Thesis Search




SEARCH RESULTS

Filistin basınında Türkiye ile ilgili haber ve yorumlar: El Ayyam ve Filistin gazeteleri örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Radyo Televizyon Bilim Dalı
Filistin davasını, son zamanlarda onu etkileyen değişiklikleri, gidişatını etkileyen bölgesel ve uluslararası faktörleri, aynı zamanda bölgesel meselelerde, özellikle Filistin meselesinde Türkiye'nin yeni imajını ve dış politikasındaki mevcut değişimi ortaya koyan Türkiye'nin artan rolünü takip ederek, farklı siyasi yönelimlerdeki günlük Filistin gazetelerinde Türkiye imajını incelemek gerekiyordu. Gördüğümüz gibi, bu araştırma, 1 Ocak 2016 ile 31 Aralık 2018 arasındaki üç yıllık bir dönemde, günlük Filistin gazetelerinin Türkiye Cumhuriyeti hakkında çizdiği medya imajını belirlemeye çalışmıştır. Bilindiği gibi basın, bir konu hakkında kamuoyunun algısının oluşmasında önemli bir rol oynamaktadır. Ayrıca okuyucunun medyanın yayınladıklarıyla etkileşimine büyük ölçüde katkıda bulunan gündeme getirdiği konularla ilgili takipçilerinin zihninde zihinsel imgeler yaratma rolünü oynamaktadır. Araştırma, Gazze Şeridi'nde yayınlanan Filistin gazetesi ile Batı Şeria'da yayınlanan El-Ayyam gazetesinin konularını ele alan anket niteliğinde bir araştırmadır. Bahsi geçen iki gazete, Batı Şeria ve Gazze Şeridi gazetelerinin temsilcileri olarak seçilmiştir. Araştırmada içerik analizi yaklaşımı ve verilerin elde edilmesi için içerik analizi formu aracı kullanılmıştır. Araştırma, günlük Filistin basınındaki İslami Yönelimli Gazeteler içersinde Türkiye imajının olumlu olduğunu göstermiştir. Öte yandan Seküler Yönelimli Gazeteler içerisinde ise Türkiye imajının olumsuz olduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak bu araştırmanın hipotezleriyle uyumlu bir sonuca varılmıştır.

Filistin gazetelerinde 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin ele alınışı

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Gazetecilik Bilim Dalı
15 Temmuz 2016'da meydana gelen Türkiye'deki darbe girişimi dünya'da ve Arap dünyası'ndaki farklı medya araçlarında büyük bir medya kaosuna sebep oldu. Bu kapsamda darbeyi destekleyen ve ona karşı çıkanlar olarak bölünülen Türkiye'deki olaylar konusunda Filistin Gazateleri de yer aldı. Bu çalışma, Gazze Şehri ve Batı Şeriada 16/7/2016 ve 25/7/2016 tarihleri arasındaki dönem'de Türkiye'deki darbe girişimlerine yönelik Filistin Gazeteler'in yayınlarının içernektedi. Bu çalışmada filistin'de ulaşmak için içerik analizi metodu kullanılmıştır. Çalışmada, araştırılan üç gazetedir. Gazze'deki Hamas hareketine bağlı Filistin Gazetesi ve Ramallah'taki Fetih hareketine bağlı Alhayat ve Alayyam gazeteleridir. Şonuç olarak en önemli şey, Gazzedeki Filistin Gazetesi'nin Türkiye'deki darbe haberlerini büyük oranda Alayyam ve Alhayat gazeteleri'nden nakletmeye özen göstermesidir. Bunun en öne çıkan sebebi, Türkiye'nin Filistin halkına özellikle de halen Gazze Şeridini kontrol altında tutan İslami Direniş Hareketi Hamas'a destek vermeye devam etmesi ve onu kontrol etmesidir. Anahtar Kelimeler: Darbe, Türkiye, Filistin Gazeteler, Gazze, Batı Şeria

Filistin sorunu ve Hacı Emin el-Hüseynî

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2011 Yeniçağ Tarihi Bilim Dalı
Köklü bir tarihi geçmişe sahip olan Filistin bölgesi, tarih boyunca çeşitli milletlere beşiklik etmiştir. İslam öncesi tarihi hareketli olduğu gibi bölgenin İslam ile tanışmasından sonra da bölge önemini kaybetmemiştir. Jeopolitik öneminin yanında Kudüs şehrinin üç din açısından ehemmiyetli oluşu bunda en önemli etkenlerden biridir.Birinci bölümde Şark Meselesinin ne olduğu üzerinde durulmuş ve meselenin Avrupa devletleri açısından, Osmanlı Devleti açısından ve Gayri-müslimler açısından ne olduğu analiz edilmiştir. Yine bu bölüm içerisinde Osmanlı Devleti'nin 19. yüzyıldaki genel durumu hakkında bilgi verilmiştir. Osmanlı Devletinin toprak kayıpları iki başlık altında incelenmiştir. İkinci bölümde Osmanlı öncesi Filistin ve Osmanlı hakimiyetinde Filistin olmak üzere iki ayrı başlıkta anlatılmaya çalışılmıştır. İlk olarak İslam öncesi Filistin tarihi incelenmiş ardından Osmanlı hakimiyetinde Filistin'in idari ve siyasi tarihi anlatılmıştır. 19. Asrın ikinci yarısından itibaren Osmanlı Devleti'nin parçalanmaya başlaması, Avrupa devletlerinin Osmanlı Devleti topraklarını paylaşmak için ortaya attıkları Şark politikası çerçevesinde bölge yeni bir sürece girmiştir. Avrupa'da milliyetçilik hareketlerinin yaygınlaşması ve buna bağlı olarak Avrupa genelinde Yahudilere karşı olumsuz tepkinin giderek artmasıyla çeşitli ülkelerde yaşayan Yahudiler bu amaçla dünya çapında teşkilatlanmaya gittikleri gibi diplomatik yollardan da Avrupa devletleri ve Osmanlı Devleti ile anlaşmaya çalışmışlardır. Bu bağlamda Filistin'in kaderi 19. Asrın ikinci yarısından itibaren değişmeye başladığı ayrı bir alt başlıkta anlatılmıştır. Üçüncü bölümde Birinci Dünya savaşında Filistin anlatılmıştır. Siyonistler Birinci Dünya Savaşı ile Filistin'de etkin bir rol oynamaya başlamışlardır. Özellikle savaş sırasında bölgede çıkarları olan İngiltere ile iş birliği içerisine girmeleri bölgede avantajlı duruma gelmelerine sebep olmuştur. Savaş sonrası Filistin'in Osmanlı hakimiyetinden çıkması ve bölgede kısa süre sonra İngiliz Manda yönetiminin başlaması ile Filistinliler güç duruma düşmüşlerdir. Dördüncü bölümde Hacı Emin el-Hüseynî'nin hayatı, Filistin için mücadeleye soyunması, Filistin mücadelesi sırasında devletlerle olan münasebetleri anlatılmıştır. Yine kendi hatıralarını içeren ve kendisiyle yapılan röportajlardan derlenen Safahat min Müzekkirat es-seyyid Muhammed Emin el-Hüseynî isimli Arapça eser çevrilerek Ek 1 kısmında verilmiştir.Anahtar Kelimeler: Filistin, Osmanlı, Şark, Hacı Emin El-Hüseyn, Siyonist, Avrupa.

Filistin sorunu, Hamas ve mücadelesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bilim Dalı
Bu çalışma, Filistin'in en önemli İslami hareketlerinden biri olan Hamas'ın, Filistin davasında hangi rollere büründüğüne ilişkin soruları, onun siyasi ve askeri rolünü de içeren mücadele tarihinden bahsederek yanıtlamayı amaçlamaktadır. Ayrıca Hamas'ın siyasi ve askeri harekât kanatları arasında ne türlü uzlaşmalar yapıldığı, harekâtın, Filistin Kurtuluş Örgütü ve bazı Arap ülkeleri tarafından işgal sonucunda imzalanan barış anlaşmalarındaki konumuna yönelik soruları cevaplamayı amaçlayan bu çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci Bölüm'de İslami grupların doğasını, amaçlarını ve özelliklerini netleştirmek ve çalışmada Filistin sorunu ve İlgili kullanılan birçok kavram açıklık getirilmiştir. Araştırmanın ikinci bölümünde ise, araştırmanın ana konusu olarak Hamas hareketinin tarihsel arka planı da tartışılmış olup, Hamas'ın siyasi ve askeri rolleri, siyasi fikirlerinin nasıl geliştiği ve askeri yeteneklerinin nasıl geliştirildiği tartışılmıştır. Ayrıca, Hamas'ın yönetim ve direnişi nasıl birleştirdiği, bunun getirdiği avantaj ve dezavantajlarla birlikte netleştirilmiştir. Üçüncü bölümde Hamas'ın pozisyonları ve dış ilişkileri ele alınmış, Filistin Kurtuluş Örgütü ve Filistin Otoritesi ile olan ilişkinin doğası ortaya konulmuş, ardından Filistin davasını tasfiye eden bazı anlaşmalarla Hamas'ın tutumuna değinilmiştir. Aynı bölümde işgalle birlikte birçok Arap ülkesinin normalleşmesi konusundaki Hamas duruşu da incelenmiştir. Ayrıca Hamas'ın Türkiye, Katar ve İran gibi ülkelerle kurduğu dış ilişkileri de aynı bölümde ele alınmıştır. Bu çalışma, Hamas'ın çeşitli iç ve dış muvazenelerdeki davranışlarını, eğilimlerini, rollerini ve bunun Filistin davası üzerindeki etkisini inceleyen ilk çalışmalardan biridir. İlerleyen zamanlarda, bu konuda çalışma yapan araştırmacılar için katkı sunacağı umulmaktadır. Anahtar Kelimeler: Hamas, İslami hareketler, Filistin davası, dış ilişkiler, normalleşme

Filistin şirketlerinde kriz yönetiminde halkla ilişkilerin rolü

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Diğer
Halkla ilişkiler, zor koşullar ve olağanüstü durumlarla doğrudan ilgili olan bir bilim dalıdır. Sorunlar, krizler, istikrarsızlık ve diğerleri, halkla ilişkilerin gelişmesinin ve refahının doğrudan nedenleri arasındadır. Bu nedenle halkla ilişkilerin işlevlerinden biri de krizi aşmak veya oluşumunu önlemektir ve buna kriz yönetimi denir. Çalışma, Filistinli şirketlerde halkla ilişkiler çalışanlarının bakış açısıyla Filistin şirketlerinde kriz yönetiminde halkla ilişkilerin rolünü analiz etmektedir. Çalışmanın ilk bölümü, Filistin'de halkla ilişkilerin ve halkla ilişkilerin gelişim aşamalarının yanı sıra halkla ilişkilerin amaç ve özelliklerine ilişkin bir literatür taraması içermektedir. İkinci bölüm, bir bütün olarak krizin analitik bir sunumunu, kriz yönetiminin analitik bir sunumunu, kriz yönetiminin özelliklerini ve kriz yönetimi prosedürlerini içermektedir. Üçüncü bölüm araştırma sorularını, araştırma hedeflerini, araştırma sınırlamalarını ve nüfus ve örneklemeyi içerir. Bu bölüm ayrıca SPSS programı tarafından analiz edilen nicel verilere dayalı araştırma sonuçlarını içerir. Anket, Google Formlar kullanılarak Filistinli şirketlerdeki 106 halkla ilişkiler departmanı çalışanına uygulandı. Anket soruları, demografik bilgiler, şirkette halkla ilişkilerin önemi, kriz yönetiminde halkla ilişkilerin rolü ve son olarak halkla ilişkiler departmanının çalışmalarından memnuniyet derecesi olmak üzere dört bölüme ayrıldı. Anahtar Kelimeler: Halkla İlişkiler, Kriz, Filistin, Kriz Yönetimi, Filistinli Şirketler

Filistin ve İsrail için barış yolu haritası: Karşılıklı ekonomik bağımlılık

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Diğer
Uluslar arasındaki artan karşılıklı ekonomik bağımlılık, Çin-ABD, Meksika-ABD (NAFTA), Japonya-Güney Köre ve Avrupa Birliği ülkeleri gibi, uluslararası barışın ve güvenliğin sağlanmasına yol açabilir mi? Bu varsayım, İsrail-Filistin meselesi için geçerli mi? Ekonomik bağımlılık ve barış arasında nedensel bir bağın varlığını teyit eder mi? Yoksa artan karşılıklı bağımlılık, uluslararası çatışmaları provoke etmeye mi yol açar? Bu tez, yukarıdaki sorulara cevap verebilmek için, bazı çatışmaların ortaya çıkmasında, karşılıklı ekonomik bağımlılığın oynadığı rolü göz önüne alarak ve farklı gerçek dünya örneklerini inceleyerek, karşılıklı ekonomik bağımlılık yoluyla çatışmaların nihai bir çözümü nasıl sağlayabileceğini araştırmaktadır. Bu tezin amacı, bir çatışmayı tetikleyen faktörlerle ne tür bir karşılıklı ekonomik bağımlılık ilişkisi olduğunu ve çatışmayı bastıracak ve nihai olarak ortadan kaldıracak bir şekilde çatışan ülkelerin karşılıklı yararına, karşılıklı ekonomik bağımlılığın kullanılabilip kullanılamayacağını değerlendirmektir. Öte yandan, bir çatışmanın başlaması, çözülmesi veya engellenmesi sadece hükümet-hükümet, siyasi parti-siyasi parti veya koalisyon-haydut devlete karşı bir mesele olmadığını tanımak önemlidir. Küresel bir ekonomide, her üç çeşit çatışma da kaçınılmaz olarak daha geniş bir katılımcı grubunu, özellikle iş dünyasını içermektedir. Buna binaen, özel sektör, kapsamlı barış inşasına güçlü bir şekilde katkıda bulunabilmekte ve böylelikle kâr elde edebilmektedir. Bununla birlikte, kâr odaklı davranış ve ekonomik teşvik yapısı, çatışmayı önleyici iş stratejilerini başlatmadıkça barışı tehlikeye atabilmektedir. Bu tezin önemi, ekonominin ve siyasetin karşılıklı olarak birbirlerini nasıl etkilediğini ve ikisinin de özellikle İsrail ile Filistin arasında barış ve refah yaratmak için nasıl kullanılabileceğini keşfetmeyi içermektedir. Buna göre, ekonominin siyasete ve barışa olan etkisi, İsrail ile Filistin arasındaki ekonomik ilişkilerin sürmekte olan siyasi çatışmaların çözümünün nasıl sağlanabileceğini göstermek için sunulmaktadır.

Filistin ve Mısır şirketler kanunlarına göre anonim şirkette yönetim kurulunun görev ve yetkileri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Özel Hukuk Bilim Dalı
Araştırma dört bölüme ayrılmıştır: Araştırmanın ilk bölümünde, bazı Arap yasalarında düzenlenen şirket kavramı, türleri, özellikleri ve önemi incenmiş, ikinci bölümde, yönetim kurulu kavramı açıklığa kavuşturulmuştur. Araştırmada, anonim şirketin idari organizasyonuna tabi olsa bile, yönetim kurulunun şirketteki gerçek otorite olduğunu ortaya konmuştur. Yönetim kurulu şirketin genel bütçesinin hazırlanması, kâr ve zarar hesapları ile ilgili raporlar ve genel kurul tarafından talep edilen bilgi veya raporlar da dahil olmak üzere, tüm faaliyetleri yürütmek yönetim kurulunun görevidir. Üçüncü bölümde yönetim Kurulunun bazı yetkilerini üyelerden birine devretme olasılığı incelenmiş, yönetim kurulu üyelerine bir sözleşmenin geçerliliğini ve bütünlüğünü doğrulamak için düşen görev ve yükümlülükler açıklanmıştır. Araştırmanın bu bölümünde ayrıca, başkanın atanmasına ilişkin usul ve koşullar, yönetim kurulu üyelerinin genel kurulu toplantıya davet etme görevi, şirketin bütçesini ve şirketin gerekli yedek akçelerini oluşturması ve pay sahiplerini bilgilendirmek için gerekli işlemler incelemiştir. Araştırmada daha sonra, şirket sermayesinin dörtte üçünden fazlasını kaybederse yönetim kurulunun genel kurulu toplantıya çağırma görevi ele alınmakta, şirketin sırlarını ifşa etme, siyasi partilere bağış yapma ve ihtiyaç duyulmayan işletmeleri elden çıkarmamaktan ötürü sorumluluğu açıklanmaktadır. Dördüncü bölümde, yönetim kurulu üyelerinin idari hatalarından dolayı hukuki sorumluluklarını ele alınmakta, bu sorumluluğun niteliği, üyelerin kişisel sorumluluğu, yani şirkete, hissedarlara veya üçüncü kişilere zarar verebilecek hatalarından dolayı sorumluluğu açıklanmaktadır.

Filistin'de Birzeit üniversitesinde okuyan lisans öğrencilerinin seçilmiş riskli sağlık davranışları

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2016 Diğer
Sigara, nargile, alkol, madde kullanımı, sağlıksız beslenme alışkanlıkları, istemli ve istemsiz yaralanmalar gibi riskli sağlık davranışları önemli bir halk sağlığı sorunu olup gençlerde hastalık, ölüm ve psiko-sosyal sorunlara neden olmaktadır. Bu araştırma, Filistin'de üniversite öğrencilerinin seçilmiş riskli sağlık davranışlarının belirlenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Kesitsel tanımlayıcı nitelikte bu araştırmanın evrenini; Filistin, Birzeit Üniversitesi'nde öğrenim görmekte olan 8742 lisans öğrenci oluşturmuştur. Örneklem seçiminde küme örnekleme tekniği kullanılıp, toplam 1553 öğrenci çalışma kapsamına alınmıştır. Verilerin toplanmasında, literatür bilgileri doğrultusunda geliştirilen 52 sorudan oluşan anket formu kullanılmıştır. Verilerin değerlendirmesinde tanımlayıcı istatistiklerin yanı sıra Ki-kare analizi kullanılmıştır. Araştırmaya katılan öğrencilerin %67.7'si kız, %32.3'ü erkek öğrenci olup, yaş ortalamaları 20.0±1.6'dır. Öğrencilerin %15.3'ü halen sigara, %23.2'si nargile, %4.5'i alkol ve %2.1'i uyuşturucu madde kullandıklarını bildirmişlerdir. Öğrencilerin beden kitle indeksi değerlendirildiğinde; %6.9'unun zayıf olduğu ve %20.7'sinin hafif şişman veya şişman oldukları saptanmıştır. Öğrencilerin %30.8'i arabaya biner/kullanırken emniyet kemeri nadiren/hiç kullanmadığını, %72.1'i bisiklet kullanırken sürekli kask takmadığını bildirmiştir. Öğrencilerin %38.8'i sürekli olarak fast-food tükettiğini, %21.2'si kahvaltı öğününü atladığını bildirmiştir. Öğrencilerin %71.6'sı sürekli olarak yeterli fiziksel egzersiz yapmadığını bildirmiştir. Katılımcıların %10.1'i son 12 ayda şiddete maruz kaldığını, %24.1'i bir kavgada bulunduğunu, %8.8'i en az bir kez intihar düşüncesinde bulunduğunu bildirmiştir Sigara, nargile, alkol ve uyuşturucu madde kullanımı oranları erkeklerde kızlara, sağlık dışı okullarda okuyan öğrencilerde sağlıkla ilgili okullarda okuyan öğrencilere göre daha yüksektir. Kız öğrenciler arasında zayıf olmak ve kilo vermek için az yeme davranışı içinde olanlar daha yüksek, erkek öğrenciler arasında ise hafif şişman/şişman olanların oranı daha yüksektir. Hafif şişman/şişman oranı, sabah kahvaltısını atlama oranı, fast-food ve taze meyve ve salata tüketimi konusundaki riskli davranışların oranı sağlık dışı okullarda okuyan öğrencilerde daha fazladır. Yeterli uyumama, araba kullanırken hız limitini aşma, şiddete maruz kalma ve kavgada bulunma oranı erkek öğrencilerde kızlara göre daha yüksektir. Egzersiz yapmama oranı kız öğrencilerde daha yüksektir. Araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinde sağlık açısından bazı riskli davranışların görülme oranı oldukça yüksektir. Sağlığın korunması, yükseltilmesi ve öğrencilerin konu hakkında duyarlılığının artırılması için gerekli bilgiler verilip, gerekli yaşam becerilerini kazanmaları sağlanmalıdır. Üniversitede her fakültenin ders programında içeriği gençlerin riskli sağlık davranışları olan bir dersin yer almasının yararlı olacağı ve bu durumda sağlık risklerinin azala

Filistin'de lise öğrencileri arasındaki akran zorbalığının incelenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2018 Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bilim Dalı
Okul zorbalığı sorunu dünyadaki tüm ülkeleri ilgilendiren bir durumdur. Tüm dünyadan araştırmacılar; zorbalığın öğrenciler üzerinde çok sayıda olumsuz etkisi bulunduğuna dikkat çekmektedir ve öğrenciler arasındaki zorbalık olaylarının çözülebilmesi için yetişkinlerin bu durumu dikkatle ele alması ve özenle ilgilenmesi gerektiğini ifade etmektedir. Filistin'deki lise 11. ve 12. sınıf öğrencileri üzerinde yapılan bu çalışma Filistin liselerinde akran zorbalığının yaygınlığını belirlemeyi, ayrıca hem öğrencilerin hem de yönetici, öğretmen ve okul psikolojik danışmanlarının zorbalığa dair bakış açılarını ve algılarını belirlemeyi amaçlamaktadır. Araştırma nicel ve nitel yaklaşımın bir arada kullanıldığı karma araştırma deseninde yürütülmüştür. Araştırmanın nicel bölümü için çok aşamalı rastlantısal küme örnekleme yöntemi kulanılarak Nablus bölgesinde öğrenim gören lise öğrencilerine ulaşılmıştır. Örneklem sayısı 388 erkek ve 439 kadın olmak üzere toplam 827 öğrencidir. Araştırmanın nitel kısmında ise çalışma grubu 5, okul yöneticisi, 5 Psikolojik danışman, 10 öğretmen olmak üzere toplam 20 kişidir. Nicel veriler Akran Zorbalığı Belirleme Ölçeği Ergen Formu'nun (Pişkin ve Ayas, 2007) Filistin kültürüne uyarlamış versiyonu kullanılarak toplanmıştır. Uyarlanan ölçekle birlikte iv v hazırlanan demografik bilgi formu öğrencilere sınıf ortamında araştırmacının kendisi tarafından dağıtılmış ve veriler toplanmıştır. Ayrıca nitel veriler ise okullardaki psikolojik danışmanlar, öğretmenler ve idareciler ile yapılan yüzyüze görüşmeler yoluyla elde edilmiştir. Nicel verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler ve parametrik olmayan Mann Whitney U ve Kruskal Wallis H testleri kullanılmıştır. Nitel veriler ise içerik analizi yöntemi ile çözümlenmiştir. Araştırma bulgularına göre erkeklerin kadınlara göre zorbaca davranışları daha sık yaptıkları ve zorbalığa daha sık maruz kaldıkları görülmüştür. Sınıf düzeyine göre 12. sınıf öğrencilerinin 11. sınıf öğrencilerine göre zorbalık ve mağdurluk puan ortalamalarının daha yüksek olduğu; yaşanılan yere göre köyde yaşayanların zorbalık puanlarının şehirde yaşayanlara göre daha yüksek olduğu, yine şehirlerde yaşayanların köy ve kamplarda yaşayanlara göre mağdur olma puanlarının daha düşük olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Lisede öğrencilerin okuduğu alana bakıldığında ise zorbalık ve mağdur olma puanları en yüksek olanların fen alanındaki öğrenciler olduğu en düşük olanların ise ticaret alanındaki öğrenciler olduğu bulunmuştur. Zorbalık puan ortalaması en yüksek olan öğrencilerin aynı zamanda akademik başarı düzeyi geçer olan öğrenciler olduğu, en düşük zorbalık puanı olan öğrencilerin ise başarı düzeyi çok iyi olan öğrenciler olduğu saptanmıştır. Benzer şekilde, mağduriyet puan ortalaması en yüksek olanlar başarı düzeyi geçer olan öğrenciler, en düşük olanlar ise başarı düzeyi çok iyi olan öğrencilerdir. Lise öğrencileri arasında en yaygın zorbalık davranışlarının el-kol şakası yap

Filistin'de Rus ortodoks faaliyetleri (1880-1914)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Diğer
Rusların Filistin bölgesinde 19.yüzyılın ikinci yarısından başlayarak gerçekleştirdiği faaliyetleri araştırmamız Rus Ortodoks Kilisesinin tarihi , Rus dış politikasındaki dinin aldığı yer ve Osmanlı devletindeki misyonerlik faaliyetler gibi bir çok tarihi süreçleri anlamamız için önemlidir. Rusya Osmanlı'ya yönelik politikalarında Ortodoks unsurunu imkanı yettiği kadar kullanmaya çaba gösteriyordu. Avrupa devletlerinin arasında başlanan Osmanlı'nın Arap bölgelerinde etki alanı kazanma rekabetinde Ruslar Ortodoksluğu da bir araç olarak kullanmayı tercih etmişler. Kırım Savaşı'ndan önce Rusya Filistin bölgesinde sınırlı olarak Rus Kudüs Ruhani Misyonunun faaliyetleri ile varlığını göstermekteydi. Ancak, Paris Antlaşmasından sonra Ruslar Filistin'de yoğun faaliyetlere geçer. 1858 senesinde Kudüs Rus Konsolosluğu ve 1859 senesinde Filistin Komitesi faaliyetlerini başlar. 1882 senesinde ise Filistin'de Rus varlığını yüksek noktalara yükseltecek Filistin Rus Ortodoks Cemiyeti kurulur. Bu cemiyet 1889 senesinde İmparatorluk Filistin Ortodoks Cemiyeti olarak ismini değiştirir. Bu yüksek lisans tez çalışmasının birinci bölümünde Rusların Filistin'de faaliyetlere geçmesinin siyasi sebepleri,Rus toplumunun Filistin hakkındaki dini algıları, faaliyetlere geçmedeki ilk diplomasi adımlar ele alındı. İkinci bölümün söz konusu Rus Kudüs Ruhani Misyonudur. Son bölüm ise Rus Filistin faaliyetlerinin en yoğun dönemini meydana getiren Filistin Rus Ortodoks Cemiyeti hakkındadır. Sonuç olarak bu çalışmada Rus Filistin faaliyetleri çok boyutlu olduğu savunulmuştur. Filistin'de Rus faaliyetlerinin itici gücü olarak Rus toplumundaki kutsal topraklar algısı, Katolik , Protestan ve Ortodoks mezheplerinin rekabeti ve Rusların Osmanlı topraklarındaki çıkar arayışları gibi unsurları sayabiliriz. Anahtar kelimeler: Rus Ortodoks Kilisesi, Filistin bölgesi, Rus Kudüs Ruhani Misyonu, İmparatorluk Filistin Ortodoks cemiyeti,Rus Kudüs Genel Konsolosluğu, Kutsal Topraklar Sorunu.

Filistin'de yenilenebilir enerji kaynağı olarak biyogaz üretımi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Diğer
Bu çalışmada, Filistin'de evsel kullanım için anaerobik fermantasyonla biyogaz üretimi araştırılmıştır. İnek dışkısından biyogaz üretimi, özellikle kırsal alanlarda enerji sıkıntısı sorunlarını veya gaz/enerji faturalarını azaltmak için kolaylıkla uygulanabilecek organik atıkların alternatif kullanım yollarından biridir. Bunun yanında, inek dışkısının birikmesinden kaynaklanacak kötü etkileri azaltmak için de etkili bir çözümdür. Çalışma kapsamında, her kg inek dışkısı başına üretilen biyogaz miktarını belirlemek için deney yapılmıştır. Deneyde kullanılan 60 L kapasiteli fermentasyon çürütücü tankı, 24 kg inek gübresi ve 24 kg su ile doldurulmuş ve elde edilen çamur 40 gün boyunca (29-34) ° C sıcaklık aralığında çalıştırılmıştır. Çamurdan alınan numunenin pH değerinin kademeli olarak 6'nın altına düştüğü ancak 40 gün sonunda 7'ye yükseldiği görülmüştür. Deney sonucunda elde edilen biyogaz miktarı yaklaşık 1 kg, biyogaz verim faktörü ise 0.0389 kg biyogaz / kg gübre bulunmuştur. Numune 27. deney gününde 155 g biyogaz üretimi ile maksimum verimliğe ulaşmıştır. Filistinli bir ailenin aylık pişirme gereksinimlerini karşılamak için 2 m3'lük biyoçürütücü gerekli olduğu ve bu sistemin ilk yatırım maliyetinin 598 $ olacağı tespit edilmiştir. Sonuçlar ayrıca çamur kalıntısının organik bir gübre olarak satılması durumunda biyoçürütücü kullanımı ile elde edilecek toplam karın 84 $ / ay olduğunu göstermiştir. Biyogazın sadece yakıt olarak kullanılması durumunda ise 15 $ / ay kar sağlanacağı bulunmuştur. Basit geri ödeme süresi, çamur kalıntısı organik gübre olarak satılırsa yaklaşık 7 ay, satılmazsa 3 yıl olarak bulunmuştur.

Filistin'deki hastanelerde klinik eczacılık hizmetleri: Eczacılar tarafından sunulan hizmetlerin algılanma biçimlerinin belirlenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2020 Diğer
Klinik eczacılık ve farmasötik bakım, eczacılık mesleğinin daha klinik odaklı bir şekilde yürütülmesini içeren yeni eczacılık kavramlarıdır. Klinik eczacılar, hastanın sağlığını iyileştirmek için ilaç kullanımını optimize etmekle sorumludur. Bunu yaparken sağlık hizmetleri sürecinde doktorlar ve diğer sağlık hizmeti sağlayıcılarıyla işbirliği içinde olmaları beklenmektedir. Hekimlerin reçete ettiği ilaçların dağıtımı gibi geleneksel eczacı rollerinin, ilaç ile ilgili sorunları azaltmada veya ilaç tedavisinin güvenliğini ve etkinliğini sağlamada etkili olmadığı bilinmektedir. Klinik eczacılık, akılcı ilaç kullanımı ile yakından ilişkisi olan bir eczacılık alanıdır. Farmasötik bakım ise, gerçekçi ekonomik göstergeleri de göz önünde bulundurarak hastanın yaşam kalitesini iyileştirmek amacıyla hastaya sunulan ilaç tedavisinin yönetimini kapsayan bir uygulama felsefesidir. Bu çalışmanın temel amacı, Filistin devlet hastanelerindeki hastane eczacıları tarafından gerçekleştirilen farmasötik bakım uygulamalarının kapsamının ve sıklığının belirlenmesidir. İki aşamadan oluşan çalışmanın ilk aşamasında farmasötik bakım sunumunu etkileyen kolaylaştırıcıların ve engellerin, hastane eczacılarının algı ve inançlarına göre farmasötik bakım sunumunun olumlu sonuçlarının belirlenmesine yönelik 8 bölüm ve 71 sorudan oluşan bir ölçek uygulanmıştır. Ölçek aracılığıyla toplanan cevaplar kapsamında hastane eczacılarının farmasötik bakım sunmaya yönelik tutum ve inançları ile öğrenim düzeyleri, deneyimleri, pozisyonları gibi birtakım değişkenler arasındaki ilişkiler istatistiksel testler aracılığıyla incelenmiştir. Çalışmanın ikinci aşamasında, Filistin An-Najah Üniversitesi Hastanesi Cerrahi bölümünde yatan hastalara klinik eczacılar tarafından yapılan klinik eczacılık müdahalelerinin takip edilmesi için, Avrupa Farmasötik Bakım Ağı kılavuzları ve hastanede çalışan klinik eczacıların klinik deneyimleri temel alınarak oluşturulan klinik eczacı müdahale notu formu kullanılmıştır. Klinik eczacının müdahale sayısı, türü, günlük ilaç maliyeti ve hekimlerin müdahaleleri kabul oranı belirlenmiş, hastaların yatış sürelerinin ve mortalite oranlarının retrospektif ve prospektif olarak müdahaleden 6 ay önce ve sonra olmak üzere karşılaştırılmıştır. İncelenen 6 aylık süre zarfında 1 075 hasta kabulünün gerçekleştirildiği ve klinik eczacılar tarafından 313 reçeteye müdahalede bulunulduğu belgelenmiştir. Cerrahi kliniklerdeki hekimlerin, klinik eczacı müdahalelerinin %97,76'sını kabul ederek, işbirlikçi bir tutum sergilediği saptanmıştır. Uygun olmayan ilaç rejiminin değiştirilmesinin ve intravenöz-oral değişiminin en yaygın müdahaleler olduğu, klinik eczacı müdahalelerinin farmakolojik gruplara göre sınıflandırılması sonucunda anti-enfektif ilaçların ilk sırada yer aldığı ve bu ilaçların maliyet tasarrufunda önemli bir rol oynadığı belirlenmiştir. Anahtar Sözcükler: Farmasötik Bakım, Klinik Eczacılık, Maliyet Tasarrufu, Müdahale Çalışması

Filistin'deki küçükbaş hayvan yetiştiricilerinin sosyo-ekonomik yapısının belirlenmesi ve ile sektör stratejilerinin geliştirilmesi: Stratejik yönelim yaklaşımı

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2016 Diğer
Küçükbaş hayvancılık, zeytincilikten sonra Filistin'in Batı Şeria bölgesinde yaşayan binlerce insan için ana gelir kaynağı olmasının yanı sıra gıda güvencesi açısından da öne çıkmaktadır. Özellikle ülkede yaşanan ekonomik sorunlardan ve İsrail'in uyguladığı izolasyon nedeniyle meydana gelen iş kayıplarından sonra üreticiler, küçükbaş hayvancılığa yönelmişlerdir. Bu anlamda kırsal alanlardaki üreticiler için bu sektör, her zaman sığınacak bir liman olmuştur. Filistin'de küçükbaş hayvancılık sektörü çok önemli olmasına karşın sektörde sosyo- ekonomik yapıyı ele alan çalışmalar yeterli sayıda ve kapsamda değildir. Bu tez çalışmasında Filistin'de dezavantajlı konumdaki küçükbaş hayvancılık sektörünün mevcut durumu Batı Şeria'da Fakuoa ve Al-thaheryia bölgelerinde gerçekleştirilen anketlerle ortaya konulmuş, üretim ve pazarlamada yaşanan sorunlar irdelenmiştir. Bu kapsamda birincil veri olarak Fakuoa bölgesinde 45 adet ve Al-thaheryia bölgesinde 125 olmak üzere basit tesadüfi örnekleme ile seçilmiş 170 adet küçükbaş hayvancılık işletmesinde yüz yüze anket yapılmıştır. İkincil veri olarak ise çeşitli ulusal ve uluslararası yayınlardan yararlanılmıştır. Verileri değerlendirmek amacıyla SWOT ve SOR analizleri başta olmak üzere tanımlayıcı istatistiklerden ve Veri Zarflama Analizinden de faydalanılmıştır. Tez kapsamında gerçekleştirilen çalıştayda paydaşlar ile küçükbaş yetiştiricilerinin görüşleri sektörün güçlü yönleri, zayıflıkları, fırsatlar ve tehditler SWOT Analizi yoluyla ortaya konulmuştur. Çalışma sonucunda küçükbaş hayvancılık sektörünün gelişmesi için SOR Analizi ile sunulan stratejik öneriler kalifiye ve tecrübeli üreticilerden, teknoloji transferine ve benimsenmesine odaklanan araştırmaların geliştirilmesine, kooperatiflere ve toptancılara vadeli ödeme sistemine, teşviklere, üretim sürdürülebilirliğine, veterinerlik hizmetlerinin etkinleştirilmesi için denetimlerin artırılmasına ve ürünlerin niteliklerine, markalaşmaya, standardizasyona kadar uzanmaktadır. Bu çalışmada küçükbaş hayvancılıkta karlılığa ve üretime etki eden sorunlar içinde yem fiyatları, sağlık ve aşılama kontrollerindeki eksiklik, pazarlama sorunları ile birlikte fiyat dengesizliği ve İsrail'in izolasyonu konusu öne çıkmaktadır. İsrail'in Filistin'e uyguladığı yaptırımının çözülmesi, etiketleme sistemlerinin oluşturulması, araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin geliştirilmesi, iki ayrı para kullanımının önlenmesi ile etkin bir kredi ve sigorta sisteminin kurulması gibi düzenlemeler önerilmektedir.

Filistin'e özgü koyun ırklarında prp gen genotiplemesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2016 Diğer
Scrapie koyunların merkezi sinir sistemini enfekte eden bulaşıcı bir hastalıktır. Prion protein gen PrP polimorfizmleri ki özellikle de kodon 136, 154 ve 171'deki aminoasit değişimleri scrapie hastalığına duyarlılıkla ilişkili bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı Filistin yerli koyun ırklarındaki risk gruplarını belirlemek için PrP genini genotiplendirmektir. Bu çalışmada, İvesi ve Asaf ırkından 38 sağlıklı ve rastgele seçilmiş yerli Filistin koyunu çalışılmıştır. Kan örneklerinden genomik DNA izole edilmiş, çoğaltılmış ve sekanslanmıştır. PrP geninde bulunmuş olan polimorfizmler ARQ, ARR, ARH, AHQ, ARL ve VRQ olacak şekilde 6 allelden ve ARR/ARQ, ARQ/ARQ, ARQ/ARL, ARH/ARQ, ARH/ARL, AHQ/ARQ ve ARQ/VRQ olacak şekilde 7 genotipten meydana gelmektedir. ARQ alleli 0.76 frekansı ile İvesi ve Asaf ırklarında yüksek oranda bulunmuştur. ARR alleli Asaf ırkında bulunmamıştır. Az görülen ARL alleli her iki ırkta da düşük frekanslarda belirlenmiştir.Ayrıca PrP geninin farklı kodonlarında iki farklı polimorfizm (V12I ve L23H) tanımlanmıştır. Sonuçlar genotiplerin çoğunluğunun 3.risk grubuna dahil olduğunu göstermektedir. Homozigot ARR/ARR koyunların dağılımı İvesi ve Asaf populasyonlarında ARR allel frekansını artırmak için önerilmektedir. Anahtar sözcükler: Yerli Filistin koyun ırkları, PrP geni, Scrapie, Genotip.

Filistin'in deniz yetki alanları

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Kamu Hukuku Bilim Dalı
Deniz yetki alanları, güvenlik ve ekonomi gibi çeşitli etkenler nedeniyle devletler açısından büyük önem arz etmektedir. Devletlerin sahip oldukları deniz yetki alanlarında gerçekleştirdikleri ekonomik faaliyetlerin ciddi biçimde artış göstermekte olduğu gözlemlenmektedir. Filistin Devleti de deniz yetki alanlarına sahip olma hakkını haizdir. Çalışmada ayrıntılı olarak üzerinde durulacağı üzere, Filistin'in deniz yetki alanları, diğer herhangi bir devletin deniz yetki alanlarına göre oldukça farklı özellikler arz etmektedir. Bütün bu farklılıklarına rağmen, Filistin'in deniz yetki alanlarıyla ilgili akademik çalışmaların yeterli olduğunu söylemek oldukça güçtür. Filistin'in deniz yetki alanlarıyla ilgili akademik çalışmaların yetersizliğinin sebeplerinden biri, deniz yetki alanları ile ilgili sorunların, Filistin'in devlet olma statüsü ile iç içe geçmesi nedeniyle daha da karmaşık hal almasından kaynaklanmaktadır. Filistin'e uygulanan deniz ablukası da, gerek Filistin'in devlet olma statüsü, gerek Filistin'in deniz yetki alanlarından yararlanması bakımından meselenin farklı bir boyut kazanmasına sebep olmaktadır. Ayrıca, Filistin deniz yetki alanlarının belirlenmesi ile ilgili hükümler içeren Oslo Antlaşmalarıyla, Filistin'in de taraf olduğu 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'nin ilgili hükümlerinin çatışması durumu da çalışma konusunun karmaşık bir hal almasına sebep olmaktadır. Tüm bu sorunlara ek olarak, Doğu Akdeniz bölgesiyle ilgili yaşanan gelişmeler de, Filistin deniz yetki alanlarının tespit edilmesi açısından çalışmanın önemini arttırmaktadır. Anahtar sözcükler: Filistin Devleti'nin deniz yetki alanları, Oslo Antlaşmaları, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi.

Filistin'in toprak ve su kaynakları, tarımsal yapısı ve mevcut sorunları

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
Toprak ve su, tarımın uygulanabilirliğini ve tarımsal üretim kalıplarını belirleyen iki büyük doğal kaynaktır. Filistin topraklarında, her ikisi de sınırlıdır, bu yüzden onların doğru kullanımı ve verimli yönetimi, Filistin tarımının gelişimi için köşe taşı olarak kabul edilmelidir. Filistin Devleti bugün de olduğu gibi, fiziksel olarak toplamda sırasıyla 5,880 km² ve 365 km² yüzölçümüne sahip Batı Şeria ve Gazze Şeridi adı verilen iki ayrılmış toprak parçasından oluşmaktadır. Toplam arazinin yalnızca yaklaşık üçte biri ya da 185400 ha'ı ekilebilir arazi olarak düşünülmektedir ve bunun 167900 ha'ı (%90,6) Batı Şeria'da ve 17500 ha'ı ise (%9.4) Gazze Şeridi'ndedir. Toplam ekilebilir arazinin %81'i yağmur suyuyla beslenmekte, geriye kalan %19'unda ise sulu tarım yapılmaktadır. Hayvan otlatmaya ayrılan arazi miktarı 202000 ha iken, otlaklar için mevcut alan yalnızca 62100 ha'dır. Ek olarak, 9400 ha arazide ise ormanlık alanlar bulunmaktadır. Yeraltı suyu, Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde ki Filistinliler için temel su kaynağıdır ve tüm su kaynaklarının %90'ından fazlasını oluşturmaktadır. Ana havzalar, Batı Akarsu Havzası, Kuzey-Doğu Akarsu Havzası, Batı Şeria için Doğu Aküfer Havzası ve Yeraltı Suyunun çok sığ derinlikte bulunduğu Gazze Kıyı havzası olarak dört ayrı birime ayrılabilir. Yıllık ortalama yağış Batı Şeria'da 460 mm/yıl, Gazze Şeridi'nde 356 mm/yıldır.

Filistin-İran ilişkilerinin askerî ve siyasi boyutu (1996-2015)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2021 Diğer
Bu çalışmada, 1993 yılındaki Oslo Anlaşması'ndan sonra 1996'da Filistin hükümetinin kuruluşundan 2014'te İsrail'in Gazze'ye yaptığı saldırının sonuçlarının ortaya çıktığı 2015 yılına kadar olan İran-Filistin ilişkilerinin askerî ve siyasi etkileri incelenmeye çalışılmıştır. Bu dönemde, 2000 yılında İkinci Filistin İntifadası'nın başlaması, Gazze Şeridi'nin 2008, 2012 ve 2014 yıllarında üç kez saldırıya maruz kalması, Hamas hareketinin 2006'da Filistin milletvekili seçimlerini kazanması ve Gazze Şeridi'ne ambargo uygulanması gibi birçok hadise meydana gelmiştir. Yine aynı dönemde İran'da da önemli gelişmeler yaşanmıştır. Bu dönemde Muhammed Hatemi, Ahmedinejad ve Hasan Ruhani olmak üzere üç cumhurbaşkanı göreve gelmiştir. 1996-2015 yılları arasında İran'da genelde İran'ın bölgesel politikası, özelde ise Filistin politikasında önemli dönüşümler yaşanmıştır. Nitekim 2003'te ABD Irak'ı işgal etmiş, İran'a ekonomik yaptırımlar uygulanmış ve Ortadoğu'da Arap Baharı olarak adlandırılan devrimler gerçekleşmiştir. Filistin-İran ilişkilerinin askerî ve siyasi boyutunun etkilerini ve bu ilişkilerin geleceğini incelemek üzere çalışma üç bölüme ayrılmıştır. Birinci bölümde Filistin İran ilişkilerinin tarihi arkaplanı incelenmiştir. İkinci bölümde İran'ın Filistin'deki askerî ve siyasi nüfuzu incelenmiştir. Üçüncü bölümde ise Filistin meselesiyle İran arasındaki ilişkilerin önemi üzerinde durulmuştur. Çalışma hedeflerine ulaşmada farklı metodolojik yaklaşımlardan istifade edilmiştir. Bunlar arasında tarihsel metot ve siyasi analiz metodu bulunmaktadır. Çalışma sonucunda birtakım çıkarımlar yapılmıştır. Buna göre İran, Filistin'deki grupların askerî kapasitesinin geliştirilmesinde büyük bir rol oynamakla birlikte Filistin meselesine siyasi destek verme konusunda yeterli bir düzeyde rol almamıştır. Aynı şekilde çalışmada, İran'ın genelde Filistin, özelde ise Gazze Şeridi üzerinde nüfuz sahibi olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Filistin'deki taraflara yapılan maddî desteğin, İran'ın burada nüfuz sahibi olmasında en önemli etken olduğu söylenebilir. Ancak bu nüfuz, Filistin'deki grup ve hareketlerle sınırlı olup Filistin halkının tamamını kapsamamaktadır. Yine çalışma sonucunda Filistin Yönetimi ile Filistin'deki grupların yaşadığı istikrarsızlık hali ile İran'la yaşanan ekonomik ve bölgesel krizlerin bir sonucu olarak, Gazze Şeridi'nin de gelecekte askeri açıdan kendi kendine yetebilir bir konuma gelmesiyle İran'ın Filistin meselesine karşı yapmış olduğu askerî ve siyasi desteğin gelecekte azalacağı öngörülmektedir.

Film turizmi: Destinasyonların pazarlanmasında filmlerin rolü

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2012 Diğer
Film ve televizyon dizileri izleyen insan sayısındaki artış pazarlamacılara, yeni bir tutundurma aracı olarak film ve televizyon dizilerine ürün yerleştirmeyi kullanma olanağı sağlamıştır.Film ve televizyon dizilerin çekildiği manzaralar, stüdyolar, evler ve diğer mekânlar, filmin elde ettiği başarıya göre turistik açıdan çekim merkezleri olabilmektedirler. Turistlerin filmde gösterilen destinasyonu ziyaret etme isteği birçok faktörün etkisiyle şekillendirmektedir. Turistlerin filme yerleştirilen destinasyonu ziyaret etme isteğini etkileyen filmdeki oyuncu, film türü, film müziği, karakterler gibi faktörler arasında destinasyon imajı da yer almaktadır. Destinasyon imajı turistlerin tatil yeri seçiminde film yardımıyla destinasyonla ilgili algılamalarını oluşturmaktadır.

Financial and strategic risk measurement and management of the clothing stores in Somaliland

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2016 Diğer
Giyim sektörü Somaliland'in ekonomik kalkınma, istihdam ve sosyal istikrar üzerinde önemli etkiye sahiptir. Bununla birlikte sektör, maliyetlerini artıran bir çok riskler ve belirsizlik koşullarıyla karşı karşıya bulunmaktadır. Araştırmacı olarak etkili risk ölçümü ve yönetiminin işletme başarısını etkileyebildiğine inanmaktayım. Bu doğrultuda, çalışma Somaliland'in giyim işletmelerinin en önemli finansal ve stratejeik risklerin neler olduğu ve bunların risk ölçüm yöntemleri ve yönetim yaklaşımları hakkında bilgi edinmek amacıyla yapılmıştır. Konu hakkında gerekli verileri toplamak için Somaliland'ın dört büyük kentinde, niteleyici kendi tamamlama anket yöntemi kullanılmıştır. Üst yönetimin risk ölçüm ve yönetiminden sorumlu olması nedeniyle hedef gruplar, işletme sahipleri, CEO'lar, finans yöneticileri, muhasebeciler, risk yöneticileri ve diğer yöneticiler olarak belirlenmiştir. Araştırmanın sonuç ve bulguları, Somaliland'da faaliyet gösteren giyim işletmelerini etkileyen en önemli finansal ve stratejik risklerin kredi, likidite, döviz, rekabet ve müşteri riskleri olduğunu göstermiştir. Sonuç olarak, araştırma sonuç ve bulgularına dayanarak, tarafımdan varılan sonuçlar ve buna dayanarak yapılan önerilerin risklerin etkisini azaltacağı veya yok edeceği ve bütünleştirme ve iyi yönetimin etkililiğin artıracağı umulmaktadır. Anahtar Kelimeler: risk yönetimi, risk ölçümü, finansal riskler ve stratejik riskler

Financial development and economic growth: evidence from sub-Saharan Africa

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2020 Bankacılık ve Finans Bilim Dalı
Finansal gelişme ile ekonomik büyüme arasındaki bağlantı henüz belirsiz bir konudur ve tartışma politika yapıcıların dikkatini çekmeye devam etmektedir. Finansal gelişme ve ekonomik büyüme bağına ilişkin sürekli tartışmaya eklemek için bu çalışma Sahra-altı Afrika'da (SSA) seçilmiş bazı ülkelerde finansal gelişmenin ekonomik büyüme üzerindeki kısa ve uzun vadeli etkilerini ampirik olarak araştırmaya çalışmaktadır. Kısa ve uzun dönemli özellikleri ortaya çıkarmak için, çalışma, Temel Bileşen Analizi yoluyla finansal gelişimin dört temel oranına bağlı olarak finansal gelişimin toplam değişkenini şekillendirmiştir. Bu amaçla, SSA'da 1970'ten kırk sekiz yıllık bir süreyi kapsayan yirmi üç ulustan oluşan bir panel için finansal gelişmenin ekonomik büyüme üzerindeki kısa ve uzun vadeli etkilerinin incelenmesine olanak sağlayan Otoregresif dağıtılmış gecikme modeli (ARDL) 2017'ye kadar kullanılmaktadır. Havuzlanmış Ortalama Grup (PMG) tahmincisinden elde edilen sonuçlar, Sahra-altı Afrika ülkeleri durumunda, finansal gelişmenin ekonomik büyüme üzerinde olumlu ve anlamlı bir etkisinin uzun vadede kanıtlandığını, ancak etkinin kısa vadede olumsuz olduğunu göstermektedir. CFA ülkeleri ile ilgili olarak, bulgular uzun dönemli finansal gelişme ve ekonomik büyümenin kesin ve tamamen ilişkili olduğunu ortaya çıkarırken, kısa vadede önemli bir negatif ilişki kaydedilmiştir. NCFA ülkelerinde, soruşturma, zaman diliminden bağımsız olarak, finansal gelişmenin ekonomik büyümeyi olumlu etkilediğini ortaya koymaktadır. Nedensellik testi sonucu, talep eden hipotezin seçilen Sahra Altı Afrika ülkelerinde baskın olduğunu göstermektedir. Sahra altı Afrika'da uygun uzun vadeli ekonomik büyümeyi gerçekleştirmek için, çalışma etkili finansal sektör reformlarının yürütülmesini ve hızlandırılmasını ve finans sektörünü politika yapıcılar tarafından artıracak büyümeye yönelik politikaların uygulanmasını önermektedir. Anahtar Kelimeler: ARDL, CFA, Finansal gelişme, Ekonomik Büyüme, NCFA, Sahra Altı Afrika, Pooled Mean Group Estimator