Thesis Search




SEARCH RESULTS

Geçmişten günümüze kadar fotoğrafçılık: Afganistan fotoğrafçılığına bir bakış ve uygulama denemesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Yeni Medya Bilim Dalı
Geçmişten Günümüze Kadar Fotoğrafçılık: Afganistan Fotoğrafçılığına Bir Bakış Ve Uygulama Denemesiaraştırmada öncelikle Fotoğrafçılığın Tarihi ile Afganistan Fotoğrafçılığının Tarihi konuları hakkında literatür taraması yapılarak, fotoğraf türlerinin ne olduğu açıklanacak, genel olarak türler ve bu türlerin nitelikleri sıralanacaktır. Özellikle Afganistan Fotoğrafçılığının konusu derinden incelenecektir. Daha sonra örnek fotoğraflar üzerinden inceleme yapılacak ve çeşitli akımların fotoğrafçılık üzerindeki etkisi açıklanacaktır. Aynı zamanda araştırma sırasında, üniversitemizin kütüphanesi ve tez arşivi olmak üzere Türkiye'de ve yurt dışında, özellikle Afganistan'da yapılmış akademik çalışmalar incelenecek, ayrıca internet veri arşivlerinde de araştırmaya devam edilecektir. Afgan yönetimlerinin fotoğraf faaliyetleri, gazetelerin serbest yayın yapmaları ve partilerin özgürce faaliyet göstermeleri son dönemin gelişmelerdir. Bu noktaya gelene kadar çeşitli dönemler geçirmiş Afgan görsel medyası, tez bağlamında incelenecektir.

Geçmişten günümüze Kırgızistan yönetici elit transformasyonu

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2016 Sosyoloji Bilim Dalı
Geçmişten Günümüze Kırgızistan Yönetici Elit Transformasyonu konulu tez çalışmasında XX. yy sonunda dünya hakimiyeti için rekabette SSCB'nin yenik düşmesiyle kendi bağımsızlığını kazanan Kırgız Cumhuriyeti yönetici elitinin transformasyon süreci irdelenmiştir. Söz konusu çalışma üç bölüm; sonuç ve kaynakça kısmından oluşmaktadır. Birinci bölümde klasik elitistler Gaetono Mosca, Vilfredo Pareto, Robert Mihels ve W. Mills ele alınmıştır. Devamında Doğu Düşünür Eserlerinde Elit Konusu altında Eskiçağ Çin düşünürlerinden Guan Zhòng, Lao Zi, Konfüçyüs ve Ortaçağ Türk düşünürleri Yusuf Has Hacib ve Kaşgarlı Mahmud'un elit düşünceleri araştırılmıştır. Elit sınıfını ayakta tutan Transformasyon ve Sirkulasyon kavramları ayrıca irdelenmiştir İkinci bölümde Kırgızlar ve Kırgızistan hakkında genel bilgilere yer verilmiştir. Daha sonra Kırgız toplumundaki yönetici sınıf tarihi belgelerde araştırılmış ve devamında Sovyet dönemi ve Sovyet sonrası (2010'a kadar) Kırgızistan yönetici sınıfı ele alınmıştır. Kırgız yönetici eltinin SSCB yıkıldığı andaki ve 1991 – 2010 yıllarındaki sistematik değişimler araştırma konusu olmuştur. Üçüncü bölümde 2010 sonrasında Kırgızistan yönetim sistemindeki değişimler, parlamenter sisteme geçiş sürecindeki sorunlar incelenmiştir. Kırgız Cumhuriyeti Cogorku Keneş'i biyografik araştırmasında elde edilen sonuçlar yer almaktadır.

Geçmişten günümüze Kolombiya'da İslam

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Bilim Dalı
Bu tez, Kolombiya'daki Müslüman cemaati ile ilgili tarihsel ve sosyal araştırmaların bir bütününü sunmaktadır. Araştırmamız şu kısımlara ışık tutuyor: 1) Kolombiya'ya gelmiş olan muhtemel farklı Müslüman etkileri. 2) Kolombiya'da İslam'la ilgili monografik üretime dair tarihî bir denge. 3) Kolombiya'daki mevcut İslami durumun bir cemaat ve bir çalışma alanı olarak değerlendirilmesi. Bu araştırma, historiyografik bir yaklaşımla geliştirildi ve bu yapılırken sosyal ve coğrafi yer olan Kolombiya'da ki İslam hakkında historiyografik kayıtlar göz önünde bulundurularak yapıldı. Bu çalışma aynı zamanda ülkedeki İslam Tarihinin bir kronolojisini ilgili tarihî kayıtları ve Kolombiya'daki Müslüman topluluğunun şu anki statüsü ile tanımlamaya izin vermektedir. Bu çalışma aynı zamanda ülkedeki Müslüman toplulukların bir sınıflandırmasını ve güncel bir haritasını sunmaktadır.

Geçmişten günümüze Mısır'daki Kur'ân hıfzı geleneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Tefsir Bilim Dalı
Mısır İslam dünyasında İslami ilimlerin ve geleneğinin geliştiği en önemli coğrafyalardan birisiyken, hassaten Kur'ân hıfzı ve eğitimi açısından da önemli merkezlerden birisi olmuştur. Ülke genelinde Kur'ân'ın ezberlenmesine ve öğrenilmesine büyük önem verildiği görülmektedir. Kur'ân'ın ezberlenmesine yönelik olan bu önem, Mısır'da büyük âlimlerin yetişmesine katkı sağlamaktadır. Özellikle modern dönemde aileler çocuklarının hafız olarak yetişmesine büyük özen göstermektedir. Bu bağlamda ben de Mısır'da Kur'ân'ı hıfz etmiş birisi olarak bu tezde Mısır'daki ilgili usulleri, tarihsel gelişimi ve güncel değişim ve dönüşümü irdeleyerek, Türkiye'deki okuyucularla paylaşma gayretinde oldum. Çalışmamda ayrıca Mısır'da hangi yöntem ve usullerle Kur'ân öğretildiğini ve ezberletildiğini izah edip, neden bazı müesseselerde tecvide önem verilirken, diğerlerinde tecvitsiz ezberletildiğini ele aldım. Ayrıca modern dönemin teknik imkânlarının Kur'ân hıfzı açısından getirdiği yenilikleri ele almaya çalıştım. Çalışmanın bir kısmı literatüre dairken, daha ziyade Mısır'da gerçekleştirdiğim saha çalışmasıyla ana kaynak ve aktörlere ulaşarak tezimin sağlam bir temel üzerine inşa etme gayretinde oldum.

Geçmişten günümüze Türkçe-Gürcüce dil ilişkileri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2015 Diğer
Çalışmamız, Türk ve Gürcü dillerindeki ilişkilerin kültürel ve tarihsel gelişimini içermektedir. Yapılan bu araştırmada, Türkçenin Gürcistan'da, Gürcücenin de Türkiye'de kullanımının geçmiş ve günümüzdeki durumunu ortaya çıkararak Türkçe-Gürcüce ilişkileri tespit edilmeye çalışılmıştır. Gürcü ve Türk halklarının kendi tarihleri içinde deneyimledikleri ilişkiler doğal olarak kültür ve dilde de yansımasını bulmuştur. Gürcü akademisyenler yapmış oldukları akademik çalışmalarda Türkçeden Gürcüceye 2000'nin üzerinde, Gürcüceden Türkçeye ise 50'yi aşkın kelimenin geçmiş olduğunu tespit etmişlerdir. MÖ VI. yüzyıldan itibaren Türkiye-Gürcistan askeri ve siyasi ilişkileri sonrasında kültürel etkileşimleri de olmuştur. XVIII. yüzyılın sonlarında Osmanlı-Rus savaşıyla Türk-Gürcü ilişkileri azalmaya başladı. Ancak XIX. yüzyılda Türk-Gürcü ilişkileri yeniden canlanmıştır. Türkiye ile Gürcistan arasında ticari faaliyetler de ilerlenmiş ve iki halkın arasındaki ticarette Türkçe kullanılmıştır. Yine bu dönemde Gürcistan'da çıkarılan gazete ve matbuatta Türkçe yazılar yer almaktadır. Bu çalışmanın amacı, son yüzyıl içeresinde artan Türk-Gürcü ilişkilerinin gün yüzüne çıkarılmasında iki ülke arasındaki dil ilişkilerini tespit etmek ve sosyal ve kültürel anlamdaki etkileşimlerin dil üzerindeki etkisini araştırmaktır. Daha önce konuyla ilgili yazılmış makaleleri de dikkate alarak iki dil arasındaki ilişkileri bir tez hâline getirmek amaçlanmıştır. Ayrıca farklı bir şekilde değerlendirip konuyu daha kapsamlı bir şekilde yeniden gözden geçirmek hedeflenmiştir. On ay süreli bir araştırma sonucunda, Gürcistan Devlet Kütüphanesi, Gürcistan Arşivi, Gürcistan'daki İv. Cavahişvili Tiflis Devlet Üniversitesi Türkoloji Bölümü, Tiflis Sokhumi Devlet Üniversitesi, Tiflis'te bulunan Uluslararası Karadeniz Üniversitesi, Gürcistan'daki Doğu Bilimleri Enstitüsü, Tiflisteki Elyazmalar Enstitüsü, Erzurum Atatürk Üniversitesi Merkezi Kütüphanesi ve Ankara Milli Kütüphanesi taranıp, Türkçe-Gürcüce üzerine yazılmış kitap, araştırma, çalışma ve makaleden hareketle ile iki dil arasındaki ilişkiler tespit edildi. Daha sonra tespit edilen malzemeler değerlendirilip tez oluşturuldu. Anahtar Kelimeler: Gürcistan, Türkiye, Dil, Ortak kelime, Tarih, İlişki, Kültür.

Geleneğin güncel mimariye etkileri: Balkan evleri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2016 Diğer
Küreselleşmenin ülküselleştiği Modern Mimarlık alanında, kültürü ve kültürel kimliği koruma anlamında yoğun tepkisel hareketlerin ortaya çıktığı gözlemlenmektedir. Söz konusu gelişmelere bağlı olarak, modern mimarlığın halı hazır mimari miras üzerine temellendirilmesi eğiliminden söz etmek mümkündür. Kendiliğinden gelişen (vernaküler) mimarinin ise bir biçimde, folklör mimarlığı olarak algılanması yönünde güçlü eğilimler de bulunmaktadır. Ancak, güncel mimarlık nesnesinin yaratım süreci içerisinde, geleneksel bileşenleri modern ile bir araya gertirme çabası, kendiliğinden oluşmuş mimarlığa özgü ve ondan edinilebilecek evrensel mimari değerlerin kaybı ile sonuçlanmaktadır. Seçilmiş bir kaç geleneksel bileşeni modernin temel beklentileri doğrultusunda güncel malzemeleri kullanarak şekillendirmek, tezin başlığında ifade edilen geleneksel-güncel mimari birlikteliğine tam bir yanıt teşkil etmemektedir. Mimarlığın aktörleri, modern mimarlığın potasında erittikleri söz konusu seçilmiş bir kaç geleneksel bileşenle, tezde araştırılan konunun yanıtlarına ulaşamayacaktır. Kendiliğinden gelişen (vernaküler) mimarlık, daha kapsamlı bir düzeyde kavranmalı ve temelinde yer aldığı öngörülen evrensel değerler araştırılmalıdır. Kendiliğinden gelişen mimarlık kavramının özünde yer alan unsurlar dikkatle irdelenmeli ve bölgeye (yere) özgü mimari ile modern arasındaki entegraston olasılıkları düşünülmelidir. Zaman içinde kendini tekrar etmiş benzer geleneksel mimari düşüncelerin yeniden tahayyülü bu anlamda yeterli olamamaktadır. Tezin araştırdığı kapsam içerisinde, modern mimari, yeni olanı gerekli kıldığı kadar, özgün kültürel gelenek ile dengelenmeli ve güncel yaşamın gereklerine uygun olarak yorumlanmalıdır. Bu tezin amacı, genel kapsamıyla kendiliğinden oluşmuş mimariden edinilebilecek evrensel mimarlık değerlerinin belirlenmesi, özgün kapsamıyla ise Balkanlarda kendiliğinden gelişmiş konut mamarisi üzerine bir araştırma çalışması yürütmektir. Aynı zamanda tez, kendiliğinden gelişmiş mimarinin modern mimarlığa nasıl bir esin kaynağı teşkil ettiği üzerine de gözlemlerin sunulmasını içermektedir. Bir kavram ya da bir bakış açısı olarak kendiliğinden gelişmiş mimari, yönünü geçmişe değil geleceğe yöneltmiş bir yapım biçemi olarak araştırılmalıdır. Bu yaklaşımla, geleneksel mimarlık bileşenlerinin pastişi yoluna gidilmemeli, güncel mimarlık kavrayışı içinde kültürel gelişimin süreğen çizgisi üzerinde gelişme göstermesi gereği düşünülmelidir. Anahtar Kelimeler: Kendiliğinden Gelişmiş Mimari, Evrensel Mimari Değerler, Mimari Kimlik, Küreselleşme

Geleneksel kazak toplumundaki örfi kuralların islam hukuku açısından değerlendirilmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2019 İslam Hukuku Bilim Dalı
Bu çalışmada büyük bozkır ile İslam medeniyeti sınırları arasında gelişen Kazak hukuk sistemi ve geleneksel Kazak toplumunda uygulanagelen hukuki kurallar İslam hukuku açısından ele alınmıştır. Klasik fıkıh kaynaklarına göre Kazak örf kurallarının değerlendirilmesi yapılmış, uygulamaların arasındaki benzerlikler ve farklılıklar tespit edilerek İslam hukuku ile ilişkisi gösterilmeye çalışılmıştır. Araştırmamız giriş ve üç bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde çalışmanın konusu ve amacı, yöntemi hakkında bilgi verilmiştir. Birinci bölümde genel olarak örf ve âdet terimleri, örf ve âdetin hukukta kaynak oluşturma meseleleri ele alınmıştır. İkinci bölümde ise Kazak toplumundaki hukuki yapı, Kazak örf hukukunun özellikleri, halk mahkemesi olan biler müessesesi üzerinde durulmuş, XIX. yy.da yürütülen hukuki reformlar hakkında değerlendirmeler yapılmıştır. Ana bölümü oluşturan üçüncü bölümde ise geleneksel Kazak toplumunda en çok uygulamada olan toprak davaları, aile hukuku kuralları, suç ve ceza konularına yer verilmiş, önce Kazak hukuk uygulaması daha sonra İslam hukukundaki uygulamalara yer verilerek benzerlikler ve farklılıklar hakkında yorumlar yapılmıştır.

Geleneksel mimarinin sürdürülebilir tasarım yaklaşımları bağlamında incelenmesi: Etiyopya örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Yapı Bilgisi Bilim Dalı
Son birkaç on yılda, sürdürülebilirlik, çevre bağlamında dikkate alınması gereken bir konu haline gelmiş durumdadır. Enerji tüketiminin artması çevre kirliliğine ve dolayısıyla da küresel ısınmaya neden olmuştur. Aynı zamanda bu, binalarda konforlu bir iç ortam oluşturmak için fosil yakıt enerjisinin kullanılmasının bir sonucudur. İç mekânlardaki konforu sağlayan doğal ve pasif sistemler binaların çevre üzerindeki etkisini azaltmada önemli bir faktördür. Sürdürülebilir tasarım konusunda farkındalığının artması çevre sorunları azaltmada olumlu bir etkiye sahiptir. Sürdürülebilir bir bina, etkileşimde olacak insanlar için sağlıklı olan malzemeleri içermesinin yanı sıra, alan içinde rahat ve mutlu hissetmelerini sağlayan bir yerleşim yerinin doğal özelliklerini sömürmeden kullanmalıdır. Bununla birlikte; geleneksel mimarlık literatüründe sürdürülebilir özellikler içeren çok sayıda tanımlayıcı listeler vardır ve geleneksel mimarlıkla sürdürülebilir mimarlık arasında doğrudan bir bağ olduğunu gösteren bir eğilim ortaya koymuştur. Geleneksel mimari, sürdürülebilirlik ile ilgili sorunlara basit ve etkili çözümler sunduğundan, çevresel etki yönündan olumlu özellikler taşımaktadır. Geleneksel mimari, sürdürülebilir konut elde etmek için çevresel kaygıları ve yerel kültürel tepkileri güçlendirmektedir. Geleneksel mimarinin çevresel özelliklerini analiz etmek tasarımcılara ve gelecekte sürdürülebilir yapıların gelişimi ile ilgileneceklere yardımcı olur. Bu çalışma geleneksel mimarinin sürdürülebilirlik açısından dikkat çekici bazı özelliklere sahip olması gerçeğinden yola çıkarak, Etiyopya mimarisini incelemek ve geçmişten gelen mirasın kazanılmış tecrübelerini ve bilgilerini keşfetmek için Hidmo konutları üzerinde derin bir araştırma yapmayı amaçlamıştır. Araştırma, değerledirme bir tekniği yöntem olarak kullanmaktadır. Tezin ilk aşamasının sürdürülebilir ve geleneksel mimari üzerine farklı literatür incelemeleri yaparak başlamıştır. İkinci aşamada Etiyopya mimarisi üzerine odaklanılarak farklı dokümanlar toplanmıştır ve bu ülkenin belirli alanlarına odaklanıp örnek çalışma yapmak için yardımcı olmuştur. Sonraki aşama, farklı tartışmalar, anketler, eskizler, ölçümler ve fotoğraflama gibi derin görüşmeler ve gözlemler yöntemle devam eden Hidmo konutları üzerine çalışmaydı. Çalışma, iklime bağlı olarak konut tipolojisi, özellikleri, yapı malzemeleri, yapım teknikleri ve ilkelerini analizi edilmiştir. Bu aşamaların analizinden sonra kaynakların tamamı literatür taramasına dayanılarak değerlendirilmiştir.

Geleneksel performans sanatı olarak manasçılık ve bir sahne uygulaması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Diğer
Destanlar, medeniyetlerin ilerleyişlerinin, kültürel yansımalarıdır. Manas Destanı ise dünya kültür mirası içinde önemli yer tutan bir şaheserdir . Manas, Kırgızlar'ın milli kimliğinin, kültürel değerinin, dünya sahnesindeki yerinin incelenebileceği bir figürdür. Bu destanın nesilden nesile aktarılıp bugüne kadar gelebilmesi ise sözlü halk edebiyatının geniş çevre ve coğrafyalarca benimsenmesiyle mümkün olmuştur. Bu sanat çalışmasında, geleneksel üslupla yalnız Kırgızistan'da değil dünyanın dört bir tarafında yaşatılan Manas Anlatıcılığı nın, günümüze kadar gelen formu, büyük temsilci/icracıları, kayda alınmış/alınmamış örnekleri, özgün varyantları, içerdiği kültürel motifleri, özgün uyarlamaları ile incelenmeye çalışılmıştır. Bu çalışmaların neticesinde bu çalışmaya sığdırılamayacak kadar geniş zenginliğini kapsayabilecek, Türkçe bir metin oluşturulmaya gidilmiştir. Sürdürülen araştırma, yorum, uygulama sürecinin sonucunda gerçekleşecek temsil, Türel Ezici'nin benzer kültürlerin buluşma noktası niteliğinde Manas Destanı'nın birinci bölümünden hareketle ortaya çıkardığı Manas... Kırgız'ın Alp Yiğidi... isimli metnin 'Manas Anlatıcılığı' tekniğine yakınsayan bir reji üslubuyla gerçekleştirilmiştir. Kırgız ve Türk kültürlerinin benzer yapısını bir kez de tiyatro sahnesinde yaşatmayı amaçlayan bu sanat çalışmasının araştırma, uygulama, yorum neticesinde yaratılan kültürler arası bir çalışma olması hedeflenmiştir.

Geleneksel peynirlerden probiyotik özellikteki laktik asit bakterilerinin izolasyonu ve karakterizyonu

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2021 Diğer
Samsun ilinde geleneksel olarak üretilmiş 25 peynir örneği probiyotik LAB izolasyonu için kaynak olarak kullanılmıştır. Peynir örneklerinin pH değerlerinin 4,39-6,70 pH; toplam asitlik değerlerinin %0,09-1,59; tuz içeriklerinin %3,86-15,80; kuru maddede tuz içeriklerinin %5,76-24,04; kurumadde içeriklerinin %45,23-83,69; laktobasil sayılarının <2,00-8,16 log kob/g; laktokok/streptokok sayılarının <2,00-8,01 log kob/g; maya küf sayılarının <2,00-7,01 log kob/g; S. aureus sayılarının <2,00-5,97 log kob/g; koliform grubu bakteri sayılarının da <1,00-4,35 log kob/g arasında değiştiği saptanmıştır. Örneklerden sadece bir tanesinin 1,00 log kob/g düzeyinde E. coli içerdiği belirlenmiştir. Peynir örneklerinden antimikrobiyal aktiviteye sahip LAB izolasyonu için yaklaşık 2500 muhtemel LAB kolonisinin antimikrobiyal aktivitesi indikatör mikroorganizmalar E. coli ATCC25922 ve B. cereus NRRL B-3711 kullanılarak agar spot testi ile taranmış ve antimikrobiyal aktivite zonuna sahip 162 koloniden muhtemel LAB izole edilmiştir. Bu izolatlar çoğaltılıp, saflaştırılıp LAB oldukları doğrulandıktan sonra aynı indikatör organizmalara karşı tekrarlanan agar spot testi ve yeni uygulanan kuyu difüzyon testi sonucu; yeniden gerçekleştirilen agar spot testinde E. coli ATCC25922'ye karşı %98,15'inin, B. cereus NRRL B-371'e karşı %97,53'ünün; kuyu difüzyon testinde de E. coli ATCC25922'ye karşı %32,72'inin, B. cereus NRRL B-371'e karşı %31,48'inin antimikrobiyal aktiviteye sahip olduğu saptanmıştır. Uygulanan agar spot ve kuyu difüzyon testleri dikkate alınarak çalışmada kullanılmak üzere yüksek aktiviteye sahip 12 adet LAB izolatı seçilmiştir. Seçilen antimikrobiyal aktiviteli LAB izolatlarının 2 adedi L. pentosus, 1 adedi L. coryniformis subsp. torquens, 4 adedi E. durans, 3 adedi E. faecium, 1 adedi E. faecalis ve 1 adedi de E. gallinarum olarak tanımlanmıştır. Tanımlanan bu izolatların probiyotik özelliklerinin tespiti için gerçekleştirilen gastrik suya, safra tuzuna ve antibiyotiğe dayanıklılık; farklı pH, sıcak ve tuz konsantrasyonlarında gelişme; laktik asit üretim ve proteolitik aktivite düzeyleri; ß-Galaktosidaz ve glukozdan gaz üretim yeteneklerinin belirlenmesi sonucunda E. faecium S1113, E. durans S104, E. durans S1121 ve E. durans S202'u¨n en iyi probiyotik özelliklere sahip oldukları ortaya konulmuştur.

Geleneksel rüzgar kulesi aracılığıyla havalandırılan bir sınıf mekanının termal konfor açısından simülasyon yöntemi ile araştırılması: Trabzon örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Diğer
Yapıların çoğunda kullanıcıların termal konforu büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada, bir sınıf mekanının havalandırılması amacıyla tasarlanan rüzgar kulesinin mekana termal etkisi araştırılmıştır. Çalışma dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, çalışmanın amacı, kapsamı ve araştırma metodolojisi belirtilmiştir. Ayrıca konfor, enerji verimliliği, rüzgar kuleleri dahil pasif iklimlendirme ve hesaplamalı akışkanlar dinamiği ile ilgili genel bir bakış açısı sağlanmıştır. İkinci bölümde, çalışma kapsamında yer alan 11 adet rüzgar kulesi modeli tasarlanmış ve ANSYS programı ile simule edilmiştir. Üçüncü bölümde, elde edilen değerler rüzgar kulelerinin performanslarını ve oturma pozisyonunda kullanıcılar için termal konfor seviyesini tanımlamak için değerlendirilmiştir. Dördüncü bölümde, rüzgar kulesinin farklı fiziksel özelliklerinin hava akışı ve kullanıcıların termal konforu üzerindeki etkileri araştırılmıştır. En iyi sonuç, 0.5 m açıklığa sahip tek yönlü rüzgar kulesi modeli (MO0.5) ve zemin seviyesinde iç açıklığa sahip rüzgar kulesi (Konfigürasyon 1) ile elde edilmiştir. Sonuçlara göre, oturma pozisyondaki kullanıcıların baş ile göğüs seviyelerindeki ortalama hava hızı 1,17 m/s ve 1.75 m/s ile en düşük düzeylerde elde edilmiştir. Daha sonra optimize edilmiş model ile daha iyi termal konfor koşulu elde edilmiştir. Çalışma kapsamında Ağustos ayı iklimsel koşulları dikkate alınarak yapılan araştırmanın diğer yaz ayları koşullarında da yapılması ve elde edilecek sonuçlar neticesinde bu tekniğin modern sistemlerle bütünleştirilerek Trabzon'daki yapıların mimari tasarım süreçlerine dahil edilmesi önerilmektedir.

Geleneksel ve zenginleştirilmiş kafeslerde barındırılan yumurtacı tavuklarda ovipozisyon ve depolama süresinin yumurta kalitesine etkisi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
Çalışmada, iki farklı kafes tipinde (geleneksel ve zenginleştirilmiş) barındırılan 57 haftalık yaştaki ISA kahverengi ticari yumurtacı hibritlerde ovipozisyon ve depolama süresinin yumurta kalitesi üzerine etkilerini belirlemek amaçlanmıştır. Denemede geleneksel ve zenginleştirilmiş kafeslerden 2 gün boyunca saat 8:30-11:30 ve saat 13:30-16:30 arasında yumurtlanan ortalama grup ağırlığına sahip ve kabuğu sağlam 410 adet yumurta kullanılmıştır. Yumurtalar tartıldıktan sonra son inceleme gününe kadar ortalama 21 0C sıcaklık ve %20 nem içeren laboratuvarda depolanmıştır. Depolamanın 1, 7, 14, 21 ve 30. günlerinde her bir kafes ve ovipozisyon grubundan elde edilen yumurtaların beşte birinde kalite özellikleri incelenmiştir. Her bir depolama döneminde yumurta ağırlığı, şekil indeksi, kabuk kırılma mukavemeti, kabuk ağırlığı, kabuk kalınlığı, ak yüksekliği, ak uzunluğu, ak genişliği, ak pH'sı, sarı rengi, sarı ağırlığı, sarı yüksekliği, sarı çapı, sarı pH'sı, ak indeksi, sarı indeksi ve haugh birimi belirlenmiştir. Kabuk kırılma mukavemeti (P<0,05) ile sarı pH'sının (P<0,05) geleneksel kafeslerden elde edilen yumurtalarda zenginleştirilmiş kafeslerden elde edilenlere göre daha yüksek, ağırlık kaybı (P<0,001), sarı indeksi (P<0,01)ve sarı renginin (P=0,05) ise daha düşük olduğu bulunmuştur. Ovipozisyon zamanı yumurta ağırlığı (P<0,001), ağırlık kaybı (P<0,05), sarı yüksekliği (P<0,001) ve sarı çapını (P<0,01) etkilemektedir. Saat 08.30 ile 11:30 arasında toplanan yumurtalarda ağırlık, sarı yüksekliği ve sarı çapının saat 13:30 ile 16:30 arasında toplananlardan daha düşük, ağırlık kaybının ise daha yüksek olduğu gözlenmiştir. Depolama süresi arttıkça yumurtalarda ağırlık kaybı, kabuk kırılma mukavemeti, kabuk ağırlığı, ak uzunluğu, ak genişliği, ak pH'sı, sarı yüzdesi, sarı pH'sı ve sarı çapı artarken, ak yüksekliği, ak indeksi, Haugh birimi, ak yüzdesi, sarı yüksekliği ve sarı indeksi azalmıştır (P<0,001). Kafes tipi ile ovipozisyon zamanı arasında incelenen özellikler bakımından herhangi bir etkileşim gözlenmemiştir. Depolama süresine göre yumurta kalitesindeki değişikliklerin kafes tipi ve yumurtlama zamanından etkilendiği belirlenmiştir (P<0,05). Kafes tipi, ovipozisyon zamanı ile depolama süresi arasındaki etkileşim sadece sarı özelliklerinde etkili olmuştur (P<0,01). Çalışma sonucuna göre A kalite bir yumurtada aranan kriterlerin ortalama 21°C sıcaklık ve % 20 nemde 14. güne kadar korunduğu söylenebilir.

Gelibolulu Surûrî Muslihi'd-din Mustafa Bin Şaban'ın Tefsîrü'l- Kur'âni'l- Azîme adlı eserin (1b-50b varakları arası) inceleme- metin- dizim- tıpkıbasım)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Eski Türk Dili Bilim Dalı
Gelibolulu Sürûrî Muslihiddîn Mustafa Bin Şabân'nın Tefsîrü'l- Kur'âni'l- Azîme adlı eser kapsamlı bir şekilde Kur'an-ı Kerim'de geçen ayetlerin tefsirini anlatmaktadır. Bu tez Sürûrî'nin hayatı ve eserlerini, Tefsîrü'l- Kur'âni'l- Azîme'nin muhtevası ve nüshaları, Tefsîrü'l- Kur'âni'l- Azîme üzerinde yapılan çalışmaları içermiş olup Nuruosmaniye Kütüphanesi'nde bulunan 226/317 numaralı eserin (1b-50b) varaklarının dil incelemesini, transkripsiyonlu metnini ve dizinini kapsamaktadır. Anahtar Kelimeler: Sürûrî, Tefsir, Gelibolulu

Gelirin adil dağılımı ve zekât

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2017 Uluslararası İktisat Bilim Dalı
Çağdaş iktisat sistemleri, gelir dağılımındaki eşitsizlik ile yoksullukla mücadelede başarısız olmuşlardır. Dolayısı ile toplumun büyük bir kısmı temel ihtiyaçlarını karşılayamamakta ve zor durumda hayatlarını geçirmek zorunda kalmaktadır. Geleneksel iktisatçılara göre, kapitalizmin bu sorunları çözmek için alt yapısında değişmeler yapılmalıdır. Önerdikleri değişmelerde %2,5 civarında vergilendirilme ve faizin sıfıra getirilmesi temel olarak yer almaktadır. İslam iktisadında, genel olarak %2,5 oranında zenginlerden zekât toplanır ve faizli işlemler sarihen yasaklanmıştır. Zekât, zenginlerin mallarında fakirlere ait bir haktır ve zorunlu olarak alınır. Böylece, zenginliğin yoğunlaşması engellenir ve toplumun üst kesiminden alt kesime gelir transferi sağlanmış olur. Netice olarak gelir dağılımındaki eşitsizlik yok olur ve adil gelir dağılımı sonucunda herkes temel ihtiyaçlarına kavuşmuş olur. Geçmişte zekât, İslam ülkelerinde yoksulluğun ortadan kaldırılmasını başarmıştır. Günümüzde İslam ülkelerinde zekât potansiyeli yüksektir ama toplanan zekât miktarı potansiyelinden daha azdır. Bunun nedeni ise, sistematik ve zorunlu bir şekilde devletçe zekâtın toplanmamasıdır. Ayrıca İslam ülkeleriler, zekâtı gelişme ve yoksullukla mücadele politikalarında kullanmamaktadır. Dolayısı ile yoksulluk ve gelir dağılımında eşitsizlik sorununa maruz kalmışlardır. Çalışmanın sonucuna göre, zekât bir politika aracı olarak devletçe kullanılmalıdır. Böylece yoksulluk ve gelir eşitsizliği azaltılabilir. Ancak zekâtın yönetimindeki güçlükler ortadan kaldırılmalıdır.

Gelişen bir pazarda markalaşma süreci ve örgüt kültürünün etkisi: Azerbaycan örneği

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2013 İşletme Bilim Dalı
Günümüz rekabet koşullarında, her ne kadar soyut bir değer olsa da, ürün markaları ve kurumsal marka, firmalar için, büyük oranda ölçülebilir finansal bir değer ifade etmektedir. Bu nedenle, firmalar, bulundukları sektör, hitap edilen hedef kitle, ürün özellikleri rekabet koşulları, faaliyet gösterilen yerin lokal özellikleri vs. gibi bir çok etkeni de dikkate alarak; kurumsal iletişim ve marka yönetimi üzerine yatırımlar yapmakta ve bu yatırımların etkinliği ölçüsünde de, yatırım geri dönüşü almaktadırlar.Bu konuda başarılı olan firmalar, organizasyon yönetiminin hemen her birimini bu işe belli bir ölçüde dahil etmektedirler. Zira kurumun tamamınca benimsenmeyen/tamamına yansımayan bir marka yönetimi anlayışı ? daha genelde pazarlama anlayışının yüksek performans gösterebilmesi pek mümkün değildir. O nedenle misyon, vizyon, değerler gibi tanımlar kadar; finanstan üretime, insan kaynaklarından AR-GE'ye ve en üst düzey yöneticiden mavi yaka personele kadar, tüm işleyişin ortak bir kurumsal marka kimliği temeline oturtulmaları ve birbirleri ile uyumlu ve destekleyici olmaları gereklidir.Bu çalışmanın temel amacı da, ?Örgüt Kültürü Bileşenleri? ile ?Kurumsal Marka Değeri? arasındaki etkileşimi irdelemek olmuştur. Geniş bir literatür taramasının ardından, araştırma içeriğine, örgüt kültürü değişkenleri olarak; Paydaş ilişkileri, Çalışan ilişkileri, Çalışanların şirket değerlerini ?benimseme? ve özümseme seviyesi, yenilikçilik/değişime ve riske açıklık düzeyi ve son olarak bütünsellik durumu, dahil edilmiştir.Organizasyon yönetimi literatüründe, ?çalışan ilişkileri? genellikle, ?paydaş ilişkileri kapsamında değerlendirilmektedir. Ancak, bu çalışma; personel ilişkileri, iç iletişim kalitesi, personelin karar alma süreçlerine katılım oranı, fikirlerinin dikkate alınması ve ödül yolu ile motive edilmelerinin kurumsal marka başarısını müstakil olarak da önemli ölçüde etkileyeceğine inanıldığından, ?çalışan ilişkileri? değişkenini ayrı bir başlık olarak incelemiştir.Başarılı marka (bu çalışma için kurumsal marka) bileşenleri de geniş bir kapsama sahip olsa da, bu çalışmaya en önemlileri arasından; Ayrıcalık, Marka bilinirliği, Marka güvenilirliği ve Markanın Tercih Edilirliği dahil edilmiştir. Burada bahsedilen ?ayrıcalık? kavramı; kurumun ve markanın ayrıcalığı olmak üzere iki disiplinden (organizasyon yönetimi ve marka yönetimi) içerik ifade etmektedir. Diğer bir ifade ile ayrıcalık, hem kurumun kamu yönetimleri karşısında sahip olduğu imtiyazlar, nüfuz edebilme gücü ve prosedürlerdeki kolaylık imkanlarını, hem de kurumsal markanın, müşteriler, tedarikçiler ve halk nezdindeki ayrıcalıklı imajını ifade etmektedir.Diğer bileşenlerden ?güvenilirlik? ise, belki de kurumsal marka için en önemli değişkendir. Çünkü güvenilir bir ?Kurumsal Marka? çatısı altında/referansıyla sunulan her ürün ya da hizmet, pazarda belli ölçüde bir başarı yakalayacaktır. Diğer değişkenlerin de desteği ile bu performans yüzde yüze yaklaşabilir.Bu yaklaşımın sağladığı taslak ışığında

Gelişmekte olan hisse senedi piyasalarında sürü davranışı: BRIC ülkeleri ve Türkiye için yapısal kırılma yaklaşımı

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2018 Diğer
Davranışsal finans, etkin piyasa hipotezi kavramına bir tepki olarak ortaya çıkan ve son yirmi yılda dikkat çekici bir gelişme gösteren yeni bir çalışma alanıdır. Bu alan, yatırımcı psikolojisinin karar verme sürecindeki etkilerini ele almakta ve borsa anomalilerine ışık tutmaktadır. Yatırımcıların diğer yatırımcıların kararlarını veya piyasa trendlerini takip etme eğilimi olarak tanımlanan sürü davranışı da bu türden bir anormalliktir. Bu çalışma, farklı piyasa rejimleri altında sürü davranışını göz önüne alan dinamik bir sürü yaklaşımı önermektedir. BRIC, Türkiye ve ABD hisse senedi piyasaları için 1 Ocak 2006 - 30 Mayıs 2017 tarihleri arasında günlük hisse senedi verileri ve endeksler kullanılarak yapılan analizde, Bai-Perron rejim değişim modelleri kullanılmıştır. Doğrusal model sonuçları, yalnızca Şangay Menkul Kıymetler Borsasında (Çin) sürü davranışının varlığını göstermektedir. Benzer şekilde, rejim değişim modelleri de kriz dönemlerinde Şangay Menkul Kıymetler Borsası ve S&P500 (ABD) için sürü davranışının varlığını işaret etmektedir. Markov rejim değişim yaklaşımı da bu sonuçları desteklemektedir. Ayrıca, BSE-NIFTY 500 endeksi (Hindistan) dışındaki tüm piyasalarda doğrusal formda asimetrinin var olduğu ancak söz konusu asimetrinin derecesinin bölgeler arasında farklılık gösterdiği görülmüştür. Sürü davranışı ve oynaklığın bulaşıcılığına bakıldığında ise; doğrusal model sonuçları ABD hisse senedi piyasalarından (Hindistan dışındaki) tüm piyasalara doğru bir yayılma etkisinin varlığına işaret ederken, rejim değişim modelleri (Bai-Perron) ABD hisse senedi piyasalarından Brezilya, Rusya ve Çin hisse senedi piyasalarına doğru bir yayılma etkisinin varlığına işaret emektedir. Markov rejim değişimi yaklaşımı da bu bulguları desteklemektedir. Anahtar kelimeler: Davranışsal finans, Sürü Davranışı, CSAD, Yapısal Kırılmala

Gelişmekte olan menkul kıymet borsalarında arbitraj fiyatlama teorisinin test edilmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2022 Finansman Bilim Dalı
Stephen Ross tarafından geliştirilen Arbitraj Fiyatlama Teorisi (AFT), uzun süredir kullanılan Sermaye Varlıkları Fiyatlandırma Modelini (SVFM) geliştirmek için ortaya atılan önemli bir teoridir. Her iki teori de bir yatırımcının beklenen getiri oranını belirlemeyi amaçlamaktadır. Arbitraj Fiyatlama Teorisi ise bir piyasanın bir arbitraj fırsatından sonra kendini yeniden dengeye getirebileceğini vurgular. Finansal piyasaların bu kabiliyeti Arbitraj Fiyatlama Teorisini doğrular. Bu çalışmanın amacı, Ocak 2009 ile Mart 2020 arasında altı (6) gelişmekte olan ülkenin (Brezilya, Endonezya, Nijerya, Malezya, Güney Afrika ve Türkiye) borsalarında AFT'nin geçerliliğini test etmektir. Hisse senedi getirisine ek olarak, bu çalışmada özellikle beş makro-ekonomik faktör kullanılmaktadır: GSYİH, faiz oranı, enflasyon oranı, döviz kuru ve ülkenin üretim endeksi. Ortaya çıkan modelde Hata Düzeltme Teriminin (ECT) altı (6) ülkeden dört (4) ülke için negatif olması, modelin bu ülkelerde geçerliliğini ortaya koymaktadır. Tersine, kalan iki ülke (Endonezya ve Nijerya) pozitif ECT'leri ile geçerlilik testinde başarısız sayılmaktadır.

Gelişmekte olan piyasada yatırımcıların fiyatlama davranışı: Borsa İstanbul üzerine bir inceleme

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2020 Diğer
1990'dan bu yana araştırmacılar, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin finansal piyasalarında sürü davranışının etkisini incelemişlerdir. Sürü davranışının finansal piyasaları istikrarsızlaştırdığı varsayılmıştır ve bu nedenle piyasanın stres dönemlerinde sürü davranışının varlığını araştırmak için birçok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmanın temel amacı, Borsa İstanbul'un yükseldiği ve düştüğü zaman sürü davranışının varlığını incelemektir. Bu çalışmada 2000 yılı başından 2018 yılı sonuna kadar günlük, haftalık, aylık hisse senedi ve sektörel veriler kullanılmıştır. Tüm veriler Finnet analiz Expertten toplanmıştır. Çalışmada sürü davranışının varlığını test etmek için CSSD ve CSAD modelleri kullanılmıştır. Ampirik bulgulara göre, pazar getirisi düştüğünde sürü davranışı daha yaygın olduğunu göstermektedir. Bu sonuç, sürü davranışının yukarı ve aşağı piyasada simetrik olmadığını göstermektedir. Buna ek olarak, haftalık ve aylık verilere göre sürü davranışı günlük verilerde daha yaygındır. Ayrıca, bu çalışma 1 Ocak 2000 ile 31 Aralık 2018 arasındaki dönem için BIST-30 Endeksi kullanarak Borsa İstanbul'da sürü davranışının varlığını araştırmaktadır. Ayrıca çalışma, yüksek ve düşük oynaklık dönemlerinde yatırımcıların sürü davranışlarını test etmektedir. Çalışmanın bulguları, pazarın getirisi düştüğünde sürü davranışının daha yaygın olduğunu ve üç veri türünden günlük verilerde daha yaygın olduğunu göstermektedir. Bu sonuç, yatırımcıların piyasa yükseldiğinde rasyonel olarak davrandıklarını ve piyasa düştüğünde ise irrasyonel olduklarını ve pazar consensüsü doğru birlikte hareket ettiklerini göstermektedir. Öte yandan yüksek piyasa oynaklığı dönemlerinde sürü davranış seviyesi oldukça yüksektir. Dolayısıyla Borsa İstanbul'da varlıkların fiyatlandırılmasında asimetrik bir yatırımcı davranışı olduğu sonucuna varabiliriz. Geleneksel Finansal Ekonomi teorileri, bilginin piyasada fiyat oluşumu için önemli bir rol oynadığını iddia etmektedir. Psikoloji ve Nöroloji alanındaki ampirik çalışmalar, bilginin kötü, iyi ve tarafsız bilgiye bölünebileceğini ve kötü bilginin olumlu ve tarafsız bilgiden daha güçlü ve baskın bir etkiye sahip olduğunu kanıtlamaktadırlar. Öte yanda Davranışsal Finans alanındaki ampirik çalışmalar, yatırımcı psikolojisinin fiyat oluşum sürecinde önemli bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Bu bulgular doğrultusunda, bu çalışma Borsa İstanbul'da gün içi veya seans verilerini kullanarak yatırımcıların sürü davranışlarını da incelemiştir. Ampirik bulgulara göre, pazar getirisi düştüğünde sürü davranışının daha yaygındır ve bir işlem gününün ilk yarısında veya ilk seansta sürü davranışı daha baskındır. Bu ampirik bulgular, hangi sebeple olursa olsun, bilgi olsun ya da pisikolojik nedenler olsun yatırımcıların piyasa getirisi düştüğünde sürü davranışı gösterdiklerini veya birlikte hareket ettiklerini göstermektedir. Bu bulgu, Borsa İstanbul'da asimetrik bir yatırımcı davranışı olduğunu göstermektedir. Bulguların sonuçlarını açıklamak için

Gelişmekte olan ülkeler için finansal piyasalardaki balonların ve çöküşlerin analizi: BRICS ülkeleri örneği (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Finansal İktisat ve Bankacılık Bilim Dalı
Bu çalışmanın amacı gelişmekte olan ülkeler tabiri geniş bir anlama sahip (BRICS) finansal piyasalardaki balon ve çöküşleri analiz etmektir. Çalışmada, patlamaya yakın balonların varlığını belirlemek için borsa fiyatlarından yararlanılmıştır. Sağ Kuyruklu Genişletilmiş Dickey-Fuller Birim Kök Testi balon ve çöküşleri analiz etmek için kullanılmıştır. Çalışma başlıca dört testten oluşmaktadır; ADF, RADF, SADF ve GSADF. Çalışma boyunca ilk üç test kullanılmıştır. Monte Carlo metodu kritik değerler ve simülasyon elde etmek için kullanılmıştır. Çalışmanın ikinci hedefi her bir ülke için balon ve çöküşlerin etkisini değerlendirmektir. Çalışma, BRICS ülkelerindeki ana finansal krizi de içerisine almak adına 2000 ile 2016 arasındaki zaman dilimini kapsamaktadır. Aynı zamanda bu periyod Çin gibi bazı ülkelerle finansal reformları aynı zamanda uygulayan ABD krizinin ilk belirtilerine denk gelmektedir. Tüm ülkelerdeki bulgular göstermektedir ki alternatif hipotez adına, borsada patlayıcı balonlar var olmama hipotezi reddedilmiştir. Bulgulara göre, böylesi patlayıcı bir balon alım satımı yapılan malların borsa fiyatlarındaki farklılıklara dayandırılabilir. Sonuçlar ekonomik ve politik öneme sahiptir. Aynı zamanda ekonomi için bazı yansımalara sahiptir.

Gelişmekte olan ülkelerde finansal inovasyonun belirleyicileri ve bankacılık sektörü üzerine etkileri: Batı Afrika Ekonomik ve Parasal Birliği (BAEPB) ülkeleri üzerine bir uygulama

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2019 İşletme Bilim Dalı
Bankacılık sektöründe inovasyon, özellikle Batı Afrika Ekonomik ve Para Birliği (BAEPB) ülkelerinde hizmetlerin ve performansın iyileştirilmesi için stratejik bir araçtır. Bu tez, BAEPB ülkelerinde finansal inovasyonun benimsenmesinin bankacılık sektörünün performansı üzerindeki etkilerini analiz etmeye çalışmıştır. Finansal İnovasyonları temsil etmek üzere ATM'lerin sayısı, Bankalar Arası Otomatik Takas Sistemi (BOTS) ve Ödeme ve Otomatik Transfer Sistemi (ÖOTrS) aracılığıyla gerçekleştirilen işlemlerin tutarları, maddi olmayan duran varlıklara yapılan yatırım oranı ve POS sayısı (Satış Noktaları) kullanılmıştır. Sektörün performansı ise; ROE (Özkaynak karlılığı), ROA (Varlıklar karlılığı) ve NFM (Net Faiz Marjı) olmak üzere 3 ana değişken ile ölçülmüştür. Çalışmada, BAEPB'in 8 ülkesindeki bankaların 2004-2015 dönemleri (12 yıl) arasında dengeli panel verisi üzerinde sabit etkili regresyon modelleri ve Genelleştirilmiş En Küçük Kare modelleri uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlar ÖOTrS-BAEPB aracılığıyla gerçekleştirilen işlem miktarlarının ve maddi olmayan duran varlıklara yapılan yatırım oranının hem ROE hem de ROA'yı olumsuz yönde (önemli ölçüde) etkilediğini göstermektedir. Yukarıda belirtilen bu iki değişkenin, Net Faiz Marjı (NIM) üzerinde ise olumlu (önemli olmayan) bir etkisi olduğu saptanmıştır. Benzer şekilde, ATM'lerin sayısı (fakat önemli ölçüde değil) hem ROA hem de NIM'nı olumlu yönde etkilerken, ROE üzerinde olumsuz (önemsiz) etkileri vardır. Öte yandan, BOTS-BAEPB aracılığıyla gerçekleştirilen işlem miktarlarının hem ROE hem de ROA üzerinde olumlu (ancak önemli olmayan) etkileri vardır. Ancak bu son değişken NFM ile negatif ilişkili olduğunu göstermektedir.