Thesis Search




SEARCH RESULTS

Formalization of information requirements for implementing building information modeling based on model uses

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2021 Yapı Mühendisliği Bilim Dalı
Yapı Bilgi Modellemesi (BIM), geometrik ve geometrik olmayan veriler de dahil olmak üzere bir veri havuzu biçiminde proje yaşam döngüsü boyunca bina bilgilerinin entegre bir dijital temsilini oluşturmayı ve sürdürmeyi içeren yeni bir yaklaşımdır. BIM kullanım oranı, özellikle önde gelen ülkelerdeki kamu yetkileri veya destekleri sayesinde artmaktadır. Ancak, BIM'i projelere dahil etmek, kültürel bir değişim gerektirdiği için ve uygulamadan önce yoğun bir planlama ve hazırlık dönemine ihtiyaç duyulduğu için zorluklar içermektedir. Süreçteki bu kültürel değişiklik ve BIM'in benimsenmesi sürecindeki bilgi birikimi, iyi belgelenmemiştir ve mevcut BIM uygulama süreçleri elde edilen bilginin dokumante edilmesini desteklemez. BIM uygulaması ile ilgili problemlerden biri, BIM Gelişim Düzeyi Gelişim Seviyesinin belirlenmesi sürecinde gözlemlenir. Gelişim Düzeyi, kullanıcıların bir BIM modelindeki bileşenleri en düşük yaklaşım düzeyinden en yüksek temsil düzeyine kadar değişen ayrıntılarda temsil etmesini sağlar. Belirli bir Gelişim Düzeyi, bir BIM modeline hangi bilgi öğelerinin (yani geometrik ve geometrik olmayan) dahil edilmesi gerektiğini tanımlar. Ayrıca, bir BIM modelindeki hangi bilgi öğelerinin güvenilir olduğunu gösterdiğinden, BIM modelinin kullanıcılarının kullanılabilirliğini ve belirli görevleri gerçekleştirmek için sınırlamalarını tanımlamalarına olanak tanır. BIM uygulamasının ilerleyişi üzerindeki büyük etkisi nedeniyle, inşaat sürecinin en başından itibaren doğru Gelişim Düzeyisini belirlemek çok önemlidir. Bununla birlikte, hangi seviyenin kullanılacağı konusunda bir anlaşmaya varmak pratikte tanımlanmış standart bir süreç değildir ve LOD tanımlarında kullanılan belirsiz terimler nedeniyle henüz Gelişim Düzeyi tanımı konusunda bir fikir birliği bile yoktur. Çeşitli araştırmacılar, Gelişim Düzeylerini ayrıntılı olarak tanımlamanın önemini vurgulamışlardır; ancak, Gelişim Düzeyinin uygulamada nasıl tanımlandığına ve projenin performansı üzerindeki etkilerine dair sınırlı bilgi vardır. Bir projenin başlangıcında taraflarca doğru Gelişim Düzeyi belirlenmemiş ve kararlaştırılmamışsa, BIM modeli muhtemelen projenin sonraki aşamalarında gerekli olan gerekli bilgilerden yoksun olacaktır. Yetersiz tanımlanmış Geliştirme Düzeyisi, modeli güncellemek için yeniden çalışmaya yol açacak ve sonunda BIM tabanlı süreçlerde ek süre ve maliyetle sonuçlanacaktır. Ayrıca, modelden bir çıktı verimli bir şekilde alınamazsa, bu anlaşmazlıklara neden olabilir. Bu çalışmanın amacı, BIM model tanımlama sürecini kolaylaştırmak için bir modele dahil edilecek öğelerin özelliklerini şekillendirmektir. Bu amaca ulaşmak için iki ana hedef belirlenmiştir. İlk hedef, BIM modelinde kullanılacak yapı elemanlarının Geliştirme Düzeyisini ve gerekli niteliklerini belirlemek için mevcutta hangi uygulamaların olduğunu tanımlamak. İkinci hedef, gerekli BIM kullanımlarına dayalı bir modele dahil edilecek bilgi öğelerini tanımlayarak BIM uygulamalarında rehberlik sağlamaktır.

Formation of an Ottoman town in the Balkans; the case study of Kavala

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2018 Mimarlık Tarihi Bilim Dalı
Bu tez temel olarak Osmanlı kent ve konut gelişiminin öne çıkan örneklerinden biri olan Kuzey Yunanistan'ın Kavala kentini konu almaktadır. Bu çerçeve içerisinde doktora tezi Kavala'nın 1391 ve 1912 yılları arasında Osmanlı yönetimi altındaki gelişimini kapsamaktadır. Osmanlı fethinin başladığı 14. yüzyıl sonrası Kavala, I. Selim ve Kanuni Sultan Süleyman ile Veziri İbrahim Paşa'nın çalışmaları sayesinde canlı bir liman kenti haline gelmiştir. Kavala kentinin yerinde olduğu düşünülen Bizans yerleşimi Christoupolis'in fethi ve yerle bir edilmesinden sonra alanda kalıntıların niteliği konusunda fazla bilgi bulunmamaktadır. Bizans dönemi kale kalıntısı ve yeni arkeolojik buluntular dışında herhangi bir yapı bulunmamaktadır. Bu durum Kavala'nın bir Osmanlı yerleşimi olduğunu düşündürmektedir. Çalışmada bahsi geçen zaman dilimi içerisinde bir Osmanlı yerleşimi olarak Kavala'nın gelişimi gözlenmektedir. Daha küçük ölçekte ise tez Osmanlı mahalle organizasyonuna ve kentsel mekanın gelişimine odaklanmaktadır. Bu çalışma, kentin gelişimini, beş yüz yıllık Osmanlı yönetimi süresince kurulması, büyümesi ve gelişimininde etkili olan tüm tarihsel, mimari, ekonomik, sosyal ve politik koşulları göz önünde bulundurarak açıklamaya çalışmaktadır. Birinci bölümde çalışmanın amacı, kapsamı ve son dört yılda toplanan ve çalışmanın özünü oluşturan belge ve görsel malzemelere dayanan yöntem açıklanmaktadır. Çalışma, Balkanlarda Osmanlı kent gelişiminin özgünlüğünü Kavala kenti örneği üzerinden ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bunun yanı sıra öncelikle kentin ana çekirdeğinin (intra muros) konumunu belirlemeyi, ardından çekirdek dışında (extra muros) kalan alanların gelişimini ortaya koymayı hedeflemektedir. Çalışmada, kentin kurulmuş olduğu coğrafi sınırlar içerisinde, geçirmiş olduğu tarihsel gelişim sürecinin farklı evreleri ele alınmıştır. Çalışmada nicel ve nitel araştırma yöntemleri kullanılmıştır. Bu amaçla tarihsel dokümanlardan, arşiv belgelerinden ve alan araştırmalarından karşılaştırmalı bir yöntem aracılığıyla yararlanılmıştır. Kentin geçmişine bakıldığında yok olmuş bir Bizans şehrinin üzerine baştan kurulmuş olan bir kentin Osmanlı İmparatorluğu yönetimi altındaki beş yüz yılı izlenebilmektedir. Bizans ve Osmanlı dönemleri arasında devamsızlık, Osmanlı Kavala'sının gelişimini geçmiş yerleşimler ile bağlantısı olmayan yeni bir kent olarak ele inceleyebilmemize olanak tanır. Çalışmada son olarak özel bir çalışma alanı olan kent tarihi ile alakalı, Osmanlı yerleşimlerinin gelişimine ve özel olarak liman kenti Kavala'ya odaklanan daha önce yapılmış tüm çalışmaları kapsayan bir literatür değerlendirmesi yapılmıştır. Osmanlı Kavala'sı hakkında geniş bir literatür çalışması bulunmamaktadır. Amelia Stefanidptou, Barbara Bruni, Panagiotis Ziogas gibi yazarlar Kavala'nın kentsel gelişimi ve mimarisinin yalnızca belirli kısımları ile ilgilenmiştir. Prof. Dr. Heath Lowry'nin In the Footsteps of the Ottomans , The Shaping of the Ottoman Balkans , Remembering O

Formulation and in vitro-in vivo evaluation of rosuvastatin calcium incorporated cyclodextrin, solid lipid and chitosan based drug delivery systems

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2017 Diğer
Kardiyovasküler rahatsızlıklar dünya çapında ölüm nedenlerinin ilk sırasında yer almaktadır. Kardiyovasküler rahatsızlıkların tedavisinde kullanılan pek çok etkin madde, sudaki düşük çözünürlükleri nedeni ile düşük biyoyararlanım oluşturarak etkin bir tedavi sağlayamamaktadır. Bu nedenle etkin maddelerin etkinliklerini arttırmanın yanı sıra yan etkilerini de azaltan yeni ilaç taşıyıcı sistemlere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çalışmada, en etkili kolesterol düşürücü statin grubu üyelerinden olan Rosuvastatin Kalsiyum (RCa) kandaki serum lipit oranlarının azaltılması ve bu sayede koroner kalp rahatsızlıklarının önlenmesi amacı ile model etkin madde olarak belirlenmiştir. Etkin maddenin etkisinin arttırılması ve yan etkilerinin azaltılması amacı ile siklodekstrin (CDs) kompleksleri, katı lipit nanopartiküller (SLNs) ve kitosan (Cs) ile hazırlanan polimerik nanopartiküller formüle edilmiştir. CDs komplekslerinin ve nanopartiküllerin karakteristik özellikleri detaylı bir şekilde ortaya konulmuş, ayrıca hazırlanan formülasyonların kararlılıkları 3 ay süresince değerlendirilmiştir. Formülasyonların sitotoksik özellikleri MTT testi ile Caco-2 hücre serileri kullanılarak değerlendirilmiştir. Ex vivo permeabilite performansları Caco-2 hücre serileri üzerinde araştırılmış ve ayrıca seçilen formülasyonlar üzerinde in vivo farmakokinetik çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın kapsamlılığı ve seçilen formülasyonların özgünlüğü araştırmanın asıl değerini oluşturmaktadır. Ayrıca şimdiye kadar hiçbir çalışmada RCa yüklenmiş CDs-polimer yapılı ilaç taşıyıcı sistemlerin in vitro-in vivo etkinliklerinin değerlendirilmemiş olması araştırmanın özgünlüğünü artırmaktadır.

Fosfor çözücü bakterinin ahudududa fosfor kullanımı, bitki büyümesi ve gelişmesi üzerine etkisi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2022 Diğer
Bu çalışma Temmuz-Ekim ayları arasında 2021 yılında Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü araştırma ve uygulama parselinde yürütülmüştür. Ahududu, üzümsü meyveler grubunda önemli bir türdür. Ahududu ile kurulu bahçe alanının artmasıyla birlikte suni gübre kullanımı da artmıştır. Yetiştiricilikte en yaygın uygulanılan gübrelerden biri fosforlu gübrelerdir. Ama bitkiler tarafından kullanımı oldukça azdır. Bitkiler tarafından fosfor alımını artırmak ve fosforlu gübrelerin kullanımını azaltmak için fosfor çözücü bakterilerin uygulanması oldukça önemlidir. Araştırmada fosfor (P) çözücü Bacillus AE-54 bakteri ırkı kullanılmıştır. Ayrıca beş P dozu ile (0.0, 2.5, 5.0, 7.5 ve 10.0 g/bitki) bu gübre seviyelerinde bakterinin etkileri 'Heritage' ahududu çeşidinde araştırılmıştır. Uygulamaların vejetatif gelişmeye etkilerinin saptanması için sürgün boyu, sürgün çapı, yaprak alanı, bitki yaş ve kuru ağırlık, kök yaş ve kuru ağırlık, özgün yaprak ağırlığı, yaprakta renk madde (klorofil, antosiyanin) miktarları ve verim ölçümleri yapılmıştır. Bitkilerin beslenme durumlarının belirlenmesinde bitki yaprakları analizlerinden faydalanılmıştır. Fosfor kullanım etkinliği de hesap edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre yaprak alanı 0.0 g P2O5/bitki uygulanmasında 18,89 cm2 iken 5 g P2O5/bitki+ Bacillus AE-54 uygulamasında 32,06 cm2 olarak ölçülmüştür. Bakterinin fosfor ile kombinasyon halinde uygulanmasında bütün bitkilerin kök yaş ağırlığının 0.0 g P2O5/bitki uygulamasına (45,11 g/bitki) göre daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Kök kuru ağırlığı açısından tek başına fosfor kullanımının, fosfor ile bakterinin birlikte kullanımından daha etkili olduğu tespit edilmiştir. Fosforun bakteri ile kullanılması toplam klorofil, klorofil a ve b değerlerini 0.0 g P2O5/bitki grubuna veya tek başına fosfor uygulamasına göre artırmıştır. Sonuçlara göre meyve veriminin yapılan uygulamalar tarafından istatistiki olarak önemli seviyede etkilendiği belirlenmiştir. P etkinliği bakımdan en yüksek değerler Bakteri + fosfor kombinasyonunun kullanımında belirlenmiştir. Agronomik P etkinliği 2.5 g P2O5/bitki uygulamasında 0.368 mg kg-1 iken sadece bakteri uygulamasında en yüksek (6.62 mg kg-1) olmuştur. Benzer şekilde fosfor etkinliği tek başına bakteri uygulandığında %83,48 ile en yüksek olmuş ve diğer uygulamalardan istatistiki olarak farklı olduğu görülmüştür. Yaprak makro ve mikro besin elementleri içeriği açısından tek başına bakteri veya fosfor gübresi ile kullanımı pozitif etki göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Ahududu, Fosfor çözücü bakteri, Fosfor, Gübre Anahtar Kelimeler: Ahududu, Fosfor çözücü bakteri, Fosfor, Gübre.

Fotogrametrik yöntemle 3 boyutlu model üretim sürecinin hızlandırılmasına yönelik uygulama geliştirme

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Diğer
Fotogrametrik bir yöntem olan görüntü tabanlı modelleme, 2 boyutlu fotoğraf setlerinden 3 boyutlu(3B) modeller elde etmek için kullanılır. Çeşitli ölçeklerde uygulanabilen, yüksek doğruluğa sahip esnek bir yöntemdir. Otomatik bilgi oluşturma yöntemleri ve entegre dijital ürünlerin üretimine uygun olarak, çok sayıda fotogrametrik yazılımla birlikte kullanımı daha kolay ve daha ucuz hale getirilmiştir. Hareketten yapı ve görüntü tabanlı modellemenin modern teknikleri, arkeolojik dokümantasyon alanında yeni perspektifler açarak üç boyutlu verileri kaydetmek için basit ve doğru bir yol sağlamaktadır. Bu çalışmada, video ve fotoğraflar kullanılarak, bir nesne veya ortamın 3B modelini elde etme sürecini hızlandıran ve model kalitesini artıran bir yöntem geliştirilmiştir. Farklı geometrik konumlara sahip fotoğraf ve videolar alınmış, lens deformasyonları Matlab programlama dili kullanılarak düzeltilmiş, ardından Python programlama dili ile Agisoft Metashape yazılımında 3B model üretim sürecini otomatik hale getiren ve 3B modelleme sürecinde tüm parametrelerin kontrol edilebilmesini sağlayan bir eklenti geliştirilmiştir. Geliştirilen eklenti ile çok sayıda fotoğraf içeren büyük boyutlu bir proje, küçük projeler haline getirilmiştir. Oluşan küçük veri kümelerini ayrı ayrı işlenmenin sağladığı verimlilik test edilip ve gerekli rastgele erişimli bellek miktarı (RAM) ve işlemci (CPU) gücü azaltılmıştır. Oluşturulan Python dili tabanlı eklenti ile aşırı örtüşme oranı sonucu 3B nokta bulutu üretim sürecinin yavaşlamasına engel olmak için maksimum komşu sayısı değiştirilmiş ve nokta bulutu oluşturma süreci hızlandırılmıştır. Yanı sıra, görüntülerin hizalanması aşamasında meydana gelen yanlış eşleşmeler nedeniyle yeniden projeksiyon hatasının değeri yüksek olmaktadır. Kullanılan kademeli seçim yöntemi ve Matlab ortamında yapılan kamera kalibrasyonu adımları ile yeniden projeksiyon hatası azaltılmıştır. Geliştirilen yöntem, kültürel miras olarak nitelendirilen arkeolojik nesne veya yapıların dokümantasyonu ile etkili bir çözüm sunmaktadır. Anahtar Kelimeler: görüntü tabanlı modelleme, kamera kalibrayonu, 3B nokta bulutu

Fotovoltaik güçlü raylı toplu taşıma araçları (trenler) için performans modelleme ve deneysel çalışma

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Diğer
Bu tezde, fotovoltaik güneş panelli (PV) raylı taşıtların güç kısmı için, alternatif performans modelleme yaklaşımı ve bunun deneysel çalışması tanıtılmaktadır. Modelleme çalışmaları PV modülü ve sabit mıknatıslı DA (doğru akımı) redüktör dişli motorun her biri için değişken ışınım şiddeti, PV sıcaklığı ve mekanik yüklere göre ayrı şekilde yapılandırıldıktan sonra, genel PV-motor sisteminin performans modeli tanımlanmaktadır. Modelin test çalışmasında, örneklenmiş ışınım şiddeti %27 – 100 aralığındadır. Mekanik yükler ise raylı taşıtın 4 katına kadar örneklenmiştir. Sistemin çalışma noktaları (akım ve gerilim (I,V)) ve çizgisel hız değerleri bakımındam, model tahmini ve deneysel çalışma sonuçları karşılaştırılmaktadır. Alınan test sonuçlarına göre, akım ve gerilim için bağıl hata %1 – 3, çizgisel hız üzerindeki bağıl hata – %1,5 – 3,5 civarındadır. Ayrıca çalışmanın diğer bir sonucu olarak, düşük ya da kesintili güneş ışınım şartlarında, PV-motor sistemine bataryanın desteklemesi için, çalışma noktalarının yerleri düşünülerek göre bir sistem düzeni önerilmektedir. Bu düzenlemede, sistem çalışma noktaları, PV modülünün çıkış I–V eğrilerindeki maksimum güç noktalarının sağ tarafında ve bataryanın emk değeri, PV-motor sistemi çalışma geriliminden daha küçük olması durumunda, motor çalışırken aynı zamanda batarya şarj edilebilir. Diğer yandan PV'den maksimum yararlanma imkanı sağlanabilir. Bu tezdeki model çalışmaları ve sonuçları benzer sistemlere uyarlanabilir.

Fotovoltaik sistemlerde batarya ve süper kapasitörün hibrit kullanımının incelenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Diğer
Bir DC makinesine sahip bağımsız bir fotovoltaik enerji sistemindeki hibrit bir pil-süperkapasitör depolama sistemi, süperkapasitörün fotovoltaik sistemlerdeki etkisini göstermek için incelenmiştir. Bu çalışmanın amacı, bağımsız bir fotovoltaik sistemle çalışan bir DC makinesinin çalışmasına süperkapasitörün katkısını belirlemektir. Bu bağlamda, DC makinesi için gerekli olan enerjinin kalıcı üretimi, hibrid akü-süperkapasitör depolama sistemi tarafından üretilir. İlk olarak, doğru akım makinesinin ve küresel sistemin çalışması, sadece süperkapasitör enerji depolama sistemi olarak bağlandığında gözlenmiştir. Bundan sonra, enerji depolama sistemi batarya olduğunda doğru akım makinesinin ve küresel sistemin çalışması gözlenmiştir. Son olarak, doğru akım makinesi ve küresel sistemin çalışması, batarya ve süperkapasitör hibrit enerji depolama sistemi olarak birleştirilerek gözlemlenmiştir. Sonuçlar, süperkapasitörün performansının ve küresel sisteme sağladığı avantajların katkısını doğrulamak için simülasyon yoluyla elde edilmiştir. Simülasyon devresi verişmiş ve süperkapasitör katkısı incelenmiştir.

Fotovoltaik sistemlerde düşürücü tip da-da dönüştürücülü maksimum güç noktası izleyicisinin analizi, tasarımı ve gerçekleştirilmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2018 Diğer
Fotovoltaik (FV) sistem, doğrudan güneş ışınımını elektriğe dönüştürmek için FV hücrelerini kullanan yenilenebilir enerjilerden biridir. FV hücreleri düşük güç verimliliğine sahip olduğundan, mevcut maksimum gücü üretebilmek, FV dönüşüm sistemlerin en önemli konusudur. FV sisteminden maksimum güç elde etmek için, DA-DA (Doğru Akım) dönüştürücülü ve mikrodenetleyiciden oluşan bir elektronik devre olan maksimum güç noktası izleyicisi kullanılmalıdır. Bu tez çalışmasında değiştir-gözle algoritması ile kontrol edilen ve düşürücü dönüştürücü kullanan maksimum güç noktası (MGN) izleyicisi sunulmuştur. MGN izleyicisi MATLAB/Simulink'de geliştirilmiş ve bir uygulama gerçekleştirilmiştir. Gerçekleştiren uygulama devresi, bir mikrodenetleyici (Arduino) ve 20 kHz'lık anahtarlama frekansında çalışan düşürücü dönüştürücüden oluşmuştur. 54W'lık dönüştürücü, FV modül çıkış gerilimini (17.4V), 12V'luk bir yük (çıkış) gerilimine düşürmüştür. Önerilen MGN izleyicisi, farklı ışınım seviyeleri ve sıcaklık değerleri için MATLAB/Simulink'de analiz edilmiş ve sonuçları elde edilen deneysel sonuçlar ile doğrulanmıştır. MGN izleyicisinin sadece sabit durum atmosfer koşullarında değil, aynı zamanda ışınım veya sıcaklık değişimleri varlığında da doğru tepki verdiği gözlenmiştir.

Fotovoltaik sistemlerde düşürücü-yükseltici DA-DA dönüştürücülü maksimum güç noktası izleme algoritmalarının karşılaştırması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Elektrik Mühendisliği Bilim Dalı
Fotovoltaik sistem, fotovoltaik hücre kullanılarak güneş enerjisinden elektriğe çeviren bir sistemdir. Fotovoltaik hücrenin verimliliği, sıcaklık, güneşin doğuşu, güneş ışınımı, kir, gölge vb. gibi birçok çevresel faktöre bağlıdır. Fotovoltaik sistem, herhangi bir çevre koşulunda maksimum güç noktasını izlemek için farklı algoritmalar kullanılır. Bu tez çalışmasında, literatürde yer alan maksimum güç noktası izleme algoritmaları incelenmiş ve algoritmaların özelliklerini özetleyen tabloya yer verilmiştir. MATLAB/SIMULINK programında sabit gerilim, değiştir -gözle ve artan iletkenlik algoritmaları bir düşürücü-yükseltici dönüştürücü devresi üzerinden 200 W'lık bir güneş panel için analiz edilmiştir ve her üç algoritma için alınan simülasyon sonuçları karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Farklı sıcaklık seviyeleri ve ışınım değerleri için algoritmaların performansları izlenmiştir. Alınan simülasyon sonuçlarına göre çeşitli atmosfer koşullarında değiştir-gözle ve artan iletkenlik algoritmalarının performansları birbirine yakındır. Maksimum güç noktasını yakalama süreleri kıyaslandığında sabit gerilim algoritmasının diğer algoritmalarından daha başarılı olduğu izlenmiştir.

FPGA based fuzzy logic controller for multiconverter in dc distributed power systems

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2019 Diğer
Yenilenebilir enerji kaynaklarının çoğu DA (Doğru Akım) kaynağı olduğu için DA dağıtık güç sistemine bu kaynakları entegre etmek mükemmel bir çözümdür. Ayrıca daha az gerilim dönüşümü, daha yüksek akım kapasitesi ve kısa devre durumunda yüksek koruma sağlarlar. Gerilim seviyesi, dönüştürücülerin seri veya paralel bağlanmasıyla değiştirilir. Bu sistemler kademeli dönüştürücü sistemi olarak bilinir. Kaskad dönüştürücü sistemi, yük ve kaynakların gerekli olduğu şekilde çalışmasını sağlamak için çok sayıda güç elektroniği cihazının birbirine paralel, kaskad ve yalıtılmış şekilde bağlanması nedeniyle çok çeşitli çalışma özelliğine sahiptir. Bu nedenle, bazı dönüştürücüler sabit güçlü bir yük gibi davranır. Sabit güçlü yük, yüksek derecede doğrusal olmayan bir yapıya sahiptir ve artımlı negatif direnç özellikleri gösterir. Böylece, artı negatif direnç sistemi düşük sönümlemeli ve kararsız yapar ve sistemde arızaya neden olmaktadır. Bu tezde, bulanık mantık denetleyicisini sabit güç yükünün kararsızlık etkilerini yok etmek veya azaltmak için yeni bir çözüm yöntemi olarak tanıtılmaktadır. Bulanık Mantık Denetleyicisinin(BMD) önemli bir özelliği, sabit güç yükünün doğrusal olmama durumuyla ilgilenmesidir. BMD, ilk olarak, sabit güç yükü ile çalışan DA-DA alçaltan ve yükselten dönüştürücülere uygulanmış ve Matlab/Simulink'teki FPGA döngüsü kullanılarak sonuçlar elde edilmiştir. Bunlara ek olarak, alçaltan dönüştürücü ve FPGA tabanlı bulanık mantık denetleyicisi kullanılarak deneysel sonuçlar elde edilmiştir. Sonuçlar, bulanık mantık denetleyicinin sabit güçlü yükün kararsızlık etkilerini önleme ve kaynak dönüştürücünün çıkış gerilimini referans değerine yakın tutma yeteneğine sahip olduğunu göstermektedir. Ayrıca, BMD gerilimin geçici etkilerine ve yük değişimlerine karşı iyi bir tepkiye sahiptir.

FPGA yapıları ile dijital osiloskop gerçeklemesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2014 Diğer
Çalışmada eğitim kurumlarındaki laboratuarlarımızda osiloskop ihtiyacını daha ekonomik olarak karşılamak amacıyla FPGA (Alan Etkili Kapı Dizileri) yapıları ile sayısal osiloskobun gerçeklenmesi hedeflenmiştir. Maliyetleri düşük olan eğitim amaçlı FPGA kitleri ile profesyonel olmayan osiloskoplar elde edilebileceği gösterilmiştir. FPGA'ların hızlı olması yüksek frekanslı sinyallerin ölçümünde de olanak tanımaktadır. Çalışmada kit olarak Terasic DE0 kiti kullanılırken, kitin programlanmasında Quartus II yazılımı kullanılmıştır. Ölçülecek sinyal olarak bilinen bir sinyal olan sinüs dalgası fonksiyon jeneratöründen elde edilmiştir. FPGA'da örneklenen sinyalin grafiksel görünümü ise 640x480 çözünürlüğe sahip bir VGA ekranda gösterilmiştir.

Fractional order feedback control of nonlinear aerial systems

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2019 Bilgisayar Mühendisliği Bilim Dalı
Bu tezde, yüksek hızlı bir uçuş hedefini takip etmek için bir radar güdümlü füzeye bir Kesir Derceli Düzen Oransal İntegral Türev denetleyici sistemi tanıtılmış ve uygulanmıştır. Birçok yeni akıllı ayarlama tekniği bu denetleyiciye önerilmiş ve uygulanmıştır ve bu ayarlama yöntemlerinin her biri 2-norm, ?-norm, radar izleme performansı, uçuş sırasındaki saldırı açısı, normal hızlanma verimliliği ve kaçırma mesafesinin değeri ile ifade edilen isabet doğruluğu gibi birçok performans ölçümü ile incelenmiştir. Bu ayarlama yöntemlerinden bazıları, gürültü ve hata kaynaklarının etkisi altında test edilmiştir. Ayrıca, bu ayarlama yöntemleri, literatürdeki diğer standart yöntemlerle karşılaştırılmıştır. Simülasyon sonuçları, bu ayarlama yöntemlerinin etkinliğini göstermiş, özellikle genetik algoritma ile ilişkili yeni sinirsel H2/H? optimizasyon tekniği çok küçük bir kaçırma mesafesi elde etmiş, aynı zamanda tüm uçuş süresi boyunca ve özellikle çarpışmaya yakın iken füzenin saldırgan olduğu durumda pürüzsüz ve etkili bir kontrolün yanı sıra mükemmel bir izleme başarımı sergilemiştir.

Franchising uygulamalarında franchise alanların memnuniyetine yönelik bir araştırma

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2011 İşletme Yönetimi ve Organizasyon Bilim Dalı
Franchising uygulamaları hakkında yapılan akademik çalışmaların sonuçları şirketlerin büyümesi ve markalarını yaygınlaştırması akabinde girişimciliğin geliştirilmesi için ne kadar büyük önemde olduğunu göstermektedir. Çalışmanın teorik kısmında franchising kavramı ve ilkeleri, taraflar açısından yarar ve sakıncaları, franchise alanların memnuniyeti, franchise alanların memnuniyetini belirleyen faktörler yer almıştır.Franchise alanların memnuniyet düzeylerini çeşitli değişkenler açısından karşılaştırmak hedeflenmiştir. Uluslar arası markaya sahip franchise alanların memnuniyet düzeyleri daha yüksek bulunmuştur. Franchise alanlar franchise sözleşmelerini genel olarak adil bulmaktalar. Hazır yiyecek sektöründe faaliyet gösteren, zaman ve maliyet kısıtlamarından dolayı İstanbul'daki 229 franchise işletme araştırma kapsamına alınmıştır. Anket uygulaması katılımcılarıyla yüz yüze ve gönüllülük ilkesine göre yapılmıştır. Anket verileri, SPSS 16.0 istatistik programıyla analiz edilip, frekans, aritmetik ortalama, karsılaştırmalı tablolar, t-testi ve ANOVA kullanılmıştır.

Franciszek Meninski'nin Thesaurus'unda geçen tıbbî terimler

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Diğer
Bu tez, Meninski'nin Thesaurus Linguarum Orientalium Turcicae-Arabicae-Persicae adlı eserine geçen tıbbî terimler belirleyerek, elde edilen verilerin köken yönünden değerlendirilip, Türkçenin tarihsel söz varlığı çalışmalarına katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Tıbbî terim olarak hastalık adları, ilaçlar, şifalı bitkiler, hastalık belirtileri ve insan vücudu ile ilgili sözcükler kabul edildi. Tarama yöntemiyle tespit edilen tıbbî terimlernden, günümüz söz varlığındaki karşılıkları içeren sözlük oluşturuldu. Çalışma, önsöz, giriş ve sonuç kısımları hariç 1.Tıp ilminin gelişimine genel bir bakış, 2. Meninski'nin Hayatı ve Thesaurus Linguarum Orientalium ve 3. Sözlük olmak üzere 3 ana bölümden oluşmaktadır. Franciszek a Mesgnien Meninski, Fransız asıllı Polonyalı dilci ve şarkiyatçıdır. 1620'de Lorraine'de doğmuş, eğitimini Roma'da tamamladıktan sonra Polonya'ya gidip, Kraliyet makamının şarkiyat şubesinde çalışmaya başlamış.. 1653'te Polonya büyükelçisi ile İstanbul'a geldi. Türkçe ve diğer doğu dilleri öğrenmiş. 1680'de yayımladığı Thesaurus Linguarum Orientalium Turcicae-Arabicae-Persicae adlı eseri, Türkçe madde başlarının Arapça, Farsça, Latince, Almanca, İtalyanca, Fransızca ve Lehçe çevirileri vererek, dönemin en kapsamlı Türkoloji çalışma niteliği kazanmıştır. Taramamızda 610 tıbbî terim tespit edildi. Terimlerin çoğu Arapça ve Farsça kökenli olduğunu tespit edildi. XVII. yüzyılın tıp dili dönemin tıp anlayışını ve kullanılan tedavi yöntemlerini yansımaktadır. Osmanlı tıbbı, 19. yüzyıla kadar, Ortaçağ İslam tıp teorilerilerini benimseyip, tedavilerde de Raz?, İbn-i Sina, Al Zahravi gibi İslami hekimlerin metotlarını kullanmıştır. Anahtar Sözcükler: Franciszek Meninski, Thesaurus Linguarum Orientalium, Tıp Tarihi, Tıp Terimleri, XVII. yüzyıl Türkçesi.

Françafrique- Fransa'nın Afrika'da siyasi ve ekonomik etkisi: madagaskar örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
Bu çalışma, Fransa'nın Afrika kıtası üzerindeki etkisine ve daha spesifik olarak Madagaskar örneğine odaklanmaktadır. Sömürge sonrası dönemde, Fransa, bir dünya gücü olarak statüsünü korumak ve Afrika topraklarının büyük bir kısmında varlığını sürdürmek için Afrika'daki eski sömürgelerle bağlantısını korumakta ısrar oldu. Bunun için, yeni bağımsız sömürgelerini ekonomik, politik ve hatta mali açıdan daha bağımlı hale getirmek amacıyla Françafrique olarak bilinen bir politika sistemini benimsedi. Charles de Gaulles ve Jacques Foccart'ın liderliğinde sürdürülen bu politika Madagaskar'ı da etkiledi. Altmış yıl süren Fransız varlığı yalnızca ekonomi ve politika üzerinde değil, Madagaskar'daki sosyal yaşam üzerinde de etkili oldu. Fransız etkisi, farklı yönetimlerle birlikte gelişti, değişti, ancak Büyük Ada'dan (Madagaskar) ciddi bir şekilde çıkmadı. ABD, Çin ve Hindistan gibi diğer büyük dünya güçlerinin ekonomik ve politik varlığına rağmen, Fransız etkisi Madagaskar'da önemini korumaktadır. Bu tez Madagaskar'ın bağımsızlığından bugüne kadar Fransız etkisini dönüşümünü incelemektedir.

Fransa Cumhuriyeti anayasasında yapılan 2008 değişikliklerinin anayasa yargısı üzerindeki etkileri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2017 Kamu Hukuku Bilim Dalı
Bu çalışmada, Fransa V. Cumhuriyet anayasasında yapılan 2008 değişikliklerinin anayasa yargısı üzerindeki etkileri incelenmektedir. 23 Temmuz 2008 tarihinde anayasal kuruluşların modernleşmesi ve dengelenmesi amacı ile Fransa V. Cumhuriyet anayasasında yapılan değişiklikte, Anayasa Konseyi önemli bir yer almıştır. Ülkenin anayasal sistemindeki Anayasa Konseyinin statüsü ve yeri tekrar düzenlenmiştir. Dolayısıyla 2008 anayasa değişikliğinin en önemli sonucu, Anayasa Konseyinin düzenleyici rolünü pekiştirmesi olmuştur. Bu anayasa değişiklikleriyle Fransa'nın anayasal kuruluşları (özellikle yürütme ve yasama organları) arasındaki güç ilişkisinin dengelenmesi noktasında somut adımlar atılarak Anayasa Konseyine ülkenin anayasal kuruluşlarının düzgün işleyişi noktasında merkezi bir yer tanınmıştır. Ayrıca bütün bunların ötesinde, Anayasa Konseyinin hukuki statüsünün evrilmesine katkıda bulunan en esaslı değişiklik, anayasaya uygunluk bekletici sorununun (AUBS) ortaya çıkması olmuştur. Zira Anayasa Konseyi artık a posteriori anayasa denetimi uygulamaktadır. Bunun yanında, Anayasa Konseyinin eski ve yeni yetkilerinin birleştirilmesi ile, yasama işlemlerine müdahale araçları da çeşitlendirilmiştir. Böylece Fransa Anayasa Konseyi, ülkenin siyasal ve sosyal hayatının önemli bir aktörü haline gelip, hukuk düzeninin birleştirici ve uyum sağlayıcı bir aracı da olmaktadır. Aynı zamanda da iç hukuk düzeni ile uluslararası hukuku birbirine bağlama işlevi görmektedir. Anahtar Kelimeler : 2008 anayasa değişikliği, Anayasa Konseyi, Anayasaya uygunluk bekletici sorunu, Anayasal kuruluşlar.

Fransız işgali sonrasında osmanlı ülkesine sığınan cezayir muhacirleri (Anadolu ve Suriye bölgeleri)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2021 İslam Tarihi Bilim Dalı
Cezayir göçü olgusu dünyanın eski dönemlerden itibaren tanık olduğu en önemli konulardan biri sayılmaktadır. XIX .yüzyılın başından beri işgallere ve sömürgeciliğe paralel olarak önemli göçler gerçekleşmiştir. Osmanlı Devleti ilgili göçlere ev sahipliği yapan en büyük ve belirgin alanlardan biridir, Osmanlı sathında yaşanan hareketlerde çıkış noktası kaybedilen Osmanlı toprakları, varış adresi ise diğer Osmanlı illeridir. Bu bağlamda Cezayir yitirilen Osmanlı yurdu içinde önemli bir konumda olmuş, bölge halkı çeşitli nedenlerle vatandan ayrılarak Osmanlı Devletin diğer parçalarına gitmeye mecbur hissetmiştir. Cezayirliler, Fransızlar tarafından ortaya konan çeşitli katı tutumlarla karşılaşmışlardır. Ancak katı tavırlar ve sert politikalar, yasal ve yasal olmayan gizli yollarla göç eden Cezayirlilerin çoğunu yıldırmamış, göç hareketini engellememiştir. Öte yandan Osmanlı Devleti vaizler ve temsilciler yollama, Arapça gazete ve dergilerin Cezayir'e sokulması benzeri birtakım kanallarla resmi propaganda çerçevesinde hicreti desteklemiş ve teşvik etmiştir. Bu çerçevede tarikatlar ve İslam birliği düşüncesi geniş ölçekte ve aktif bir şekilde kullanılmıştır. Osmanlı Devleti ve Batılı devletlerin temsilcilikleri, bilhassa Fransız Konsoloslukları arasındaki çatışmanın doğası, Cezayirlilerin birlik ve bütünlüğünü, Osmanlı vatandaşı olup olmaması durumunu etkilemiştir. Gerek Osmanlılar gerekse Avrupalılar değişik imtiyazlar vererek muhacirleri yanına çekmeye çalışmıştır. Bu rekabet, Cezayirlilerin iki gruba ayrılmasına yol açmıştır. Bir kısım, Osmanlı yanlısı olurken diğer grup Fransız taraftarı olmuştur. Osmanlı ve Fransız makamları arasında göçmenlere dair problemlerin çözülmesi için imzalanan antlaşmalara ve uzlaşıların kayda değer bir yararı olmamıştır. İhtilaflar, Osmanlı Devleti'nin yıkılmasına ve bölgenin haritasının yeniden belirlenmesine dek sürmüştür. Cezayirli muhacirler Osmanlı toplumuna uyum sağlamıştır. Göçmenlerin durumları Osmanlı Devleti'nin genel koşulları ile bağlantılı bir şekilde değişip dönüşmüştür. Yeni coğrafyalarında farklı sorunlarla karşılaşan Cezayirliler, anavatanlarına dönük birtakım tutumlar benimsemiş,Osmanlı devlet ve cemiyetine çeşitli katkılar sunmuştur.

Fransız popüler sinemasında Fransız Müslümanların temsili

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2016 Gazetecilik Bilim Dalı
Bu çalışmada Fransız çağdaş popüler sinemasında Fransız Müslümanlarının temsili filmler üzerinden tartışılması amaçlanmaktadır. Bunun da ötesinde bu çalışmada kimlik krizi olarak adlandırılan bir dönemde, Müslüman nüfusun Avrupa'daki ve özellikle Fransa'daki durumu değerlendirildi. Medyada Müslümanlardan, nadiren olumlu, çoğu zaman olumsuz bir şekilde bahsedildiği için, temsil ve ideolojiyle ilgili teoriler ve çalışmaların yardımıyla, 2000'lerden bu yana, dokuz Fransız popüler filmini ampirik bir tablo aracılığıyla analiz ederek bu temsilin ve üstü kapalı söylenmek istenen fikirlerin neler olduğu ortaya konuldu. İslamafobi'nin yükselişi, milli kimlik ve laiklik üzerine derin tartışmalar ile beraber Müslüman toplulukların medyatik görünümünün genel olarak negatif olacağı beklenmektedir. Fakat, analizlerin sonuçları beklendiğinden daha farklı ögeler içermektedir. Müslümanların kimliksel değişimleri bir « süreç » olarak ele alınarak « şeytanileştirilen » bir Müslüman algısı incelenen çoğu filmde kırılmaya çalışılıyor. Temsil edilen Müslümanların çoğunluğu uyumlu, aydın ve toleranslı bir İslam algısına sahip, cumhuriyet değerleriyle uyumlu ve hatta zaman zaman « safkan » Fransızlardan daha milliyetçi reflekslere sahip. Batı dünyası ve Müslümanlar arasında « barışma » sürecine davet ediyor olarak okunabilir. Bununla beraber filmler başörtü yasağı gibi konulardan özellikle uzak durulmak istendiği imajı veriyor. Bunun yanında başörtülü kadınlar, ibadet edenler gibi daha izole olan Müslüman karakterler ve Müslüman karakterlerin geçtiği sahneler bir belirsizlik ve gizemli bir tehdit imajı taşıyor. Bu nedenle heterojen Fransız Müslüman topluluğundan sadece küçük bir grup kabul görüyor.

Fransız sömürgelerinde eğitim politikaları: Fransız Arap mağrip devletlerinin örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Diğer
Fransız sömürgeciliğin fethi sona erdiğinde, Fransa'nın ilk işi, sömürgelerde okulların oluşturulması olmuştur. Fransızlar üstün ırk olarak, ne kültürü ne de medeniyeti olmayan sınıflara; bilim, kültür ve medeniyet getirmek bahanesiyle birçok ülkeyi sömürgeleştirmiştir. Yine Fransa, sömürgeleştirdiği ülkelere kurduğu okullarda sömürge halklarını asimile edecek ve onların kültürlerini ve medeniyetlerini terk ettirecek bir eğitim sistemi uygulamıştır. Uzun yıllar boyunca, sömürge halkların çoğunluğu, bu sömürge okulları tarafından marjinalleştirildiği için Müslümanlar bu okullara iyi gözle bakmamışlardır. Bu sebeple İkinci Dünya savaşından önce çoğu Müslümanlar çocuklarını bu okullara göndermek istememiştir. İkinci Dünya Savaşı sırasında kendini zor bir durumda bulan Fransa, Nazilerle savaşmasına yardımcı olmaları halinde, kolonilerine sosyal, politik ve ekonomik gelişmeler vaat etti. Ve sömürge ülkeleri, söz konusu yeni politikalardan yararlanabilmek için, bu yıkıcı savaşa katılarak Fransa'ya gereken yardımı sağladılar. Ancak buna rağmen kolonilerde önemli değişiklikler olmayınca, sömürgeler sömürgecilikten kurtulmanın tek yolunun sömürgeciliğin aracı olan Fransız okullarını kullanmak olduğunu anladı. Bu sebeple kolonilerde Fransız okuluna giden öğrencilerin sayıları arttı. Fransız Sömürgelerinin bağımsızlıkları kazanmak için Fransa'ya karşı verdikleri mücadelelerinde Fransız okullarına giden öğrenciler liderlik ve önderlik yaptı.

Free media and dictatorial state in Pakistan: Social responsibility theory and musharraf-era pakistan media

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2020 İletişim Bilimleri Bilim Dalı
1999'da Pervez Müşerref'in Pakistan'da iktidara gelmesinden hemen sonra, ülke ABD'nin liderliğindeki Afganistan'daki savaşa karıştı. 2007 yılında istifasına kadar süren Müşerref'in yönetimi, Pakistan'da medyanın çoğaldığını gördü. Kuralının başlangıcında Müşerref Pakistan'da medya için benzeri görülmemiş bir liberalleşme süreci başlattı. Ne yazık ki Müşerref'in kuralı sona erdiğinde (2007), Pakistan derin politik kriz, dini şiddet ve terörizme yakalandı ve bu da onu kendi liberalleşme politikalarını tersine çevirmeye zorladı ve sonuç olarak medyadaki vidaları sıktı. Böylece, bu Pakistan'da yaklaşmakta olan bir çelişki olarak kaldı: basın özgürlüğünün sembolü olmaktan diktatörlük durumuna geçmeye. Müşerref'in medya karşısında çelişkili pozisyonuna yol açan koşullar açıklanmıyor. Pakistan gibi az gelişmiş sömürge sonrası toplumda etnik, kültürel ve mezhep gibi birden fazla fay hattı vardır. Bununla birlikte, uçucu mahalleler ve Pakistan'ın Soğuk Savaş'tan bu yana parçası olduğu küresel savaşlar gibi dış faktörler de var. Dolayısıyla, devlet ve ulus arasındaki ilişki kalıcıdır ve ülke her zaman patlak tuğlasındadır. Böyle bir ortamda, basının rolünü incelemeye yönelik yaklaşımın nüanslı olması gerekir. Dolayısıyla Müşerref'in basın özgürlüğü konusundaki çelişkili konumları bu bağlamda incelenmelidir. Bu nedenle, bu çalışma hem Otoriter hem de Liberter basın özgürlüğünün içeriğine odaklanmayı amaçlamaktadır ve postülasyonları medyanın sorumlu bir şekilde kullanılmasının sosyal istikrar ve gelişime katkıda bulunabileceğini öne süren Sosyal Sorumluluk Teorisinin savunulmasını savunmaktadır. Bu, zayıf devlet kurumlarına ve liberal basın özgürlüğü kavramlarına sahip toplumların, devlet ve toplum arasındaki gerilimin artmasına katkıda bulundukları ve aynı şekilde medyanın otoriter kontrolünün toplumun diktatör olarak bastırılmasına izin verdiği için zararlı olabileceğini savunuyor. Çalışma, Müşerref'in çökme kuralının son altı ayında Pakistan'da en yüksek popülerliğe sahip olan iki medya kuruluşu Geo ve Nation'ın söylem analizini içeriyor.