullanılan türbülans modellerinden daha yüksek hassasiyete sahip sonuçlar elde edilebilmesi ve türbin sonrası oluşan kuyrukyeli etkisinin daha detaylı incelenebilmesi amacıyla çözüm ağı sıkılaştırılması da denenmiştir. Beklenenin aksine, sıkılaştırılmış çözüm ağı kullanılarak yapılan Büyük Eddy Simülasyonu sonuçları, ayrık akışın olmaması gereken bölgelerde dahi eddy viskozite m

A user based comparative study of automatic text summarization

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2018 Diğer
Her geçen zamanda, metinsel verilerdeki büyüklük devasa ölçülerde olmaktadır. Orta düzeyde bir kullanıcı, normalde işleyebileceğinden daha fazla bilgi ile karşılaşmaktadır. Uzmanlık seviyesinden bağımsız olarak, her kullanıcı kendi ilgi alanına göre, bir şeyler anlatmakta olup, ilaveten teknolojinin gelişmesi ve sosyal medyanın kullanımındaki artışla birlikte, hem sayı hem de boyutta fikir ve haber makalesi sayısı artmıştır. Bu verilerden okurken, değerli malzemelere ulaşma olasılığı daha da azalmakta, dolayısıyla metin özetlemesi gibi teknolojik yeniliklere duyulan ihtiyaç da artmaktadır. Otomatik Metin Özetlemesi, mevcut bilgi miktarını azaltmak için doğal dil işleme ve yapay zekâ gibi alanlarda kullanır. Bu anlamda, otomatik metin özetleme, hangi makalenin daha fazla okunacağına ve hangisinin önemsiz olduğuna karar vermek için bir araç olarak kullanılabilen önemli bir araçtır. Bu tez, dört farklı algoritmanın karşılaştırmalı bir çalışmasını içermektedir; Gensim TextRank, Sumy LSA, bir frekans olay tabanlı özetleme ve bir duygu analizi tabanlı özetleyici. Çalışmanın değerlendirmesinde, özetlemenin, ortalama bir kullanıcının bir kullanıcı geribildirim anketi yoluyla özetleyicileri puanlama yöntemiyle insan bilgisayar etkileşim çalışması olarak yapılmış ve değerlendirme metrikleri Rouge puanlarıyla karşılaştırılmıştır. Tezde tanımlanan çalışma, otomatik metin özetlemesinin bir arka plan çalışmasını, dört algoritmanın karşılaştırmalı bir incelemesini ve özetleyicilerin değerlendirilmesini içermektedir.

A variance analysis of the PHD and k-PHD single-tone frequency estimators: Random phase case

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2019 Diğer
İyi bilinen Pisarenko harmonik ayrışım (PHD) metodunun bir genelleştirilmesi olan k-PHD metodu gürültü içindeki bir reel rasgele fazlı sinüsün frekans kestirimi için ele alınmıştır. Basit bir değişinti analiz tekniği kullanılarak, k-PHD frekans değişintisinin bir kesin ifadesi çıkarılmıştır. Yeteri kadar geniş veri uzunlukları ve yüksek işaret gürültü oranları için bir yaklaşık k-PHD değişinti formülü de verilmektedir. Kuramsal sonuçları teyit eden bilgisayar benzetimleri dâhil edilmiştir.

A vibration-based damage detection algorithm for bridge type structures

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2017 Diğer
Geçtiğimiz ve özellikle içinde bulunduğumuz yıllarda, mühendislik yapıları için yapısal sağlık izleme (SHM), yapının hali hazır durumunun belirlenmesi, üzerinde bir hasarın oluşması, ya da üretimden kaynaklanan herhangi bir kusurun yapı davranışına etkisinin belirlenmesinde dikkate değer bir ilgiyi üzerine çekmektedir. Mühendislik yapıları; yaşlanma, işletme koşulları, aşırı yükleme, kullanım şartlarının değişmesi, çevresel etkilerin değişmesi gibi durumlar için hasar ve/veya göçmeye karşı şüpheli bir hal almaktadır. Bu nedenle, durumu değerlendirmek ve bu yapıların olası hatalarını öngörmek bir zorunluluktur. Teknolojideki ve sinyal işlemedeki hızlı gelişmenin yanı sıra sensörlerdeki ve istatistiksel yöntemlerdeki gelişmeler ve çeşitlilikler SHM' i etkili ve ekonomik bir hale getirmiştir. SHM' nin temelinde, yapısal sistemlerin fiziksel özelliklerinin bu sistemlerin dinamik davranışının kullanılarak belirlenmesidir. SHM nin önemli uygulama alanlarından biri olan hasar tespiti; hasarın varlığını, yerini ve büyüklüğünü yapının dinamik tepkisini kullanan hasar tespit teknikleri (yöntemleri) ile yapılmaktadır. Yapı sistemlerindeki kusurun belirlenmesinde kullanılan birkaç yöntem bulunmaktadır; bu yöntemler yapının dinamik davranışındaki değişimi kullanarak hasarı belirlerler. Kaydedilen verilerin işlenişindeki strateji yönteme bağlı olarak farklılıklar gösterir. Ayrıca, yöntemlerin hasarın özelliklerinin belirlenmesindeki etkinliği birbirlerine göre değişmektedir. Her yöntemin diğerine sağladığı avantaj ve dezavantaj vardır. Dezavantajları maliyet, zaman, hassasiyet ve/veya uygulama olarak karşımıza çıkabilir. Kullanılacak ölçüm aletlerinin tip ve sayısı da yöntemlerin etkinliklerini değiştirmektedir. Bu çalışmada, yepyeni bir hasar tespit yöntemi önerilmiş ve köprülerde ivme kayıtlarına dayanan, hasarın yerini belirleyebilen bir hasar tespit algoritması geliştirilmiş. (TPC) İki noktaya indirgeme tekniği olarak adlandırılmıştır. Rijitlik matrisi terimlerinin belirlenmesi hasarın varlığının belirlenmesinde kullanılmıştır. Bu aşamada sadece köprü üzerinde oluşan titreşimin ivme kayıtları kullanılmıştır. Serbest titreşim test verileri bu çalışmada zaman tanım alanında hasarı tanımlamak için kullanılmıştır. Diğer birçok teknik frekans tanım alanında kullanılmaktadır. TPC yönteminde, -yapı sistemin iki serbestlik derecesine indirilmiş orjinal rijitlik matrisi ile optimizasyon sonucu belirlenen 2 serbestlik dereceli rijitlik matrisinin karşılaştırılmasına dayanan bir yöntemdir. Hasarın yeri-iki serbestlik dereceli sisteme ait rijitlik matrisini oluşturan terimlerdeki değişimlere göre belirlenir. Rijitlik ve kütle indirgeme teknikleri, geliştirilen yöntem üzerinde önemli bir role sahiptir. İndirgeme ile, çok serbestlik dereceli büyük bir sistemi bir sistemi, az serbestlik dereceli bir system olarak incelemek mümkün kılınmaktadır. Sonuç olarak, çok serbestlik dereceli büyük bir yapıyı çok daha az serbestlik derecesine sahip bir yapıya, incele

AB genişleme sürecinde Batı Balkan Ülkeleri'nin siyasi ve ekonomik değişimleri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Uluslararası İlişkiler Bilim Dalı
Bu tez çalışması, Batı Balkan devletlerinin 1990'larda büyük etnik çatışmaların yaşandığı ve böylece uluslararası toplumun dikkatini çekmeyi başaran Yugoslavya savaşlarından sonra, bölge devletlerinin yeniden yapılanma ve devletin inşası için Avrupa Atlantik ortamına uyum çerçevesinde karşılaştıkları zorlukları tarihi, güncel ve sosyo ekonomik problemleri dikkate alarak incelemektedir. 1995 Bosna-Hersek'teki savaşı sonlandıran Dayton Barış Anlaşması'nın imzalanmasından sonra bölgenin güvenliği, istikrarı ve barışını sağlamak için uluslararası toplum konuya müdahil olmuştur. 2000 yıllarından itibaren Avrupa Birliği'nin bölgedeki rolü artmış ve önemli bir aktör haline gelmiştir. 2003 yılında yapılan Selanik Zirvesin'de Batı Balkan ülkelerinin geleceğinin Avrupa Birliği içerisinde olduğunu belirterek, bölge ülkelerinin AB'nin potansiyel üye devletleri olduğunu açıklamıştır. Avrupa Birliği, Batı Balkanlara yönelik benimsemiş olduğu genişleme politikası olan İstikrar ve Ortaklık Sürecini bu ülkeler için başlatmış ve bu alanda çeşitli çalışmalar yapmaktadır. Entegrasyonun başarıyla tamamlanabilmesi için Batı Balkan ülkelerinin demokrasi, insan hakları, özgürlük, pazar ekonomisi alanlarında kendilerini geliştirmeleri ve AB'ye uyumlu reformlar yapmaları gerekmektedir. Batı Balkan ülkelerinin yüzleştiği sorunlar yalnızca AB'nin değerlerini benimsemek değil aynı zamanda, çok etnikli yapısından da kaynaklanan sınır problemleri, bölgesel ayrım, azınlık problemleri, yolsuzluk, işsizlik ve örgütlü suçlar gibi büyük ve çözülmesi zor problemleri vardır. Avrupa Birliği bu problemlerin çözüme kavuşması için bölge devletleri ile iş birliği yapıyor ve devletlerin reform politikalarını siyasi ve ekonomik olarak desteklemektedir. Son yıllarda Avrupa Birliği'nin karşılaştığı mülteci ve göç sorunu, Euro ekonomik krizi, Brexit ve artan popülist ve sağ partiler genişleme politikasını yavaşlatmaktadır.

Abbas Sayar'ın Çelo romanının söz varlığı

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Diğer
Dilin anlatım yolu özelliğinin bir göstergesi olan söz varlığı, bir dili konuşan milletin kavramlar dünyasının, maddi ve manevi kültürünün, dünya görüşünün bir yansıtıcısıdır. Bu çalışmada Abbas Sayar'ın Çelo romanında Türk dilinin söz varlığını nasıl kullandığı, hangi unsurlara romanında yer verdiği tespit edilerek Abbas Sayar'ın bir romancı olarak Türkçedeki söz varlıklarından hangi unsurları, ne şekilde, ne sıklıkta kullandığını tespit etmek ve köy hayatını, köy insanını esas alarak romanlar yazan Abbas Sayar'ın Türkçenin ölçünlü dilinde yer almayan bölgesel kullanımlarını ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. Çalışmamız, Abbas Sayar'ın Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri, Söz Varlığının Kapsamı ve İçerdiği Ögeler ve Abbas Sayar'ın Çelo Romanının Söz Varlığı olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır. Çalışmamız neticesinde Türkçenin gücünü ve zenginliğini yansıtan söz valıkları tespit edilmiştir. Tespit edilen bu söz valıkları, Türkçenin geniş söz varlığının ortaya konulmasına katkıda bulunacağı beklenmektedir. Anahtar Kelimeler: Söz varlığı, Köy edebiyatı, Çelo, Abbas Sayar

ABD ve Rusya medyası arasındaki enformasyon savaşı: Ukrayna krizi örneği (2014)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2018 Gazetecilik Bilim Dalı
Yakın zamanda ortaya çıkan Ukrayna krizi, dünya güçleri arasındaki ilişkileri yeniden şekillendirerek, yeni bir uluslararası düzen ortaya çıkarmıştır. Hem Rusya Federasyonu hem de ABD tartışmasız bir şekilde jeopolitik aktörlerdir ve çoğu zaman iki ülkenin nüfus alanları iç içe geçmektedir. Bu bağlamda Ukrayna krizi sadece bu duruma bir örnek teşkil etmektedir. 2013 yılında Avrupa Birliği'nin Ukrayna'ya ticaret ve ortaklık anlaşması imzalamayı önermesi üzerine, Rusya bir şekilde hamle yapmak zorunda bırakılmıştır. Böylece Avrupa Birliği'nin teklifi Ukrayna krizini tetikleyen neden olmuştur. Öncelikle bu çalışmanın amacı medya üzerinden yürütülen enformasyon savaşının bir portresini çizmek ve enformasyon psikolojik operasyonlar üzerinde bir analiz sunmaktır. Bu çalışmada medyanın ABD ve Rusya Federasyonu arasında enformasyonel ve psikolojik silah olarak rol aldığı varsayılmaktadır. İkinci olarak bu çalışma, CNN International ve Russia Today TV kanallarının Ukrayna krizini sunarken gösterilen ideolojik farklılıkları tasvir etmektedir. Ukrayna'nın başkenti Kiev'de büyük protestoların başladığı 2014 yılının Şubat ayından 2014 yılının Mayıs ayına kadar olan süreyi kapsayan bir medya araştırması yapılmıştır. Araştırma uluslararası çatışmalarda enformasyon savaşı enstrümanları olarak hareket eden ABD medyası ve Rusya Federasyonu medyası üzerine yoğunlaşmıştır. Bu yazının önemi Rusya Federasyonu medyasındaki ve aynı zamanda ABD medyasındaki önyargı tartışmalarına katkıda bulunmaktadır. Bu araştırmada uygulanan çalışma metodolojileri, içerik analizi ve Teun van Dijk'in Eleştirel Söylem Analizi (CDA) teorisidir.

ABD'nin Basra Körfezi'ne yönelik güvenlik politikaları: Çifte sütun politikasından çifte kuşatma politikasına

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2017 Diğer
Dünyanın en zengin petrol ve doğal gaz bölgesi olarak bilinen Basra Körfezi, Amerikan dış politikasında önemli bir yere sahiptir. Britanya'nın 1971 yılında Körfez bölgesini tamamen terketmesinden sonra yaranan güç boşluğunu ABD doldurmuş ve Körfez'de yeni bir dönem başlamıştır. Soğuk Savaş döneminde Körfez'de Sovyet-Komünizmi tehdidine karşı Batı çıkarlarını savunan Amerikan yönetimi Soğuk Savaşın bitmesiyle bölgede Irak ve İran'dan farklı tehditler algılamış ve buyönde politikalar geliştirmiştir. Dolaysıyla bu çalışmada Körfez güvenliğine yönelik ABD'nin uygulamaya koyduğu politikaların incelenmesi amaçlanmıştır. Başkan Richard Nixon döneminden Başkan Jimmy Carter dönemi de dahil ABD'nin Körfez'deki çıkarlarının korunması adına hangi güvenlik politikalarını uyguladığı ve bu politikaların değişme nedenleri ve sonuçları da çalışmada ele alınmıştır. Bu çerçevede üç bölümden oluşan tezin ilk bölümünde Körfez'in önemi ve Körfez'de Amerikan çıkarları incelenmiştir. Tezin ikinci bölümünde Britanya'nın bazı nedenlerden dolayı Körfez'den çekilmesinden sonra ABD'nin Çifte Sütun politikası ile Körfez'de en etkili bölge dışı aktöre dönüşmesi ve bu politikanın İran İslam Devrimine kadar işleyişi ele alınmıştır. Üçüncü bölümde ise Körfez'de SSCB tehdidine karşı ABD'nin Carter Doktrini adı altında yeni güvenlik politikasını uygulamaya koyması, Körfez savaşları sırasında Amerikan yönetiminin tavrı, Başkan Ronald Reagan döneminde Carter Doktrini'nin geliştirilmesi ve SSCB'nin çökmesi ile Körfez'de Amerikan çıkarlarına yeni tehdit algılarının oluşması sonucu Başkan Jimmy Carter döneminde Çifte Kuşatma politikasının uygulanması irdelenmiştir.

ABD'nin Irak politikası ve Işid sorunu (2012-2017)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Diğer
Bu tezde ABD'nin Irak politikaları ekseninde iki ülke ilişkileri, işgal sonrası ülkede yaşanan gelişmeler, IŞİD sorununu ortaya çıkaran sebepler, örgütle mücadele konuları özellikle 2012 sonrası dönem dikkate alınarak incelenmiştir. ABD, Irak'ın sahip olduğu stratejik konumu ve doğal kaynakları kendi menfaatleri doğrultusunda yönlendirebilmek için ülke üzerinde uzun yıllar süren bir hâkimiyet mücadelesi vermiş ve Saddam'ın devrilmesiyle bu hedefine ulaşmıştır. Ancak ülkede etnik ve mezhepsel temelli bölünmüş yapı ABD'nin ülkede tam olarak kontrolü sağlamasına ve bir istikrar ortamını tesis etmesine izin vermemiştir. Bütün grupların kabul edebileceği politikalar üretmeye çalışan ABD'nin bu konuda çok da başarılı olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu durum ABD'yi etnik ve mezhepsel gruplar arasında bir denge politikası izlemeye zorlamıştır. Ülkedeki çoğunluklarından dolayı Şiiler ön plana çıkarılmış ancak Şiilerin İran'la bağları nedeniyle Kürtler Şiileri dengeleyici unsur olarak ABD desteğini almışlardır. Sünniler ise Saddam döneminin aksine eski etkinliklerini kaybetmiş özellikle Maliki'nin Başbakanlığı döneminde uygulanan politikalarla büyük baskılara maruz kalmışlardır. Bu baskılar Sünnilerin önemli bir kısmının ülkedeki otorite boşluğunu fırsat bilerek hızla büyüyen IŞİD saflarına katılmalarına ya da en azından örgütle mücadele etmemelerine neden olmuştur. ABD ise uzun süre örgütü önemsememiş ancak örgütün ülkede pek çok stratejik bölgeyi ve tesisi ele geçirmesiyle harekete geçmiştir. Obama'nın askeri güç kullanımına karşı oluşunedeniyle IŞİD'le mücadele karadan savaşan birliklere hava saldırıları ile destek olmak ve savaşan kara unsurlarına silah, eğitim ve teçhizat sağlamak ile sınırlandırılmıştır. Ancak gelinen nokta da IŞİD sorununun halen çözülememiş olması, Irak'taki istikrarsızlığın sürmesi ve ülkeyi yakın gelecekte bekleyen bir bölünme sorunun bulunması ABD'nin Irak politikalarının ülkeyi daha kötü bir noktaya taşıdığını göstermektedir. Anahtar Kelimeler: ABD, Irak, Şii, Sünni, Kürt, IŞİD, terör, politika

ABD'nin Meksika uyuşturucu savaşı stratejisinin uygulanabilirliğinin çatışma çözümü açısından analizi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2016 Diğer
Bu çalışmanın amacı, fikir ayrılıklarına sebep veren bu stratejinin sonuçlarının beklentileri karşılayıp karşılamadığını değerlendirmek ve Meksika'daki uyuşturucu şiddeti ve bağımlılığına yönelik problemlere alternatif ve yeni barışçıl çözümler önermektir. Tez, çatışmaya bir son getirmeye çalışmamaktadır fakat onu değiştirerek ve tüm tarafları dahil ederek onun yönetilebilir bir hal almasını sağlamaktadır. Bu tez Amerika kıtasındaki uyuşturucu mücadelesinin genel durumunu, Birleşik Devletler'de bu mücadelenin nasıl başladığını ve kartellerin sürekli gelişmekte olan taleplerini tamamen kontrol altına almak yerine kaçakçılık ağları ve üretim üzerinde bir zarar oluşturma adına nasıl çözümler üretilmesi gerektiğini incelemektedir. Bu strateji, Meksika'yı da dahil etmek üzere, başka ülkeleri de kapsamaktadır. Bugün Meksika, uyuşturucuyla mücadele konusunda en çok savaş veren ülkelerden biri konumundadır ve burada elde edilen sonuçlar ileriki aşamalarda bir avantaj sağlayıp sağlanmaması konusunda oldukça önem taşımaktadır. Olayların daha iyi anlaşılabilmesi için Meksika'daki uyuşturucu mücadelesi tarihteki bazı benzer olaylar, örneğin Kolombiya'daki uyuşturucu mücadelesi ve ABD'deki Yasaklar dönemi ile kıyaslanmaktadır. Kolombiya'daki uyuşturucu mücadelesi bazıları tarafından ulusal ölçekte bir başarı olarak kabul edilmektedir; fakat küresel ölçekte uyuşturucu ticaretine bakıldığında bu başarı sorgulanabilir niteliktedir. Yasaklar dönemi ise bir başka açıdan ele alındığında uyuşturucu çeteleri tarafından işlenen şiddetin nasıl saf dışı bırakıldığını gösteren güzel bir örnektir. Ayrıca alkolizm gibi bir ahlaki sorunun, baskıcı yöntemler yerine nasıl toplum sağlını ve önleyici kampanyalarla tedavi edilebildiğini göstermektedir. Çalışmada bu olaylar çatışma çözümü perspektifinden analiz edilmektedir; böylece şu an uygulanan stratejinin dezavantajları tanımlanmaktadır. Ayrıca çalışmada bu alanındaki farklı teoriler göz önünde bulundurularak, varsayımsal bir değişiklik durumunda izlenilen yol haritasının gelecekteki olası çıktıları analiz edilmektedir. Buna ilaveten çalışmada bu durumun şiddete alışkın olarak gelişen nüfus üzerindeki etkileri de değerlendirilmektedir. Anahtar Kelimeler: Uyuşturucu Mücadelesi, Meksika, Birleşik Devletler, Uyuşmazlık Çözümü, Kolombiya, Yasaklama

Abdul-cemil bin Muhammed Ria' e'n-Nasiri e't-Tusi Kitab-ı Türki (1b-16a ve 167a-173b)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2010 Çağdaş Türk Dilleri ve Edebiyatı Bilim Dalı
Şah Süleyman Safevî'nin münşisi Muóammed Ri?À' e'n-Naãìrì e'ù-Ù?sì'nin yarım kalmış eserinin oğlu èAbdu'l-cemìl tarafından tamamlanmış biçimi olan KitÀb-ı Türkì, 17. yüzyılın ikinci yarısında yazılmış Türkçe-Farsça bir sözlüktür. Dört Türk lehçesiyle Moğolcanın dillik malzemesini içermekte olan bu eserin Türklük bilimi için sahip olduğu önemi ortadadır.KitÀb-ı Türkì'nin birinci bölümünde Doğu ve Batı Türkçelerinin karşılaştırmalı kısa dil bilgisi ve dördüncü bölümünde ise ÚızılbÀşì Türkçesinin sözcükleri yer almaktadır. Bu iki bölümü konu alan tez çalışmamız dört bölümden oluşmaktadır. Birinci Bölüm'de eser ve yazarları hakkında bilgi verilip eserin yazldığı dönemin genel tarihî ve o dönemde Türk dilinin konumu ve önemi üzerinde durulmuştur. İran sahasında Türk sözlükçülüğü geleneğinin kısa bir kronolojisinin verilmesine çalışılmıştır. Yazmanın genel özellikleri, ÚızılbÀşì bölümünün sözcüksel özellikleri ile yazım özellikleri de Birinci Bölüm'de yer almaktadır. Eserin özellikle birinci kısmında yer almakta olan dil bilgisel malzeme, ?ses bilgisi? ve ?şekil bilgisi? olmak üzere iki başlık altında verilmiştir.İkinci Bölüm'de, hazırlanan metin verilmiştir. Bu bölüm Türkçe malzemenin yazı çevirisi ve Farsça metnin Türkiye Türkçesine çevirisini içine almaktadır. Çalışmamızın Üçüncü Bölümü'nde Notlar yer almaktadır. Notlar özellikle ÚızılbÀşì bölümünde açıklanması gerekli görünen sözcükler için yapılmıştır. Notlar ayrıca metinde bulunan yanlışlıkların düzeltilmesini de amaçlamaktadır. Sözcükler için yapılmış notlarda tarihsel ve karşılaştırmalı yöntem izlenmiştir. Sözcüklerin özellikle tarihsel ve modern Oğuz Türkçesinin içindeki yeri aranmıştır.Çalışmamızın son kısmını oluşturan Dördüncü Bölüm'de eserin işlenmiş bölümlerinde ortaya çıkan genellikle Arapçadan alınma dil bilgisi terimlerin Farsça-Türkçe ve Türkçe-Farsça dizini yer almaktadır.

Abdullah b. Fûdî ve Ziyâ'ü't-Te'vîl Fî Meâni't-Tenzîl adlı tefsiri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2020 Tefsir Bilim Dalı
Sokoto devletinin ilk veziriazamı olan Abdullah b. Fûdî (1180-1245/1766-1829), 19. yüzyılda batı Afrika'nın İslam düşüncesini etkileyen önemli kişilerin başında gelmektedir. Ömrünü siyaset ve ilme adadığı altmış küsur yıldan sonra arkasında birçok ilmi eser bırakmıştır. Bu eserlerin en önemlilerinden biri, mushaf tertibine göre Kur'an-ı Kerim'in başından sonuna kadar tefsiri olan Ziyâ'ü't-te'vîl fî meâni't-tenzîl'dir. Nitekim, giriş ve iki bölümden oluşan çalışmamızın amacı Abdullah b. Fûdî ve ilgili eserini ilim dünyasına tanıtmaktır. Çalışmada literatür taraması ve içerik analizi yöntemi kullanılarak konu çeşitli yönlerinden incelenmiştir. Çalışmanın giriş kısmında tezin konusu, amacı, yöntemine yer verilmesinden sonra literatür değerlendirmesi yapılmıştır. Birinci bölümde Abdullah b. Fûdî'nin hayatı incelenmiş, onun siyasi ve ilmi şahsiyeti ortaya konulmuştur. Çalışmanın ana gövdesini oluşturan ikinci bölümde, Ziyâ'ü't-te'vîl fî meâni't-tenzîl hakkında genel bilgilere yer verildikten sonra kıraat, kelam ve fıkıh ilimleri açısından eser incelenmiştir. Bu eser yazılırken klasik eserlerden faydalanarak kaleme alındığı ortaya koyulmuştur. Verş kıraatini ön plana çıkararak mütevatir ve şaz kıraatlere yer veren İbn Fûdî, ayetlerin içerdiği farklı anlamları ortaya koymasının yanı sıra birçok yerde sadece farklı okunuşlar olduğuna dikkat çektiği tespit edilmiştir. Kelam konuları olarak, ilahiyat, nübüvvet ve sem'iyyat olmak üzere üç açıdan incelenen Ziyâ'ü't-Te'vîl 'de müellifin, ehli sünnet görüşlerini delillerle pekiştirdiği, Eş'ari anlayışıyla yaklaştığı, ehli sünnet çerçevesindeki görüşleri zikrettiği ve dışındaki zümrelerin delillerini redederek görüşlerini çürütmeye çalıştığı görülmüştür. Fıkıh konularda dört imamın ve zahirilerin sözlerine yer veren Abdullah b. Fûdî, genellikle Maliki görüşleri ön plana çıkardığı bulunmuştur. Mezheplerin ayete yönelik yorumlarını belirtmesinde de altı farklı metot izlediği ortaya konulmuştur. Ayrıca İbn Fûdî'nin ayetler bağlamında fıkıh usulü kaidelerinden istinbat ettiği tespit edilmiştir. İbadet, siyaset ve toplum hayatı konuları başlıkları altında örneklerle müfessirin bazı konulara yaklaşımı ortaya konulmuştur. Özgünlüğünü ortaya koymak amacıyla her üç konuda Ziyâ'ü't-Te'vîl ile kaynağı olan tefsir eserleri arasında mukayeseler yapılmıştır. Sonuç bölümünde ise çalışmada önemli bulguların özetlenmesi suretiyle üzerinde durulmuştur. Anahtar kelimeler: Abdullah b. Fûdî, Sokoto, Nijerya'da tefsir, Ziy'â'ü't-Te'vîl fî Meâni't Tenzîl, tefsir ilmi, tefsir eserleri

Abdullah İbn-i Fudi'nin tefsir yöntemi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Tefsir Bilim Dalı
Bu tez çalışması, Abdullah İbn-i Fudi'nin hayatını, doğumunu, yazdığı bazı eserleri ve tefsirin yöntemini anlatmaya çalışmıştır. Girişte tezin hedefi, amacı, daha önce yapılmış olan çalışmalar, araştırmanın kaynakları ve müellifin kullandığı kaynakları hakkında bilgi verilmiştir. Birinci bölümde İlk olarak Nijerya hakkında genel olarak bilgi verilmektedir. İkinci olarak müellifin hayatı, İslâm üzerine bazı çalışmaları ve incelenmiştir. İkinci bölümde ise Abdullah ibn-i Fudi'nin Ziyaü't-Te'vil Fi Meani't Tenzil isimli tefsirindeki rivayet tefsiri ve Kur'an ilimlerindeki metodunun değerlendirmesi sunulmuş ayrıca Abdullah ibn-i Fudi'ninfıkhı tefsir metodu ve fıkhî ilimleri örneğin, taharet kitabı, namaz kitabı, ahval-i şahsiyyet fıkhı, miras, muamelat fıkhı, haddler analizi kullanılmıştır. Anahtar kelimeler: Nijerya, Kur'an, Tefsir, Fıkıh, İbn-i Fudi.

Abdurrahim Bey Hakverdiyev, hayatı - sanatı ve tiyatro eserleri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2016 Diğer
Abdurrahim Bey Hakverdiyev, Hayatı - Sanatı ve Tiyatro Eserleri Abdurrahim Bey Hakverdiyev (1870-1933), Azerbaycan realist edebiyatının öncülerinden biridir. Yazar, XIX. yüzyılın sonlarından itibaren edebî faaliyete başlamış ve ilk eseri olan Yey?rs?n Qaz ?tini, Gör?rs?n L?zz?tini 1892 yılında kaleme almıştır. Edebî faaliyete tiyatro yazarı olarak başlayan Hakverdiyev, Molla Nasrettin dergisinde çalışmaya başladıktan sonra burada satirik hikâyeler ve makaleler de yazmaya başlamıştır. Bu yıllarda yazar, Xortdanın C?h?nnm?m M?ktubları, Mozalan B?yin S?yah?tnam?si satirik hikâyelerini ve İki İl, T?s?ttür-Nisvana Dair, Bizim Yabılığımız gibi makaleleri kaleme almıştır. Yazar, Sovyet döneminde de edebî çalışmalarına devam etmiş ve bu dönemde daha çok sosyalizmin etkisinde kalarak eserler vermiştir. Hakverdiyev, Sovyet döneminin ilk yıllarında art arda yazdığı tiyatro eserleriyle yeni düzeni övmüştür. Bu konuda yazarın kaleme aldığı tiyatro eserleri arasında Ağac Kölg?sind?, Qırmızı Qarı, ?dal?t Qapıları örnek gösterilebilir. Bunun yanı sıra yazar bu dönemde; hikâye ve makaleler de yazmaya devam etmiş ve Batı ve Rus edebiyatından birkaç eseri Azerbaycan Türkçesine çevirmiştir. Bu tez çalışmasında, Abdurrahim Bey Hakverdiyev'in hayatı ve edebî faaliyetleri araştırılmış ve ayrıca yazarın tiyatro eserleri incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: Abdurrahim Bey Hakverdiyev, Azerbaycan, edebiyat, tiyatro.